|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
17-04-2008, 17:38 | #1 |
|
Avukat her kararı temyiz etmek zorunda mıdır?
DEğerli arkadaşlar Avukat her kararı temyiz etmek zorundamıdır. Hukuki yarar görmediği bir konuda temyiz etmemiş olmaması hukuki ve cezai sorumluluğunu gerektirirmi?
|
17-04-2008, 18:45 | #2 |
|
Avukat müvekkilinin aleyhine olan her kararı temyiz etmek zorundadır. Temyizinde hukuki yarar görmezse müvekkilinden kararın temyiz edilmeyeceğine ilişkin yazılı talimat alması gerekir. Aksi halde, haklı haksız olduğuna bakılmaksızın, kararın temyizde bozulup bozulmayacağı tartışılmaksızın, avukatın dava değeri kadar hukuki sorumluluğu doğar.
Disiplin ve cezai sorumluluğu doğar mı bilmiyorum; araştırmadım. Hukuki sorumluluğun endişesi benim için yeterli oluyor. Saygılarımla |
17-04-2008, 18:59 | #3 |
|
Sayın Konyalı,
Bu durumda Görevi Kötüye Kullanma(ihmal) ve disiplin cezası olasılıkları da bulunmaktadır. |
17-04-2008, 20:23 | #4 |
|
Avukat her kararı temyiz etmek zorundamıdır?
Ben de beyanlara katılıyorum.
Kısmen red halinde dahi Avukat temyizden vazgeçmek içim müvekkilinin yazılı beyanını almak zorundadır. |
18-04-2008, 09:53 | #5 |
|
Bence de müvekkilin açık talimatı olmadıkça avukatın aleyhe kararı tamyiz etmek zorunluluğu var.Ancak;bazı müvekkiller kaybettikleri davadan sonra bir de temyiz masrafı vermek istemediklerinden avukatlar masrafı cebinden vermekle, kararı temyiz etmeyip sorumluluğu göze almak durumları arasında kalıyor.Bu durumda sorumluluktan kurtulmak için müvekkile bir ihtarla temyiz süresinin sonuna kadar süre verip,aksi takdirde kararın temyiz edilmeyeceğinin belirtilmesi gerekir
|
18-04-2008, 11:42 | #6 |
|
peki müvekkilin illede yazılı talimatınımı almak lazım. masraf vermemiş ise ne yapılabilir? Avukat cebinden mi karşılamalı bu masrafı
|
18-04-2008, 12:43 | #7 |
|
Sayın çoğunluk meslektaşlarımın görüşlerine tam olarak iştirak etmiyorum. Kararın temyiz edilmemesinde avukatın sorumluluğunun olabilmesi için temyiz halinde kararın bozulacağını davacı-şikayetçi(müvekkilin) isptalaması gerekir.Avukat hukuki bilgi ve tecrübesiyle kanaat bildirebilmelidir. Zaten Yargıtay'ın iş yükünün bu denli artmasının her dosyanın temyizle kendisine gönderilmesine bağlıyorum.Mahkemelerin verdiği her aleyhe karararın yanlış-hatalı olduğu iddiası ile temyize gönderilmesi, yerel mahkemelere olan innacı ve bağımsızlığı tehdit eder hale gelmiştir bence.Aşağıdaki karar özetini sayın meslektaşlarımın dikkatine sunuyorum;
T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2001/429 K. 2001/2307 T. 15.3.2001 • ALACAK ( Kooperatif Aleyhine Bir Üyenin Açtığı Dava Sonucu Kooperatif Yetkililerinin Kararı Temyiz Etmemesi Sebebiyle Ödemek Zorunda Kaldıkları Tutarın Sorumlulardan Tahsili İstemi ) • KARARIN TEMYİZ EDİLMEMESİ ( Kooperatif Aleyhine Bir Üyenin Açtığı Dava Sonucunda Kararın Kooperatif Yetkilisince Temyiz Edilmemesi Üzerine Ödenen Tutarın Tahsili İstemi ) • AVUKAT HAKKINDA TAZMİNAT ( Hükmün Temyiz Edilmemiş Olması ve Bunda da Avukatın Kusurunun Bulunması Yeterli Olmayıp Yargıtayın Hükmü Bozacağı Hususunun da İspatının Gerekmesi ) • AVUKATIN SORUMLULUĞU ( Avukatlar Görevlerini Özen ve Doğruluk içinde Yerine Getirmekle Yükümlü Olmaları ) • HUKUKİ TAKDİR HAKKI ( Avukatların Davada Verilen Hükmü Temyiz Edip Etmemesinin Hukuki Takdirine Bağlı Olmasıyla Beraber Temyiz Etmeyeceği Kanaatini Müvekkiline Bildirmesinin Gerekmesi ) • AVUKATIN BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Davada Verilen Hükmü Temyiz Edip Etmemesinin Hukuki Takdirine Bağlı Olmasıyla Beraber Temyiz Etmeyeceği Kanaatini Müvekkiline Bildirmesinin Gerekmesi ) 6762/m.341 818/m.390 ÖZET : Görevlerini özen ve doğruluk içinde yerine getirmek durumundadırlar. Vekillik yaptığı davada verilen hükmü temyiz edip,etmemesi hukuki taktirine bağlı olmakla beraber,temyiz etmeyeceği kanaatini müvekkiline bildirmesi gerekir. Hükmü temyiz etmemek ve temyiz etmeyeceğini de müvekkiline bildirmemek suretiyle müvekkilini zarara uğratan bir avukatın tazminata mahkum edilebilmesi için, hükmün temyiz edilmemiş ve bunda avukatın kusurlu olması yeterli değildir. Bundan başka, hüküm temyiz edilse idi Yargıtay'ın hükmü bozacağı hususunun da ispat edilmesi gerekir. ; |
18-04-2008, 12:57 | #8 |
|
T.B.B.İNTERNET SİTESİNDEN ALINMIŞTIR
Tarih - Esas No - Karar No KonuT. 16.06.2006 E. 2006/154 K. 2006/227 * Haktan vazgeçme anlamındaki işlemlerde, müvekkilin yazılı muvafakatinin alınması zorunluluğu * Avukatlık görevini ihmal * Özen yükümlülüğü * Mesleğin itibarını sarsacak davranışlardan kaçınmak (Av. K. m.34; TBB Meslek Kuralları m.3, 4) Şikayetli Avukat hakkında, Erdemli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2003/… esasında kayıtlı boşanma davasında, müvekkilinden yazılı muvafakat almaksızın, tanık dinlenmekten vazgeçtiği, karar duruşmasına mazeretsiz olarak katılmadığı ve kararı temyiz etmeyerek kesinleşmesine sebebiyet vererek avukatlık görevini ihmal ettiği, iddiasıyla açılan disiplin kovuşturması sonucu, eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir. Şikayetli Avukat, tanık S.Ş.’nin şikayetçinin oğlu olup Şikayetçinin isteği ile dinletmekten vazgeçtiğini, karar duruşmasına 12.12.2003 günü Mersin 2.Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki 2003/… Esas sayılı davanın duruşması sebebiyle mazeret vererek katılmadığını, kararın tebliği üzerine Şikayetçi ile görüştüğünü, “nesini temyiz edelim, aynen tasdik gelir.” demesi ve masraf da vermemesi üzerine temyiz etmediğini, boşanma dava dosyası tetkik edildiğinde görevini tam olarak yaptığının görüleceğini bildirmiş, suçsuz olduğunu savunmuştur. İncelenen dosya kapsamından, tanık S.Ş.’nin dinlenmesinden 18.09.2003 günlü duruşmada vazgeçildiği, 12.12.2003 günlü duruşmaya mazeret bildirilmediği, 12.12.2003 gün ve 2003/… Esas, 2003/… Karar sayılı kararın 15.03.2004 tarihinde tebellüğ edildiği ve temyiz edilmeksizin 31.03.2004 tarihinde kesinleştiği, dosyadaki bilgi ve belgelerle sabit bulunmaktadır. Bir haktan vazgeçme anlamındaki işlemlerden dolayı müvekkilin yazılı muvafakatinin alınması zorunludur. Herhangi bir vazgeçme eyleminde, müvekkilin zararı olmayacağı düşünülse dahi, bu hususun vekil edene bildirilmesi ve yazılı olurunun sağlanması, avukatlık mesleğinin ciddiyeti ve görevin özenle yerine getirilmesi ilkesinin gereğidir. Avukatlık Yasası madde 34, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının madde 3-4 deki ilkeler göz önünde bulundurulduğunda, “Avukat mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe olan güveni sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütmek” ve “mesleğin itibarını sarsacak her türlü tutum ve davranıştan özenle kaçınmak zorundadır.” Bu nedenle Baro Disiplin Kurulunca eylemin disiplin suçu oluşturduğuna ilişkin hukuksal değerlendirme isabetli bulunmuş, eylem Avukatlık Yasası 34, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları 3 ve 4. maddelerine aykırı olduğundan kararın onanması gerekmiştir. Sonuç olarak, Şikayetli Avukat itirazının reddine, Mersin Barosu Disiplin Kurulunun kınama cezası verilmesine ilişkin kararının onanmasına, oybirliği ile karar verildi |
18-04-2008, 13:05 | #9 |
|
Avukat her kararı temyiz etmek zorundamıdır?
Sayın Selen;
İki farklı konuyu tartışıyoruz. Sizin verdiğiniz karar avukatın tazminle sorumlu tutulmasına ilişkin. Şöyle açıklamaya çalışayım: Bir avukat davayı alıp kendi kusuru ile davayı kaybetti ise varsayalım ki açılmamış sayılmasına karar verildi ise avukatın sorumluluğu müvekkilini uğrattığı zarar kadardır. Müvekkilin davayı yeniden açma olanağı varsa (zamanaşımı gerçekleşmemişse) dava bedelini isteyemez. Bu tazminat hukukunun genel ilkelerindendir. Aktardığınız kararda da açıklandığı üzere avukat temyiz etmek istemediğini belirtip gerekçelerini açıklamak durumundadır. Müvekkilinin buna onay verip vermediğinin jkanıtlanması ise yazılı belge ile isbat edilmek zorundadır. Aksi şekilde davranan avukat en azından meslek kusuru işlemiş olur. Tazminat hukuku ayrı bir konu. Tazminat davaları nedensiz zenginleşmeye neden olamaz. Bu nedenle avukatına karşı tazminat davası açan kişi uğradığı zararı (davanın kanıtlanabileceği veya temyizde bozulacağı) kanıtlamak zorundadır. Her kusurlu davranış tazminat gerektirmez. Ama tazminatı gerektirmemesi kusuru ortadan kaldırmaz. |
18-04-2008, 15:24 | #10 |
|
Bu konuda Av.Selen rumuzlu arkadaşımız haklı bence. Avukat müvekkili aleyhine biten her kararı temyiz etmek zorunda değildir. Avukat müvekkilin işçisimidir ki böyle davransın mesela bir dava yargıtaya gitti ve yargıtay davayı esastan bozdu maddi vakıayı belirleyerek dosyayı geri yoladı ve ilk derece mahkemesi bozmaya uygun karar verdi artık bu davanın temyizinde bir hukuki yarar yoktur. Dava temyiz edilsede aynı daireye gidecek ve bozmaya uyulduğu için onama kararı verilecektir.
Ayrıca Avukatın temyiz etmediği bir kaardan hukuki olarak sorumluluğu koşulsuz olmayıp müvekkilin zararı ile Avukatın kusuru arasında bir illiyet bağı bulunmalıdır. |
18-04-2008, 16:12 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
Vekalet MADDE 390 - Vekilin mesuliyeti, umumi surette işçinin mesuliyetine ait hükümlere tâbidir. II - VEKİLİN BORÇLARI 1 - TALİMAT DAİRESİNDE VEKALETİ İFA MADDE 389 - Vekil, müvekkilinin sarih olan talimatına muhalefet edemez. Ancak, hal icabına göre müvekkilden mezuniyet istihsaline imkân olmamakla beraber şayet imkân olupta istizan olunsa idi müvekkilin muvafakat edeceği derkâr bulunan hususlarda, inhiraf edebilir. Bundan maada hallerde vekil aldığı talimata müvekkilinin aleyhine olarak muhalefet ederse, bundan mütevellit zararı deruhte etmedikçe, müvekkilünbih ifa edilmiş olmaz. Saygılarımla |
18-04-2008, 16:33 | #12 |
|
Sn.Erdoğan; avukatın temyizde hukuki yarar görmediği durumlarda temyiz etmeme gibi takdir hakkı olduğu ama bunun müvekkile bildirilmesi kararın eleştirlen noktası.Zira bildirimin yazılı olması meslek kuralı.Sözlü bildirimler şahit olduğumu kadarı ile kabul edilmiyor.Benim de kararda katılmadığım tek husus bildirim konusu.Bunun yanında müvekkilin onayının aranmayacağı,(-ki kararda hükmün bozulacağının ispatından bahsediyor) şeklinde kararın yorumlanması ile bildirim yükümlülüğünün de olmadığı sonucuna varıyorum.Yorgunluk sebebi ile hayli kötü cümleler kurduğumun farkındayım ama bitirmem gerekirse; benim karardan çıkardığım sonuç; bildirim görevini yerine getirmese bile avukatın sorumluluğu için bozulmanının ispatı şart
|
19-04-2008, 11:05 | #13 |
|
Avukat her kararı temyiz etmek zorundamıdır?
Bence avukatın tazminatla sorumlu tutulması koşulu ile mesleki kusur işlemiş olmasını karıştırıyorsunuz.
Tazminat için fiil nedeni ile bir zararın doğmuş olması gerekir. Ama fiil zarar doğurmasa da kusur olabilir. |
19-04-2008, 11:22 | #14 |
|
Avukat temyiz etmediği her karardan hukuki olarak nasıl sorumlu olabilir ki. O halde kendisinin hiçbir hukuki görüş ve mütalasının hiçbir değeri yoktur. Yani Avukat bir mahkeme kaleminde çalışan memur gibi önüne gelen her kararı hukuki yarar olmasada temyiz etmek zorunda ise onun bilgi ve mütalasının ne anlamı kalır ki. Örneğin bir olayda dava daha evvel yargıtayca esastan bozulmuş ve müvekkilin aleyhinde olan maddi vakıa yargıtayca belirlenmiş ve ardından mahkeme tamamen bozmaya uygun hüküm tesis etmiş ise artık buna rağmen sırf merak için yada eğlence olsun diye bu kararı temyiz etmenin anlamı nedir. Yada yargılama sırasında müvekkil davayı kabul ve davaya konu vakıaları ikrar etti bu halde davanın bu kişi aleyhinde sonuçlanacağı tartışmasızdır. Bu kararı Avukatın kendi takdiri ile temyiz etmemiş olması halinde dava bedeli hangi hukuki sebeplerle Avukata yüklenebilir. Müvekkilin zararı ile Avukatın kusuru arasında bir illiyet bağı varmıdır. Bana göre Avukatı bu kadar da büyük yükümlülük altına sokmamak lazım Hayatı belgeye bağlayamazsınız.
|
19-04-2008, 17:54 | #15 |
|
Avukat her kararı temyiz etmek zorundamıdır?
Sanırım tartıştığımız konuda hala anlaşamadık.
Avukat temyizden vazgeçerse bu konuda müvekkiline bilgi vermek ve onun onayını almak zorundadır. Bu vekalet ilişkisinin zorunlu bir sonucudur. Bu avbukatlık hukukuna ya da vekalet hukukuna ilişkin bir sorundur. Tazminat hukukunda ise farklı sorunlar vardır. Tazminat hukukunun uygulanabilmesi için kusurlu bir davranış, ortaya çıkmış bir zarar ve kusurlu davranış ile ortaya çıkan zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir. Avukatın temyizden vazgeçmekle/ihmal etmekle Ortaya bir zarar çıkmamış olabilir. Ama bu avukatın kusurlu olmasını ortadan kaldırmaz. Vazgeçtiğiniz hak başka bir şlahsın hakkıdır. Siz ben öyle uygun gördüm sen istemesen de senin hakkından feragat ettim diyemezsiniz. Tazminat ise ayrı bir sorundur. Sizin temyizden feragat etmekle kendisini zarara uğrattığınızı ileri süren tarafın kusuru, zararı ve illiyet bağını kanıtlaması gerekir. Bu kanıtlanamazsa tazmin yükümlülüğü doğmaz. Ama müvekkilin onayını almaksızın temyiz etmemiş olmanın kusur olmasını da ortadan kaldırmaz. |
19-04-2008, 18:31 | #16 | |||||||||||||||||||||||
|
Ayrıca ispat külfetinin olayda kusursuz olan müvekkil-davacıya yüklenmesi de adalete uygun düşmez. ''Yargıtay'ın hükmü bozmayacağı hususunu ispat etmek'' külfetinin kusurlu avukat-davalıya yükletilmesi daha uygun olur. Çünkü bu hususun ispatı olanaksızdır. Saygılarımla |
19-04-2008, 19:32 | #17 |
|
Avukat her kararı temyiz etmek zorundamıdır?
Sayın Konyalı;
Bu tazminat hukukuna ilişkin bir sorundur. Zararın varlığını ve kusurlu işlemden doğduğunu iddia eden tarafın bunu kanıtlaması gerekir. Burada bizim "nasıl olsa bozulmaz" şeklindeki düşüncemizin bir önemi yoktur. Başka bir hukuki bakış açısı ile bozulması mümkün ise tazminat sorumluluğu doğabilecektir. Bu nedenle isbat yükünü sadece avukatlar açısından değiştirmenin çok mantıklı ve yararlı olduğunu düşünmüyorum Temyiz etmemenin kusurlu bir davranış olduğunu kabul ettik. Artık kusurun kanıtlanmasına ihtiyaç yoktur. Kanıtlanması gereken ortaya çıkan zarar ve illiyet bağıdır. Şimdi avukata ortaya zarar çıkmadığını kanıtlama yükümü getirirsek avukatı çok ağır bir yük altına sokmuş oluruz. Binlerce değişik senaryo ile karşılaşabiliriz ve avukat olmayan bir şeyi kanıtlamak zorunda kalabilir. Olmayan bir şeyin kanıtlanması mümkün değildir. Bakış açınızı anlıyorum. Avukat bu konuda yetiştirilmiş uzman bir kişidir. Bu nedenle en küçük kusurundan dahi sorumlu olmalıdır diyorsunuz. Bu haklı bir düşünce. Ama isbat yükünün böyle yer değiştirmesi çok ağır bir sonuç. Bu arada sevgili arkadaşlarıma bir şey anımsatmak istiyorum: 5728 S. Yasa ile usulde yapılan değişikliklere ilişkin olarak bir sohbet açmıştım. Konuyla olan ilişkisi nedeni ile bir kısmına burada da değinmek ihtiyacı duydum. Yapılan değişiklikle haksız dava açılması veya ıslah halinde avukatın da yargılama giderlerine mahkum edilebileceği kuralı getirildi. Yukarıdaki tartışmalar çerçevesinde temyiz etmezseniz müvekkilinize karşı sorumulu tutulabileceğiniz açık. Şimdi müvekkilinizden yazılı onay almaksızın temyizden vazgeçtiğinizde müvekkilinize karşı, temyiz ederseniz (ki temyiz de teknik anlamda bir davadır.) Yargıtay'dan "Bir avukatın bu gerekçelerle temyiz davası açmaması gerekirdi, bu nedenle kötüniyetli avukatın yargılama giderleri ile mahkumiyetine" gibi bir kararla karşı karşıya kalabileceksiniz. Görüşme tutanağı ve imzalı beyan daha fazla önem kazanmıştır. |
11-07-2008, 16:10 | #18 |
|
önemliiiiiiiiii
sayın meslektaşlarım size danışmak istediğim bir husus var;
zorunlu müdafii kararı temyiz etmez ve karar kesinleştiğinde sanığa temyiz edilirse sanığın tebliğden itibaren temyiz hakkı doğar mı? eğer yanıt olumsuz ise bu insan haklarına aykırı değil mi? teşekkürler... |
15-07-2008, 13:24 | #19 |
|
Temyizde amaç usul ya da yasaya aykırı olan hükmün bozulmasıdır. Burda amaç sadece hükmün yargıtayca incelenmesini sağlamak değil hükmün bu inceleme sonucu bozulmasını sağlamaktır.Temyiz isteminin hedefi yalnız inceleme değil bozmadır.Karar temyiz incelemesi sonucu bozulmayacaksa temyiz istemindeki amaç gerçekleşemeyeceğinden avukatın kararı temyiz etmemesi kendi aleyhine hukuki, cezai,disiplini sonuç doğurmaz.
|
28-07-2010, 15:59 | #20 |
|
hukuki,cezai,disiplin sorumluluğu doğmaması konusunda haklı olabilirsiniz ama ceza evine girme süresi biraz daha gecikeceğinden (yargıtaydaki dosyaların yoğunluğu da göz önüne alınırsa) her zaman için temyiz etmek bizim lehimize bir durum diye düşünüyorum
|
06-06-2012, 12:03 | #21 |
|
Bence çıkmaz...Çünkü avukatlar Görevlerini özen ve doğruluk içinde yerine getirmek durumundadırlar. Vekillik yaptığı davada verilen hükmü temyiz edip,etmemesi hukuki taktirine bağlı olmakla beraber,temyiz etmeyeceği kanaatini müvekkiline bildirmesi gerekir. Hükmü temyiz etmemek ve temyiz etmeyeceğini de müvekkiline bildirmemek suretiyle müvekkilini zarara uğratan bir avukatın cezaya mahkum edilebilmesi için, hükmün temyiz edilmemiş ve bunda avukatın kusurlu olması yeterli değildir. Bundan başka, hüküm temyiz edilse idi Yargıtay'ın hükmü bozacağı hususunun da ispat edilmesi gerekir.
|
07-06-2012, 00:26 | #22 |
|
Değerli meslektaşlarım bana kalırsa her iki durumda da temyizi zorumludur .
Avukatlık Yasasının 34. maddesindeki; “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürlerTürkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3.maddesindeki “Avukat, mesleğinin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır. Avukat özel yaşantısında da buna özenmekle yükümlüdür.”, Demektedir. Ayrıca ayrıca borçlar kanunumuzda bu konu yer almıştır.. BK'nun 390. maddesi vekilin vekaleti icrada özen ve sadakat borcunu düzenlenmiş bulunmaktadır.BK'nun 390/2. maddesine göre vekil, müvekkile karşı vekaleti iyi bir surette ifa ile mükelleftir. Vekilin özenle ifada bulunduğunun kabulü için tedbirli ve basiretli şekilde hareket etmesi gereklidir. BK'nun 32 ve 98. madde hükümleri her türlü kusuru kapsar. O nedenle vekilin kusuru pek hafif olsa dahi sorumluluktan kurtulamayacaktır. Yine sadakatle ifa, müvekkilin yararına ve onun arzularına uygun olarak hareket etme borcunu kapsar. Sadakatle ifa genel bir anlatımla, objektif iyi niyet kurallarına uygun olarak ifa şeklinde tanımlanmaktadır. |
07-06-2012, 22:10 | #23 |
|
Yargıtay: Zorunlu Müdafiin Süresinde Temyiz Etmediği Kararı Sanık Ittıla Üzerine Temyiz Edebilir
T.C. YARGITAY 5.CEZA DİRESİ Tarih:2007 Esas No:2007/8373 E Karar No:2008/6399 K İlgili Kavramlar:ZORUNLU MÜDAFİİLİK-TEMYİZ SÜRESİ Zimmet suçundan sanık Nezihat Orhan ( İnce ) nin yapılan yargılanması sonunda;atılı suçtan mahkumiyetine dair Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen … gün ve … sayılı karara karşı sanığın temyiz talebinin yasal süreden sonra yapıldıından bahisle reddine dair ..gün ve .. sayılı ek kararının süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığınca tebliğname ile daireye gönderilmekle yapılan incelemede : 14.12.2005 tarihinde N.O. (İ) nin yokluğunda verilen mahkumiyetine dair hükmün zorunlu müdafii tarafından temyiz edilmediği, "ancak hüküm verilmekle zorunlu müdafiin görevinin sona erdiği" ve gıyabında verilen hükmün sanığa tebliğ edilmediği nazara alındığında,sanığın ıttıla üzerine yaptığı temyiz başvurusunun süresinde sayılması gerektiği gözetilmeden, yasal sürede yapılmadığı gerekçesiyle verilen, temyiz başvurusunun reddine dair ek karar usul ve yasaya aykırı bulunduğundan ret kararının kaldırılmasına; sanığın vaki temyizinin .. tarihli hükme yönelik ve süresinde olduğunun kabulüne karar verilmekle gereği düşünüldü : … Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1 maddesi de gözetilerek CMUK nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.6.2008 tarihinde oybirliği iye karar verildi. |
31-12-2012, 21:51 | #24 |
|
ceza davasında sanık suçunu kabul etmiş ve kendisine verilebilecek en az ceza verilmiş, bu nedenle temyizde hukuki yarar görmediğim için temyiz etmediğim bir karardan sonra aradan 4 yıl geçtikten sonra sanık hakkımda şikayetçi olmuş. bu konuda içtihat bulamadım. sizin fikirleriniz nedir? sonuçta ne olabilir?
|
02-01-2013, 00:44 | #25 |
|
Cezanın geç kesinleşmesi de sanık açısından hukuki yarar olarak değerlendirilemez mi?
|
02-01-2013, 08:06 | #26 | |||||||||||||||||||||||
|
|
02-01-2013, 10:22 | #27 | |||||||||||||||||||||||
|
Tersi düşünceyle, temyiz edilmeyip çabuk kesinleşip, adli sicilden de daha çabuk silineceği için(suç tarihi 2004 yılı) daha erken yok olmuş da sayılabilirdi. BU tamamen müvekkile kalmış bir husus. İşte o nedenle bilgi verip, onay alarak temyiz etmeyebiliriz. Temyizde hukuki yarar bulunup bulunmadığnı avukat takdir edebilir ve temyiz etmemek her zaman suç teşkil etmeyebilir de; fakat müvekkili bilgilendirip onayını almadıysak bu her zaman disiplin suçudur. |
02-01-2013, 14:34 | #28 |
|
Olayı somutlaştırırsak, sanığın tekerrüre esas suçu var ve karar verildiği sırada hükümlü olarak cezaevinde bulunuyordu, hükümle birlikte hükmen tutuklamaya da karar verilmiş olduğuna göre cezanın geç kesinleşmesinin bir etkisi olmayacaktı. Neticede kabul ettiği suçlardan dolayı ceza verildi ve kendisine verilebilecek en az ceza verildi. Kabul etmediği suçlardan ise beraatine karar verildi. Bu durumda sorumluluk doğar mı?
|
02-01-2013, 14:38 | #29 |
|
Müvekkil nezdinde bir zarar doğmamışsa, elbette görevi ihmal suçunun unsurları tamamlanmamış olacaktır. Fakat disiplin hukuku açısından sorumluluk olacağını düşünüyorum.
|
30-01-2013, 23:12 | #30 |
|
Kişisel ilişki kurulmasının temyizi
Davalı olduğumuz dosyada karar onanmış ancak davacı ile kişisel ilişki tesisi sağlanmadığı için bozulmuştur. Bunun üzerine yerel mahkeme onama kararına uyarak, çocuk ile davacı arasında kişisel ilişki tesis etmiştir.
Bu durumu temyiz etmekte herhangi bir kişisel fayda görmemekteyim. Yine de temyiz etmem gerekir mi? |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Boşanma Davası esnasında ölen Eş-TMK Madde 181, Fıkra 2, hk. Temyiz Kararı? | meslektas | Meslektaşların Soruları | 14 | 28-04-2015 13:06 |
hamil,senedi icra koyarken cirolamak zorundamıdır | Av.Zuhat Kaya | Meslektaşların Soruları | 12 | 01-02-2012 15:59 |
Emekli maaşının haczi ve mahkemem kararı ile haczin kaldırılması ve Temyiz edilmesi.. | beccaria | Meslektaşların Soruları | 1 | 04-12-2007 16:52 |
Hürriyeti Bağlayıcı cezalara ilişkin itiraz mı temyiz mi etmek lazım? | Brusk | Meslektaşların Soruları | 8 | 27-08-2007 13:14 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |