21-07-2003, 16:47 | #1 |
|
Bir Başkadır Benim Memleketim
" Din ve devlet işleri,şeriatçılara göre tahin ve pekmez gibidir. Ancak birbirlerine karıştırıldığında,ortaya tadı güzel bir karışım çıkar.
Din ve devlet işleri,laiklere göre zeytinyağı ve su gibidir.Bir araya gelmemeleri gereken ve zaten bir araya gelmeleri imkansız iki şeydir. Hukuk,çay kaşığı gibidir.Ancak size gerektiğinde ,önemini fark eder,onun için dört dönersiniz ve işiniz biter bitmez de kaldırıp bir köşeye bırakırsınız. Siyaset yapmak,çekirdek yemek gibidir.Bir kere başladın mı,birisi gelip zorla elinden almadan kolay kolay -kendiliğinden- bırakamazsın. Anneler, postit gibidir.Durmadan bir yerlerden ortaya çıkarak yapman gereken ama hep unuttuğun işleri hatırlatırlar." Fikret BEKLER (Gazetelerden) |
07-08-2003, 13:55 | #2 |
|
Memleketimden Manzara "USTALAR"
Karadeniz,Marmara,Ege ve de Akdeniz .Denizler hükmediyor memleketime ve de denizler besliyor insanımı; deryası ile ,kıyısı ile,ormanı ile yamacı ile,turisti ile . İstanbul ise başlı başına muazzam bir mevcudiyet. Ne vilayetler,ne eyaletler ,ne cumhuriyetler var içinde.
Anadolu.Garibim Anadolu.Isınmaz yanar insanın, sulanmaz çatlar toprağın.Ne yukarıda seveceğin bir güneşin,ne yamacında ormanın var.Bozkır'ım,Ata'mın,atlarımın,"tezene"min bozkırı.Ve de "Bozkırın tezenesi". Nen var, sıcaktan ,kuraktan ,soğuktan, ayazdan ve de "saz"ından gayrı Anadolu'm. Memleketim başka,memleket insanım ise bambaşka. Fukaradır ama kanaat eder.Hak arar ama isyan etmez.Boynun büker,ama çalar,çağırır,söyler,güldürür.Tıpkı Bozkır'ın diğer "tezene"leri gibi ustalar da öyle.Müridleri Neşet ERTAŞ gibi yaşar,çığırır söyler,söz ederler.Nasıl mı? Sadece düğün mevsimindeki kazançlarıyla geçimlerini sağlayabilen ustalar,imkansızlıklar nedeniyle de tam bir eğitim süreci yaşayamaz.Müziğin,türkünün,bozlağın halayın kaynağı ustalar,tüm geçim sıkıntısı ve ilgisizliğe rağmen ,Türk Halk Müziği'nin can damarı olduklarını ürettikleri ile kanıtlamışlardır. Geçim telaşı ve küçük yaşta müzikle iç içe olmaları nedeniyle okumaya pek sıcak bakmazlar. Çocuklarından birisi ata mesleğinden uzak durur,saza, bağlamaya,kemana yaklaşmaz,heves etmez.Babası çağırır ve kükrer oğluna "Şu kemaneyi öğreneceksen öğren,yoksa seni öğretmen yapar köy köy süründürürüm" . Memleketim başka,memleket (yurdum) insanı ise bambaşkadır benim. |
07-08-2003, 14:43 | #3 |
|
) Anonim böyle oluşur...Yokluğun, sıkıntının, gündelik olayların, ölümlerin, doğumların velhasıl herşeyin yarattığı duygular; an gelir taşar yüreklerden.... Nasıl anlatsın anadolu insanı duygularını ? Elbette sazıyla, sözüyle, manisiyle ve halk oyunlarıyla... Bir müzik gibi, bir şiir gibi, bir figür gibi değil; ruhuyla özüyle dinlediğimizde algılayabiliriz onların ne dediğini, ne yaşadıklarını... Hasat alamadığı, sel vurduğu, mahsulunü kaybettiğinde hissettiğini...ya da bir sevgiliyi kaybettiğinde nasıl dövündüğünü
"Maraştan bir haber geldi Dediler ki meyrik öldü.... " diye başlayan o baharatlı sesi duyduğumuzda, biz de ağıta katılır ve ağlarız belki de.... Ya da o güzelim esprilerin varolduğu tatlı ezgileri hatırlayalım... En olmazlar ile dalga geçen kıvrak zekayı.... "Manda yuva yapmış söğüt dalına, Yavrusunu sinek kapmış.... gördün mü ? " diye soran dalgacı kim acaba ? Yoklarla, yokluklarla yüklü hayatlarını süslemenin her türlü yolunu bulmuş insanlarımız.. Masallar icat etmişler.. Gılgamıştan... Dede Korkuttan.... Keloğlana... Ya oyunlar! Her yöre ayrı anlatmış yaşantısını.. Vücutlarının hareketlerine teslim etmişler ruhlarındaki yaşamları... Karadenizli hamsi gibi kıvrak ve hızlı.. Ağdaki balığın çırpınışında.. Karadenizin oynak dalgalarında.. Egede ise zeybek.... Efe efe oynamışlar.. Diz vurarak doğaya... Dikkat edin lütfen.. Diz vurdukları toprak olmuş.. Taptıkları ve doydukları... Bir de keçi çevikliğini anlatmış teke zortlatması Burdur'da.. Akdeniz'de yoğurt kaşıklanan kaşıklar ellere zil olmuş... Kimselere ve hiç bir aksesuara ihtiyaçları yokmuş .... "Silifkenin yoğurdu " derken, kaşıkları ile daha bir canlı daha iştahlı anlatmışlar yaşantılarını.. Güneydoğu ağlamış, suya özenmiş.... Su kabağı ile tarlaya salmış kızlarını.... Trakya'da oynak ve kıvrak cilveli kızlar ve oğlanlar karşılıklı oynaşmış...Rumeli türkülerinde.... Her yanı renkli... her bir yanı ayrı bir tat... Haklısınız... Bir başkadır benim memleketim... |
07-08-2003, 15:45 | #4 |
|
UZUN ÇARŞIDA ANLATILMAYACAK YA
Bu son ses yurdun sadece bir köşesinden.Amma burcu burcu her yer kokuyor.
Yine "usta"lardan bir kesit Sayın Sibel. Alın. Gülümsersiniz umarım.Selam ve saygılar. Ustalardan ikisi yurt dışına çalışmaya gider ve sonra emekli olup (O kadar süre yurttan uzak kalmaları nasıl mümkün olmuşsa)dönerler.Daha sonra Mekke'ye gidip hacı da olurlar. Ama,uzun süre eğlence ve içki alemlerinde yoğrulmuş bu iki kafadardan birisi diğerine,"Hacı sen bir gün rakı alsan,ben de bir hindi alsam.Şöyle Akbayır'a doğru bir açılsak" der. Diğerinin cevabı sert olur;"Kudurdun mu sen.Bir de hacısın" İçki teklif eden gayet sakin;" -Hacı olunca ne olmuş,kim görecek sanki? - Hiç kimse görmezse Allah görür" İçki içmekte kararlı olan diğer usta =yumurtlar= nihayet; -ALLAH GÖRÜNCE GELİP DE UZUN ÇARŞIDA (Kırşehir'in en canlı çarşısı) ANLATACAK DEĞİL YA. Bir başkadır memeleketim insanı. |
08-08-2003, 18:50 | #5 |
|
Bir başkadır benim memleketim!
Ereniyle, zeybeğiyle ve bektaşisiyle.... ) Bir bektaşi fıkrası da benden geliyor... -----------Erenlerden bir tanesi birgün Cami yi uzaktan gören bir Sögüt agaci altinda demlenirken, ufacik bir Sipa hoplaya ziplaya acik olan Cami kapisindan girer. Birkac dakika sonra Hoca Sipayi döve döve kanlar icinde kapiya cikartir. Bunu gören Bektasi: Hoca yaziktir ufacik Sipyai neden dövüyorsun ? Hoca: Görmüyormusun Hayvan Camiye girmis. Bektasi: Hoca Esektir bir hata etmis girmis bak ben giriyormuyum ? )) |
14-08-2003, 09:29 | #6 |
|
PEKİ "USTA"LARDAN TAHSİLE MERAKLANAN OLURSA?
Bir usta, oğlunu; "Saz çalmayı bellemezsen ,seni Kale Mektebi'ne (Kırşehir'de şehir içindeki tepenin üzerinde Kale Ortaokulu vardı) veririm,iner iner çıkarsın" diye paylar. Babasınca bu biçimde tehdit edilen garip oğlanın saz çalmaması mümkün mü? Böylece de öğrenilir saz,keman vs. benim memleketimde. Ama bazan,ustaların içinden okumak ,büyük adam (neyse bu tabir ) olmak isteyenler de çıkar.O zaman ne mi olur? İşte okumak isteyen bir evlada babanın öğüdü; "Hakim olup da onun bunun ağzına bakacağına,sırtı boz davullu bir yiğit ol da herkes senin ağzına baksın" (Sibel Hanım kesit buldukça aktaracağım,umarım özletmem) Selam ve saygılar. |
14-08-2003, 09:47 | #7 |
|
Çok güzeldi.. .Üstteki yazıyı okuduğumda aklıma Kayserili tüccarın oğluna öğüdü geldi.." çalış" demiş oğluna... Sabah erken kalk ! Dükkanı aç.. Dükkanın hem patronu hem çalışanı ol.. Yok! niyetli değilsen, seni okuturum...)
Bunu bir özgürlük ve sahiplenme ölçüsünde değerlendirmeliyiz.. Onun bunun ağzına bakacağında davulunu dükkan yap, işinin sahibi ol demiş memleketimin insanı... Kendini sınırlamaya önceden tavır gösteriyor.. Ne diyelim.. )) Bir başkadır benim memleketim.... |
14-08-2003, 15:06 | #8 |
|
Muhteşem Üçlü; Usta-Rakı-Kavun
Ustaların en büyük zevklerinden birisi rakıyı kavunla içmektir.Ustalardan birisi bir gün hastalanır.Doktor ustaya rakı içmeyi yasaklar.Pekiştirince bu yasağı usta mahsunlaşır ve doktordan son kez medet umar;" Doktur Beğ,ne olur kavun zamanı bari serbest bırak"
Yine kavunla ilgili; Ve ustalarımız rakının günah olmaması gerektiği yolunda yakarır ve bahane uydururken nelere sığınırlar,kimi suçlarlar; "Allahım yaratmasaydın da kavunu içmeseydim rakıyı" |
14-08-2003, 15:09 | #9 |
|
)))) keşke kavun olmasaydı... ve süt de olmasaydı, peynir yapacak maya da olmasaydı.. hatta üzüm de olmasaydı.. ya da sadece şıra olarak kalsaydı.. ))))))
|
14-08-2003, 17:52 | #10 |
|
"Sırtı Boz Davul'lu yiğit"ler ne yapardı o zaman?
Yok yok.Kabahatın tamamı yaratılanda değil vesselam. |
15-08-2003, 08:13 | #11 |
|
Sayın Karaca;
Sırtı Boz Davullu yiğit, kavundan, üzümden ümidi kesince; okurdu baba öğüdüne uymamanın ezikliği ile... Yaratanın yazgısı derdi bu kez de... )) Yaratılan ile Yaratanın işbirliği ile kimbilir nerelerde yaşar, üstelik çilesi Kale mektebiyle de sınırlı kalmazdı...)) Velhasıl bu böyle devinip giderdi.. ))) |
20-09-2003, 12:32 | #12 |
|
Yurdum İnsanı'nı Seviyoruz.
"Mevzu, Kadıköy - Eminönü - Karaköy çalışan yolcu motorunda geçiyor.Kahramanımız kalkmak üzere olan motora biniyor ve teknenin nereye gittiğini soruyor. "Eminönü ve Karaköy" deyince vatandaş, "Ne taraf Karakoy'e gidiyor?" diye gayet ciddi ve bir soru daha soruyor. Daha inanılmazı; "Alt kat Eminönü, üst kat Karaköy'e yanıtını alınca teşekkür ederek üst kata doğru ilerliyor." |
20-09-2003, 12:40 | #13 |
|
Memleketime Özgü;
-Yeni dökülen betona ayak basıp iz bırakmak -Reklam için duvarlara yapıştırılan afişleri yırtmak -Trafikte kırmızıdan sonra gelen sarıda kornaya asılmak -Kar yağdığında eve bolca ekmek almak -İşsiz kalınca takım elbise giymeye başlamak -Yolda tanıdık birini görünce aracı üstüne sürmek -Evlilerin bekarlara sakın evlenme demesi -Belediyelerin duraklara koyduğu saatlerin akrep ve yelkovanlarını sökmek -Şahin marka otomobili Doğan görünümlü yapmak -Tiki olan insanların tikiyle uğraşmak -Trafikte sizi geçen aracı geçmeyi zorunluluk saymak." Bir Başkadır Benim Memleketim. |
18-11-2003, 16:00 | #14 |
|
Erzurum'da çocuğa çarpan otomobilin sigorta şirketi, hasarı mağdurun babasından talep etti
ERZURUM 18.11.2003 TSİ 14:00 Erzurum'da yolun karşısına geçmeye çalışan çocuğa çarpan otomobilin sigorta şirketi, hasarı mağdurun babasından talep etti. Yenişehir Beldesi'nde 1 ekimde tarihinde marketten ekmek almak için yolun karşısına geçmeye çalışan Nesrin Gültoplar'a 25 AV 780 plakalı otomobil çarptı. Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan Gültoplar, 5 gün rapor aldı. Babası Yılmaz Gültoplar da kızının sağlık durumunun iyi olmasından dolayı araç sürücüsünden davacı olmadı. Ancak, kazanın ardından 40 gün geçtikten sonra Yılmaz Gültoplar'a sigorta şirketinden bir yazı geldi. Sigorta şirketi Nesrin'e çarpan aracın kaskolu olduğunu ve onarımı için 787 milyon lira tazminat ödendiği belirtilerek, kaza kusur oranına göre tazminatın yüzde 80'ni olan 629 milyon liranın yasal faiziyle birlikte ödenmesini talep etti. Baba Gültoplar kızının tedavi için hastaneye 230 milyon lira ödediğini ifade ederek, ''İnsanın gülesi geliyor. Olayı kamuoyunun dikkatine arz ediyorum'' dedi. )) Ne diyeyim ! Bir başkadır benim memleketim.... |
18-11-2003, 17:52 | #15 |
|
Ankara'da bir trafik kazası.Devrilen oto'nun sürücüsü öldü.Oto'daki kardeşi yaralandı.YaralıSSK'lı idi ve SSK hastanesinde tedavi oldu.SSK yaralının tedavisinde harcananı ölen sürücünün mirasçılarından (bu arada tedavi ettiği ağabeyinden de) almak için İş Mahkemesi'nde rücuen alacak davası açmıştı. Dava SSK lehine sonuçlandı.
Evet Sibel Hanım. Bir başkadır bizim memleketimiz. |
12-12-2003, 11:59 | #16 |
|
ÖĞRENCİSİZ İLAHİYAT... YÖK'ÜN KURULMASINA ONAY VERDİĞİ, ANCAK İHTİYAÇ OLMADIĞI GEREKÇESİYLE ÖĞRENCİ ALIMINI ONAYLAMADIĞI ESKİŞEHİR İLAHİYAT FAKÜLTESİ'NDEKİ 12 KİŞİLİK KADRO, TAM 7 YILDIR HER GÜN FAKÜLTEDE ÖĞRENCİ BEKLİYOR. SONUNDA ESNAFA ARAPÇA ÖĞRETMEYE BAŞLAYAN DEKAN PROF. MEHMET MAKSUDOĞLU, ; " HİÇ BOŞ DURMUYORUZ " DİYOR.
Ne diyeyim...)) Bir başkadır benim memleketim... )))) |
31-12-2003, 10:54 | #17 |
|
Herkese bir cami
Bursa İnegöl'e bağlı 3 bin nüfuslu Cerrati Beldesi'ne 3 bin kişilik cami yapılmış.
(Komik Türkiye 2003-Milliyet,29 Nisan 2003) ---- Adana Kümes Hayvanlarını Koruma Derneği horoz dövüşü yaptırırken yakalandı.(Aynı kaynak-4 Nisan) ---- 178 ALO-RTÜK hattına başvuran kişi,Sütaş reklamında gol atan inek Ayraniç'in memelerinin görünmesinden şikayetçi oldu.(16 Temmuz 2003) ---- Savaş AY,programına ünlü benzerlerini çıkardığı programda araya gerçek Ciguli'yi de soktu.Ciguli,benzerlik yarışmasında üçüncü oldu.(24 Haziran 2003) |
20-04-2004, 16:30 | #18 |
|
YORUMSUZ
"Bülent ARINÇ,Manisa'da mesir şenliklerinde mesir (macunu) toplamış.Şeyin şeyini iyice şey eder artık"
Arif AYHAN Açık Pencere-Melih AŞIK Milliyet-20.04.2004 Bir başkadır benim memleketim. |
07-05-2004, 08:30 | #19 |
|
Bir başkadır benim memleketim ! ! !
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığına gelen başvuru dilekçelerinden örnekler ..................................... Gürültülü müzik çalan bara insan hakları cezası kesildi “Evimin altındaki barda kulakları sağır eden müzik yayınlanıyor. Uyuyamıyorum.” diyen vatandaşın mağduriyetini Başbakanlık bünyesindeki İnsan Hakları Başkanlığı giderdi. ............................... Murat İçerler isimli vatandaş da Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan mübadele anlaşması sonrası Selanik'te kalan babasına ait çiftlik ve keçileri nasıl alabileceğini soruyor. İçerler, dilekçesinde, "Dilekçemde talep ettiğim hususların yerine getirilmesi için gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim." ifadesine yer veriyor. .................................................. ........... Denizli'nin Tavas ilçesinden Bekir Utlu ise gönderdiği dilekçede, okul birincisi olan çocuğunun önünün kesildiğini savunuyor. İki öğrencinin birincilik için yarıştığı okulda üçüncü bir öğrencinin birinci yapıldığını öne süren vatandaş, dilekçesinde şu ifadelere yer veriyor: "Şikayetlerime rağmen, il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin ciddi bir araştırma yapmadıkları kanaatindeyim. Bu konunun Milli Eğitim Bakanlığı müfettişleri tarafından incelenmesini istiyorum. Aksi takdirde öğretmenlere ve öğretmenlik mesleğine güvenin yitirildiği, adaletin sarsıldığı, tüm öğrencilerin şaşkına uğradığı görüşündeyim. Bu konunun incelenip tarafıma bilgi verilmesini arz ederim.” |
30-10-2004, 15:24 | #20 |
|
Haberin aslını okuma fırsatı olmadı ama bugünkü (30.Ekim 2004) tarihli Hürriyet'in Avrupa baskısından öğrendiğime göre Gaziantep Hayvanat bahçesinde bakıcısını öldüren kaplan'a 'açlık cezası' verilmiş. Kim verdi, cezayı verirken nasıl bir prosedür uygulandı bilmiyorum, ama gazetenin bildirdiğine göre bilim adamları 'kaplanın açlıkla terbiye edilemiyeceğini ve daha öfkeli ve yırtıcı olacağını' belirtmişler. Kaplan tam terbiye olmuşken 'ömrü yetmeyip ölmezse' tabiiki.
Kaplan terbiyecileri(cezalandırıcıları) duymasın, hemen uygulamaya koyarlar diye korkuyorum. En iyisi yazmamak ama yazmadan da edemiyeceğim. Yazmakla belki bir kaç kişinin hayatını kurtarmış olurum. Benim korkum, yetkililerimizin günün birinde cansızları da cezalandırabilecekleri!!! Kaza yapmış bir vapura veya trene binmeyin lütfen. Yetkililerimiz vapuru veya treni cezalandırmak için, benzin veya mazot koymazsa veya frenlerini ve motorlarını bozarsa, bunların içindeki sizler güme gidersiniz. Terbiye edilsin diye yakıt konmamış bir vapurla açık denizde rüzgarlara ve dalgalara teslim olmak hoş bir duygu değil. Not: Bir kişinin ölümüne yol açmış bir olayı böyle yorumlamak biraz abes kaçıyor, özür dilerim, ama dahiyane!!!! terbiye başka türlü nasıl değerlendirilir bilemiyorum |
06-11-2004, 15:17 | #21 |
|
Oruç tartışması
Galatasary İkinci Başkanı Ergun GÜRSOY'un "Futbolculara orucu yasakladım.Onlara farz değil" açıklamasına rağmen ,Sabri'nin "Trabzon'da da tuttuk ama kazandık" demesi kafaları karıştırdı. "Diyarbakır :2 Galatasaray: 0 skoru ile biten futbol maçının ardından gazeteler" |
23-08-2006, 17:02 | #22 |
|
Burada da....
"Burada adam olana,edebiyle konuşana hizmet verilir."
EMİNÖNÜ'NDE BİR BAKKALIN CAMINDAKİ YAZI |
08-02-2009, 14:14 | #23 |
|
Gediğe taş
"Hızlı trene isim arıyorlarmış. Ergenekon deyin olsun bitsin, raydan çıkarsa suçlusu hazır"
Yasemin ÇAĞLAYAN (08.02.2009 Milliiyet , Açık Pencere, Melih AŞIK) |
09-02-2009, 03:13 | #24 |
|
Yeşilçam klasikleri
- Biz ikimiz ,ayrı dünyaların insanıyız.
- Son nefesimde he şeyi itiraf etmek istiyorum. - Sen buradan kaç yiğidim ,ben onları oylarım. - Hayır yavrum ağlamıyorum .Gözüme toz kaçtı. - No'lur gerçeği söyleyin doktor! Yaşayacak mı? - Hayır Hakan... Olaylar senin sandığın gibi değil. - Yaa!... Justinyen ,işte buna "Osmanlı tokadı" derler. - Ben sırtımda taş taşır ,yine de seni okuturum evladım - Biliyordum... Ölmediğini ,geri geleceğini biliyordum - Beni paranla satın alabileceğini mi sandın ,küstah? - Benim de senin yaşlarında bir oğlum vardı evladım. - O kızla evlenirsen ,seni mirasımdan mahrum ederim. - Evlenince pembe panjurlu bir evimiz olacak değil mi? - Metanetinizi muhafaza ediniz. Allah'tan ümit kesilmez. - Çocuğumun ameliyat parası için yaptım bütün bunları. - Hayır!... Durun!... O suçsuzdur!... Aradığınız katil benim! - Bu ses... Bu ses... Olamaz ,git!... Hadi çabuk git buradan!... - Ben fakir bir gencim ,sen ise zengin bir fabrikatörün kızı. - Bana ,yıllar önce çılgınca sevdiğim bir kadını hatırlattınız... - Demek bana yazdğınız aşk mektuplarının hepsi yalanmış. - Bizim bu dünyada yaşamaya hakkımız yok mu hakim bey? - Babanın hakkını yerde koyarsan ,hakkımı helal etmem oğul! - Anneciğim ,bu amcayı çok sevdim. Ona baba diyebilir miyim? - Seni sevmiyorum ,seninle oyun oynadım ,anlamadın mı hala. - Parayla saadet olmaz evladım ,bunu sakın aklından çıkarma! - Bizim gibi insanlar şerefleri ile yaşar ,namusarı için ölürler. Ama ,sen bunu bu yaşta anlayamazsın |
11-02-2009, 01:23 | #25 | |||||||||||||||||||||||
|
İşte bu ya Gel de yurdum insanını sevme |
11-01-2011, 10:06 | #26 |
|
Sözün bittiği yer (diyeceğim ama)...
"Mersin’deki Nevit Kodallı Anadolu Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi’nde dün ilginç bir protesto gösterisi vardı. Gerekçe, erkek ve kız öğrencilerin birbirlerine 45 santimetreden fazla yaklaşmamalarının istenmesiydi."
(Gazetelerden) 45'in kerameti nedir? |
11-01-2011, 14:35 | #27 | |||||||||||||||||||||||
|
Üşenmedim, kolumu uzattım ve ölçtüm. 60 cm. civarında çıktı. Acaba sözkonusu okulda herkesin kol öçüsünü aldılar da en uzunu, 45 cm çıkmış olabilir mi? Diye düşünmüştüm. Eğer 45 cm., bir "Zihni Sinir Procesi" değilse; nedir? |
11-01-2011, 15:05 | #28 | |||||||||||||||||||||||
|
Protestoyu öğrenciler mi, veliler mi yapmış? Bence burası daha önemli. |
11-01-2011, 16:14 | #29 | |||||||||||||||||||||||
|
Üstadım, onu bilmeyecek ne var? Harflere sayısal değerler verelim: A=1 B=2 C=3 ... Z=29 Bu lise, Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi'dir. Güzel Sanatlar ve Spor = 300 Lise = 55 300 / 55 = 5,45 Lise, hazırlık sınıfıyla beraber 5 yıl olduğu için 5'i çıkarıyoruz; 0,45 kalmaktadır. E bildiğiniz gibi 0,45 metre=45 cm.dir. Saygılarımla. |
11-01-2011, 16:18 | #30 | |||||||||||||||||||||||
|
Ebcet hesabı gibi olmuş. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Benim Babam Vardı... | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Site Lokali | 1 | 12-03-2008 19:28 |
" Benim Adım Kırmızı " Çin ' de 2006 'nın en iyi romanı... | Merhaba | Kültür ve Sanat | 11 | 19-02-2007 00:28 |
Sadece Benim Memleketim Bir Başka Değil, Başka Memleketlerde Bir Başka | Gemici | Hukuk Sohbetleri | 2 | 01-06-2004 08:53 |
Eski Mal Rejimindeki Malın Satılıp Yenisinin Alınması Halinde Benim Malım Nolacak? | hulusibelge | Hukuk Soruları Arşivi | 2 | 04-06-2002 17:37 |
Yıllık Eşimden Boşanırken Biri Benim Oburu Onun Üzerine Olan İki Arsa Nasıl Paylaşılı | ayşen erdal | Hukuk Soruları Arşivi | 4 | 04-03-2002 20:48 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |