26-09-2006, 13:02 | #1 |
|
Bir kadın olarak futbolu sevmek...
Belki de kimileri bu cinsiyetçi bir başlık diyebilir; desinler efendim. Ancak futbol denince durum biraz değişiyor takdir edileceği üzere, çünkü bir kadının futbolu sevmesi bazı erkekler ve futbolu sevmeyen diğer kadınlar tarafından garip karşılanabiliyor hala. Mesele o değil bu sadece bir giriş.
Küçük yaşlarda babanın tuttuğu takımın tutulması ya da bir komşu abinin dayatması ile çocukça bir fanatizmle herhangi bir takıma tutulursunuz! Bir de size o takımın renklerinde bir atkı, t-shirt, forma ya da benzeri şeyler alınmışsa hediye olarak, demeyin keyfinize! Adeta daha da fanatikleştirir sizi bu aksesuarlar.Sizi kızdırmak için takımınıza laf eden pek çok kişi çıkar karşınıza, henüz 5-6 yaşlarındasınızdır; -(Başka bir takımı tutan)diğer komşu abi: Senin takımın bu maçta yenilecek konuştum ben oyuncularla, naber fıstık! -Hayır yenilmeyyyceeeek! -Ama bugün hiç çalışmamışlar, zaten Duygu da yemeğini yememiş dediler, o yüzden küsmüşler sana, gol atmayacaklarmış! -Hayır atcaklaaaaarr! Yaa giiiiit! Yencess bis! -Görüşürüz bakalım! Hadi önce sen şu yemeğini ye de gol atsınlar o zaman. -Tamam Ali Abiciiğiim! Anneeeeeeeeee yemeğimi yiyyycem beeen! Bu hikaye, futbola en basit şekilde dahil oluşunuzun hikayesi olabilir... Oysa ki henüz bu spora dair bildiğiniz tek şey çocuk beyninize en kolay şekilde etki edebilecek cart renklerdir.(Örnek: sarı kırmızı, sarı lacivert, bordo lacivert vs...) Belki de komşu abiler ya da o cafcaflı renkler olmasa(sahanın bazen kadifemsi bazen de seyrek yeşili de dahil) futbol dikkatinizi bile çekmeyecektir bir kız çocuğu olarak. Ha bir de minik minik adamların koşuşturmacası! Derken yaş ilerlemeye başlar ve dahi akıl başa gelmeye! Futbolla ilgili tercihinizi yapma vaktidir; ya seveceksinizdir ya da "bu ne anlamsız bir spor 11/22 kişi bi' topun peşinden koşuyor, erkekler ne anlıyor şundan" diyeceksinizdir. Şayet seçiminiz sevmekten yana olursa -ki bence bu yönde ise şanslısınızdır- bu size pek çok şey kazandıracaktır. Hayatınıza bir heyecan noktası daha katmış olursunuz; ligin başlamasını beklersiniz; özlemdir, 90 dakika artı uzatmalar ya çok kısa ya da bitmek bilmezdir; adrenalindir, dünya kupası sizin için zulüm dolu bir 1 ay değil her günü karnavalla dolu bir eğlencedir; neşedir, tezahüratları ezberlemek oyun gibidir; keyiftir. Futbolun içindeki bambaşka renkleri görüp mutlu olursunuz, estetiğini fark edersiniz, bu oyunu iyi oynayabilmek için kıvrak bir zekaya ve sağlam antrenmanlara ihtiyaç olduğunu anlarsınız. Dolayısıyla değer vermeye başlarsınız futbola ve bu oyunun her aşamasındaki bireylere! Takımınızın futbolcuları gitgide kardeşiniz, abiniz gibi olur (kimileri aşık oluyor-hoş değil ), çok sevmeseniz de takımınızın oyuncusu düşman(!) takıma transfer olursa küfredebilir, "onca yıldan sonra her şey yalanmış" gibi arabesk bir yaklaşımda bile bulunabilirsiniz. Tüm bunlar ve daha yaşayacağınız nice şey size futbolu her geçen an daha da sevdirir. Hele bir de tribünün tadını aldıysanız o zaman bir virüs gibi saracaktır vücudunuzu futbol, televizyondan maçı izlerken orda olmak isteyecek, bazı zamanlar orada olamadığınız için acı çekecek, sevgiliniz “İnönü”ye gidip de sizi götürmediyse bunu ömrünüzce unutmayacak ve ona tatlı tehditler savuracaksınızdır. Bir de kadınca bir duygusallıkla futbolda dönen çirkin oyunları görmemeye çalışmak zorunda kalacaksınız; bu güzel sporun kirletildiğini görmek sizi yormasın diye! Uzun lafın kısası, futbol hayatınıza bir kere girdiyse ömrünüzce orda kalmasını isteyeceksinizdir. NOT: Belirtmek isterim ki, bunlar tamamen kişisel görüşlerimdir. Futbolu sevmeyen bayan meslektaşlarıma da hak verebilirim. Çünkü mutlaka sevmemek için bir sebepleri vardır. Yukarıdakine, seveninin gözünden futbolla ilgili bir yazı diyelim. İlaveten, Türkçe'ye ilişkin çalışma grubuna üye olduğumdan şunu da ekleyeyim. Konuşma olarak yazdığım kısımlarda çocuk ağzıyla yazdığım için kelimelerin doğru yazım şeklini değil; söyleniş şeklini yazmış bulunuyorum. Pek çok kitapta bu şekilde kullanımlar yapılmaktadır.Sevgi ve saygılarımla. |
26-09-2006, 13:07 | #2 |
|
Çok güzel bi yazı olmuş Teşekkürler..
|
27-09-2006, 10:27 | #3 |
|
Futbol genel kaanat ve dogası olarak erkek sporu fobisi eglencesi olmasıdır.Ancak biz bayanların içinde azda olsada futfoldan zevk alanlar var.Maçları izlemek izlerken bagırıp deşarj olmak büyük zevk.Hernekadare bu bi çok hem çinslerimce garipsensede bİZ Elifle futbola bayılıyoruz.tamam siz erkekler kadar konuyu bilmesekte siz televizyonda maç izlemek istediginizde kanal kavgası yapmayız hatta sizden önce maçı açmış oluruz.
|
27-09-2006, 12:54 | #4 |
|
Kadınlara karşı ayrımcı olduğumdan değil, bilakis pozitif ayrımcı sayılırım. Ancak futbol konusunda kadınların taraftar değil, sadece seyirci olabileceğini düşünüyorum. Tribünlere yakınlığı olanlar 'taraftar'lıktan ne kastettiğimi anlayacaklardır.
|
12-11-2006, 18:13 | #5 |
|
Size katılmıyorum Tiocfaidh.Ben de bir bayanım ve ortaokul 2.sınıftan bu yana takımımın İstanbul'daki hemen her maçına gidiyorum.Taraftarlık illa ki küfür etmekle olmayacağına göre..Kim demiş bayandan futbol taraftarı olmaz diye??
|
12-11-2006, 23:49 | #6 |
|
Seyda hanım, bayanların takım tutmalarına ve desteklemelerine bir itirazım olamaz. Ben de tribünden genç/yaşlı bir çok bayan tanıyorum, hepsi de hem paralarını hem vakitlerini hem de emeklerini harcıyorlar bu uğurda. Ama benim altını çizdiğim ve 'taraftar'lık olarak adlandırdığım tribün kültürünün, para verip biletix'ten bilet almak ve kendisine ayrılan koltuk üzerinde oturarak 90 dakika maç seyretmekten farklı bir içeriği var. Bir önceki mesajımda bunu belirtmek istedim, ancak ne yazık ki yanlış anlaşılmışım, küfür etmekten nefret eden biri olmama rağmen taraftar ile seyirci profilleri arasında var olduğunu düşündüğüm kriteri küfür olarak yansıtmışım.
Kimdir taraftar? Taraftar 15 saat uykusuz, hatta çoğu zaman ayakta yolculuk yaptıktan sonra takımını deplasmanda yalnız bırakmayan kişidir. Taraftar yağmurda ıslanmaktan, karda üşümekten, sıcakta terlemekten, çamurda kirlenmekten çekindiği için stada gelmeyen seyircilere inat tribünde yerini alıp takımını destekleyen cefakar yoldaştır. Taraftar 10 saat kuyruk bekleyip ezilme tehlikesi geçirdikten sonra bile yılmayıp, bir sonraki hafta maça gidebilmek için deplasman yoluna düşen dosttur. Taraftar sırf takımını yalnız bırakmamak için tek başına rakip taraftarlarla dolu kilometrelerce mesafedeki yolu yürüyerek geçmeyi göze alan kahramandır. Taratar takımını yalnız bırakmamak için rakip takım taraftarının semtine giderken formasını ve atkısını giyerek bıçaklanmayı göze alan kişidir. Taraftar rakip takım tribününde üzerine atılan yumurtalara ve hatta idrar torbalarına rağmen tribüne ve maçlara tövbe etmeyen inatçı kişiliktir. Taraftar bir maç öncesi veya sonrası polis tarafından gözaltına alınan, nezarethanede sabahlayan, ancak buna rağmen kombine biletini yırtıp atmayan kişidir. Taraftar maç öncesi cop yese de, biber gazı solusa da(hatta şimdilerde portakal gazı da sıkıyorlar) tribüne girdiğinde herşeyi unutan futbol aşığıdır. Kendini taraftar olarak değerlendiren biri olarak yaşadıklarımdan sadece aklıma gelenleri yazdım. Bunları yazarken, sadece seyircilerle aramızda olan farkı dile getirmek istedim. Yapmış olduğum ayrım cinsiyet üzerine bir ayrım değildir, sadece bayanların fiziksel ve ruhsal yapıları itibarıyla taraftar grubunda yer almalarına katılmadığımı belirtmek istedim. |
13-11-2006, 17:56 | #7 | |||||||||||||||||||
|
Taraftar tuttuğu takımın yenilmesine üzülen, kazanmasına sevinen kişidir. Benim tanımım bu. Taraftarın maça gitmesi ve hatta maçı seyretmesi bile bence gerekmez. Maça gitmese de, seyretmese de, o maçın sonucu kişinin duygu hayatını etkiliyorsa benim gözümde o kişi taraftardır. Taraftarlık konusunda böylesine cinsiyet ayrımı yapıp, Kadın Hakları HÇG'nin diline düşmenizi hiç tavsiye etmem.. |
13-11-2006, 18:20 | #8 |
|
Sayın Tiocfaidh,söylediklerinizin birçoğuna katılmakla birlikte yine de keşke bayanlar için bu genellemeyi yapmasaydınız demeden edemeyeceğim..Bir Bjk-Fb maçı öncesi Beşiktaş forması ve atkısıyla Kadıköy'ün meydanında yürüyen;2 sene öncesinde bir derbi maç öncesi stad önünde kafasının üzerinden taşlar uçmasına rağmen hala derbi maçlara da gitmeye devam eden;kaç ramazandır maç günleri bazen orucunu bile açamadan içeri giren;İstanbul'dan kalkıp Samsun'a,Kocaeli'ye maça giden;takımı yenildiğinde üzülmekle kalmayıp çoğu zaman ağlayan(gerçi artık alıştık ama ) biri olarak ben sanırım taraftar tarifinize fazlasıyla uyuyorum ve bir bayanım..Sevgiler..
|
13-11-2006, 20:24 | #9 |
|
Sayın Admin,
Yapmış olduğum taraftar tarifine katılmayabilirsiniz, bu yüzden haklı da olabilirsiniz. Zaten 'taraftarlık' olarak adlandırdığım kültür tanımına taraftar olmayanların katıldığına hiç şahit olmadım. Siz yine insaflı davranıp 'fanatik' dediniz, bana holigan diyenler de oldu şimdiye kadar. Taraftarlığın ne olduğunu anlatıp daha fazla anlaşılmaz cümleler kurmak istemiyorum bu nezih sanal ortamda. O yüzden ortama ayak uydurup bir son veriyorum bu tartışmaya. Seyda hanım, Genelleme yapmış olsam da bazı istisnaların olduğunu kabul ediyorum, ama bunlar çok küçük istisnalar. 2004'te İnönü'de oynanan Bjk-Gs maçından önce Barbaros Bulvarı'nda Bjk formalı bir grup bayan tarafından kovalanan biri olarak bahsettiğiniz (istisna da olsa)oluşumun farkındayım. Gerçi biz bayan olmalarına hürmeten karşılık vermeyip kovalanıyor taklidi yaptık, ama Dişi Kartallar grubu olayı abartıp sağda solda "Gs tayfasıyla mevzuya girip hepsini dağıttık" gibi hayalperest, hayatın olağan akışına uymayan ve gerçek dışı söylemlerde bulundular. Sizin de belirttiğiniz gibi bayan taraftarlar ancak papazın çayırı ve çevresinde şiddete maruz kalırlar, o da onların seviyesi. Ramazanda oruç açamamaktan şikayet etmişsiniz, oruç açamamak biber gazıyla iftar etmekten iyidir, o yüzden bana bakarak moral bulabilirsiniz. THS'nin yapısıyla bağdaşmayan ve kirlilik yaratan mesajlarımdan dolayı başta Admin olmak üzere herkesten özür dilerim. Ama bunlar bilinmesi gereken gerçeklerdi, yazmadan duramazdım. Saygılar |
14-11-2006, 00:22 | #10 |
|
Aman tamam yaa siz taraftarsınız ben değilim Bu arada sizi kovalayanlar arasında ben yoktum çünkü ben kendi kendine maça giden,grup veya klüp üyesi olmayan bir taraftarım..ayy pardon ya SEYİRCİYİM!!
Neden özür diliyorsunuz ki gayet eğlenceli bir sohbetti bence.. |
14-11-2006, 03:56 | #11 |
|
Sayın Admin ve sayın Seyda,
Bana Sayın Tiocfaidh haklı gibi geliyor. Sizin tarifleriniz daha çok "sporsever"i karşılıyor. Taraftar taraf tutar, subjektiftir. Dolayısıyla çoğu hareketi mantıklı hatta makul değildir. Sporu ve özellikle takımını insanın sınırda, aşırı ya da yoğun (nasıl derseniz deyin) yaşamak istediği alan olarak ilan eder. Takımı söz konusu olduğunda diğer bütün kimlik ve hasletlerinden sıyrılır, sadece taraftar olarak düşünür ve konuşur. Bunun dozu kaçarsa fantizm olur daha ağır hali holiganlıktır. Bu safhalara varanlar zaten taraftarlık sıfatını da kaybedip "hasta" sınıfına dahil olurlar. Ancak taraftarlık gerçekten de öyle sizin söylediğiniz gibi sevgi, barış ve huzur dolu bir durum değildir. Bu arada zaten Sayın Duygu da bir taraf değil bir sporsever anladığım kadarıyla. Saygılarımla. |
14-11-2006, 11:43 | #12 |
|
Sevgili Kağanulaş;ben taraftar tarifi yapmadım ki,sadece sevgili Tiocfaidh'in taraftar tarifine uyduğumu yazdım.Taraftarlık yanında bir futbolsever olduğum ise kesinlikle doğru,çünkü kartalımın maçlarından başka neredeyse haftada en az 3 tane maç izliyorum(2.,3. lig ve avrupa da dahil).Siz de bayanlardan futbol taraftarı olmaz diyorsanız;ben burda erkek dayanışması yaptığınızı düşüneceğim..
|
14-11-2006, 14:01 | #13 |
|
Taraftarlık bu değil...
Arkadaşlar yazıları okudukça way beee bu taraftar olmak neymiş demekten alamadım kendimi.kendimi sıkı bir taraftar bilirdim.ama değilmişim demekkiTabiki bu yazdıklarım gerçek düşüncelerim değil.Tanımladığınız kavram kesinlikle taraftar kavramı değil,olumsuz yönde holigan kavramı.her fanatizm kötü değildir.Takımın yenildiğinde sinirden ne yapcağını şaşırıyorsan,ağlayıp üzülüorsan yine fanatiksindir.ama kötü bir fanatik değil.Tekrar başa döncek olursak taraftar kavramını tanımladığınız gibi dar bir çizginin içine sokacak olursak çok ama çok az taraftar var ülkemizde.gerisi taraftar değil.Anadolu'da desteklediği takımların maçlarına gitme olasılığı olmayan,dolayısıyla da biber gazı yeme olasılığı da olmayan insanlar(örnek olsun die söledim),takımlarıyla yatıp kalksalar bile,takımına deli gibi bağlı olsalar bile taraftar değiller.ilginç bir bakış açısı gerçekten.Fenerbahçemin bir çok maçına gitmiş olmama rağmen,hala bi kavgaya karışamadım.Allah banada taraftarlık seviyesine ulaşcağım günleri kısa zamanda gösterir inşallah)Bütün bunları bir stajer avukat ve aynı zamanda profosyonel olarak futbol hakemliği yapan birisi olarak yazıyorum.Bir hakem olarak sizin taraftar diye tanımladığınız ama benim holigan olarak tanımladığım kişilerden İstanbul un amatör sahalarında çok çektik,çok cefasını gördük.İnşallah taraftar olmaya bu gözle bakan kişi sayısı azalır ve doğruyu buluruz arkadaşlar diyerekten yazıyı bitiriiim.yoksa sonu gelmiycek.Kendi düşüncelerim tabiki bunlar,düşüncelerimin kimseyi incitmemesi dileğiyle....
|
14-11-2006, 14:02 | #14 | |||||||||||||||||||
|
Değerli meslektaşım Tiocfaidh,
Siz, bir "taraftar" tanımı yapmışsınız ancak bu tanımı genel-geçer bir tanım olarak nitelendirmem mümkün değil. Bakın TDK "taraftar" kelimesini nasıl tanımlamış;
Bu tanımdan(2)yola çıkarsak, herhangi bir takımın taraftarı olabilmek için erkek ya da kadın olmak kriteri aranmamaktadır; "kimse" olmak yeterlidir . İlaveten de bir bağlılık aranmaktadır. Bırakalım da bu bağlılığın düzeyini her taraftar kendisi belirlesin. Sizin yazınızda ben daha çok, kendi gözünüzden bu bağlılığın ölçütlerini koyduğunuzu görüyorum. Esasen kastetmek istediğiniz şeyi anlıyorum, yazacağım bu yazının biraz da şaka ile karışık olduğunu bilginize sunarım Yazdıklarınızı "taraftar", "taraftarlık" başlığı altında irdelemek pek uygun olmamış diye düşünüyorum. Bu pekala -naçizane- kendi görüşüm. Sanırım yukarıda yazdıklarınız, bir kadının tüm bu şeyleri göze alamayacağı ya da fiziksel gücünün erkekten farklı olması sebebiyle bu söylediklerinizi yapamayacak oluşu temeline dayalı bir anlatım. Fakat bu anlatım fazlaca içselleştirilmiş! Taraftarlığı söylediğiniz temellerde ele alırsak,-taraftarlık kriterlerini bu şekilde belirleyen bir kurum ya da kuruluş var da ben mi haberdar değilim acaba - geriye o kadar az insan kalıyor ki. Örneğin Beşiktaş'ın taraftar kitlesi "Çarşı"dan, Galatasaray'ınki "Ultraslan",”Karşı” ve “Sultans”dan; Ankaragücü'nünki "Gecekondu", “Pegasus”, “Anti-x”, “Tunalı” ve “Yenidoğanlılar”dan, Fenerbahçe ; “CK“, “Genç Fenerbahçeliler”, “KFY” den ibaret kalıyor. Yapmayın etmeyin bizi de alın aranıza Sizin tanımladığınız taraftarlığın bende çağrıştırdığı şey ne biliyor musunuz; Yaygınlaştırılması ya da zemine yayılması "taraftar"larınca istenmeyen ya da "taraftar"larının; "silahlarını kuşanıp gel cihada gidiyoruz" diye haykırdığı bir din inancı...Birbirine zıtlıklar içeriyor Açıkçası ben kendimi sadece bir "seyirci" olarak niteleyemiyorum. Ben bir taraftarım ancak sizin gözünüzde ancak kendini "taraftar" ilan eden bir seyirci olarak kalacağımı tahmin ediyorum Eh öyle olsun bakalım. Nihayetinde, ne eksiliriz ne çoğalırız Dilerim bu yazımda sizi incitecek bir şey yazmamışımdır. Bir de Sayın Ulaş, ben elbette bir futbol severim ancak aynı zamanda da bir Beşiktaş “taraftar”ıyım. Şayet bir gün İstanbul’a yerleşirsem de yapacağım ilk iş bir kombine bilet almak olacak Sevgi ve saygılarımla. |
14-11-2006, 15:29 | #15 |
|
Futbolu zerre kadar sevmeyen biri olarak söylemeliyim ki Tio'nun taraftarlık yorumu çok yerinde olmuş.
Gerçekten de taraftarlık, sözlüklere sığdılamayacak türden bir ruh hali ve tavır. Benim anlayamadığım şeklide ve tam da Tio'nun anlattığı şekilde bir bağlanma, özdeş olma ve hatta tutulan takımın içinde esrime hali. Bu hallere kadın da sahip olabilir erkek de. Ancak, Tio'nun söylediği şey, takım tutmak ise taraftar olmayı ayıran bazı göstergelerin olduğu sanırım. Bu göstergeler öyle ki, "kadın" ile bağdaştırılması mümkün olmuyor demek ki. Mesela küfretmek, mesela birinin üzerine idrar torbası atmak, mesela maç için stad önünde sabahlamak, mesela polisten cop yemek, mesela atılan bir yumurtaya hedef olmak... Bir kadının futbol sevmesine ve genel olarak futbol taraftarlığına benim kendimce itirazlarım var da, bu itirazlar açılan başlığın altında olmasa da olur. Onun için bunları pas geçip şunu söyleyeyim : Taraftarlık Tio'nun anlattığıysa ( ki ben ona inanıyorum ) bunları beceren kadınlar da çıkacaktır, emin oabilirsiniz. Taraftarlık Duygu'nun ve Seyda'nın anlattığıysa bunu becermiş kadın zaten çok. Saygılar. |
14-11-2006, 23:55 | #16 |
|
Yanlış anlaşılmaları önlemek adına:
Ben taraftarlık kavramı içerisinde zaman zaman şiddet kullanma ya da şiddete maruz kalma gibi unsurlar bulunması nedeniyle "taraftar" kelimesiyle "bayan" kelimesini bir arada düşünemediğimi söylemeye çalıştım. Yoksa erkek dayanışması olsun diye söylemedim. Ayrıca ben bayan futbolseverlerin takım sevgilerini sorgulamak ya da azımsamak adına da söylemedim. Hatta genel olarak sevmek konusunda kadınların erkeklerden daha başarılı olduğunu düşünmüşümdür hep; bu nedenle bayanlar daha çok ve daha güzel seviyorlardır takımlarını eminim. Ancak gel gör ki taraftarlık takım sevgisinden farklı birşey. Keşke öyle olsa ama bence malesef durum bu. Özetle ben taraftarlığı çok da övülesi güzel birşey olarak görmediğim için sizlere yakıştıramadım desem sayın Tio'ya ayıp olmaz inşallah. Adam duvara itiraz edecek bişey bulamayınca "çarşı kendine karşı" yazıyor Şimdi ben sevgili Seyda ve sevgili Poyraz ile ilgili THS toplantılarından duyduğum bunca güzel şeyden sonra onları nasıl çarşı "taraftar"ı ile bir tutarım |
15-11-2006, 00:08 | #17 |
|
Çarşı ile bir tutmayınız sevgili Kağanulaş..Hanım hanımcık gidip maçımızı izliyoruz.İçinde şiddet yok,küfür yok..çok şükür kaç senedir kafamın üzerinden uçan taşlar dışında başıma hiçbirşey gelmedi
Tabii ben ne dersem diyeyim beni taraftar kategorisine sokmayacağınızı da anladım.Napalım!!Öyle olsun |
15-11-2006, 00:19 | #18 |
|
Seyda hanım, sizin gerçek bir taraftar olduğunuza şu an itibarıyle kanaat etmiş bulunuyorum. Gerçi benim kanaatim sizin için pek bir anlam ifade etmiyor olabilir, ama yazılarınızdan okuduğum kadarıyla siz bir çok erkekten daha 'taraftar'sınız. Tabi bu sizin bir istisna olduğunuz greçeğini değiştirmez, konunun başında beyan ettiğim görüşüm halen sabit(istisnalar müstesna).
Saygılar |
15-11-2006, 10:27 | #19 |
|
Yaşasınnn,ben de artık bir taraftarımmm hem de sevgili Tio'nun gözünde..Şaka bir yana sevgili Tio(bu arada tio dememde bir sakınca yoktur inşallah),sonunda ağzınızdan bunun çıktığına inanamıyorum
|
15-11-2006, 11:36 | #20 |
|
"Taraftar" olmanın "Bir takımı tutmak"tan farkı bence,taraftarın takımını hayatının merkezindeki yerlerden birine oturtmasıdır.
Şiddet kısmının sahalardan ve saha dışından yok olmasını temenni etmekle birlikte, güzeldir takımınıza gönülden bağlı olmak. Geçen sene ligin son haftasında Galatasaray'lılar Derneğinde kalp çarpıntıları içinde Denizli-Fener maçının bitmesini bekleyip de şampiyon olmanın hazzı anlatılır bir duygu değil. Kadıköy'de 6 yediğimiz maçın acısı da anlatılamaz |
15-11-2006, 13:39 | #21 |
|
Merhaba ; Yıllar önce, sadece 3 büyükler var iken ve bende taraftar iken bir spor akademisi başkanı ( o zaman ki sıfatı öyleydi. ) genel itibariyle "taraftar" tanımını yaparken şöyle demişti.
- Fenerbahçe ; Burjuvaların, - Galatasaray ; Aristokratların, - Beşiktaş ; Proleteryanın, - Diğerleri için de, "hikayeden" anlamında/veya benzeri bir şey demişti. (valla ben onun yalancısıyım. Gerçi, adam öldü, Allah rahmet eylesin .) Şimdi siz hangisisiniz ? |
15-11-2006, 17:23 | #22 |
|
zaman içerisinde bu tip ayrımlar yapılagelmiştir.ama bence bunların hepsi suni ayrımlardır.örneğin glasgow rangers-celtic rekabetinin ya da atletico madrid-real madrid derbilerin,lazio-roma maçlarının bu kadar gerilimli geçmesinin,takımlar ve taraftarları arasında bu kadar net ayrımlar olmasının değişik sebepleri vardır. ama bu sebeplerin hiçbirisi bizim "büyükler" açısından belirleyici değildir. aynı evden çıkan iki kardeşten birinin fener'i diğerinin galatasaray'ı tutmasını başka nasıl açıklayabiliriz ki?
futbolla ilgili böyle bir başlık olması çok hoşuma gitti açıkçası... bir de kadın futbolseverler "ofsayt nedir" diye sormadığı gün herşey çok güzel olacak |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
kadın erkek eşit mi ?yoksa kadın erkek kanun önünde eşit mi?hangisi? | iustinianus | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 30 | 24-04-2008 14:28 |
Avukat olarak iş arıyorum | eliferdogan | Adliye Duvarı | 3 | 06-11-2006 20:06 |
Kefil Olarak Gösterilmek | zequer | Hukuk Soruları Arşivi | 2 | 27-02-2002 20:28 |
Dolar Olarak Kira | Hasan Özçelik | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 18-02-2002 00:02 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |