|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
02-12-2011, 12:52 | #1 |
|
Yağma suçu oluşmuş mudur...?
Ahmet şahsı Burhan şahsının emir ve komutasındadır.Burhan şahsı Ahmet şahsına emir ve komutasında bulundurduğu diğer kişilerden para toplaması için talimat veriyor ve Ahmetde gidip bu kişilerdeb Burhan için para istiyor.Eğer para vermezlerse Burhanın kendilerine kötü davranıp ceza vereceğini söylüyor.Burhan daha öncede emir ve komutasında olan kişileri darp edip küfür ettiği için bu şahıslarda Burhandan korktukları için parayı Ahmete veriyorlar.ayrıca Burhan aynı zamanda Ahmetide darp ettiği için Ahmetde ondan korkup diğer kişilerden parayı toplamıştır.Açılan yağmaya iştirak davasında Ahmet para topladığını ancak Burhandan korktuğu için bunu yaptığını,diğer kişiler ise Ahmetin Burhandan korktuğu ve kendilerininnde Burhandan çekindikleri için Ahmete para verdiklerini söylemişlerdeir....Burada iştirak halinde yağğma suçu oluşmuşmudur...?
Teşekkürler... |
02-12-2011, 13:07 | #2 | |||||||||||||||||||||||
|
"Karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir ve şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu" bu suçu işlediğini ispatlayamadığı takdirde, iştiraken sorumlu olacağını düşünüyorum. |
02-12-2011, 13:21 | #3 |
|
öncelikle teşeekkür ediyorum...
şunu sormak istiyorum...emir komuta zinciri dahilinde kişinin amirinden emri yapmadığı takdirde dayak yediği ve küfüre maruz kaldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.Burada yağma suçunun manevi unsurunun kastın oluşmadığını söyleyebilmemiz mümkün olabilirmi...yada baskı altında ve korku halinde bu suçu işleyen kişinin cezai sorumluluk sıfatı ne olur... |
02-12-2011, 13:31 | #4 | |||||||||||||||||||||||
|
|
02-12-2011, 13:31 | #5 | |||||||||||||||||||||||
|
Emrin konusu suç teşkil etmekte ise, bu emir yerine getirilmeyeceğinden ve eğer yerine getirilir ise, yerine getiren sorumlu olacağından, ancak bir önceki mesajda belirttiğim sebeple, yani, emri yerine getirenin, karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir-şiddet-korku-tehdit in varlığını ispat edebilmesi suretiyle sorumluluktan kurtulabilmenin sözkonusu olacağını, bunun için ise, kanunsuz emri yerine getirenin,bu emri yerine getirmek dışında bir çaresinin olmadığını ispatlaması gerekir diye düşünüyorum. Yani olaya bakarsak, kanunsuz emri yerine getiren kişi, kanuni mercilere müracaat ederek kanunsuz emri veren kişi tarafından darp edildiğini, tehdit edildiğini, korkutulduğunu, suç teşkil eden emirler verdiğini bildirerek, kanunsuz emrin yerine getirmekten kaçıınamaz mıydı? Elbette dosya-olayı tüm boyutlarıyla ele almadan bu söylediklerimiz havada kalacaktır lakin, eğer kanunsuz emri yerine getiren, bundan kaçınamaz idiyse, cezai sorumluluğu olmayacaktır diye düşünüyorum. |
02-12-2011, 13:37 | #6 | |||||||||||||||||||||||
|
|
02-12-2011, 23:01 | #7 | |||||||||||||||||||||||
|
Burhan TCK.m.37/2'ye göre suçta "dolayısıyla fail"dir. Dolayısıyla Ahmet'in fiilinden fail olarak sorumlu tutulur. Suçu birlikte işlemiş sayılırlar. Ahmet açısından, şahsi cezasızlık nedeni olarak, basit ve alelade düzeyde bir korkunun TCK.m.28'in uygulanmasına da elvermeyeceği kanısındayım. Saygılar. |
03-12-2011, 14:56 | #8 |
|
Burada bahsettiğim amir Ahmeti de darp edip tehdit etmektedir.Bu durum dosyadaki diğer mağdurların beyanıylada sabittir..TCK m.28 in uygulanma ihtimalinin olabileceğini düşünüyorum.
Ayrıca Ahmetin burada yağma suçunu işleme kastı yok.bu açıdanda değerlendirmek gerekmezmi..Değerli görüşlerinizin ışığında.... |
03-12-2011, 15:00 | #9 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Dosyayı ve delilleri siz biliyorsunuz. Ben,
Saygılar. |
06-12-2011, 19:19 | #10 |
|
Sayın Av.Ömer Güntay, Engin Ekici,İlhan Erden öncelikle teşekkür ediyorum..
Netice itibariyle burada öncelikle sanığın yağma kastının olmadığından bahisle savunma yapmak ayrıca Tck 28.maddesi kapsamında (tanık beyanları ile )sanığın bu suçu işlesede karşı koyamayacağı baskı ve tehditin bulunduğu şeklinde beyanda bulunmak en doğrusu olacak diye düşünüyorum.. teşekkrler ve iyi çalışmalar |
06-12-2011, 19:34 | #11 |
|
Bu olaya benzer bir direnme kararı aşağıda var.Ancak henüz akıbeti belli değil...iyi çalışmalar
YARGITAY Ceza Genel Kurulu 2011/5-211 E.N , 2011/49 K.N. İlgili Kavramlar CEZAİ SORUMLULUK NİTELİKLİ YAĞMA İçtihat Metni Nitelikli yağma suçundan sanık O.... T.....'ın beraatına, sanık O.... K.....'ın ise, eylemine uyan 5237 sayılı TCY'nın 148/1 ve 31/3. maddeleri uyarınca 5 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesince verilen 15.01.2008 gün ve 115-11 sayılı hükmün sanık O.... müdafii ile yerel Cumhuriyet savcısı tarafından sanıklar aleyhine temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 05.02.2009 gün ve 10497-1207 sayı ile; "Sanık O.... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve sanıklar O.... ile O.... haklarında yağma suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde ise; Sanık O....'un tuvalette zorla mağdurun cüzdanındaki 20 YTL. ile cep telefonunu alması ve mağdurun svittşörtünü de zorla alarak kendisine verdiği diğer sanık O....'ın olayı görüp müdahalede etmeden dışarıda gözcülük etmek suretiyle gerçekleşen eylemlerinin her iki sanık bakımından TCK.nun 149/1-c maddesine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden yazılı gerekçelerle sanık O....'ın beraetine ve diğer sanık O....'un da TCK.nun 148/1. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi, Sanık O....'un tehdit ederek zorla mağduru hürriyetinden yoksun kıldığı oluşa uygun kabul edildiği halde 5237 sayılı TCK.nun 109/2. maddesi yerine aynı Kanunun 109/1. maddesi uyarınca ceza tayin edilmesi" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir. Yerel mahkeme ise 31.12.2009 gün ve 250-479 sayı ile; "Sanık O.... mağdur H....'yı tutarak parktaki tuvalete sokmuş, burada darp ederek 20 TL parasını ve cep telefonunu almıştır. Ayrıca mağdurun sweat şörtünü çıkarttırıp tuvaletin dışındaki sanık O....'a fırlatmıştır. Sanık O...., mağdura ait şörtü almaksızın oradan ayrılmıştır. Mağdur H.... da bunu doğrulamıştır. Dosya kapsamında birleştirme kararı verilen, mahkememizin 2007/132 esas sayılı dosyası kapsamında Gökçeada Sulh Ceza Mahkemesinin 15.01.2007 gün ve 2007/2 sayılı sanık O.... K..... hakkındaki sorgu tutanağında, tanık olarak dinlenen O.... T..... beyanında, sanık O....'un, tuvalette mağdurun parasını aldığı sırada tuvaletin önünde beklediğini belirtmiş, tutanak da yer aldığı şekilde 'Ancak beni de döver diye korkumdan engel olamadım, daha sonra ben onlardan ayrıldım' demiştir. Aynı gün, Gökçeada Sulh Ceza Mahkemesinin 15.01.2007 gün ve 2007/3 sayılı, sanık O.... hakkındaki sorgu tutanağında ise, gözle görülür bir şekilde 2007/2 sayılı sorgu tutanağındaki tanık beyanı kopyalanarak bu tutanağa yapıştırılmıştır. Ancak, yine 2007/3 sayılı sorgu tutanağında açıkça görüldüğü gibi 'Ancak beni de döver diye korkumdan engel olamadım, daha sonra ben onlardan ayrıldım' şeklindeki cümlenin üstü çizilerek paraf edilmiştir. Sanık O...., tüm aşamalarda sanık O....'dan korkusunu ifade etmeye çalışmıştır. Olayın meydana geldiği, Gökçeada İlçe merkezi nüfusu 5500 olup, küçük bir yerleşim yeri olması dolayısıyla ilçe sakinleri birbirini tanımaktadır. Dosya kapsamından, sanık O....'un suç işlemeye eğilimli, çevresinde korku duyulan bir şahıs olarak tanındığı anlaşılmaktadır. Sanık O....'un olaydan kısa bir süre önce yine bir öğrenciye yönelik olarak (mahkememizin 2008/313-426 sayılı kararıyla) kasten öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm giydiği çevresinde de bilinmektedir. Nitekim, 10.04.2007 tarihli 1 nolu duruşmaya katılan sanık O....'un babası da onu çevresine zarar veren birisi olarak tanımlamıştır. Oluşa ilişkin yukarıdaki gerekçede de belirtildiği gibi, mağdurun arkadaşları olan tanıklar N......., S...., S..... ve A...., sanık O....'u tanımaları nedeniyle olay yerinden kaçmışlardır. Mahkememizce duruşmalardaki gözlemler sonucunda, sanık O....'un, diğer sanık O....'dan bir yaş küçük olmasına rağmen fiziksel nitelikleri bakımından oldukça iri yapılı ve boylu olduğu, sanık O....'ın ise bedensel nitelikleri bakımından kısa boylu ve sanık O....'un yanında adeta çocuk gibi kaldığı gözlenmiş; davranış biçimleri itibariyle de sanık O....'un baskın kişiliğine karşılık sanık O....'ın çekingen ve ezik halinin dikkat çektiği, bu nedenlerle sanık O....'un kolaylıkla sanık O....'ı etkisi altında tutabileceği gözlemlenmiştir. Tüm bu deliller ve değerlendirmeler sonucunda, olay esnasında, sanık O....'ın, sanık O....'un kendisini de döveceğinden korktuğu, tuvaletin önünde kısa bir süre bekleyip, daha sonra da ilk fırsatta oradan ayrıldığına ilişkin savunmasının doğruluğu hususunda duruşmalarda mahkememizce tam bir vicdâni kanaat oluşmuştur. Nitekim, olay esnasında önce tuvalet önünde bekleyen sanık O....'ın kısa bir süre sonra da mağdura ait tişörtü almaksızın oradan ayrılıp gittiğini mağdur da doğrulamıştır. 14.01.2007 tarihli tutanakta, bu tişörtün olay yerinde bulunduğu ve mağdura teslim edildiği belirtilmiştir. Böylelikle, suça herhangi bir şekilde iştiraki saptanamayan sanık O....'ın üzerine atılı suçun sabit olmaması nedeniyle, sanık O.... hakkındaki mahkememizin 2007/115 esas-2008/11 karar sayılı kararında direnmek gerekmiştir" gerekçeleriyle yağma suçu yönünden direnerek ilk hükümdeki gibi sanık O....'ın beraatına, sanık O....'un ise basit yağma suçundan cezalandırılmasına karar vermiştir. Bu hükmün de sanık O.... K..... müdafii ile Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "bozma" istekli, 05.10.2010 gün ve 221063 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır. TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI İnceleme sanıklar hakkında yağma suçundan kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır. Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık O.... T.....'ın üzerine atılı nitelikli yağma suçunun sabit olup olmadığı, buna bağlı olarak da sanık O.... K.....'ın eyleminin nitelendirilmesi noktalarında toplanmakta ise de, yerel mahkeme direnme hükmünün yeni hüküm olup olmadığı hususu Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak değerlendirilmelidir. İncelenen dosya içeriğinden; Yerel mahkemece bozma kararından sonra yapılan yargılama sonucunda, sanık O.... T.....'ın üzerine yüklenen yağma eyleminin sabit olmadığına ilişkin direnme gerekçesinde, "Dosya kapsamında birleştirme kararı verilen, mahkememizin 2007/132 esas sayılı dosyası kapsamında Gökçeada Sulh Ceza Mahkemesinin 15.01.2007 gün ve 2007/2 sayılı sanık O.... K..... hakkındaki sorgu tutanağında, tanık olarak dinlenen O.... T..... beyanında, sanık O....'un, tuvalette mağdurun parasını aldığı sırada tuvaletin önünde beklediğini belirtmiş, tutanak da yer aldığı şekilde 'ancak beni de döver diye korkumdan engel olamadım, daha sonra ben onlardan ayrıldım' demiştir. Aynı gün, Gökçeada Sulh Ceza Mahkemesinin 15.01.2007 gün ve 2007/3 sayılı, sanık O.... T..... hakkındaki sorgu tutanağında ise, gözle görülür bir şekilde 2007/2 sayılı sorgu tutanağındaki tanık beyanı kopyalanarak bu tutanağa yapıştırılmıştır. Ancak, yine 2007/3 sayılı sorgu tutanağında açıkça görüldüğü gibi 'ancak beni de döver diye korkumdan engel olamadım, daha sonra ben onlardan ayrıldım' şeklindeki cümlenin üstü çizilerek paraf edilmiştir. Sanık O...., tüm aşamalarda sanık O....'dan korkusunu ifade etmeye çalışmıştır. Olayın meydana geldiği, Gökçeada İlçe merkezi nüfusu 5500 olup, küçük bir yerleşim yeri olması dolayısıyla ilçe sakinleri birbirini tanımaktadır. Dosya kapsamından, sanık O....'un suç işlemeye eğilimli, çevresinde korku duyulan bir şahıs olarak tanındığı anlaşılmaktadır. Sanık O....'un olaydan kısa bir süre önce yine bir öğrenciye yönelik olarak (mahkememizin 2008/313-426 sayılı kararıyla) kasten öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm giydiği çevresinde de bilinmektedir. Nitekim,10.04.2007 tarihli 1 nolu duruşmaya katılan sanık O....'un babası da onu çevresine zarar veren birisi olarak tanımlamıştır. Oluşa ilişkin yukarıdaki gerekçede de belirtildiği gibi, mağdurun arkadaşları olan tanıklar N……., S…., S….. ve A…., sanık O....'u tanımaları nedeniyle olay yerinden kaçmışlardır. Mahkememizce duruşmalardaki gözlemler sonucunda, sanık O....'un, diğer sanık O....'dan bir yaş küçük olmasına rağmen fiziksel nitelikleri bakımından oldukça iri yapılı ve boylu olduğu, sanık O....'ın ise bedensel nitelikleri bakımından kısa boylu ve sanık O....'un yanında adeta çocuk gibi kaldığı gözlenmiş; davranış biçimleri itibariyle de sanık O....'un baskın kişiliğine karşılık sanık O....'ın çekingen ve ezik halinin dikkat çektiği, bu nedenlerle sanık O....'un kolaylıkla sanık O....'ı etkisi altında tutabileceği gözlemlenmiştir. Tüm bu deliller ve değerlendirmeler sonucunda, olay esnasında, sanık O....'ın, sanık O....'un kendisini de döveceğinden korktuğu, tuvaletin önünde kısa bir süre bekleyip, daha sonra da ilk fırsatta oradan ayrıldığına ilişkin savunmasının doğruluğu hususunda duruşmalarda mahkememizce tam bir vicdâni kanaat oluşmuştur. Nitekim, olay esnasında önce tuvalet önünde bekleyen sanık O....'ın kısa bir süre sonra da mağdura ait tişörtü almaksızın oradan ayrılıp gittiğini mağdur da doğrulamıştır. 14.01.2007 tarihli tutanakta, bu tişörtün olay yerinde bulunduğu ve mağdura teslim edildiği belirtilmiştir. Böylelikle, suça herhangi bir şekilde iştiraki saptanamayan sanık O....'ın üzerine atılı suçun sabit olmaması nedeniyle" denilmek suretiyle, ilk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi; a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak, b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak, d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak, Suretiyle verilen karar; özde direnme niteliğinde olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay'ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir. Yerel mahkemece, bozma ilamından sonra, ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçelere dayanılarak karar verilmiştir. İlk hükümde bulunmayan bu husus, Özel Dairece denetlenmemiş olup, Özel Dairece denetlenmeyen bir konunun ilk kez ve doğrudan Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Bu itibarla yerel mahkemenin son uygulaması özde direnme kararı olmayıp, eylemli uyma sonucunda verilen yeni bir hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; Yerel mahkemenin son uygulamasının yeni hüküm niteliğinde olduğu nazara alınarak dosyanın, bozma kararına uyularak sanık O.... K..... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hüküm de dahil olmak üzere temyiz incelemesi için Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.04.2011 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar |
07-12-2011, 08:47 | #12 | |||||||||||||||||||||||
|
Güzel bir paylaşım oldu. Ancak sunduğunuz kararda sanık bakımından görevi nedeniyle kendisine karşı gelinemeyecek bir durumun olması değil, fiziki ve psikolojik anlamda karşı konulamayacak bir yapısı olması hususu söz konusu. |
07-12-2011, 10:47 | #13 |
|
Asıl ben teşekkür ediyorum açtığım konuya iştirak ettiğinizden ötürü...yanlız yukarıdaki kararda Sanık O nun diğer sanık O dan korktuğu ifadesi dikkatimi çekti.Ayrıca mahkeme her ne kadar sanık O'nun fiziksel ve psikolojik olarak değerlendirmesini yapsada sonuç olarak korkma neticesi sonucunda suçu işlediği açıktır.Bu her olay için değişebilir.Aralarında emir komuta zinciri olduğu zamanda kişi psikolojik baskı ile şiddete maruz kaldığından amirinden korkmaktadır.Her ne kadar görevi ile ilgili olsada Burada da kişiye özel fiziksel ve psikolojik durum hasıl olmuştur diye düşünüyorum...
|
07-12-2011, 11:27 | #14 | |||||||||||||||||||
|
Suç farklı ama, bir uygulama biçimi gösteriyor en azından. Bence, yağma suçunda sanığın TCK.m.28'den yararlanması için, korku nedeniyle mağdurlara gitmiş ve sadece asıl failin iradesini bildirmesi, başkaca bir icrai harekette bizzat bulunmaması gerekir. Aksi takdirde, faillik kapsamına o da girebilir.
Ceza kanununun, konusu suç teşkil eden emre ilişkin 24/3. maddesinin ise korkutma ve tehdit nedeniyle uygulama açısından altta kaldığını düşünüyorum. Mesele yalnızca suç teşkil eden emrin verilmesi ve yerine getirilmesi olsa idi o zaman 24. madde öne çıkardı; ancak korkutma ve tehdidin varlığı nedeniyle uygulama maddesi olarak 28. madde önceliği almaktadır. Saygılar.
|
07-12-2011, 12:05 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
Saygılarımla.. |
07-12-2011, 12:08 | #16 | |||||||||||||||||||||||
|
Değerlendirme yaparken, hukuki tavsif ve takdirde, soru kalıbı ve metni ile kendimi bağlı his etmiyorum Engin Bey. |
07-12-2011, 12:14 | #17 | |||||||||||||||||||||||
|
Zannedersem ben somut soruyla sınırlı kaldım siz daha geniş kapsamlı ele aldınız. Farklı yöntemlerle yaklaştık. Ancak geniş kapsamlı ele alındığında da aynı görüşteyim. |
07-12-2011, 12:17 | #18 | |||||||||||||||||||||||
|
Eyvallah. Ceza hukuku ile ilgili sorularda genel nitelikli açıklamalar yapmayı daha çok tercih ettim doğrudur. |
07-12-2011, 14:28 | #19 |
|
gerçekten çok faydalı oldu benim için...bir hususta fikrinizi almak isterim...peki yağma suçundaki manevi unsur yokluğu değerlendirilebirlmi bu olaya ilişkin...teşekkürler...
|
07-12-2011, 14:39 | #20 | |||||||||||||||||||||||
|
Tabiki. Manevi unsur dediğimiz kasttır. Ve, ceza sorumluluğunun temeli kasttır. (TCK.m.21) Zaten, sizin yargılamanızda da sanığın suç işleme kastının bulunup bulunmadığı ilkin bakılacak noktadır. Bu hususta yol göstericiliği ise TCK.m.28 şartlarının tartışılması ile varılan netice yapacaktır. Ve hüküm bu maddeler delaletiyle, CMK.m.223/2-c'ye istinaden verilecektir. Umarım. Saygılar. |
07-12-2011, 17:18 | #21 |
|
Teşekkür notunu ekledim ama yinede teşekkür ediyorum kıymetli üyeler...Neticeden mutlaka haberdar ederim...Hepinize iyi çalışmalar diliyorum...
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
yağma suçu oluşmuş mudur? | av.hllsr | Meslektaşların Soruları | 4 | 06-11-2010 12:01 |
yağma suçu | BirBilen | Meslektaşların Soruları | 5 | 23-02-2010 17:14 |
nitelikli yağma suçu oluşmuş mudur | Av.Bedia | Meslektaşların Soruları | 3 | 14-02-2010 11:11 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |