|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
21-10-2010, 10:14 | #1 |
|
Bono Üzerinde İmza İncelemesi, Belirli Olmayan Bilirkişi Raporuna Göre Hüküm Verilmesi
Değerli Meslektaşlar,
Birkaç gün önce sonuçlanan bir davamda, hâkimin vermiş olduğu hükmü değerli görüşleriniz ile değerlendirmenizi istirham ediyorum… Müvekkilim aleyhine açılan kambiyo takibinde müvekkilim senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını, başkası tarafından atıldığını iddia eder. İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde imzaya ve borca itiraz ettik. Müvekkilimin imza örnekleri toplandı, kendisine mahkemede imza attırıldı ve senet üzerindeki imza ile birlikte incelenmek üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Bilirkişi raporu der ki “… İmzalar arasında şekilsel ve işleklik açısından farklılık görülmekle birlikte … grafolojik açıdan özellik içermeyen imzaların …’nın el ürünü olup olmadığı hususunda teknik bir ayrım ya da saptamaya gidilememiştir.” Ben, yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiş olsam da, hakim talebimi reddetti ve duruşmayı bitirerek hükmü açıkladı. Davamızın reddine, aleyhimize %40 icra inkar ve %10 para cezasına KESİN olarak hükmetti. (Allahtan icra mahkemesi kararları maddî anlamda kesin hüküm teşkil etmiyor da genel mahkemede menfî tespit davası yolumuz halen açık). İşbu karar hakkında kıymetli değerlendirmelerinizi bekliyorum… - Le Papillon - |
21-10-2010, 10:48 | #2 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Le Papillon, 1. Aşama: İspat görevi: 4721 S.K. m.6: "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." İmzanın borçluya ait olduğunu ispatla mükellef olan alacaklıdır. 2. Aşama: 2004 S.K. m.170/3: "İcra mahkemesi, 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir...İnkar edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip ikinci fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere inkar tazminatına ve takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum edilir ve itiraz reddedilir..." Anılan kararı verebilmek için yaptırılan bilirkişi incelemesinde imzanın borçluya ait olduğu anlaşılmalıdır; başka bir deyişle bilirkişi incelemesiyle çıkan neticede, imzanın borçluya ait olduğu "kesin bir şekilde" ortaya konmuş olmalıdır. Anlatımınız dairesinde alacaklının iddiasını ispatladığı kabul edilemez ve kararın hukuka uygun olmadığı kanaatindeyim. Saygılar... |
21-10-2010, 11:13 | #3 |
|
Aynı yönde:
T.C. YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 2006/596 K. 2006/4022 T. 2.3.2006 • İMZANIN KEŞİDECİYE AİT OLUP OLMADIĞININ KESİN BİÇİMDE TESBİT EDİLEMEMESİ ( İmzaya İtirazın Kabulü Gereği - Belirsizlikten Borçlunun Yararlanacağı ) • SENETTEKİ İMZANIN BORÇLUYA AİT OLUP OLMADIĞININ KESİN BİÇİMDE TESBİT EDİLEMEMESİ ( İmzaya İtirazın Kabulü Gereği - Belirsizlikten Borçlunun Yararlanacağı ) • BİLİRKİŞİLERCE İMZANIN BORÇLUYA AİT OLUP OLMADIĞININ TESBİT EDİLEMEMİŞ OLMASI ( Belirsizlikten Borçlunun Yararlanması - İmzaya İtirazın Kabulü Gereği ) 2004/m. 170, 366 1086/m. 428 ÖZET : Bilirkişilerden alınan ve birbirini doğrulayan her iki raporda da, takip dayanağı senette yer alan imzanın murisin eli ürünü olmasının mümkün ve muhtemel olduğu, tetkike konu imzaların basit yapıda çizgisel hareketlerden oluşan ve kişiye atfedilebilecek fazlaca karakteristik hususiyetleri içermeyen imzalar olması nedeni ile kesin bir görüş bildirilemeyeceği saptanmıştır. Bu durumda, İİK'nun 170/3. maddesi gereğince inkar edilen imzanın keşideciye ait olduğu belirlenemediği için, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir. DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Dosyada bulunan 31.05.2005 ve 01.09.2005 tarihli 3'er kişilik kurullardan alınan ve birbirini doğrulayan her iki raporda da takip dayanağı senette yer alan imzanın muris ...'nun ( ... eli ürünü olmasının mümkün ve muhtemel ) olduğu, tetkike konu imzaların basit yapıda çizgisel hareketlerden oluşan ve kişiye atfedilebilecek fazlaca karakteristik hususiyetleri içermeyen imzalar olması nedeni ile kesin bir görüş bildirilemeyeceği saptanmıştır. Bu durumda, İİK'nun 170/3. maddesi gereğince inkar edilen imzanın keşideciye ait olduğu belirlenemediği için, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 02.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
21-10-2010, 11:28 | #4 |
|
kararı temyiz edin, temyiz talebiniz üzerine verilecek ret kararını da temyiz edin. Kanaatimce de verilen hüküm yanlıştır.
Not: reklama girmez umarım, Ulusal kriminal büro adlı bir kuruluş resmi olarak adli raporlar hazırlamakta. İmza incelemesi ve aklınıza gelecek bir sürü hususta incelemeler yapmaktadır. Bir dahaki bilirkişi incelemenizin bu büroya gönderilmesini talep edebilirsiniz. |
21-10-2010, 14:51 | #5 | |||||||||||||||||||||||
|
Sorumu maruz görün. Kararı temyiz ne gibi bir fayda sağlayacak? |
21-10-2010, 15:10 | #6 |
|
Karar temyize kabil olmasa dahi temyiz kararının reddi kararını temyiz ettiğinizde dosya Yargıtay'ın önüne gitmektedir. Ve Yargıtay da önüne geldiğinde esasına da girmektedir. Dolayısıyla bilirkişi raporunun aleyhe hüküm kurmaya yetersiz olduğunu belirten temyiz dilekçeniz üzerine Yargıtay'ın kararı bozup ek bilirkişi raporu alınmasını istemesi veya hükmün borçlu lehine kurulması gerektiğinden bahisle kararı bozması muhtemeldir.
|
21-10-2010, 15:32 | #7 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
HUMK 429 gereği kararın bozulmasının ve ayrıca hukuki fayda sağlamasının mümkün olmadığı görüşündeyim.
|
21-10-2010, 16:31 | #8 |
|
Müvekkiliniz imzanın kim tarafından atıldığını iddia ediyorsa o kişiye yönelik olarak suç duyurusunda bulunun , ceza kovuşturmasında daha titiz bir inceleme yapılacağını düşünüyorum.Yalnız inkar tazminatına mahkum olmanız bence kabul edilebilir değil çünkü bilirkişi açıkça şekilsel ve işlevsel açıdan imzaların farklı olduğunu söylemiş.Bir de dava değeri açısından mı kesin karar verildi ?
|
21-10-2010, 22:10 | #9 |
|
Meslektaşlarıma katılıyorum. İmzanın borçluya ait olduğunu kanıtlama görevi alacaklının. Bu bilirkişi raporuyla imza borçluya ait olduğu kanıtlanmamıştır, dava kabul edilmelitdi.Bence de temyiz etmeyi düşünün zira Yargıtay bazen temyizi kabil olmayan kararlarıda önüne geldiğinde hukuka açık aykırılık gerekçesiyle bozabiliyor. Tabiki menfi tespit davası ve ceza hukuku yönünden suç duyurusu yapmanız ve HMUK 317 uyarınca senedin hiç bir işleme esas alınamayacağı savunmasını yapmanız sizinde bildiğiniz alternatif yollar.Kolay gelsin
|
22-10-2010, 00:01 | #10 |
|
Sayın Meslektaşlar,
Değerli görüşleriniz, paylaştığınız mevzuat hükümleri ve Yargıtay kararları için yeniden teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Çok aydınlatıcı oldular. Sayın M. Serdar DEMİRTAŞ hükmün hangi nedenle “kesin” olduğunu sormuşlar. Kendisinin de öngördüğü üzere başvuruya konu meblağ (somut olayda 1.350 TL civarındadır) nedeniyle verilen karar kesin. Tartışılan diğer konuya gelirsek; Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılacak bir suç duyurusu ile cezaî takibatı da işlevsel hale getirmeyi düşünüyorum. Ne var ki, senet üzerindeki imzanın kesin olarak kim tarafından atıldığını da bilmiyorum. Senet üzerinde alacaklı olarak görülen şahıs muhtemelen bir 3. kişiye imzayı attırmıştır. Bu durumu iddia ederek sorumluluktan kurtulabilir mi? Bu hususta endişelerim yok değil… Saygılarımla iyi çalışmalar diliyorum. - Le Papillon - |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Bilirkişi raporuna itirazın süresi | hakikiavukat | Meslektaşların Soruları | 2 | 09-02-2010 22:07 |
bilirkişi raporuna 7 gün içerisinde itiraz | adalet48 | Meslektaşların Soruları | 3 | 17-06-2008 11:54 |
Bilirkişi raporuna cevap vermekte gecikme? | avangardea | Meslektaşların Soruları | 9 | 24-04-2008 15:08 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |