21-10-2008, 23:34 | #1 |
|
Nasıl kaybolursunuz?
Yaşamın sıkıntıları bazen bizde şu düşünceyi uyandırır: "Herşeyi burada bırakıp kaybolsam!"
Tamam da, nasıl kayboluruz? |
22-10-2008, 11:04 | #2 |
|
"Elinden geleni yap, gerisine karışma... Üzülürsün..." diyen sese kulak vermek çözüm olabilir gibi geliyor bana.
"Yaşamın sıkıntıları" gerisine karışmaktan kaynaklanıyor olabilir mi? Kaybolmaya gelince Kim istemez ki... Ve kim "kaçma"yı kendine yakıştırabilir ki... Dolayısıyla, Bizler kaybolamayız.. Hayaliyle avunmak kafi bize Saygılarımla... |
22-10-2008, 11:07 | #3 |
|
Çok kolay Sn.Aladağ,
Ankara'dan gelir, İstanbul'a yerleşirsiniz. Caddebostan'dan İkea'ya gitmek üzere yola çıkarsınız. İlk denemenizde, Ümraniye'yi baştan sona dolaşır, İkea'yı gidişte sağ, dönüşte solunuzda olmak üzere iki kez görür ve ulaşamazsınız. Sonra da evin yolunu yaklaşık 5 saatte 5 polise sorarak zor bulusunuz. Bu arada İkea'ya sadece dışarıdan baktığınızla kalırsınız. İkinci denemizde ise o kadar güzel kaybolursunuz ki Şile'ye kadar gidersiniz. Dönüşte de ayrı bir muamma ile karşılaşırsınız. Şaka bir yana, kaybolmak isteği pek de kolay gerçekleştirilemez. Görünür olmayı, ihtiyaç duyulmayı, anlamlı birşeyler yapma arzusunu bir yana bırakmak bir hayli cesaret ister. Münzevi, bu anlamda cesurdur. Ya da...hokus pokus! |
22-10-2008, 11:08 | #4 |
|
Kaybolamazsınız. Dolayısıyla kaybolma isteğinin kaybolması için çabalamanız gerekli. Bir süreliğine "kaybolup" uzak bir yere yalnız başınıza tatile gitmek kaybolma isteğinin kaybolmasına yardımcı olabilir.
|
22-10-2008, 11:08 | #5 |
|
Ben, güzel bir çiçeğe, mesela bahçede açan akşam sefalarımın çiçeklerinin o kışkırtıcı pembesine bakar kaybolurum ya da sinbomun ( kedim ) başını okşarken, sokaklarda yüzümde bir gülümsemeyle yürürken kaybolurum.
|
22-10-2008, 11:17 | #6 |
|
Şahsi düşüncem, eğer kaybolmuş da sonradan kendi kendinizi bulmuşsanız kaybolmamışsınız demektir. Bir başkası sizi bulmuşsa, işte o zaman kaybolmuşsunuz demektir.
Biraz karışık oldu ama... |
22-10-2008, 11:23 | #7 | |||||||||||||||||||||||
|
Bunu sevdim. Bir başka deyişle: Eğer kaybolmuş ama köşebaşında kendinizle karşılaşıp "Aaa! Buradaymışım..." demişseniz, kaybolmamışsınız; yok, başkası size "Abi/abla burdasın işte!" diyorsa, kaybolmuşsunuz demektir. |
22-10-2008, 11:36 | #8 |
|
bu başlığı okuyunca ilk aklıma gelen kelime "ZAHİR" oldu..
yaşama tutunduğumuz araçların varlığı bizim kaybolmamızın engelidir sadece. yoksa bir akşamüstü denize yürümek, bir sabah da dünyaya yol almaya çıkmak çok kolay olurdu. sadece, geride bıraktıklarımıza bir "ceza" vermediğimize inandırmak ve onları "özlemek" olmasaydı.. geçici kaybolma duygusu iyi bir tatil ile eş değerdir. iyi tatilde kaçtıklarımızı kafamızda götürmemizle doğru orantılıdır. |
22-10-2008, 11:36 | #9 | |||||||||||||||||||||||
|
Mesajınızı dün gece okuduğumda, ben de bir tek kelime ekleyerek; "Kaybolamazsınız" diyecektim. Kaybolamayacağınız gibi kaybolma isteğiniz de geçmez, diye de ekleyecektim. Sayın Adminse bu teşhis, tanı kısımlarını da çoktan aşarak, bulguların hafiflemesine yardımcı olacak tedavi önerisini de isabetle getirmiş. (Kaybolmayı en çok isteyenler, kaybolmak isteyenleri anlarlar ) Altına "den den" demek isterim |
22-10-2008, 12:29 | #10 |
|
Cevabım var da, sizi kaybetmek istemiyorum..
|
22-10-2008, 13:39 | #11 |
|
Kaybolmak için Ankara idealdir :)
İster istemli ister istemsiz söz konusu Ankara olduğu da size aldığım kaybolma diplomalarımı gösterebilirim. Bir zamanlar Ankara için "nesi var ki, Ankara dediğin bir atrıdır" derlerdi.
Ama zaman geçtikçe o "artı", "eksi", "bölü" ve çok bilinmeyenli denklemlere dönüştü. Bana en acı gelin konu gideceğim yeri bilip sırf yolun diğer tarafında kaldığı için; bir kavşak ya da bir dönüş yeri buluncaya kadar tüm mahalleyi baştan sona kadar aşınlamak. İşin özü; ben kaybolmak için Ankara'ya giderim. |
22-10-2008, 13:51 | #12 |
|
Ne vakit bir yerden gitmeyi düşünsem (Bu da kaybolmanın bir türevi), Kavafis'in "Bu şehir arkandan gelecektir" dizesi aklıma gelir. Gitmeler çare değil derim sonra kendi kendime, çare sende, sizde. Tıpkı bir Necatigil şiirinde de, aynıyla geçtiği gibi: -Çare sizsiniz-.
Yine de geçmişte birden fazla gitmişliğim de olmuştur. Şehirler bir süre ardımdan gelmişse de, bir süre sonra etkisini tümden yitirmiş, sıradanlığın tozuna bulanmıştır. Buna bir tür kendinle ve geçmişle barışmak -uzlaşmak- da denebilir. Hangi yoldan yürünürse yürünsün, hangi şehrin atmosferinde ruh yaşarsa yaşasın, her koşulda, zamanın içinden geçip giden, geçen zamanla zenginleşerek yola devam eden, bunu spontane gerçekleştiren -çoğu kez farkında bile olmayan-, hafıza yeteneğine sahip -ve bu yetiyi harmanlama becerisine-, belki de tek varlıktır insanoğlu. Biraz da bu nedenle kaybolma isteği geldiğinde, kaybolmanın imkansızlığını da bilmelidir. Nereye giderse gitsin, hafızası kendisiyle birlikte yolculuklarına eşlik edecektir -Bazen ünlem, bazen virgül, bazen nokta, bazen de "aç pencere" işareti etkisinde-. Son sözleri Kavafis söylesin (Bir şairin tek bir şiirinin bütün alıntısı; FSEK na aykırılık oluşturmuyordu diye anımsıyorum ) Saygılarımla... Şehir Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim, dedin bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet. Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya; -bir ceset gibi- gömülü kalbim. Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede? Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam, kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün, boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede. Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın. Bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın, aynı mahallede kocayacaksın; aynı evlerde kır düşecek saçlarına. Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda. Başka bir şey umma- Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte, öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de. KAVAFİS (Çeviren: Cevat Çapan ) |
22-10-2008, 13:55 | #13 |
|
Ben zaten kayboldum! Ama dosyaların arasında
|
22-10-2008, 14:30 | #14 |
|
Eylül 1938, Atatürk‘ün durumu ağır.
Dolmabahçe Sarayındaki odasında bilinci kapalı yatıyor. Bir ara kendine geldiğinde, yatağın karşındaki duvarda asılı duran tabloya takılıyor gözü… “4 Mevsim” adlı bu tabloyu, doğup büyüdüğü Rumeli topraklarına benzetiyor. Başucundaki Afet İnan’a “Oraya gidelim Afet” diyor. "Herşeyi bırakalım... Şöyle basit bir ev, ocaklı bir oda... Çekip gidelim ormanlara. Hele ben bir iyi olayım da..." http://www.mustafa.com.tr/ |
22-10-2008, 15:25 | #15 |
|
En iyi öneriyi sayın Saim yapacaktır, eminim.
|
22-10-2008, 15:55 | #16 | |||||||||||||||||||||||
|
Afet İnan'a mı diyor bu sözleri yoksa başyaverine mi? Bir yanlışlık var bence. Benim bildiğim: Kafkasyayı anlatan çiçekli tabloya bakıp, Salih, ne güzel bir tablo... diyor ve devamında her şeyi bırakıp gidebilsek diyor... Salih ise: Gideriz diyor ancak Gazi: "buna sen de inanmıyorsun ama" diyor... |
22-10-2008, 16:07 | #17 | |||||||||||||||||||||||
|
Bence: Herşeyi kaybedip, orada kalmak lazım. |
22-10-2008, 16:45 | #18 |
|
Kural 1:Kaybolmayı istiyorsanız bunu önceden sakın kimse ile paylaşmayın.Kaybolurken vakit kazanmanıza yardımcı olur.
|
22-10-2008, 17:25 | #19 | |||||||||||||||||||||||
|
Ortada bir yanlışlık varsa, ben Can Dündar'ın yalancısıyım. Ancak bu konularda rivayetlerin muhtelif olma ihtimali de kuvvetlidir sanırım. |
22-10-2008, 18:05 | #20 | |||||||||||||||||||||||
|
İşte Saim bey farkı! |
22-10-2008, 18:15 | #21 |
|
Madde 2:Tek tek kaybolun, grup halinde giderseniz sizi arayanların listesi uzar..
Kaybolmak sistematik bir harekettir.. Kaybolmayı denemiş ve başarmış bir üye...... |
22-10-2008, 18:16 | #22 |
|
Tüm kuralları bir kerede yazamıyor musunuz? Yoksa kurallar mı kayboldu?
|
22-10-2008, 18:20 | #23 | |||||||||||||||||||||||
|
Madde 3:Kaybolmakta aceleci davranmayın.İz bırakırsınız. |
22-10-2008, 18:27 | #24 |
|
Ne çok kural var!
Hem, kaybolmak isteyenin zaten acelesi vardır. En iyisi sayın Işıl Yılmaz'ın "hokus pokus"u galiba... |
22-10-2008, 18:30 | #25 | |||||||||||||||||||||||
|
Acelesi olan kaçar, kaybolmak isteyen acele etmemeli kanımca...Bir de yok olmak var. Kaybolmak isteyen ne istediğine hiç açık kalmayacak şekilde karar vermeli.. Kaybolmak ciddi bir konudur.. |
22-10-2008, 21:54 | #26 | |||||||||||||||||||||||
|
keşke öyle bir şansım olsa belki de en ihtiyacım olan şey bu |
22-10-2008, 23:48 | #27 |
|
Ben düşündüm taşındım ve bir karar verdim dostlarım. "Kaybolmayacağım" çünki kaybolmak istemiyorum.
|
22-10-2008, 23:59 | #28 |
|
Sevdiklerimin beni ''kaybetmelerinden,, korkarım..
|
23-10-2008, 15:31 | #29 |
|
Madde 4:Kaybolmadan önce size en çok sorun olan konuları terkedin..
|
23-10-2008, 15:48 | #30 | |||||||||||||||||||||||
|
mesela?örnek istiyoruz efendim maddeler de anlaşılması zor oluyor |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 3 (0 Site Üyesi ve 3 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Avukatlar Nasıl Kurtulur? avukatlıkta Kalite Nasıl Artar? işte Bana Göre Çözümü: | ibrahimbey | Hukuk Sohbetleri | 87 | 26-05-2010 22:11 |
Bu Nasıl İş? | Kıvılcım | Meslektaşların Soruları | 5 | 13-09-2006 23:06 |
Noterlik Hakkında Bilgi(Nasıl Olunu,işleyiş Nasıl Vs Vs) | fatih | Hukuk Soruları Arşivi | 2 | 04-03-2002 20:39 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |