|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
25-04-2009, 18:48 | #1 |
|
Aile Konutu Şerhi ve İpoteğin Kaldırılması
Merhabalar...Müvekkil bir ticari işletmenin bankadan kullandığı krediye müteselsil kefil olmuş ve 3 katlı arsa vasfındaki binasını eşinin rızasını almadan ipotek ettirmiştir..Kredi icra takibine konu olmuş ve gayrimenkule kıymet takdiri yapılmıştır. Aynı bina başka bir kredi dosyasından da haczedilerek satış aşamasına gelmiştir..
1-İpotek kurulurken rızası alınmayan eş arsa vasfında olmasına rağmen fiilen 6 bağımsız bölümden(4 mesken+2 dükkan)oluşan binada ikamet ettikleri mesken için aile konutu şerhi işletebilir mi? 2-Aile konutu ile birlikte ipoteğin iptali birlikte talep edilebilir mi? Her iki konu birlikte dava edilebilecekse ipotek veren eş ve ipotek alacaklısı banka birlikte mi davalı olarak gösterilecektir? Bu konuda görevli mahkeme hangisidir? 3-Her iki dava konusu açısından harç miktarı (ipotek miktarı 170.000TL)ve vekalet ücreti neye göre belirlenir? 4-İpotek kaldırılır ise tüm bağımsız bölümlerden kaldırılması mı gerekir, yoksa ipotek diğer bağımsız bölümlere şamil olmak üzere kalır mı? Cevaplar için şimdiden teşekkür ederim.. |
25-04-2009, 20:01 | #2 |
|
Ailenin ikametine özgülenen mesken aile konutu olduğundan tapuya şerh verilmese de diğer eşin rızası dışında konutun devredilmesi veya üzerinde sınırlı ayni hak kurulması geçersizdir, tapu tescilinin iptali ve kaydın düzeltilmesi istenebilir. Taşınmaz malın arsa vasfında olması aile konutu niteliğini değiştirmez, kanımca söz konusu bağımsız bölüm aile konutudur.
Görevli mahkeme bağımsız bölümün değerine göre HUMK'nin görev kurallarına göre belirlenir, asliye hukuk mahkemesidir. Ancak diğer eşin rızası sağlanmamakla birlikte bilgisi varsa ve hacze kadar hiçbir itirazda bulunmamışsa hakkın kötüye kullanıldığı söylenebilir. Dürüstlük ilkesine uygun olarak aile konutu olduğunun ileri sürülmesi önem taşımaktadır. |
27-04-2009, 08:13 | #3 |
|
Cevabınız için teşekkür ederim Özge Hanım..
Ancak aile konutu uygulamasında Aile Mahkemesi'nin görevli olduğunu sanıyordum..Bu konuda yeni bir içtihad mı var acaba? İpotek kaldırılmasında Asliye Hukuk Mahkemesi mi görevli de ondan mı acaba? |
27-04-2009, 08:38 | #4 |
|
Sayın gugule,
Haklısınız. Ben tapu iptali ve tescili bakımından aile mahkemesinin görevli olmayacağını düşünüyordum ama aşağıdaki karar aile mahkemelerinin görevli olduğunu gösteriyor. T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2005/12409 K. 2005/11944 T. 13.9.2005 • AİLE KONUTU ( Davacının Eşinin Rızasını Almadan Devri - Tapu İptali ve Tescil Davasına Bakma Görevinin Aile Mahkemelerine Ait Olduğu ) • TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Aile Mahkemelerinde Çözümlenmesi Gereken Uyuşmazlık - Davacının Eşinin Rızasını Almadan Aile Konutunu Devri ) • GÖREV ( Tapu İptali ve Tescil/Davacının Eşinin Rızasını Almadan Aile Konutunu Devri - Bakma Görevinin Aile Mahkemelerine Ait Olduğu ) 4721/m. 194/1 4787/m. 4/1 ÖZET : Aile konutu nedeniyle tapu iptali ve tescil davalarına bakma görevi aile mahkemelerine aittir. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. KARAR : Dava, aile konutu üzerinde hak sahibi olan eşin ( kocanın ), davacı eşinin rızasını almadan aile konutunu devriyle ilgili işlemin iptali ve aile konutunun yeniden davalı eş üzerine tescilinin sağlanması isteğine ilişkindir. Aile konutuyla ilgili devir işleminin geçerliliğinin, davacı eşin rızasına bağlı olduğu, bu rıza alınmadan yapılan işlemin geçersiz olduğu, devralan üçüncü kişilerin de kötü niyetli oldukları iddia edilerek iptal ve tescil talep edilmiştir. İstek, Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesine dayanmaktadır. Ve aile hukukundan doğmaktadır. 4787 Sayılı Kanunun 4/1. maddesi gereğince Aile Mahkemesinin görevine girmektedir. ( 2.HD.'nin 5.7.2004 tarihli 2004/7861 E., 2004/8887 K. sayılı kararı ) İşin esasının incelenmesi gerekirken iptal ve tescil istemi yönünden bu istemin Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girdiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ : Kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.09.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi. --------------------------------------------------------------------------------- Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr ---------------------------------------------------------------------------------- |
27-04-2009, 21:36 | #5 |
|
Ek: Her ikisi de davalı gösterilmelidir diye düşünüyorum.
Ortak hayatın geçirildiği bağımsız bölümün aile konutu olduğunun tesipiti ile birlikte, ipoteğin kaldırılması talepli bir dava açılmalıdır. Mahkemece davanın kabulüne gidilir ise; ipotek sadece aile konutu olan bağımsız bölüm üzerinden kaldırılır diğer bağımsız bölümlerdeki varlığı devam eder diye düşünüyorum. Saygılarımla, |
28-04-2009, 09:22 | #6 |
|
Aile konutu "bir mesken" ile mi sınırlıdır yoksa somut olayda olduğu gibi "Dört mesken" için de aile konutu iddiası dile getirilebilir mi? Binanın arsa vasfında olmasına rağmen dört bağımsız bölümden müteşekkil olması, "arsa vasfı" temelinde tek bir mesken olarak değerlendirilebilir mi?
Bence bu nokta aydınlanmalıdır. |
28-04-2009, 09:26 | #7 | |||||||||||||||||||||||
|
Sadece ailenin ortak hayatını sürdürdüğü tek konut aile konutu niteliğine sahiptir. Taşınmaz arsa vasfında olsa dahi üzerinde aile konutu olarak kullanılan dairenin olması tespit edimesi halinde sadece bu konut için aile konutu şerhi verilebilir. T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2005/4553 K. 2005/7237 T. 3.5.2005 • AİLE KONUTU ŞERHİ ( Taşınmazın Üzerinde Eylemli Olarak Binanın Mevcut Olduğu Aile Konutu Olarak Kullanıldığının Tesbit Edilmesi - Tapuda Cinsinin Arsa Olarak Gösterilmiş Olmasının Şerhe Engel Olmayacağı ) • TAPUDA ARSA OLARAK GÖSTERİLEN TAŞINMAZ ( Aile Konutu Şerhi Konulmasına Engel Olmadığı - Üzerinde Eylemli Olarak Binanın Mevcut Olduğu Aile Konutu Olarak Kullanıldığının Tesbit Edilmesi ) • ARSAYA AİLE KONUTU ŞERHİ KONULMASI ( Üzerinde Eylemli Olarak Binanın Mevcut Olduğu Aile Konutu Olarak Kullanıldığının Tesbit Edilmesi - Tapuda Cinsinin Arsa Olarak Gösterilmiş Olmasının Şerhe Engel Olmayacağı ) 4721/m. 194/3 ÖZET : Taşınmazın üzerinde eylemli olarak binanın mevcut olduğu belirlendiğine ve bu binanın aile konutu olarak kullanıldığı tesbit edildiğine göre, tapuda cinsinin "arsa" olarak gösterilmiş olması, Türk Medeni Kanununun 194/3. maddesi anlamında aile konutu şerhi verilmesine engel değildir. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Davacı, mülkiyeti davalı eşine ait olan ( 23 ) parsel de kayıtlı taşınmazın tapu kaydı üzerine aile konutu şerhi verilmesini istemiştir. İstek, Türk Medeni Kanununun 194/3. maddesine dayalıdır. Türk Medeni Kanununun 199. maddesinde yer alan tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına yönelik bir dava bulunmamaktadır. Yapılan keşifte, taşınmaz tapu sicilinde "arsa" olarak kayıtlı olmakla birlikte zemininde dubleks bir konutun mevcut olduğu, bu evde davacı ve çocuklarının kaldığı, taraflar birlikte yaşarlarken bu evde oturuyor oldukları, davalının üç yıldır ayrı yaşadığı, konutun aile konutu olduğu belirlenmiştir. Taşınmazın üzerinde eylemli olarak binanın mevcut olduğu belirlendiğine ve bu binanın aile konutu olarak kullanıldığı tesbit edildiğine göre, tapuda cinsinin "arsa" olarak gösterilmiş olması, Türk Medeni Kanununun 194/3. maddesi anlamında aile konutu şerhi verilmesine engel değildir. Bu bakımdan istek çerçevesinde karar verilmesi gerekirken isteğin aşılması suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ : Hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.05.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. |
28-04-2009, 09:35 | #8 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Ben de şu noktanın tartışılması gerektiğini düşünüyorum.
Daha önce aile konutu şerhi konulmadığı için, tapuya güven ilkesi gereği, bankanın ipotek tesis etmesi karşısında, medeni kanun 194 hükmü mutlak olarak uygulanabilir mi?
|
28-04-2009, 09:43 | #9 | |||||||||||||||||||||||
|
Genel itibariyle iyiniyet korunur ancak somut olayda ipotek koyan bankanın, ipotek koymadan önce eksperler vasıtasıyla kıymet takdiri yaptırmış olduğu düşünüldüğünde, taşınmazın sadece tapudaki halini değil, fiilen fiziki durumunu da bildiği varsayılır ve bu bağlamda iyiniyet iddiası dinlenmez diye düşünüyorum. |
28-04-2009, 09:48 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
Yani, eve değer biçmeye gelindiğinde o tek hanenin ailenin yaşam alanı olduğu bellidir ve buna rağmen, eşin rızasını da almayan banka; o tek konut için ipotek tesis edememelidir. Teşekkürler Sayın Saim Çok haklı bir bakış açısı. |
28-04-2009, 09:53 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
1023. madde üçüncü kişilerin iyi niyetini korur ancak Yargıtay aksini düşünse de banka olayda üçüncü kişi olmadığından iyi niyetli olup olmadığı önem taşımaz. Yolsuz tescile dayanarak işlem yapan üçüncü kişinin iyi niyeti kazanım için esastır. Tıpkı sahte vekaletnameye güvenerek işlem yapan kişinin ayni hak kazanamamasına karşın o kişiden iyi niyetle taşınmazı devralan kişinin kazanımının korunmasında olduğu gibi. |
28-04-2009, 10:01 | #12 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sanıyorum Av-Ufuk Hanım'ın oradaki kastı 1023 değil de; 1020. maddede ki aleniyet ilkesi temelinde "kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini iddia edemez." noktasındadır. Yoksa tabi ki bahsettiğiniz gibi 1023, 3. kişiden bahseder.
|
28-04-2009, 10:03 | #13 |
|
Evet, şerhin aleniyet sağlaması noktası idi ))
Ve banka 1023 anlamında üçüncü kişi aynı zamanda diye de düşünüyorum. Yani 1021 ve 1023 ikisi de değerlendirilmeli (Ektir). |
28-04-2009, 10:10 | #14 | |||||||||||||||||||||||
|
Şerh sadece üçüncü kişinin iyi niyetini engeller. Bankanın tapudaki kayda güvenmesi ve eşinin rızası konusunda sahip olduğu iyi niyet ayni hakkı ona kazandıramaz, banka güvenin boşa çıkmasından doğan zararını kayıt sahibi eşten isteyebilir. Tapu kaydına güvenerek ayni hakkın kazanımı ancak 1023. maddedeki koşullar varsa olanaklıdır. |
28-04-2009, 10:20 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
Özge hanım, biz aksini söylemiyoruz zaten. |
28-04-2009, 10:45 | #16 | |||||||||||||||||||
|
Eve değer biçmeye gelen uzmanın görevi de uzmanlık alanı da evin bir ailenin yaşam alanı olup olmadığını incelemek ya da araştırmak değildir. Hangi yönde inceleme yapacağı bellidir. Bu uzmanın mensubu olduğu talepçiye, “ bir evin bir ailenin yaşam alanı olduğunu bilebilecek durumdasın “ demek de aynı yönde zorlama yorum gibi geldiğinden, “eve değer biçmeye gelindiğinde o tek hanenin ailenin yaşam alanı olduğu bellidir” diyen Sayın av.ufuk’un yukarıdaki görüşüne de katılamıyorum. Kısacası, iki dostumun bakış açısı bana göre haklı değil. Somut olayda, " Tapu kaydına güvenerek ayni hakkın kazanımı ancak 1023. maddedeki koşullar varsa olanaklıdır. " diyen Sayın Özge YÜCEL gibi düşünüyorum. Saygılarımla. |
28-04-2009, 11:05 | #17 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Karaca, "Fiilen fiziki durum" 'dan kastım, arsa üzerinde bulunan binanın tek bir konutdan ibaret olmadığı, 4 mesken ve 2 dükkandan oluştuğu noktasındadır. Bildiğiniz gibi, "aile konutu"nun 4 ayrı bağımsız meskenden oluşması hayatın olağan akışına ters bir durum yaratır. Ailenin reşit ve evli olmayan 40-50 çocuğu olursa o ayrı tabi ki. |
28-04-2009, 11:16 | #18 | |||||||||||||||||||||||
|
Medeni Kanun 194. madde açık hükmü gereğince, ipotek tesis edecek bankanın, basiretli bir tacir gibi davranması gerektiğini düşünüyorum. 2002 yılından sonra getirilen bu yasa maddesini bilmemek mazeret değildir. Asıl aleniyet bu noktadadır. Ve bankanın kıymet takdiri yaparken ya da başka ek prosedür izleyerek, ipotek tesis edilecek dairenin aile konutu olup olmadığı hususuna açıklık getirmesi gerektiğini yani ipotek borçlusunun eşine bu konuda evin aile konutu olup olmadığı yönünde bir iddasının bulunup bulnmadığına ilişkin olarak açık muvafakat alması gerektiğini düşünüyorum. Bunun çok ağır bir külfet olduğunu da düşünmüyorum. Not:Kime katılıp katılmadığımı da bilemiyorum Ne bileyim ben Dostlara saygı ile... |
28-04-2009, 11:25 | #19 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben Sayın Adli Tip'e katılıyorum. Ne de olsa Adli Tip. Bir bildiği vardır muhakkak. Bu arada sevgili dostum Sayın Karaca ve Sayın Özge Yücel'e değerli fikirleri için teşekkür ediyorum. |
28-04-2009, 11:34 | #20 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Yanlış anlaşılmasın Sayın Saim'e katılıyorum
Bu cümleye de katılıyorum örneğin |
28-04-2009, 11:40 | #21 | |||||||||||||||||||||||
|
|
28-04-2009, 11:47 | #22 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben de Sayın Suat ERGİN'e katılıyorum. Yaşca bize daha yakın olup görüşleri engin deneyim ve güzel renginin ürünüdür zira. Teşekkürler. (Not: Cevap hakkı doğan dostlarımız bu haklarını KHS de kullanabilirler) |
28-04-2009, 11:56 | #23 |
|
Görüş bildiren tüm arkadaşlara teşekkür ediyor,tabi ki lehime olan tüm beyalara katılıyorum.
|
28-04-2009, 21:14 | #24 |
|
Aile konutu şerhinin tapuda gözükmemesine rağmen bankaca bilinmesi gerektiği yoruma çok açık bir konu. Benzer konulardaki içtihatlar ne yönde o da tam belli değil ama en kısa zamanda araştıracağım. Zira, konu ilginç bir hal almış. Davanın nasıl sonuçlandığını bilmek isterim (tabi ölmezsek o zamana kadar)
Saygılarımla.. |
23-10-2009, 18:02 | #25 |
|
burada önemli bir sorun daha doğuyor sanırım. ipotek ile teminat alındığı varsayılan kredi borcunda risk doğması halinde ne yapılacak?
aile mahkmeesi kararı ile ipoteğin geçersizliği ortaya çıktığında bankanın muhtemel alacağının icra takibi ile tahsili engellenmiş/ortadan kaldırılmış olacağından yapılması gereken nedir? her nekadar yapılan işlem geçersiz sayılmış olsa da bankanın risk halinde lehe verilen ipoteğin tahsil edilebilirliğini düşündüğü dikkate alındığında oluşan muhtemel zararın nasıl giderimi gereklidir.????/ |
29-06-2010, 17:47 | #26 |
|
Tamda bu konuyla ilgili dilekçe yazıyorum.Sorum şu;
Tartışma konusu 194. madde tasarruf yetkisi kısıtladığından dolayı,iptek alacaklısı Kesin hükümsüz ipotek işleminin işlem tarafı mıdır yoksa iyiniyeti aranan 3.kişi midir? Eğer işlem tarafı ise işlemin kesin hükümsüz olduğu için iyiniyete bakılmadan ipotek terkin edilir.3.Kişi olarak bakarsak o zaman hukuki sonuçları farklı olmaz mı? |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Aile Konutu Şerhi | berrin leyla | Meslektaşların Soruları | 21 | 05-03-2015 16:18 |
aile konutu şerhi | miss_lawyer | Meslektaşların Soruları | 9 | 04-02-2010 11:01 |
Aile Konutu Şerhi | Avukat Kamer Akgül | Meslektaşların Soruları | 8 | 17-07-2009 12:38 |
Aile konutu şerhi. | ilksan | Meslektaşların Soruları | 2 | 28-10-2008 12:15 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |