15-08-2015, 01:16 | #1 |
|
Çocuklarda Sağlık Tedbiri
Merhabalar,
Hazırlamakta olduğum bir çalışma nedeniyle Medeni Kanun m.346 ve m.487 ile Çocuk Koruma Kanunu m.5/d kapsamında, çocuklar için verilen sağlık tedbiri konusunda yardıma ihtiyacım var. Özellikle tıbbi tedaviye ihtiyaç olduğu halde velayeti elinde bulunduran anne ve babanın müdahaleye izin vermemesi durumuna dair karar paylaşabilirseniz sevinirim. Bunun dışında konuya özel bir kitap, kaynak, makale vb yayın önerileriniz dışında deneyim, kişisel görüş ve önerilerinizi de merak ediyorum. Saygılarımla. |
31-10-2015, 08:28 | #2 |
|
Gecikmeli katkı
Sayın Dr.DOGRAMACI,
Aşağıdaki karardan hareket edilebilir mi? Yargıtay, 2. HD.E. 2014/28101,K. 2015/14405,T. 3.7.2015 • VELAYETİN DÜZENLENMESİ ( Çocuğun Üstün Hakkının Korunması Gerektiği - Çocuğun Bedensel Zihinsel Ruhsal Ahlaki Ve Toplumsal Gelişiminin Sağlanması Amacının Gözetileceği/Mahkemece Uzman Bilirkişiden Çocuğun Velayetine İlişkin Sosyal İnceleme Raporu Alınarak Velayeti Hakkında Düzenleme Yapılacağı ) • ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARININ KORUNMASI ( Çocuğun Bedensel Zihinsel Ruhsal Ahlaki Ve Toplumsal Gelişiminin Sağlanması Amacının Gözetileceği - Mahkemece Uzman Bilirkişiden Çocuğun Velayetine İlişkin Sosyal İnceleme Raporu Alınarak Velayeti Hakkında Düzenleme Yapılması Gereği ) • ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ ( Bu Sözleşme ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin Yerel Mahkemece Dikkate Alınması Gereği - Çocuğun Üstün Yararının Gözetileceği ) 4721/m. 339/1, 343/1. 346/1 5395/m. 4/b Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme/m. 6 Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi/m. 3, 12 ÖZET : Velayet düzenlemesi yapılırken, müşterek çocuğun üstün yararı ön planda tutularak bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gerekir. Mahkemece uzman bilirkişiden müşterek çocuğun velayetine ilişkin sosyal inceleme raporu alınarak deliller hep birlikte değerlendirmek sureliyle velayeti hakkında düzenleme yapılması gerekir. http://www.kazanci.com/kho2/ibb/giris.htm Saygılar |
04-12-2015, 13:08 | #3 |
|
2.Hukuk Dairesi
Esas: 2014/22611 Karar: 2015/9162 Karar Tarihi: 04.05.2015 Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşüldü: Karar: Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü; 22.09.2013 doğumlu küçüğe Sağlık Bakanlığınca belirlenen “genişletilmiş bağışıklık programı” uyarınca yapılması zorunlu aşıları velilerinin yaptırmadığını, yaptırmaktan da kaçındıklarını ileri sürerek, küçük hakkında 5395 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin (1.) bendinin (d) alt bendi uyarınca sağlık tedbirine karar verilmesini istemiş, mahkemece; istek reddedilmiş, hüküm davacı kurum tarafından temyiz edilmiştir. Türkiye'nin taraf olduğu “Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi”ne göre, tıbbi müdahalenin ilgili kişinin bu müdahaleye özgürce ve bilgilendirilmiş bir şekilde muvafakat etmesinden sonra yapılabileceği, muvafakat verme yeteneği olmayan bir kimse üzerinde ise tıbbi müdahalenin sadece onun doğrudan yararı için yapılabileceğine değinildikten sonra, müdahaleye muvafakat verme yeteneği bulunmayan küçüğe veya akıl hastalığı ve benzeri herhangi bir sebepten dolayı muvafakat verme yeteneği bulunmayan bir yetişkine sadece yasal temsilcisinin veya kanun tarafından belirlenen bir kişi veya makam ve kuruluşun izniyle müdahalede bulunulabilir (Söz. m. 6). Bu halde dahi, bu kişi, makam veya kuruluşa, müdahalenin amacı, niteliğiyle sonuçları ve tehlikeleri hakkında uygun bilgi verilmesi zorunludur. Buna göre, küçüğe yapılacak tıbbi bir müdahalenin kural olarak ancak yasal temsilcisinin izniyle yapılabileceğinde duraksama yoktur. Sorun, tıbbi müdahalenin amacı, niteliği, sonuçları ve müdahale edilmemesi halinde, ortaya çıkabilecek tehlikeleri hakkında ana ve baba aydınlatıldığı halde rıza göstermemeleri halinde nasıl hareket edilmesi gerektiğindedir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi çocukla ilgili her türlü kararlarda onun üstün yararının esas olduğunu öngörmektedir. Diğer yandan Türk Medeni Kanunu da yukarıdaki uluslararası sözleşme hükümlerine paralel olarak ana ve babanın velayetleri altındaki çocukların bakım, bedensel, zihinsel, ruhsal ve toplumsal gelişmeleri konusunda onların menfaatini gözönünde tutarak, gerekli kararları alacaklarını ve uygulayacaklarını kabul etmiştir (TMK. md 339/1, 340/1). Şu halde ana babanın çocuklarla ilgili karar alırken onların menfaatlerini ve üstün yararlarını gözönünde tutmaları asıldır. Buna aykırı bir tutum haklı görülemez. Küçüğe yapılacak müdahalenin amacı, niteliği ve sonuçlarıyla yapılmaması halinde ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda aydınlatıldıkları halde ana ve babanın haklı bir sebep göstermeksizin müdahaleye karşı çıkmaları durumunda çocuğun üstün yararı esas alınarak müdahalenin gerekli olup olmadığına karar verilmelidir. Somut olayda çocuğa uygulanacak aşının, gelecekteki hastalıklardan çocuğu birey olarak korumak ve toplum sağlığı açısından gerekli olan Sağlık Bakanlığınca belirlenen “genişletilmiş bağışıklık programı” uyarınca yapılması zorunlu aşılardan olduğu görülmektedir. Böyle bir durumda çocuğun yasal temsilcileri uygulanacak aşı ile ilgili olarak aydınlatıldıkları halde, hiç bir haklı gerekçe ileri sürmeksizin buna rıza göstermiyorlarsa çocuğun menfaatine aykırı olan bu tavra hukuki sonuç bağlanamaz. Diğer bir ifadeyle ana ve babanın rıza göstermemeleri çocuğun üstün yararına açıkça aykırı ise rıza aranmaz. Olayda ana baba çocuğa aşı uygulanmasına karşı çıkmışlar, buna rızalarının bulunmadığını yargılama sırasında ifade etmişlerdir. Ne var ki; bu beyanlarını haklı gösterecek bir sebep ve delil göstermedikleri gibi dosyada da, yapılması istenilen aşının çocuğun üstün yararına aykırı olacağına ilişkin bir bulgu ve olgu bulunmamaktadır. Aşının, çocuğun gelecekteki bireysel sağlığı yanında, toplum sağlığı açısından da yapılması zorunlu olduğu dosyadaki raporlardan anlaşıldığına göre, isteğin kabulüne karar verilmesi gerekirken salt ana ve babanın rıza göstermedikleri gerekçesine dayanılarak talebin reddi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 04.05.2015 2.Hukuk Dairesi Esas: 2014/26980 Karar: 2015/6339 Karar Tarihi: 01.04.2015 Dava ve Karar: Taraflar arasındaki işin yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, hüküm, talepte bulunan kurum tarafından temyiz edilmiştir. Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü; 01.11.2013 doğumlu küçüğe Sağlık Bakanlığınca belirlenen "genişletilmiş bağışıklık programı" uyarınca yapılması zorunlu aşıları velilerinin yaptırmadığını, yaptırmaktan da kaçındıklarını ileri sürerek, küçük hakkında 5395 sayılı Kanunun 5. maddesinin (1.) bendinin (d) alt bendi uyarınca sağlık tedbirine karar verilmesini istemiş, mahkemece; istek evrak üzerinde kabul edilmiş, velinin temyizi üzerine karar Dairemizce 14.04.2014 tarih, 2014/149-8841 sayılı ilamla bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulmuş ve bozmanın gereği yerine getirildikten sonra "küçüğün yasal temsilcileri olan ana ve babasının aşı yapılmasına olur vermedikleri" gerekçesiyle istek reddedilmiştir. Uyulan bozma kararı "küçüğe uygulanacak sağlığa ilişkin koruma tedbiriyle ilgili çocuğun yasal temsilcilerine husumet yöneltilmesi, bunların dinlenmesi, göstermeleri halinde delillerinin toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekliliğine" ilişkindir. Bozma kararının bundan önceki paragrafında; (Türkiye’nin taraf olduğu "Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi" hükümlerine yer verilmiş ve bu Sözleşmeye göre, tıbbi müdahalenin ilgili kişinin bu müdahaleye özgürce ve bilgilendirilmiş bir şekilde muvafakat etmesinden sonra yapılabileceği, muvafakat verme yeteneği olmayan bir kimse üzerinde ise tıbbi müdahalenin sadece onun doğrudan yararı için yapılabileceğine değinildikten sonra, müdahaleye muvafakat verme yeteneği bulunmayan küçüğe veya akıl hastalığı ve benzeri herhangi bir sebepten dolayı muvafakat verme yeteneği bulunmayan bir yetişkine sadece yasal temsilcisinin veya kanun tarafından belirlenen bir kişi veya makam ve kuruluşun izni ile müdahalede bulunulabileceği, (Söz. m. 6), bu halde dahi, bu kişi, makam veya kuruluşa, müdahalenin amacı, niteliği ile sonuçları ve tehlikeleri hakkında uygun bilgi verilmesi zorunlu olduğuna değinilerek) bu konudaki genel ilkeler ortaya konulmuştur. Buna göre, küçüğe yapılacak tıbbi bir müdahalenin kural olarak ancak yasal temsilcisinin izniyle yapılabileceğinde duraksama yoktur. Sorun, tıbbi müdahalenin amacı, niteliği, sonuçları ve müdahale edilmemesi halinde, ortaya çıkabilecek tehlikeleri hakkında ana ve baba aydınlatıldığı halde rıza göstermemeleri halinde nasıl hareket edilmesi gerektiğindedir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi çocukla ilgili her türlü kararlarda onun üstün yararının esas olduğunu öngörmektedir. Diğer yandan Türk Medeni Kanunu da yukarıdaki uluslararası sözleşme hükümlerin paralel olarak ana ve babanın velayetleri altındaki çocukların bakım, bedensel, zihinsel, ruhsal ve toplumsal gelişmeleri konusunda onların menfaatini gözönünde tutarak, gerekli kararları alacaklarını ve uygulayacaklarını kabul etmiştir (TMK. m. 339/1, 340/1). Şu halde ana babanın çocuklarla ilgili karar alırken onların menfaatlerini ve üstün yararlarını gözönünde tutmaları asildir. Buna aykırı bir tutum haklı görülemez. Küçüğe yapılacak müdahalenin amacı, niteliği ve sonuçları ile yapılmaması halinde ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda aydınlatıldıkları halde ana ve babanın haklı bir sebep göstermeksizin müdahaleye karşı çıkmaları durumunda çocuğun üstün yararı esas alınarak müdahalenin gerekli olup olmadığına karar verilmelidir. Somut olayda çocuğa uygulanacak aşının, gelecekteki hastalıklardan çocuğu birey olarak korumak ve toplum sağlığı açısından gerekli olan Sağlık Bakanlığınca belirlenen "genişletilmiş bağışıklık programı" uyarınca yapılması zorunlu aşılardan olduğu görülmektedir. Böyle bir durumda çocuğun yasal temsilcileri uygulanacak aşı ile ilgili olarak aydınlatıldıkları halde, hiç bir haklı gerekçe ileri sürmeksizin buna rıza göstermiyorlarsa çocuğun menfaatine aykırı olan bu tavra hukuki sonuç bağlanamaz. Diğer bir ifadeyle ana ve babanın rıza göstermemeleri çocuğun üstün yararına açıkça aykırı ise rıza aranmaz. Olayda ana baba çocuğa aşı uygulanmasına karşı çıkmışlar, buna rızalarının bulunmadığını bozmadan sonraki yargılama sırasında ifade etmişlerdir. Ne var ki; bu beyanlarını haklı gösterecek bir sebep ve delil göstermedikleri gibi dosyada da, yapılması istenilen aşının çocuğun üstün yararına aykırı olacağına ilişkin bir bulgu ve olgu bulunmamaktadır. Aşının, çocuğun gelecekteki bireysel sağlığı yanında, toplum sağlığı açısından da yapılması zorunlu olduğu dosyadaki raporlardan anlaşıldığına göre, isteğin kabulüne karar verilmesi gerekirken salt ana ve babanın rıza göstermedikleri gerekçesine dayanılarak talebin reddi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 01.04.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi. Geç de olsa iki karar ekliyorum. Saygılarımla, |
04-12-2015, 13:16 | #4 |
|
Aşı ve Çocuk
Çocukların aşılanması...
Aşılama... İlaç firmaları... Konu bana, çocukluğumuzda bize dayatılan "Amerikan süt tozundan" yapılan sütü içme zorunluluğunu çağrıştırıyor. İçmek istemeyen doktordan rapor getirmek zorunda idi.. Yani konuya biraz temkinli yaklaşılmalı, görüşündeyim. Sevgiler. |
04-12-2015, 18:32 | #5 |
|
Aşı ve Çocuk - 2
1. “genişletilmiş bağışıklık programı”
2. Aşının amacı 3. Aşıyı üreten firma (yerli /yabancı) 4. Aşının bilinen yan etkileri 5. Aşının olası yan etkileri 6. Aşıya onay veren kuruluş ve ülkeler 7. Aşının sahadaki sonuçları 8. İleride gerçekleşebilecek bir yan etkide sorumlu idare 9. Aşının dünyada ve ülkemizde uygulama başlangıç tarihi Not: Bu konuyu önemsiyorum. Çocuklarımız elbette korunmalı... ancak kobay da olmamalı! |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Güvenlik Tedbiri | swift61 | Meslektaşların Soruları | 0 | 07-12-2010 09:45 |
Boşanırken Reşit Çocuklarda Velayet Olur mu,Mal Paylaşımı? | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 10-08-2009 22:18 |
Sağlık Hizmetlerinde Verimlilik Anlayışı ve Bunun Sağlık Sistemindeki Sonuçları | M. Uğur Yılmaz | Hasta Hakları Çalışma Grubu | 0 | 02-01-2008 17:19 |
Genel Sağlık Sigortası ve Sağlık Sisteminde Yeni Dönem | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Hasta Hakları Çalışma Grubu | 1 | 05-02-2007 18:09 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |