24-12-2009, 03:12 | #1 |
|
Çetelesini tutamadım hayatın /şiirlerimden bir demet
Çetelesini tutamadım hayatın
Sus; ürkütme içimdeki haylaz serçeyi Bırak uzaklaşsın gerçeklerden, geçsin dağ bayır kırları Uçmuşken hazır kayıp bugününden Ne lüzumu var şimdi anmaya kaygılı yarınları Sorma niye; vardır elbet kaybolmuşluğunun bir sebebi Nadasa bırakmış belli ki yaşayamayacağı hayalleri Yalvarırım yakma içimde söndüremeyeceğin ateşleri Rahat bırak; bağrım zaten küllenmemiş bir yangın yeri Uğraşma dolduramazsın içimdeki uçurumları Kök salmış hüzün, çözemiyorum bendeki kargaşayı Belki de itirazımdır bu yenilgim hayata Uğraşma; zafere döndüremezsin içimdeki savaşı Karanlık ormanımda tutsağım ben Açılmaz dehlizlerim aydınlıklara Tan yerim grilere esir Sarılmışım siperane yanılgılara Parçalanmışlığıma esirim ben Bölük pörçük bir bütünüm baksana Uğraşma, zaten sıkıntı geldi artık benden bana Anla, yenilmiş duygularım saplantılı kuşkulara Çetelesini tutamadım hayatın Meğer ne uzunmuş yaşam denen bu yalan Ben mi esirgedim ki güzellikleri kendimden Yalvarırım; Sorma artık kayıp baharlarımın hesabını benden |
24-12-2009, 03:14 | #2 |
|
Kısırdöngü
Kurşuni siyahtır beklemenin rengi Hapsetmiştir içine mavilikleri Esirisindir ağır aksak ilerleyen saniyelerin Onlar ki; kör topal umutların işbirlikçisi Bulutlar yarıştadır seninle Gözlerinde sağanak, hayatında sis İhanette akreple yelkovan Boşa geçen zamanın çetelesi tutulamaz ki Biriktirip kavuşmanın heyecanını yüreğinde Can verirsin belirsizliklerin seyir töreninde Çalınmış tebessümler iğreti durur dudağında Zaman bin elli bir boğumdur, yutkunamazsın Acı gülüşlerindir inleten duvarları Bilirsin hüsrandır beklemelerin son durağı Zehirli sarmaşıklar süslerken hayatını Taklalar atarak büyür içinde kuşkunun tohumları Kahpe çıkar geceleri koynuna aldığın yalnızlık Her sabah daha da ıssızlaşır hayatın Doyumsuz bir isyandır soluduğun Yok oluşların öç alır sırıtarak bedeninden Bilinmezlere ayarlıdır kahpe zaman Geçittedir hayatın eksilttiği ümitler Canhıraş çırpınışlara teslimdir hayaller Uğuldar beynin çıkmazların dehlizinde Cevapsız sorular volta atarken sahillerinde Tökezlersin içindeki çıkmaz dönemeçlerde Savrulurken karamsarlık denizinde Yalpalarsın kısırdöngüde dönenerek Hülya Karadayı (Öner) Mayıs 2006 |
24-12-2009, 03:15 | #3 |
|
Vakit tamam mı ?
Yine o lacivert sulara mı karışacak gözyaşlarım Yine sensizliği mi kucaklayacağım Bostanlı sahilinde Yine Martıların sesleri ile mi yarışacak çığlıklarım Meltemden mi umut bekleyecek kavrulan bağrım Sessiz iç çekişlerim mi kalacak senden bana yadigar Gecenin sessizliğini hıçkırıklarım mı yırtacak Susuzluktan çatlamış topraklara mı dönecek dudaklarım Balıkçı Barınağı mı olacak bundan sonraki mekânım Var git yolcu var git kendi yoluna Sorma bilme ben ne haldeyim Ayarsız dümenimle yıpranmış yelkenlerimle Dökülmüş boyalarımla Kırılmış küreklerimle Okunmaz pusulamla Terkedilmişlik limanına demirlemiş bir gemiyim Gidiyorsun yar arkana bakmadan Gidiyorsun umarsız Kucağına atarken beni acımasız soruların Bir daha, bir daha soruyorum Yar; vakit tamam mı Hülya Ö-K Ekim 2005 |
24-12-2009, 03:19 | #4 |
|
Sorular, sorular
Böldüm kendimi bilinmezliklere Çarptım sonrasında olasılıklarla Bir avuç hayal kaldı geriye Bilmem; umutlanmaya değer mi? Yeni bir bana odaklanmışken Kaçmak olası mı kendimden Kaybettim yönümü girdaplarımda Bilmem; kendimi bulmaya değer mi? Neye el atsam solduruyorum Kayıveriyor ayağımın altından kayalar Çürüdü her yanım hatalara çarpmaktan Bilmem, doğrular mutluluğa götürür mü? Kök salmış içimde hüzün salkım saçak Boynu bükük açtırtamadığım çiçeklerimin Tutunacak dalım yok düşerken dipsiz uçurumlara Bilmem, doğacak güneşi beklemeye değer mi? Aşınmış bendeki gidilmeyen yollar Yıkılmış köprüler geçit vermiyor Kucağına düşüyorum her daim yalnızlığımın Bilmem; yeni başlangıçları hayal etmeye değer mi? Hülya Ö.-K. 16.05.2007 |
24-12-2009, 03:19 | #5 |
|
Hüküm giydin bensizliğe
Tomurcuk açan yediverenim yok artık İhanet sarmaşıkları bitiverdi ömrümde Sevda bahçesi zehirli yılanlara teslim Değil mi ki kokum karışmış yaban ellerinkine Koklamaya kıyamadığım gülümdün Hoyrat ellerde kanatacak dikenlerin seni Susarak öç almak var yarınlarda senden Bakamam gözlerine, o kadar kirliler ki Prangalardan ağır sırıtan maskeler Gülen ayva ağlayan nara yenik Volta atarken ağır çekim görüntüler beynimde Şaha kalkmış aldatma sen varsın başrollerde Can veremez ölü düşler hayallerime Pas tutmuş yaşam hüsran zincirlerinde Sorulara gebe bendeki geceler Uyanırım gün be gün belirsizliklere Yalnızlığınla taçlansın yarınların Kurtuluşun olsun sığınaksız günler Kendimden vazgeçecek kadar önemli değilsin Değmezsin gösterdiğim soğuk nezaketime Boşalt artık işgalindeki kıyılarımı Affedeceğimi sanmayasın son nefesinde Nafile telaşların, itirazların kahpeliğine yenik Temyiz hakkın yok; hüküm giydin bensizliğe |
24-12-2009, 03:20 | #6 |
|
Varoluşumun huzuru (Hoşgeldin, hoşuma geldin)
Sevgi dalgalarımın köpüğü Uykusuz gecelerime doğan seher Hangi yakın bilinmezlerden geldin Gülücük açtırdın gamzelerimde Hoş geldin, hoşuma geldin Gülümsedi ruhum seninle Hoşluklarla geldin, yaşamı getirdin Mutluluk şarkıları düşürdün dilime Bağrımda korku dolu şafakların nuru Acıyla gelen hayat kaynağım Yorgun kazandığı zaferden Süt kuzusu, ana yavrusu Bahçemin en güzel çiçeği Sarılmış ak göğsüme Dudaklarımda sonsuz şükran Islandım saadet sellerinde Sefayla geldin, güzellikler getirdin Kanatlandı sonsuz huzur bende Sevgiyle geldin, sevgiler getirdin Çözdüm var oluşumun sırrını seninle |
24-12-2009, 03:28 | #7 |
|
Emek (Babama)
Vakitlerden günün solgun yüzü Geceyi bölüverir insafsız saatin zili Duyardım ardından salladığı okkalı küfürü Ve ciğerini parçalayan kuru öksürüğünü Uyanırdı her sabah vatan düşünden Yaban ellerin horlanan emekçisi Haklıydı serzenişinde; saat henüz sabahın dördü İsyanlara gebedir gecenin o kör saati İsteksizlik kaplardı yorgun bedenini Verirken ellere ellerinin bereketini Bilirdim sevmezdi o kasvetli gri ülkeyi Alnının terini banarken helal aşına Yaşanmamışlıkların küskünlüğü sinmişti bakışlarına Atamadan dünün yorgunluğunu Eğik omuzlarında yarının sorumluluğu Dev çarkın yılgın işçisi Almanya’nın yorgun bekçisi Bezgin yılların gariban emekçisi Düşmezdi dilinden memleket türküsü Yürek tutuşur İsyanlar kabarır Koşup öpesim gelirdi nasırlı avuçlarını Ve sılayı her andığında yaş dolan göz uçlarını Saklayabilseydim eğer Akıtmaya utandığı o gözyaşlarını Dünyanın en zengin kadını olurdum ben Aşardı onların değeri zümrütleri, yakutları Hülya Ö.-K 2008 |
24-12-2009, 03:30 | #8 |
|
Kardeşliğin türküsü
Türkü, Kürtü, Lazı, Gürcüsü, Giritlisi, Gaggoşu, lazı, zeybeği, dadaşı, efesi Hep birlikte tutarak ellerimizi Türkü söyleyeceğiz meydanlarda Barış ve kardeşlik türküsünü Çanakkale ruhunu taşıyan biziz Kurtuluş savaşını kazanan biziz Ulus olma bilincine ulaşan biziz Bayrağına saygı duyan biziz Biz bizi kırdırmak isteyenlerin oyununu ters teperiz Yurdumun dört bir yanında Hep beraber omuz omuza Halay çekeceğiz meydanlarda Barışın ve kardeşliğin halayını Umarım bu dileklerim bir gün gerçek ola... Hülya Ö.-K. |
25-12-2009, 21:37 | #9 |
|
Biz kokar türkülerimiz
Türküdür Türkün has nidası Taşlaması, barağı, uzun havası Doğaçlaması, koşması, bozlağı, ağıtı, Buram buram biz kokar türkülerimiz Elele omuz omuzayız horonlarla, halaylarla Nasıl da çınlar ortalık çekilen zılgıtlarla Yaradana sığınırız huşu ile semahlarda Buram buram duygudur türkülerimiz Hepsinde ayrı makam, her biri ayrı hava, Ege türküleri seviyorum desem, küsecek Marmara Karadeniz, Akdeniz desem, aklım kalır Anadolu’da Buram buram Türkiyedir türkülerimiz Dostluk türkülerde, kardeşlik türkülerde, barış türkülerde Türkü söyler gagoşu, efesi, lazı, dadaşı, zeybeği de Gözetmez türkülerimiz ne ülke, ne yöre, ne de lehçe Buram buram kardeşliktir türkülerimiz Halk ozanları ve bağlamaları titretir gönül tellerini Aşıklar ve sazları dillendirir yanık yüreklerini Halktan gelir, halkımı anlatır dillendirdikleri Buram buram halktır, Anadoludur türkülerimiz Bazen diller yanık bir sevda türküsü çığırır Bazense gidenlerin ardından ağıtlar yakılır Hasret, özlem, ayrılıklar türkülerde anılır Buram buram duygu yüklü türkülerimiz Hasret kokar, sevda kokar, özlem kokar Sitem kokar, naz kokar, niyaz kokar Kavuşmanın da, ayrılıkların da türkülerde yeri var Buram buram biz kokar türkülerimiz Anadolum’da yanık yanık, içli içli türkü söylenir Türkülerimiz asırlardır dilden dile iletilir Türküler bizi birleştiren köprülerdir Buram buram Türkiyedir türkülerimiz Hülya Öner (Karadayı) |
25-12-2009, 21:39 | #10 |
|
Aylardan ayrılıktayım
Aylardan ayrılıktayım Mevsimlerden hazan Dipsiz uçurumlarda Vurgun yemiş zaman Ayrık otları bitmiş kalbimde Güllerim dikenli, ele gelmiyor Vedalara kurulmuş saatler Yitirdiğim hayallerin sonu gelmiyor Elyordamıyla bulmaya çalışırken yönümü Kayboldum mora çalan hüzün gecelerinde Soldu yeşertemediğim dünüm Umut ektiğim hayırsızların bahçelerinde Bitap düştüm, yoruldum Kendimi var ederken yok etmelerden Duvarsız şimdi içimdeki mahpushane Değil mi ki başgardiyanım bendeki ben Adım anılırken selalarda Terkedilmişliği süpürürüm kabrime Matem bağladı düşlerim Sahi; yok mu cenazemi kaldıran Hülya Ö.-K. |
27-12-2009, 01:40 | #11 |
|
Aşkta yarın yoktur
Duygulardan yanılgıdır aşk
İlkel bir sızı Bir yudum sevgi arayışının bedeli Ödenir karşılıksız sevmelerde Kaybetmeye hüküm giyer aşk Yitip gitmeye mahkûmdur sevilen Acı bir tortu kalır geride Birde boynu bükük anılar Bestelerden mahurdur aşk Güftelerden yalnızlık Makamlardan ayrılık Her dilde aynıdır melodisi Yâd eder özlemle hasreti Mevsimlerden karakıştır aşk ıssızlaştırır gönülleri Yürek yangın yeri Duygular talan Soyunmuşken ona Kalakalırsın baharda kış ayazlarında Renklerden kuzguni siyahtır aşk Oysa yangın yerinden kaçırmıştın mavilikleri Azat etmiştin gönlünün kelebeklerini Hüznü yerleştirdin gözbebeklerine şimdi Üzülme hayatın gerçeğidir yanılgılar Zamanlardan yalnızlıktır aşk Kayıptır yarını Kayıptır insafı Yorar savaşlar Yorar sevdalar Zorlar hayat ve yaşanmamışlıklar Cesaretsizliğimiz bayrak gibi göğsümüzde Vazgeçersin zamanla kendinden bile Gölgeler siner zamanla sevdanın üstüne Unutursun uykusuz gecelerini Ve cevabı olmayan soruları Kaybedersin hayallerini doğan her yeni günle Korkular sarar yeniden Sevilmemeye dair Arayışların sancısı dağlar bedenini Acırsın heba ettiğin zamana Özlem duyarsın O yaban ağrısını alacak yeni bir sevdaya Çekilirken denizlerin senden Günler ağırken kurşundan Düşler enginlerinde kayıp Hapsetmişken gölgeleri umutsuzluğa Kurban vermişken geleceğini Beklerken karakış baharın ardında sinsice seni Bir bakarsın ki solmuş bir sabah Vazgeçemem dediğin karasevdan Geçip gitmiş senden Dinmiş üşümen Paletinde yine pastel renkleri Eteklerinde çin çin öter zillerin Heyecanla beklersin kapını çalacak yeni bir sevgiyi Aşta yarın yoktur, unutursun unutamam dediğini ------------------ Kendi kalemimden - tescillidir - Hülya Karadayı (Öner) |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
hayatın hukuksallaşması | geneous1987 | Yüksek Hukuk Eğitimi | 0 | 14-07-2006 11:00 |
Hayatın Riski | Ayfer Gökçen | Site Lokali | 1 | 18-11-2003 22:42 |
Şiddet Yaygınlaşırsa -Dr. Demet Işık | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 1 | 13-08-2003 11:35 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |