|
Hasta Hakları Hukuki Destek Merkezi (HASDEM) Hasta Hakları Hukuki Destek Merkezi (HASDEM), THS Hasta Hakları Çalışma Grubu projesidir. Bu foruma siteye üye olmadan soru gönderilebilir ancak forum sadece hasta haklarına ilişkin konulara açık olup, diğer hukuki soru ve sorunlar alanda yayınlanmaz. [HASDEM Portalı] |
26-11-2009, 02:52 | #1 |
|
Oğlumun Karaciğer Nakli
Merhabalar, öncelikle belirtmek isterim ki size yazacağım konuyu Avukata danıştım, ancak dava açmak için çok büyük paralar gerekiyor, ayrıca konunun xx (kapatıldı), adında bir kurum tarafından incelendiği ve bu kurumun mesleki kayırma yaptığı için, davayı kaybedeceğimizi söylediler. O zaman dava açmamızın bir anlamı kalmıyor; çünkü biz bu davayı, gerekirse evimizin eşyasını satıp açacağız. 27 Nisan 2009'da üşüten oğlum, sürekli hekiminin talimatıyla ilk defa bir takım ilaçlar kullandı, 15 gün sonra şiddetli karın ağrısı,takip eden günlerde ateş nedeni ile doktorunun talimatıyla yine aynı ilaçları kullandı. 17 Mayıs 2009'da turuncu idrarla yapılan tahlillerde(+2 billurubin)ve nihayet 19 Mayısta kan tahlilleri sonucunda ALT-AST iki binlere dayanmıştı. 21 Mayıs'ta, özelde başlayan ve resmi kurumda devam eden tahliller ve olası hastalıklar defalarca araştırıldı,hepsi negatif çıktı. "Oğlumda, virüs, bakteri ve herhangi bir karaciğer hastalığı bulunamamıştı". Ben Resmi Kurumdaki Prof. Doktora ve uzmanlığını yapmakta olan hekimlere oğlumun Nisan ayının son günlerinde ve 21 Mayısa kadar kullandığı ilaçları yazılı olarak sundum ve "hepatoksik etkileri" olduğu yazıyor dedim, ancak doz aşımı olmadığını ve ilaç hepatitinin olmadığını söylediler. Ve maalesef araştırıp bulamadıkları virüs nedeniyle, oğlum hastaneye yatırılmadı, elektirolit kaybı yok diye serum dahi takılmadı. 28 Mayıs a kadar evimizde bekledik ve aynı gün oğlumun ağzındaki kanamalar nedeniyle (yine hocamızın "muayenehanesine" gittik), ve ilaç tedavisine başlandı ama virüs olasılığı nedeniyle Çocuk Acil de takip edildik. Maalesef 6(altı) gün sora, o güne kadar normal olan Amonyak yükseldi ve oğlum Amonyak Komasına girdi, ve Pediatri servisine yatışımızı yaptılar. Organ Nakli Ünitesinden hocamız gelip oğlumu gördü ve "Fulminant Hepatit" tanısıyla oğlumu nakile hazırladı, 10 Haziran daki nakil ameliyatına kadar, oğlum, 3 defa Plazma Ferez ve son gün Hemodiyalize girdi, evet artık son saatleri idi, eşime nakil için hazır olması söylenmişti ki mucize kadavra çıktı. Organ Nakli ekibine canımı verebilirim ama ne için? Henüz 5(beş) yaşında bile olmayan oğlum, bulunamayan virüs için, ilaç hepatiti dikkate bile alınmadığı için, bundan sonra ne kadar yaşarsa, ilaca ve hastahaneye bağımlı ve yarım bir insan haline getirildi. Ayrıca ameliyattan birkaç saat sonra, organ naklini teşvik amacıyla, yapılan röpörtajda; kamera çekimleri makaslanıp, söylediklerimin anlamı degiştirildi ve gazetelerde çıkan resmimizin altında, benim söylemediğim cümleler yer aldı... Anlatacaklarım en kısa haliyle bunlardan ibarettir. Benimki ana yüreği dediklerinden, yazımı yayınlamanız önemli degil, önemli olan bilmeniz. Ben Tıp Uzmanı degilim, ama aylardır araştırıyorum ve oğlumun hiç uğruna öldürülüşüne defalarca tanık oluyorum ve çaresizliğimin beni öldüreceğini biliyorum. Yavrumda bende artık kekeme insanlarız, oğlumun psikolojik gelişimi benim için çok önemli idi ama artık öyle değişti ve öfke küpü oldu ki oğlumdan korkuyorum... Teşekkür ederim,
|
26-11-2009, 12:00 | #2 |
|
Sn.Katılımcı
Ne yapacağınıza karar verebilmek için önce ne olduğu,sebepleri varsa ilgililerin kusurları ve uğranılan zarara ilişkin bağımsız bir kuruluştan bilimsel görüş almanızda yarar bulunmaktadır. Bunun için öncelikle çocuğunuza ait tüm dosya kapsamını ilgili kurumlardan (aslı gibir onaylı ve sayfa saysı da bildirilerek )Hasta Hakları Yönetmeliği 16.Mad.gereğince talep etmeniz gerekecektir. Tüm dosya kapsamı ile Üniversitelerin Adli Tıp Kurumu Anabilim Dalına, ilgili uzmanların katılımı ile bilimsel görüş almak için başvurmanız gerekmektedir. Bu raporun sonuçlarına göre kendinize bir yol haritası çizmeniz daha güvenilir olacaktır. Her aşamada bir avukattan hukuki destek almanızı öneriyoruz. |
26-11-2009, 23:52 | #3 |
|
Sn Konuk;
Allah şifalar versin, gerçekten üzücü bir durum. Oğlunuzda henüz etkeni saptanamayan ve fulminant hepatit'e neden olan bir virüs hastalığı şüphe edilmiş. Siz ise karaciğerde gelişen bu hastalığın soğukalgınlığı nedeni ile verilen ve prospektüsünde hepatoksik olduğu yazan ilaçtan olduğunu ve bunun fark edilmediğini düşünyorsunuz. Yazdıklarınızdan bunu anlamaktayım. Fulminant hepatit yapabilen ve tetkik edilip te saptanamayacak birçok virüs vardır. Bir ilaca bağlı karaciğer yetmezliği görülür mü? diye sorarsanız bu çok sık rastladığımız bir durum değildir, ama çok sık olmaması sizin oğlunuzda olmayacak diye bir durum ortaya çıkarmaz. Bir ilacın hepatotoksik etkilerinin olabileceği demek fulminant hepatit yapar anlamına gelmez. Hepatotoksik etkisi olan birçok ilaç var, ve bu genellikle doza bağlıdır, yani yüksek dozlarda toksik etkiler daha sık ortaya çıkar. Ancak tedavi dozunda fulminant hepatit yapan ilaçların sayısı 20yi geçmez. Mesela çok sıradan bir ilaç olan parasetamol (vermidon, minoset, calpol, tamol, ve hemen hemen tüm soğuk algınlığı ilaçlarının içinde olan ilaç) normal dozlarda değilde yüksek dozda alındığında böyle bir şey yapabilir, veya altta yatan kronik bir karaciğer hastalığı varsa mesela kronik alkol tüketimi, veya beraberinde kullanılan başka bir ilaç (bazı ilaçlar- bu ilaçların isimleri bellidir) varsa tedavi dozunda da bu tabloyu yapabilir. Size sormak istediğim şeyler var. Cevaplarsanız belki daha çok yardım edebiliriz. 1) 17 Mayıstan yani idrar rengi koyulaşmadan daha önce yapılan tetkiklerinizde ve en önemlisi ilk hastaneye başvurduğunuzda ALT, AST, idrar tetkiki yapıldımı? Yapıldı ise tarihleri ile birlikte sonuçları, diğer tetkiklerle birlikte yazabilir misiniz? 2) Size verilen ilaçları tarih sırasına göre yazabilir misiniz? 3)Organ nakli yapıldıktan sonra hastanızdan alınan karaciğerin patoloji incelemesi yapıldıysa, ki yapılması gerekli, sonucnda ne çıktı? Patoloji sonucu viral hepatit ile ilaca bağlı toksik hpatit'i ayırt edebilecek ip uçları verir. Çocuğunuzu karaciğer problemi olduğu anlaşılınca ayrı bir hastaneye götürdünüz sanırım. Size viral hepatit denmiş, ilaca bağlı toksik hepatit olmadığı söylenmiş. Viral değilde ilaca bağlı olduğu düşünülseydi sizi takip altına alan Prof.Dr. dediğiniz doktorunuzun yapacağı tek şey o dönemde tüm ilaçları kesip beklemekten başka yapacağı birşey yoktu. Hepatitlerde hastalığın seyrini değiştirmek zordur. Kendiliğinden iyileşecek olanlar kendiliğinden iyileşir, fulminanta gidecek olanlarda fulminata gider, fulminant hepatitin ise ölüm oranı çok yüksektir. İlaca bağlı hepatitler ilacın kesilmesiyle kendiliğinden düzelir. Herhangi bir ilacın yapmış olduğu karaciğer hasarını diğer bir ilaçla düzeltemezsiniz, yani "çivi çiviyi sökmez" gibi birşey. Hepatit tablosu fulminant dediğimiz duruma geldiğinde ise yaş faktörü kendiliğinden iyileşmede çok etkilidir. 10 yaş altı ve 40 yaş üstünde düzelme oranı çok düşüktür. Sorularımı yanıtlarsanız belki daha fazla yardımcı olabilirim. Hukuki olarak bir girişime girmeden önce kulaktan dolma bilgilerle veya sırf ilaçların prospektüsünde bu bilgiler yazıyor du ancak dikkat edilmedi gibi düşüncelerle değilde daha iyi araştırarak gerçekleri öğrendikten sonra bu hakkınızı gerekirse kullanmanızı tavsiye ediyorum. Yukarıdaki cevapta avukat hanımın da belirttiği gibi ilgili uzmanların bilimsel görüşünü almanız şarttır. Patoloji sonucu çok önemlidir. Aksi durumda değerli vaktinizi zaten hasta olan çocuğunuza ayırmak yerine hukuki süreçte harcayarak hastanıza ayıracağınız zamandan kısacaksınız. Tekrar geçmiş olsun. |
28-11-2009, 04:20 | #4 |
|
Sayın hukuksever_dr
Yönetimden, Çok özür dilerim, başka şekilde yazma şansım olmadı ama hukuksever-dr un sorularını yanıtlamak istedim. Merhaba, gösterdiğiniz ilgi ve samimiyet için çok teşekkür ederim. İstediğiniz bilgileri, mümkün olan en kısa şekilde yazmaya çalışacağım; ancak, eğer detaylı bilgi isterseniz, gönderebilirim. 22.09.2008 AST:34, ALT:10 , Bilirubin: Negatif.-----------------------17.05.2009 Bilurubin:2+ ; 19.05.2009 AST:1800, ALT:2069; 20.05.2009 , ALT:1703; Bu tarihe ait, Üst ve alt Batın Ultrasonografisine göre:” Karaciğer, uzunlamasına akstra 130 mm olup, normal sınırlar içindedir. Sol lop, keskin, konturu muntazamdır. Karaciğer parankim ekojenitesi, normal ve parankim homojendir. İntrahepatik yer kaplayan oluşum saptanmamıştır. Vena porta normal genişlikte 6 mm dir. Porta hepatis normaldir.” Diye yazıyor, ve diğer organlar içinde her şey normal. 21.05.2009 AST:1037, ALT:1367; 28.05.2009 AST:1874,ALT:1330; 31.05.2009 AST:884,ALT:910; 02.06.2009 AST:477, ALT:734; 03.06.2009 AST:346, ALT:595. Oğlum, 3 Haziran günü ani yükselen Amonyak nedeniyle, Amonyak komasına girdi. İlaç kullanımı: 27,28,29,30 Nisan 2009 Paranox-FORT 240 mg, İbufen şurup; 30 Nisan 2009 Diazepam DESİTİN Rectal 10 mg; 17,18,19,20,21 Mayıs 2009 Paranox-FORT 240 mg, İbufen şurup-----------------------------28,29,30,31 Mayıs,01,02 Haziran 2009 Ursofalk süspansiyon, Medpamid solüsyon; Çocuk acil de uygulanan ilaçlar: 28,31 Mayıs,02 Haziran 2009 , Her bir günün tedavisi, TDP,5 mg KVA”kvit”,Pankreatik amilaz, Ursofalk yarı doz, Hidrasyon, Calpol süspansiyon 12 cc…Ayrıca, tüm tarihlere ait, ultrasonografi ve Amonyak degerinin ani yükselişini gösteren, tahlil sonuçları mevcuttur. Önemli konu, oğlumda “ikterin” ortaya çıkışı, 21 Mayıstan sonradır, yani transaminaz düzeylerinde ciddi bir düşüş olduktan sonra; oysa viral hepatitlerde sarılık, transaminaz düzeylerinin pik yaptığı noktada ortaya çıkıyor imiş, en azından, bilimsel araştırmalar, böyle yazıyor. Diğer önemli konu, bize , çocuğumuzun bol sıvı tüketmesini söyleyen, hekimlere, ne kadar sıvı tükettiğimizi söylemiş olmamıza rağmen, bunun yetersiz olduğu, bize söylenmediği gibi, serum da takılmadı. Niye? Çünkü: elektrolit dengesi bozulmamıştı ! Doğrudan alıntı yaparak bir cümle ekliyorum:”İlaç alan asemptomatik hastalarda transaminaz yüksekliği saptanırsa, 6 hafta süreyle transaminaz düzeyleri izlenir, özellikle epidemiyolojik bulgular, viral hepatiti düşündürmüyor ise, ilaç tanı , konana kadar kesilmelidir. 2 kat ve üstündeki transaminaz yüksekliklerinde, ilaç tedavisi kesilmelidir”. Evet sizinde yazdığınız gibi, çivi çiviyi sökmez ve 28 Mayıs ta başlayan ilaç tedavisi, özellikle Calpol süspansiyon, benim yavrumu öldürmüştür. Son sorunuzun cevabı da, evet, elimizde bir patoloji raporu mevcut; ancak, bulunamamış virüse rağmen, Ön Tanı olarak: Tüm viral hepatitler tanımlanmıştır” yazan bir raporu hazırlayanlara, acaba ne kadar güvenilir? Ya da resmimizin altına, söylemediğim cümleleri yazdıranlar; oğlumun karaciğerini kaybetme nedeninin, ilaca bağlı toksik hepatit, olduğunu, söyler veya böyle bir rapor yazarlar mı? İnananınız, şu anda, toksik hepatit etkeni ilaçları ezbere biliyorum. Belirtmek istediğim diğer konu, biz, araştırmalarımızı, internet üzerinden ulaşabildiğimiz, yerli ve yabancı kaynaklı, bilimsel çalışmaları, inceleyerek yapıyo-ruz…Biz, oğlumuzu kaybettik, ve hiçbir şey ispatlayamayacağımızın farkındayız, ama bu ülkede, temiz kalabilen her şey adına, hala Türk Hukuku na, inanıyor ve güveniyorum. Ne acı ki Hipokrat yeminindeki, kardeşlik ilkesi, maalesef insan hayatından daha önemli. İyi bildiğim bir şey, var ki ben, sadece bu dünyalık yaşamıyorum. Teşekkür ederim.
|
29-11-2009, 18:57 | #5 |
|
Sayın Konuk;
Ben de size ilk cevabımı yazarken tahmin ettiğim için paracetamol'ü örnek vermiştim.(yani Calpol ve Paranox Fort'un ikisinin de ortak etken maddesi) Soğuk algınlığı geçiren, ateşi olan hastalara verilen ilk ilaçlardan biridir, ve çok yaygın kullanılır. Paracetamol'e bağlı toksik hepatit ve buna bağlı olarak karaciğer yetmezliği gelişti diye düşünmeniz normal. Çünkü prospektüsünde bu bilgi mevcut. Ayrıca biz doktorlar biliyoruz ki, tüm dünyada akut karaciğer yetmezliğinin %65-%70 ilaçlara bağlı ve bu ilaçlar içinde ilk sırada (bu oran %90 gibi yüksek bir oran) paracetamolün aşırı dozda kullanılması gelmektedir. (çok yüksek dozda alınması veya çocukların ortada bırakılan ilacı bolca içmesi). Dikkatinizi çekiyorum "aşırı doz" kavramı mevcut. Aşırı doz dediğimiz çocuklarda kilo başına en az 150mg'ın tek bir seferde içilmesi veya bir günde kilo başına en az 250mg dozlarında olması gerekir. (bir şişe düz Calpol; plus olmayan; 25 kilo altı bir çocuk için tek seferde alınması gibi). Peki normal dozlarda bu durum gerçekleşmez mi? Sorunun cevabı çok nadirdir, ölümcül olabilecek düzeyde olması ise; böyle bir vaka henüz bildirilmemiş. Tedavi dozlarında akut karaciğer yetmezliğinin geliştiğininin bildirildiği vakalarda hastaların buna zemin hazırlayacak başka bir karaciğer hastalığı(kronik alkolizm, viral hepatitler, doğuştan bir karaciğer problemi gibi) olduğu veya beraberinde başka bir ilaç kullanımının olduğu yönünde olmuş. Tek başına hiçbir problem olmadan akut karaciğer yetmezliği geliştiğine dair vaka bildirimi bulamadım. Sizin bence üzerinde dormanız gereken konu çocuğunuz ilk hastalandığında soğuk algınlığı teşhisi üzerinde durmanız. Çocuğunuz ilk hastalık belirtleri başladıktan 20 gün sonra karaciğer hastalığı olduğu saptanmış. Acaba daha soğuk algınlığı diye ilk başvurduğunuzda karaciğer enzimleri yüksek miydi? Bu sorunun da cevabını hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz, ALT, AST bakılmamış. Bakılması gerekirmiydi? Karaciğere ait hiç bir belirti olmadığı için doktorunuzun bu testleri istememiş olması normaldir. Ancak soğuk algınlığının 1 haftada geçmesi beklendiğinden, hasta 1 hafta sonra şikayetler geçmemiş halde doktora giderse birtakım tetkiklerin yapılması beklenir. Bilmiyorum sizde durum nasıl oldu? İlk başvurudan ne kadar sonra doktorunuza tekrar gittiniz? (15 gün sonra karın ağrısı, ateş gelişti, doktorun talimatı ile aynı ilaçlar kullanıldı demişsiniz ama, bu talimat doktorun muayenesi sonrasında olmuştur diye düşündüm). Yazdığınız tetkik sonuçlarına göre ilk bakılan ALT ve AST değerleri en yüksek, giderek düşüş göstermekte. Bu düşüş hastanın kliniğide kötüleştiği için fulminant hepatit'in göstergesi. Karaciğerde enzim açığa çıkaracak sağlam hücre sayısı azaldığı için enzimler düşüyor. Peki 19.05.2009'da 2000'den daha yüksek olan ALT hangi hastalığa bağlı olarak kaç günde bu seviyelere çıkabilir? Bu sorunun net bir cevabı yok. Karaciğer aynı hastalığa farklı şekilde yanıt verebiliyor. Bunda birçok etkenlerin rolü var. İmmün yanıt (savunma sistemimiz) burda çok etkili. Hastalığa karşı immün yanıtın çok kuvvetli olduğu viral hepatitlerde 1-2 günde enzimler bu kadar yükselebileceği gibi, immün yanıtın zayıf olduğu bireylerde karaciğer hasarı az olacağı için enzimler daha düşük seyredebiliyor (yani hastalık daha hafif seyredebiliyor). Size ters gibi gelsede viral hepatitlerde immün yanıtın şiddetli olması hastalığın ağır seyretmesine neden oluyor. Viral hepatitlerde sarılığın "ikterin" enzimlerin en yüksek olduğu zaman ortaya çıktığını söylüyorsunuz. Halbuki 17 mayısta idrarda 2+ bilirubin saptandıktan sonra enzimlere bakıldığını yazmıştınız. İdrarda 2+ bilirubin demek kanda bilirubin'in en az 5 olması demek. İkter çocuğunuzda daha enzimler düşmeye başlamdan ortaya çıkmış. ikincisi çocuğunuzda enzimlerin ne zaman pik yaptığı belli değil. Çünkü enzimlere ilk bakıldığı tarih enzimlerin pik yaptığı tarih mi? Enzimler 4-5 gün önce bakılsaydı daha yüksek saptanabilir miydi? Belki. Yani ne zaman pik yaptığını bilmiyoruz. Sadece düşmeye başladığı saptanmış. Başka bir konu viral hepatitlerde sarılık enzimlerin pik yapmaya başladığı zaman ortaya çıkar diye bir şey yok. Birçok viral hepatit sarılık olmaksızın iyileşir, özelliklede çocuklarda bu durum geçerlidir, hepatit A çocuklarda özel bir belirti vermeden iyileşiyor, sarılık olmuyor. Viral hepatitlerde önce enzimler yükselmeye başlıyor, en yüksek değere ulaştığı zaman sarılık daha pik yapmamımış oluyor, sarılık piki enzimler düşmeye başladıktan sonra gerçekleşiyor ve sarılık da kendi pikinden sonra düşmeye başlıyor. Bu durum fulminant hepatit olmadığı zamanlarda geçerli. Sizin hastanızda durum farklı. Fulminant hepatit zaten karaciğer yetmezliği demek, karaciğer yetmezliği arttıkça sarılık giderek daha da artıyor, bu durumda pikten bahsedemeyiz. Başka bir konu ise elinizdeki patoloji sonucu. Sonuçta viral hepatit ile uyumlu gelmiş. Ancak siz burda patolojinin bilerek toksik hepatit raporu verilmediğini söylüyorsunuz, yani patolog taraflı davrandı diyorsunuz. Bu şekilde düşünüyorsanız hukuki bir süreç başlattığınızda tarafsız bir patolojik inceleme tekrar yapılacaktır (tarafsız dediğime bakmayın, yeni patologda sonuçta bir doktor, sizin gibi düşünecek olursam o da yine doktorları kayıracak ve rapor yine aynı olacaktır). Bu şekilde düşünüyorsanız hakkında suç duyurusu yapacağınız doktor veya doktorları- hastane veya hastanelerin hatalı olduğuna karar verecek heyet tamamen doktorlardan oluşacaktır. Peki bu heyet kendi meslektaşlarına hatalı raporu verir mi? Hukuki süreçte hakim doktorlardan oluşan bu heyetin raporuna göre karar verecektir. Teknik bir konu olduğu için hakim doktorların hata yapıp yapmadığına kendi başına karar veremez. İçinde olduğunuz durum gerçekten çok zor bir durum, ben böyle bir olay yaşamadım, hiçbir yakınımın başına böyle bir olay gelmediği için duygulrınızı anlamam imkansız. Yaşayan bilir. Ancak bir doktor olarak şunu söyleyebilirim. Hiçbir doktor başka bir meslektaşını kayırmak için bilerek farklı bir rapor yazmaz, hiçbir doktorlar heyeti başka bir doktor ceza almasın diye mahkmeyi yanıltmaz. Çünkü doktorlar birbirlerinin arkasından atıp tutmayı, ben daha iyi bilirim demeyi çok sever, kimse kimseyi kayırmaz. Size tekrar geçmiş olsun diyorum. Sormak istediğiniz şeyler olursa burdan sorabilirsiniz. Tarafsız bir şekilde yanıtlamaya çalışırım. Yanıtlarken birçok bilisel kaynaktan inceleme yapıp cevap yazmaya çalışıyorum. |
30-11-2009, 11:56 | #6 |
|
Sayın Hukuksever-Dr
Merhaba, Sayın hukuksever_dr, Oğlum, beş hafta erken doğmuş olmakla beraber, oldukça sağlıklı dünyaya geldi ve sürekli hekim konturolünde idi, hatta kendim bakıcıda büyümüş bir çocuktum ve oğlumun doğumuyla, hayatımı sıfırlayıp, onu, kendim büyütmek istedim ve yaptım, o nedenle, oğlum hakkında her konuda detaylı bilgi verebilirim. Evet ben, Fulminant hepatit öncesindeki ALT-AST yüksekliğinden dolayı Paracetamol’ü sorumlu tutuyorum; çünkü, oğlum on üç aylık iken, diş çıkarma ateşinde, “40 Derece üstü ateşte” yine doktor talimatı ile Calpol süspansiyon kullandığı sırada ; açık sarı, asit kokulu, fışkırma şeklinde yüksek basınçlı ishal ve şiddetli istifra sonucunda, üç gün özel bir hastanede gözetim altında tutuldu. O zamanda virüs ya da bakteri bulunamadı, ve tam bir tanı konulamadı, ancak “serum takıldı” ve üç gün sonunda; oğlumun iştahı düzeldi, istifra ve ishali durdu. (O hastahanede yapılan tetkiklere; hastanenin yıkılması sebebi ile ulaşamadım ama arşivi devrettikleri hastaneyi bulmak için uğraşıyoruz.) Daha öncesinde yıllarca hasta bakmış, ve hastane gönüllüsü olarak çalışmıştım ve bir daha evime Paracetamol sokmadım. Bu olaydan sonra oğlum, süt ve süt ürünlerinden uzaklaştı, ama az uyuyan, çok oynayan bir çocuktu ve tam iki yıl emzirdim. Hiperaktif degil, yüksek enerjili çocuk grubunda olduğunu söylüyorlardı. Aralık 2007’de, yaşadığı soğuk algınlığı ağırlaştı ve oğlum altı gün boyunca kırk derece ateşle yaşadı, sürekli soğuk duş ve ateşi için İbufen şurup kullandım. Ve maalesef, ilaç tedavisine rağmen 29 Aralık 2007’de kucağımda uyurken vucudunda hafif kasılmalar oldu, sonraki iki geceyi hastanede serumla geçirdi. ”soğuk algınlıklarından kesinlikle eminim; çünkü, hem olaylarda birebir vardım, hem de doğruca hastaneye götürüyordum. Açıkçası soğuk algınlığını da, ömrü boyunca 3 defa yaşadı.” Eylül 2008’de cereyanda kalma sonucu yine soğuk algınlığı, yine ateş, karın ağrısı ve tüm vucudunda kasılma oldu ve yine geceyi hastanede serumla geçirdi. 22 Eylül 2008 tarihli AST-ALT düzeylerini, size bildirdim, her şey normaldi. Bu tarihten sonra kendimize yeni bir sürekli hekim bulduk, ve bu tarihe kadar oğlumun tüm bilgilerini ve kullandığı ilaçları yazılı olarak verdim.” Oğlumun, çok sağlıklı olduğunu ama bağışıklık sisteminin zayıfladığını, buna yönelik vitamin desteği yapacağımızı, söyledi, ve istenilen şekilde uyguladık.” 27 Nisan 2009 daki soğuk algınlığına kadar en küçük bir öksürme ya da burun akıntısı olmadı. Biz doktorumuza 24 saat ulaşabiliyorduk ve son olayda, ilk yaptığım doktorumuzu aramak oldu ve onun talimatlarını uyguladık, evet doktorumuza çok güvendik ve her dediğini yaptık, Mayıs ayında da ilk yaptığım yine doktorumuzu aramak, ona gitmek oldu, zaten o durumun içinden çıkamayınca bizi Prof. dr……. Yönlendirdi; maalesef, ona da çok güvendik, “yavaş ama iyileşiyor, merak etmeyin, hastaneye yatmasına gerek yok.” Dedi. Biz doktorlarımızdan izinsiz tek adım atmadık. Burada özellikle söylemeliyim, sürekli hekimimiz, kan tahliline , her zaman karşı çıktı; ta ki idrarda çıkan 2+ bilirubine kadar. Ayrıca oğlumun, yemek seçen, az uyuyan, hiç yerinde durmayan, immün sistemi zayıf, dünya tatlısı bir afacan olduğunu, her iki doktorumuz da biliyorlardı.
Benim oğlum Fulminant hepatit değildi, yani benim hastamda durum farklı degil, benim yazdığım bilgilerde, hastamın, Amonyak komasına girmeden gördüğü ilaç tedavisi ortadadır ve Hastalığın seyrini Fulminant hepatite çeviren bu ilaç tedavisidir, bu da gayet açıktır. Önceki bilgilerde, ALT-AST düzeylerinin, hastamdaki kadar yüksek olduğu durumlarda, ilaç tedavisinin kesilmesi gerektiği, açık bir şekilde yazmaktadır. Bende zaten, sarılık açıklamasını yaparken, Fulminant hepatit öncesi dönemden bahsediyorum ve “ikter”in ortaya çıkması; sarılığın gözle görünür hale gelmesi, yani” 22 Mayıs ta”, oğlumun gözlerinin beyazı sarardığında, enzim değerleri birkaç gün öncesinden düşmeye başlamış ve doktorlara göre, oğlum iyileşme yolundaydı. Bunlar 28 Mayıs taki ilaç tedavisinden öncedir. Zaten alıntı yaptığım araştırmada, tahlil sonucundan degil, göz ile görünen sarılıktan bahsediyor. “Enzim değerlerinin pik yaptığı nokta ile sarılığın gözle görünür olması, viral hepatit te ,doğru orantılıdır”, bizde “sarılık” enzim değerlerinin düşme eğiliminden sonra ve ilaç tedavisinden önce , ortaya çıkmıştır. Amonyak komasından sonraki renk bence sarılık olamaz, siyaha yakın, koyu turuncu bir renkti ve çok ağır bir asit kokusu vardı. Şu anda söyleyebileceklerim, bunlar, samimiyetinize inanıyorum, ancak doktorlarla ilgili çok olaya tanık olmuş bir insan olarak, bazı söylediklerinize katılamıyorum. Teşekkür ederim. |
01-12-2009, 22:28 | #7 |
|
Sayın Konuk;
Sizin yapabileceğiniz ve iddialarınızı ispatlayabileceğiniz kolay yol şudur; Çocuuğunuzadan çıkarılan karaciğere ait patoloji örneklerinden bir kısmını (tamamı değil) ilgili laboratuvardan alıp kendi istediğiniz bir kaç yerde daha patolojik incelemeye götürmeniz. Bir kaç yerde inceleme yaptırdığınız takdirde sonuçları karşılaştırabilirsiniz. Sonular toksik hepatit lehine gelirse hukuki haklarınızı sonuna kadar kullnabilirsiniz. Viral hepatit lehine sonuçlar alırsanız...... artık söylenecek fazla bir şey kalmaz. |
06-12-2009, 02:14 | #8 |
|
Sayın hukuksever_dr
Merhabalar, yaptığımız görüşmeler sonucunda, Patolojinin net bir sonuç veremeyeceği; Biyokimyasal değerlerin topluca incelenmesi sonucunda bir karara varılabileceği ve bunun da yoruma açık olduğu, söylendi. Patoloji raporunda: Tanı olarak, Fulminant hepatit ve Kolesistit. Patolojik lezyon yok ve karaciğer yapısının bozulduğu yazıyor. Çok özür dilerim tümünü yazmam şu anda olanaksız, okumak bile aklımı başımdan alıyor. Durumumuz bu, daha öncede, tüm araştırmaların yapıldığını ve başka herhangi bir hastalık bulunamadığını ve hastalığın seyrine ait daha birçok bilgiyi vermiştim. Böyle bir durumda biz ne yapmalıyız? Bence her iki doktorumuzun da ihmali var ama iş işten geçti, şartlar ne olursa olsun, giden geri gelmiyor.” Benim oğlum yok, sanki o öldü ve başka bir çocukla yaşıyorum. Nakilden dolayı kullandığı ilaçların hemen hemen tüm yan etkilerini yaşıyoruz, 13 mm ye ulaşan üriter sistem taşları, fıtık, yüksek tansiyon, ilaçların diğer yan etkileri, ruhsal durumu çoktan çöktü. “ Bize yol gösterici bilgi verebilirseniz çok sevinirim. Teşekkür ederim.
|
06-12-2009, 19:22 | #9 |
|
Sn.Katılımcı
Nasıl yol almanız gerektiği konusunda yanıt 2 nolu mesaj ve devamında belirtilmiştir. Bu alanda ;tıbbi dosya içeriğinin değerlendirilmesi ve bilirkişi görüşünü oluşturmak olanaksızdır.HASDEM adalete ulasmada sadece yol göstericidir. Gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ediyor ve kolaylıklar diliyoruz. |
07-12-2009, 02:20 | #10 |
|
Oğlumun Karaciğer Nakli
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Avukat Habibe YILMAZ KAYAR, sizlerden, aşağıda yazdığı gibi bir talebim yok, galiba bir yanlış anlaşılma oldu. Ama farkındamısınız bilmem ama bana ve hatta daha birçok kişiye fazlasıyla yardımcı oldunuz. Tekrar teşekkür eder esenlikler dilerim. "Bu alanda ;tıbbi dosya içeriğinin değerlendirilmesi ve bilirkişi görüşünü oluşturmak olanaksızdır." |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
engelli oğlumun hakları | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 19-11-2009 22:28 |
OĞlumun Velayetİ Hk. | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 03-09-2009 21:10 |
boşanma davası sonunda oğlumun velayeti | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 15-04-2009 11:16 |
iki oğlumun velayetini alabilirmiyim | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 10 | 18-05-2008 14:46 |
oğlumun miras hakkı | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 28-08-2007 16:55 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |