|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
04-08-2012, 12:14 | #1 |
|
Aile Mahkemesindeki İhtiyati Tedbirin Niteliği ?
(A)yşe eşine karşı boşanma davası açtı , dava dilekçesinde , eşi (B)ayram adına kayıtlı olan araç üzerine ihtiyati tedbir koydurdu. Daha sonra (C)elal , (B)ayramdan olan alacağı için , tedbirli araç üzerine haciz koydurdu.
1. Aile mahkemelerinde konulan ihtiyati tedbir , davacıya ne gibi olanaklar sağlar ? 2. İhtiyati tedbir , haciz niteliğinde olmadığı için , Davacı (A)yeşnin hakları nasıl korunacaktır ? 3. Türk Hukuk sisteminde , İhtiyati Haciz niteliğinde İhtiyati Tedbir denen bir olgu varmıdır ? 4. Satış aşamasında sıra cetveli düzenlenirken , sıralama nasıl olacaktır ? Daha sonra araç üzerine konulan haciz kaydı , ihtiyati tedbir kaydından önce dikkate alınacak diye biliyorum. Yani ihityati tedbir sıralamada dikkate alınmayacak. Eğer bu ihitimal doğru ise davacı eş (A)yşenin araç üzerine koydurmuş olduğu ihtiyati tedbirin ne anlamı olacak ??? |
04-08-2012, 13:22 | #2 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın meslektaşım, Bildiğiniz üzere ihtiyati tedbir (ferağdan men) kararları mal üzerindeki "rızai" satışları engelleyebilir, cebri satışlara bir etkisi yoktur. İhtiyati tedbir kararları cebri satışlarda sıra cetvelinde dikkate alınmadığı için Yargıtay "ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz" kararı verilebilmesine imkan tanımaktadır.Bu durumda ihtiyati haciz niteliğindeki tedbir kesinleşinceye dek hacze geçici katılabilmektedir. Olayınızda her ne kadar İİK.100/2 md gereğince ve ayrıca md. 101'de öngörülen takipsiz iştirak " Borçlunun eşi ve çocukları ve vasi veya kayyımı olduğu şahıslar evlenme, velayet veya vesayetten mütevellit alacaklar için önce icrası lazım gelen takip merasimine lüzum olmaksızın ilk haciz üzerine satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar aynı derecede hacze iştirak edebilirler" hükmü de kullanılabilir. |
04-08-2012, 15:46 | #3 |
|
Üstada ilaveten icra işlemleri muvazaalı olarak boşanma dosyasından hemen önce veya sonra başlamış ve mal kaçırma kastıyla yapılmış ise doğacak nafaka ve tazminat alacaklarınız için tasarrufun iptali davası açmanız gerekecektir.Konulan tedbir bu anlamda üçüncü kişilere karşı hüküm ifade edecek koca ile birlikte sorumlu olacaktır.
|
07-08-2012, 11:43 | #4 | |||||||||||||||||||
|
İhtiyati Tedbir - İhtiyati Haciz
|
22-04-2015, 19:15 | #5 | |||||||||||||||||||||||
|
Merhabalar, Yeni konu açmaktansa soracağım konuya kıyısından dokundurmuş meslekdaşımın başlığını canlandırmayı uygun buldum. Boşanma davası açmış eş dava açmadan hemen önce üzerine kayıtlı malları muvazaalı olduğu açık bir şekilde yakınına devrediyor. Başka bir mal varlığı da yok. Davaya karşı dava açarak cevap vereceğiz, çeşitli maddi taleplerimiz olacak. Ancak tahsil kabiliyeti olması açısından tedbir talebini düşünüyoruz. Sorun şu ki boşanma davası eşler arasında mal varlığı ise 3. kişi üzerinde. Bu durumda ayrı bir ihtiyati tedbir talebinde mi bulunulmalı 3. kişiyi de hasım göstererek yoksa doğrudan boşanma davası içinde bir talepte mi bulunulmalı? (Ki ikinci ihtimalde davada taraf olmayan 3. kişi hakkında hüküm verilebilir mi sorunu doğuyor.) Yardımlarınız ve yorumlarınız için şimdiden teşekkürler. |
22-04-2015, 20:37 | #6 |
|
Boşanma davanızla birlikte edinimiş mallarda katılma alacağı davanızı da ayrıca açarak tedbir talep edebilirsiniz.Üçüncü kişiler açısından boşanılan eşi de davalı göstererek tasarrufun iptali davası da açabilirsiniz.Kaldı ki kaçırılan mallar katılam alacağı davasında eklenecek değerlerden sayılacak ve hesaba dahil edilecektir.(229/1’e göre “eşlerden birinin, mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar” ve “bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler” edinilmiş mallara değer olarak eklenir)
|
22-04-2015, 20:45 | #7 |
|
Y8HD
Esas : 2011/3625 Karar : 2011/4839 Tarih : 04.10.2011 BOŞANMA DAVASI SÜRERKEN KOCANIN TAŞINMAZ SATMASI ( Tapu İptali - Edinilmiş Malları Tasfiye ) EDİNİLMİŞ MALLARI TASFİYE DAVASI ( Boşanma Davası Sürerken - Görev ) TAPU İPTALİ VE TESÇİL ( Kocanın Boşanma Davası Sürerken Taşınmaz Satması - Görev ) DAVALARIN AYRILMASI ( Edinilmiş Malları Tasfiye - Tapu İptali ve Tescil ) MUVAZAALI SATIŞIN İPTALİ ( Edinilmiş Malları Tasfiye İle Birlikte - Görev - Davaların Ayrılması ) TMK.225 4787 Sa.Ka.4 HMK.1 Taraflar arasındaki boşanma davası sürerken; davalı kocanın üzerine kayıtlı taşınmazı satması üzerine; Muvazaalı satışın iptaline ve davalılardan Süleyman`ın mülkiyetine dönecek olan taşınmazın yarı payının edinilmiş mallara katılma rejimi gereği davacı adına kayıt ve tesciline; aynen ifanın mümkün olmaması halinde taşınmazın rayiç değerinin belirlenerek satış bedelinin yarısının davalılardan tahsiline, yönelik davada: Mahkemece yapılması gereken iş; Genel mahkemelerde görülmesi gereken muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescil isteği ile ilgili davayı tefrik ederek mahkemenin ayrı bir esasına kaydetmek ve dosyanın görevli asliye hukuk mahkemesine gönderilmesini temin için görevsizlik kararı vermek; Aile Mahkemesinde kalacak olan mal rejiminin tasfiyesine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde katılma alacağı davasında ise; Taraflar arasında derdest olduğu bildirilen boşanma davasının sonucunu beklemek; boşanmanın gerçekleşmesi ve kesinleşmesinden sonra, davaya kaldığı yerden devam edilerek, taraf delillerini değerlendirerek esasla ilgili bir hüküm kurmak; boşanma davası olumlu sonuçlanmadığı takdirde ön koşul gerçekleşmediğinden davanın reddine karar vermek olmalıdır.mfk DAVA VE KARAR: Füsun .. ile Hüseyin .. ve Süleyman ... aralarındaki tasarrufun iptali davasının reddine dair Kadıköy 3.Aile Mahkemesinden verilen 23.12.2010 gün ve 651/1080 sayılı hükmün Yargıtay`ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ KARARI: Davacı Füsun ... vekili, davalılardan Süleyman ....`nin vekil edeninin eşi olup taraflar arasındaki boşanma davasının devam ettiğini, davalının adına tapuda kayıtlı 3091 ada 106 parseldeki binanın 12 nolu bağımsız bölümünü edinilmiş mallara katılma rejimi gereği vekil edeninin rızasını almadan diğer davalı Hüseyin ...`e devrettiğini, vekil edeni ve müşterek çocukların haklarını ihlal etme gayesi taşıyan muvazaalı satışın iptaline, davalılardan Süleyman`ın mülkiyetine dönecek olan taşınmazın yarı payının edinilmiş mallara katılma rejimi gereği davacı adına kayıt ve tesciline, aynen ifanın mümkün olmaması halinde taşınmazın rayiç değerinin belirlenerek satış bedelinin yarısının davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini istemiştir. Davalılardan Süleyman .... vekili, boşanma davasının derdest olup mal rejiminin tasfiyesi davası açılamayacağını, davacının bağımsız bölümün edinilmesinde katkısı olmadığını, davanın süresinde açılmadığını açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Diğer davalı Hüseyin ..... vekili, davanın niteliğinin tam anlaşılamadığını, genel hükümlere göre tapu iptali ve tescil isteğinin ise genel mahkemelerde görülmesi gerektiğini, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin ise vekil edenine husumet düşmeyeceğini, bağımsız bölümün işyeri olarak kullanılmak amacı ile bedeli de ödenerek alındığını, muvazaa bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, birbirinden farklı iki davanın aynı dava dilekçesi ile açılıp birinin diğerine bekletici mesele yapılması mümkün olmadığı, boşanma davasının derdest olup öncelikle muvazaalı satışla ilgili dava kesinleştikten sonra tapunun yarı payının iptali veya bedelin ödenmesi isteğinin görülebileceği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamalar ve dosya kapsamına göre; davada davalı eş Süleyman tarafından diğer davalı Hüseyin`e yapılan satışın muvazaalı olduğu iddiası ile iptali ve davalı eş adına tescili, bunun yanında davalı eşe dönecek tapu kaydının eşler arasındaki mal rejimi gereğince tasfiye edilerek yarı paya ait tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili, mümkün olmadığı takdirde alacak isteğinde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Üçüncü şahsa geçen bağımsız bölüme ait tapu kaydının iptali ile eski malikine (yani davalı eş Süleyman`a) dönüşünün sağlanması ile ilgili davayı açmakta davacının hiç şüphesiz hukuki yararı bulunmaktadır. Bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile eski malike dönüşü sağlandığı takdirde açılan edinilmiş mallara katılma alacağının tahsili sağlanmış olacaktır. Davacının istekleri arasında yer alan taraflar arasındaki edinilmiş mallara katılma rejimi gereği yarı paya ait tapu kaydının iptali ve tescili mümkün olmadığı takdirde alacak (katılma alacağı) isteği bakımından bu davaların çözüm yeri 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi gereğince Aile Mahkemeleri olup, Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde ise Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekir. Davacının diğer isteği ise Borçlar Kanununun 18.maddesine dayalı şahsi hakka ilişkin muvazaa (danışık) nedeniyle tapu iptali ve davalı eş Süleyman adına tescili olup, bu istek bakımından uyuşmazlığın çözüm yeri ise HMK.nun 1 ve devamı maddeleri uyarınca belirlenecek genel mahkemelerdir. Görev kamu düzenine ilişkin olmakla yargılamanın her aşamasında kendiliğinden göz önünde bulundurulur. Mahkemece, her iki davanın birlikte Aile Mahkemesinde görülerek karara bağlanması doğru olmamıştır. Mahkemece yapılması gereken iş; genel mahkemelerde görülmesi gereken muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescil isteği ile ilgili davayı tefrik ederek mahkemenin ayrı bir esasına kaydetmek, daha sonra tefrik edilen dosyada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini düşünmek, Aile Mahkemesinde kalacak olan mal rejiminin tasfiyesine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde katılma alacağı davasında ise; eşler arasında evlilik devam ettiği sürece TMK.nun 225/2 maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejimiyle ilgili olarak tasfiyenin başlamayacağı ve yapılamayacağı kanun hükmü gereği olduğundan boşanmanın açılıp, olumlu sonuçlanıp, kesinleşmesinin mal rejimine ilişkin davalar bakımından ön koşul olduğunu, ön koşul gerçekleşmeden mal rejimi ile ilgili davanın görülerek sonuçlandırılamayacağını dikkate almak, bu sebeple kayıtlarda halen evli olduğu görülen taraflar arasında derdest olduğu bildirilen Kadıköy 1.Aile Mahkemesinin 2008/686 Esas sayılı boşanma davasının sonucunu beklemek, boşanmanın gerçekleşmesi ve kesinleşmesinden sonra davaya kaldığı yerden devam edilerek ve taraf delillerini değerlendirerek esasla ilgili bir hüküm kurmak, boşanma davası olumlu sonuçlanmadığı takdirde ön koşul gerçekleşmediğinden davanın reddine karar vermek olmalıdır. SONUÇ: Açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi: Y8HD 04.10.2011 - K.2011/4839 ____________ oOo ____________ |
22-04-2015, 20:56 | #8 |
|
Y4HD
Esas : 2010/165 Karar : 2010/987 Tarih : 08.02.2010 TASARRUFUN İPTALİ ( Katkı Payı Alacağı Davasından Mal Kaçırmak - Görev - Muvazaa ) MUVAZAA ( Tasarrufun İptali - Katkı Payı Alacağı Davasından Mal Kaçırmak ) AİLE MAHKEMESİNİN GÖREVİ ( Katkı Payı Alacağı Davasından Mal Kaçırmak - Muvazaa - Tasarrufun İptali ) HUMK.1 BK.18 Davacı, davalının, evlilik birliği içinde edindikleri apartman dairesini diğer davalı annesine devrettiğini öğrendiğini belirterek, danışıklı yapılan satış işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir. Boşanmış olduğu eşinin evlilik sırasında birlikte edinilen taşınmazı muvazaalı olarak üçüncü şahısa satıldığını iddia ederek tapu iptalini isteyen davacının davasına Aile Mahkemesinde değil, Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılması gerekir.fk DAVA VE KARAR: Davacı Ayşin vekili tarafından, davalı Tarık ve İpek aleyhine 23.02.2009 gününde verilen dilekçe ile tasarrufun iptalinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; mahkemenin görevsizliğine dair verilen 03.03.2009 günlü kararın Yargıtay`ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek, gereği görüşüldü. YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ KARARI: Dava, danışık (muvazaa) nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Yerel Mahkemece, mahkemenin görevsizliği nedeni ile dava dilekçesinin reddine ilişkin olarak verilen karar, davacı tarafından temyiz olunmuştur. Davacı, davalılardan Tarık`ın eski eşi olduğunu evlilik birliği içinde edindikleri malların paylaştırılması amacıyla Üsküdar Aile Mahkemesi`nde dava açtığı dava görüldüğü sırada davalının, evlilik birliği içinde edindikleri apartman dairesini diğer davalı annesine devrettiğini öğrendiğini belirterek, danışıklı yapılan satış işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, isteminin katkı payı alacağına ilişkin olduğu benimsenerek, davaya Aile Mahkemesinde bakılması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik karan verilmiştir. İddianın ileri sürülüş biçimine göre davanın yasal dayanağının Borçlar Yasası`nın 18. maddesi olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, katkı payı alacağı nedeniyle Aile Mahkemesinde bir dava açmış olup o dava sırasında davalılar arasında danışıklı olarak taşınmaz mal devri yapıldığını öğrenmiş ve danışık hukuki nedenine dayanarak genel mahkemede eldeki davayı açmıştır. Danışık nedeni ile açılmış bulunan eldeki davanın yasal dayanağı Borçlar Yasası`nın 18. maddesi olup davalılar arasında gerçekleştirildiği ileri sürülen danışıklı işlem, davacı yönünden haksız eylem niteliğinde olduğundan, uyuşmazlığın görüm ve çözüm yeri Hukuk Usulü Mahkemeleri Yasası`nın 1. ve izleyen maddeleri uyarınca belirlenecek genel mahkemelerdir. Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, işin esası incelenip varılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ve yanılgılı değerlendirme ile mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle ( BOZULMASINA ), bozma nedenine göre öteki yönlerin incelenmesinde şimdilik yer olmadığına, oybirliğiyle karar verildi. Y4HD 08.02.2010 - K.2010/987 ____________ oOo ____________ |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Hazırlık Burosunda araç Üzerine Konulan İhtiyati Tedbirin Kaldırılması? | solasan | Meslektaşların Soruları | 4 | 09-06-2011 13:03 |
Sebepsiz Zenginleşme Davası İle Konulan İhtiyati Tedbirin Sonra Konulmuş Hacze Etkisi | canaz | Meslektaşların Soruları | 3 | 20-06-2010 20:16 |
İflas erlemesinde tedbirin uygulama kapsamı ve niteliği | Av.M.Umut Ergüç | Meslektaşların Soruları | 2 | 05-02-2009 09:20 |
İhtiyati Tedbirin Dava Dilekçesinde Istenmesinin Avantaj Ve Dezavantajları Nelerdir? | Av. Salim | Meslektaşların Soruları | 6 | 08-03-2008 17:48 |
Haczedilemezlik Şikayeti/ İhtiyati Tedbirin Kalkması/ Yeni H. İhbarnamesi Göndermek | sebastian | Meslektaşların Soruları | 3 | 11-07-2007 15:36 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |