|
|
|
|
|
Zaman ayırıp görüşlerini paylaşacak bütün meslektaşlarıma sonsuz teşekkürler. Sorum şöyle.
1)Müvekkil aracını 1994 yılında noterden satmış.Alıcı, aracın tescilini yaptırmamış.Araç halen müvekkilin üzerinde göründüğünden ve müvekkilde yıllardır yurt dışında yaşadığından, 17 bin TL Motorlu taşıtka vergisi (cezasıyla birlikte) tahakkuk ettirilip ödeme emri gönderilmiş,
2) Vergi dairesine yapılan itiraz kabul edilmemiş, müvekkil haczi tehdidi altında uzlaşmaya giderk 5.000 TL ödemiş.
3)daha sonra, bir avukata başvurmuş, avukat arkadaşımız, vergi mükellefiyetinin 1994 yılından itibaren müvekkilinde olmadığının tespiti ve ödenen 5.000 TL nin iadesi için dava açmış
4) Vergi Mah. bu iki davanın aynı dilekçe ile açılamayacağına (dilekçe red) karar vermiş.
5) Meslektaşımız, ödenen paranın iadesi hakkını saklı tutarak aracın MTV Vergisi mükellefiyetinin müvekkiline ait olmadığının tespitini talep etmiş.
6) Mahkeme bu yönde karar vermiş, karar kesinleşmiş
7) Dosya bana 3 ay önce geldiğinde, Vergi dairesine mahkeme kararını sunarak ödenen 5.000 TL nin iadesini talep ettim.60 gün geçmesine rağmen cevap verilmedi.
Sorum şöyle
A) Ödene paranın iadesi davasını 60 günün sonrasındaki 30 gün içinde Vergi Mahkemesinemii açmalıyım, yoksa bunu bir zımmi red kabul edip normal iptal davası gibi 60 günün sonrasındaki 60 gün içinde İdare mahkemesine mi açmalıyım (30 günlük süre dolmak üzere)
B) Bu davanın yanında, yargı kararının uygulanmamaıs sebebiyle manevi tazminat davası da açmalımıyım. Evet se bu dava da görevli mahkeme ilk kararı veren (ve kararı uygulanmayan) vergi mahkemesi mi, normal idare mahkemesi mi
C) Bu iki davayı tek dilekçeyle açabilirmiyim (aynı olaydan kaynaklanmış sayılırmı) yoksa ayrı ayrı mı açmalıyım.
Cevaplarınız için çok teşekkürler.
|
|
|
|
|
|
Aşağıdaki kararlar "görevli mahkeme konusunda" bir fikir verebilir.
|
Alıntı: |
|
|
|
|
|
|
|
|
T.C.
DANIŞTAY
7. DAİRE
E. 1991/1787
K. 1994/795
T. 21.2.1994
DAVA : Davacı tarafından, 1990 model PEUGEOT marka minibüs için Anadolu Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nce düzenlen fatura üzerine yatırılan taşıt alım vergisinin, alım satım sözleşmesi gerçekleşmeden alım satımdan vazgeçilmesi ve faturanın iptal edilmesi nedeniyle düzeltme ve şikayet yoluyla geri verilmesi yolundaki istemin reddine ilişkin işlemin alım satımdan vazgeçilmesi nedeniyle faturanın iptal edildiği, aracın bir başka kişiye satıldığı ve durumun vergi dairesine satıcı firma tarafından bildirildiği, iktisap edilmemiş, devir ve teszlimi yapılmamış araca ait olup yatırılan verginin kanuni faizi ile birlikte geri verilmesi gerekeceği ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
1318 sayılı Finansman Kanununun Taşıt Alım Vergisine ilişkin olup, olay tarihinde yürürlükte bulunan 2346 Kanunla değişik 1.maddesinde; bu Kanunun 4,5 ve 6.maddelerinde yazılı taşıtların her ne şekilde olursa olsun iktisap edilmesi, yurt dışında iktisap edilerek Türkiye'ye ithal edilmesi, vekaletname ile tasarruf hakkının devralınmasının taşıt alım vergisine tabi olduğu belirtilmiş, 8.maddesi ile de, verginin ödenmesi, iktisap, ithal veya devir işlemlerinin tamamlanmasından önceye alınmıştır.
Kanunun yukarıda yer alan 1.madde hükmüne göre, taşıt alım vergisinde vergiyi doğuran olay, taşıtın iktisabı, ithali veya tasarruf hakkının devri ile meydana gelmektedir. İktisap ise, Medeni Kanunun 687.maddesinde, "Menkulde mülkiyetin intikali için teslim lazımdır..." şeklinde tanımlandığından, menkul hükmündeki taşıt araçları, onları satanlarca alıcısına teslim olunmadan alıcıları tarafından iktisabolunmuş sayılamazlar.
Nitekim Kanunun, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesinden önce verginin ödenmesini öngören düzenlemesi nedeniyle, 8 Seri nolu Taşıt Alım Vergisi Genel Tebliğinde, teslimden sonra taşıt aracı alımından vazgeçilmesi halinde tahsil edilen verginin iade edilemeyeceği öngörülmüşken, teslimden önce taşıt alımından vazgeçilmesi durumunda iktisabın gerçekleşmediği gözönüne alınarak, tahsil edilen verginin iadesine ilişkin kurallar getirilmiştir.
Olayda, satış işleminin gerçekleşmemesi nedeniyle faturanın iptal edildiği, aracın davacıya devir ve teslim edilmediği ihtilafsız bulunduğuna ve menkullerde mülkiyetin intikali için "teslim" zorunlu olduğuna göre, devir ve teslim işlemleri gerçekleşmediğinden, iktisap edilmemiş araç için ödenen taşıt alım vergisinin davacıya düzeltme ve şikayet yoluyla geri verilmesi gerekirken, aksi yönde tesis edilen işlemde yasa hükümlerine uyarlık görülmemiştir.
Kanuni faiz istemine gelince; gerek vergi kanunlarında, gerekse Vergi Usul Kanununda, Danıştay veya vergi mahkemeleri tarafından yükümlülere iadesine karar verilen vergilere yükümlü lehine kanuni faiz uygulanmasını öngören herhangi bir hükme yer verilmemiştir.
Borçlar Kanununun 103 ve sonraki maddeleriyle Türk Ticaret Kanununda yer alan geri alma (istirdat) davalarıyla sair alacak davalarında kanuni faize de hükmolunmasnı öngören hükümlerin, kamu hukuku alanında yer alan vergilere uygulanma olanağı yoktur.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28.maddesinin 6.fıkrasında yer alan; tazminat ve vergi davalarında kararın idareye tebliğinden itibaren infazın gecikmesi sebebiyle idarece kanuni gecikme faizi ödeneceğine ilişkin hüküm ise, davadan sonraki safhaya ilişkindir.
Öte yandan, olayda olduğu gibi, düzeltme ve şikayet yolları izlenerek yapılan başvurunun reddi yolunda tesis edilen olumsuz işleme karşı Danıştay Kanununun 24.maddesinin 1.fıkrasının (j) bendi uyarınca açılan davalar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2.maddesinin 1/a fıkrasında yazılı olan iptal davalarıdır.
İptal davalarının özelliği gereği yargı yerleri, davaya konu yapılan idari işlemin öğelerinde hukuka aykırılık olup olmadığını araştırır ve aykırılık saptandığı takdirde idari işlemi iptal etmekle yetinirler.
Bu itibarla, niteliği gereği bir alacak davası olmayıp, bir idari işlemin iptali istemine yönelik davada, kanuni gecikme faizinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle dava konusu işlemin iptaline, kanuni gecikme faizi isteminin ise reddine karar verildi. |
|
|
|
|
|
|
Alıntı: |
|
|
|
|
|
|
|
|
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/12759
K. 2004/6793
T. 17.6.2004
• GEÇİCİ OLARAK İTHAL EDİLEN KONTEYNERLERİN SÜRESİNDE YURTDIŞI EDİLMEDİĞİ GEREKÇESİYLE TAHAKKUK ETTİRİLEN VE ÖDENEN VERGİ VE PARA CEZASININ İSTİRDADI TALEBİ ( Görevli Yargı Yolu )
• GÖREVLİ YARGI YOLU ( Geçici İthal Edilen Konteynerlerin Süresinde Yurtdışı Edilmediği Gerekçesiyle Tahakkuk Ettirilen ve Ödenen Vergi ve Para Cezasının İstirdadı Talebi )
• İSTİRDAT TALEBİ ( Geçici İthal Yoluyla Yurda Getirtilmiş Konteynerlerin Süresinde Yurtdışı Edilmediği Gerekçesiyle Tahakkuk Ettirilen Vergi ve Para Cezası İçin - Görevli Yargı Yolu )
• VERGİ VE PARA CEZASININ İSTİRDADI TALEBİ ( Geçici İthal Yoluyla Yurda Getirtilen Konteynerlerin Süresinde Yurtdışı Edilmediği Gerekçesiyle Tahakkuk Ettirilen ve Ödenen )
4458/m.238
2577/m.2,9
ÖZET : Dava, geçici ithali yapılan konteynerlerin süresi içinde yurtdışı edilmemesi veya yurtdışı edilme hükmünde işleme tabi tutulmaması sebebiyle Gümrük Yasası'nın 238 nci maddesi uyarınca tahakkuk ettirilen ve ödenen vergi ve para cezasının, işlemin doğru olmadığı olgusuna dayalı istirdadı istemine ilişkindir. Davacı, davalı idarenin tahakkuk ettirdiği vergi ve para cezası işleminin doğru olmadığını, geçici ithali yapılan konteynerlerin süresinde yurtdışı edildiğini, ödemiş olduğu vergi ve para cezası tutarının iadesi gerektiğini iddia etmiştir. Uyuşmazlık, davalı idarenin Gümrük Yasası'nın 238 nci maddesine dayalı olarak yaptığı idari işlemden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerekmektedir. O halde, mahkemece, yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde işin esasına girilerek hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Mersin Asliye 4.Hukuk Mahkemesi'nce verilen 31.12.2002 tarih ve 2002/267 - 2002/1454 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Berkant Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin acenteliğini yaptığı 6 adet konteynerin geçici kabulünün yapıldığını, yasal süresinde liman gümrük sahasına tesliminin gerçekleştiğini, 11.07.1998 tarihinde de Silkeborg-816 gemisiyle yurtdışı edildiğini, davalı kurumca süresinde yurtdışı edilmemiş gibi gümrük vergisi ve buna bağlı para cezası kesildiğini, Vergi Mahkemesi'ne açılan davanın süreden reddedildiğini, oysa borçlarının bulunmadığını iddia ederek, 805.000.000.-TL ithal vergisi ve 1.836.000.000.-TL para cezası borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında da dava konusu borcun faizleriyle 5.500.000.000.-TL olarak ödendiğini, bu miktar üzerinden isteklerini istirdat davasına dönüştürdüklerini açıklamıştır.
Davalı vekili, taraflar arasında kesinleşmiş bir mahkeme kararı olduğunu, Vergi Mahkemeleri'nin görevli bulunduğunu, davanın görev yönünden reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın konteynerlerin süresinde yurtdışına çıkarılmış olduğu halde süresinde çıkarılmadığı gerekçesiyle, uygulanan cezai müeyyideye ilişkin olduğu, genel mahkemelerin yetkili bulunduğu, 19.03.1998 tarihinde girişi yapılan konteynerlerin yasada öngörülen 3 aylık süre içerisinde ve 18.06.1998 tarihinde sundurma-antrepoya yurtdışına çıkarılmak üzere teslim edildiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, 5.510.000.000.-TL.nın ödeme tarihi olan 28.02.2002 tarihinden işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, geçici ithali yapılan konteynerlerin süresi içinde yurtdışı edilmemesi veya yurtdışı edilme hükmünde işleme tabi tutulmaması sebebiyle Gümrük Yasası'nın 238 nci maddesi uyarınca tahakkuk ettirilen ve ödenen vergi ve para cezasının, işlemin doğru olmadığı olgusuna dayalı istirdadı istemine ilişkindir.
Ancak, davacı, davalı idarenin tahakkuk ettirdiği vergi ve para cezası işleminin doğru olmadığını, ithali yapılan konteynerlerin süresinde yurt dışı edildiğini, ödemiş olduğu vergi ve para cezası tutarının iadesi gerektiğini iddia etmiştir. Uyuşmazlık, davalı idarenin Gümrük Yasası'nın 238 nci maddesine dayalı olarak yaptığı idari işlemden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerekmektedir. O halde, mahkemece, yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde işin esasına girilerek hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazları incelenmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17.06.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. |
|
|
|
|
|
|