Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

uyarı ve kınama cezalarına karşı ankara 5. idare mahkemesinin vermiş olduğu karar

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-11-2009, 14:41   #1
johnross

 
Varsayılan uyarı ve kınama cezalarına karşı ankara 5. idare mahkemesinin vermiş olduğu karar

uyarı ve kınama cezalarına karşı ankara 5. idare mahkemesinin vermiş olduğu bir karar vardı bu kararın esas ve karar numarasını bilen arkadaşlar var mı
Old 24-11-2009, 01:30   #2
elevent

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan johnross
uyarı ve kınama cezalarına karşı ankara 5. idare mahkemesinin vermiş olduğu bir karar vardı bu kararın esas ve karar numarasını bilen arkadaşlar var mı

sanırım numarası 2006/935E 2006/951K idi ama Danıştay'a gitti mi sonuç ne oldu bilgim yok.
Old 24-11-2009, 08:30   #3
Armağan Konyalı

 
Varsayılan



Aşağıdaki karar işinize yaramaz kanısındayım. Ama yine de gönderdim.

DANIŞTAY 12. DAİRE

E. 2007/2831 K. 2008/7006 19.12.2008

• ÖĞRETMEN OLAN DAVACI ( 657 S.Y Md. 125/B-C Uyarınca Kınama Cezası İle Cezalandırılmasına İlişkin İşlemin İptali İstemiyle Açılan Davanın Esasının İncelenemeyeceğinden Reddi Gerektiği )

• KINAMA CEZASI ( Öğretmen Olan Davacının 657 S.Y Md. 125/B-C Uyarınca Kınama Cezası İle Cezalandırılmasına İlişkin İşlemin İptali İstemiyle Açılan Davanın Esasının İncelenemeyeceğinden Reddi Gerektiği )

657/m.125/B-c

ÖZET : Öğretmen olan davacının, 657 sayılı Yasa'nın 125/B-c maddesi uyarınca, kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın, esasının incelenemeyeceğinden reddi gerekir.
İsteğin Özeti : Öğretmen olarak görev yapan davacının 657 sayılı Yasanın 125/B-c maddesi uyarınca kınama cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada; dava konusu işleme karşı yargı yolunun kapalı olduğu, uyuşmazlığın esasını inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddi yolunda Gaziantep 2. İdare Mahkemesince verilen 28.12.2006 tarih, E:2006/589, K:2006/3159 sayılı kararın dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : Mustafa Kuş
Düşüncesi : İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay savcısı : Nazmiye Kılıç
Düşüncesi : Uyuşmazlık; öğretmen olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. maddesinin B bendi uyarınca Kınama cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin işlemden doğmuştur. İdare Mahkemesince kınama cezalarına karşı yargı yolunun kapalı olduğundan bahisle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının, Temel Hak ve Ödevler Kısmının, Kişinin Hakları ve Ödevleri Bölümünde yer alan "Hak Arama Hürriyeti" başlıklı 36. maddesinin 1. fıkrasında, "Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir", 90. maddesinde, " ... Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. ( 5170 sayılı kanunun 7.maddesi ile ek cümle: )Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır., "125. maddesinde, " idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır ... ", 129. maddesinin 3. paragrafında, " Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz" kuralları getirilmiştir. Yani Anayasanın 129. maddesi ile, uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu kapatılmamış, kapatılmasına imkan verilmiştir. Temel Hak ve Hürriyetlerin, Anayasanın 13. maddesi uyarınca Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak ancak kanunla sınırlandırılabileceği de çok açıktır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 135. maddesinde, disiplin amirleri tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı itirazın varsa bir üst disiplin amirine, yoksa disiplin kurullarına yapılabileceği, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve devlet memurluğundan çıkarma cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabileceği, 136. maddesinin 4. fıkrasında ise, itiraz edilmeyen kararlar ile itiraz üzerine verilen kararların kesin olup bu kararlar aleyhine idari yargı yoluna başvurulamayacağı belirtilerek bu tür ( uyarma ve kınama ) cezalarına karşı yargı yolu kapatılmıştır. Ancak, 657 sayılı yasa kapsamı dışında kalan, diğer pek çok kamu görevlilerine ilişkin özel yasal· düzenlemelerde bu tür cezalara karşı yargı yolu kapatılmamış, ilgili personele uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı mercileri önünde hakkını arama ve bu tür idari işlemlerin hukuka uygunluğunu denetletme imkanı verilmiştir. Anayasanın 10. maddesinde ifadesini bulan Kanun Önünde Eşitlik ilkesi gereğince; tüm vatandaşların hiç bir ayırım gözetilmeden kanun önünde eşit bulundukları, devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun şekilde hareket etmek zorunda oldukları da tartışma götürmez bir kural olduğundan, 657 sayılı yasaya tabi memurlar aleyhine bu konuda Anayasanın özüne ve ruhuna aykırı bir sınırlama getirildiği fikri de kuvvet kazanmıştır.
Ayrıca; akit devlet olmamız nedeniyle ülkemiz açısından da bağlayıcılığı bulunan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Adil Yargılanma Hakkını düzenleyen 6. maddesinde "Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir ... ", Etkili Başvuru Hakkı başlıklı 13.maddesinde; "Bu sözleşmede tanınmış olan hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkes, ihlal fiili resmi görev yapan kimseler tarafından bu sıfatlarına dayanılarak yapılmış olsa da, ulusal bir makama etkili bir başvuru yapabilme hakkına sahiptir.", hükümleri yer almaktadır. Yine, Sözleşmenin ayrımcılık yasağı başlıklı 14. maddesinde de, bu sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanmanın hiç bir ayrımcılık yapılmadan sağlanacağı ifade edilmiştir.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmenin yukarıda bahsedilen hükümleri ile uyarma ve kınama cezalarına karşı iç hukukta sadece 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa bağlı kamu görevlileri açısından yargı yolunu kapayan 657 sayılı Yasanın 135. ve 136/4. maddesi hükümlerinin; aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle, devletin tüm organlarını bağlayacağı tartışmasız bulunan Anayasanın 90. maddesi uyarınca,Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin bu davada çözüme esas alınması gereken hukuk kuralı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Bütün bu değerlendirmeler sonucunda, Avrupa insan Hakları Sözleşmesi hükümleriyle farklı içerik taşıyan 657 sayılı yasanın 135. ve 136./4 maddelerinin uygulanması yerine Sözleşme hükümlerinin esas alınarak 657 sayılı yasaya tabi personel açısından da uyarma ve kınama cezalarına karşı dava açılabileceği kanısıyla, idare mahkemesince işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerektiğinden, davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
KARAR : İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
SONUÇ : Gaziantep 2. İdare Mahkemesince verilen 28.12.2006 tarih, E:2006/589, K:2006/3159 sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına, 19.12.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

(Kaynak : Kazancı)
Old 24-11-2009, 08:38   #4
Armağan Konyalı

 
Varsayılan


İşinize yarayabilecek bir şey aklıma geldi:

Uyarı ve kınama cezaları için yargı yolunu kapatan Kanun 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'dur. Eğer davacı TRT veya Çay-Kur gibi 657 sayılı Kanun'a tabi olmayan bir işte çalışıyorsa uyarı ve kınama cezası verilmesine karşın yargı yoluna gidebilir ve dava esastan incelenir.

Saygılarımla
Old 24-11-2009, 10:02   #5
elevent

 
Varsayılan

Sn. Konyalı'nın da belirttiği gibi, 657 sayılı kanuna tabi olanlar için uyarı ve kınama cezalarına karşı yargı yolu kapalı. Hatta bu konuda bir AYM kararıda var. (2002/169-2007/88)

Ama 2007 senesinde 657'ye tabi bir elektrik mühendisinin aldığı kınama cezasına karşı, AİHM'ye yaptığı başvuru lehinde sonuçlandı. (Karaçay-Türkiye Davası).

Saygılarımla,
Old 24-11-2009, 10:19   #6
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan elevent
2007 senesinde 657'ye tabi bir elektrik mühendisinin aldığı kınama cezasına karşı, AİHM'ye yaptığı başvuru lehinde sonuçlandı. (Karaçay-Türkiye Davası).
Sayın elevent'e teşekkür ederiz. Kararın ilgili bölümü aşağıda sunulmuştur:

KARAÇAY/Türkiye Davası

Başvuru No:6615/03 Strazburg 27 Mart 2007

B. Esasa Dair
AİHM, AİHS’nin 13. maddesinin, iç hukukta hak ve özgürlüklerin Sözleşme’de yer aldıkları şekliyle ileri sürülebilmelerini sağlayan başvuru yolunun mevcut bulunmasını güvence altına aldığını hatırlatmaktadır. Dolayısıyla bu hüküm, Sözleşmeye dayanan “savunulabilir bir şikayet”’in içeriğini incelemeye ve uygun tazmin yolunu sunmaya yetkili kılan iç hukuk yolunun varlığını gerekli kılmaktadır (Kudla-Polonya, no: 30210/96).
13. maddenin Sözleşmeci Devletlere getirdiği yükümlülüğün kapsamı, başvuranın şikayetinin niteliğine göre değişmektedir. Buna karşın 13. maddenin gerekli kıldığı başvuru yolu teoride olduğu kadar uygulamada da “etkili” olmalıdır (İlhan-Türkiye, no: 22277/93). 13. madde uyarınca bir “başvuru yolunun etkili olması”, kesin olarak davanın başvuran lehinde sonuçlanması anlamına gelmemektedir.. Aynı şekilde bu hükümde bahsedilen “makam” adli bir makam olmak zorunda değildir. Ancak böyle bir durumda, söz konusu makamın yetkileri ve sunduğu güvenceler, kendisine yapılan başvurunun etkililiğini değerlendirmek için göz önünde bulundurulmaktadır. Bunun yanısıra aralarından biri tek başına 13. maddenin gerekliliklerine cevap veremese de, iç hukuk tarafından sunulan başvuru yollarının tümü, söz konusu gereklilikleri yerine getirebilir (Silver ve diğerleri-Birleşik Krallık, 25 Mart 1983 tarihli karar, ve Chahal-Birleşik Krallık, 15 Kasım 1996 tarihli karar).

Bu davada AİHM, Anayasa’nın 129. maddesi ve 657 sayılı Kanun’un 136. maddesinden, bir uyarma veya ihtar cezasının hukuki denetime tabi olamayacağı sonucunun ortaya çıktığını hatırlatmaktadır. Böylece AİHM, ulusal hukukun, buna benzer bir uyarma cezasına başvuranın itiraz edebilmesi amacıyla ulusal mahkemeye başvuruda bulunma yolunun bulunmasını öngörmediğini tespit etmektedir (mutatis mutandis, Güneri ve diğerleri-Türkiye, no: 42853/98, 43609/98 ve 44291/98, 12 Temmuz 2005 ve sözü edilen Metin Turan kararı). Bundan dolayı başvurana yapılan uyarıya benzer disiplin cezasının verildiği durumlarda etkili başvuru yolunun bulunmaması, olası kötüye kullanımları engelleyecek yada sadece benzeri disiplin tedbirlerinin meşruluğunun denetlenmesini sağlayacak her türlü güvenceden başvuranı mahrum bırakmaktadır.
Sonuç olarak AİHM, iç hukukta benzeri başvuru yolunun bulunmaması nedeniyle AİHS’nin 13. maddesinin ihlal edildiğine kanaat getirmektedir.

Kararın tamamı için: www.inhak-bb.adalet.gov.tr/aihm/karar/karacay.doc
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Uyarma ve Kınama Cezalarına Karşı Hak Arama Yolları üye19576 Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 5 19-01-2020 22:48
Uyarı Ve Kınama Cezaları av.pınar Meslektaşların Soruları 5 29-05-2009 20:30
Uyarma ve Kınama Cezalarına Karşı Yargı Yolu-AY'daki Durum ve AİHM Kararı Seyda Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 6 12-03-2009 14:14
idare mahkemesinin uyuşmazlık mahkemesine başvurulması gerekçesiyle verdiği red karar Av. S.E. Meslektaşların Soruları 5 19-05-2008 10:21
özerk kuruluşun yapmış olduğu bir işleme karşı idare mahkemesinde yd isteml nazell Meslektaşların Soruları 1 20-02-2007 22:52


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07412910 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.