27-03-2004, 20:54 | #1 |
|
Alamancı Usulü Namus/kıskançlık Cinayeti Veya Öldürülenler Sadece Kadınlar Değil
Alman basınını bu hafta ilgilendiren konuların başında ayrı yaşadığı eşini ve diğer dört kişiyi öldüren Türkün Augsburgda işlediği cinayetler geliyor. Biraz önce okuduğum internet haberine göre katil zanlısı Adanada yakalanmış. Haberlere göre katil zanlısı Almanyaya bundan bir buçuk yıl önce gelmiş, öldürdüğü eşi uzun süredir Almanyada yaşıyor.
Öldürülen diğer kişiler kadının annesi, erkek kardeşi, önceki eşinden olan küçük kız çocuğu ve Çek Cumhuriyetinden bir misafirleri. Cinayetlerin sebebi olarak kıskançlık gösteriliyor. Hürriyetin dünkü Almanya baskısındaki bir haber ister istemez kafamda iki haber arasında bir çağrışım oluşturdu. Haber şu: “Katil damad a ağır hapis”. Almanyanın Hannover Kentindeki bir mahkeme bundan bir sene önce ikiside Türk olan kayınpederini ve kayınvaldesini öldüren bir afganlıyı 15 sene hapis cezasına çarptırmış. Her iki cinayette ortak bir neden var. Öldürenler terk edilmiş veya terkedilmek korkusu içinde olan kocalar. Cinayetlerin kurbanları sadece terk eden eş değil, terk eden eşin aile fertleri. Bu olaylar münferit olaylar olmadığı için ve meslek hayatımda bunlara benzer bir çok başka olayla karşılaştığım için, altta sıraladığım gözlemlerde birazda olasa gerçek payı var diye düşünüyorum: - bu tir cinayetleri işliyenler, ekseriyetle Türkiyeden veya toplum yapısı Türkiyenin Toplum yapısına benziyen ülkelerden geliyor ve en fazla bir veya iki senedir Almanyada bulunuyorlar - buna karşılık cinayetlere kurban gidenler uzun süredir Almanyada ve Alman Toplum yapısına az veya çok bir uyum sağlamış durumdalar. - Uzun süredir Almanyada bulunan kadın eş Alman Toplumuna uyum sağlamış durumda ve kadın olarak kişiliğini savunuyor. Kendine yeni bir kimlik arama peşinde. Anne ve babasının kültürel yuvası olan Türkiyenin kırsal kesimlerinin belirlediği kadın rolünü benimsemiyor. - Bu durumda kadın ile erkek arasında bir kültür çatışması başgösteriyor. Sonradan Almanyaya gelen ve çoğu zaman iş bulamadığı veya çalışma müsaadesi alamadığı için evde oturan koca kadını kıskanıyor ve kendini erkek olarak aşağılanmış olarak algılıyor. Devamlı kavga ve dövmeler. - Kadın kocasını terk ediyor ve annesinin babasının yanına gidip onlara sığınıyor. - Türkiyenin kırsal kesimlerindeki geleneklere uyarak anne ve baba bu durumlarda “kızım o senin kocandır döverde, söverde” diyerek kızlarını elinden tutup kocasına geri götürürler. Bazı durumlarda eğer koca karısına kötü davranıyorsa, kızın ailesi ona biraz gözdağı verir. Kocasını terk eden bir kadın annesinin babasının ve ailenin diğer fertlerinin namusunu lekelemiş olur. Kol kırılır yen içinde misali, aile bu gibi durumlarda dışarıya duyurmadan olayı kapatmaya çalışır. - Gözlemlerime göre Almanyadaki anne ve babalar bu gibi durumlarda kızlarından yana tavır koyuyor ve kızlarını korumaya çalışıyor. - Böyle oluncada kıskanç kocaların kurbanı sadece kendilerini terk eden karıları değil, kadının aileside cezalandırılıyor. Saygılarımla |
05-04-2004, 08:44 | #2 |
|
Tespitleriniz de gösteriyor ki kişi nerede yaşarsa yaşasın gelenekler insanın düşüncesinde olduğu için gittiği yere bu düşünceleri de birlikte götürüyor. ilk önce bu ilkel düşüncelerden kurtulmak gerekiyor.
Birde erkeklerin kadınlardan üstün olması gerekir, erkekler ağlamaz, duygularını belli etmez vs. düşüncelerinden. Bu erkeklerin gerçekleştirmeye çalıştığı boş bir çabadır. Onlar doğaüstü bir yaratık değildir, insanlara özgü özellikler taşırlar. Erkeklerin kadına üstün olabilme çabası içinde olması bu duyguyu hissetmesi için, kadının eğitimsiz ve kendisine biçilen geleneksel görevlerini yerine getiren, kişiliksiz, erkek ne derse onu yapan insanlar olması bekleniyor ve buna aykırı davranan kişi yaşanan bunalımın da etkisi ile cinayete kurban gidebiliyor. Oysa içinde bulunduğu durumda, eşine şiddet uygulamak yerine yaşadığı bunalımı ve üzüntüyü eşine anlatsa eminim eşinden yardım görürdü. Kadınların annelik duygusu olduğundan eşine korumacı tavır ve anlayış gösterebilirdi. Hatta bu durumda profesyonel yardım almak daha iyi olurdu. Ceza Hukukunun, suç işlenmesini önlemek, toplum düzenini sağlamak gibi amaçları vardır. Bunu gerçekleştirirken genellikle suç işleyenleri cezalandırma yöntemini kullanır. Oysa suçlular üzerinde yapılan incelemeler göstermiştir ki , suçun işlenmesinde toplumsal, sosyal, kültürel etkenler de rol oynamaktadır. Verdiğiniz örnekler bunun en güzel kanıtı. Devletler egemenlik alanlarında bu suçların işlenmesini önlemek ve toplumsal düzeni sağlamak istiyorlar ise mutlaka kişiyi suça iten etkenler üzerinde araştırma yapmak ve bu etkenleri ortadan kaldırmak için gereken önlemleri almakla yükümlüdürler. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Töre/Namus Cinayetleri-Kadınlar Katlediliyor!!!!! | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 148 | 18-05-2010 22:54 |
'Namus' veya 'Töre' cinayeti... | O.Albayrak | Hukuk Sohbetleri | 7 | 07-05-2008 12:14 |
Sadece Kadınlar Değil, Erkekler De Mağdur! | Saim Dikici | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 7 | 06-02-2006 11:55 |
"Namus" Sadece Kadınlar İçin Var | Merhaba | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 2 | 24-01-2006 16:14 |
Namus Cinayeti Bir Yargısız İnfaz Türüdür-Leyla Pervizat | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 1 | 02-12-2003 00:12 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |