|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
07-09-2007, 09:56 | #1 |
|
İtirazın iptali davasında sonradan kötüniyet tazminatı talebinin olması
İtirazın iptali davasında cevap süresinden sonra davalının kötüniyet tazminat talebinde bulunması iddianın ve savunmanın genişletilmesi olarak yorumlanabilir mi?Kötüniyet tazminatı ne zamana kadar talep edilebilir?Davacı alacaklının davalı borçlunun tazminat talebine muvafakat etmemesi, etmesi veya tazminatın talep edildiği oturumda ihtirazi kayıt ileri sürmemesi ne gibi sonuçlar doğurur?İlgili karar olan arkadaşlar elindeki kararları paylaşırlarsa sevinirim.
|
07-09-2007, 10:53 | #2 |
|
T.C.
YARGITAY 11. Hukuk Dairesi Esas : 1998/4447 Karar : 1998/6029 Tarih : 01.10.1998 ÖZET : İtirazın iptali davasının reddedilmesi halinde borçlu lehine hükmedilecek tazminatın esasa cevap süresi içerisinde talep edilmesi gerekir. (2004 sayılı İİK. m. 67) KARAR METNİ : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 7. Ticaret Mahkemesince verilen 13.11.1997 gün ve 134-572 s. hükmün temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin davalıya sattığı mal bedelinin ödenmediğini, 58.266.000 TL. asıl alacak ve faizinin tahsili için girişilen icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptal edilmesine %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili müvekkilinin peşin ödeme yaparak söz konusu malları satın aldığını, 7.2.1995 günlü faturanın "kapalı Fatura" olmasından bunun anlaşıldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, dosyadaki kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre; gıda toptancılığı yapan davacının söz konusu fatura muhteviyatı malları bakkaliye işleten davalıya sattığı ve malların teslim edildiği, buna ait faturanın kapalı fatura olarak düzenlendiğine göre mal bedelinin davacı satıcıya ödenmiş olduğunun kabulü gerekeceği, davacı, faturayı oğlu İsmail Özer´in imzaladığını ve davacıyı bağlamayacağını iddia etmiş ise de; irsaliyedeki ve sair faturalardaki imzanın da aynı kişiye ilişkin olması karşısında davacının bu kişiye imza yetkisi verdiğinin anlaşıldığı, davacının mal bedelinin tahsil edilmediği iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine, davacı icra takibinde haksız olduğundan ve bedeli ödenmiş faturaya dayandığından İİK.nun 67/2 md. gereğince %40 tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici nedenlere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Ancak, itirazın iptali davasının reddedilmesi halinde borçlu lehine hükmedilecek tazminatın esasa cevap süresi içerisinde talep edilmesi gerekir. Davalı vekili esasa cevap süresini geçirdikten sonra kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuş, davacı vekili buna karşı çıkarak savunmanın genişletilmesi itirazını öne sürmüştür. O durumda İİK.nun 67/2 maddesi gereğince davalı lehine %40 oranında tazminata hükmedilmesi doğru değildir. Kaldı ki dosya kapsamına göre davacının kötüniyetli icra takibi yaptığı sonucuna da varılamaz. Açıklanan bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarda 1. bentte yazılı sebeplerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte yazılı nedenlerle, kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 1.10.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi. Kaynak : {Corpus Arşiv No:11-116} |
07-09-2007, 11:15 | #3 |
|
başka söze ne hacet
|
07-09-2007, 12:59 | #4 |
|
Başka söz,
T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2002/12572 K. 2003/4909 T. 13.5.2003 • İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( Taşımadan Doğan Alacağın Tahsiline Yönelik İcra Takibine Yapılan İtiraz Nedeniyle ) • İCRA İNKAR TAZMİNATI ( Davanın Reddine Karar Veren Mahkemenin Davacı Alacaklının Kötüniyetle İcra Takibinde Bulunduğu ve İtirazın İptali Davası Açtığı Kanısına Varırsa Alacaklıyı Borçluya Alacağın %40'ından Aşağı Olmamak Üzere Tazminat Ödemeye Mahkum Etmesi ) • KÖTÜNİYET TAZMİNATI ( Talep Olmaksızın Mahkemece Doğrudan Kötüniyet Tazminatına Hükmedememesi Borçlunun Bu Tazminatı Talep Etmesinin Şart Olması ) 2004/m.67 ÖZET : Taşıma işinden doğan alacağın tahsili için davacı tarafından yapılan icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine davacı, açtığı itirazın iptali davasında, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davanın reddine karar veren mahkeme, davacı alacaklının kötü niyetle icra takibinde bulunduğu ve itirazın iptali davası açtığı kanısına varırsa, alacaklıyı borçluya, reddolunan alacağın %40'ından aşağı olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum eder. Talep olmaksızın mahkemece doğrudan kötüniyet tazminatına hükmedilemez, borçlunun bu tazminatı talep etmesi şarttır. DAVA VE KARAR : </B>Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait malların taşınması işini üstlendiğini, karşılığında 10.489.050.000.- TL. miktarlı fatura kesildiğini, 7.001.258.940.- TL.'sinin ödendiğini, bakiye alacağın tahsili için icra takibi yapıldığını, davalının itirazı ile durduğunu iddia ederek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, inkar tazminatı hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davada İstanbul Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu, taşıma işinin B.A.Ş.tarafından takip edildiğini, faturaların kendi adlarına düzenlendiğini ancak nakliye ücretinin B.A.Ş.'ne ödendiğini, davacının ücretini bu şirketten tahsil ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı şirketin, davalıdan bir alacağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava, taşımadan doğan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. SONUÇ : Mahkemece, davanın reddine, %40 oranında icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir. Hükümde icra inkar tazminatı ifadesi kullanılmış ise de, takdir edilen bu tazminat, davanın neticesine ve tarafların sıfatına göre İcra Hukuku anlamında kötü niyet tazminatıdır. Kötü niyet tazminatı, İİK'nın 67/2. maddesinde hükme bağlanmıştır. İtirazın iptali davasında, davanın reddine karar veren mahkeme, alacaklının kötü niyetle icra takibinde bulunduğu ve itirazın iptali davası açtığı kanısına varırsa, alacaklıyı, borçluya red olunan alacağın %40'dan aşağı olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum eder. Ancak, mahkeme bu tazminata kendiliğinden karar veremez, borçlunun ( davalının ) bu tazminatı talep etmes i şarttır. Somut olayda, davalı cevap layihasında veya duruşma aşamalarında böyle bir talepte bulunmadığı halde, talep aşılarak davalı yararına %40 oranında kötü niyet ( hükümde icra inkar ) tazminatı takdir edilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. |
07-09-2007, 15:47 | #5 |
|
Cevaplarınız ve kararlarınız için teşekkür ederim ancak özellikle cevap beklediğim kısım "Davacı alacaklının davalı borçlunun tazminat talebine muvafakat etmemesi, etmesi veya tazminatın talep edildiği oturumda (davacının) ihtirazi kayıt ileri sürmemesi ne gibi sonuçlar doğurur?" bölümüdür.Yani cevap vermediği oturumda tazminat talebi kabul edilmiş sayılır mı?Bir bakıma iddianın ve savunmamanın genişletilmesine muvafakat etmiş sayılır mı?Bu konuda karar ve yorum bekliyorum.Teşekkürler.
|
20-12-2007, 22:07 | #6 |
|
T.C.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1995/12-512 K. 1995/729 T. 5.7.1995 • İCRA İNKAR TAZMİNATI • DAVANIN GENİŞLETİLMESİ YASAĞI ( İcra inkâr tazminatı ) 1086/m. 185 2004/m.68, 67, 68/a, 69, 72, 169/a, 170 ÖZET : İcra inkar tazminatının amacı, bir yönden borçlulan dayanaksız bir şekilde icra takibine itiraz etmekten men etmek, diğer yandan ise itiraz yahut ihtiyati tedbir alınmak suretiyle durdurulan icra takibi nedeniyle alacağına zamanında kavuşamayan alacaklının, bu sebepten kaynaklanan zararının ayrı birdavaya gerek olmaksızın giderilmesini sağlamaktır. İcra İnkâr tazminatına hükmedilebilmesi için talep şartı dahi aranmamaktadır. HUMK. 185. maddesindeki davanın, karşı tarafın iznine bağlı olarak tevsi edilebileceği kuralının, takip hukukuna ilişkin bu tazminat yönûnden uygulama alanı bulunmamaktadır. DAVA VE KARAR: Taraflar arasındaki "itirazın kaldırılması " davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 7.İcra Hâkimliğince itirazın kaldırılması isteğinin reddine karar verilen 25.10.1994 gün ve 1994/589 E-553 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üze-rine, Yargıtay 12-Hukuk Dairesinin 8.12.1994 gün ve 1994/15531 E.15739 K. sayılı ilamı: ( ...İİK. 68/son maddesi gereğince itirazın kaldırılması talebinin reddine ve istekte bulunması halinde borçlu yararına % 40 dan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesi gerekirken bu konuda olurnlu olumsuz bir karar verilmemesi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI: Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Uyuşmazlığın dayanağı olan NK.nun 68/son maddesinde ve aynı Ka-nunun 169/a6, 170/3 maddelerinde, icra tetkik merciinde yüzde kırktan aşağı olmamak üzere hükmedilmesi öngörülen tazminatlar, özellikle borçluların süre kazanmak kastıyla takıbe karşı yaptıkları haksız itirazların önlenmesi ve alacaklıları da, takiplerinde daha dikkatli olmaya sevketmek için konulmuştur. Zararın başladığı tarihten yargılama sürecinin sonuna kadar oluşacak taraf zararlarının, karşılanmasını amaçlamaktadır. İİK.nun 68/son, 169/a-6 maddelerinde bu tazminatı talep için belirli bir süre koşulu öngörülmemiştir. Ancak dava açılması halinde tazminatın tahsilinin bu da-va sonuna kadar tehir olunacağı hükmü yer almaktadır. İIK.nun 170/3 maddesinde ise, tazminata hükmedilmesi için talep şartı dahi aranmamaktadır. Açıklanan nitelikleri gözönüne alındığında, HUMK.nun 185. maddesindeki davanın, karşı tarafın iznine bağlı olarak tevsi edilebileceği kuralının, takip hukukuna ilişkin bu tazminatlar yönünden uygulama yeri bulunmamaktadır. Öte yandan, doktrinde benimsenen ve mahkemece de kabul edildiği şekilde, HK.nun 68. maddesindeki icra inkar tazminatının, talep şartına bağlı olması nedeniyle bu talebin mutlaka dava dilekçesinde yer alması gerektiği aksi halde iddıanın genişletilmesi savunması ile karşılaşabileceği görüşünün icra inkar tazminatının özelliği ve niteliği ile bağdaşıp bağdaşmayacağı üzerinde de durulmalıdır. Bilindiği üzere uygulamada icra-inkar tazminatı olarak nitelendirilen bu tazminat türü, HK.nun sadece dava konusu olan 68. maddesinde değil, aynı Yasa'nın 67, 68/a, 69, 72, 169/a, ve 170. maddelerinde de yer almış bulunmaktadır. Bu tür tazminatın amacı bir yönden, borçluları dayanaksız bir şekilde icra takibine itiraz etmekten rnen etmek, diğer yandan ise itiraz veyahut ihtiyati tedbir alınmak suretiyle durdurulan icra takibı nedeniyle alacağına zamanında kavuşmayan alacaklının, bu sebepten kaynaklanan zararın ayrı bir davaya gerek olmaksızın giderilmesini sağlamaktır. İşte bu nedenledir ki, Yasa'da icra inkar tazminatına taban olarak % 40 oranı öngörülmekle yetinilmemiş, alacaklının ileri sürüp kanıtlayabilmesi halinde tazrninata bu oran üzerinde de hükmedileceği kabul edilmiş bulunulmaktadır. Yukarıda sayılan tüm maddelerde varsayılan zarar, İcra takibine ıtiraz veyahut ihtiyati tedbir kararı alınıp, uygulaması anından itibaren başlayıp, İTİRAZIN KALDIRILMASI, İTİRAZIN İPTALİ VEYAHUT MENFİ TESPİT DAVASI SONUÇLANINCAYA KADAR OLAN DEVREDE OLUŞAN ZARARDIR. Görülmekte olan bir dava sırasında oluşacak zarar miktarı dava açılması sırasında bilinmesi mümkün olmadığına göre, alacaklının bu tür davalar şırasında oluşabilecek tüm zararını alabilmesi amacıyla icra inkar tazminatına hükmedebilmek için ( talep ) şartı bulunan hükümlerdeki bu şartın sadece dava dilekçesinde yer aliması gerektiğinin ileri sürülmesinin, hükmedilecek bu tazminatın niteliği ve kapsamı ile bağdaşmadığı görülmektedir. Bunun dışında yerleşmiş Yargıtay uygulamasına göre, icra inkar tazminatına, görülen davada hükmedilmesi gerektiği, bu tür tazminatın ayrı bir dava ile istenemiyeceği de dikkate alındığında, talep şartının sadece dava dilekçesi ile sınırlanmasının menfaatler dengesine uygun düşmedi-ğinden bir başka deyişle, adaletli sonuç doğurma ımkanı tanımadığından bu görüş benimsenmemiştir. Kaldı ki bozmadan sonra bu tazminat talep edilmiş ve davacı vekilince bu isteğe açıkça karşı çıkılmamış bulunulrnaktadır. Bu itibarla Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir. 0 halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile.direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), bozmada oybirliği nedeninde oyçokluğu ile karar verildi. KARŞI OY YAZISI Davalının sonradan inkar tazminatı isteğine davacı karşı çıkmadığından bozmaya katılıyorum. İkinci Hukuk Dairesi Başkanı
Tahir AlpT.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1995/12-296 K. 1995/404 T. 19.4.1995 • İCRA İNKAR TAZMİNATI ( Duruşmada da İstenebileceği ) • İCRA İNKAR TAZMİNATI TALEBİNDE SÜRE • SÜRE ( İcra İnkar Tazminatı Talebinde ) • DAVANIN GENİŞLETİLMESİ YASAĞI ( İcra inkâr tazminatı ) 1086/m.185 2004/m.67,68,69,72,169,170 ÖZET : 1 )Görülmekte olan bir dava sırasında oluşacak zarar miktarı dava açılması sırasında bilinmesi mümkün olmadığına göre, alacaklının bu tür davalar sırasında oluşabilecek tüm zararını alabilmesi amacıyla icra inkar tazminatına hükmedebilmek için ( talep ) şartı bulunan hükümlerdeki bu şartın sadece dava dilekçesinde yer alması gerektiğinin ileri sürülmesinin, hükmedilecek bu tazminatın niteliği ve kapsamı ile bağdaşmadığı görülmektedir. 2 ) Bunun dışında yerleşmiş Yargıtay uygulamasına göre, icra inkar tazminatına, görülen davada hükmedilmesi gerektiği, bu tür tazminatın ayrı bir dava ile istenemeyeceği de dikkate alındığında, talep şartının sadece dava dilekçesi ile sınırlanmasının menfaatler dengesine uygun düşmediğinden bir başka deyişle, adaletli sonuç doğurma imkanı tanınmadığından bu görüş benimsenmemiştir. 3 ) Kaldı ki dava dilekçesinde icra inkar tazminatı istenilmemişsede ilk oturumda davacı vekilince, sözlü olarak bu tazminat talep edilmiş ve davalılarca o anda bu isteğe açıkca karşı çıkılmamış bulunulmaktadır. DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın kaldırılması" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Tavşanlı İcra Tetkik Mercii`nce davanın kabulüne dair verilen 16.6.1994 gün ve 16/30 sayılı kararın incelenmesi davacı alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 28.10.1994 gün ve 12892-13256 sayılı ilamı ( ...Her ne kadar alacaklı vekilinin itirazının kaldırılması istemini içeren 23.3.1994 tarihli dilekçesinde tazminat istemi yok ise de, adı geçen 21.4.1994 tarihli duruşma sırasında tazminat talebinde bulunulduğu görülmektedir. İİK.`nun 68/son maddesinde itirazın kaldırılması isteminin kabulü halinde borçlu aleyhine tazminata hükmedileceği öngörülmüş, bu istemin süreye bağlı olduğu hususunda bir koşula yer verilmemiştir. Bu nedenle tazminat istemine muvafakat edilmediğinden bahisle bu talebin reddi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Uyuşmazlığın dayanağı olan İ.İ.K`nun 68/son maddesinde ve aynı Kanunun 169/a6, 170/3 maddelerinde, icra tetkik merciinde yüzde kırktan aşağı olmamak üzere hükmedilmesi öngörülen tazminatlar, özellikle borçluların süre kazanmak kastıyla takibe karşı yaptıkları haksız itirazların önlenmesi ve alacaklıları da, takiplerde daha dikkatli olmaya sevketmek için konulmuştur. Zararın başladığı tarihten yargılama süresinin sonuna kadar oluşacak taraf zararlarının, karşılanmasını amaçlamaktadır. İİK.`nun 68/son, 169/a-6 maddelerinde bu tazminatı talep için belirli bir süre koşulu öngörülmemiştir. İ.İ.K.`nun 170/3 maddesinde ise, tazminata hükmedilmesi için talep şartı dahi aranmamaktadır. Açıklanan nitelikleri gözönüne alındığında, HUMK.`nun 185. maddesindeki -davanın, karşı tarafın iznine bağlı olarak tevsi edilebileceği- kuralının, takip hukukuna ilişkin bu tazminatlar yönünden uygulama yeri bulunmamaktadır. Öte yandan, doktrinde benimsenen ve mahkemece de kabul edildiği şekilde, İ.İ.K.`nun 68. maddesindeki icra ve inkar tazminatının, talep şartına bağlı olması nedeniyle bu talebin mutlaka dava dilekçesinde yer alması gerektiği aksi halde iddianın genişletilmesi savunması ile karşılaşılabileceği görüşünün icra inkar tazminatının özelliği ve niteliği ile bağdaşıp bağdaşmayacağı üzerinde de durulmalıdır. Bilindiği üzere uygulamada icra inkar tazminatı olarak nitelendirilen bu tazminat türü, İ.İ.K.`nun sadece dava konusu olan 68. maddesinde değil, aynı Yasa`nın 67, 68/a, 69, 72, 169/a ve 170. maddelerinde de yer almış bulunmaktadır. Bu tür tazminatın amacı bir yönden, borçluları dayanaksız bir şekilde icra takibine itiraz etmekten men etmek, diğer yandan ise itiraz veyahut ihtiyati tedbir alınmak suretiyle durdurulan icra takibi nedeniyle alacağına zamanında kavuşmayan alacaklının bu sebepten kaynaklanan zararın ayrı bir davaya gerek olmaksızın giderilmesini sağlamaktır. İşte bu nedenledir ki, Yasa`da icra inkar tazminatına taban olarak % 40 oranı öngörülmekle yetinilmemiş, alacaklının ileri sürüp kanıtlayabilmesi halinde tazminata bu oran üzerinde de hükmedileceği kabul edilmiş bulunulmaktadır. Yukarıda sayılan tüm maddelerde varsayılan zarar, icra takibine itiraz veyahut ihtiyati tedbir kararı alınıp, uygulanması anında itibaren başlayıp, itirazın kaldırılması, itirazın iptali, veyahut menfi tesbit davası sonuçlanıncaya kadar olan devrede oluşan zarardır. Görülmekte olan bir dava sırasında oluşacak zarar miktarı dava açılması sırasında bilinmesi mümkün olmadığına göre, alacaklının bu tür davalar sırasında oluşabilecek tüm zararını alabilmesi amacıyla icra inkar tazminatına hükmedebilmek için ( talep ) şartı bulunan hükümlerdeki bu şartın sadece dava dilekçesinde yer alması gerektiğinin ileri sürülmesinin, hükmedilecek bu tazminatın niteliği ve kapsamı ile bağdaşmadığı görülmektedir. Bunun dışında yerleşmiş Yargıtay uygulamasına göre, icra inkar tazminatına, görülen davada hükmedilmesi gerektiği, bu tür tazminatın ayrı bir dava ile istenemeyeceği de dikkate alındığında, talep şartının sadece dava dilekçesi ile sınırlanmasının menfaatler dengesine uygun düşmediğinden bir başka deyişle, adaletli sonuç doğurma imkanı tanınmadığından bu görüş benimsenmemiştir. Kaldı ki dava dilekçesinde icra inkar tazminatı istenilmemişsede ilk oturumda davacı vekilince, sözlü olarak bu tazminat talep edilmiş ve davalılarca o anda bu isteğe açıkca karşı çıkılmamış bulunulmaktadır. Bu itibarla Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ: Davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY YAZISI Alacaklı vekilinin, borçluların itirazlarının kaldırılması istemine ilişkin dilekçede, ( icra inkar tazminatı ) talep etmediğini, ancak yargılamanın ilk oturumunda ayrıca icra inkar tazminatına da karar verilemesini istediği, aynı oturumda hazır bulunan borçlular tarafından "talebin tevsiine" karşı konulduğu, icra tetkik mercii`nce ( HUMK.`nun 185. maddesi gözetilerek ) icra inkar tazminatı talebinin reddedildiği ve yüksek 12. Hukuk Dairesi`nce ( İİK.nun 68/son maddesi hükmünde, icra inkar tazminatı isteminin süreye bağlı olduğu hususunda bir koşula yer verilmediği gerekçesiyle... ) merci kararının bozulduğu tartışmasızdır. Görüldüğü üzere, icra tetkik merci ile 12. Hukuk Dairesi arasındaki hukuki uyuşmazlık; İİK.nun 68/son maddesinde yer verilen ve alacaklı ile borçlunun talebine bağlı tutulan "icra inkar tazminatının" talep zamanı ve zamanaşımından sonra talep edilmesi halinde olayda HUMK.nun 185 ve 202. maddelerinin uygulanıp uygulanmayacağında toplanmaktadır. Bilindiği üzere İİK.nun 18. maddesi uyarınca, tetkik merciine arzedilen hususlarda basit yargılama usulü ( HUMK.m.507-511 ) uygulanır. Şu kadar ki, talep ve cevaplar dilekçe ile olabileceği gibi tetkik merciine ifada zaptettirmek suretiyle de olur. Öte yandan HUMK.nun 511. nci maddesine göre, basit yargılama usulü bölümünde hüküm bulunmayan hallerde "alelade usulü muhakeme" kaideleri uygulanır. Alelade usulü muhakemeden maksat, HUMK.nun "İkinci babında" ( m.178- 426 ) düzenlenmiş olan yazılı yargılama usulüdür. Hal böyle olunca, HUMK.nun ikinci babında yer alan 179, 185 ve 202 madde hükümleri basit yargılama usulünde de uygulama yeri bulmaktadır. İİK.nun 18/2 maddesinin sağladığı imkan nedeniyle, itirazın kaldırılmasını isteyen alacaklı, icra tetkik merciine ( bir tutanakla ifade zaptettirmek suretiyle ) taleplerini tespit ettirebilecektir; tutanak talep dilekçesi yerine geçer ve bunun üzerine ( gerekli harç ve giderler alındıktan sonra ) duruşma günü tayin edilir. Yoksa, alacaklının, tutanakta tale etmediğini yargılama süresince her zaman talep edebileceği şeklinde madde hükmü yorumlanamaz. Borçlu da, dilekçe ile cevap vermek zorunda olmayıp, yargılamanın ilk oturumunda cevap ve taleplerini sözlü olarak iler sürebilecektir. Açıklanan yasal düzenleme karşısında; 1 - İtirazın tetkik merciinde kaldırılmasını isteyen alacaklı; itirazın kaldırılması dilekçesinde ( veya tutanağında ), diğer zorunlu açıklamalar dışında..., borçlunun icra takibine itirazının kaldırılması ile birlikte % 40`dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini ( İİK.m.68 Son fıkra ) talep etmelidir ( HUKM.m.179 ). İtirazın kaldırılması dilekçesi ( veya tutanağında ) icra inkar tazminatı talebi olmayıp da, tetkik merciindeki yargılama sırasında alacaklının talep ettiği icra inkar tazminatına karar verilebilmesi ( borçlunun karşı koymaması halinde ) mümkündür. Çünkü, basit yargılama usulünde de HUMK.nun 185. maddesi uygulanır ve neticei talebin tevsii yasaktır. 2 - Borçlu da, m.68 Son fıkra gereğince yapacağı tazminat talebini en geç ( tetkik merciindeki ) ilk oturumda bildirebilir; ilk oturumdan sonra borçlunun tazminat talebinde bulunması, savunmanın genişletilmesi yasağına tabidir ( HUMK.m.202 ). Doktrinde de aynı görüş benimsenmiştir ( Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, Cilt 1, 1988, Sh. 374, 381 ve Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt 5, 1991, Sh. 3834 vd.., Prof. Dr. Saim Üstündağ, İcra Hukukunun Esasları, İstanbul-1990, Sh. 135 ). İcra inkar tazminatının ayrı bir davaya konu edilmeyeceği ve niteliği gibi görüşler de, neticei talebin tevsii veya savunmanın genişletilmesi yasağının uygulanmamasının yasal nedeni olamaz. Arzettiğim nedenlerle örnek nitelikte bulunan icra tetkik mercii kararının onanması görüşündeyim. M. Cahit Keskin
4. Hukuk Dairesi Başkanı KARŞI OY YAZISI Yerel Mahkeme ile Yargıtay`ın Yüksek Özel Dairesi arasındaki uyuşmazlık, icra tetkik merciinde açılan itirazın kaldırılması davasında alacaklının dava dilekçesinde talep etmediği icra inkar tazminatını duruşma sırasında hüküm altına alınmasını istemesi halinde ve borçlununda karşı çıkması ( muvafakat etmemesi ) durumunda icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekip gerekmeyeceğine ilişkindir. İcra İflas Yasası`nun mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptalini düzenleyen 67`inci maddesinin 2`nci fıkrasında "Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir" hükmü yer almaktadır. İtirazın kesin olarak kaldırılması başlığını taşıyan 68`nci maddenin 7`nci fıkrasında da "itirazın kaldırılması talebinin kabulü halinde borçlu, bu talebin reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine, yüzde kırktanaşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir" denilmektedir. Keza itirazın muvakkaten kaldırılmasına ilişkin İcra İflas Kanunu`nun 68`nci maddesinin 8`nci fıkrasında da haklı çıkan tarafın talebi üzerine diğer tarafın yüzde kırktanaşağı olmamak üzere İcra İflas Kanunu`nun 72`inci maddesinin 4`ncü fıkrasında da borçlunun menfi tesbit veya istirdat davasında haklı çıkması ve talebi halinde karşı tarafın takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere tazminata hükmedileceği yazılıdır. Yukarıda belirttiğimiz İcra İflas Kanunu`nun ilgili hükümlerinde İcra Tetkik Merciinde görülen dava takip hukuku yönünden geçerli davalar olup, verilen hükümlerde takip hukuku sahasında kesin hükmün neticelerini doğurur. Takip Hukuku yönünden kesinleşmiş bir karar aleyhine genel mahkemelerce aksine verilmiş bir karar olmadıkça, geçerliliğini devam ettirir. Hukuk Mahkemelerince görülen davlar nasıl bir özel hukuk sahasındaki dava ise takip hukukuna ilişkin davalarda bir özel hukuk davasıdır. İcra İflas Kanunu`nun yargılama usulleri başlığını taşıyan 18`nci maddesinde "Tetkik Merciine arzedilen hususlarda basit yargılama usulü ( H.U.M.K. m.508-511 ) uygulanır. Şu kadar ki talep ve cevaplar dilekçe ile olabileceği gibi Tetkik Merciine ifade zaptedilmek sureti ile olur..." denilmektedir. Yetkiye ilişkin İcra İflas Kanunu`nun 50`nci maddesinde para ve tazminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur..." hükmü konulmuştur. İcra İflas Kanunu`nun 364`ncü maddesinde ise takip hükmüne müteallik temyiz, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nundaki şartlar dairesinde yapılır denilmektedir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun 4.ncü fasılda ise basit usulü muhakeme 507-511 maddelerde düzenlenmiş ve 511`nci maddede "basit usulü muhakemeye tabi olan hallerde bu kanunun mevaddi sabıka ahkamına muhalif olmayan alelade usulü muhakeme kaideleri ( 178 v.d. ) ve tatbik olunur denilmektedir. Yukarıda açıklanan usule ilişkin hükümlerinden de İcra İflas Yasası`nda usule ilişkin sarahat olmayan hallerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun basit usulü muhakemeye ilişkin hükümlerinin uygulanması yanında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun diğer hükümlerinin de gerektiğinde uygulanacağı açıktır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun 185`nci maddesinde ise "Kanunu Medenide tayin olunan haller mahfuz kalmak şartı ile dava ikameti ( m.178 ) ile aşağıda gösterilen neticeler hasıl olur. 1 - Müddeiabihin nizası olmaksızın müddei davasını takipten sarfı nazar edemez. 2 - Müddei, müddei aleyhin nizası olmaksızın davasını tevzi veya mahiyetini tedbil edemez. Aşağıdaki madde ( m.186 ) hükmüyle davadan feragat veya ıslah bu hükümden müstesnadır" denilmektedir. Bu madde hükmünün icra tetkik mercilerindeki itirazın kaldırılması davalarında uygulanmasına ise yasal bir engel yoktur. Yukarıda da belirttiğimiz gibi icra tetkik merciilerindeki bu nevi davalar takip hukuku yönünden hukuk davalarıdır. Olayımızda davacı Tetkik Merciinde borçlunun itirazının kaldırılmasını dava dilekçesinde gerekçeli açıklamış ve nihayi isteklerini belirtmiş ancak icra inkar tazminatı isteğinde bulunmamıştır. Davacı serbest iradesi ile dava dilekçesinde isteklerini sıralamıştır. Duruşma safhasında icra inkar tazminatı isteğine karşı ise borçlu muvafakat etmemiş, icra inkar isteğinin reddine karar verilmesini istemiştir. Genel Mahkemelere dava açılırken davacının dava dilekçesinde talep etmediği bir alacağı veya hakkı duruşmada istemesi halinde, karşı taraf muvafakat etmediğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun 185 uyarınca nasıl tevsi edemez deniliyorsa burada da aynı kuralın uygulanması gerekir. İcra İnkar Tazminatı, tazmini nitelikte olup alacaklının veya borçlunun zararını karşılamak için yasada öngörülmüştür. Davada talep edilmeyen isteğin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun 185`nci maddesinin açık hükümlerine aykırı olarak hüküm alıtna alınacağına dairde İcra İflas Yasası`nda bir hüküm yoktur. İcra İnkar Tazminatı Ceza Hukuku yönünden de bir ceza değildir. Re`sen heran gözönünde tutulamaz. Yukarıdaki açıklamalar nazara alınarak bu olayda da Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun 185`nci maddesinde borçlunun rızası olmaksızın iddianın genişletilemeyeceği kuralına uygulanması gerektiğinden mahkeme kararının onanması kanaatinde olduğumdan çoğunluk kararına karşıyım . Şemsettin Abik
10. Hukuk Dairesi Üyesi |
26-12-2007, 13:25 | #7 |
|
sayın meslektaşlarım,
yukarıda ibraz edilen 11.Huk.Dairesi kararı ile, Yrg.Huk.Genel Kur. kararlarında farklı bir husus var. -- görüleceği üzere,birkarar ( İtirazın İptali ) davasına ait iken, diğer kararlar (İtirazın kaldırılması ) davalarına ilişkindir. -- her iki dava çeşidinde ( usül esasları ) yönünden fark vardır. -- bu hususlara göre konuyu hep birlikte bir kez daha değerlendirsek iyi olacak diyorum. --11.HUk Dai. 2002/12572 E. sayılı kararaında koyulaştırılarak belirtilen (... veya duruşma aşamalarında...) ibaresinin, ( kestirme yoldan olmak üzere yazıldığını , diğer ifadeyle: davacının, davalının savunmasını genişletmesine muvafakat etmeme hakkı dahilinde..) konulduğunu düşünüyorum. Bu hususu 1998/ 4447 E. sayılı karar doğruluyor. sevgiler |
26-12-2007, 16:46 | #8 | |||||||||||||||||||
|
saygılar |
25-10-2013, 13:21 | #9 |
|
Herkese merhaba,
Davacısı olduğumuz derdest bir itirazın iptali davamızda davalı ile anlaşarak davaya ve icra takibine konu parayı tahsil ettik ve davayı açarken eski kanun gereği % 40 kötü niyet tazminatı talep etmiştik. Alacağın ödenmesine ilişkin olarak hazırladığımız ibraname protokolünde davalı borçluların derdest dava dosyalarını kabul edeceklerini ve dosyaları temyiz etmeksizin kesinleştirecekleri yönünde bir madde de eklemiştik, borçlular da imzaladı. Protokole konu miktar kötü niyet tazminatı da hesap edilerek kararlaştırıldı, zira borçlular davayı kaybedeceklerini bildiklerinden bunu da kabul ettiler. Bu durumda bu protokolü Mahkemeye sunarsak, davanın konusuz kalması nedeniyle ve feragatimizle dava sonuçlanınca, kötü niyet tazminatı konusunda aleyhimize bir durum oluşur mu? Buna ilişkin bilgisi olan veya elinde Yargıtay kararı olan meslektaşlarım varsa ve paylaşabilirlerse çok sevinirim. Şimdiden teşekkür ediyorum. |
30-10-2013, 11:46 | #10 |
|
Sayın Mimi meslektaşım merhaba... konuya ilişkin yargıtay kararı bulamadım ama kanaatimce karşı yan asıl borcu ödediklerinde ve fakat icra inkar tazminatını ödemediklerinde icra inkar tazminatını talep edemezsiniz. nitekim icra inkar tazminatı asıl asıl borca bağlı ve taleple karar verilebilen bir tazminat türüdür. Siz asıl davanızdan feragat ettiğinizde aynı konuda bir daha dava açamayacağınız için icra inkar tazminatını da talep edemeyeceksiniz diye düşünüyorum. Nitekim icra inkar tazminatı ayrı bir dava konusu yapılamaz diye biliyorum...
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
affetmiş olması manevi tazminat talebinin reddedilmesine neden olabilir mi? | Nesrin D. | Meslektaşların Soruları | 11 | 03-04-2015 15:06 |
kötüniyet tazminatı verilmesi doğru mu? | hırs | Meslektaşların Soruları | 2 | 21-08-2007 14:31 |
İtirazın Iptali Davasında Sebebsiz Zenginlesme | stjav.umut | Meslektaşların Soruları | 1 | 15-06-2007 12:05 |
İtirazın iptali davasında yetki | attorneytalay | Meslektaşların Soruları | 7 | 30-09-2006 14:23 |
Kötüniyet Tazminatı | ferhat | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 04-03-2002 21:14 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |