|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
20-09-2004, 15:45 | #1 |
|
Kocaya Ait Ev-Ayrılık Davası
Sayın meslektaşlarım,
Müvekkilim bayan ile karşı taraf 15 yıla yakındır evlidir; biri 17 diğer 13 yaşlarında iki çocukları bulunmaktadır.Şu anda oturmakta oldukları ev tapuda koca üzerine kayıtlıdır.Koca, şiddet göstermemekle birlikte, devamlı şekilde eve içkili olarak gelmekte, ailevi yaşamdan doğan görevlerini ihmal etmekte, çocuklarıyla ilgilenmemekte, aldığı emekli maaşını içkiye yatırarak evin giderlerine katkıda bulunmamaktadır.Kadın şu an boşanmak istememekle birlikte, bir süreliğine kocanın evden uzakta kalmasını -ayrılık- talep etmektedir.Kadın ve koca ssk emeklisidir.Sorularım: 1. Kadının bu talebinde ayrılık kararı mı isteyeceğiz yoksa ailenin korunmasına dair kanuna dayanılarak bir tedbir kararı alınabilir mi?(tekrar belirteyim şiddet yok) 2. Kadının hukuki işlemlere başlamaktaki tek kaygısı kocaya ait olan evden çıkarılma korkusudur.Dava süresince ve esasen dava bittikten sonra dahi kadın ve çocukların aile konutunda oturmaları sağlanabilir mi? 3.Davadan önce tapudan aile konutu şerhi koydurmak gerekir mi? Şimdiden teşekkürler. |
21-09-2004, 16:00 | #2 |
|
1-Dava dilekçesinde ayrılığa karar verilmesi talep edilebilir.( Medeni Kanunu 170 mad. )
Tarafların evlilik sözleşmesinin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmemesi şiddetli geçimsizlik kapsamında boşanma nedenidir bunun ispatlanması halinde ayrılık talep edilmiş ise mahkeme boşanmaya değil, tarafların bir yıldan üç yıla kadar ayrılığına karar verebiliyor. 2-madde 254 Eşlerin aile konutunda kimin kalmaya ve ev eşyasını kimin kullanmaya devam edeceği konusunda anlaşamamaları hâlinde, hakkaniyet gerektiriyorsa hâkim, olayın özelliklerini, eşlerin ekonomik ve sosyal durumlarını ve varsa çocukların menfaatlerini göz önünde bulundurarak bu hakka hangisinin sahip olacağına iptal veya boşanma kararıyla birlikte re'sen karar verir; bu kararında kalma ve kullanma süresini belirleyerek tapu kütüğüne şerhi için tapu memurluğuna bildirir. Bu madde de evliliğin iptalinden ve boşanmadan söz edilmiştir. Ancak ayrılık hali için de geçerli olacağı düşüncesindeyim. 3-Davadan önce tapuya aile konutu şerhi verilmesi tedbirli bir davranış olur düşüncesindeyim |
21-09-2004, 19:31 | #3 |
|
Sn. jus
Ek olarak aşağıdaki düzenlemelerin de konu ile yakından ilgili olduğunu düşünüyorum.Kolay gelsin. Medeni Kanun MADDE 169.- Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır. MADDE 182.- Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler. Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Hâkim, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. MADDE 195.- Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi hâlinde, eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, eşleri yükümlülükleri konusunda uyarır; onları uzlaştırmaya çalışır ve eşlerin ortak rızası ile uzman kişilerin yardımını isteyebilir. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır. MADDE 196.- Eşlerden birinin istemi üzerine hâkim, ailenin geçimi için her birinin yapacağı parasal katkıyı belirler. Eşin ev işlerini görmesi, çocuklara bakması, diğer eşin işinde karşılıksız çalışması, katkı miktarının belirlenmesinde dikkate alınır. Bu katkılar, geçmiş bir yıl ve gelecek yıllar için istenebilir. MADDE 197.- Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddî biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. MADDE 198.- Eşlerden biri, birliğin giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmezse, hâkim onun borçlularına, ödemeyi tamamen veya kısmen diğer eşe yapmalarını emredebilir. MADDE 199.- Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan malî bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektirdiği ölçüde, eşlerden birinin istemi üzerine hâkim, belirleyeceği malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak onun rızasıyla yapılabileceğine karar verebilir. Hâkim bu durumda gerekli önlemleri alır. Hâkim, eşlerden birinin taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisini kaldırırsa, re'sen durumun tapu kütüğüne şerhedilmesine karar verir. |
22-09-2004, 12:59 | #4 |
|
Cevaplarınız için çok teşekkür ederim.
Yalnız bir konuda hala kafamda soru işaretleri var.Alkol sorunu olan, tedavi gördüğü halde hala içmeye devam eden , evi ve ailesiyle ilgilenmeyen, evde varlığı yokluğu belli olmayan ve bu nedenle karısına ortak hayatı çekilmez kılan bir koca için Ailenin Korunmasına dair yasa uyarınca tedbir talepli evden uzaklaştırmaya dair bir dava mı açacağız yoksa ayrılık davası açmamız mı gerekiyor? Ayrıca örneğin ayrılık davası açıldı, hakimin kocaya ait ortak konutta kadın ve çocukların oturmasına dair karar alması ne kadar mümkündür ve uygulamada bu tür kararlar verilmeye başlanmış mıdır? Teşekkürler |
22-09-2004, 16:22 | #5 |
|
.
MADDE 1.- Türk Kanunu Medenisinde öngörülen tedbirlerden ayrı olarak, eşlerden birinin veya çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinden birinin aile içi şiddete maruz kaldığını kendilerinin veya Cumhuriyet Başsavcılığının bildirmesi halinde, Sulh Hukuk Hakimi re'sen meselenin mahiyetini gözönünde bulundurarak aşağıda sayılan tedbirlerden bir ya da birkaçına birlikte veya uygun göreceği benzeri başkaca tedbirlere de hükmedebilir: Kusurlu eşin; a) Diğer eşe veya çocuklara veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerine karşı şiddete veya korkuya yönelik davranışlarda bulunmaması, b) Müşterek evden uzaklaştırılarak bu evin diğer eşe ve varsa çocuklara tahsisi ile diğer eş ve çocukların oturmakta olduğu eve veya işyerlerine yaklaşmaması, c) Diğer eşin, çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinin eşyalarına zarar vermemesi, d) Diğer eşi, çocukları veya aynı çatı altında yaşayan aile bireylerini iletişim vasıtasıyla rahatsız etmemesi, e) Varsa silah ve benzeri araçlarını zabıtaya teslim etmesi, f) Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanılmış olarak ortak konuta gelmemesi veya ortak konutta bu maddeleri kullanmaması. Yukarıdaki hükümlerin tatbiki maksadıyla öngörülen süre altı ayı geçemez ve kararda hükmolunan tedbirlere aykırı davranılması halinde tutuklanacağı ve hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmedileceği hususu kusurlu eşe ihtar olunur. Tasarının birinci maddesiyle, kadının aile içi şiddete maruz kaldığını bizzat kendisinin veya Cumhuriyet Başsavcılığının bildirmesi halinde, sulh mahkemesince Türk Medeni Kanununda öngörülen tedbirlerden ayrı olarak bu maddede sayılan koruyucu tedbirlerden biri veya birkaçına birden hükmedilecektir. Örneğin: Kocanın eve içkili gelerek kadın ve çocuklara karşı şiddet eylemlerinde bulunduğu hallerde mahkemece sadece "alkollü vaziyette eve veya işyerine yaklaşmama" , "kadın eşyalarına zarar vermeme", "kusurlu eşin işyerindeki amirine veya işverenine durumu haber verme" gibi birden fazla tedbire de karar verilebilecektir. Bu sayılanlar dışında da benzer tedbirlere hükmolunabilecektir Gerek kanun metni gerekse kanunun birinci maddesinin gerekçesi aile içi şiddet uygulanması halinde bu tedbirlerin alınacağını belirtiyor içki içerek evlilik birliğinin yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeni ile tedbir istemek kanun maddesinin lafzına ve ruhuna aykırı düşmektedir. Genişletici bir yorum yapılmış olur, düşüncesindeyim |
22-09-2004, 20:27 | #6 |
|
Sn jus,
Şiddet kavramından ne anlaşıldığı önemli.Şiddet deyince sadece kaba dayak anlaşılır ise,elbette olayınızda ""şiddet olmadığından ""4320 sayılı yasadan yararlanma yolunu denemek yararsız gibi görünüyor.Oysa her gece eve sarhoş gelmek psikolojik şiddet olarak değerlendirilir ise durum değişir. Ben sürekli sarhoşluğun eş ve çocuklar için gereğinden fazla şiddet olduğunu düşünüyorum. Kocanın kronik alkol alışkanlığını belgeleyen raporlar , bu durumdan kadının veya çocukların psikolojik olarak nasıl etkilendiğini gösterir raporlar koruma kararının verilmesi,uzaklaştırma ve konutun tahsisi ve hatta nafaka için bence yeterli olacaktır. Başvurunun harçsız olması,duruşmasız karar verilebilmesi,ihlal halinde hürriyeti bağlayıcı ceza gibi özellikleri nedeni ile diğer tedbirlerin yanında daha hızlı ve etkili bir yol bence. Bu talep reddedilir ise, MK 197 tedbirleri istenebilir.Burada kanımca bahsedilen hukuki ayrılık değil,fiili ayrılıktır.Bir durum nedeni ile ayrı yaşama hakkı vardır ve konutun eş ve çocuklara tahsisine de karar verilebilir. Ayrılık davasının açılması,bu arada bir araya gelmemişlerse,--ki ayrılık kararının amacı yeniden denemek için bir fırsat daha vermek gibi görünüyor--kusurlu eşe yasal süre sonunda boşanma davası açma hakkı verecektir. Bu nedenle ilk aşamada ayrılık davası açılmasını kusursuz eş için doğru bulmuyorum. İlaveten; Açılan ayrılık davası sırasında hakimin kocaya ait ortak konutta kadın ve çocukların oturmasına dair karar alması teorik olark mümkün,uygulamada hem ayrılık başvuruları neredeyse yok,kararlar ise bence nadir sayıda. Vekil olduğum bir boşanma dosyasında ; koca maliki olduğu evi kardeşine devretmiş, fakat fiili egemenliğin kendisinde olduğunu kabul etmişti.Hakim boşanmanın kesinleşmesinden sonra da kadın ve çocukların "ihtiyaçları olduğu sürece" bu konutta kalmalarına karar verdi. Karar temyiz edilmeden kesinleşti. Eşinin davranışı nedeni ile psikolojik rahatsız olduğu bu nedenle bir hastaneye başvurduğunu belgeleyen müvekkilin kabul edilen koruma kararı ,konut tahsisi ve örneğini verdiğim boşanma sonrasına ilişkin konut tahsisi örneklerinin dosya numaralarını dilerseniz bildirebilirim . Saygılar |
23-09-2004, 11:55 | #7 |
|
Yanıtlar için çok teşekkürler...
|
27-09-2004, 18:16 | #8 |
|
Sayın Jus,
Bu konu ile ilgili olarak açmış olduğum davada kocaya ait konutun kullanım hakkı kadına ve çocuklara verildi. Dava, zina nedeni ile ayrılık davası idi. Bir yıl ayrı yaşama talebimiz ile kocaya ait konutun içindeki eşyalarla birlikte kullanım hakkı talebimiz önce tedbir olarak daha sonra da hükümle eş ve çocuklara verildi. Ancak biz dava açarken evin satışının önlenmesi için tedbir istemiştik ve bu talebimiz de teminatsız kabul edilmişti. Davanız benzer olduğu için somut örnek vermek istedim. Size başarılar dilerim. Saygılarımla. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Aids( HIV) Bulaştıran Kocaya Ceza | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Hasta Hakları Çalışma Grubu | 10 | 05-03-2008 10:47 |
Aldatan kocaya kötü haber | ahmetsacit | Hukuk Haberleri | 1 | 11-08-2006 23:38 |
Eda davası -bozma- davanın konusuz kalması-ıslah -tespit davası | seyyah7272 | Meslektaşların Soruları | 2 | 27-05-2006 17:42 |
Ayrılık Süresi İçinde Boşanma | jurista | Meslektaşların Soruları | 8 | 21-06-2004 08:29 |
Eşinin Telefonlarını Dinleyen Kocaya Hapis | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 9 | 26-10-2003 10:52 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |