|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
23-08-2012, 16:38 | #1 |
|
Sanık Müdafii Belirtilmemesi, Ancak Beyanının Alınması ve Gerekçeli Karardaki Diğer Eksiklikler
Sayın meslektaşlarım,
Son aşamasında elime geçen bir dosyam var. Temyiz dilekçesini hazırlamaktayım. Hukuki hatalarla dolu olan bu davada, temyize konu edilebileceğini düşündüğüm iki hususu sizlere sormak, fikrinizi öğrenmek istiyorum. Diğer temyiz sebepleri, her birimizin bildiği nedenler halihazırda dosyada zaten mevcut. Yine de mesajın sonunda bunlara değineceğim. 1- Son celsedeki duruşma tutanağında şu cümleler yer alıyor; *Sanık X, sanık müdafii(adı-sanı yazmıyor.) ve Katılan Y hazır." "Sanık haklarımı anladım.Avukat tutmak istemiyorum, savunmamı bizzat kendim yapacağım demekle.." Burada sanık savunmasını yapıyor. Daha sonrasında Sanık Müdafii'den diyeceği soruluyor. Öncelikle dosyada gördüğüm kadarıyla herhangi bir vekalet bulunmamakta. Sanık müdafii adı yok, sanı yok. Soruşturma evresinde de görev almamış, sanık o süreçte de avukat tutmak istemediğini beyan etmiş. Bu durum usuli açıdan sakatlık teşkil etmez mi?Dosyayla, kişiyle gerçekte alakası olup olmadığını, avukat olup olmadığını, her şeyi geçtim kim olduğunu bilmediğimiz bir kişiden beyanının sorulması kabul edilebilir mi? İkincisi; Gerekçeli kararda "e-imzalıdır" ibaresinin altında katibin imzası yer alıyorken, hakimin imzası ve mühür bulunmamaktadır. Mührün olmaması, temyiz nedenidir biliyorum.Fakat, e-imzalıdır ibaresinin altına hakimin ıslak imza atması gerekmez mi? Sonuçta UYAP'ta hakimin şifresi ile bir şekilde girilip onaylanması durumu husule gelebilir. Ben bu kararın hakimin denetiminden geçtiğini nereden bilebilirim? Bu durumda adaletin gerçek anlamda şüphesiz doğrulukla tecelli ettiği düşüncesi bende uyanabilir mi? Bu usuli bir hata olarak nitelendirilip temyiz nedeni olabilir diye düşünüyorum, sizlerin düşüncelerini merak ettim. Dosyadaki diğer temyiz sebepleri; -Israrla telefonda hakaret edildiği belirtilmesine rağmen uyuşmazlığa TCK 125/1 tatbik edilip, yeterli delil bulunamadığından beraate hükmedilmiştir.Oysa ki mahkeme görüşme kayıtlarını bile istememiştir. -Mahkeme, kısa kararda gerekçesi sonradan açıklanacağı üzere demiş ve tarafların beyanlarına yer vererek, kısa karardaki beraat gerekçesini aynen korumuş, bunu da gerekçeli karar olarak sunmuştur. Mahkeme esasında hiçbir gerekçe sunmamıştır. Kısa kararda gerekçeli karara yer verilmiş olduğunu düşünüyorum, bu da bir temyiz nedenidir. -İddianamede adı geçen tanıkları dinlememiş, ifadelerini tekrarla doğrulatmamış, evrak üzerinden karara varmıştır. Salt ön kabule,öngörüye dayalı farazi bir hüküm tesis etmiştir. -İddianamede suç saati yazmasına rağmen gerekçeli kararda buna yer verilmemiştir. Türk milleti adına karar veren ve bu yetkiyle donatılmış bulunan mahkeme, bu konuda muğlak davranmış, tartışmasız bir gerçeği görmezden gelmiştir. Suç saatinin tespiti esasında görüşme kaydında iddiamızın doğruluğunu vurgulayan temel bir unsur olacağından bu konunun önemli olduğu ve ikmal edilmediğinde şüpheli bir kararı doğuracağı hususu açıktır. Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim. Saygılarımla... |
24-08-2012, 00:22 | #2 |
|
Epey uzun sormuşsunuz, elimden geldiğince yanıtlamaya çalışacağım.
Sanırım katılan tarafı temsil ediyorsunuz. Temyiz gerekçelerinden sanığın müdafi istemiyorum, savunmamı kendim yapacağım dedikten sonra müdafiden beyan sorulması iki durumda mümkündür; ya sanığın beyanları kes-yapıştırdır ya da müdafiin beyanları. İki durum da bozma nedenidir. Müdafiin isminin tutanakta yazılmaması CMK m. 221'e aykırılık teşkil eder. Usulden bozma nedenidir. Gerekçeli karardaki imza ve mühür eksikliği ise gelen tebligatta mahkeme mührü varsa sorun teşkil etmez. Yargıtay özellikle dosyada yer alan duruşma tutanaklarındaki imzaları inceler. Bunun dışında telefonla sık aranma durumu varsa TCK m. 123'de yer alan "kişilerin huzur ve sükununu bozma" suçu da oluşabileceği kanaatindeyim. Suç vasfında yanılgıya düşülmüş olabilir. Gerekçeli kararda suç saatinin yazmaması düzelterek onamaya konu olabilir, salt bu nedenle bozmaya konu olacağını sanmıyorum. Tanıkların dinlenmemesi ise eksik kovuşturma yapıldığından bahisle usulden bozmaya konu olabilir. Kolaylıklar dilerim. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Karşılıksız çek davasında beraat eden sanık müdafii lehine vekalet ücreti hükmedilecek mi?? | parezer3447 | Meslektaşların Soruları | 4 | 19-07-2012 17:04 |
Karar Duruşması Hükmü ile Gerekçeli Karardaki Hüküm Farklılığı | Av. Ali YILMAZKARA | Meslektaşların Soruları | 2 | 04-02-2012 01:07 |
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi: Sanık ve Müdafii Yanyana olmalıdır | H.Bülent Güvençalan | Hukuk Haberleri | 2 | 08-05-2010 13:35 |
Müdafii, sanık lehine olan delili sanık istemesede kullanabilir mi? | Av. Rahşan KÜPELİ | Hukuk Sohbetleri | 1 | 29-10-2009 17:19 |
Sanık müdafii yokluğunda karar verilmesi | aslı çağdaş | Meslektaşların Soruları | 4 | 12-06-2007 14:34 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |