|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
20-05-2007, 13:15 | #1 |
|
Şirketlere usulsüz tebligat ile yapılan haczin geçerliliği
İyi günler;
Şirketlere usulsüz tebligat ile yapılan haczin geçerli olmayacağına dair içtihata ihtiyacım var. Yardımlarınız için teşekkürler. |
20-05-2007, 13:31 | #2 |
|
Usulsüz tebligat söz konusu olduğunda hangi yola başvurulmalıdır?
Merhaba;
Benim yine usulsüz tebligat ile ilgili bir sorum olacaktı. Usulsüz tebligat ile yapılan bir haciz bulunması halinde önce icra dosyasına, haczin kaldırılması istemi ile başvurulmalı ve sonra şikayet yoluna mı gidilmeli yoksa direkt olarak ITM'ye başvuru mümkün müdür? İcra dosyasına başvurulmadan direkt ITM'ye başvurulabileceğine dair içtihat var mıdır? Teşekkürler. |
20-05-2007, 13:34 | #3 |
|
Sorunuzu açık olmamakla birlikte şu içtihatı göndermekta fayda görüyorum:
T.C. YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 1992/8665 K. 1992/10668 T. 22.9.1992 • HÜKMİ ŞAHSA TEBLİGAT ( Adının Tam ve Doğru Yazılmamış Olması ) • TEBLİGAT ( Tüzel Kişiye ) • TÜZEL KİŞİYE TEBLİGAT ( Yapılma Şekil ve Şartları ) ÖZET : Haciz tebliğ kağıdında ve davetiyelerde hükmi şahsın ismi tam ve doğru biçimde yazılmadığından ve dolayısıyla böyle bir tebliğ de yok hükmünde olacağından, usulsüz tebliğe sonradan muttali olunduğu gerekçesiyle yasal sürenin geçtiğinden söz edilemez. DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 10.7.1992 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Gerek birinci gerekse ikinci haciz ihbarnamesinde borçlunun alacaklısı Özel Merkez Dersanesi olarak gösterilmiş, birinci ve ikinci haciz ihbarnameleri Merkez Dersanesi Müdürlüğüne Tebligat Kanunu`nun 21. maddesine göre tebliğ olunmuştur. Borçludan alacaklı 3. kişinin şikayetçi Özel Merkez Dersanesi Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi olduğu anlaşılmaktadır. Gerek haciz tebliğ kağıdında gerekse davetiyelerde hükmi şahsın ismi tam ve doğru biçimde yazılmamış olduğundan dersane müdürünün imzadan imtina ettiği meşruhatı ile yapılan tebligat, tebligat kanununa uygun bulunmamaktadır. Özel Merkez Dersanesi Ticaret ve Sanayi Limited Şirketine yöntemince çıkartılmış bir tebligat bulunmadığından ıttıladan itibaren yasal sürenin geçtiğinden söz edilemez. Mercice bu yönler gözetilerek şikayetin kabulü gerekirken reddi isabetsizdir. SONUÇ : Mümeyyiz vekilinin temyiz itirazının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. |
20-05-2007, 13:47 | #4 |
|
Dosyada usulsüz tebligat sonucu yapılmış bir icra takip işlemi (haciz) söz konusudur. Kural olarak icra takip işlemleri şikayete konu edilebilirler. İçtihada gerek olmaksızın şikayet yoluna gidilmesi gerektiğini düşünüyorum.
T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu Esas: 2001/12-543 Karar: 2001/560 Karar Tarihi: 27.06.2001 ÖZET: 7201 sayılı Kanunun 32. maddesi gereğince borçlunun muttali olduğunu beyan ettiği tarihte takibin şekline göre icra dairesine itiraz etmemiş olması merci nezdinde yapılan tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin incelenmesine engel teşkil etmez. Borçlunun tebligatın usulsüzlüğünün tespiti halinde mal beyanında bulunacağı ve takip kesinleşmeden haciz konulamayacağı cihetle uygulanan hacizlerin kaldırılacağı açısından şikayette hukuki yarar vardır. Mercice yapılacak iş, şikayetin esası hakkında taraların beyanları ve ibraz edilen belgeleri incelenerek hasıl olacak sonuca göre karar vermekten ibarettir. (2004 S. K. m. 16, 21) (7201 S. K. m. 32) Dava: Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Aydın İcra Tetkik Merciince şikayetin reddine dair verilen 12.10.2000 gün ve 2000/289-390 K. sayılı kararın incelenmesi davacı-borçlu vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 18.12.2000 gün ve 18426-19427 sayılı ilamı ile; (...Borçlu, hakkında yapılan genel haciz yoluyla takipte Örnek 49 ödeme emri tebliği üzerine tebligatın usulsüzlüğünden bahisle merci nezdinde şikayette bulunmuştur. 7201 sayılı Kanunun 32. maddesi gereğince borçlunun muttali olduğunu beyan ettiği tarihte takibin şekline göre icra dairesine itiraz etmemiş olması merci nezdinde yapılan tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin incelenmesine engel teşkil etmez. Borçlunun tebligatın usulsüzlüğünün tespiti halinde mal beyanında bulunacağı ve takip kesinleşmeden haciz konulamayacağı cihetle uygulanan hacizlerin kaldırılacağı açısından şikayette hukuki yarar vardır. Mercice yapılacak iş, şikayetin esası hakkında taraların beyanları ve ibraz edilen belgeleri incelenerek hasıl olacak sonuca göre karar vermekten ibarettir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz Eden: Davacı-Borçlu vekili Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Karar: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. Sonuç: Davacı-Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 27.6.2001 gününde oybirliği ile karar verildi. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları ************************************** |
20-05-2007, 13:47 | #5 |
|
Her konuda içtihat bulamazsınız,çünkü içtihata gerek olmayacak kadar açık hususlar var.
Bu nedenle eğer bir konuda kendimi bilgisiz ve yetersiz hissediyorsam;açıyorum kitabı olayımızda ben olsam açarım Baki Kuru'nun İcra İflas Hukuku kitabı ile tebligat hukuku ile ilgili o konuyu baştan sona okurum daha sonra olaya uygularım. Hala yetersiz kalıyorsa içtihatlara bakarım. Hala yetrsiz oluyorsa bu konuda tecrübeli kimselerin fikirlerini alırım. Hala yetersiz oluyorsa THS yazarım. Hala yetersiz ise MK.1 uygularım.Yani kendi yoruma güvenir olayı çözerim.Daha sonra da belki diğer insanlar da faydalansın diye çalışma grubumda öğrendiklerimi paylaşırım. Saygılarımla |
21-05-2007, 12:41 | #6 |
|
Usulsüz tebligata dayalı olarak yapılan haczin kaldırılması sorununda asıl üzerinde durmanız gereken usulsüz tebligatın öğrenildiği tarihten itibaren süresinde (7 gün) şikayete konu edilmesi.
Yapılan hacizde, usulsüz tebligata dayalı olmak dışında yasaya aykırılık yoksa, tebligatın geçerli hale gelmesi ile haciz de yasaya uygun hale gelecektir. Dikkat edilmesi gereken en önemli husus ise şu: Yargıtay içtihatlarına ve mevzuata göre, tebligat usulsüz dahi olsa, muhatabı tarafından öğrenilmekle usule uygun hale gelecektir. Tebliğ tarihi bu nedenle tespit edilemediğinde, muhatabın belirttiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilmelidir. Buna göre, önce tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle şikayet yoluna başvurulmalıdır. Böylece tebliğ tarihi, şikayet edenin beyanına göre mahkeme tarafından yeniden tespit edilecektir. Bu yolla itiraz süresi ve diğer süreler yeniden ortaya çıkacak; hatta takip kesinleşmeden önce uygulanan haczin yasaya aykırılığı gündeme gelecek, ayrı bir şikayetle de haciz kaldırılabilecektir. Yargıtay Daire:12 Tarih:2005 Esas No:2006/6073 Karar No:2006/9352 Kaynak:ÖZEL ARŞİV İlgili Maddeler:7201 S.Y. 21 İlgili Kavramlar:USULSÜZ TEBLİGAT Borçlu Mustafa Turgut’a 163 örnek ödeme emri 15-2-2004 tarihinde 2701 sayılı tebligat kanununun 21. maddesine göre tebliğ edildiği, ancak tebligat tüzüğünün 28. maddesinin uygulanmadığı görülmekle tebligat usulsüzdür. Bu durumda 2701 sayılı tebligat Kanununun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihinin belirlenmesi zorunludur. Anılan maddede tebligat usulsüz yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi sayılır. Hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda 11-3-2003 tarihli haciz borçlu Mustafa Turgut huzurunda yapıldığından ve borçlu haciz tutanağını imzaladığından artık bu tarihte takipten haberdardır. Tebligata muttali olduğu 11-3-2005 tarihine göre yasal 7 günlük şikayet süresi geçirilerek yapılan tebligatın usulsüzlüğü şikayetinin süreden reddi gerekirken işin esası incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.(Yargıtay 12. HD. 27-4-2006,2006/6073-9352) |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Usulsüz Tebligat -Davanın Takip Edilmemesi | Gamze Dülger | Meslektaşların Soruları | 6 | 17-11-2008 14:39 |
usulsüz tebligat | gencerx07 | Meslektaşların Soruları | 10 | 24-04-2007 11:21 |
ilamsız tahliye takibinde usulsüz tebligat | altiokebru | Meslektaşların Soruları | 5 | 08-02-2007 14:40 |
Döviz ile yapılan satımlarda fatura bedelinin geçerliliği nedir? | ilksan | Meslektaşların Soruları | 4 | 13-12-2006 17:40 |
süresi dolan vekaletname ile yapılan temyizin geçerliliği | gunermeric | Meslektaşların Soruları | 9 | 19-06-2006 19:10 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |