18-09-2007, 08:55 | #1 |
|
Eş seçimi
Eşinizi seçerken hangi kriterleri göz önünde bulundurursunuz veya bulundunuz? Evlilik kurumuna girmek mi zordur? Çıkmak mı? Girerken - bireysel olarak; tek başına girdiğniz halde- çıkarken yanınızda kaç kişiyi beraber götürürsünüz? veya götürdünüz?... "Bekarlık Sultanlık mıdır"? Bekarlık Sultanlıksa Sultanların Hepsi Bekar mıdır? Bekar Sultanların ya da Sultan Bekarların sayısı hakkında D.İ.Enstitüsü tarafından istatiksel bir araştırma yapılmış mıdır? Yapılmışsa bu istatiksel verilere nereden nasıl ulaşabiliriz?
Evlilik kurumu; " bir yazarımızın dediği ve yazdığı kitabına adını verdiği üzere" ; " halkalı kölelik" midir?...Peki bu yazarımız; evlilik kurumuna " halkalı kölelik" adını verdiği ve bu kurumu eleştirdiği hâlde eşinden boşanıp kölelikten de azat olmuş iken neden akabinde ikinci evliliğini yapıp "tekrar halkalı kölelik" müessesine yatay geçiş yapmış ve tekrar köleliği gönüllü olarak seçmiştir? Bu işte bir çelişki yok mudur? |
18-09-2007, 18:00 | #2 |
|
Ne kadar kritik bir soru ve bir karar değil mi?
Eşin her şeyden önce seni taşıyabilecek biri olmalı,seni sahiplenmeli,sevgisiyle sadakatiyle kuşatmalı ve bir zahmet biraz anlayışlı olmalı diye düşünüyorum Evlenme kararında sadece duygusal davranamam,hayat duygulardan çok mantıkla işleyen bir makinedir nazarımda..Ve ne yazıktır ki o güvendiğiniz bel dayadığınız o duygular değişiveriyor günün birinde..Bu yüzden benim asla kabullenemeyeceğim bir durum:İki Gönül Bir Olunca Samanlık Seyran Olur düşüncesidir.Bir ara bir gafletle bu düşünceyle hareket ettim ve neticesi ağır oldu..Dipsiz bir yalnızlığa düştüm..Bu yüzden sanırım artık mantığım kalbimi uslandırmaya çalışacak..Realist olarak karar verdiğimde asla yanılmıyorum ama kalbimi dinleyince nedense insanlar hayatın cilvelerine ya da o süslü boyalarına karışıp maskelerle çıkıyor karşıma..Ve takdir edersiniz ki o maske düştükten sonra çok çirkin bir insan yüzü beliriyor karşımda.Eş diyebilmek için yalansız dürüst saygılı ve mümkünse adam gibi adam olsunÇünkü evlilik sevgililiğe benzemiyor,sırtını dönüp gidemiyorsun ya da içine sinmeyince ben vazgeçtim diyemiyorsun.Toplumun evli çiftlere yüklediği sorumluluk flörtten daha ağır.Bu oyunu kurallarına göre oynamak lazım bu yüzden iyi bir strateji kurmak gerekiyor.Parası olacak mı,evet biraz olmalı ki yük sadece senin omzuna binmesin..Ailesi,kültürü,mensup olduğu meslek grubu,kişisel özellikleri ve bunlar gibi hususların analitiğini çok iyi yapmak gerekiyor..Umarım bunu başarabilirim |
18-09-2007, 20:41 | #3 |
|
Sayın Çitlenbik, düşüncelerinize katılıyorum. Eğer sadece duygularınızla hareket ederek bir evlilik kararı veriyorsanız er geç bu evlilk süreç içerisinde sona eriyor ya da yaşam boyu; aslında artık birbirini sevmeden; ama çoğu zaman ekonomik kaygılarla- genellikle kadınlar açısından- ya da çocukların psikolojisinin olumsuz etkilenmemesi adına; birbirine karşı sevgi ve saygı duymadan , ortak paylaşım alanları olmadan aynı mekanda yaşamak zorunda kalan ve ömürlerini mutsuzluk içinde tamamlayan milyonlarca çift olduğuna inanıyorum. İşin daha da vahim sonucu evlilik kurumundaki dejenerasyon; yani evli çiftlerin mutluluğu başka yerlerde aramaları ve - kadın ya da erkek- etik kurallara uymaksızın; tüm bu nahoş durumlara rağmen tekrar aynı mekanda yaşamayı sürdürebilmeleri!.. Birlikte olacağınız kişinin sosyal, kültürel, ekonomik durumu sizin durumunuzla mutlaka benzeşmeli. Fiziksel v.s beğenilerle yola çıkılarak yapılan evlilikler çoğunlukla ayrılmayla sonuçlanıyor. Şunu da göz ardı etmemek gerekiyor ki; bence en önemlisi! Her canlı türünde şu ortak özellik gözlemleniyor; Dıscovery Channel'ı izleyenler daha iyi bilirler; Erkek ya da dişi soyunun devamını sürdürebilmek için gösterişli olanı değil güvenilir olanı seçiyor. Dişiyse; anaç olanı, erilse; doğacak olan yavruların sorumluluğunu üstlenebilecek olanını... Bu nedenlerle verilecek olan evlilik kararında; duygu ve mantık aynı paralelde yer almalı diye düşünüyorum.
|
22-09-2007, 14:31 | #4 |
|
Sevgili THS üyeleri yaşamımızı yakından ilgilendiren bu topiğe gösterdiğiniz büyük!!!!!! ilgi nedeniyle hepinize teşekkürü borç bilirim. "Üzülme reşit, kendin söyle kendin işit" özlü sözüne binaen bu konudaki düşüncelerimi aktarmak istiyorum;
Konunun içinde yer alan " Bekarlık Sultanlık mıdır?" gibi önemli bir sosyal fenomenle başlıyorum konuya; I- "Bekarlık Sultanlıktır" tezi üzerine düşündüklerim; 1-Bekarlık sultanlıktır; çünkü her gün yemek yapmak ve bu uğurda emek ve zamanınızı harcamak zorunda kalmazsınız. Kahvaltı tarzı bir şeyler hazırlamak suretiyle bu sorunu halledersiniz. 2- 1.maddeye bağlı olarak her gün alışveriş yapmak, bulaşık yıkamak gibi sorunlarınız en aza indirgenir. 3- Çamaşır yıkamak, yıkananları asmak,kuruyanları ütülemek; ütülenenleri dolaba yerleştirmek gibi sorunlar madde; I-bend 2' de olduğu gibi yine en aza indirgenir. 4- Evinizde keyfiniz ne isterse ona göre davranırsınız. Düzenli yaşamak zorunda değilsinizdir 5- Arkadaşlarınızla saatlerce telefonda konuşsanız bile " yeter artık kapat şu telefonu" diye serzenişte bulunan kaş göz işaretleriyle telefonu kapatmanızı isteyen biri yoktur. 6- T.V deki programları seyretme konusunda kavga etmeniz- kumanda savaşları yaşamanız- futbol maçı seyretmek zorunda kalmanız gerekmez. Arkası 1 saat sonra... |
22-09-2007, 15:20 | #5 |
|
GÜÇLÜ KADINLAR
Güçlü kadınlar vardır,her işlerini kendileri halletmeye çalışan.Anne babaları tarafından böyle yetiştirilen.Onlar kendi paralarını kendileri kazanmak isterler.Evdeki tüm tamirat,tadilat işlerinden anlarlar.Bir erkeğe mecbur kalmadan da hayatlarını devam ettirebilirler.Faturalarını kendileri yatırırlar.Hemen hemen tüm işlerini kendileri yaparlar.Hatta etraflarının yükünü de üstlenirler.Özgürlüğü severler,dik durmayı da,güçlüdürler çünkü... Aşık olduklarında hissederek yaşarlar.Aşklarına kurallar koymadıkları gibi büyük beklentilere de girmezler.Sevdiklerine problem çıkarmazlar.Bütün gün çalışıp durduktan sonra,akşamları yorgun da olsalar sevgilileri buluşalım dediğinde,hemencecik hazırlanıp sevgililerinin onları evden almalarına gerek kalmadan,o her neredeyse onun olduğu yere giderler. Çoğu zaman sevgililerinin ya da kocalarının haberi bile olmaz yaşadıkları sıkıntıdan,yansıtmazlar çünkü.Para var mı,işyerinde sıkıntı mı oldu,birine canı mı sıkıldı,hiç bunlarla yormazlar birlikte oldukları erkeği.Çünkü istemezler kimse onlara acısın. Sonra da bir bakarlar ki,bu kadar dik durmanın ve sorun çıkarmamanın karşılığında gerçekten de kimse onlara acımaz.Bu durum zamanla gelenekselleşir ve acınmama ile sorun çıkarmama hali yaşam tarzına dönüşür.Eskaza dayanamayıp sorunlarını paylaşmaya kalksalar,bu sefer de sorunlu kadın,kaprisli kadın,tahammül edilmez kadın damgasını yerler.Bu yüzden de terk edildiklerinde bile hiç seslerini çıkarmaz bu güçlü kadınlar! Terk eden erkek de bilir onun ne kadar güçlü olduğunu ve onsuz da yaşayabileceğini,içinde yaşadığı fırtınalardan bihaber. Sonra bir dosttan,eşten,ya da tanıdıktan duyarlar ki onu terk eden gitmiş erkeğe muhtaç yaşamak zorunda olan biriyle beraber olmaya başlamış.Erkekler çok severler böyle kadınları.Birinin ona muhtaç olduğunu görmek bir çok duygusunu okşar erkeğin.Onlara kendini erkek gibi hissettirir! Bu zayıf kadınlar erkeklere bağımlıdır. Mesela fatura filan yatıramazlar,anlamazlar çünkü.Nerden yatırılır onu da bilmezler.Ev ya da yemek alışverişi de yapmazlar,çünkü taşıyamazlar onca torbayı.Hep yorgun olurlar,bütün gün spor salonları,kuaför,o mağaza,bu mağaza gezerler.Akşama yemek yapmaya fırsat bulamazlar.Akşam eşleri eve geldiğinde,bugün nereye yemeğe gidelim,diye sorarlar.En kötü ihtimal dışardan yemek söylerler.Zayıf kadınlar doğurdukları çocuğa bakacak gücü de kendilerinde bulamazlar,pamuklar içinde yaşamaya alışmışlardır bir kere.Kendilerini hep altın tepsi içinde sunarlar.Huysuzluk da ederler,ama bu erkeğin hoşuna gider,çünkü kadın ona muhtaçtır,söylenmeyen güçlü kadının aksine,Hiçbirşeyi beğenmedikleri gibi devamlı da mutsuzdurlar.Pek teşekkür etmezler,kıskançlık krizlerini de severler.Kocasının ve sevgilisinin hayatlarını karartırlar.Erkekler bu kadınları asla terk edemezler.Çünkü o güçsüz,kırılgan bir kadındır.Ayrılırsa kurda kuzuya yem olur.Koruyup kollanmalıdır her an o! Zayıf kadınlar hiç çökmez,buruşmaz ve yıpranmazlar.Ancak işin ilginç yanı her zaman daha değerli olanlar da onlardır.Ve geride kalan güçlü kadınlar tüm bunların nasıl gerçekleşebildiğine sadece bakakalırlar (payidar.net Aylin Kotil Sarıgül) Eş seçerken buna da bakmalı mı? |
22-09-2007, 15:29 | #6 |
|
7- Tek başınıza veya arkadaşlarınızla tatile çıkabilir; arkadaşlarınızla kimseye açıklama yapmak zorunda kalmadan; dilediğiniz yere gidebilir,istediğiniz saatte eve dönebilirsiniz.
8- Eşinize, güzel veya yakışıklı görünmek uğruna çaba,para harcamak zorunda kalmazsınız. 9- Kıskanacağınız bir eşiniz-partneriniz olmadığından; paranoid düşüncelerle; "Acaba şu anda nerede?, kiminle, iş toplantısı diye gitti; yoksa yaşamında başka biri mi var, onunla mı buluştu ?...kabilinden bunun gibi sonu gelmez ve "akla ziyan" hezeyanlarla uğraşmak ve üzülmek zorunda kalmazsınız... |
22-09-2007, 15:47 | #7 |
|
10- Eşinizin veya partnerinizin ara sıra depreşen "kıskançlık hezeyanları" sırasında "savunma mekanizmanıza" başvurmak zorunda kalmazsınız.
11- Her konuda özgürsünüzdür; kimseye hesap vermek zorunda değilsinizdir; kazandığınız parayı dilediğiniz gibi harcayabilirsiniz 12- Evlilik birliğini yürütmek adına; aslında yapmayı istemediğiniz konularda; taviz vermek zorunda kalmazsınız. |
22-09-2007, 16:15 | #8 |
|
Doğrusu hiç tartışmasız her şeyi kendim için yapacağım bir hayat istemezdim. Fakat her istediğimiz olmuyor tabii.
Bu arada soruya cevap vermek gerekiyordu değil mi? Her konuda her şeyde olduğu gibi, iyiniyet ve dürüstlük. Aynı zamanda Bekarlık Sultanlıktır Tezi üzerine düşündüklerinizi de merakla okuyorum Sayın Av.Ferda Aydın. Teşekkürler. |
22-09-2007, 16:16 | #9 |
|
13- Eşinize- partnerinize; elektrik, su, doğalgaz,v.s...faturalarını verip yatırmalarını istediğinizde; "tamam yatıracağım" demesine rağmen, bir süre sonra elektriğin kesik olduğunu görünce; infiale kapılmazsınız...Çünkü siz kendi ayakları üzerinde duran; sorumluluklarını bilen bir "birey" sinizdir.Kendi faturalarınızı kendiniz yatırır, kimseden medet ummaz; buna karşılık kimseye minnet etmek zorunda kalmazsınız.
|
22-09-2007, 16:38 | #10 |
|
Acaba hayat sadece numaralandırdıklarınız kavramlarla mı vardır ? yoksa hayat "O" mudur ?
|
23-09-2007, 04:23 | #11 |
|
Bu ve buna benzer bir çok nedenlerle "Bekarlığın bir anlamda Sultanlık" olduğu tezi ileri sürülebilir.Gelelim antitezine; "Bekarlık rezilliktir"; Bu konuyu da erkek ve kadın açısından incelersek;
I- " Kadınlar için bekarlık rezilliktir"zira; 1-Arkadaşlarınız evlenip çoluk çocuğa karıştığı hâlde siz daha evlenmediyseniz; aile, eş, dost, ahbap sizi hayatınızdan bezdirinceye kadar ne zaman evleneceğinizi, niçin evlenmediğinizi sorarlar. 2-Çevrenizde bulunan evli çiftlere bakıp, bir yuva kurmadığınız için kimi zaman kendi kendinize hayıflanırsınız. 3-Yaşamı sevinciyle, hüznüyle her alanda beraber paylaşacağınız bir eşinizin olmamasının çoğu zaman eksikliğini duyarsınız. 4- Herhangi bir sosyal-kültürel etkinliğe katılmak istediğiniz zaman bazen size eşlik edecek bir partnerin;eşin eksikliğini hissedersiniz. 5-Evli arkadaşlarınızla beraber olduğunuzda yeterince rahat olamazsınız. 6-Eğer evli olmadan çocuk yapmaya karşıysanız; çocuk özlemi içinizde bir ukde olarak kalır 7- Dul-bekarsanız ve sizinle yaşayan çocuğunuz-çocuklarınız varsa onları maddi ve manevi olarak- genellikle- tek başına büyütmenin ağır sorumluluğu ve yükü altında ezilirsiniz. 8- Bekar ve çocuksuzsanız tek başına yaşar; yemek yer,tv seyreder,uyursunuz. Yanı başınızda iki çift laf edecek,sevgiyle sarılacağınız,akşamları özlemle bekleyeceğiniz bir eşiniz yoktur kimi zaman. 9-Her şeyi kendi başınıza halletmek zorundasınızdır.Evin geçimini sağlamak,faturaları ödemek, alış veriş yapmak,gücünüzün çoğu zaman yetemediği ağır eşyaları kaldırmak...gibi. 10-Kimi zaman -eğer ailenizle yaşamıyorsanız- tek başına yaşar, tek başına ölürsünüz. Bunun gibi bir çok nedenlerle de "Kadınlık için bekarlık reziilliktir" savı da ileri sürülebilir. |
23-09-2007, 04:36 | #12 |
|
I- " Erkekler için bekarlık rezilliktir" antitezine gelince;
1-Arkadaşlarınız evlenip çoluk çocuğa karıştığı hâlde siz daha evlenmediyseniz; aile, eş, dost, ahbap sizi hayatınızdan bezdirinceye kadar ne zaman evleneceğinizi, niçin evlenmediğinizi sorarlar. 2-Çevrenizde bulunan evli çiftlere bakıp, bir yuva kurmadığınız için kimi zaman kendi kendinize hayıflanırsınız. 3-Yaşamı sevinciyle, hüznüyle her alanda beraber paylaşacağınız bir eşinizin olmamasının çoğu zaman eksikliğini duyarsınız. 4- Herhangi bir sosyal-kültürel etkinliğe katılmak istediğiniz zaman bazen size eşlik edecek bir partnerin;eşin eksikliğini hissedersiniz. 5-Evli arkadaşlarınızla beraber olduğunuzda yeterince rahat olamazsınız. 6-Eğer evli olmadan çocuk yapmaya karşıysanız; çocuk özlemi içinizde bir ukde olarak kalır. 7- Dul-bekarsanız ve sizinle yaşayan çocuğunuz-çocuklarınız varsa onları maddi ve manevi olarak- genellikle- tek başına büyütmenin ağır sorumluluğu ve yükü altında ezilirsiniz. 8- Bekar ve çocuksuzsanız çoğu zaman tek başına yaşar; yemek yer,tv seyreder,uyursunuz. Yanı başınızda iki çift laf edecek,sevgiyle sarılacağınız,akşamları özlemle sarılmayı bekleyeceğiniz bir eşiniz yoktur kimi zaman. 9- Bulaşıkları,çamaşırları,tüm ev işlerini kendiniz yapmak zorundasınızdır,eve yorgun argın geldiğinizde iş yapmamak, yemek beklemek gibi bir lüksünüz yoktur. 10-Kimi zaman -eğer ailenizle yaşamıyorsanız- tek başına yaşar, tek başına ölürsünüzl.................... |
30-09-2007, 22:22 | #13 |
|
Sevgili dostlar,
Babam ile evlilik konusunu konustugumuzda tek kelime soylerdi.. Hayatinda oynayacagim en buyuk kumar.. Sevgi ile kalin ve gulumsemeye devam edin... |
02-10-2007, 09:43 | #14 |
|
Sayın Gülümse, babanızın bu sözü bana da babamın bazı uyuşmazlıklar çıktığında annemi kızdırıp tekrar konuşturabilmek için söylediği şarkıyı hatırlattı:
"seni gordugum gunu sevdigimi unutsam ... öyle sarhoş olsam ki bir daha ayılmasam herşey bir rüya olsa unutarak uyansam" Tabii sonra aslında seçim kadar geçimin de önemli olduğu dersleri. |
02-10-2007, 12:31 | #15 |
|
Dogru dostum,
Bu hayatin en buyuk celiskisi ne zaman sinirlenirseniz o yanlis secimdir, ne zaman mutlu olursaniz dogru secim olur.. Ama nice zorlu evlilikler gordum esler bardagin dolu tarafina bakabiliyorsalar evlilikleri yuruyor ve mutlu olabiliyorlar.. Bazen de bakiyorsun mutlu olmamalari icin bir neden yok ama bardaği tasirmayan tarafana bakip "senin yuzunden bu bardak tasmadi" diye birbirlerini kiriyorlar. Garip bir celiski.. |
02-10-2007, 12:41 | #16 |
|
.Hiçbirşey planlandığı gibi olmayabiliyor. avukat ferda nın ; 10-Kimi zaman -eğer ailenizle yaşamıyorsanız- tek başına yaşar, tek başına ölürsünüzl.................... dedidiği gibi olmayabilir evliykende yalnız olabailirisniz. ve evliyken yalnız kalmak bekarken yalnız kalmayada benzemez.kimseye açamaz insan .9-Her şeyi kendi başınıza halletmek zorundasınızdır.Evin geçimini sağlamak,faturaları ödemek, alış veriş yapmak,gücünüzün çoğu zaman yetemediği ağır eşyaları kaldırmak...gibi. belkide evliykende bunları yaparsınız hem kendi işinizi hemde eşinizinki biner ekstradan. hiçbirşeyi bilemiyorki insan belkide bir prenses edasıyla yaşarsınız hayatı sırt sırta birlikte en mutlu olduğunuz yıllarınız gelir önünüze evlenerek. En zor ortaklık evlilik olsa gerek. Allah herkese yardım etsin bu kurumda
|
27-10-2007, 16:16 | #17 |
|
Evliliğin temeli oluşturan 4 S kuralınından yola çıkmak gerekirse;
1.Sevgi 2.Saygı 3.Sabır 4.Sadakat Bu 4 unsurdan ödün vermeyen eş ideal eştir bence. |
15-11-2007, 20:25 | #18 |
|
evlenmek mi? eş seçimi mi? sanırım hayatımda bunlara hiç yer olmayacak daha doğrusu hayatımda hiç o kadar çok güvenebileceğim biri olmayacak
|
16-11-2007, 20:34 | #19 |
|
Ne zaman?
Nerede? Ve nasıl bilinmez.. |
18-11-2007, 22:30 | #20 |
|
Sayın Ahmet Turan yazıyı çoooook beğendim. Kesinlikle çok doğru tespitler içeren bir yazı. Evlenilecek eş nası seçilir sorusuna gelince 'hayatının bir parçası olduğumu her zaman hissettiren, hayatının dışında asla bırakmayan kendine ait sırları ve ayrı bir dünyası olmayan, yalan söylemeyen, zor günlerde hep yanımda olan,fedakarlık kelimesinin anlamını bile ve yeri geldiğinde uygulayan ve de tabiiki aldatmayan' biri iyi bir eş olabilir bence.
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
meslek seçimi | Av. R. Onur ÇINAR | Hukuk Lisans Eğitimi | 4 | 18-09-2007 23:27 |
Cumhurbaşkanlığı seçimi | Hasan Coşkun | Meslektaşların Soruları | 1 | 05-05-2007 21:02 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |