Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yabancı Hukuk Sistemleri Türk Hukuku dışında kalan hukuk sistemlerine yönelik sohbetler

Fransa soykırım yasasını çıkarmakla, Birleşmiş Milletler 1945 ve 1948 tarihli sözleşmeleri ihlal etmiştir.

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-12-2011, 10:56   #1
Av.Sabriye Dursun

 
Varsayılan Fransa soykırım yasasını çıkarmakla, Birleşmiş Milletler 1945 ve 1948 tarihli sözleşmeleri ihlal etmiştir.

KONU:FRANSA BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ANTLAŞMALARINI İHLAL ETMİŞTİR.
FRANSA, Türk toplumuna iftirada bulunma konusunda zoraki baskı yaratmaya, BİLİMSEL TARİHİ, KANIT VE VERİLERLE SAPTANMIŞ GERÇEKLERİ, göz ardı edip, 1915’te Ermeniler’e soykırımı işlendiği yolunda yasa çıkartmaya kalkışmakla , Tarafı olduğu 26 Haziran 1945 tarihinde San Francisco'da imzalanmış BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ANTLAŞMASI’na ve 9 Aralık1948 tarihli SOYKIRIM SUÇUNU ÖNLEME VE CEZALANDIRMA SÖZLEŞMESİ’NE aykırı hareket etmiştir.

Tarafı olduğu 26 Haziran 1945 tarihinde San Francisco'da imzalanmış BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ANTLAŞMASI’nın 1.m 3.bendinde Ekonomik, sosyal, kültürel ve insancıl nitelikteki uluslar arası sorunları çözmede ve ırk, cinsiyet, dil ya da din ayrımı gözetmeksizin HERKESİN İNSAN HAKLARINA VE TEMEL ÖZGÜRLÜKLERİNE saygının geliştirilip güçlendirilmesinde uluslararası işbirliğini sağlamak zorundadır hükmü Fransa hükümeti tarafından ihlal edilmiştir. Böyle bir yasa girişimi herkesin insan haklarına ve temel özgürlüklerine aykırı olduğu gibi sözleşmenin amaç ve ilkelerini hiçe saymaktadır. Demokratik ortamda herkes düşüncesini özgürce ifade edebilmelidir.Bunu ifade edenlere hapis ve para cezasını öngören yasa çıkarmak HUKUKA VURULMUŞ EN BÜYÜK DARBEDİR.
2.İHLAL 9 Aralık1948 tarihli SOYKIRIM SUÇUNU ÖNLEME VE CEZALANDIRMA SÖZLEŞMESİ ihlalidir .,BU YASAYA GÖRE tüzel kişilerin değil, gerçek şahısların soykırım ile suçlanabileceğini göstermektedir; SOYKIRIM SUÇUNUN İŞLENDİĞİNİ SAPTAYACAK YETKİLİ YARGI ORGANI İSE ESAS İTİBARİYLE SOYKIRIM YAPILDIĞI İDDİA EDİLEN ÜLKENİN MAHKEMELERİDİR.Madde 6 “Soykırım fiilini veya Üçüncü maddede belirtilen fiillerden birini işlediğine dair hakkında suç isnadı bulunan kimseler, suçun işlendiği ülkedeki Devletin yetkili bir mahkemesi, veya yargılama yetkisini kabul etmiş olan Sözleşmeci Devletler bakımından yargılama yetkisine sahip bulunan uluslararası bir ceza mahkemesi tarafından yargılanır.” Yani Fransa parlamentosu,ne suçun işlendiği ülkenin yetkili mahkemesidir ne de yargılama yetkisi kabul edilmiş uluslararası bir ceza mahkemesidirFRANSA İMZA KOYDUĞU BU ANLAŞMAYA GÖRE SOYKIRIM FİİLİNİN İŞLENİP İŞLENMEDİĞİNİ TESPİT ETMEYE YETKİLİ OLMADIĞI HALDE SOY KIRIM TESPİTİ YAPMAKLA BU MADDE FRANSA TARAFINDAN İHLAL EDİLMİŞTİR.Madde 9- “Sözleşmeci Devletler arasında, bu Sözleşmenin yorumlanması, uygulanması veya yerine getirilmesi ve ayrıca soykırım fillerinden veya Üçüncü maddede belirtilen fiillerin her hangi birinden bir Devletin sorumluluğu ile ilgili olarak çıkan uyuşmazlıklar, uyuşmazlığın taraflarından birinin talebi üzerine Uluslararası Adalet Divanı önüne götürülür.”
Old 23-12-2011, 12:13   #2
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Sayın Dursun, bilmediğimden soruyorum;

Türkiye Adalet Divanının yetkisini tanıyor mu?

Bir şekilde başvuru yapılsa dahi sonuç ne olabilir?

"1915 olayları soykırımdır." Diyen bir görüş, Türklüğü aşağılamaktan dolayı hüküm tertip edilmiştir. Hüküm alan Adalet Divanına, Türkiye aleyhine, başvurabilir mi?

Not: Sayın adminin benzer konularda ki hassasiyetlerini şimdi daha iyi anlayabiliyorum.
Old 23-12-2011, 12:43   #3
üye31284

 
Varsayılan

Sözleşmeye taraf olduğumuza ve sözleşmede " ....Uluslarası Adalet Divanı önüne götürülür." dendiğine göre yetkiyi tanıyoruz. Ancak adalet divanında dava açabilmemiz için sadece bizim tanınamız yetmiyor. Karşı devletin de önceden veya sonradan yetkiyi tanıması gerekiyor. Bu olayda Fransa da sözleşmeye taraf olduğundan, yetki konusunda onun da önceden onayı vardır.
Old 23-12-2011, 14:16   #4
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Kozmik Hippi
Sözleşmeye taraf olduğumuza ve sözleşmede " ....Uluslarası Adalet Divanı önüne götürülür." dendiğine göre yetkiyi tanıyoruz.

Yapmış olduğunuz alıntı, 1948 tarihli soykırım suçunu önleme ve cezalandırma sözleşmesidir.

Alıntı ile adalet divanının yetkisini tanımak olgusunu bağlantılayamadım.

Kolay Gelsin...
Old 23-12-2011, 14:30   #5
üye31284

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selim Balku
Yapmış olduğunuz alıntı, 1948 tarihli soykırım suçunu önleme ve cezalandırma sözleşmesidir.

Alıntı ile adalet divanının yetkisini tanımak olgusunu başlantılayamadım.

Kolay Gelsin...

Ben bağdaştırdım.

Kaldı ki Türkiye (1945) ve Fransa, Adalet Divanı Statüsü' nü onaylayan devletlerdendir ve bu nedenle de yetki hususunda karışıklık yoktur.
Old 23-12-2011, 16:09   #6
Av.Sabriye Dursun

 
Varsayılan

Burada dikkat edilmesi gereken konu Fransanın birleşmiş milletler sözleşmelerini ihlal ettiğinin tepitidir.Yoksa soy kırım olup olmadığının karara bağlanması değil.1945 tarihli sözleşmenin 1.m 3.bendi temel hak ve özgürlüklerin kabulü 1948 tarihli sözleşmenin 6.m si ise soy kırım olup olmadığının tespitini sadece Türk mahkemeleri yapabilir.Fransa bu iki maddeyi de ihlel etmiştir.Talep yalnız sözleşmelerin ihlal edildiğinin tespiti ile sınırlı kalırsa Lahey Adalet divanına baş vurulduğunda (Tek taraflı Türkiye baş vurabilir)Fransanın bu sözleşmeleri ihlal ettiği açıkça görülecektir.Bu da Türkiye lehine bir karar olacaktır.Çünkü Ermeni diyasporası 2015 yılı için çok büyük kampanyalarla tüm devletlere buna benzer yasa çıkarttırma gayreti içindedir.TC bu konuda soy kırım tespitini Türk mahkemeleri dışında başka bir kurum yapamaz dediğinde ,diğer devletler en azından imza koydukları sözleşmeleri bir kez daha okuma ihtiyacını duyacaklardır.
Önemli bir konu daha,soy kırımla ancak hakiki şahısların suçlanabileceğidir.
Old 23-12-2011, 16:15   #7
Av.Sabriye Dursun

 
Varsayılan

Elbette ki ben buraya yaptığım bilimsel ve hukuki çalışmalarımın sonucu kendi görüşlerimi aktarıyorum.Türkiyenin Adalet divanına baş vurup vurmayacağı onun takdirine kalmıştır.Yabancılardaki ön yargı ve taraflı tutum nedeniyle aleyhimize bir karar çıkar korkusu ile bu güne kadar herhangibir baş vuru yapılamamış olabilir.Ama ben sadece Fransanın kendi imzaladığı ve kabul ettiği sözleşmeleri ihlal etti mi? etmedi mi? bu tespit ettirilebilir.İlgilenen arkadaşlara baş vurduklarında çalışmalarımdan gönderebilirim saygılar..sevgiler...
Old 23-12-2011, 16:39   #8
üye31284

 
Varsayılan

Teşekkür notuyla mail adresimi yolluyorum. Çalışmalarınızı bana da yollarsanız sevinirim.
Old 23-12-2011, 21:24   #9
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Yasa henüz çıkmadı ki. Senatodan da geçmesi gerekiyor. (Bence çıkmayacak da zaten.)
Old 24-12-2011, 02:29   #10
ufukyener

 
Varsayılan

Yasa henüz yürürlüğe girmiş değil. 2 ay içinde senatoda oylanmazsa kadük olacaktır. olaya hukuksal değil de siyasi olarak bakarsak 500 küsur parlamenterin bulunduğu alt mecliste 50 - 60 vekille oylama yapıldığına göre senatodan geçmesi zor gözüküyor. yasada herhangi bir şekilde 1915 olaylarından bahsedilmemekle birlikte gerekçesinde 1915 olayları nedeniyle böyle bir teklifte bulunulduğu belirtilmektedir.
Old 24-12-2011, 03:11   #11
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Kozmik Hippi
Ben bağdaştırdım.

Kaldı ki Türkiye (1945) ve Fransa, Adalet Divanı Statüsü' nü onaylayan devletlerdendir ve bu nedenle de yetki hususunda karışıklık yoktur.

Sayın Hippi, Sayın Dursun;


Uluslararası adalet divanına başvurmanın yolu, UAD Statüsü madde 36 gereği, birleşmiş milletlere taraf devletin bildirim yapmasıdır. Bu bildirim BM sekreteryasına kaydedilir.(bm anlaşması madde 102)

36. Madde gereği benim bildiğim kadarı ile Türkiye henüz çekinceli veya süreli de olsa bir bildirim yapmamıştır. Yapmadığından dolayı satatünün 36. ve anlaşmanın da 102. maddesi gereği Türkiye divanın yargı yetkisini tanımamaktadır.

Sayın Dursun'a ilk sorumda "Türkiye divanın yargı yetkisini tanıyor mu?" sorusundan kastım Türkiye'nin yargı yetkisine dair bir bildirimi oldu mudur...

Son olarak Hakim Rıza TÜRMEN mecliste yaptığı konuşmada da böyle bir bildirimin olmadığını teyit etti. Yayınlanan tüm makalelerde de bildirimin olmadığI vurgulanmaktadır.

Sayın Dursun ve Sayın Hippi, görüşünüzü destekleyen dayanaklarınızı paylaşır mısınız?

Kolay gelsin...
Old 24-12-2011, 07:54   #12
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

İsrail'in Birleşmiş Milletlerin neredeyse tüm kararlarına uymadığını ve buna rağmen hiçbir şey de yapılamadığını hepimiz biliyoruz. O halde Birleşmiş Milletler Teşkilatının savaşı meşrulaştırmak dışında pek de bir öneme haiz olmadığı günümüzde açıkça ortada.
Old 24-12-2011, 12:20   #13
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
İsrail'in Birleşmiş Milletlerin neredeyse tüm kararlarına uymadığını ve buna rağmen hiçbir şey de yapılamadığını hepimiz biliyoruz. O halde Birleşmiş Milletler Teşkilatının savaşı meşrulaştırmak dışında pek de bir öneme haiz olmadığı günümüzde açıkça ortada.

Katılıyorum,

Ayrıca,

hepimiz hatıralarız ki Türkiye "Gazze ablukası ve Marmara gemisi" ile alakalı İsraile karşı UAD gideceğini belirtmişti. Sonuç sessziliğe mahkum oldu...

Gidemez, gitse bile, 5 üyeli güvenlik konseyinden birşey çıkartamaz, çıkartsa bile uygulayamaz...

Biz bunları tartıştığımız saatlerde, meclistekiler kendi maaşlarını abartılı oranda zamlandırdılar...

Kolay Gelsin...
Old 24-12-2011, 18:28   #14
üye31284

 
Varsayılan

1- Dayanağımı belirttim.
2- İsrail, Divan'ı tanımıyor.
Old 24-12-2011, 20:03   #15
Av.Sabriye Dursun

 
Varsayılan

Dayanağım,1945 tarihli Birleşmiş Milletler antlaşması’nın 1.m 3.bendi ve 9 Aralık1948 tarihli soykırım suçunu önleme ve cezalandırma sözleşmesi’nin 6.ve 9.maddeleridir.
Fransız parlamentosunun soykırım kararı almaya yetkili olmadığının ve aldığı kararın geçersiz olduğunun hükme bağlanması halinde , Fransa’nın Türkiye’yi soykırımla suçladığı 2001 tarihli yasasının hukuken geçersizliği ve halen geçirmeye çalıştığı inkâr yasasının temeli ortadan kalkmış, yasa uygulanamaz duruma gelecektir. Fransa’nın içine düştüğü durum diğer Avrupa ülkeleri parlamentoları için örnek olacaktır Türkiye-Fransa ilişkilerindeki ciddi gerginlik akliselim Fransızlarca elimine edilmeye çalışılacaktır.Ermeni diyasporasının bu güne kadar 90 yıldır ellerinde hiçbir delil yokken soy kırımın tespiti yoluna gitmemesi Uluslararası Adalet Divanı’nın “kanunilik ilkesi” ışığında 1915 olaylarına bakamayacağı korkusundandır.yani kanunsuz suç olmaz (nullum crimen sine lege) ve kanunsuz ceza olmaz(nulla poena sine lege).Kısacası eylem vuku bulduğunda kanunda suç olarak tarif edilmemiş eylem cezai sorumluluk doğurmaz.Üstelik soy kırımdan suçlanacakların hükmi şahıslar olamayacağı, hakiki şahıslar olması şartı da en büyük sorun olacaktır. Değerli meslekdaşlarım,cevaplarınıza ve bilgi katkınıza çok teşekkür ederim. Yazdıklarımın uygulamaya konulmadan geniş bir araştırma gerektirdiği çok açıktır.İçimdeki savunma coşkusu ile, her yöntemi ayrıntılarıyla anlatma imkan ve zamanım yoktu.Ancak birlikte tartışarak en iyi noktalara geleceğimize inanıyorum. İçimdeki savunma coşkusu Fransızların dediği gibi “Türkler saman alevi gibi bir parlar bir haftaya kalmaz her şeyi unuturlar” dediği gibi değil, artarak devam edecek bir coşku, ta ki haklılığımız uluslar arası toplumda kabul görene kadar her hukuki yolu deneyinceye dek sürecektir.En iyisini yapma iddiasında değilim,gayreti içindeyim . Bu konuda engin deneyimi , bilgisi ve yetkisi olanlarla işbirliği yaparak somut bir sonuç almaya çalışabiliriz. Bu yönde dünyada haklı olduğumuz yönünde kamoyu yaratmada çok geç kaldık ama şimdi başlayabiliriz.Hatta yurt dışında bulunan konsolosluk ve elçiliklerimize bir gösteri düzenlediklerinde vatandaşların eline bulundukları ülkenin bayrağını de vererek daha iyi algılanma sağlanabilir. Biçimsel tartışmalarla zaman kaybetmek yerine, haksızlığa yol açan durumların bertaraf edilmesini sağlayacak pragmatik önlemlerin alınması için yediden yetmişe elimizden ne gelirse yapmaya çalışacağız.Belki bizim tepki ve gayretlerimizle bu defa iyi bir rüzgar yakalarız.Sizleri hiç tanımadan açık yüreklilikle güvenilir kabul ediyorum.Bildiğiniz gibi uluslar arası hukukun genel ilkeleri ve kuralları emredici olamaz. Bu yönde Emredici hukuk normları ile ilgili esaslara, 23 Mayıs 1969 tarihli Viyana Anlasmalar Hukuku Sozlesmesi’nde yer verilmiştir. Sözleşmenin “Genel Uluslararası Hukukun Bir Emredici Kuralı (jus cogens) ile çatışan Antlaşmalar” baslığını tasıyan 53. maddesinde, yapılışı sırasında, genel uluslararası hukukun bir emredici kuralı ile çatışan her antlaşmanın batıl olacağı hükmü yer almaktadır. Fransa bu anlaşmaya da aykırı davranmıştır.Ayrıca 1 Temmuz 2002 tarihinde kurulmuş ve 11 Mart 2003 tarihinde çalışmaya başlamış olan Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü’ne, taraf olmadığımız halde bu statüde 1948 sözleşmesinin 6.m sindeki “her ülkenin kendi mahkemesi yetkilidir.” hükmünü değiştirerek Uluslararası Ceza Mahkemesine yetki tanınmaktadır.ABD ve Türkiye bu sözleşmeye taraf olmamıştır.Ama en azından soy kırımın tespiti her halükarda mahkemelere tanınmış bir yetki olduğu burada da antlaşmalara girmiştir..
Old 25-12-2011, 01:20   #16
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Sayın Dursun, bahsettiğiniz maddelerle mahkemeye başvuru ususlünün hiçbir alakası yoktur. Davanın esasını değil usulünü halledemedik...

Uluslararası adalet divanına başvurma yolu, UAD Statüsünün 36. maddesinde belirtilmiştir. BM Anlaşmasının 102. maddesinde bildirim şartı açıktır. Türkiye mahkemenin yargı yetkisini koşulsuz tanıdığına dair bildirimde bulunmamıştır. Anlaşmanın açık hükmüne göre bildirim yapmazsan bana gelme diyor...

Söz konusu maddeleri okursanız, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Bunun kesinliği gerek diplomat çevresinde, gerek hukuk çevresinde tartışmasızdır.

Forum konusu ile alakalı olarak mahkemeye başvurmanın usulen mümkün olmadığı açık olmasına rağmen, hükümet dahil birçok çevre gündemi uzaklaştırmak adına samimiyetten uzak girişimlerde bulunmaktadır.

Kişisel fikrim, önce Türkiye hesaplaşmakdan korkmadan, Adalet divanın yetkisini tanımalıdır. Tanımadığı mahkemeye gideceğim demesi manidar bir tutumdur. Bunu lütfen herkes görsün...

Türkiye'nin mahkemenin yetkisini tanımaması ise soykırım, Kıbrıs Sorunu gibi dosyaların aleyhine sonuçlanması korkusundan kaynaklandığını düşünüyorum. Zira birçok çevre, Türkiye'nin UAD yargı yetkisini tanımasını beklemektedir.

Kolay Gelsin...
Old 25-12-2011, 12:39   #17
Av.Sabriye Dursun

 
Varsayılan

Sayın Balku,Turkiye 1972’den beri UAD’nin yargı yetkisini kabul etmemektedir.” Ancak, Türkiye ve Ermenistan 1948 tarihli B.M. Soykırım Sözleşmesine taraf. Bu sözleşme insanlık suçuyla ilgili olduğu için UAD’ye tek yanlı başvuru hakkı tanıyor.Siz yazdıklarımı iyi okuyup değerlendirseydiniz,"Söz konusu maddeleri okursanız, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Bunun kesinliği gerek diplomat çevresinde, gerek hukuk çevresinde tartışmasızdır."cümlesini kullanmazdınız.Konu gördüğünüz gibi çok yönlü,biz en iyi yönünü yakalayıp o yolu bulalım diyerek alternatifler sunmaya çalışıyorum.Avrupada bir çok kurum var,Avrupa Birliği anlaşması, Avrupa Parlamentosuna, Konseye ve Komisyona belli durumlarda, belli konular hakkında karar alma zorunluluğu getirmektedir. Eğer kurumlardan biri bu yükümlülüklerini yerine getirmez, veya getirmekte geç kalırsa, diğer kurumlar ve bazı durumlarda şahıslar ve şirketler Adalet Divanına başvurup bu yetersizliğin resmen tanınmasını ve gereğinin yapılmasını talep edebilirler.YANİ ŞAHUILAR DAHİ ADALET DİVANINA BAŞ VURABİLECEĞİ DURUMLAR BULUNMAKTADIR.
Şimdilik bilgi toplama aşamasındayız,hangisini kullanacağımız konusunda hep beraber iyi bir seçim yaparız.Saygılarımla
Son bilgilerin kaynağı Türkiye Avrupa Vakfı,Avrupa birliği kurumları bölümünden alıntıdır.
Old 25-12-2011, 16:46   #18
üye31284

 
Varsayılan

Sayın Dursun,

Konunun tarihi ve hukuki yönüyle, genel kültür düzeyinde ilgileniyorum. Hem kendi görüşlerim, hem karşı görüşler hem de kısmen tarafsız denebilecek görüşleri içeren kitap ve diğer kaynakları takip etmeye çalışıyorum.

Talebim üzerine bir kısmını gönderdiğiniz çalışmaları da zevkle okudum. Buradan, çalışmalarınız ve paylaşımınız için teşekkür ederim...
Old 26-12-2011, 10:18   #19
ufukyener

 
Varsayılan

Bildiğim kadarıyla soykırım ilk defa 2. Dünya Savaşında yaşananlardan sonra BM tarafından kullanıldı. 1915 olaylarına bu bağlamda soykırım diyebilir mi UAD? yani 1948 tarihli sözleşme geriye yürütülüp 1915 de yaşananları da değerlendirebilir mi?
Old 26-12-2011, 17:58   #20
Av.Sabriye Dursun

 
Varsayılan

Sayın meslekdaşım ,doğrudur.Ve o yüzdendir ki Ermeni diyasporası ve onun yandaşları gibi davranan devletler,bu konuyu Adalet divanına götürme imkanları varken götürmemişlerdir. Uluslararası Adalet Divanı’nın “kanunilik ilkesi” ışığında 1915 olaylarına bakamayacağı, : Kanunsuz suç olmaz (nullum crimen sine lege) ve kanunsuz ceza olmaz (nulla poena sine lege). Yani eylemin olduğu iddia edilen tarihte kanunda suç olarak tarif edilmemiş eylem cezai sorumluluk doğurmayacağı için dava reddolunacak palanları suya düşecekti.Ayrıca hukukçuların görüşü BM Sözleşmesi’nin 2. maddesi 1915 olaylarının soykırım olarak nitelenemeyeceği yönündedir
Olayın diğer boyutu daha evvel dile getirdiğim BM Soykırım Sözleşmesi 6.m sine göre Fransız Parlamentosu’nun 1915 olaylarının soykırım olduğuna dair karar verme yetkisinin olmadığıdır. Burada yetki konusunda ihlal olduğu çok kesindir.Ve tespiti çok kolaydır.Ortada somut bir ihlal vardır.Yalnızca buna münhasır taleple Fransanın Aldığı kararın geçersiz olduğunun hükme bağlanması sağlanabilirse çok iyi olur.Dava açılmasa bile,gerek iletişim araçları ve gerek avukatların bu işe dört elle sarılması ile Uluslar arası düzeyde tüm hukukçulara seslenmeleri,Fransanın hukuku hiçe sayarak anlaşmaları ihlal ettiğini, bunu da Türkiyenin, uluslar arası mahkemelerin yetkilerini tanımadığı için nasıl olsa baş vuramayacağını, Güvenlik konseyine gidilse 5 büyük devletten biri olan Fransa’nın veto etmesi halinde gündeme alınamayacağını bildiği için, her türlü haksız,insan haklarını ihlal edici,hukuku hiçe sayan tavrını bizim durumumuzda olan devletlere gösterdiğini bundan sonra da her zaman gösterebileceğini anlatarak uluslar arası düzeyde hukukçular arasında bir dayanışma yaratılabilir.Birleşmiş milletlerin sadece 5 büyük devlete hizmet için kurulduğu inancının yerleşmesinin önüne geçilebilir.
Old 26-12-2011, 20:13   #21
ufukyener

 
Varsayılan

Değerli meslektaşım,
o zaman bu durumda bizim uad' ye giderek bu konuda karar verilmesini istememiz daha avantajlı görünmekte. Hiç olmazsa başkalarının bizim hakkımızda karar vermelerini bekleyeceğimize biz kendimiz bunu yapabiliriz. Çünkü en basitinden her 24 nisanda bu yönde ABD meclisinde karar alınmamasını sağlamak için dua etmek dışında bir şey yaptığımız yok. Soykırım gibi önemli bir suçlamada yerel parlamentoların karar verebilmesini engelleyebilmenin yegane çaresi bu gibi gözüküyor. En azından UAD önünde kendimizi savunma hakkına sahip olacağımızı düşünüyorum.Başvuru konusunda da eğer yanlış hatırlamıyorsam tek bir olaya yönelik olarak da yetki verebiliyoruz.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Fransa ile teminat konusunda karşılıklılık Av. Gediz Eranıl Meslektaşların Soruları 13 12-12-2011 10:02
Fransa ile yapılacak istinabe av.ilyasmeral Meslektaşların Soruları 1 20-11-2011 20:11
Birleşmiş Milletler Tüketici Hakları Evrensel Beyannamesi Av.Ceylan Pala Karadağ Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu 0 06-09-2006 13:59
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi Türkiye Raporu Kerem Çocuk Hakları Çalışma Grubu 0 13-06-2006 19:52


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07961988 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.