|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
11-01-2013, 09:27 | #1 |
|
Duruşma Yapmadan Beraat Kararı Verilebilir mi?
Duruşma Yapmadan Beraat KararıVerilebilir mi?
Şikayet edenvekili olarak takip ettiğim bir dosya var. Dün elime bir başka ildeki Ağır Ceza Mahkemesi'nin beraat kararı geldi. Başımdan aşağı kaynar sular aktı tabii. Duruşma gününü atladık diye. Sonra dosyayı inceledim. Savcılık davayı açmış, mahkeme bize hiç davetiye çıkartmadan, sanığı dadinlemeden TENSİP ile beraat kararı vermiş. İddianame tarihi 21.12.2012 ve karar tarihi de 27.12.2012 Ben böyle bir uygulamayı ilk defa görüyorum, kanunda da bulamadım. Yorum yapabilecek olan var mıdır? |
11-01-2013, 10:01 | #2 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
CMK'nın
Saygılarımla.. |
11-01-2013, 10:07 | #3 |
|
Evet ben de öyle olduğunu düşünüyorum, ama bir Ağır Ceza Mahkemesi'nin bu denli yanılmasını kendimce izah edemiyorum...
|
11-01-2013, 10:17 | #4 |
|
CMK md. 193/2 "Sanık hakkında toplanan delillere göre mahkumiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılıra, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir" hükmünün CMK md. 175'in istisnası niteliğinde olduğunu düşünmekteyim.
Bunun yanı sıra 5252 sayılı Yasa'nın 9/1. maddesine göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde, duruşmasız da karar verilebilecektir. |
11-01-2013, 10:28 | #5 | |||||||||||||||||||
|
Dikkat ederseniz, atıfta bulunduğunuz 193. maddenin başlığı "SANIĞIN DURUŞMADA HAZIR BULUNMAMASI" ve düzenleme, duruşmanın hiç yapılmadan hüküm verilmesinden farklı olarak duruşma yapıldığında sanığın gelmemiş olması hususuna ilişkindir. "...Dava yokluğunda bitirilebilir" cümlesinden "duruşma yapılmaksızın" sonucu çıkarılamaz. Dolayısıyla istisnai bir durumun söz konusu olmadığı kanaatindeyim. Saygılarımla.. |
11-01-2013, 10:31 | #6 | |||||||||||||||||||||||
|
|
11-01-2013, 11:19 | #7 |
|
bir yönüyle haklısınız sayın meslektaşım. ama benim düşünceme göre tensip duruşmaya hazırlık olduğuna göre sonrasında hakim iddianamenin iadesini gerektirmeyen fakat araştırılması gereken hususları Tensipte belirterek ilgili yerlere yazı yazılmasına karar vereceğinden araştırılacak husus yoksa böyle bir kararı alabileceği düşüncesindeyim. CMK 193/2'yi bu anlamda düşündüm. tabi CMK 175'in emrediciliği karşısında siz burada haklısınız.
Saygılar. |
11-01-2013, 11:51 | #8 |
|
Çok cesurca bir karar olmuş. Ancak usul yönünden mevzuata aykırı olduğu da ortada.
Kanımca, bu tarz bir uygulama (kıstasları ve sınırları belirlenmek kaydıyla) kanun metnine işlenmelidir. Savcılık aşamasında tüm deliller toplanmış, tarafların ifadeleri alınmış başka araştırılacak bir husus kalmadığı kanaatine varılmış ise bazı durumlarda yargılama daha fazla uzatılmamalıdır. Şu andaki ceza yargılamalarının uzunluğunun nedeni savcıların dosyayı tamamlamadan, tüm delilleri toplamadan ve suç unsurlarını tam olarak değerlendirmeden dava açmaları. Bizzat adalet bakanının kendi açıklaması şu: savcılar tarafından açılan davaların yarısı beraatle sonuçlanıyor. Bir şahsın uzunca bir süre, sanık olarak yargılanması insan onuruna ve haysiyetine aykırı olduğundan bir takım düzenlemelerin yapılması yerinde olacaktır. Dosya tamamlanmışsa hakim, belli durumlarda, beraat kararını duruşma yapmadan da verebilmelidir. 6100 sayılı HMK md.138 de ön inceleme duruşma yapılmaksızın, dosya üzerinden ilk itiraz ve dava şartları hakkında karar verebileceği düzenlendiğinden benzer bir düzenleme ceza mevzuatına da eklenebilir. Saygılarımla. |
11-01-2013, 14:34 | #9 | |||||||||||||||||||||||
|
|
11-01-2013, 18:01 | #10 |
|
Bir başka açıdan ise ağır ceza mahkemesinin bu uygulamasının "aleni yargılama" ilkesine de aykırı düştüğü kanaatindeyim. Hepimizin bildiği üzere ceza davaları birer "kamu" davasıdır. Yargılama kamu adına yapılır. Duruşmanın aleni yapılması sanığın hakkını güvence altına almanın yanı sıra, kamunun o duruşmayı ve yargılamayı "açık" bir şekilde takip ederek haberdar olması ve vicdanının rahatlamasını da sağlar. Cmk md. 182 ve AHİS md. 6'da duruşmaların açık olacağı net bir şekilde belirtilmiştir. Bu hükümlerin amaçlarından biri de şüphesiz ki kamu vicdanını rahatlatmaktır. Sayın Mahkeme tensip zaptının düzenlendiği duruşmaya hazırlık evresini, "duruşma" olarak kabul etmiş ve cmk 193/2'yi uygulayıp sanığın beraatine karar vermiş olsa bile bu durumda yapılan "duruşma", "aleni" olmadığından bir başka usuli kural ve evrensel bir ilke ihlal edilmiş olmaktadır. Sayın mahkeme gerek iddia ve savunma makamlarının hazırda bulunmadığı gerekse kamunun değerlendirici gözlerinden uzak bir kapalı ortamda hüküm kurmuştur diye düşünüyorum.
|
11-01-2013, 18:13 | #11 |
|
Peki olayda, savcının, iş benden çıksın mantığıyla hareket ederek, üstün körü iddianame hazırlamak yerine "Kovuşturma Yapılmasına Yer Olmadığına" dair karar vermesi gerektiği kanaati mahkemede oluşmuşsa !
Çoğu kez gördüğüm iddianameler bu şekildedir. Örneğin savcının, şikayet konusu olayın hukuki uyuşmazlık olduğu yönüyle takipsizlik kararı vermesi ile mahkemenin bu gerekçe ile beraat kararı vermesi arasında çok büyük bir fark göremiyorum. Sadece yargılama uzamış ve mahkemelerin, hakimlerin, avukatların, yargıtayın, postacıların, mübaşirlerin, kalem personelinin vs. iş yükü artmış olacaktır. Saygılarımla. |
12-01-2013, 16:59 | #12 |
|
Maddenin yanlış yorumlanmasından kaynaklı bir uygulama var. Bununla ilgili çok sayıda Yargıtay Kararı mevcut.
Saygılarımla, |
13-01-2013, 01:59 | #13 |
|
sayın ekicinin de beyan ettiği gibi maddeler ışığında söylemiş olduğunuz karar usulen aykırı bır karar olarak gozukmekte ama acaba sanık tutukluydu da mahkeme tahliye yazım derken beraat mi yazdı diye hanı ıyımser bir dusunce sergılıyecegım ama bır agır ceza reısının boyle bır yanılgıya dusecegını sanmıyorum.kaldı kı dava acılmıs kı suc vasfı oldugu savcılıkca kanaat edılmıstır.suc vasfı olmadıgı asıkarsa savcılıkca KYODK verılmesı gerekırdı.enteresan.
sanık vekılı olsak bu olmaz |
14-01-2013, 13:09 | #14 | |||||||||||||||||||||||
|
Olayı tam olarak anlatayım. Son zamanlarda haber gündemini de işgal eden ve Ceza Genel Kurulu tarafından karara bağlanan muvazaalı boşanma ile SGK'dan maaş bağlatma meselesi. Benim örneğimin başka ilginç tarafları da var. Şöyle ki: Boşanan karı kocayı köy komşuları SGK' na ve ayrıca savcılığa şikalet etmişler. SGK savcılıkta şikayet dosyası olduğunu bilmediği için, bana talimat geldi, bir şikayet de biz yaptık. Benim şikayet dilekçeme bu mesele suç oluşturmayacağından gerekçesiyle takipsizlik kararı geldi. Ben de o karara itiraz ettim. Benim itirazım incelemeye gönderilmeden, Savcılık diğer şikayet evrakı ile benimkini o aşamada birleştirip, fezlekeyi yazmış ve Ağır Ceza Mahkemesinin olduğu yer savcılığına göndermiş. Fakat ben hem kadını, hem kocasını şikayet etmişken, fezlekede ve iddianamede sadece kadın sanık olarak yer almış. Kocası hakkında her hangi bir işlem yok. İddianameyi alan Ağır Ceza Mahkemesi de, Ceza Genel KUrulunun emsal kararı gereğince bu durum suç teşkil etmeyeceğinden TENSİPLE beraat kararı vermiş. Tamam suç oluşmadığına hükmetmesi mahkemenin takdiridir, temyiz hakkımızı kullanırız. Fakat duruşma yapmadan, tarafları duruşmaya çağırmadan hatta iddianameyi bile tebliğ etmeden hüküm kurmak usulün neresine uygun olabilir, onu tartışmaya açmak istedim. |
05-03-2015, 17:22 | #15 |
|
Yargıtay kararı şu şekilde bozdu.
T.C. YARGITAY 15. Ceza Dairesi TÜRK MİLLETİ ADINA Y A R G I T A Y İ L A M I Esas No: 2014/13367 Karar No: 2014/17527 Tebliğname No: 15 - 2013/57559 İNCELENEN KARARIN; MAHKEMESİ : .... Ağır Ceza Mahkemesi TARİHİ: 27/12/2012 NUMARASI: 2012/ (E) ve 2012/ (K) SANIK: SUÇ: Nitelikli dolandırıcılık HÜKÜM: Beraat TEMYİZ EDEN: Katılan vekili TEBLİĞNAMEDEKİ DÜŞÜNCE: Bozma Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Katılan sıfatını alabilecek şekilde suçtan zarar görmüş olan şikayetçi kurum vekilinin CMK'nın 260. maddesi uyarınca kurulan hükmü temyiz ve kamu davasına katılma hakkı bulunduğunun anlaşılması karşısında, CMK'nın 237/2 maddesi uyarınca davaya katılmasına karar verilerek yapılan incelemede, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 29/12/1986 tarih 477/634, 21/09/1992 gün 225/236 ve 12/06/2001 gün 177/119 sayılı kararları ile uyum gösteren daire kararlarında açıklandığı üzere, fiilin suç oluşturmaması nedeniyle derhal beraat kararı verilmesi dışında, delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda sanık Ayşe ...'in sorgusu yapılıp savunmasının saptanmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden 5271 sayılı CMK'nın 193. maddesine yanlış anlam verilerek sanık Ayşe'nin sorgusu yapılmadan eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. |
05-03-2015, 17:31 | #16 |
|
Dosya gerektiği gibi tekemmül ettirilseydi fazla uzamadan Yargıtayca beraat kararı belki onanacaktı ama bu yapılmadığı için belki senelerce uğraşılacak.
|
06-03-2015, 12:42 | #17 |
|
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Duruşma Esnasında Avukatın Vekilliğine Son Verilebilir Mi? | Av.Ömer KAVİLİ | Meslektaşların Soruları | 105 | 17-09-2012 10:27 |
Beraat kararı verilmesine rağmen,Usulden bozulup gelen kararda,Mahkeme beraat yerine kararını değiştirerek ceza verebilir mi? | Avukat halil | Meslektaşların Soruları | 14 | 23-05-2012 17:06 |
Birleştirme kararı verilebilir mi? | incitanesi | Meslektaşların Soruları | 3 | 25-11-2009 20:30 |
Karar Düzeltme Aşamasında Olan Dosya İçin Duruşma Günü Verilebilir mi? | elif zeynep coşgun | Meslektaşların Soruları | 1 | 29-09-2009 18:09 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |