|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
15-10-2009, 09:23 | #1 |
|
vakıfbank kamu kurumu mu?
merhaba,
vakıfbank'ın kamu kurumu olup olmadığıyla ilgili net bir bilgiye ihtiyacım var. yardımcı olabilirseniz sevinirim. teşekkürler. not : bddk'nın sitesinde kamu bankaları arasında geçiyor. ama 233 sayılı khk'ya ekli cetvelde yer almıyor. kuruluş kanunundan da anlayamadım. |
15-10-2009, 12:56 | #2 |
|
Sayın emrahçevik
Vakıfbank anonim şirket olmakla ve özel hukuk hükümlerine tabi olmakla kamu kurumu değildir. Kamu kurumu olup olmadığını neden merak ettiğinizi yazarsanız belki daha çok yardımımız olabilir. Saygılarımla |
15-10-2009, 14:24 | #3 |
|
vakıfbank'ın kamu kurumu olup olmadığı tebligat kanunu 35. madde uygulaması için önemli.
eğer kamu kurumu olduğunu farzedersek bankayla kredi sözleşmesi imzalayan mudilere karşı girişilcek icra takiplerinde 35. madde uygulaması mümkün hale gelecektir. burada özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirket olması tek başına kamu kurumu olmadığının delili olamaz diye düşünüyorum. tabidir ki vakıfbank anonim şirket statüsündedir ve mevduat toplamaktadır. dolayısıyla özel hukuk hükümlerine tabi olduğu tartışmasızdır. fakat ziraat bankası veya halkbank gibi kamu kurumu niteliğine sahip midir? önemli olan husus bu. |
16-10-2009, 10:16 | #4 |
|
İİK-
Madde 68/b – (Ek: 9/11/1988 - 3494/4 md.) Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. (Değişik son cümle: 17/7/2003-4949/18 md.) Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi hâlinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi hâlinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır. |
16-10-2009, 16:28 | #5 |
|
burada iik 68'in uygulanamayacağı kanısındayım. çünkü madde takipten önceki aşamada yapılan bir işlemle ilgili. o işlem yapılmışsa ancak, takip aşamasında yapılan bir itirazın icra mahkemesi tarafından kaldırılabileceğini düzenlemiş.
ama yine de bu maddeye dayanarak bir talep açıp reddinden sonra şikayette bulunulabilir. |
16-10-2009, 18:04 | #6 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Emrahçevik, Vakıflar Bankası Sayın Av. Armağan Konyalı'nın da belirttiği gibi kamu kurumu değildir. Halkbankası ve Ziraat Bankası da Kamu kurumu değildir. Vakıflar bankası özel hukuk hükümlerine tabi olan ve kuruluşu özel bir kanunla gerçekleşen bir kamu bankasıdır. Bildiğiniz gibi, Kamu bankası, kamu kurumu anlamına gelmez. İlgili kuruluş kanunu aşağıdaki gibidir, özellikle 1. maddesi önemlidir.
|
16-10-2009, 20:57 | #7 |
|
tabi ki ziraat bankası ve halkbankası kamu kurumudur. hatta kamu bankası da kamu kurumu anlamına gelir. aksini neye dayanarak iddia ediyorsunuz anlayamadım. herhangi bir idare hukuku kitabında dahi bunların kamu kurumu niteliğinde oldukları -hizmet yerinden yönetim kuruluşları sınıfında- yazar. (iktisadi kamu kurumları arasındadır.)
buraya kadar bir tartışma yok. ama kamu kurumu olmadığı yönündeki gerekçelerinizi yazarsanız tartışma genişleyebilir. vakıfbank'ın kuruluş kanununda konuyla ilgili açık bir düzenleme yok. 3. madde 2. cümleye bakalım : Her türlü bankacılık işlemlerinin yapıldığı bu şubeler, kamu bankası şubeleri niteliğinde olup... düzenleme net değil. aslında kamu bankası değil ama biz ona öyle bir özellik atfettik anlamına gelen bir düzenleme. bir de 6. maddeye bakalım : Hisse senetleri (A, B ve C) gruplarına ayrılmıştır. Bunlardan (A) grupu sermayenin % 55 ini, (B) grupu % 20 sini, (C) grupu da % 25 ini teşkil eder. (A) Grupu Vakıflar Umum Müdürlüğüne....tahsis edilmiştir. yani hisselerin çoğunluğu başbakanlığa bağlı vakıflar genel müdürlüğü kontrolünde. en fazla paya sahip olan ve yönetim yetkisini elinde bulunduran bir kamu kurumudur. kemal gözler idare hukuku kitabında sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya veya dolaylı olarak Devlete ait olan kamu kuruluş ve ortaklıklarını KİT olarak tanımlamaktadır. anayasa 165'i de dikkate alarak. bir de bankacılık kanunu geçici 13. madde var konuyla ilgili. buna göre : Sermayesinin yarıdan fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan ya da hisselerinin çoğunluğu üzerinde bu kurum ve kuruluşların idare ve temsil yetkisi bulunan ve özel kanunla kurulmuş bankalarda... burada kamu bankalarını ve kalınlaştırdığım kısımla da özellikle vakıfbank'ı tarif ediyor. denetim kriteri açısından bakıldığında ise; vakıfbank diğer kamu bankaları gibi denetlenmiyor. çünkü diğer kamu bankaları TBMM tarafından denetlenebiliyorken hatta bunula ilgili kanun varken vakıfbank'ın kuruluş kanununda denetimi düzenleyen 14. madde denetlemenin banka murakıplarınca yapılacağını söylüyor. fakat bunlar da vakıflar genel müdürlüğüne bağlı memurlar olacak. aslında yine konu net değil. velhasıl içinden çıkamadım. yorumları olanlar paylaşırsa çok memnun olurum. bu husus birçok meslektaşımıza icra takiplerinde kolaylık sağlayacaktır. |
16-10-2009, 21:43 | #8 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Vakıflar Bankası sizin iddia ettiğiniz gibi bir kamu kurumu ise (eğer), o halde vakıflar bankasının hertürlü (kamu hizmeti faaliyetlerinden kaynaklanan) alacağının da 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında kanuna tabi olması gerekmez mi? Gerekmez ise, neden? Ayrıca bu bankanın personelleri neden özel hukuk hükümlerine tabi oluyorlar?
|
17-10-2009, 01:02 | #9 | |||||||||||||||||||||||
|
Kamu İktisadi Teşebbüsleri hakkında 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve ekindeki listeye bakınız. Kararnamedeki tanımda KİT'lerin ''sermayesinin tamamı Devlet'e ait'' olması koşulu bulunmaktadır. Ayrıca ekli listede Vakıfbank bulunmamaktadır. Daha ayrıntılı bilgi için tıklayınız: http://www.ydk.gov.tr/kit99/Birinci_Bolum.htm Ziraat Bankası ve Halk Bankası konusunda Sayın Av.Mehmet Saim Dikici'nin görüşü tartışılmaya değer: 4603 sayılı Kanun'la Ziraat Bankası ve Halk Bankası KİT statüsünden çıkarılmıştır. ''Madde 1 - 5. 233 sayılı Kamu İktisadî Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, ....vs vs vs vs.... bankalar hakkında uygulanmaz.'' |
17-10-2009, 07:01 | #10 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Av. Armağan Konyalı'nın eklediği şu http://www.ydk.gov.tr/kit99/Birinci_Bolum.htm linkte detaylı bilgiler mevcut. Bunlar içinde konuya ışık tutması açısından şu cümleler önemlidir:
Diğer yandan Vakıflar Bankasının kuruluş kanunundan da anlaşılacağı üzere sermaye yapısı içinde %25 lik bölüme hükmeden (C) grubu hisse senetleri sahibi olan "sair hakiki ve hükmü şahıslar" da mevcuttur. Bunun anlamı sermayesinin %100'ünün devlete ait olmadığıdır. Oysa KİT'lerin sermayelerinin tamamının Devlet'e ait olmasının KİT olabilmesinin zorunlu koşulu olduğu kuşkusuz ortadadır. Bu durum bile Vakıflar Bankasının bir KİT olmadığını göstermektedir. Esasen Sayın Konyalı'nın vurguladığı gibi 233 Sayılı KHK'nin ekinde de Vakıflar bankası yoktur. KİT'lerin ortak özellikleri:
|
17-10-2009, 07:18 | #11 |
|
Madem konuyu adrese tebligat için tartışıyoruz bankaların sır saklama yükümlülüğünü de konuşmamız gerekiyor: Bankalar müşterilerinin müşteri olduklarını bile sır olarak saklamak zorundadır. Başkalarınca istenirse adresi vermemeleri gerekir.
Ayrıntılar için tıklayınız: http://www.tbb.org.tr/Dosyalar/Arastirma_ve_Raporlar/bankacilik_mevzuati_kapsaminda_banka_ve_musteri_si rri.pdf |
17-10-2009, 10:36 | #12 |
|
merhaba,
bir an için vakıfbank'ın kamu bankası olduğunu farzetsek de 6183 burada uygulanamaz. çünkü bu kanun; Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan... alacaklarını kapsar. Yine KİT'ler özel hukuk hükümlerine tabidirler. 4603 sayılı yasa ile ilgili bilgim yoktu. yazmanız iyi olmuş. vakıfbank çalışanları işçi statüsündeymiş. yani diğer kamu bankalarında olduğu gibi memur statüsünde olanlar yok. bunu banka hukuk müşavirliğinden öğrendim. esasen sorunun ortaya çıkması da böyle oldu. banka yetkilileri; her türlü hukukçusundan her türlü müdürüne kadar kamu bankası olup olmadıklarıyla ilgili net bir şey söyleyemediler. yazılanlara itirazım yok zaten. konuyu açan ilk mesajımda 233 sayılı khk'da yer almadığını belirtmiştim. ama bddk'nın sitesinde kamu bankaları arasında sayıldığını söylemiştim. sermayesinin %50'sinden fazlası devlete ait olan bir şirketin kamu kurumu olacağı yolunda kemal gözler'in yorumunu da yazmıştım. açacağım talep reddedilince ben yine mahkemeye hatta yargıtay'a gideceğim. en azından konu netlik kazanır. |
17-10-2009, 11:51 | #13 |
|
Konu başlığı altındaki bilgi ve yorumlarınızı zevkle okudum. Benim de bu konuda değerli bilgilerinize ihtiyacım var. Şöyle ki; Vakıfbank , kredi kullandırdığı A şirketindeki alacağını alamamış. B şirketi de A'ye teminat çeki veriyor. Bu çek Vakıfbank tarafından zamanında arkası yazdırılmıyor.
sebepsiz zenginleşme davasında Vakıfbank, fon ve kamu alacağı olduğunu 1 yıllık sebepsiz zenginleşme zamanaşımının olmadığını 20 yıllık zamanaşımı süresinin işletilmesini istiyor. Bu davada 20 yıllık zamanaşımı süresi işletilebilir mi ? |
13-07-2010, 20:17 | #14 | |||||||||||||||||||||||
|
(1 Kasım 2005 tarihli MÜKERRER Resmi Gazete'de yayınlanmıştır) Saygılarımla |
13-07-2010, 20:25 | #15 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Av. Armağan Konyalı'nın cevabına katılmakla beraber; Burada Vakıflar Bankası alacaklarına Bankacılık kanununda TMSF'ye tanınan 20 yıllık özel zamanaşımı süresinin uygulanıp uygulanamayacağından ziyade, TTK.644. madde çerçevesinde sebepsiz zenginleşme talepli davaya uygulanacak zamanaşımı süresinin belirlenmesi -kanaatimce- daha önemlidir. Bu noktada Yargıtayın THS TTK Şerhinde de kayıtlı bulunan şu kararını okumanızı tavsiye ediyorum: (Not: Çeklerde zamanaşımı süresinin 6 ay olduğu malumunuzdur.Bu nedenle 6. ayın bitiminden itibaren 1 yıl olarak düşünmek gerekir.)
|
13-07-2010, 21:14 | #16 | |||||||||||||||||||||||
|
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 05.04.2006 - Esas2006/12-111 Karar2006/123 İstek, özü itibariyle çeke dayalı takibin zamanaşımına uğradığı iddiasına dayalıdır. Mahkemece, takipten sonra 6 (altı) aylık zamanaşımının gerçekleştiği kabul edilerek "şikayetin kabulüne icra takibinin davacı yönünden iptaline, icranın geri bırakılmasına.." karar verilmiş; Özel Daire ise 5020 sayılı Yasayla değişik 4389 sayılı Kanunun Ek Madde 5 ve Ek Madde 3 maddelerine dayanarak, çek keşide tarihinden itibaren 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir. Mahkeme önceki kararında direnmiş; hükmü karşı taraf/alacaklı banka vekili temyize getirmiştir. Davanın devamı sırasında 4389 sayılı Kanun ve bunu değiştiren tüm kanunlar 01.11.2005 gün ve 25983 sayılı resmi gazetede yayımlanan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5411 sayılı Kanun 5472 sayılı Kanunla değişikliğe uğramış, bu değişiklik 14.03.2006 tarih ve 26108 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Açıklanan yasal düzenlemeler de nazara alınarak şikayete konu çeke dayalı takipte uygulanacak zamanaşımı süresinin; takip dosyasındaki son işlem tarihinden itibaren 6 ay mı, yoksa Bankacılık Kanunu hükümleri de nazara alınarak çekin keşide tarihinden başlayarak 20 yıl mı olduğu, noktasında toplanmaktadır. Öncelikle; alacaklı bankanın ve alacağının yasal konumunun belirlenmesine yönelik olarak, 4389 sayılı Bankalar Kanunu ve bu kanunu değiştiren tüm kanunlar ile 01.11.2005 gün ve 25983 sayılı resmi gazetede yayımlanarak bu kanunları yürürlükten kaldıran 5472 sayılı kanunla değişik 5411 sayılı Bankacılık Kanununun ilgili hükümlerinin irdelenmesinde yarar vardır. 4389 Sayılı Bankalar Kanunu'na 5020 s. K.nun 27. maddesi ile eklenen Ek. 5. maddede; "Kamu bankalarında "tasfiye halindeki Emlak Bankası A.Ş. dahil" ve sermayesinin yarıdan fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan yada hisselerinin çoğunluğu üzerinde bu kurum ve kuruluşların idare ve temsil yetkisi bulunan ve özel kanunla kurulmuş bankalarda bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce bankacılık teamüllerine göre teminatlı ve/veya yetersiz teminatlı kredi kullanıp da vadesi geçtiği halde henüz ödenmemiş, süresi uzatılmamış veya yeniden yapılandırılmamış kredileri kullananlar yada yeniden yapılandırma şartlarını ihlal edenler ile münferit veya karşılıklı verilen banka teminat mektupları, kabul kredileri ve avaller, taşınır ve taşınmaz rehni, ipotek, üst hakkı, intifa hakkı ve oturma hakkı gibi her türlü sınırlı ayni hak tesisine ilişkin sözleşmeden doğan haklarında diğer bankaların ve üçüncü kişilerin muvazaadan ari hakları aleyhine olmamak üzere Fon ve Hazine alacaklarına ilişkin tedbir, takip ve tahsil hükümleri bankalarınca uygulanır." Denilmekte; 5020 Sayılı Kanunla eklenen ek madde 3'te de; "…Bu kanundan kaynaklanan fon alacaklarına ve bu kanuna göre hazine alacağı sayılan alacaklara ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi 20 yıldır. Fon alacakları ve bu kanuna göre hazine alacağı sayılan alacaklar bakımından bu sürenin başlangıcı fon tarafından ödeme yapılmasına veya yapılacak olmasına sebebiyet veren kişilerin fiillerinin gerçekleştirdiği tarihten itibaren başlar." Hükmü yer almaktadır. Davanın devamı sırasında 01.11.2005 gün ve 25983 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile 4389 sayılı Bankalar Kanunu ve bunu değiştiren tüm kanunlar, bu kanunun geçici maddelerindeki düzenlemeler hariç olmak üzere yürürlükten kaldırılmış; 5411 sayılı kanun 5472 sayılı kanunla değişikliğe uğrayarak, bu değişiklik de 14.03.2006 tarih ve 26108 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. 5411 sayılı Bankacılık Kanununun; "Yürürlük " başlıklı 170. maddesinde; "Bu kanunun;90 ve 91 inci maddeleri bu Kanunun yayımı tarihinden iki ay içinde, 168 inci maddesinin (B), (C), (D) ve (E) fıkraları 01.01.2006 tarihinde, diğer maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer." "Zamanaşımı" başlıklı 141. maddesinde; "Bu kanundan kaynaklanan fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi yirmi yıldır." "Kaldırılan ve Değiştirilen Hükümler" başlıklı 168. maddesinde A fıkrasında; "Bu kanunun geçici maddelerindeki düzenlemeler hariç olmak üzere, 18.06.1999 tarihli 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile ek ve değişiklikleri yürürlükten kaldırılmıştır." Geçici madde 11'de; "Bu Kanunun yayımı tarihinden önce, 26.12.2003 tarihine kadar temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Fona intikal eden ve/veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilişkili Bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılarak tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen veya Fon tarafından tasfiye işlemleri başlatılan bankalar hakkında başlatılan işlemler sonuçlanıncaya ve her türlü Fon alacakları tahsil edilinceye kadar bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Kanunun 14, 15, 15/a, 16, 17, 17/a ve 18 inci maddeleri, ek 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 ncı maddeleri ile geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasına devam edilir….." Geçici Madde 13'te; "Sermayesinin yarıdan fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan ya da hisselerinin çoğunluğu üzerinde bu kurum ve kuruluşların idare ve temsil yetkisi bulunan ve özel kanunla kurulmuş bankalarda (Tasfiye Halinde T. Emlak Bankası A.Ş. dahil) 26.12.2003 tarihinden önce bankacılık teamüllerine göre teminatlı ve/veya yetersiz teminatlı kredi kullanıp da vadesi geçtiği halde henüz ödenmemiş, süresi uzatılmamış veya yeniden yapılandırılmamış kredileri kullananlar ya da yeniden yapılandırma şartlarını ihlal edenler ile münferit veya karşılıklı verilen banka teminat mektupları, kabul kredileri ve avaller, taşınır ve taşınmaz rehni, ipotek, üst hakkı, intifa hakkı ve oturma hakkı gibi her türlü sınırlı ayni hak tesisine ilişkin sözleşmeden doğan hakların da diğer bankaların ve üçüncü kişilerin muvazaadan ari hakları aleyhine olmamak üzere Fon alacaklarının tahsiline ilişkin 123, 134, 136, 137, 138, 140, 142 ve 165 inci madde hükümleri, tasarrufun iptali davalarında aciz vesikası şartı aranmaması, tüzel kişilerin kanuni temsilcileri ile borçlu ve borçla diğer ilgililerin yurt dışına çıkmasını yasaklama dahil bankalarınca uygulanır." Geçici madde 16'da; "Bu kanun ile Fon alacağının tahsili bakımından yarar görülerek zamanaşımı ve diğer konularda fon lehine getirilen hükümler makable şamildir." Hükümleri yer almaktadır. Görüldüğü üzere; 5411 sayılı Bankacılık Kanunu, bu kanunun geçici maddelerindeki düzenlemeler hariç olmak üzere, 18.06.1999 tarihli 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile ek ve değişikliklerini yürürlükten kaldırmıştır. Yukarıya içerikleri aynen alınan geçici maddeler hükümlerinde ise, açıkça 4389 sayılı Kanunun ek 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 ncı maddeleri ile geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasına devam edileceği ifade edilmiştir. Uygulanmaya devam edilecek hükümlerden 4389 sayılı Kanun ek 5. madde kapsamına alacaklı T.Vakıflar Bankası A.Ş. de girmektedir. Bunun sonucu olarak, yine aynı Kanunun 5020 sayılı yasa ile eklenen Ek madde 3'te yer alan; bu kanundan kaynaklanan fon alacaklarına ve bu kanuna göre hazine alacağı sayılan alacaklara ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğunu ifade eden hükmün de alacaklı yönünden uygulanacağının kabulü gerekir. Zira, açıklanan bu hükümleri ayakta tutarak yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanunu, yukarıya aynen alınan Geçici Madde 16'da da açıkça bu alacaklar yönünden getirilen fon lehine hükümlerin fon alacakları yönünden geçmişe etkili olacağını düzenlemiştir. Bu hükümden hazine alacaklarını ayrı düşünmek, ayakta tutulan eski yasa hükümleri de birlikte değerlendirildiğinde olanaklı değildir. Bu bakımdan 5411 sayılı Kanunun geçici madde 16'nın hazine alacakları yönünden de geçerli olduğu belirgindir. Uyuşmazlığın çözümünde ayakta bırakılan eski yasa hükümleri ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu hükümlerinin birlikte ele alınıp, sonuca varılması gerekmektedir. Zira, yasa koyucunun geriye etkililik unsurunu açıkça getirmiş olması, bu alacakların tahsilinin sağlanması amacını ortaya koymaktadır. Şu durumda, geriye etkililiği (makable şamil olmayı) kabul eden 5411 sayılı yasanın bu açık hükmü karşısında yürürlük tarihi bu hükümler yönünden yayım tarihi olmakla birlikte, etkisini yayım tarihinden önceki alacaklar yönünden doğuracağının kabulü gerekir. Eş söyleyişle; ayakta tutulan 4389 sayılı Kanun ve bu kanunu değiştiren 5020 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde alacaklı bankanın alacağı hazine alacağı sayılmaktadır ve bunlar tıpkı fon alacakları hükmünde kabul edilerek fon alacaklarına ilişkin dava ve takipler için 5020 sayılı Kanun ek madde 3 hükmünde yer alıp, 5411 sayılı Kanunun 141. maddesinde de aynen kabul edilen 20 yıllık zamanaşımı süresi bunlar için de uygulanacaktır. Bu süre, yine 5411 sayılı Kanun geçici madde 16'da yer alan açık hüküm gereği, geçmişe etkisi kabul edilerek fiilin gerçekleştiği tarihten başlayacaktır. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; Alacaklı Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile kaldırılmayarak yürürlükte bırakılan 4389 sayılı Kanuna 5020 sayılı Kanunun 27. maddesi ile eklenen Ek 5. maddesi kapsamında olup, hazine ve fon alacaklarına uygulanan hükümlerin bu banka alacaklarına da uygulanacağı kabul edilmiştir. Yine aynı kanun Ek madde 3'te getirilen 5411 sayılı Kanunun 141. maddesi ile de kabul edilen 20 yıllık zamanaşımı süresi bu bankanın alacağı yönünden de uygulanacaktır. Geçmişe etkili olacağı 5411 sayılı Kanunda açıkça kabul edilen bu lehe hükümler gereğince, fiilin gerçekleştiği takip konusu çekin keşide tarihi olan 31.12.2000 tarihinden itibaren kanunda belirtilen 20 yıllık süre henüz dolmamış ve zamanaşımı gerçekleşmemiştir. Mahkemenin, Hazine alacakları için zamanaşımını geriye çeken açık kanun hükmünü nazara alarak talebin reddi yerine, bu hükümlere aykırı olarak takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı itirazının kabulü ile icranın istekli borçlu yönünden geri bırakılmasına karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Karşı taraf/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 05.04.2006 gününde, oybirliği ile karar verildi. |
13-07-2010, 21:27 | #17 | |||||||||||||||||||||||
|
Çok teşekkür ederim eklediğiniz karar için. Bu karar, Hukuk Genel Kurul Kararı. (maalesef bu kararda Sebepsiz zenginleşme, yani TTK.644. madde hükmü ve çeklere mahsus özel zamanaşımı süresi olan TTK.726. madde hükmü [-bilerek-] ıskalanmış ve hiç dikkate alınmamıştır... Hukuk kuralları [ilkeleri] değil bilerek, "bilmeyerek dahi olsa" ihmal edilmemelidir. ) Yargıtay, daha önceki kararlarından -Kamu varlıkları lehine- ayrılmış görünmektedir. Zamanaşımı süresinin 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu hükmü! uyarınca "makable şamil" uygulanması bir yana, (Kanunların geçmişe etkili uygulanamayacağına dair ilke temelinde Anayasaya aykırı olup olmaması hususunu kastediyorum) bu geçmişe etkili uygulamayı (-hükmü- ) kararına dayanak alan bir Hukuk Genel Kurul kararı görmüş olmakla Allah sonumuzu hayır etsin diyorum! |
06-04-2011, 16:24 | #18 |
|
Burak
Daire:12 Tarih:2011 Esas No:2010/20640 Karar No:2011/947 Kaynak: İlgili Maddeler:Tebligat K. 35 İlgili Kavramlar:TEBLİGAT T.C. YARGITAY 12. Hukuk Dairesi ESAS NO : 2010/20640 KARAR NO : 2011/947 Y A R G I T A Y İ L A M I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ... İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 03/06/2010 NUMARASI : 2010/281-2010/540 DAVACILAR : BORÇLULAR : ... DAVALI : ALACAKLI : VAKIFBANK YENİ SANAYİ ŞUBESİ Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Şikayetçi borçlulara, satış ilanı tebliği, alacaklı Vakıflar Bankası'nca düzenlenen genel kredi sözleşmesindeki adreslerine gönderilmiş ve tebligatın bila tebliğ dönmesini müteakip aynı adrese 7201 Sayılı Kanun'un 35. maddesine göre yapılmıştır. Tebliğ yapılan bu adres vergi dairesinden bildirilen adresle aynı adres olup, Tebligat Kanunu'nun 35/son maddesindeki (kamu kurum ve kuruluşlarına ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına) yapılan tebliğ niteliğinde olduğundan, anılan yasa maddesine uygundur. Yapılan ihalede başkaca bir usulsüzlük de tespit edilemediğine göre şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin kabulüne dair hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMKnun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 17/02/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
06-04-2011, 22:01 | #19 |
|
Vakıfbank harkan meslektaşımın da yargıtay kararında belirttiği gibi kamu bankasıdır.
Ayrıca tüm kamu bankaları gibi harçtan muaftır. |
06-04-2011, 22:31 | #20 | |||||||||||||||||||||||
|
Benim anladığım şu ki, karar, vergi dairesinden bildirilen adresle ilgili. |
06-04-2011, 22:42 | #21 | |||||||||||||||||||||||
|
Şikayetçi borçlulara, satış ilanı tebliği, alacaklı Vakıflar Bankası'nca düzenlenen genel kredi sözleşmesindeki adreslerine gönderilmiş demektedir. Aynı zamanda ; Tebliğ yapılan bu adres vergi dairesinden bildirilen adresle aynı adres olup, demektedir. Yani ; Kredi sözleşmesindeki adres ile vergi dairesine bildirilen adres aynı adres olduğundan 35 e göre tabligat yapılmaktadır. Bilindiği üzere kamu kurum ve kuruluşlarına bildirilen adrese ( vakıfbankta bir kamu kurumu olduğu için ) tebligat iade geldiğinde 35'e göre tebligat yapılabilmektedir. Teşekkürler. |
07-04-2011, 08:14 | #22 | |||||||||||||||||||||||
|
Kararlar bağlayıcı değildir. Mahkemeler Kanun’u uygular. Vakıfbank’ın kamu kurumu olduğuna ilişkin bir madde bulunması gerekir. Şimdiye kadar da böyle bir madde bulamadık. Saygılarımla |
12-08-2011, 21:56 | #23 |
|
T.C. YARGITAY
17.Hukuk Dairesi Esas: 2009/10735 Karar: 2010/2874 Karar Tarihi: 30.03.2010 TASARRUFUN İPTALİ DAVASI - KAMU BANKALARININ ACİZ BELGESİ OLMADAN TASARRUFUN İPTALİ DAVALARINI AÇABİLECEKLERİ - DEĞİŞİKLİĞİN GEÇMİŞE YÜRÜMESİ - DAVANIN ESASI İNCELENİP HÜKÜM TESİSİ GEREĞİ - RED KARARI VERİLMESİNİN İSABETSİZ OLUŞU ÖZET: Olayda, davacı banka yönünden davanın ön şartı olan geçici veya kesin aciz belgesi bulunması zorunluluğu ortadan kaldırıldığından davanın esası incelenip hüküm tesisi gerekirken red kararı verilmesi isabetli görülmemiştir. (2004 S. K. m. 105, 143, 277) (5411 S. K. Geç. m. 13, 16) Dava: Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 23.3.2010 Salı günü davacı T. Vakıflar Bankası TAO Genel Müdürlüğü vekili Av. F. T. ile davalılar Anadolu Mesken Yapı Org Tur. İnş. Taah. San. Tic. A.Ş, M. C. A. ve A. M. A. vekili Av. O. B., davalı A. A. vekili Av. A. İ., davalı M. A. vekili Av. H. Ö. geldiler. Davalılar M. Ş.., D. V. ve 4 D Yol İnş. Taah Elek. Elekt. Maden Gıda Bakım yay. Nak. Pet. San. İç ve Dış Tic. Ltd.Şti tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü: Karar: Davacı vekili, davalılardan M. C. A., A. M. A. ve D. V.’un kefaletiyle davalı Anadolu Mesken Yapı org Tur. İnş. Taah. San. Tic. A.Ş'ne kredi kullandırıldığını, davalı borçluların alacağın tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla M. C. A.'unda ortakları arasında bulunduğu 4 D Yol İnş. Taah. Elek. Elektronik Maden Gıda Bas. Yay. Nak. Pet. San İç ve Dış Tic. Ltd.Şti'ni kurarak borçlu şirkete ait iş makinalarının bu şirkete yine davalı borçlulara ait taşınmazlarında diğer davalılar A. A., M. E. ve M. Ş.'e devredildiğini belirterek tasarrufların iptalini dava ve talep etmiştir. Davalılar Anadolu Mesken Yapı A.Ş, A. M. ve M. C. A. vekili, aciz belgesi sunulmadığı davacıya temlik edilen alacakla ilgili Bel-Ko A.Ş aleyhine açılan davanın derdest olduğunu A. M. ve M. C. tasarrufların tarafı olmadığından kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, sunulan ödeme planının davacı tarafından kabul edilmediğini, satışların gerçek bedelle yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı A. A. vekili, müvekkilinin oto galericisi olduğunu dava konusu yedi adet aracı 16.3.2004 tarihin de aldığını ve bedeli çekle ödediğini dava konusu Lodumlu'daki taşınmazı da 5.3.2004 tarihinde 40.000 TL bedelle alıp 11.6.2004 tarihin de 50.000 TL bedelle davalı M. Ş.'e sattığını, borçluların aciz halinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı M. Ş. vekili, müvekkilinin iyiniyetli 4. kişi olarak dava konusu taşınmazı 11.6.2004 tarihinde davalı A. A.'dan 50.000 TL bedelle aldığını aciz belgesi sunulmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı M. A. vekili dava şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Diğer davalılar savunma yapmamıştır. Mahkemece iddia savunma, toplanan delillere göre davalılardan asıl borçlu Anadolu Mesken Yapı A.Ş ile kefil D. V.'un bir kısım taşınmaz ve araçlarını sattıkları, bunun yanında bu davalıların halen malik olduğu taşınmazlara haciz konulduğu, bu davalı borçluların ikametgahlarında taşınırları bulunmadığı konusunda haciz tutanağı düzenlenmiş ise de, bu tutanak davalıların taşınmazları üzerine uygulanmış haciz bulunması karşısında aciz belgesi niteliğinde sayılamayacağından haklarındaki davanın haciz yokluğu nedeniyle reddine, diğer A. soyadlı kefil davalılar yönünden aciz vesikası olmadığı gibi bunlar yönünden iptal edilecek tasarruf işlemi bulunmadığı öncelikle aciz vesikası yokluğundan davanın reddi gerekeceği belirtilerek asıl ve birleşen davanın aciz vesikası ibraz edilememesi nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaları elinde geçici (İİK.nun 105) ya da kat'i (İİK.nun 143 maddesi) aciz belgesi bulunan alacaklılar açabilir. Ancak 19.10.2005 tarihinde kabul edilen ve 1.11.2005 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Yasasının geçici 13. maddesinde, kamu bankalarının da aciz belgesi olmadan tasarrufun iptali davalarını açabilecekleri geçici 16. maddesinde de bu değişikliğin makable şamil (geçmişe yürüyeceği) olacağı öngörülmüştür. Bu durumda davacı banka yönünden davanın ön şartı olan geçici veya kesin aciz belgesi bulunması zorunluluğu ortadan kaldırıldığından davanın esası incelenip hüküm tesisi gerekirken yazılı gerekçeyle red kararı verilmesi isabetli görülmemiştir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 750.00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 30.03.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤) Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı Vakıfbank bu karara göre bir kamu bankasıdır.Çünkü sadece ve sadece kamu bankaları tasarrufun iptali davası açmak için aciz vesikasına ihtiyaç duymazlar... Teşekkürler... |
05-04-2012, 15:50 | #24 |
|
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen ............tarih ve 200./... - 2010/... sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Kamil Ersin Ortaç tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin kredili müşterisi olan ..........Ltd.Şti.'nin tahsil edilerek kredi borcundan düşülmesi amacıyla Vakıflar Bankası .........Şubesi'ne ciro yolu ile devrettiği üç adet çekin müvekkili tarafından ödeme için süresinde ibraz edilmediğini ve çeke karşılıksız kaydının düşülmediğini, ..........TL değerindeki üç adet çek bedelinin davalı tarafça sebepsiz iktisap olunduğunu, davalının sebepsiz zenginleşme sağlamadığını ispatla yükümlü bulunduğunu ileri sürerek, davalı tarafından keşide edilen, 30/06/2006, 30/09/2006, 30/12/2006 keşide tarihli, her biri .........TL tutarlı, ........., .........., ......... çek numaralı, toplam ............ TL bedelli çeklerin bedelinin keşide tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, hamilin keşideciye TTK'nun 644. maddesi gereğince sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre başvurabileceği düşünülebilse de, bunun 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi bulunduğunu, bu sürenin geçmesi nedeni ile de davanın zamanaşımına uğradığını, esasa ilişkin olarak da, davacı ve dava dışı şirket ile ticari ilişkisinin bulunmadığını, çeklerin hatır çeki olarak verildiğini, çeklerin süresinde ibraz edilmemesi nedeni ile kambiyo vasfına haiz olmadığını, ayrıca keşide tarihinden itibaren avans faizi istenmesinin de yasal olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, dosyada mevcut çek suretlerine göre çeklerin ödeme için bankaya ibraz edilmediği, üzerlerine karşılıksız kaydı düşürülmediği, bu sebeple davacı vekilinin TTK'nun 644. maddeye dayanarak toplam ........TL bedel için sebepsiz zenginleşme davası açtığı anlaşılmış ise de, davalının süresi içinde zamanaşımı def'inde bulunduğu, TTK'nun 726. maddesi uyarınca, çek hamili davacının müracaat haklarının, ibraz müddetinin bitiminden 6 ay geçmekle zamanaşımına uğradığı ve buna nazaran da 1 yıllık sebepsiz zenginleşme süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına mahal olmadığına, 03.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. Başkan Üye Üye Üye Üye |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Haciz Kamu Kurumu (devlet Üniversitesi) | avmhy | Meslektaşların Soruları | 8 | 02-01-2013 14:36 |
Kamu ihale kurumu kararının iptali. | AV3737 | Meslektaşların Soruları | 1 | 30-09-2011 08:52 |
Kamu Kurumu NİtelİĞİndekİ Meslekİ KuruluŞlar Hakkinda Yargitay Karari ? | YALÇIN ÖNDER | Meslektaşların Soruları | 1 | 28-11-2007 19:40 |
kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşundaki adrese 35 'e göre tebliğ | Aybüke Kağan | Meslektaşların Soruları | 6 | 03-10-2007 07:47 |
Kamu Denetçiliği Kurumu | eses | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 21-09-2006 16:48 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |