10-07-2009, 12:41 | #1 |
|
Avukata saldırıya tutuklama
Mensubu olmaktan onur duyduğum İstanbul Barosu, haciz esnasında meslektaşımız Avukat Memet Nuri ŞEK'e saldıran şüphelinin serbest bırakılmasına ilişkin karara itiraz etmiştir.
İtirazı inceleyen mahkeme, itirazı yerinde görerek şüphelinin tutuklanmasına karar vermiştir. Detaylar, dilekçe ve karar örnekleri aşağıdaki linktedir. Selam ve saygılarımla... http://www.istanbulbarosu.org.tr/Det...atID=1&ID=4317 |
11-07-2009, 15:48 | #2 |
|
teşekkürler ve acil şifalar
Avukatlık onurunun korunması için ve adli-idari merciler ile müvekkil-karşı taraf şahıslar nezdinde maruz kalınan maddi ve manevi saldırılara meslek ilkeleri ve hukuk kurallarıı dahilinde tavır koyma ve direnme ihtiyacını,güncel kaygılar duymaksızın içinde hisseden ve bunu eyleme de geçiren melektaşlarıma ve kurumlara sonsuz teşekkürler ediyorum.
Değerli meslektaşıma da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. |
11-07-2009, 16:19 | #3 |
|
Meslektaşıma geçmiş olsun. Olayın vuku bulmasından itibaren Kartal'daki meslektaşlarım mağdur meslektaşımızla ilgilenmiş, 29.06.2009 tarihinde de serbest bırakma kararına Av.Elkan Albayrak vekil olarak itiraz etmiştir. Esasen hakim ve savcılara yapılan saldırılarda şüphelinin tutuklanması konusunda gösterilen hassasiyetin, yine yargı görevi yapan avukatlara karşı yapılan saldırılarda da gösterilmesi gerekirdi diye düşünüyorum.
|
11-07-2009, 20:01 | #4 |
|
Sevgili Cengiz ALADAĞ eksik bir bilgilendirme yapmış. Yanlış anlaşılmalara yer vermemek için olayı özetlemek istiyorum. İtirazı tek başıma yapmadım. Olay başından itibaren Kartal bölgesi avukatları Kartal Hukukçular Derneği üyeleri ve bölge avukatalrı tarafından takip edilmiş ve sonuçlandırılmıştır. Olayın gelişimi ve sonucu şöyle olmuştur.
24.06.2009 günü saat 14.00 sıralarında Kartaldan hacze çıkan meslektaşımız Av. Memet Nuri Şek, borçlu tarafından yaklaşık 15 dakika darp edilmiş, boğazı sıkılarak nefessiz kalması ve vakıf araç şöforü ve haciz için bekleyen diğer avukatalrın yardığımı ile kurtarılmıştır. Meslektaşımızda bu saldırı neticesinde şişlik ve morluklar oluşmuş ve dudağını iç kısmına 6 dikiş atılmıştır. Akabinde olay yerine gelen polisler tarafından şüpheli borçlu gözaltına alınmıştır. Esenkent Polis Karakolu'na başvuran meslektaşımıza baro tarafından saatlerce avukat gönderilenemiştir. Baro tarafından hastaneden karakola dönerken aramasıhalinde biririn yönlendirileceği söylenmesine rağmen hiç kimse gitmemiştir. Olaydan Kartal bölgesi avukatları olarak haberdar olmamız üzerine hemen (17.00 civarında) karakola Av.Mehmet Ümit ERDEM ve Av.Hasan YILMAZ meslektaşımıza destek için karakola gitmiştir. Meslektaşlarımız karakola gittiğinde saldırıya uğrayan meslektaşımız bir avukat tanıdığıyla birlikte ifade alınmasını beklemekteydi. Baronun sahip çıkmaması polislerin bile gözünden kaçmamış ki biri şaka yollu avukatınızı tek bıraktınız burada demiştir. 25.06.2009 günü saat 9.00 da Kartal Adliyesine gelen avukat arkadaşlar ile birlikte savcılığa tekrar yakınma dilekçesi verilmiş ve ilgili savcı ile görüşme yapılmış ve sanık tutuklama istemi ile Kartal 1. Sulh Ceza Mahkemesi'ne sevk edilmiştir. Hakim sanığa avukat tayini için İstanbul Barosu CMK servisine başvuru yapmış, uygulanan boykot nedeniyle sanığa avukat atanmamıştır. Bunun üzerine hakim kızmış ve baro ile yapılan yazışma ve telefon trafiği sonunda sanığın serbest bırakılmasına karar vermiş, akabinde de Baro Başkanlığı, yönetim kurulu üyeleri ve Kartal bölgesinde görev alan tüm CMK avukatalrı hakkında "...görevi kötüye kullanma ve kamu görevini terk veya yapılmaması..." suçlaması ile suç duyurusunda bulunmuştur. Sorgunun akabinde serbest kalan sanık sanık ve abisi görevli polisler ve meslektaşlarımızın yanında tehditlerine devam etmişler ve "...bir daha hacize geleceksen en az 50 polis al. Yoksa kafanı koparırım..." diye tehdit edilmiştir. Bununla ilgili olarak ikinci bir yakınma dilekçesi daha savcılğa verilmiştir. 29 Haziran 2009 Pazartesi günü saat 10.00'da serbest bırakma karanına itiraz için Kartal Ceza Adliyesi Kartal bölgesinden bir grup avukatlar birlikte karara karşı Asliye Ceza Mahkemesine itiraz edilmiştir. Yaptığımız itiraz sonucunda Kartal 6. Asliye ceza Mahkemesi itirazımızı kabul etmiş ve Sulh ceza Mahkemesinin serbest bırakma kararını kaldırarak sanığın tutuklanmasına karar vermiştir. Devam eden süreçte bahse konu yazı İstanbul Barosu'nun sitesinde çıkınca şaşırdık. Süreçlerin hiç birinde yer almayan Baronun olayı sahiplenmesin garibimize gitti. YAptığmız araştırmada bizim itirazımızdan bir gün sonra İstanbul Barosu'nunda Kartal Cumhuriyet Savcılığı'na karara itiraz edin talebinde bulunduğu ve bu itiraz üzerine aynı olayla ilgili olarak 2. bir itirazın kabulü karar verildiği anlaşılmıştır. Biz meslektaşımızdan vekalet alarak Suçtan Zarar Gören vekili sıfatı ile itirazımızı Asliye CEza Mahkemesine yaptık. Baro da kurum olarak mensubu zarar gördüğü için SAvcılığa dilekçe vererek itirazda bulunmuş. Olayın özü ve doğrusu budur. Bilgilerinize sunulur.... Av.Elkan ALBAYRAK www.albayrak.av.tr |
12-07-2009, 00:24 | #5 |
|
Sayın Av.Elkan,
Öncelikle meslektaşımıza geçmiş olsun dileklerimle başlayarak, izninizle size birkaç soru sormak istiyorum. 1- Sizce sorgu hakimi baroya neden kızdı ve tutuklamama gerekçesi ile sanığa müdafii gönderilmemiş olmasının bir bağlantısı varmıydı? 2- Siz, serbest bırakma kararına CMK.nun hangi hükmüne dayanarak itiraz ettiniz? 3- İstanbul Barosunun, Kartal Savcılığına karara itiraz edin şeklindeki talebin hukuki dayanağı hakkında malumatınız varmı? 4- Verilen ikinci itiraz ve buna bağlı itirazın kabulü kararları, iki yanlıştan bir doğru çıkarma gayreti olarak değerlendirilebilirmi? 5- Bu ve benzer olaylardaki baronun tavrına karşı gösterilecek tepki, sadece sızlanma şeklindemi olmalı? Sayın Elkan, sizi sorguya çekmiş gibi oldum ama, olay başından sonuna kadar tuhaflıklarla dolu, sadece anlamaya çalıştım. Sorulara tabiki yanıt vermek zorunda değilsiniz. Ben sadece zihnimdeki tuhaflıkları yazıya döktüm.. Sayın meslektaşımıza ve hukuk camiasına olayın tüm boyutu nedeniyle büyük geçmiş olsun.. |
12-07-2009, 11:02 | #6 |
|
Ben değerli avukatlarımızın tutuklama kurumunun uygulanması hakkındaki görüşlerini net olarak anlamış değilim; avukat meslektaşlarım tarafından tutuklama kurumunun uygulanması hakkında, gereksiz tutuklamalar yapılmakta, tutukluluk koşulları oluşmadan tutuklamalar yapılmakta, tutuklama peşin infaz gibi uygulanmakta yakınmalarını çok duyuyorum, basit darplarda tutuklama çok enderdir, ama konu meslektaş olunca daha önce ileri sürülen itirazlar hemen unutulmakta ve bu kez de tutuklamama(serbest bırakma) kararı eleştirilmektedir. Lütfen kuram ile pratiği birleştirelim, tartışmayı da bu düzlemde yapalım. Saygılar
|
12-07-2009, 11:28 | #7 | |||||||||||||||||||||||
|
Saygılarımla. |
12-07-2009, 12:18 | #8 |
|
Sayın Aladağ, avukatlar müvekkilleri için hukuk içerisinde talepte bulunurlar, ayrıca her olay bir diğerinin tıpatıp aynısı olamaz, her olayın kendi içinde diğer benzer görünen olaylara karşı çok farklı boyutları bulunabilir, biri iki yönden benzer görünen olaylarda verilen kararlar görünürde basit benzerlik oldu diye aynı düzlemde değerlendirilmemelidir. Her olay kendi özellikleri içinde değerlendirilir. Saygılar
|
12-07-2009, 12:26 | #9 |
|
Bu olayın mağduru, avukat da olsa, hakim-savcı da olsa, sanığın tutuklanmaması gerekirdi..
|
12-07-2009, 13:00 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
Meslektaşımıza geçmiş olsun. TCK. düzenlemesinde, kasten yaralama suçunun, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi halinde ceza arttırımı gerektirir.
Katılıyorum. Tutuklanması yerinde bir karar... |
12-07-2009, 13:44 | #11 |
|
Öncelikle tutuklama kararı verilmesi mevcut uygulamalar bakımından yerinde bir karar. Şöyle ki; aslolan tabiidir ki yargılamanın tutuksuz olması ve yargılama sonunda bir ceza tayin edilecek ise; sanğın cezasını çekmesidir. Ancak ne yazık ki ülkemizdeki yerleşik uygulama eğer bir sanığa ceza verileck ise bunun tutuklanma müessesi ile başta çektirilmesi. Zira zamanaşım, yasa değişikliği, yeni yasa, eski yasa v.s. derken, işi sonuna bırakırsanız suçlar ve suçlular cezasız kalabiliyor. Keşke ideal olanı uygulayabilsek.
Öznel duruma dönersek. Meslektaşımız haciz sırasında darp ediliyor. Her tarafı yara bere içinde, dudağının iç kısmına 6 dikiş atılmışı vaziyette. Sanık eve gelir gelmez saldırıyor. Meslektaşımız kendini kurtarmak için evin balkonuna yöneliyor ordan atlamayı düşünüyor fakat yüksek olduğu için başaramıyor. Sonra kaçmak istersen sanık odada kıstırıyor ve boğazını sıkıyor, nefessiz kalınca ölür korkusu ile bıraktığ anda hacizdeki diğer avukatlar ve şöfor yetişiyor ve kurtarıyor. Sorgudan sora sanık serbest bırakılınca davranışı daha ilginç. Telefon ile bir yakını ile konuşuyor. Tabiiki serbest bırakacaklar ben icra memurunu değil avukatı dövdüm. Bir avukat dövdükk diye tutuklayacak halleri yok ya diyor. Ben inanıyorum ki; eğer icra memurunu dömüş olsa idi tutuklama kararı çıkardı. Akabinde sanğın abisi müvekkil tehdit ediyor. Hemde polisler ve avukatarın yanında. Yetmiyor sanık müvekkile bir daha hacze gelirken 50 polis al yanına yoksa kafanı koparırım diyor. Aradan 3 gün geçiyor biz itiraz için savcı ve hakim ararken sank da adliyede arkadaşımızla tekrar karşılaşıyor ve sanık adresi biliyorsun buyur gel şeklinde tehditkar bir uslüpla yine arkadaşımıza sataşıyor. Hemde yaında 7-8 avukat arkadaş varken... Olayda kasten yaralam var, zorlama bir yorum olsada öldürmeye teşebbüs var (boğazını nefessiz kalacak derecede sıkıyor), görevni yaptırmama var, ölümle tehdit var. Bu davranışlar bir Hakime, Savcıya hatta memura yapılmış olsa idi tutuklama kararı verilmezmiydi??? Takdiri sizlere bırakıyorum Arkadaşımızın sorularına da cevap vermeye çalışayım 1- İstanbul barosu CMK ücrtelrenin ödenmemesi nedeniyle alınan boykot kararı gereği CMK kapsamında avukat görevlendirmesi yapmıyor. Sorgu hakimi de buna kızarak Baro yönetimi ve tüm CMK'dan görev alan avukatar hakkında suç duyurusunda bulunmuş, serbest bırakma kararının bunda etkisi olabilir diye düşünüyoruz. Tabiiki o yarıgıcın vicdani kararı belki bundan etkilendi, belki tutuklamanın gereçkeleri yok diye düşündü. Onu birebir bilme şansımız yok ancak tahmin edebiliriz. 2- Biz serbest bırakma kararına CMK 101/5 hükmü gereği Suctan Zarar Gören vekili sıfatı ile yaptık. 3- İtirazı İstanbul Barosu Yapmış. Baronun sitesinde dilekçe örneği de var. Ordan bakabilirsiniz. Benim baro adında bir beyanda bulunmaya hakkım yok sanırım. 4- İki ayrı itiraz olduğu için iki ayrı karar verme gereği duydular belki de bilemiyorum. Detaylarını hazırlık soruşturma dosyasını tekrar inceleyip ek bir bilgi edinirsem yazarım. 5- Bir sızlanma yok. Öyle bir algı oluştuysa benden kaynaklı düzelteyim. Ama eleştiri hakkı her zaman var. Zaten sızlanmadık biz de bölge avukatarı olarak gereğini elimizden geldiince yaptık. Her aşamada arkadaşımaz destek olduk. Selamlar iyi pazarlar herkese |
12-07-2009, 14:16 | #12 | |||||||||||||||||||||||
|
Zeynel bey, siz hakim ya da savcı dövüp de tutuklanmayan birini duydunuz mu hiç? |
12-07-2009, 15:12 | #13 | |||||||||||||||||||||||
|
Cengiz bey, klasik cevaptır: Suimisal emsal olmaz diye.. CMK.nun 100 maddesini incelediğimizde, olayda ve benzer olaylarda tutuklama nedenlerinin oluşmadığı kanaatindeyim. |
12-07-2009, 15:22 | #14 |
|
Sayın Av.Elkan,
Sakın meslektaşımıza yapılan muameleyi önemsemediğim anlaşılmasın. Çok üzücü bir olay ve ben de üzüldüm. Tekrar geçmiş olsun. Yapılan eylemin özelde o avukata, genelde tüm avukat ve neticede hukuk camiasına yapıldığını düşünüyorum. Ancak, yaşanan olay ne kadar üzücü ve canımızı yakar olursa olsun, her ortamda hukukun doğru ve sağlıklı uygulanmasını talep etmek, başta biz hukukçuların görevidir. Kanaatimce olayda sizin zarar gören vekili olarak, serbest bırakma kararına itiraz etme hakkınız yoktur. Bu karara itiraz etme hakkı C.Savcısındadır. Çok haklı olarak belirttiğiniz gibi, ülkemizde tutuklama, infaz müessesi olarak uygulanmaktadır. Bu yanlışlığı hepimiz istemeye istemeye de olsa, bir şekilde düzeltmek zorundayız. Aslolan, cezaların etkili ve süratli bir şekilde uygulanmasını sağlamamızdır. Yoksa tutukluluğun infaz olarak uygulanmasına rıza göstermek, bizi hukuk tarihi açısından çok çok gerilere götürecek ve çok büyük haksızlıkların yaşanmasına neden olacaktır. Baronun boykotunu da çok yanlış buluyorum. Avukat meslektaşlarımızın ücretlerini alamamalarını sağlamanın yolu başka türlü olmalı. Bir hakkı almanın yolu, başka türlü bir haksızlık ve hukuka aykırılıkla sağlanmaya çalışılmamalı. Çağdaş ve adil bir yaşam sürdürmemiz için önümüzde katedeceğimiz çok yol var. Ve işin kötüsü bu konuda hiç iyimser değilim.. |
12-07-2009, 15:49 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben, hakim ve savcılara yapılan saldırılarda CMK 100 ve devamı maddelerindeki tutuklama koşullarının nedense hep varolmasını ve sizin bir avukata yönelik saldırıya ilişkin bu olayda dosyaya vakıf olmadığınız halde tutuklama nedeni olmadığını söyleyebilmenizi hayretle karşılıyorum. |
12-07-2009, 16:02 | #16 |
|
Sayın Aladağ, hakim ve savcı avukat değildir, avukatlar da hakim savcı değildir, mutlak eşitlik de hiç bir zaman hiç bir ülkede olmamıştır ve olamaz da , olmaması da gerekir(temelsiz mutlak eşitlik adaletsizlik doğurur, Bkz. hukuk felsefesi kitapları); tabi ki hakim ve savcılara yönelik saldırılarda tutuklama olacak, bunun aksi sizin ve toplum için de hiç iyi sonuçlar vermez. Saygılar
|
12-07-2009, 16:22 | #17 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu görüşünüzün yasal dayanağı nedir? |
12-07-2009, 16:30 | #18 |
|
Sayın Aladağ, dünyada her olayın ve durumun yasal düzenlemesi dünyada henüz icat edilememiştir, biliyorsunuz yasalar normatif olarak düzenlenir ve de zorunlu olarak ayrıntılar hakimlerin takdirine bırakılır. Gerisi ise hukukun genel ilkeleri ve de teamül kurallarına göre takdir edilir. saygılarımla
|
12-07-2009, 16:53 | #19 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Avukata yönelik somut olaydaki saldırıda ,tutuklama kararı verilmesi yerindedir denilebilmesi için ne gerekirdi mesela? Meslektaşımızın balkondan atılması mı, yoksa hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanması mı ? Müvekkilinin alacağını tahsil etmek için, yasaya uygun şekilde hacze giden bir avukatın dayak yemesi ve şüphelinin serbest bırakılması, adliye ve toplum için iyi bir sonuç verir mi ? Alacağı tahsil etmenin başkaca bir yolu var mıdır ?
Sayın savcım, öncelikle selam ve saygılarımı sunarım. Ancak bu ifadenize katılmıyorum. 5 yıldan beri CMK avukatlığı yapan bir meslektaşınızım. 2008 yılında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına makbuzunu kestiğim CMK alacağımı bu hükümet keyfi olarak ödememektedir. Anayasamıza göre angarya yasaktır. Ben TC. devletinden zengin değilim ki, sürekli devlete borç vereyim. Gece saat: 3.00'te, 50 km. ötedeki jandarma karakoluna, CMK görevi için atandığım vakit, taksi şoförüne para ödemem gereklidir. Para ödemem için de, ödemelerin düzenli yapılması, aylarca savsaklanmaması, yani cüzdanımda yeter miktarda para olması gerekir ki, CMK sistemi sağlıklı bir şekilde devam edebilsin. CMK görevi her saatte gelebilecek bir görevdir. Aylardır CMK avukatının üç kuruşluk alacağını keyfi olarak ödemeyen, bize çile çektiren sistem, CMK. boykotunun yegane sorumlusudur. Görevlendirilmelerin durdurulmasını destekliyorum. |
12-07-2009, 18:03 | #20 | |||||||||||||||||||||||
|
Aslında siz, henüz gerçekleşmemiş olayları da kapsayacak şekilde "tabii ki hakim ve savcılara yönelik saldırılarda tutuklama olacak" dediğinizde sizi ikna etmenin olanaksızlığını anlamalıydım. Umarım bunu sizinle aynı düşüncede olmayan meslektaşlarınız (örneğin adalet.org sitesinde sayın Aydın Başar) başarabilirler. Saygılarımla. Sayın meslektaşlarım, Ne yazık ki avukatlara yapılan saldırılar, hukuka yapılmış saldırılar olarak görülmüyor. Bu durumdan hukuk devleti ve adalete inanç da etkileniyor, yara alıyor. Kamu görevini icra ederken saldırıya uğrayan avukatın, bir insanın haklarını savunurken saldırıya uğradığı unutuluyor. Ne yazık ki bir avukatın mesleğini yaparken yaralanması sonucu adalet istemesi, avukatların bir ayrıcalık istedikleri gibi yorumlanıyor. Oysa yalnızca benzer olaylarda ne uygulanıyorsa onu istiyoruz. Bir kez daha avukatların ne kadar yalnız olduğunu hissettim, bir kez daha adaletten umudumu kestim. Umarım bundan sonra hiçbir hakim, savcı ve avukat görevini yaparken ya da görevi nedeniyle saldırıya uğramaz. Saygılarımla. |
12-07-2009, 18:18 | #21 |
|
Sayın Aladağ tutuklama gibi ayrıntılarla düzenlenmiş bir kurumda avukata karşı basit darpta tutuklama gereğini işaret ediyorsunuz, ama aksi iddia edildiği zaman da bu kez pozitif düzenlemeleri ileri sürüyorsunuz, bir kişiye karşı basit darpta müvekkiliniz tutuklansa kıyameti koparırsınız, eşitlik dersiniz, ama konu meslektaşlarınız olunca da bunu unutursunuz, büyük çelişki ve parodoks içindesiniz. saygılarımla
|
12-07-2009, 18:58 | #22 | |||||||||||||||||||||||
|
- Hem her olayın ayrı özellikleri var diyorsunuz, hem de henüz gerçekleşmemiş olaylar için bile hakim ve savcılara yapılacak saldırılarda tutuklama olacak diyorsunuz. - Bu olayda itiraz üzerine tutuklama kararı verilmiş ama meslektaşınızın kararını değil, bizim görüşlerimizi eleştiriyorsunuz. - Yine hakim, savcı ve avukatlara yönelik bu tür saldırılarda tutuklama kararı verilmemeli diyen, hakim ve savcılara yönelik saldırılardaki tutuklamaları "suimisal" olarak gösteren sayın Cumhuriyet Savcımız Zeynel beyin görüşlerini de eleştirmiyorsunuz. - Hem tutuklama konusunda teamülleri yasadan üstün kılıyor, sonra beni eleştirmek için tutuklama müessesesinin ayrıntılı düzenlendiğini kabul ediyorsunuz. Bilmem ki, ben mi çelişkiler içindeyim? Saygılarımla. Not: Telefondan yazdığım için yazmam uzun sürmüştü. Bu arada sayın Şenoğlu mesajını değiştirmiş. Yasal bir hakkın (tutuklamaya itirazın) "kıyameti koparmak" şeklinde nitelenmesi tartışmayı başka bir boyuta taşıyacağı ve kişiselleştireceğinden artık somut olaya ilişkin mesajlar dışında yanıt vermeyi düşünmüyorum. |
12-07-2009, 19:03 | #23 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Yukarıda yer alan tespit ve görüşlere katılamayacağım. Evvela belirtmek gerekir, pek tabidir ki Hakim, Savcı ve Avukat, aynı görevi yapmazlar. Ancak bu üç meslek mensubu Yasaya göre Yargı görevi yaparlar ve bizler istemesek de avukatlar, görevleri ile ilgili olarak kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından aynı Hakim ve Savcılar gibi kabul edilirler! Başka bir ifade ile, "Hakim ve Savcıyı döven tutuklanır ama Avukatlar, Hakim veya Savcı olmadığı için Avukata saldıran tutuklanmamalıdır..." diyen görüş bu nedenle yasaya göre hatalıdır!
Bildiğiniz gibi Hakim, Savcı ve Avukat Yargıyı temsil eder. Hakim, Savcı veya Avukat; görevini yaparken herhangi birisi tarafından; önce elinin tersiyle ağzına vurulup, yere düşürüldükten sonra tekme ve tokatla dövülüp, kaçmaya çalışırken de takip edilmek suretiyle yakalanarak, yine yumruk ve tekmelerle dövüldüğünde bile; bu tür olaylarda tutuklama olmaz deniliyorsa, bu ülkede herkes her gün Hakim, Savcı ve Avukat döver... Haliyle dövülen yargı olur, hukuk olur! Saygılarımla. |
12-07-2009, 19:11 | #24 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Dr. Fuat Şenoğlu, Sanıyorum siz görevlerini yaparken avukatlara yapılan saldırılar ile herhangi bir vatandaşa yapılan saldırıyı eş görüyorsunuz. Bu temelde de Avukatlık yasasının (Madde 57) hükmünü lüzumsuz veya mülga addediyorsunuz! Saygılarımla. |
12-07-2009, 19:13 | #25 |
|
Hakim ve savcı yargılama süjesidir, ama bütün dünyada olduğu gibi yargıçlık ayrıdır, yargıç sonuç olarak bütün tarafları dinleyip değerlendirip karar veren ve de anlaşmazlığı çözendir, yani yargıç devlet adına , mesela ülkemizde Türk milleti adına karar veren otoritedir, C. Savcısı da olayları ve anlaşmazlıkları mahkeme önüne götüren kamu otoritesidir, avukat aynı düzlemde diyebilir miyiz, arkadaşlar lütfen kavramları karıştırmayalım. Saygılar
|
12-07-2009, 19:30 | #26 | |||||||||||||||||||||||
|
Kavramları karıştıran olduğunu sanmıyorum. Farklı şeylerden bahsediyoruz. Biz avukatlar, Hakim veya Savcıyız demiyoruz. Avukatlar, Hakim veya Savcıdır demiyoruz! Yasanın hükmünden bahsediyor ve Hakim veya Savcılara karşı bu kişiler görevlerini yaparken suç işlenmesi ile Avukatlara karşı görevlerini yaparken suç işlenmesi halinde, Hakim veya Savcı ile Avukat aynı hükümlerden yararlanır diyoruz ki (esasen) bunu bizde demiyoruz, Avukatlık Kanunu diyor! Saygılar! |
12-07-2009, 19:41 | #27 |
|
Sayın Dikici , yasaya bağlıyız hepimiz tabi ki hukukçu olarak, hakimin takdir hakkına saygılı olmalıyız son tahlilde. Saygılarımla
|
12-07-2009, 19:52 | #28 |
|
Israrla yineliyorum. CMK.100 maddede tutuklamanın şartları belirtilmiş. Bu şartlar arasında kişilerin yaptıkları görevlere göre, ayrıca bir değerlendirmenin yapılacağı belirtilmemiş.
Avukat meslektaşımızın uğradığı üzücü olayın mağduru Cumhurbaşkanı, başbakan, genel kurmay başkanı da olsa, CMK. 100 maddesindeki tutuklama şartlarının oluşmayacağı kanaatindeyim. Hep avukatların söylediğini bir kez daha ben tekrarlayayım. Tutuklama tedbirdir, cezanın infazı şeklinde kullanılmamalıdır.. Saygılarımla.. |
12-07-2009, 19:55 | #29 | |||||||||||||||||||||||
|
Cengiz bey, Sayın Av.Elkan olayı detaylı biçimde açıklamış. Bu nedenle dosyaya vukufiyetim, sanırım sizinki kadardır.. |
12-07-2009, 20:14 | #30 |
|
Sevgili meslektaşlarım öncelikle tartıştığımız olayda avukatlar taraftır. Ben suçtan zarar görenin vekiliyim. Bu durumda eşit, adil ve objektif olmam beklenemez. Tabiidir ki ben müvekkilimin hakkını sonuna kadar savunacağım. Hatta gerekirse hakkından daha fazlasını alması için mücadele edeceğim. Kararı veren Yargıç tarafsız olmak, yasayı tam uygulamak zorunda. Bu açıdan bakıldığında meslektaşımız darp edilmemiş olsa sadece görevi engellenmiş ve tehdit edilmiş olsa dahi doğal olarak olayı gerçekleştiren sanığın tutuklanması akabinde en yüksek cezayı alması için mücadele edeceğim.
Sorunun kaynağı şu; bu tür olaylarda olayın mağduru savcı ve hakim olunca en ufak bir hakarette müdahalede tutuklama kararı veriliyor. Hatta mağdur memur özellikle de polis olunca da kolayca tutuklama kararı veriliyor. Bir polise direnen vatandaş direnme esnasında kazara poliste yaralanmışsa hemen meslektaşları darp var tutanağı da tutup tutuklanmasını sağlıyorlar. Avukatların yakındığı temel konu bu Avukatlık Yasasına göre görev nedeniyle bize karşı işlenen suçlarda hakim ve savcı gibi addedilmemiz gerektiğine göre aynı kriterin avukatlara da uygulanması gerekmez mi? Tamam kötü örnek örnek olmaz ama kötü örneklerin ortadan kalkması için çaba gösteriyor muyuz? Onu da sorgulayalım. Somut olayda mağdur avukat değil, icra memuru veya herhang bir vatandaş da olsa idi bence tutuklanma kararı verilmesi gerekiyordu. Şöyle ki; bir yargı kararı ile (icra müdürlüğü kararı da sonuçta yargının bir parçası) işlem yapılmak için geliniyor ve işleme gelen kişiyi engelleyiorunuz, yetmiyor 15 dakika darp ediyorsunuz. Boğzaını sıkıyorsunuz dudağnı patlatıyorsunuz. Yetmiyor adliyede polis ve avukatlar huzuruna alenen tehdit ediyorsunuz. Burda devam eden bir silsile var tutuklama kararı verilmediği takdirde sanık eylemlerine devam edecek. CMK 100-2.-b-2'de yer alan "...Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma...' hükmü dahi tek başına sanığın tutuklanması için yeterli. Keza sanık ve abisi serbest kalınca adliyede polis ve avukatlar huzurunda tehditlerine devam etmiş ve bundan dolayı da ikinci bir şikayet dilekçesi verilmiştir. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Avukata Tehdit Suçunda Avukata sahip çıkan karar!! | av.sally | Konumuz : Hukukçular | 15 | 21-09-2012 12:23 |
Avukata Saldırıya 20 Yıl Hapis | Av. Şehper Ferda DEMİREL | Hukuk Haberleri | 17 | 28-03-2010 02:23 |
Kirpiyle saldırıya 5 yıl hapis | Emin Cihan UYSAL | Hukuk Haberleri | 9 | 10-04-2008 21:11 |
Saldırıya Uğrayan Danıştay heyeti davadan çekiliyor | gülşah | Hukuk Haberleri | 1 | 28-06-2007 15:06 |
Avukata Saldırıya Ceza | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Hukuk Sohbetleri | 0 | 27-09-2002 18:39 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |