02-08-2006, 18:50 | #1 |
|
Borçlar Kanunu 366. madde hakkında bir soru ?
Merhabalar;
Bir konuda siz meslektaşlarımın görüşlerini almak istiyorum.Olay şu; A Ltd. şirketi, müvekilim B Ltd. şirketine, eser sözleşmesine dayalı bir işin yapılmasından kaynaklı bir alacak davası açıyor.Dava dilekçesinde işin yapımı için normalde anlaşılan birim fiyatlardan çok daha yüksek fiyatlar üzerinden bir meblağ çıkarıp buna KDV, geçmiş günler faizi vs. ekleyerek şişiriyor.Ve işsahibince yapılan ödemeyi mahsup ederek bakiye kısmın ödenmesine hükmedilmesini talep ediyor.(Normalde mahsup ettiği ödeme aslında anlaşılan birim fiyattan hesaplanan tutarın tamamı.)Ortada yazılı bir sözleşme yok, anlaşma sözlü yapılmış.Şimdi sorum şu; A-) Acaba sözleşmeye bir itiraz da bulunmayıp sadece bedele mi bir itirazda bulunsak ? Ki bu durumda BK.md. 366 devreye giriyor ve Yargıtayın bu konudaki görüşü de '' İşin yapıldığı tarihteki mahalli rayiç fiyatların bilirkişiye tespit ettirilip hesaplanacak tutardan ödenen kısmın mahsup edilerek kalan miktara hükmedilmesi gerektiği '' yönünde..( rayiç bedel ödenen miktardan fazla çıkarsa tabi.) B-) Yoksa ortada yazılı bir sözleşme olmadığından akdi ilişkiyi tümden inkar edip HUMK 288 vd.ki prosedürün uygulanmasını mı sağlasak ? Ki Yargıtayın bu konudaki görüşü '' Akdi ilişkiyi gösteren yazılı belge sunamayıp, karşı tarafçada muvafakat gösterilmediği için tanık dinletemeyen davacı yükleniciye yemin teklif etme hakkının hatırlatılarak ortaya çıkacak sonuca göre karar verilmesi '' yönünde.. Siz davalı işsahibi vekili olsaydınız hangi yola başvururdunuz? |
02-08-2006, 19:38 | #2 |
|
HD 15, E: 2004/002441, K: 2004/005724, Tarih: 09.11.2004
[*]ESER SÖZLEŞMESİNE DAYALI İŞ BEDELİNİN TAHSİLİ[*]İSTİSNA AKDİ[*]SENETLE İSPAT Davacı, davalıya ait taşınmazda su kuyusu sondaj işini şifahî sözleşme ile bir bedel karşılığında yaptığını, ancak davalının borcunu ödemediğini iddia etmiştir. BK.nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, işin yapılıp teslim edildiğini ve iş bedeline hak kazanıldığını kanıtlama yükü yükleniciye düşer. Somut olayda yanlar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. İş sahibi olduğu ileri sürülen davalı da sözleşme ilişkisini inkâr ettiğinden, bu ilişkinin varlığı HUMK.nun 288. maddesi gereğince davacı yüklenici tarafından senetle ispat olunmalıdır. Uyuşmazlık konusu miktara ve davalının karşı çıkmasına göre hukuki işlem tanıkla ispat olunamaz. (818 s. BK. m. 355) (1086 s. HUMK. m. 288) Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: KARAR 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Dava eser sözleşmesine dayalı iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davacı, davalıya ait taşınmazda su kuyusu sondaj işini şifahî sözleşme ile 1.225.000.000 TL. bedel karşılığında yaptığını, ancak davalının borcunu ödemediğini iddia etmiştir. BK.nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, işin yapılıp teslim edildiğini ve iş bedeline hak kazanıldığını kanıtlama yükü yükleniciye düşer. Somut olayda yanlar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. İş sahibi olduğu ileri sürülen davalı da sözleşme ilişkisini inkâr ettiğinden, bu ilişkinin varlığı HUMK.nun 288. maddesi gereğince davacı yüklenici tarafından senetle ispat olunmalıdır. Uyuşmazlık konusu miktara ve davalının karşı çıkmasına göre hukuki işlem tanıkla ispat olunamaz. Davalının tespite itirazdaki beyanları da akdi ilişkinin varlığını kanıtlamaya yeterli görülmemiştir. Ancak davacı dava dilekçesinde "diğer deliller" demek suretiyle yemin deliline de dayanmış sayılacağından davacıya bu hakkı hatırlatılmalı ve sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile davanın yazılı şekilde kabulü doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 9.11.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
02-08-2006, 19:39 | #3 |
|
HD 15, E: 2004/000921, K: 2004/005017, Tarih: 12.10.2004
[*]ESER SÖZLEŞMESİ[*]SENETLE İSPAT[*]YEMİN DELİLİ Davacı, davalıya ait binanın dış cephe boya işini şifahi sözleşme ile bedel karşılığında yaptığını, davalının borcunu ödemediğini iddia etmiştir. BK. 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, işin yapılıp teslim edildiğini ve iş bedeline hakedildiğini kanıtlama yükü yükleniciye düşer. Somut olayda, yanlar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. İş sahibi olan davalı da sözleşme ilişkisini inkar ettiğinden, bu ilişkinin varlığı HUMK.nun 288. maddesi gereğince davacı yüklenici tarafından senetle ispat olunmalıdır. Uyuşmazlık konusu miktara ve davalının karşı çıkmasına göre hukuki işlem tanıkla ispat olunamaz. Ancak, davacı dava dilekçesinde sair deliller demek sureti ile yemin deliline de dayanmış sayılacağından davacıya bu hakkı hatırlatılmalı ve sonucuna uygun bir karar verilmelidir. (818 s. BK. m. 355) (1086 s. HUMK. m. 288) Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: KARAR 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava eser sözleşmesine dayalı iş bedelinin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, davalıya ait binanın dış cephe boya işini şifahi sözleşme ile 5.248.640.000 TL bedel karşılığında yaptığını, davalının borcunu ödemediğini iddia etmiştir. BK. 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, işin yapılıp teslim edildiğini ve iş bedeline hakedildiğini kanıtlama yükü yükleniciye düşer. Somut olayda, yanlar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. İş sahibi olan davalı da sözleşme ilişkisini inkar ettiğinden, bu ilişkinin varlığı HUMK.nun 288. maddesi gereğince davacı yüklenici tarafından senetle ispat olunmalıdır. Uyuşmazlık konusu miktara ve davalının karşı çıkmasına göre hukuki işlem tanıkla ispat olunamaz. Ancak, davacı dava dilekçesinde sair deliller demek sureti ile yemin deliline de dayanmış sayılacağından davacıya bu hakkı hatırlatılmalı ve sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile davanın yazılı şekilde kabulü doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bent uyarınca hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 12.10.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
02-08-2006, 19:40 | #4 |
|
[*]ESER SÖZLEŞMELERİNDE İSPAT YÜKÜ[*]ESER SÖZLEŞMELERİNDE ZAMANAŞIMI
1- Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda kural; işin yapılıp teslim edilerek bedele hak kazanıldığının ispatı yükleniciye, bedelinin ödendiğinin ispatı ise iş sahibine ait olduğu şeklindedir. 2- Eser sözleşmesinden doğan alacaklarda istisnalar dışında zamanaşımı süresi 5 yıldır. Müruruzaman alacağın muaccel olduğu, başka bir ifade ile somut olayda eserin teslim edildiği tarihte başlar. (818 s. BK. m. 126, 364) (1086 s. HUMK. m. 288) Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: KARAR Davacı yüklenici, davalılar murisine ait Dikmen ve Batıkent ile Akçakese Köyündeki inşaatların elektrik işlerini yaptığından bahisle bedelleri olan 2.069.960.000 TL.nın tahsilini istemiştir. Davalılar ise, murislerinin 1997 yılında öldüğünü Dikmen´deki inşaatın 1992 yılında bitirildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, Batıkent ve Akçakese Köyündeki yerlerin murise ait olmadığını, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece istek hüküm altına alınmış hükmü davalılar temyiz etmiştir. Eser sözleşmesinden kaynaklanan bu tür uyuşmazlıklarda kural; işin yapılıp teslim edilerek bedele hak kazanıldığının ispatı yükleniciye, bedelinin ödendiğinin ispatı ise iş sahibine ait olduğu şeklindedir. Somut uyuşmazlıkta, davalılar Batıkent ve Akçakese köyündeki işlerle ilgili sözleşme ilişkisini inkar ettiğinden bu ilişkinin varlığını ispat yükü az yukarıdaki kural gereği davacıya aittir. Yanların yazılı sözleşmeleri bulunmadığından hukuki işlemin varlığı HUMK.nun 288 ve devamı maddeleri uyarınca tanık gibi takdiri delille değil, yazılı delille ispat edilebilir. Dosyada mevcut projeler ise davacıya bir hak sağlamaz. Daha açığı, davacı Batıkent ve Akçekese Köyündeki ilişkiyi yasanın aradığı diğer delillerle kanıtlayamamıştır. Ancak dilekçesinde "Bilumum kanuni deliller" diyerek yemin deliline de dayanmış sayılacağından, davacıya bu hakkı hatırlatılmalı ve sonucu dairesinde bir hükme varılmalıdır. Davalıların Dikmen´deki inşaatların elektrik işleri bedeline yönelik temyiz itirazlarına gelince; BK.nun 126/4 maddesince, eser sözleşmesinden doğan alacaklarda istisnalar dışında zamanaşımı süresi 5 yıldır. Yasanın 128. maddesi hükmünce de müruruzaman alacağın muaccel olduğu, başka bir ifade ile somut olayda eserin teslim edildiği tarihte başlar(BK.m.364). Davalılar zamanaşımı savunmasında bulunduğundan bu savunma üzerinde durularak 17.11.2000 tarihinde açılan davadaki alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, değerlendirilerek işin esası hakkında ondan sonra bir hükme varılması gerekirken zamanaşımı savunmasının inceleme dışı bırakılması da doğru değildir. Karar tüm bu nedenlerle davalılar yararına bozulmalıdır. SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine, 10.3.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
02-08-2006, 19:42 | #5 |
|
HD 05, E: 2003/006475, K: 2004/003729, Tarih: 05.07.2004
[*]ESER SÖZLEŞMESİ[*]ESERİN TESLİM EDİLDİĞİNİN İSPATI[*]BİLİRKİŞİ Davalı akdi ilişkinin varlığını inkar etmemiştir. Çekişme eser sözleşmesi ilişkisinden doğduğu için kural olarak eserin meydana getirilip teslim edildiğinin ispatı yükleniciye, bedelinin ödendiğinin ispatı ise iş sahibine düşer. Mevcut çekişmede bedel önceden kararlaştırılmadığından bunun BK.nun 366. maddesi uyarınca bilirkişiye hesaplattırılması gerekir. (818 s. BK. m. 366) Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: KARAR Davalı akdi ilişkinin varlığını inkar etmemiştir. Çekişme eser sözleşmesi ilişkisinden doğduğu için kural olarak eserin meydana getirilip teslim edildiğinin ispatı yükleniciye, bedelinin ödendiğinin ispatı ise iş sahibine düşer. Mevcut çekişmede bedel önceden kararlaştırılmadığından bunun BK.nun 366. maddesi uyarınca bilirkişiye hesaplattırılması gerekir. Bu konuda davalı iş sahibinin işin 100 milyon TL.ye yaptırıldığı şeklindeki savunması bilirkişinin bulacağı bedelin bu miktardan daha aşağı olamayacağı sonucunu meydana getirir. Bu açıklamaların ışığında mahkemece yapılması gereken iş; gerekirse keşif de yapılarak bilirkişiye yapılan işlerin yapıldığı yıl rayiçlerine uygun bedelini hesaplatmak, davalının kabulünde olan miktardan az olmamak üzere bulunacak bu bedeli hüküm altına almaktan ibarettir. Eksik araştırmaya dayalı ve yasanın bu konudaki hükümleri bir yana bırakılarak dava kısmen kabul edildiğinden karar bozulmalıdır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 5.7.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
02-08-2006, 19:42 | #6 |
|
[*]AYIPLI MAL[*]ESER SÖZLEŞMESİ[*]İSPAT KÜLFETİ
Eser sözleşmelerinde işin yapıldığının ispatı külfeti yükleniciye, bedelin ödendiğinin ispatı külfeti ise iş sahibine aittir. Dava konusu olayda davalı sözleşme ilişkisini inkar etmemiştir. Kuyunun açıldığını kabul etmiş, ayıplı imal konusunda bir savunmada bulunmamıştır. Bu durumda mahkemece davacının hak ettiği bedelin BK.nun 366. maddesi doğrultusunda gerektiğinde mahallinde keşif yapılmak suretiyle işin yapıldığı 2002 yılı Ağustos ayı mahalli rayiçlerinden belirlenmesi davacının kabul ettiği ödemenin tenzil edilerek davanın sonuçlandırılması gerekir. (818 s. BK. m. 355, 366) Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı İsmail Yalçıner geldi. Davalı avukatı gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı asil dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü: KARAR Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Davacı kuyu sondaj bedelinden, ödenmeyen miktarın tahsili için davalı hakkında icra takibi yapmış, itiraz üzerine eldeki dava açılmıştır. Davalı cevabında, kuyu sondajı işinin yapıldığını, ancak hesap görülüp ödendiğini, davacıya borcunun bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece yazılı delille ispatlanamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Eser sözleşmelerinde (BK.nun 355 vd. maddeleri) işin yapıldığının ispatı külfeti yükleniciye, bedelin ödendiğinin ispatı külfeti ise iş sahibine aittir. Dava konusu olayda davalı sözleşme ilişkisini inkar etmemiştir. Kuyunun açıldığını kabul etmiş, ayıplı imal konusunda bir savunmada bulunmamıştır. Bu durumda mahkemece davacının hak ettiği bedelin BK.nun 366. maddesi doğrultusunda gerektiğinde mahallinde keşif yapılmak suretiyle işin yapıldığı 2002 yılı Ağustos ayı mahalli rayiçlerinden belirlenmesi davacının kabul ettiği (1.250.000.000) TL. ödemenin tenzil edilerek davanın sonuçlandırılması gerekirken ispat külfetinde hataya düşülerek davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 22.6.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
02-08-2006, 19:44 | #7 |
|
HD 15, E: 2005/001601, K: 2005/001846, Tarih: 29.03.2005
[*]ESER SÖZLEŞMESİ[*]ESER BEDELİ Taraflarca önceden iş bedeli kararlaştırılmamış ise, iş bedelinin iş yapıldığı zamanki serbest piyasa rayiçlerine göre, bilirkişi incelemesi yaptırılarak mahkemece belirlenmesi gerekir. (818 s. BK. m. 101, 104, 366) (2004 s. İİK. m. 67) Mahalli mahkemesinden verilen hükmün temyizen tetkiki davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: Dava, İcra ve İflas Kanunu´nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup; davalının icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. Davacı yüklenicinin, davalı iş sahibinin evinin sıva ve boya işlerini yaptığına yönelik olarak yanlar arasında "sözlü" sözleşme yapılmış olduğu çekişmesizdir. Yanlar arasındaki uyuşmazlık, iş bedelinden kaynaklanmaktadır. Borçlar Yasası´nın 366. maddesi hükmü gereğince, taraflarca önceden iş bedeli kararlaştırılmış ise, iş bedelinin işin yapıldığı zamanki serbest piyasa rayiçlerine göre, bilirkişi incelemesi yaptırılarak mahkemece belirlenmesi gerekir. O halde, belirtilen yasal yöntemle iş bedelinin mahkemece belirlenmemiş olması doğru değildir. İstenebilir bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarının tebliği ile direngen olur (BK. madde 101/1). Somut olayda da, borçlu davalı icra takip tarihinden itibaren borçlu temerrüdüne düşürülmüş olduğu halde, takip konusu işlemiş temerrüt faizine mahkemece hükmedilmiş olması yanlış olduğu gibi, Borçlar Yasası´nın 104/son maddesi hükmüne aykırı olarak faize faiz uygulaması sonucu doğuracak şekilde itirazın iptaline karar verilmesi de doğru olmadığından hükmün bu sebeple de bozulması gerekir. İcra ve İflas Yasası´nın 67. maddesine göre, takip alacaklısı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi için, diğer yasal unsurlar kapsamında alacağın davalı takip borçlusu tarafından belirlenebilir yani "likit" olması zorunludur, iş bedelinde uyuşmazlık bulunmasına ve davacının hak ettiği iş bedelinin az yukarıda açıklanan yasal nedenle mahkemece belirlenmesi gerektiğine göre, takip konusu alacak "likit" değildir. Şu halde, davacı yararına mahkemece icra-inkar tazminatına hükmedilmiş olması da bozmayı gerektirir. Mahkemece yapılacak iş; yukarıda açıklanan yasal yöntemle bilirkişi incelemesi yaptırılarak yüklenicinin hak ettiği iş bedelinin mahkemece saptanmasından sonra, davalı iş sahibi tarafından davacıya ödendiği savunulan ve yasal delillerle kanıtlanan iş bedelinin mahsubu yapılarak yüklenici davacı tarafından hak edilen iş bedelinin tamamen ödenmiş olması durumunda davanın reddine; ödenmeyen alacak mevcut ise buna yönelik olarak, itirazın iptaline, %39 oranını aşmamak üzere ve değişen oranlar da gözetilmek suretiyle kabul edilecek asıl alacağı icra takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına ve fazlaya ilişkin davanın reddine karar vermekten ibaret olmalıdır. Yukarıda açıklanan tüm bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir. Sonuç : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulüne ve hükmün davalı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 29.3.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
02-08-2006, 19:49 | #8 |
|
Meslektaşım,
Her iki seçeneği izlemeniz halinde karşılaşılacak içtihatlardan bir kaçını yukarıya ekledim. Kararlardan sanırım siz de haberdarsınız, metniyle elinizde bulunması için ekledim. Siz olsanız ne yapardınız demişsiniz. Ben olsaydım, akdi ilişkiyi inkar etmezdim. Zira, akdi ilişki var Söylüyorsunuz. Ancak geçmiş günler faizi adı altında talep edilen alacak kalemine itiraz ederdim. Dava açılmadan önce alacak isteminde bulunulup , müvekkiliniz temerrüde düşürülmedi ise. Ve elbette fahiş rakamlar talep etmeleri sizi bağlamayacaktır, bedele de itiraz ederim fazla ise. Sonuç olarak bilirkişi, işin "yapıldığı tarih" itibariyle bedel hesabı yapacak. Ödediğiniz bedel, toplam iş bedelinden tenzil edildikten sonra saptanacak değere ise, dava tarihinden itibaren faiz yürütülebilecek. Saygılarımla... |
02-08-2006, 21:59 | #9 |
|
Sayın Av.SEHPER,
İlginiz ve belirttiğiniz değerli görüşleriniz için çok teşekkür ederim.Çalışmalarınızda başarılar dilerim. |
02-08-2006, 22:40 | #10 |
|
Soruyu okudum.. İçtihatları okudum.. Birinci yolun hem taraflar arasındaki ilişkiye, hem de avukatlık hukukuna uygun düşeceğini yazacaktım ki, Sn.Sehper zaten yazmış. Benzer bir konu elimde olduğundan Sn.Sehper'in derlediği içtihatlar benim de işime yaradı. Sağolasınız..
|
03-08-2006, 04:12 | #11 |
|
Eser sözleşmelerinde eserin ayıplı olduğunu düşünürsek, tüketici kanunundaki ayıp hükümlerine dayandırıp, davanında tüketici davası olduğu iddiasıyla Tüketici Mahkemesinde dava açarsak akıbet ne olur?
|
03-08-2006, 16:41 | #12 |
|
Sn.Selimbalku,
4077 sayılı kanunun uygulanma alanı için kanuna bir gözatarsanız sorunuzun çok net cevabı hemen gözünüze ilişecektir. İyi çalışmalar |
03-08-2006, 17:17 | #13 |
|
eser sözleşmesi ile ilgili davalara genel mahkemeler bakıyor, oysa bir kısım eser sözleşmeleri tüketici işlemi olup ve tüketici kanunu ilgilendirirken, aynı zamanda 4077 sy. kanunada baktığımda davanın bana göre Tüketici Mahkemelerinde görülmesi gerekirken yargıtay benim aleyhime yüzlerce kararıyla, eser sözleşmeleri ile alakalı davaların genel mahkemelerde görülmesi gerektiğinden bahsetmektedir...
Eser sözleşmeleri ile ilgili Tüketici Mahkemesinde açtığım davalar görevsizlik nedeni ile reddedilmektedir. Sizce bu durum hukuk usulüne aykırılık teşkil etmiyor mu? |
25-12-2008, 00:35 | #14 | |||||||||||||||||||||||
|
eser sözlemesi ile yapılan işin tüketici kanununun 4 ve 4a maddesinde tarifi yapılan durumuna uyan bir örnek verirseniz yardımzı olabiliriz |
20-10-2012, 17:57 | #15 |
|
ayıplı mal
Aslında konu çok ilginç,bir sözleşmenin eser sözleşmesi özelliğinin mi satım sözleşmesi özelliğinin mi baskın olduğunu her olayın özelliğine göre belirlemek lazım sanırım,ama bence eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı mal teslimi davalarında da bir tarafın tüketici olması dolayısı ile Tüketici Mahkemelerinin görevli olmasının hukuk usulüne daha uygun olacağı düşünülebilir.Aynı sözleşme içinde hem imalat hem de imal edilmiş bir malın satımı yani hem eser hem de satış sözleşmesi mevcutsa sözleşmeye uygulanacak hükümleri nasıl ayıracağız?Neticede taraf tüketici ve mağdur,Tüketici Kanunu'nun koruyucu hükümlerinden yararlanması gerekir.
|
01-11-2012, 23:45 | #16 | |||||||||||||||||||||||
|
Sözleşme imalat ve/veya montajı kapsıyorsa eser sözleşmesi hükümleri uygulanması gerekir. İmali için anlaşılan malın aynı zamanda satışı bir arada nasıl olur tasavvur edemedim maalesef. |
04-11-2012, 15:32 | #17 |
|
aynı sözleşmede hem ankastre beyaz eşya hem de başka bir firme tarafından üretilecek mobilyanın satışı yapılmış,ben izah edememiş olabilirim.
|
28-12-2012, 22:05 | #18 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Katkı
Sayın avukatneşe 1)4077 s. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2.maddesine göre :Bu Kanun, 1 inci maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü (Değişik ibare: 4822 - 6.3.2003 / m.2 - Yürürlük m.38) "tüketici işlemini" kapsar. 2)“Mal” Ticaret konusu taşınır eşyayı İfade eder (4077/m.3-c). 3)Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir (TBK.m.207/1) 4)Satış Sözleşmesinde “Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler” (TBK.m.207/2) 5)Eser sözleşmesi ise, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir (TBK.m.470).İş sahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur (TBK.m.479)
Karma Sözleşme = Eser + Satış Saygılarımla |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Avukatlık Kanunu Madde 2 | peace | Meslektaşların Soruları | 8 | 03-01-2015 02:30 |
Borçlar Kanunu Tasarısı'nın Dili Hakkında | Armağan Konyalı | Borçlar Hukuku Çalışma Grubu | 27 | 21-02-2011 00:48 |
Kabahatler Kanunu Madde 43 | Av. Galip DAĞTEKİN | Hukuk Soruları Arşivi | 2 | 17-10-2006 16:41 |
Borçlar Kanunu 366. madde hakkında bir soru ? | nephilis | Meslektaşların Soruları | 12 | 03-08-2006 17:17 |
İş Kanunu Madde 17/ı-b | BERKAN | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 27-02-2002 04:03 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |