12-12-2006, 23:00 | #1 |
|
cumhurbaşkanının sorumsuzluğu
selam arkadaşlar cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemlere karşıu biliyoruz ki yargı yolu kapatılmıştır. Bunlara karşı AY.M 'nde dava açılamıyor. Ve cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemlerde anayasımız da belirtilmemiştir. Keza müşterek kararnamede de cumhurbaşkanının imzası şart koşulmuştur. Ama sorumlu tutulacak olan keza başbakan ve ilgili bakan olarak öngörülmüştür. Ancak yetki de paralellik ilkesi gereği sorumlunun cumhurbaşkanı olması gerekiyor idi. Yetkinin olduğu yerde sorumluluğun da olması gerekiyor idi. Bence ya cumhurbaşkanının karşı imza yetkisi alınmalı ya da ona da sorumluluk yükletilmelidir. SİZCE?
SAYGILARIMLA. |
29-12-2006, 23:00 | #2 |
|
kıymetli meslektaşım bak ben sana cumhurbaşkanının tek başına yapabileceği işleri sayayım..
1-yüksek yargı organlarına üye seçmek 2-kanunları meclise geri göndermek 3-Anayasa mahkemesinde iptal davası açmak 4-başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek 5-bakanlar kurulunu toplantıya çağırmak ve başkanlık etmek 6-Türk Silahlı Kuvvetlerinin başkomutanlığını temsil etmek 7-milli güvenlik kurulunu toplantıya çağırmak ve başkanlık etmek 8-devlet denetleme kuruu başkan ve üyelerini atamak anayasayı okuyup bunlarla karşılaştırsanız tek başına yapmadığı işleri de ayırt edebilirsiniz.. neticede anayasaya konulan bu hüküm devlet başkanını hem siyasi iktidara hemde olur olmaz işlerle vakit kayıp ettirmemektir.çünkü cumhurbaşkanı zaten anayasa gereği tarafsız olmak zorundadır... |
29-12-2006, 23:37 | #3 |
|
cumhurbaskanının gorevleri anayasamızda belirtilmiştir.belirtilmemiş olsa cumhurbaskanı ulkeyi temsil eden en üst kurumdur.böyle bir kurumun yapacagı ıslemlerden dolayı sorumlu tutulması bu kuruma zarar verecektir.saygılarımla
|
14-01-2007, 02:26 | #4 | |||||||||||||||||||
|
..........
Anayasa 104. maddesi kararnameleri imzalama görev ve yetkisini Cumhurbaşkanına vermiştir. Bunlar: 1)Kanun hükmünde kararnameler 2)Bakanlar kurulu kararnameleri 3)Müşterek kararnameler Cumhurbaşkanı yürütmenin başı olduğundan kaynaklı, bu kararnameleri hukuka aykırılık unsuru taşımadığı sürece imzalamaktan kaçınamaz. Bununla birlikte, parlementer rejimlerde cumhurbaşkanı sorumsuz olduğundan ve asıl sorumluluk yürütme erkinin bakanlar kurulu kanadında olduğundan, cumhurbaşkanı siyasal yerindelik düşüncesi ile kararnameleri imzalamayı reddedemeyeceğine göre*, bu imzadan dolayı cumhurbaşkanını sorumlu tutmanın yanlış olacağı kanısındayım. Hem Cumhurbaşkanının imzası gerekecek, hem siyasal yerindelik denetimi yapamayacak hemde bundan sorumlu tutulacak... Elbette Cumhurbaşkanına sorumluluk yükletilmemesi daha mantıklı. *Anayasa mahkemesi, 27.04.1993 tarih ve K.1993/18 sayılı karar |
23-01-2007, 13:51 | #5 | |||||||||||||||||||
|
1982 Anayasasında 'devletin başı, Türkiye Cumhuriyetinin birliğini ve bütünlüğünü temsil eder' ibareleriyle betimlenen cumhurbaşkanına yasama, yürütme ve yargıyla ilgili aşırı derecede yetkiler verilmiş ve bu yetkiler de sorumsuzluk zırhıyla adeta perçinlenmiştir.
Cumhurbaşkanın cumhurun başı olarak yaptığı işlemler yani tek başına yaptığı işlemlerden sorumusuzluğu vardır. Bunun yanında cumhurbaşakanı görevi sırasında ve görevi dolayısıyla yaptığı işlemlerden sorumlu da değildir. Acaba cumhurbaşkanı yabancı bir ülkenin devlet başkanını karşılamaya giderken arabadan çıkıp yoldan geçen birini vursa bundan sorumlu mu tutulacak yoksa görevi sırasında işlendiği için sorumlu olmadığı mı kabul edilecek? Bundan önceki yorumlarda da olduğu gibi parlementer rejimde yürütmenin ve devletin başı olarak kabul edilen birisinin görevinin saygınlığı ve konumu gereği sorumsuz olarak kabul edilmesi gerekir.Ancak bu sorumsuzluk mutlak görev gereği işlemlerde olmalıdır. Anayasamızda cumhurbaşanını ancak vatana ihanet gereği suçlandırılabileceği öngörülmüştür.
Acaba cumhurbaşkanı kişisel suçlarından dolayı sorumlu tutulabilir mi? Gerek anayasal gerekse diğer kanuni düzenlemelere baktığımız da bu soruya cevap 'hayır' olacaktır. Hem parlementer rejimi başakanlık rejimine yaklaştıran yetkşlerle donatılmış hem de sorumsuz olan cumhurbaşkanı adeta hata yapmaz bir varlık olarak kabul edilmiştir. Cumhurbaşkanı kişisel suçlardan sorumlu olmalıdır.Bunu için anayasal düzenleme yapılmalıdır.Önümüzde 3 seçenek vardır. Her vatandaşa yapılan uygulama cumhurbaşkanına yapılmalı, AY md\10 gereği yargılanmalıdır. İkinci seçenek olarak vatana ihanet suçunda olduğu gibi meclis tarafından sorumsuzluk kaldırılmalıdır. Ve nihayet 3. seçenek olarak cumhurbaşkanı kişisel suçtan dolayı yargılanması görev süresinin bitimine ertelenmelidir. En uygunu 3. seçeneği AY md\105' e aktarılmasıdır. Buna benzer bir örnek olarak İsrail cumhurbaşkanı cinsel istismarda bulunduğu gereği şikayette bulunulmuş ve bu suçla ilgili yargılamasına başlanılmıştır. Ükemizde olağanüstü yetkilerke donatılan cumhurbaşkanın ya yetkileri aztılmalı ya da yetkileri ölçüsünde sorumsuzluğun derecesi yumuşatılmalıdır. Saygılar.. |
24-01-2007, 17:17 | #6 | |||||||||||||||||||||||
|
cb.'nin sorumsuzluğu
Sayın Aksu, öncelikle böyle bir tartışma başlattığınız için teşekkür ederim. Parlamenter demokrasilerde ve bu arada ülkemizde anayasalardaki bazı kurumlar, yılların birikimi sonucu ortaya çıkmıştır. Bu kurumların günümüzde yozlaştırılarak amaç dışı kullanılması söz konusu kurumların gereksiz olduğu anlamına gelmiyor. Bizde, bir milletvekili hırsızlık, yolsuzluk yapınca yasama dokunulmazlığı kalksın veya cumhurbaşkanı önüne gelen her kararnameyi iade edince cb.'nin dokunulmazlığı kalksın gibi tepkisel sözler söylenir. Ama hiç kimse hakimler yanlış karar verince hakimlerin dokunulmazlığı kalksın demez. Çünkü bunu söylersek karar verecek hakim kalmayacak. Ama birisi sürekli aynı hatayı yapıyorsa o zaman kanunu veya kurumu değil o kişiyi değiştirmek gerekir. Bence kurumda, kanunda sorun yok ve 1982 Anayasası şu andaki haliyle birçok avrupa devletinin anayasasından daha modern ve ilericidir. O halde biz toplum olarak seçimimizi yaparken daha dikkatli yapmalıyız. Cb.'yi seçemiyoruz ama onu seçen milletvekillerini biz seçiyoruz. Saygılarımla... |
26-01-2007, 04:15 | #7 |
|
Cumhurbaşkanının Sorumsuzluğu
Cumhurbaşkanının sorumsuzluğunun temelinde,yürütme organının devamlılığını ve istikrarını sağlama amacı vardır.Cumhurbaşkanının göreviyle ilgili olmayan kişisel suçlarından dolayıda genel hükmlere tabi olduğu ve yargılanabileceği söylenemeyeceği gibi,mevcut olmayan dokunulmazlığıda kaldırılamaz.
Arkadaşların sizin de bahsettiğiniz gibi parlamenter rejimde ,cumhurbaşkanının işlemleri için ortak imza koşulu gerektiği gibi,bütün faliyetlerde de bir bakanın varlığı ya da eşliği gerekir.(örneğin:cumhurbaşkanının parlamentonun açılışında yapacağı konuşma metninde dahi başbakanın imzası var) Özetle anlatmak gerekirse parlementer rejimin ana yurdu İngiltere'de,devlet başkanıının sorumsuzluğu dile getirilirken ''Kral kötülük yapmaz '' denir ve ''Kral kendi eliyle bir adam öldürürse bundan belki başbakan sorumlu olur,fakat başbakanı öldürürse bundan kimse sorumlu olmaz.'' |
28-02-2007, 19:20 | #8 |
|
Bana göre bir hukuk devletinde herkes yaptığından sorumludur. Cumhurbaşkanının sorumsuzluğu konusunda ise cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemlere bakarsak zaten bir takdir yetkisinin kullanıldığını görürüz. Hepimiz de biliriz ki yargı yerindelik denetimi değil hukuka uygunluk denetimi yapar. Cumhurbaşkanının tek başına yapması öngörülen işlemler niteliği gereği devletin hakimiyetini koyduğu işlemlerdir. Bazı kişileri atama işlemi yönünden değerlendirdiğimizde ise cumhurbaşkanı burada da sınırlı bir takdir yetkisine sahiptir. Örneğin seçilmiş rektör adaylarından birini atar, belirli koşullara sahip bir hukukçuyu yargı organına atar. Dolayısıyla cumhurbaşkanının bu bağlamda sorumsuzluğunun ir zararı bulunmamaktadır. Bunu dışında karşı imzanın uygulandığı işlemlerde cumhurbaşkanının değil başbakanın sorumlu tutulması başbakanın yürütmenin etkin kişisi ve seçilmiş kişisi olması nedeniyle doğaldır.
|
18-04-2007, 21:03 | #9 |
|
öncelikle herkese selamlarımı ilet isterim şahin aksu beyin düşüncelerine katılmıyorum.çünkü c.başkanının 104.maddede sayılan yetkilerini tek başına kullanıp kullanamayacağını belirtmemiştr ama yetkini mahiyetine veanayasa da ayrıca c.başkanının yetkilerini düzenleyn maddelere bakarakçıkartabiliriz ki AYM 1967 -tarih yanlış olabilir-de bir kararına göre de yetkilerin sınıflandırmasına gerek olmadığını bunun anayasayı kazuistik anayasaya çevireceğini,yetkinin mahiyetinden pekala sınıflandırmanın kolayca yapılabileceğijni belirtmiştir
.c.başkanınını sorumsuzluğu na geldiğimizde şunu belirtmek gerekirki icrai kararlara c.başkanını tek başına karar vermeyip bunu hükümetle paylaşması gerekir .çünkü biliyoruz ki yetki sorumluluk sahibi makamalra verilir .-bunun içindirki c.başkanı bir ülke giderken yanında en azından bir bakan bulunur çünkü eğer o ülkeyle türkiye bir analşma yapacak olursa c.başkanının yanında o bakan da imzasını koyar-cbaşaknını neden sorumsuzdur?çünkü c.başkanı türk milletini temsil eder c.başkanını bir suçtan dolayı suçlandırrmak milleti yargılamak demektir.tabi ki busorumösuzluk göreviyleilgili sorumjsuzluktur. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Anayasanın Cumhurbaşkanının Seçilmesini Düzenleyen Maddeleri | oguzhand0 | Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu | 117 | 27-06-2007 23:52 |
cumhurbaşkanının vatana ihaneti... | davut | Hukuk Soruları Arşivi | 8 | 24-12-2006 17:04 |
Cumhurbaşkanının Yargılanması | Coyotexxx | Hukuk Soruları Arşivi | 3 | 16-07-2004 12:19 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |