|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
23-10-2012, 14:46 | #1 |
|
muhafaza görevini kötüye kullanmak sucundan kurtluabilinir mi?
Müvekkilim hakkında usulüne uygun şekilde muhafaza görevini kötüye kullanmak sucundan Sulh Ceza Mahkemesinde dava açılmıştır.
Kendisine teslim edilen malların toplam değeri (İcra Tutanagında belirtilen) 2.000-TL dir. Bu paranın icra dairesine yatırılması durumunda bu cezadan kurtulabilmem mümkün müdür? |
23-10-2012, 15:08 | #2 | |||||||||||||||||||
|
TCK 289/II: "... Birinci fıkrada tanımlanan suçun konusunu oluşturan eşyayı kovuşturma başlamadan önce geri veren veya bunun mümkün olmaması halinde bedelini ödeyen kişi hakkında verilecek cezaların beşte dördü indirilir..." Kovuşturma başladıktan sonra gerçekleştirilecek bir ödemenin cezayı ortadan kaldırmayacağı kanaatindeyim. (Uygulamada cezanın ortadan kaldırılıyor olma ihtimali var ancak çok emin değilim ve şahsen de -yasadan böyle bir sonuç çıkmasa dahi- cezanın kaldırılması gerektiğini düşünüyorum.) Saygılarımla.. |
23-10-2012, 15:16 | #3 |
|
Suç şikayete bağlı bir suç değildir.
|
23-10-2012, 15:25 | #4 |
|
289/2 bu suçla ilgili etkin pişmanlığı düzenlemiştir.Eğer kovuşturma başlamadan önce,sanırım sizin olayınızda mevcut değil,eşyanın geri verilmesi halinde bu mümkün olacaktır.Dava açıldıktan,yargılama başladıktan sonra eşyanın gerii verilmesi yahut bedel ödenmesinde bu huükümden yararlanılamazb
|
24-10-2012, 15:22 | #5 |
|
Belki işinize yarar;
T.C. YARGITAY 4. Ceza Dairesi E: 2008/7533 K: 2010/2147 T: 11.2.2010 • MUHAFAZA GÖREVİNİ KÖTÜYE KULLANMA • HACİZLİ MALI BAŞKASINA VERME / ORTADAN KALDIRMA / SATMA VE REHNETME • HACİZLİ MALLARI TESLİM ÖZET : Yedieminin malı muhafaza ettiği yerde teslim etmekle yükümlü bulunması ve incelenen dosyada, icra dairesince sanığın adresine gelinerek hacizli malın iade edilmesi altına alınması için bir başvurunun yapılmaması karşısında, hacizli malların satış yerine götürülmemesi biçimindeki eylem, suçun maddi öğesini oluşturmaz ise de, sanığın hacizli malı başkasına verme, ortadan kaldırma, satma, rehnetme veya adresine gelinip istenildiğinde teslim etmeme gibi TCY. nın 289/1. maddesinde öngörülen teslim amacı dışında tasarrufta bulunması durumunda, suçun oluşacağı gözetilerek söz konusu hacizli malları teslim edilen adreste usulüne uygun olarak muhafaza edip etmediğinin araştırılması ve muhafaza ettiğinin belirlenmesi halinde beraatine, tersi durumda ise, hükümlülüğüne karar verilmesi gerekir. [2004 s. Kanun m. 26 , 88 , 273 , 358] [5237 s. Kanun m. 2 , 289] DAVA : Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü: KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; Yedieminlik, özel hukuka ilişkin bir hukuksal kurum olmakla birlikte, yediemin yasal yükümlülüklerine aykırı davranmasının yasa tarafından yaptırıma bağlandığı hallerde Ceza Hukukunu da ilgilendirmektedir. 5237 sayılı TCY. nın 289. maddesinde, muhafaza görevini kötüye kullanma başlığı altında; "muhafaza edilmek üzere kendisine resmen teslim olunan rehinli veya herhangi bir nedenle el konulmuş mal üzerinde teslim amacı dışında tasarrufta bulunma" eyleminin cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır. Yasalarda öngörülen istisnalar 6831 sayılı Orman Yasasının 84. maddesi gibi dışında yedieminlik, muhafaza yükümü altına giren kişinin özgür iradesiyle kuracağı hukuksal bir ilişki niteliğindedir. Bu nedenle, yedieminin suçun öğelerini ilgilendiren yasal yükümlülüklerinin saptanması ve hukuka aykırılık öğesinin incelenmesi bakımından, yedieminlik kurum unun özel hukuktaki yeri ile hak ve yükümlülüklerinin incelenmesi gerekmektedir. Yedieminlik kurumu özel hukukta Borçlar Yasasının 463-482. maddelerinde düzenlenen "vedia sözleşmesinin" bir türü olarak kabul edilmektedir. ( Prof Dr. Ejder Yılmaz, Yedieminlik T Hukuk Dünyası D. Mayıs 2000, S.1, s. 7; Prof Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. IV. İstanbul 2001, s.4294; Prof Dr. Cevdet Yavuz, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, 1997 s. 770 ). Vedia ( saklama/emanet ) sözleşmesi doktrinde, "saklatan tarafından verilen bir taşınırın, saklayan tarafından kabul edilerek güvenli bir yerde saklanması ve saklatanın dilediği zaman istemesiyle onu saklatana geri vermesi yükümlülüğünü yükleyen bir sözleşmedir" biçiminde tanımlanmaktadır. ( Prof Dr. Aydın Zevkliler, Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, Ankara 2002, s.385; Doç. Dr. Mustafa Tiftik, Türk Hukukunda Vedia Sözleşmesi, Ankara 2007, s.25, ). Vedia sözleşmesi hükümleri arasında yer alan "Yediemine tevdi" başlığı altındaki 471. maddesinde de, hukuki durumuyla ilgili uyuşmazlık bulunan veya şüpheli olan bir şeyin "müstevdie/saklayana" veya yedi Borçlar Yasası dışında, yedieminliği öngören 1086 sayılı Hukuk Yargılama Yasasının 101; 2004 sayılı İcra İflas Yasasının 26, 88, 273; 358; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Yasanın 82, 83. maddeleri gibi çeşitli Yasalarda da yedieminlik ilişkisi veya bu nitelikte muhafaza yükümlülüğü doğuran düzenlemeler yer almaktadır. Belirtilen düzenlemelerde bir nevi kamusal ilişkinin de kurulması dolayısıyla doktrinde Borçlar Yasasında düzenlenen "akdi" yedieminlikten farkını ifade etmek üzere "kamu hukuku ilişkileri doğuran yedieminlik" adı da verilmektedir ( Dr. Haluk Eruygur, Yedieminlik, Ankara 2008, s. 68 ). Fakat açıklanan yasa hükümlerinde de muhafaza yükümlülüğünün bir yasal zorunluluk olmayıp, hukuksal ilişkinin özgür iradeyle kurulması karşısında, bunların da akdi bir ilişki olduğu inkar edilemeyecektir. Bu nedenle, adı geçen yasalarda açıkça düzenlenmeyen hususlarda, hukuksal kurumun temelini oluşturan vedia sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerekli bulunmaktadır. Borçlar Yasasına göre vedia sözleşmesi uyarınca taşınır malın muhafazası için malı veren kişi ( muhafaza ettiren ), sözleşmenin icrası nedeniyle ilgili olan bütün masrafları ve meydana gelen zararı ödemek borcu altındadır ( BK. M. 464 ). Buna karşın, vedia sözleşmesi nedeniyle saklama yükümlüsü olan kişi ( muhafaza eden ); muhafaza edilmesi için teslim edilen taşının kullanmama, malı güvenli bir yerde muhafaza etme ve teslim eden tarafından istenildiğinde geri verme ile borçludur ( BK. M. 465-467 ). Malı saklatan kişi sözleşmede bir süre öngörülse dahi her zaman malın iadesini isteme hakkına sahip olduğu gibi, saklama borçlusu olan kişi de istenildiği her an, malı teslim etmekle yükümlüdür ( BK. M. 466/1 ). Bu yükümlülük gereği muhafaza görevlisinin, ilk kez talep edildiğinde malı aldığı zamandaki gibi ( varsa semeresi ile birlikte ) iade etmesi zorunludur ( Doç. Dr. Mustafa Tiftik, Vedia Sözleşmesi s.4 7, 52 ). Vedia sözleşmesi uyarınca saklama ile yükümlü olan kişinin iade borcunu yerine getireceği yer, Kanunun "iade mahalli" başlıklı 468. maddesinde "vedia hıfzedilmesi lazım gelen yerde iade olunur ve iade masrafıyla iade zamanındaki hasar, mudie aittir" biçiminde düzenlenmiş ve bu konuda, "malın saklanması gereken yerde iade edileceği" kuralı kabul edilmiştir. Bu düzenleme dolayısıyla muhafaza edenin malı götürüp teslim etme yükümlülüğü bulunmadığından, malın muhafazası amacıyla teslim eden kişi iadesini istediği malı, muhafaza edilen yerden teslim alacaktır ( Doç. Dr. Mustafa Tiftik, Vedia Sözleşmesi, s.52 ). Bu bakımdan yasa uyarınca, muhafaza ile yükümlü olan kişinin malın iade edilmesi için, malı başka bir yere götürme, nakletme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bu nedenle ancak, teslim edenin muhafaza edenin adresine başvurarak iadeyi istemesine karşın, yediemininin iade etmemesi durumunda yükümlülüğüne aykırı davrandığı söylenebilecektir. Vedia sözleşmesine ilişkin genel düzenlemelerin istisnasını oluşturan başk Açıklanan yasal hükümler uyarınca, yedieminin malı muhafaza ettiği yerde teslim etmekle yükümlü bulunması ve incelenen dosyada, icra dairesince sanığın adresine gelinerek hacizli malın iade edilmesi altına alınması için bir başvurunun yapılmaması karşısında, hacizli malların satış yerine götürülmemesi biçimindeki eylem, suçun maddi öğesini oluşturmaz ise de, sanığın hacizli malı başkasına verme, ortadan kaldırma, satma, rehnetme veya adresine gelinip istenildiğinde teslim etmeme gibi TCY. nın 289/1. maddesinde öngörülen teslim amacı dışında tasarrufta bulunması durumunda, suçun oluşacağı gözetilerek söz konusu hacizli malları teslim edilen adreste usulüne uygun olarak muhafaza edip etmediğinin araştırılması ve muhafaza ettiğinin belirlenmesi halinde beraatine, tersi durumda ise, hükümlülüğüne karar verilmesi gerekirken, iddianame ile muhafaza görevini kötüye kullanmaktan açılan davanın belirtilen hususları da kapsadığı düşünülmeksizin, yetersiz gerekçe ve eksik inceleme ile beraat hükmü kurulması, SONUÇ : Yasaya aykırı ve katılan vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak Hükümlerin BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırı1mak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 11.02.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi. |
24-10-2012, 15:26 | #6 | |||||||||||||||||||
|
Alıntıladığınız kararın soruyla doğrudan ilgisi bulunmuyor zira bu başlık altında açıklığa kavuşturulması gereken husus, kovuşturma aşamasında yapılan ödemenin cezasızlık nedeni olup olmayacağıdır. Saygılarımla.. |
28-10-2012, 23:30 | #7 |
|
Sayın Meslektaşım;
http://portal.ubap.org.tr/App_Themes...008-75-403.pdf adresinden aldığım Yargıtay Hakimi Reha SÜMER'e ait makaleyi istifadenize sunuyorum. Fakat aktarma yaparken kelimelerde kayma oldu. Hoş görünüz... Saygılarımla... Ceza soruşturması ve kovuşturması sırasında yedieminlik yü- kümlülüğüne uymama suçunun en sık karşılaşılan örnekleri icra dairelerince veya alacaklı kamu idarelerince yapılan haciz işlemlerinden kaynaklananlardır. Bu başlık altında, suçun yukarıdaki bölümlerde ele alınan unsurları dışında özel yasalarda bulunan hükümlere göre uygulamayı kolaylaştıracak bazı önemli noktaları irdelemenin faydalı olacağını düşündük. 1. İcra ve İflas Kanunu - Ödeme emrinin borçluya tebliğ tarihi: Haciz isteğinin yasal sü- resinde olup olmadığının belirlenmesinde dikkate alınacak başlangıç süresidir. - Haciz isteği tarihi (İİY 7/2): Haciz, ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde istenmediği takdirde düşer. Yedieminin cezai sorumluluğunun dayanağı işlemin geçersizliği, suçun hukuka aykırılık unsurunun oluşmasını da engelleyecektir. 5 Haciz veya ihtiyati haciz tarihi: Satış isteğinin yasal süresinde olup olmadığının saptanmasında gözetilecek başlangıç süresidir. İhtiyati haciz, İY’nin 257 ve devamı (2-24) maddelerine göre kara- 55 “Sanığın aşamalardaki savunmaları karşısında, ..200 tarihinde haczedilen malların kime ait olduğu ve sanığın damadından alacaklı olup olmadığı araştırılıp tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek sonucuna göre; a) Damadının (yedieminin) evinden alıp götürdüğü hacizli mallar sanığa ait ise, TCY’nin 309/2, b) Hacizli malların sanığın damadına (yediemine) ait olduğu ve sanığın alaca- ğını almak amacıyla bunları götürdüğü (kendiliğinden hakkını aldığı) saptandığı takdirde, aynı Yasanın 30/. c) Sanığın damadından (yedieminden) alacaklı ve hacizli malların sahibi de olmadığı belirlenir ise anılan yasanın 524. maddesinin . fıkrasının 2. bendinin, uygulanması gerektiği gözetilmeden eksik soruşturma ve yetersiz gerekçeyle karar verilmesi” (Y. 4. CD’nin 22.0.2003 tarih ve 2002-2424/2003-99 sayılı kararı) 5 Yargıtay 4. CD’nin 2.3.2002 tarih ve 2002/72-3700 sayılı kararıReha SÜMER hakemli makaleler 132 TBB Dergisi, Sayı 75, 2008 rın verildiği tarihten itibaren 0 gün içinde yerine getirilmediği ya da yerine getirildikten sonra 7 gün içinde kesin hacze dönüştürülmediği takdirde kendiliğinden kalkacağından suçun hukuka aykırılık unsuru oluşmayacaktır. 57 - Satış isteği tarihi (İİY 0-0): Satış, İİY’nin 0. maddesine göre taşınır mal hacizden itibaren bir yıl içinde istenmelidir. Aynı Yasanın 0. Maddesi uyarınca bu sürede istenmediği takdirde o mal üzerindeki haciz kalkacağından suçun hukuka aykırılık unsuru oluşmayacaktır. 5 Hacizli mal üzerinde istihkak iddiası varsa, istihkak davası açılıp açılmadığı araştırılmalı ve İİY’nin dava süresince anılan yasanın 0. maddesindeki sürelerin işlemeyeceğine ilişkin 97/ maddesi hükmü de gözetilerek satış isteğinin süresinde yapılıp yapılmadığı saptanmalıdır. 59 Ayrıca, ek haciz ve muhafaza işlemlerinin, İİY’nin 0 ve 0. maddelerindeki süreleri kesmeyeceği de unutulmamalıdır. 0 - Hacizli malın satış yerine getirilmesi için icra dairesince yediemine gönderilen yazının tebliğ tarihi: Yedieminin cezai sorumlulu- ğunun söz konusu olabilmesi için icra dairesince satış gün ve yerinin bildirildiği yazının, Tebligat Yasası hükümlerine uygun olarak yediemine tebliğ edilmesi gerekir. Tebligatın yasa ve yönteme uygun yapılmadığına ilişkin iddianın mahkemece irdelenmesi ve sanığın hukuki durumunun bu incelemenin sonucuna göre belirlenmesi gerekir. İcra takibinde menfaatleri çatışan kişilerin aynı çatı altında oturması durumunda hacizli malın satış yerinde hazır bulundurulmasına ilişkin uyarı yazısının doğrudan yediemine tebliğ edilmesi zorunludur. Aksi takdirde menfaatleri çatışan kişinin aldığı tebligatı yediemine vermemesi olasılığı göz ardı edilerek yedieminin cezalandırılması söz konusu olabilecektir. - Satış tarihi: Suçun oluşup oluşmamasına etki eden bir tarihtir. İcra takibine konu borcun satış tarihinden önce tamamen ödenmesi 57 Yargıtay 4. CD’nin 2.3.2002, 2002/72-3700; 22..99, 997/33-99/29: .2.997, 997/0257-075; .0.995, 995/570-55, tarih ve sayılı kararları. 5 Yargıtay 4. CD’nin 20..200, 200/403-425 ve ..995, 995/2-7329 tarih ve sayılı kararları. 59 Yargıtay 4. CD’nin 29..2002, 200/754-2002/79 ve .5.99, 99/2242-444 tarih ve sayılı kararları. 0 Yargıtay 4. CD’nin 2.2.2002 tarih ve 200/734-2002/2 sayılı kararı Yaşar, Osman, a. g. e., s. 34.hakemli makaleler Reha SÜMER TBB Dergisi, Sayı 75, 2008 133 durumunda suçun oluşmadığı kabul edilmektedir. 2 İİY’nin / Maddesi uyarınca, borçlu tarafından satış isteğinden önce gerçekleştirilecek taksitlendirme başvurusu ve ilk taksit ödemesi üzerine icra iş- lemleri duracağından satış işlemi yapılamayacaktır. İcra dairesince bu hükme aykırı olarak yapılacak satış işlemi sırasında hacizli malın satış yerine götürülmemesi eylemi suç oluşturmayacaktır. 3 İİY’nin /3 maddesi gereğince, alacaklı ve borçlu arasında yapılacak taksitlendirme sözleşmesinin, İİY’nin 0. maddesindeki süreyi işletmeyeceği de uygulamada gözetilmelidir. - İddianamenin mahkemece kabul (kovuşturma) tarihi: TCK’nın 29/2 Maddesi uyarınca cezanın indirilmesi açısından önem taşımaktadır. Hacizli malın bu tarihten önce geri verilmesi ya da bu olanaklı değilse bedelinin ödenmesi durumunda sanığa verilen ceza 4/5 oranında indirilecektir. - Hacizli malın kime ait olduğu: Yedieminin hacizli malın sahibi olması, temel cezanın, TCK’nın 29/ maddesi son cümlesi gereğince yarı oranında indirilmesini gerektirmektedir. - Muhafaza işlemi sırasında malın hazır olup olmadığı: Yediemin, hacizli malı, kendisini görevlendiren idarenin istediği zamanda teslim etmeye hazır durumda bulundurmalıdır. Hacizli mal, yediemine, yalnızca satış yerinde hazır bulundurulması amacıyla teslim edilmez. Bazen satış öncesinde de hacizli malın muhafaza altına alınması gerekebilir. Yetkili memurun yedieminin hacizli malı bulundurduğu adrese muhafaza işlemi için gitmesi durumunda adresin kapalı olması ya da hacizli malın bulunmaması suçun oluşması açısından sorun olarak karşımıza çıkar. Bu gibi durumlarda sanığın savunması çözümü kolaylaştırabilir. Savunmada, adres değişikliğinin bildirilemediği ve hacizli malların teslim anındaki durumunun korunduğu ve aynen teslime hazır olunduğu ileri sürülmüş ise bu savunmanın doğruluğu araştırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekir. 4 Hacizli malın teslim anındaki nitelik ve niceliğinde herhangi bir azalma veya kayıp yoksa suçun oluştuğu kabul edilemez. Muhafaza işlemi adli veya di- 2 Yargıtay 4. CD’nin 27..994, 994/34/572ve .4.994, 994/277-332 tarih ve sayılı kararları. 3 Yargıtay 4. CD’nin 2.3.2002 tarih ve 2002/72-3700 sayılı kararı 4 Yargıtay 4. CD’nin 2.2.99 tarih ve 99/429-57 sayılı kararı.Reha SÜMER hakemli makaleler 134 TBB Dergisi, Sayı 75, 2008 ğer kamu idarelerince her zaman yapılabileceğinden yediemine önceden tebligat yapılmasına gerek yoktur. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
TCKm289 Muhafaza Görevini Kötüye Kullanma Suçu | sahinaydın | Meslektaşların Soruları | 4 | 22-11-2011 12:46 |
Yargıtay Kararı-Muhafaza Görevini Kötüye Kullanmak Suçu | kelepçe | Meslektaşların Soruları | 3 | 06-07-2011 17:45 |
muhafaza görevini kötüye kullanmak. | cevheri | Meslektaşların Soruları | 6 | 20-04-2011 12:53 |
Muhafaza görevini kötüye kullanma TCK 289/3 | avukatberk | Meslektaşların Soruları | 0 | 21-05-2008 13:02 |
Karşılıksız Çek ve Muhafaza Görevini Kötüye Kullanma | SHODAN | Ceza Hukuku Çalışma Grubu | 0 | 20-09-2007 12:19 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |