Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

tedaş görevlisinin cezai sorumluluğu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 18-01-2012, 14:32   #1
ozlm

 
Varsayılan tedaş görevlisinin cezai sorumluluğu

müvekkilim tedaşın sorumluluğundaki bir alanda elektrik hattına demir takılmış olması sebebiyle yaralandı. soruşturma aşamasında tedaşın mühendisi ile ilgili olarak kusuru olmadığı gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar geldi. Kusur şartı bu durumda gerekli midir, itiraz etmem de fayda olur mu? (hukuk davası devam ediyor)
Old 18-01-2012, 14:54   #2
Av. Seda Üstün Tuğ

 
Varsayılan

Benzer bir durumda itiraz ettik ve şu an durum lehimize seyrediyor. Ancak her zaman belirttiğim gibi her somut olay kendi oluşum ve bulguları ile birlikte değerlendirilmelidir. Ben itiraz edip şansınızı deneyin derim.
Old 19-01-2012, 10:09   #3
Av.Evren Akçay

 
Varsayılan

Bahsettiğiniz durumlarda cezai soruşturmada kusur yoksa Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veriliyor. Bu tarz olaylarda çarpılmaya neden olan enerji nakil hattı veya trafo vb. şeylerin, Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği'ne uygun olup olmadığına ( çarpılmaya neden olan tesisin teknik şartları ve güvenlik mesafelerini sağlayıp sağlamadığı gibi) bakılıyor. Soruşturma dosyasında mutlaka bir bilirkişi raporu vardır ve bu raporda bu olayda çarpılmaya neden olan hattın güvenlik mesafelerine göre durumu değerlendirilmiştir. Benim tavsiyem bu rapora bakın ve ona göre itiraz edin. Ayrıca bu bahsetmiş olduğum husus hukuk davası içinde geçerlidir. Zira bu olayda tüm kusur müvekkilinize aitse veya çarpılmaya konu yerdeki diğer şartlar başka kişilere kusur yüklenmesine sebep oluyorsa (örneğin özellikle kaçak yapılarda enerji hattı çekme mesafeleri dikkate alınmadığı için çalışma sırasında çarpılmalar olabiliyor ki bu durumda çalışılan yerin sahibi veya işverenin sorumluluğu da söz konusu olacaktır) TEDAŞ'ın kusuru yoksa yani elektrik hattı Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliğine ve diğer mevzuata uygunsa tazminat davaları da reddediliyor.
Old 19-01-2012, 10:31   #4
ozlm

 
Varsayılan

Sayın Evren Akçay öncelikle teşekkür ederim.soruşturma dosyasında bilirkişi raporu var. müvekkilim de kusursuz olarak tespit edilmiş. denetimle ilgili tedaş görevlisi de kusursuz. elektrik tellerine rüzgarla gelen bir demir çubuk nedeniyle akım oluşmuş. tazminat açısından kusursuz sorumluluk sözkonusu değil midir? tamam mühendisin kusuru yok ama sonuçta açıkta kalan bir akıma kapılma sözkonusu.
Old 19-01-2012, 14:12   #5
Av.Evren Akçay

 
Varsayılan

"elektrik tellerine rüzgarla gelen bir demir çubuk nedeniyle akım oluşmuş. "

bu tarz olaylarda çok farklı uygulamalar var. Ancak bu şekilde tedaşın da kusursuz olduğu durumlarda tazminat davalarında kusursuz sorumluluk değilde bakım ve özen sorumluluğunun yerine getirilmediğini iddia edebilirsiniz. Aşağıda ekleyeceğim Yargıtay HGK kararının kafanızdaki soru işaretlerini ortadan kaldıracağını umuyorum.

T.C. YARGITAY

Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2003/4-144
Karar: 2003/161
Karar Tarihi: 12.03.2003


ÖZET: Dava, Borçlar Yasasının 58. maddesine dayalı maddi ve manevi tazminat davasından ibarettir.Davacı, oğlunun elektrik akımına kapılarak öldüğünü belirterek, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir.
Her ne kadar, bilirkişi raporlarına göre davalının bir yapım bozukluğunun bulunmadığı belirtilmekte ise de, olayların gidişatından insanların ve canlıların yaşamı için önemli bir tehdit oluşturan bu tür tesislerin bakım ve korunmasında, tesisin yerleşim yeri üzerinde bulunduğu da düşünüldüğünde, normalin üzerinde bir özen borcu bulunduğu sonucuna varılır. Davalı elektrik idaresi bu tür yüksek gerilim iletkenlerine güvenli yaklaşma sınırının aşılmamasını sağlayıcı önlemleri almalı, gerekli uyarı levhalarını herkesin kolaylıkla görebileceği yerlere koymalı, bu tesislerin can ve mal güvenliğine zarar vermemesi için, yerleşim yeri dışındaki tesislere oranla çok daha kısa aralıklarla kontrollerini yapmalıdır. Ne varki, somut olayda davalı idarenin bu bakım ve özen borcunu gereği gibi yerine getirmediği, söz konusu olaydan önce tele takılı bulunan uçurtmanın başkaları tarafından alınması sırasında doğabilecek tehlikeleri düşünerek, gereken denetimleri yaparak, bu tür engelleri kaldırmadığı anlaşıldığından, meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, sorumluluğu kaldıracak nedenlerin ise bulunmadığı anlaşılmıştır.


(818 S. K. m. 58)

Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bağcılar Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 17.10.2001 gün ve 2000/1658-2001/2109 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 3.7.2002 gün ve 3618-8441 sayılı ilamı ile; (...Dava, elektrik çarpması sonucu davacıların çocuğunun ölümü nedeni ile uğranılan zararın ödettirilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davalının kusuru bulunmadığından dava red edilmiştir. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacının çocuğunun ölüm nedeninin elektrik çarpmasından kaynaklandığı yolunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık zararın meydana gelmesinde davalının kusuru olup olmadığı, diğer bir anlatımla tüm kusurun ölende bulunup bulunmadığında toplanmaktadır. Zarar, davacının sahibi ve denetiminde bulunan elektrik hattındaki çarpma sonucu meydana geldiği, ölenin eyleminin illiyeti kesebilecek düzeyde olduğu, davalı tarafından olayın oluş biçimi itibariyle kanıtlanamadığı gibi davalının sahip olduğu işletme itibari ile yüksek özen yükümlülüğü ile sorumlu olduğu, elektrik hattının Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliğine uygun yapılması yeterli olmayıp, bu konumunda sürdürülüp sürdürülmediğinin denetlenmesi, bu olaydan önce tele takılı bulunan uçurtmanın başkaları tarafından alınması sırasında doğan tehlike düşünülerek hatta gereken denetimi yaparak bu tür engelleri kaldırması gerekirken, bu konuda özensiz davranması itibariyle sorumludur. Takdir edilecek miktar kadar tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmektedir. Hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, Borçlar Yasasının 58. maddesine dayalı maddi ve manevi tazminat davasından ibarettir.

Davacı, oğlunun elektrik akımına kapılarak öldüğünü belirterek, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir.

Davalı idare vekili, kusurlarının bulunmadığını, elektrik tesisinin mevzuata uygun olduğunu, kusursuz sorumluluk halinin de söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, TEAŞ'ın olayda kusurunun bulunmadığı, kazaya ölen çocuğun tele takılı uçurtmasının neden olduğu, dolayısıyla %100 oranında ölenin kusurlu olduğu, kusursuz sorumluluğun ise şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak kurulan hüküm, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.

Borçlar Yasasının 58. maddesinde;Bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazasındaki kusurundan dolayı mes'ul olur denmektedir. Burada, yasa koyucu bozuk yapılan bir yapı eserinden zarar görenleri, mümkün olduğu kadar basit ve dolaysız bir tazmin imkanı sağlayarak, onları korumaktadır. Bu anlamda sorumlu olabilecek malik, gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olabileceği gibi, kamu hukuku tüzel kişisi de olabilir.

BK. m. 58'de öngörülen sorumluluğun söz konusu olması için, söz konusu yapı eserinin, yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden bir zarar doğması gereklidir.

Yapım bozukluğu, bir inşaatın kötü yapılmasını, imal ve inşaat zamanında uyulması gerekli olan teknik kurallara uyulmamış olmasını ifade eder. Bir yapı eserinin maliki, bunların hiç kimse ve hiçbir şey için tehlike taşımayacak şekilde yapılmasını ve işlemesini garanti etmekle yükümlüdür. Bu nedenle, bir yapı eserinde herhangi bir yapım bozukluğu olmasa bile, ek güvenlik ve koruma tertibatının bulunmaması, yine de bir yapım eksikliği sayılır. Bakımsızlık ve koruma eksikliği ise, bir inşaatın kullanmaya uygun ve tehlikeleri önleyecek biçimde korunmamasını ifade eder. Bakım eksikliği biçiminde açıklanabilecek olan bu durum, yapının tamamlanmasından sonra ortaya çıkar. Yapının tamamlanmasından sonra kendini gösteren ek güvenlik tertibatı ihtiyacının giderilmemesi de bir bakım eksikliğidir (Prof. Dr. Haluk Tandoğan, Tehlike Sorumluluğu Kavramı ve Türk Hukukunda Tehlike Sorumluluklarının Düzenlenmesi Sorunu, Batider 1979, Cilt X sayı 2 sayfa:291-322)

Bakımsızlıktan veya bakım eksikliğinden söz edebilmek için bir inşa eserinin bitmiş ve kullanım amacına özgülenmiş olması gerekir. Yapım eksikliği veya bakımsızlığın varlığı araştırılırken, durumun gerekleri ve özellikle bina veya yapı eserinin özgüleme amacı, üçüncü kişiler için taşıdığı tehlike derecesi gözönünde tutulmalıdır. Bu nedenle örneğin, birkaç evin yolunun geçtiği köprüyle, bir devlet yolu üzerindeki köprünün aynı sağlamlıkta olması gerekmediği gibi, daha çok kişinin yararlanacağı, etkileneceği, yada zarar görme ihtimali olan tesislerin yapımında, buna oranla çok daha sınırlı insanların etkileneceği tesislerin yapımı sırasında uyulması gerekli zorunlu koşullara oranla, daha fazlasına dikkat edilmelidir. Diğer bir ifadeyle, bir otelin merdivenleri yapılırken normal müstakil bir evin merdivenine göre çok daha güvenli olarak yapılmalıdır.

Malikin, bina yada tesisin tehlike taşımayacak bir durumda bulunmasını sağlama yükümlülüğü, yalnız onu kullananlara karşı değil, herkese karşı vardır.

Bir yapı yada tesisin planlarının onanmış ve idari makamlar tarafından yapılan denetimlerde, bu yapı eserinin inşaasında hiçbir sakınca görülmemiş olması, maliki BK. m. 58'deki sorumluluktan kurtarmaz. Buna göre malikten beklenen "normal ve objektif ölçülere ve icaplara göre" alması gerekli önemleri almaktır. Buna karşılık malik, kendi yapısına benzeyen başka yapılarda da aynı eksikliklerin bulunduğunu veya o yapıların maliklerinin de yapılarına kendisinden daha iyi bakamadıklarını ispat ederek sorumluluktan kurtulamaz (Prof. Dr. Feyzi Necmettin Feyzioğlu, Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, İstanbul 1976, cilt I sayfa:663).

Bir bina veya yapı eserini malikinin BK. m. 58'e göre sorumlu tutulabilmesi için, zararın, yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden doğduğu ispatlanmalıdır. Buradaki ispat yükü zarar görene düşer. Bununla birlikte, illiyet bağını kesen hallerden birinin varlığı veya zarara yapım bozukluğu veya bakım eksikliği dışında ve bunların bir katkısı olmaksızın mücbir sebepten üçüncü bir kişinin kusurundan kaynaklanan başka bir kazanın sebep olduğu kanıtlanmadığı takdirde ispat yükü yerine getirilmiş sayılır.

Bazı hallerde zararın ortaya çıkış biçimi, yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinin varlığını gösteren fiili bir karine oluşturur. Yapının yapımı ile ilgili mevzuata ve teknik kurallara uyulmadığı, alışılmış tedbirlerin alınmadığı ve resmi makamlarca yapılan denetimler sonucunda, bina ve yapı eserinin teknik niteliklerinin uygun görülmediği ispatlanırsa, bunlar eksikliğin ve illiyet bağının varlığına birer belirti sayılır. Keza, daha önce aynı zararların ortaya çıkması, zarar verici olaydan sonra yeni güvenlik tedbirlerinin alınmamış olması da birer belirti oluşturabilir. (Yrd. Doç. Dr. Nevzat Koç, Bina ve Yapı Eseri Maliklerinin Hukuki Sorumluluğu (BK. m. 58). Ankara 1990, sayfa 45 v.d.)

Bu açıklamaların ışığında somut olaya baktığımızda, davacının oğlu olan 8 yaşındaki Hakan, evinin yakınlarında ve mahalle içinde oynarken kaza meydana gelmiştir. Gerek hazırlık dosyası ve hemen olayın akabinde polisçe tutulan olay yeri tespit tutanağı, gerekse mahkemede alınan tanık beyanları bir arada değerlendirildiğinde, ölen çocuğun evinin yakınlarından ve yerleşim yeri üzerinden geçen yüksek gerilim teline daha önceden takılı bulunan uçurtmayı, iletken bir tel ile oradan kurtarmak isterken teldeki elektrik akımının ark yapması neticelinde, çocuğun elektrik akımına maruz kaldığı, ağır yaralandığı, daha sonra da kaldırıldığı hastanede öldüğü anlaşılmaktadır.

Her ne kadar, bilirkişi raporlarına göre davalının bir yapım bozukluğunun bulunmadığı belirtilmekte ise de, olayların gidişatından insanların ve canlıların yaşamı için önemli bir tehdit oluşturan bu tür tesislerin bakım ve korunmasında, tesisin yerleşim yeri üzerinde bulunduğu da düşünüldüğünde, normalin üzerinde bir özen borcu bulunduğu sonucuna varılır. Davalı elektrik idaresi bu tür yüksek gerilim iletkenlerine güvenli yaklaşma sınırının aşılmamasını sağlayıcı önlemleri almalı, gerekli uyarı levhalarını herkesin kolaylıkla görebileceği yerlere koymalı, bu tesislerin can ve mal güvenliğine zarar vermemesi için, yerleşim yeri dışındaki tesislere oranla çok daha kısa aralıklarla kontrollerini yapmalıdır. Ne varki, somut olayda davalı idarenin bu bakım ve özen borcunu gereği gibi yerine getirmediği, söz konusu olaydan önce tele takılı bulunan uçurtmanın başkaları tarafından alınması sırasında doğabilecek tehlikeleri düşünerek, gereken denetimleri yaparak, bu tür engelleri kaldırmadığı anlaşıldığından, meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, sorumluluğu kaldıracak nedenlerin ise bulunmadığı anlaşılmıştır.

O halde, Hukuk Genel Kurulu'nca benimsenen bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuçavacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Dairenin bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, 12.03.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.


Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Sokak Aydınlatması - Aydınlatmanın yetersizliğinde elektrik idaresinin hukuki sorumluluğu - idare görevlilerinin cezai sorumluluğu Av. Engin EKİCİ Meslektaşların Soruları 22 09-11-2011 18:36
Avukatın cezai sorumluluğu, Konuk Meslektaşların Soruları 5 20-09-2011 11:05
kooperatifin cezai sorumluluğu azyat35 Meslektaşların Soruları 1 29-07-2010 16:14
İşverenin cezai sorumluluğu hilallal Meslektaşların Soruları 4 21-01-2009 13:36


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06101608 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.