Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Sermaye Koyma borcunun ilgilisi kimdir ?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 11-05-2009, 17:31   #1
Gamze Dülger

 
Varsayılan Sermaye Koyma borcunun ilgilisi kimdir ?

Sayın meslektaşlarım,

Yedi ortaklı bir limited şirkette,esas sermayenin %50 hissesi yabancı ortağa aittir.Yabancı ortak bu hissenin %25'ini yine yabancı başka bir otağa devretmiş ve devir ortaklar kurulunda karara bağlanıp,ticaret sicile işlenmiştir.

Devir,%50 hisseye sahip yabancının, sermaye koyma borcunu henüz yerine getirmeden yapılmış ve şirketçe kabul edilmiştir.

Devir sözleşmesinde,"%25 hisseye tekabül eden sermaye hak ve alacaklarının " ..... Tl bedelle devredildiği yazılmaktadır.

Devir edenin Türkiye'de bir adres bildirmiş olup,bu adres başka bir ortağa aittir.Devralan Türkiye'de adres bildirmiş olup,bu adreste şirketin muhasebecisinin adresidir.

Her iki şahısta süresinde taahhüt edilen sermayeyi ödememiş olup,borç aslında muaccel olmuştur.

1-Sermaye koyma borcu,aslen taahhüt edene ait olup,devreden sermaye koyma borcunu yerine getirmemektedir.Devir alanda tayin edilen müddet içinde sermaye koymamıştır.Bu durumda ilk olarak kuruluşta sermaye taahhüdünde bulunandan mı talep edilmeli midir?

2-Ödenmemiş sermaye borcunun vadesi de geçmiş olması sebebiyle payı devir alandan bu borcu talep edebilir miyim?Yoksa,"Devir alan ben bu hisse bedelini nakit olarak devir eden ödedim" diyebilir mi ?Selef sirayeti varmıdır?

3-Her ne kadar ortaklar ana sözleşmede TC. adres bildirmişlerse de,bu adres diğer ortaklara ait olup,iki haklı ihtar sebebiyle çıkarılma kararında tebliğ usulsüzlüğü iddasında bulunulabilirler mi ?

4-Üçüncü maddeye olumsuz cevap vreilmesi halinde Noterler 35. maddeye göre tebliğ yapmadıklarından,ortakları başka nasıl temerrüde düşürebilirim?

Teşekkür ve saygılarımla
Old 19-05-2009, 21:29   #2
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Limited şirkette, sermaye koyma borcu; paydan kaynaklanan, pay sahipliği sebebiyle oluşan bir borçtur. Bu sebeple, sermaye koyma borcunun paya sahip olan ortak tarafından yerine getirilmesinin daha uygun olacağını düşünüyorum.

Sermaye koyma borcu tayin edilen müddet içinde yerine getirilmediği takdirde ortak, temerrüt faizini ve şirket mukavelesine cezai bir şart konmuşsa bunu da ödemekle mükelleftir. ( TTK m.529/1)

Noter marifetiyle ve on beş günden aşağı olmamak üzere tayin edilecek müddetlerle iki defa yapılan ihtara rağmen sermaye koyma borcunu ödemiyen ortak ise şirketten çıkarılabilmektedir. (TTK m.529/2)

Sermaye koyma borcunun paya ilişkin bir borç olduğu, öncelikle ortak sıfatına sahip kişi tarafından yerine getirilmesi gerektiği, 531.madde metninden de anlaşılmaktadır.

Maddeye göre, çıkarılan ortağın payı paraya çevrildiği halde, elde edilen para şirkete olan borcuna yetmediği takdirde, adı geçen ortağın pay defterine kaydedildiği tarihten önceki beş yıl içinde pay defterine kayıtlı bütün selefleri, aradaki farktan dolayı şirkete karşı ikinci derecede mesul olurlar. Çıkarma tarihine göre en az on yıl evvel ortak sıfatını kaybetmiş olanlar ise bu hükümden müstesnadır. Bu mesuliyet, kayıt sırasına göre olup ödemede bulunan eski ortağın, kendisinden önce gelen kimselere rücu hakkı vardır. (TTK m.531)

Noterler tarafından, tebligat yasasının 35.maddesine göre tebligat yapılması mümkün değilse de, tebligatın ilanen yapılması mümkündür.

Saygılarımla.
Old 20-05-2009, 09:12   #3
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,

Sermaye koyma taahhüdünde bulunan,pay devir eden ortaktır.Diğer ortağın sermaya koyma taahhüdü bulunmamaktadır.

Ortaklıktan çıkarma da,15 günlük ihtarın ilgilisine tebliğ şartı aranmaktadır.Ortak Türkiye adresi bildirmesine rağmen,bu adreste tanınmamaktadır.İlanen tebligata ilişkin tahkikat araştırmasını noterler yapamamaktadırlar..

İlginize teşekkür ederim.

Saygılar
Old 20-05-2009, 23:50   #4
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

1-
Alıntı:
Yazan Gamze Dülger
İlanen tebligata ilişkin tahkikat araştırmasını noterler yapamamaktadırlar.

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/6249
Karar: 2005/9371
Karar Tarihi: 02.05.2005

ÖZET: İpotek akit tablosundaki adrese gönderilen hesap özeti tebliğinin bila tebliğ dönmesi üzerine ilgili noterlikçe ilanen tebligat koşulları yerine getirilmeksizin doğrudan ilanen tebligat yapılması yerinde değildir. Ancak sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin Noter aracılığıyla kredi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde somut olayda da gözlendiği gibi hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih, tebliğ tarihi sayılacağından icra mahkemesince bu durumda ilgili Noterlikçe ilanen tebligat yoluna gidilmeksizin İİK. nun 68/b maddesindeki koşular yerine getirildiğinden icra emri gönderilerek takip yapılmasında yasaya uymayan bir yön bulunmadığı nazara alınmaksızın icra emrinin iptaline karar verilmesi isabetsiz olup, diğer itiraz nedenlerinin incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.

(7201 S. K. m. 28, 34, 35) (2004 S. K. m. 150, 68)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 26.11.2004 tarih, 19639/24467 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: 7201 sayılı yasanın 34. maddesi gereğince, Noterler; adli-idari ve askeri kaza mercii niteliğini taşımadığından aynı kanun, 35. maddesine göre tebligat yapamaz iseler de, Noterlerin 7201 sayılı yasanın 28. maddesine göre ilanen tebligat yapmalarına yasal bir engel yoktur (HGK. nun 30.06.1999 tarih 1999/12-552 E, 1999/556 kararında da benimsendiği gibi). Hal böyle olunca, somut olayda gözlendiği gibi ipotek akit tablosundaki adrese gönderilen (10.10.2003 tarihinde) hesap özeti tebliğinin bila tebliğ dönmesi üzerine ilgili noterlikçe ilanen tebligat koşulları yerine getirilmeksizin (Tüzüğün 46. maddesi gereğince gerekli soruşturma yapılmadan) doğrudan ilanen tebligat yapılması yerinde değildir. Ancak, 4949 sayılı yasa ile değişik İİK. nun 150/ı maddesi göndermesiyle aynı kanunun 68/b maddesi gereğince sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin Noter aracılığıyla kredi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde somut olayda da gözlendiği gibi hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih, tebliğ tarihi sayılacağından icra mahkemesince bu durumda ilgili Noterlikçe ilanen tebligat yoluna gidilmeksizin İİK. nun 68/b maddesindeki koşular yerine getirildiğinden icra emri gönderilerek takip yapılmasında yasaya uymayan bir yön bulunmadığı nazara alınmaksızın icra emrinin iptaline karar verilmesi isabetsiz olup, diğer itiraz nedenlerinin incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden mahkeme kararının bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemiz 26.11.2004 tarih, 2004/19639-24467 sayılı onama kararın kaldırılarak mahkeme kararın yukarıda yazılı gerekçelerle İİK. 366 ve HUMK. nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 02.05.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 21-05-2009, 09:49   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gamze Dülger
Sayın meslektaşlarım,

Yedi ortaklı bir limited şirkette,esas sermayenin %50 hissesi yabancı ortağa aittir.Yabancı ortak bu hissenin %25'ini yine yabancı başka bir otağa devretmiş ve devir ortaklar kurulunda karara bağlanıp,ticaret sicile işlenmiştir.

Devir,%50 hisseye sahip yabancının, sermaye koyma borcunu henüz yerine getirmeden yapılmış ve şirketçe kabul edilmiştir.

Devir sözleşmesinde,"%25 hisseye tekabül eden sermaye hak ve alacaklarının " ..... Tl bedelle devredildiği yazılmaktadır.

Devir edenin Türkiye'de bir adres bildirmiş olup,bu adres başka bir ortağa aittir.Devralan Türkiye'de adres bildirmiş olup,bu adreste şirketin muhasebecisinin adresidir.

Her iki şahısta süresinde taahhüt edilen sermayeyi ödememiş olup,borç aslında muaccel olmuştur.

1-Sermaye koyma borcu,aslen taahhüt edene ait olup,devreden sermaye koyma borcunu yerine getirmemektedir.Devir alanda tayin edilen müddet içinde sermaye koymamıştır.Bu durumda ilk olarak kuruluşta sermaye taahhüdünde bulunandan mı talep edilmeli midir?

2-Ödenmemiş sermaye borcunun vadesi de geçmiş olması sebebiyle payı devir alandan bu borcu talep edebilir miyim?Yoksa,"Devir alan ben bu hisse bedelini nakit olarak devir eden ödedim" diyebilir mi ?Selef sirayeti varmıdır?

3-Her ne kadar ortaklar ana sözleşmede TC. adres bildirmişlerse de,bu adres diğer ortaklara ait olup,iki haklı ihtar sebebiyle çıkarılma kararında tebliğ usulsüzlüğü iddasında bulunulabilirler mi ?

4-Üçüncü maddeye olumsuz cevap vreilmesi halinde Noterler 35. maddeye göre tebliğ yapmadıklarından,ortakları başka nasıl temerrüde düşürebilirim?

Teşekkür ve saygılarımla

Sayın meslektaşım,

Bildiğiniz gibi limited şirketlerde "sermaye payı" serbestçe devir edilememektedir. (Bkz. TTK.518. md, 520 md) Bunun nedeni şudur: Sermaye payı; "sermaye, paya bağlı idare ve temsil yetkileri ile paya bağlı yan yükümlülüklerden" oluşur ve bir bakıma sermaye payının devri ile birlikte, bu bahsedilen hak ve ödevler de bir bütün olarak kendiliğinden devredilmiş olur.(Bkz. TTK.540 ve 528. md) Şirket, sermaye payına bağlı "taahhütlerin", borçlusu tarafından devrine (borcun nakli hükümleri dairesinde Bk. BK. 173. vd) izin vermedikçe (rıza göstermedikçe) şirketi bağlamaz. Şirketin rızası bu anlamda aranmaktadır.

Sonuç olarak kanaatime göre; sermaye borcunun borçlusu, hisse devri şirket tarafından kabul edilip pay defterine işlendiği tarihten itbaren sermaye payını devralan kişidir.

Bence asıl problem bunun aksine hisse devir sözleşmesinde bir hüküm varsa ortaya çıkar. Yani devreden ortak, sermaye borcundan dolayı şirkete karşı sorumlu kalacak, devralan mesul tutulmayacaktır şeklinde hüküm varsa; sıkıntı çıkacaktır. Böyle bir sözleşme ilk bakışta taraflarını bağlar gibi görünse de, sözleşmeyi tanıyıp, pay defterine işleyen şirketin, sözleşme koşullarına onay verdiği de ileri sürülebilir ve kıyamet o zaman kopar.

Tebligat konusunda Noterlerin adres tahkikatı yapmadığını, yapamadığını sizin gibi düşünüyor ve esasen uygulamadan biliyorum.
Old 21-05-2009, 20:51   #6
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

İlanen tebligat konusu, noterler arasında bile tereddüt yaratmış olmalı ki, bir genelgeye de konu olmuş, faydalı olmasını dilerim.

Saygılarımla.


"Hukuk- 1666

Ankara, 04.02.2009
Özü: İlanen tebligattan önce adres araştırması yapılması gerektiği hk.

G E N E L G E
( 5 )

........................ NOTER ODASI BAŞKANLIĞINA
.......................... NOTERLİĞİNE

İlgi : a) 1.12.1989 tarihli ve 96 sayılı genelge.
b) 8.4.2003 tarihli ve Hukuk 5142 (38) sayılı genel yazı.

İlanen tebligatlardan önce adres araştırması yapılıp yapılmayacağı hususunda bir kısım noterlerimizde duraksamalar yaşandığının öğrenilmesi nedeniyle, Yönetim Kurulumuzun 29.01.2009 tarihli toplantısında konu görüşülmüştür.

İlgi (a) genelgemizde de belirtildiği üzere; yasal şartların oluşması halinde noterlerin de 7201 sayılı Tebligat Kanununun 28 - 31 ile Tebligat Tüzüğünün 46 - 50. maddelerinde öngörüldüğü şekilde adresi meçhul olan şahıslara ilanen tebligat yapmaları mümkün bulunmaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanununun 28. maddesinin 3. fıkrasının ikinci cümlesi "Bununla beraber tebliği çıkaran merci lüzum görürse, muhatabın adresini resmi veya hususi müessese ve dairelerden veya zabıta vasıtasıyla tahkik ve tespit ettirebilir." şeklinde iken, ilgi (b) genel yazımızla duyurulduğu üzere 4829 sayılı Kanunla "Bununla beraber tebliği çıkaran merci lüzum görürse, muhatabın adresini resmi veya hususi müessese ve dairelerden veya zabıta vasıtasıyla tahkik ve tespit ettirebilir. Bununla beraber tebliği çıkaran merci, muhatabın adresini resmî veya hususi müessese ve dairelerden gerekli gördüklerine sorar ve zabıta vasıtasıyla tahkik ve tespit ettirir." şeklinde değiştirilmiştir. Her iki metinden anlaşılacağı üzere; değişiklikten önce adres araştırmasının yapılması tebliği çıkaran merciin tamamen takdirinde iken, bu durum değiştirilmiş ve tebliği çıkaran merciin, gerekli gördüğü kurum ve dairelere sorması, zabıta vasıtasıyla da adres araştırması yaptırması zorunluluğu getirilmiştir.

İş sahipleri tarafından noterliklerde ilanen tebligat yapılmasının talep edilmesi halinde;
Tebligat Kanununun 28. maddenin 3. fıkrasının ilk cümlesi gereğince, öncelikle muhatabın adresinin meçhul olduğunun tebliğ memuru tarafından mahalle veya köy muhtarına şerh verdirilmek suretiyle tespit edilmesi,
Aynı fıkranın 4829 sayılı Kanunla değiştirilen ikinci cümlesi uyarınca da noterin, muhatabın adresini gerekli gördüğü resmî veya özel kurum ve dairelerden sorması ve zabıta vasıtasıyla da tahkik ve tespit ettirmesi,
Araştırma sonunda muhatabın adresinin saptanamaması durumunda, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 28 - 31 ile Tebligat Tüzüğünün 46 - 50 nci maddelerinde açıklandığı şekilde ilanen tebligat yoluna gidilmesi,
gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini ve buna göre işlem yapılmasını rica ederim.

Saygılarımla,

BAŞKAN
Hasan YENİ
(İstanbul 28. Noteri)"
Old 21-05-2009, 20:55   #7
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayın Av. Ö.Erol Yavuz, eklediğiniz genelge için teşekkür ederim. Saygılarımla.
Old 22-05-2009, 10:45   #8
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Saim
Sonuç olarak kanaatime göre; sermaye borcunun borçlusu, hisse devri şirket tarafından kabul edilip pay defterine işlendiği tarihten itbaren sermaye payını devralan kişidir.

Bence asıl problem bunun aksine hisse devir sözleşmesinde bir hüküm varsa ortaya çıkar. Yani devreden ortak, sermaye borcundan dolayı şirkete karşı sorumlu kalacak, devralan mesul tutulmayacaktır şeklinde hüküm varsa; sıkıntı çıkacaktır. Böyle bir sözleşme ilk bakışta taraflarını bağlar gibi görünse de, sözleşmeyi tanıyıp, pay defterine işleyen şirketin, sözleşme koşullarına onay verdiği de ileri sürülebilir ve kıyamet o zaman kopar.

Sayın Saim,

Anasözleşme hükümlerine göre sermaya koyma borcu X 'e ait iken,X bu hissesinin yarısını henüz sermaye koyma borcunu yerine getirmeden Y'ye devretmiştir.Şirket bu deviri onaylamıştır.Ancak ana sözleşmede değişiklik yapmayı ve sermaye koyma borcundan hisse devir oranında devir alan ortağın sorumlu olduğu karar altına almayı da atlamıştır.

Dolayısıyla şirket ana sözleşmesinde sermaye koyma borcunun tamamı X'e ait görünmektedir.Y'nin bu sözleşme hükümlerine göre sorumluluğu yoktur.Şimde x hem devir ettiği hisse bedeli hem de kendi hissesi kadar sermaye koyma taahhüdü altında olup Y'ye başvurulamamaktadır.

X ve Y yabancıdır.Şirket ana sözleşmesinde TC adresleri bildirmelerine rağmen iki ihtar prosedürü yerine getirilemiyor.Tüm bunlar bir yana TTK ."İhtarın muhatabına ulaşmasını aramaktadır".Yani bu tebligat ya muhatabına ulaşacak ya da kanunen ulaşmış sayılacaktır!

Sayın Ö.Erol Yavuz'un yol göstermeleri doğrultusunda ilanen tebligat deneyeceğim.Kendisine çok teşekkür ederim.

Neden noterler kanuni bir talebi yapmak için (genelgeye rağmen ) bin dereden su getirirler anlamış değilim!!

Saygı ve teşekkürlerimle
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ortağın Sermaye Koyma Borcunu Yerine Getirip Getirmediğini Nasıl Öğrenebiliriz ? concept Meslektaşların Soruları 9 09-01-2018 10:07
Anonim Şirketlerde sermaye koyma borcu-apel-pay devri Yalçınkaya Meslektaşların Soruları 0 29-12-2008 16:55
anonim şirketlerde ani kuruluşta sermaye borcunun yerine getirilme zamanı yavuzselimaydın Meslektaşların Soruları 0 24-10-2008 10:53
Sermaye borcunun imkansızlık nedeniyle ödenemesi ve sonuçları Av.Mehmet Saim Dikici Meslektaşların Soruları 6 03-07-2007 18:33


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05670595 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.