Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Miraçılar arası müdahalenin meni

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 07-01-2009, 15:20   #1
Av. Fatma B

 
Varsayılan Miraçılar arası müdahalenin meni

Olayda dede vefat ediyor geriye 9 mirasçı kalıyor bunlardan bir tanesi miras kalan mallardan bir kısmı olan 2 tane evin kirasını baba öldükten sonra almaya devam ediyor ve geriye kalan diğer 8 mirasçıya paylarını vermiyor. Şimdi burada ecri misil ve müdahalenin men'i davası açmak istiyorum. Kafama takılan 2 konu var; 1- Bana 8 mirasçıdan sadece 3 ü vekalet verdi müdahalenin meni ve ecri misil davası için, diğer kardeşler kiraları alan kardeşle kötü olmak istemiyorlarmış, bu durumda taraf ehliyeti yönünden mahkemenin reddi söz konusu olur mu? 2- Mirasçılar arası müdahalenin men'inin ve ecri misil istenmesi durumunda Yargıtayın görüşü red vereceği yönünde diye duydum ama karar bulamadım. Kanundaki yeni düzenlemeden sonra da bu kural geçerli mi? Öyle ise haklarını almak isteyenlere haksızlık olmuyor mu?
Old 07-01-2009, 15:43   #2
FYLOZOF

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,müdahalenin men-i yerine, izale-i şuyuu davası açın ve herkes kendi payına düşen hissesini alsın.
İzale-i şuyuu davasını mirasçılardan herhangi biri açabilir.
Yine ecrimisil talebine gelince, iki müvekkiliniz için ecrimisil davası açın, (ecrimisil davalrında son 5 yıllık süre için talepte bulunabilirisniz) müvekkillerin hissesine düşen miktarı talep edin.
Old 07-01-2009, 15:57   #3
DURU25

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım 2 şekilde de talep de bulunabilirsiniz,ekli karar işinize yarayacaktır.

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/2075

K. 2005/2504

T. 10.3.2005

• ECRİMİSİL DAVASI ( Murisin Ölümü ile İntikal Eden Yerlerden Hissesine Düşen Kira Bedelinin Ödenmemesi Nedeniyle )

• İNTİFADAN MEN KOŞULU ( Paydaşların Birbirlerinden Ecrimisil İsteyebilmesi için Kural Olarak Bu Şartın Gerçekleşmesinin Gerekmesi )

• İŞTİRAK HALİNDE MÜLKİYET ( Paydaşların Birbirlerinden Ecrimisil Talep Edebilmesi için İntifadan Men Koşulunun Gerçekleşmiş Olmasının Gerekmesi )

• İNTİFADAN MEN ŞARTININ İSTİSNASI ( Doğal Ürün Veren Taşınmazlar-Hukuksal Semere Elde Edilen Taşınmazlar ile Fiili Paylaşım Yapılan Taşınmazlarda İstenilen Ecrimisilde Bu Şartın Aranmaması )

• PAYDAŞLAR ARASINDA ECRİMİSİL ( Kural Olarak Paydaşlar İntifadan Men Edilmedikçe Birbirinden Ecrimisil İsteyememeleri-İntifadan Men Koşulunun Gerçekleşmesi ise Taşınmazdan Yararlanma İsteminin Karşı Tarafa İletilmesi ile Olması )

4721/m.994,995

ÖZET : Ecrimisile konu edilen taşınmazlarda taraflar paydaştır. Paydaşlar ( kural olarak )intifadan men edilmedikçe birbirinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi ise taşınmazdan yararlanma isteminin karşı tarafa iletilmesi ile oluşur. Bu kuralın bir takım ayrıcalıkları vardır ki bunlar; ecrimisil istenen taşınmazın ( bağ-bahçe gibi )doğal ürün veren ya da kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu taşınmazın tamamında hak iddia ve diğerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine daha evvel bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi ve benzeri davalar açılması halleridir.
DAVA : Dava dilekçesinde 5.000.000.000 lira ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili dilekçesi ile; murisin ölümü ile davacı ve davalılara intikal eden bir dükkan ile üç daireyi davalıların kiraya vermek suretiyle kullandıklarını, murisin ölümünden beri kendi hissesine düşen kira bedelini ödemediklerini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutularak 1.5.1998 tarihinden beri teraküm eden 5.000.000.000 lira ecrimisilin faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili ise; söz konusu binada 6 daire ile 2 dükkan bulunduğunu, murisin sağlığında davacı ve kardeşleri olan davalılara birer daire ve muriste de bir daire kalmak üzere taşınmazların fiilen paylaşıldığını, ancak davacının fazladan bir dükkan daha kullandığını, murisin ve eşinin ölümü ile fiilen paylaşılmayan bir daire ile iki dükkanın bulunduğunu, davacının diğer hissedarlardan izinsiz olarak bir dükkanı fazladan kullanması nedeni ile ecrimisil isteyemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacının davaya konu bağımsız bölümlerden yararlanmasının davalılar tarafından engellendiğinin kanıtlanamadığı, yine davacının bu taşınmazlardan hak talebinde bulunduğuna dair ihtarnamenin de keşide edilmediği gerekçesi ile davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Ecrimisile konu edilen taşınmazlarda taraflar paydaştır.Paydaşlar ( kural olarak )intifadan men edilmedikçe birbirinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi ise taşınmazdan yararlanma isteminin karşı tarafa iletilmesi ile oluşur.
Bu kuralın bir takım ayrıcalıkları vardır ki bunlar; ecrimisil istenen taşınmazın ( bağ-bahçe gibi )doğal ürün veren ya da kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu taşınmazın tamamında hak iddia ve diğerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine daha evvel bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi ve benzeri davalar açılması halleridir.
Somut olayda ise; muris ve eşinin ölümünden sonra bir daire ile iki dükkanın fiili paylaşım dışında kaldığı ve kira bedellerinin tüm hissedarlar arasında paylaşıldığı davalı vekili tarafından ileri sürüldüğüne göre, bu taşınmazların kiraya verilerek tasarruf edildiği açıktır. Kaldı ki taraflar arasında davaya konu taşınmazlara ilişkin olarak daha önce ecrimisil ve ortaklığın giderilmesi davalarının da açıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece; muristen intikal eden müşterek taşınmaz malların kullanma biçimi hakkında bütün paydaşların iştiraki ile bir anlaşma yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise davaya konu taşınmazların bu anlaşma kapsamında olup olmadığı, anlaşma kapsamında ise davacıya bırakılan kısımlar tespit edilerek, bu yerlere davalı tarafın anlaşmaya aykırı bir tecavüzlerinin bulunup bulunmadığı yöntemince araştırılmalıdır.
Öte yandan, tüm paydaşların katılımı ile yapılmış bir taksim sözleşmesi yok, ya da davaya konu bir kısım taşınmazların davalı tarafın iddiası gibi fiili taksimin dışında kaldığı anlaşılır ise; daha önce davalılar tarafından davacı aleyhine açılan ecrimisile ilişkin dava dosyasının da incelenerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.3.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 07-01-2009, 15:59   #4
DURU25

 
Mesaj

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2002/1-439
K. 2002/478
T. 5.6.2002
• EL ATMANIN ÖNLENMESİ ( Paylı Mülkiyette Taşınmazdan Yararlanamayan Paydaşın Engel Olan Öteki Paydaşın Payına Vaki El Atmanın Önlenilmesini Her Zaman İsteyebilmesi )
• ECRİMİSİL ( Paylı Mülkiyette Taşınmazdan Yararlanamayan Paydaşın Engel Olan Öteki Paydaşın Payına Vaki El Atmanın Önlenilmesini Her Zaman İsteyebilmesi )
• İŞTİRAK HALİNDE MÜLKİYET ( Paydaşlardan Birinin Öteki Paydaşların Olurunu Almadan Tek Başına Ortak Taşınmazdan Yararlanmasına Engel Olan Paydaş Aleyhine Elatmanın Önlenmesi Davası Açması )
• TAKSİM VEYA ŞUYUUN SATIŞ YOLUYLA GİDERİLMESİ ( Payından Az Yer Kullandığını İleri Süren Paydaşın Sorununu Elatmanın Önlenmesi Davası İle Çözememesi )
• PAYDAŞLAR ARASINDAKİ EL ATMANIN ÖNLENMESİ DAVASI ( Tüm Paydaşları Bağlayan Harici Bir Taksim Sözleşmesi Olup Olmadığının Belirlenmesi )
743/m.908
2644/m.26
743/m.634
818/m.213
ÖZET : Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta iştirak halinde mülkiyette dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan paydaş aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyuun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.

Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.

Bu bağlamda, müşterek mülkiyete konu taşınmazların ayrı ayrı mütalaa edilerek paydaş veya paydaşlara müstakil taşınmazların bırakılması yukarıda değinilen anlamda fiili kullanma biçimi olarak kabul edilemez. Diğer bir deyişle fiili kullanma biçimi aynı taşınmaz için tüm paydaşları bağlar şekilde ortaya çıkmış ise hukuki himaye görür.

DAVA : Taraflar arasındaki "elatmanın önlenmesi ve ecrimisil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Giresun Asliye 1.Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 26.5.2001 gün ve 2000/87 E- 2001/58 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 26.6.2001 gün ve 2001/6147-7715 sayılı ilamı ile; ( ...Dava, paydaşlar arasında çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, davalıların rızai taksimde kendilerine düşen yer dışında başka bir bölüme müdahalelerinin bulunmadığı; taşınmazda, kullanılmayan ve davacının payına isabet eden miktardan daha geniş bir alanı kapsayan boş kısım bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Nevarki, verilen hükmün yasaya ve yerleşmiş içtihatlara uygun olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur.

Bilindiği üzere; Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta iştirak halinde mülkiyette dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan paydaş aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyuun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.

Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 634, B.K.nun 213, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne varki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen )bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyuun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " akte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.

O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.

Bu bağlamda, müşterek mülkiyete konu taşınmazların ayrı ayrı mütalaa edilerek paydaş veya paydaşlara müstakil taşınmazların bırakılması yukarıda değinilen anlamda fiili kullanma biçimi olarak kabul edilemez. Diğer bir deyişle fiili kullanma biçimi aynı taşınmaz için tüm paydaşları bağlar şekilde ortaya çıkmış ise hukuki himaye görür.

Somut olaya konu taşınmazın davacı, davalılar ve dava dışı paydaşlar adına tapuda kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Bunun yanısıra tüm paydaşları bağlayan bir fiili kullanım biçiminin oluşmadığı sonucuna da varılmaktadır. Esasen boşluk olarak bırakılan bölümün dava dışı paydaşların payına bağlantılı olduğu yolunda bilirkişiler beyanda bulunmuşlardır. Öyle ise taşınmazın büyük kısmını tel örgü ile çevirip münhasıran kendi yararlarına bırakmaları davalıların davacıyı taşınmazdan tümüyle men etme iradisini ortaya koyar.

Hal böyle olunca, intifadan ( yararlanmadan )men olgusunun dosya içeriği ve toplanan delillerle gerçekleştiği gözetilerek davacının payına vaki elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir... )gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 5.6.2002 gününde yapılan 2.görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
müdahalenin meni ahmetyılmaz Meslektaşların Soruları 0 28-06-2008 12:45
müdahalenin meni ve ecrimisil gogolos Meslektaşların Soruları 1 14-04-2008 21:55
Müdahalenin Meni Davası Harç sailor1981 Meslektaşların Soruları 3 26-10-2007 09:05
fuzuli işgal-müdahalenin meni bsdbsdbsd97 Meslektaşların Soruları 4 03-03-2007 15:20
Müdahalenin Meni Viyola Meslektaşların Soruları 2 29-09-2006 20:39


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06695700 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.