Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Eylemlİ Uyma !!!

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-06-2008, 13:14   #1
ozkaynak

 
Varsayılan Eylemlİ Uyma !!!

Sevgili meslektaşlarım merhabalar..
Uzun süredir sıkıntısını yaşadığımız bir konu var. Ve ne yazık ki bu konuda bir fikir birliği olmadığı gibi, tatmin edici bir kaynak da bulunmuyor. Konu eylemli uyma ile ilgili.. Şu şekilde;

Bir fabrika ile yetkili bayisi arasında jeneratör alımından dolayı ve garanti belgelerinin verilmemesinden dolayı itilaf doğar. Yetkili bayi bu nedenle akdin feshi davası açar.
Dava, kabulle neticelenir.
Davalı fabrika konuyu temyize götürür.
19.Hukuk; (diğer dairelerin farklı yönde pek çok kararı olsa da) olaya sadece şekli bakarak TTK 25/3 gereği öngörülen sürelerde ayıp ihbarı yapılıp yapılmadığı üzerinde durulmadan eksik inceleme ile karar verildiği gerekçesiyle hükmü bozar. Doğaldır, karar düzeltme ile sonuç değişmez.
Yerel Mahkeme; ilk kararında direnir. Ayıp ihbarı süresindedir der. Ayıp ihbarı, tanık beyanlarıyla yapılmıştır der.
(Davacı, davalının yetkili bayii olduğu için ticari iş yaşamında
bayilikten olmamak için ihtarname ile bu bildirimi yapamaz ve fakat pek çok kez firma yetkilieri bu konuyu ihbar eder. Yerel Mahkeme pek çok daire kararını da emsal alarak sözlü ihbarı kabul eder)
Karışıklık bundan sonra başlar: direnme ile dosya önüne gelen YHGK; bu direnme kararı değildir; eylemli uymadır der, dosyayı 19 HD.ne gönderir.
19 HD, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı gerekçesiyle hükmü bozar.
Karar düzeltmede durum değişmez.
Ve şimdi Yerel Mahkeme yeni duruşma günü verir fakat davaya bakan yargıcımız bu aşamada artık direnme kararı veremeyeceğini söylüyor. Bunu da eylemli uyma kararına dayandırıyor. Direnme kararı verirse soruşturma bile geçirebileceğini söylüyor.
Diğer asliye hukuk mahkemesi hakimimiz ise şu an direnme kararı
verilmesinde bir sakınca olmadığını söylüyor.
Bizce de şu an direnme kararı verilmesinde sakınca yok gibi zira aksi halde Mahkeme yargıcının direnme ve dosyanın HGK'na gitme şansı ortadan kalkmış gibi olmuyor mu?..
İki hakimimiz de yaş haddinden emekli olmak üzere olan ve bilgileri çok iyi olan yargıçlarımız.
Fakat sorum şu: Bu halde yani yapacağı yeni yargılamada Yerel Mahkeme direnme kararı veremez mi?...
Old 26-06-2008, 21:40   #2
DeryaK

 
Karar

Sayın Meslektaşım.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda incelenmiş usûlüne uygun bir direnme kararı olmadığından,ikinci bozma kararıda 19. H.D.nin kararıdır.

Bu karara karşı ilk derece mahkemesinin direnme hakkı vardır.

İlk derece mahkemesi hâkimi,bu dosyaya direnme kararı vermekle,soruşturma geçirmez.Zira Özel Daire kararına karşı bir direnme söz konusu olup,HUMK.nun 439. maddesine uygun bir karardır.

Kolaylıklar dileğiyle.
Old 27-06-2008, 14:55   #3
Hasan Coşkun

 
Varsayılan

Yerel mahkeme HGK NIN kararına göre eylemli uyma kararı vermiş ve bu karar özel daireye gönderilip bozulduğuna göre uyma doğrultusunda işlem yapılmadığından bozulmuştur.Yerel mahkeme uyma doğrultusunda işlem yaptığını ve fakat daireyle bu konuda uyuşmazlığa düştüğünü belirterek direnme kararı verebilir.Bu direnme kararını temeli bozmaya eylemli uyma olmayıp,uyma doğrultusunda işlem yapılıp yapılmadığı daha geniş bir anlatımla uyma kararından sonraki hukiki yorum ve kanıtların değerlendirilmesidir.Dolayısıyla davaya bakan yargıcın direnmememe gerekçesinin dayanağı hatalıdır.
Old 27-06-2008, 15:05   #4
Hasan Coşkun

 
Varsayılan

Bu arada Türk hukuk uygulamasında bu kadar çok içtihat farklılığı,çözümlenmemiş hukiki meseleler,belli kalıpların dışına çıkamama herşeyi o kalıplara sokmaya çalışma varken adaletimiz tamamen şansa kalıyor.
Old 05-07-2008, 04:09   #5
DeryaK

 
İnceleme

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

E:2001/13-1003
K:2001/763
T:24.10.2001

Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Malatya Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 27.2.2001 gün ve 2000/533-2001/67 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 16.5.2000 gün ve 2000/4752-4795 sayılı ilamı ile, ( ...Davacı, ihale sonucunda düzenlenen sözleşme uyarınca reçel teslim eden davalı şirketin, garanti süresi içinde bozulanları bildirime rağmen yenileriyle değiştirmediğini, o nedenle daha önce şirketi temsilen sözleşmeyi imzalamış olan Cemalettin Akgün aleyhine tazminat davacı açıldığını ancak davanın husumet yönünden reddine karar verilip kesinleştiğini, o davada alınan bilirkişi raporuna göre zarar miktarının 1.311.286.685 TL. olduğunu ileri sürerek, bu miktar tazminatın davalı şirketten tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davaya Saniye Akgün tarafından verilen cevap dilekçesinde, davalı şirketin davadan önce 13.6.1996 tarihinde tasfiye edildiği bildirilmiştir.

Mahkemece, davalı şirketin davadan önce tasfiye edilmiş olması nedeniyle, dava tarihinde tüzel kişiliği bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davalı Akgünler Kollektif Şirketi'nin, davacıya mal tesliminde bulunduktan sonra ve eldeki davanın açılmasından önce 13.6.1996 tarihinde tasfiye edilerek ticaret sicilindeki kaydının silindiği uyuşmazlık konusu değildir. Tüzel kişiliğin sona ermesiyle birlikte, davada taraf olma ehliyeti de sona erer ve ilke olarak, varlığı son bulmuş tüzel kişiye karşı dava açılamaz. Ne var ki, hiç kimsenin, sona erdiğini bildiği bir şirket aleyhine dava açmayacağı karinesinden hareketle, bunun bir yanlışa dayalı bulunduğu kabul edilmek suretiyle tüzel kişiliğinin sona ermesine rağmen şirket aleyhine dava açılması durumunda eğer üzerine son bulan tüzel kişiliğin borçlarından dolayı yasal halefiyet ya da kollektif şirket ortakları olduğu gibi, ortakların yasal sorumlulukları mevcutsa, davanın salt bu nedenle reddedilmesi üzerine borçlardan sorumluluğu bulunan kişiler aleyhine davaya devam edilmesi Usul ekonomisi kurallarına daha uygun düşer. Burada, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 80. Maddesi çerçevesinde, davacı tarafa, tüzel kişiliği son bulmuş şirket aleyhine dava açmak şeklindeki yanlış işlemini düzeltme ve boylece, yasal sorumluluk altındaki ortaklara karşı davaya devam edebilme olanağının tanınması gerekir. Türk Ticaret Kanunu'nun 179. Maddesi hükmu uyarınca, herhangi bir sebeple varlığı sona eren kollektif şirketin borçlarından dolayı, ortakları hakkında dava acılabilir. Mahkemece, davacıya, hukuki varlıgı sona ermiş olan sirketin yasal sorumluluk altındakı ortaklar hakkında davaya devam etme olanak ve yetkisi tanınarak, yargılamaya devamla, ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar, verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddedilmiş olması, usule aykırı olup, bozma nedenidir... ) gerekçesiyle bozularak geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, davalı şirket tarafından sözleşme uyarınca davacı Bakanlığa teslim edilen reçellerden, garanti süresi içinde bozulanların, talebe rağmen yenileriyle değiştirilmemesinden ve bunlar için sonradan yeni bir ihale yapılarak daha fazla bedel ödenmesinden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Yerel mahkemenin davalı şirketin davadan önce tasfiye edildiği ve tüzel kişiliğinin sona erdiği, o nedenle taraf ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle verdiği, davanın husumet yonünden reddine dair karar, Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur.

Mahkemece, bozmadan sonraki 24.10.2000 günlü ilk duruşmada, bozmaya uyulup uyulmaması konusunda herhangi bir karar verilmeden, davalı şirketin tuzel kişiliğinin sona erdiği, ancak ortakların sorumluluğunun devam ettigi belirtilmek suretiyle, sirket ortaklarının açık adreslerinin tespiti icin Ankara Tıcaret Sicili Memurluğu'na yazı yazılması yolunda ara kararı tesis edilmiş; 21.12.2000 günlü sonraki duruşmada, bu yazıya gönderilen cevap okunduktan sonra, davalı şirketin ortaklarından Saniye Akgün'ün vekiline, diğer ortakların isim ve adreslerini bildirmesi ve dilediği takdirde onların vekaletnamelerini sunması için süre verilmiş; takip eden 27.2.2001 günlü duruşmada ise, bozmaya uyulup uyulmaması konusunda daha önce bir karar verilmediği tutanağa geçirilip, tarafların bu yoldaki beyanları alındıktan sonra, önceki kararda direnilmesi yolunda hüküm kurulmuştur.

Bozma kararındaki gerekçeye sonuçta yapılması gereken iş olarak gösterilen yönler gözönünde tutulduğunda, yerel mahkemenin yukarıda değinilen 24.10.2000 ve 21.12.2000 günlü ara kararlarının, bozmaya eylemli uyma niteliğinde bulunduğu açıktır.

Bu durumda ortada varlığından söz edilebilecek bir direnme kararı mevcut olmayıp, bozma gerekçesi doğrultusunda gereken araştırmalar yapıldıktan, eş söyleyişle bozmaya eylemli olarak uyulduktan sonra tesis edilmiş yeni bir hüküm bulunmaktadır.

Bu nedenle, dosya, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmelidir.


SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 13. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 24.10.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İdarenin iptal kararına uyma zorunluluğu ve tazminat Av. Eugen Huber Meslektaşların Soruları 2 31-07-2007 12:05
Deniz taşımasında taşıyıcının, gönderenin emir ve talimatlarına uyma zorunluluğu Av.E.Fırat Kuyurtar Meslektaşların Soruları 10 20-04-2007 16:47


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04254389 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.