Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Hukuk El Atmada Yeni Daniştay Karari

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-03-2016, 15:20   #1
pallanco

 
Varsayılan Hukuk El Atmada Yeni Daniştay Karari

T.C.
Danıştay 6. Dairesi
E: ……
K: ……


Temyiz Eden (Davalı) : ……… Belediye Başkanlığı-İZMİR
Vekili :

Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili : …….

İstemin Özeti : İzmir ... İdare Mahkemesince verilen 16/04/2015 tarihli, E:2014/…., K:2015/…. sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : ………….

Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, İzmir İli, …….. İlçesi, ……. Mahallesi, ……… Mevkii, …… pafta, ……. ada, ……. parsel sayılı davacının mülkiyetindeki 290 metrekare taşınmazın imar planında "yol ve otopark" olarak öngörülen kullanım amacı doğrultusunda kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kullanılamamasından kaynaklı oluştuğu iddia edilen, 192.850,00 TL'nin davalı idareye başvuru tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranı ile tazminine karar verilmesi istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden yürürlükteki imar planında tamamı otopark ve yol olarak kalan toplam 290.00 m² yüzölçümlü davaya konu ……. İlçesi, …. Mahallesi, …. ada, ….. nolu parselin dava tarihi (14.01.2014) itibarıyla tamamının rayiç değerinin 192.850,00 TL olarak tespit edildiği, davacının 11.03.2015 tarihinde kayda giren ıslah dilekçesi de dikkate alınarak talebi doğrultusunda 192.850,00 TL tazminatın taşınmazın tapuda davalı idare adına devir ve tescilinde, kamulaştırma bedeli olarak esas alınmak üzere davalı idarece davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, bu karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Anayasanın 35. maddesinde: "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." kuralına yer verilmiş, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını düzenleyen 13. maddesinde ise, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.

Keza Anayasanın 90. maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 nolu Ek Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde de: "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir." hükmü yer almıştır.

Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin 29.12.1999 gün ve E:1999/33, K:1999/51 sayılı kararıyla; 3194 sayılı İmar Kanununun 13. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları iptal edilmiş, iptal kararının gerekçesinde: "Çağdaş demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunup onları büyük ölçüde kısıtlayan veya tümüyle kullanılamaz hale getiren sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaştığı kabul edilemez. Demokratik hukuk devletinin amacı kişilerin hak ve özgürlüklerden en geniş biçimde yararlanmalarını sağlamak olduğundan yasal düzenlemelerde insanı öne çıkaran bir yaklaşımın esas alınması gerekir. Bu nedenle getirilen sınırlamaların yalnız ölçüsü değil, koşulları, nedeni, yöntemi, kısıtlamaya karşı öngörülen kanun yolları hep demokratik toplum düzeni kavramı içinde değerlendirilmelidir. Özgürlükler, ancak ayrık durumlarda ve demokratik toplum düzeninin sürekliliği için zorunlu olduğu ölçüde sınırlandırılabilmelidir.


Demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamanın, bu sınırlamayla güdülen amacın gerektirdiğinden fazla olması düşünülemez.

Demokratik hukuk devletinde güdülen amaç ne olursa olsun, kısıtlamaların, bu rejimlere özgü olmayan yöntemlerle yapılmaması ve belli bir özgürlüğün kullanılmasını önemli ölçüde zorlaştıracak ya da ortadan kaldıracak düzeye vardırılmaması gerekir.

3194 sayılı Yasanın 13. maddesinin itiraz konusu birinci fıkrasında imar planlarında, resmi yapı, okul, cami, yol, meydan gibi umumi hizmetlere ayrılan yerlerin, imar programına alınıncaya kadar mevcut kullanma şeklinin devam edeceği öngörülmüştür. Yasa'nın 10. maddesinde de belediyelerin, imar plânlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde bu planı uygulamak üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlayacakları belirtilmiş, ancak Yasa’da bu plânların tümünün hangi süre içinde programa alınarak uygulanacağına ilişkin bir kurala yer verilmemiştir. 13. maddenin birinci fıkrası uyarınca imar planlarında umumi hizmetlere ayrılan yerlerin mevcut kullanma şekillerinin ne kadar devam edeceği konusundaki bu belirsizliğin, kişilerin mülkiyet hakları üzerinde süresi belli olmayan bir sınırlamaya neden olduğu açıktır.

İmar plânlarının uygulamaya geçirilmesindeki kamusal yarar karşısında mülkiyet hakkının sınırlanmasının demokratik toplum düzeninin gerekleriyle çelişen bir yönü bulunmamakta ise de, itiraz konusu kuralın neden olduğu belirsizliğin kişisel yarar ile kamu yararı arasındaki dengeyi bozarak mülkiyet hakkını kullanılamaz hale getirmesi, sınırlamayı aşan hakkın özüne dokunan bir nitelik taşımaktadır.

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi de 23.9.1981 günlü Sporrong ve Lonnroth kararında, kamulaştırma izni ile inşaat yasağının uzun bir süre için öngörülmüş olmasının, toplumsal yarar ile bireysel menfaat arasındaki dengeyi bozduğu sonucuna varmıştır.

Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 13. ve 35. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir." nitelemelerine yer verilmiştir.

Diğer taraftan, Anayasa Mahkemesinin sözü edilen kararında da atıf yapılan İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin 23.09.1982 gün ve 7151/75 sayılı Sporrong ve Lönnroth – İsveç kararında ise Mahkeme; başvurucuların taşınmazlarının uzun bir süre inşaat yasağı kapsamında tutulmasını ve bu sürede kamulaştırma yapılmamasını mülkiyet hakkına müdahale olarak kabul etmiş, bu durumun müdahaleyi ağırlaştırdığı kanaatine vararak, kararın devamında, başvurucuların mülkiyet haklarını kullanmalarının Sporrong Miras Şirketi olayında toplam 25 yıl, Bayan Lönnroth olayında on iki yıl engellendiğini, bu bağlamda uzatılmış yasakların mülk sahipleri üzerinde yarattığı olumsuz sonuçları hukukun üstünlüğü ile yönetilen bir Devlette olması gereken durumla bağdaştırılabilir görmediğini kaydetmiş, bu yasakların yarattığı durumun mülkiyet hakkının korunması ile genel menfaatin gerekleri arasında sağlanması gereken dengeyi bozduğunu, başvurucuların hukuki durumlarının gerekli dengenin bulunmamasına yol açtığını vurgulamış, sonuçları inşaat yasakları ile ağırlaştırılmış olan kamulaştırma izinlerinde (izin verilmemesi) her iki başvurucu yönünden Birinci Protokolün 1. maddesinin ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır.

Yukarıda özetlenen Anayasa Mahkemesi kararında atıf yapılan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 23.09.1982 gün ve 7151/75 sayılı Sporrong ve Lönnroth – İsveç kararı incelendiğinde, zarar/tazminat olgusunun mülkiyet hakkının geçmişte belirli bir süre engellenmiş olması ile ileriye yönelik olarak belirsiz bir süre engelleme durumunun mülkiyet sahibinde meydana getirdiği mağduriyet çerçevesinde şekillenmesi sonucu başvurucular yönünden ihlal kararı verildiği anlaşılmaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden, ….. İli, …… İlçesi, ….. Mahallesi, ….. Mevkii, ….. pafta, ….. ada, ….. parsel sayılı davacının mülkiyetindeki 290 metrekare taşınmazın 25.5.1984 tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planında "yol ve otopark alanında" kaldığı, parselasyon işlemi yapılmadığı, davacının uyuşmazlık konusu taşınmazla mülkiyet bağının ise 11.06.2012 tarihli satış işlemi ile kurulduğu, taşınmazın imar planında yol ve otoparkta kaldığından bahisle taşınmazın amacı doğrultusunda kamulaştırılması amacıyla davalı idareye yapılan 30.10.2013 tarihli başvurunun zımnen reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bakılan davada, davacının mülkiyet hakkını kullanamamaktan yakınarak, tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmakta ise de; esasen davacının uyuşmazlık konusu taşınmazı edindiği tarih itibari ile taşınmaz için kısıtlılık durumunun mevcut olduğu, yukarıda belirtilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararında belirtilen mülkiyet hakkının geçmişte belirli bir süre engellenmiş olma durumunun eski malikler açısından gerçekleşmiş olmasına karşın, 11.06.2012 tarihli satış işlemi sonucu taşınmaz üzerindeki kısıtlılık halini bilerek mülkiyet sahibi olan davacı açısından kısıtlılık halinden kaynaklanan ve tazminatı gerektirir mağduriyetinin ve mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir zaman diliminde kısıtlanması durumunun gerçekleşmediği görülmektedir.


Bu durumda, İdare Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken, tazminat talebinin kabulüne ilişkin temyize konu mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, İzmir …. İdare Mahkemesince verilen 16/04/2015 tarihli, E:2014/…., K:2015/…. sayılı kararın BOZULMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 01/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Şimdi bu karara karşı ne yapmalı ? yorum ve önerilerinize açığım.
Old 07-03-2016, 09:28   #2
Av.Can

 
Varsayılan

Hukuki el atma olan taşınmazları ucuza satın alıp dava açıp menfaat elde etmek isteyen çok sayıda kişi var. Sanırım bu kötüniyete dur demek için bu karar çıktı.

Önceki maliklerin dava hakkı saklı bu karara göre.
Old 07-03-2016, 10:33   #3
yasin.sezer

 
Varsayılan

burada iki hususu ayrı değerlendirmek gerekir.
1-mülkiyetinden devrinden önceki zaman dilimine ait tazminat talepleri. Bu talep 2577 sayılı kanunda belirtilen süreler dolmamışsa dava edilebilir.
2- mülkiyetin devrinden sonraki tazminat talepleri.
bu noktada, karardan anladığım kadarıyla mahkeme İmar Kanunundaki beş yıllık sürenin dolmadığı gerekçesiyle böyle bir karar vermiş. ancak, söz konusu alan İmar Planının yapıldığı tarihten beri kamulaştırma yapılmadığından ve şayet fiili olarak ta yol olarak kullanılmaya devam edildiğinden bahisle ilk derece mahkemesinde direnme kararı vermesi talep edilebilir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
DANIŞTAY KARARI Arıyorum Av.Rıdvan Ergün Meslektaşların Soruları 0 23-01-2015 16:07
Daniştay Karari Ariyorum bkartal Meslektaşların Soruları 1 08-10-2014 15:14
Daniştay Karari RuzgarEzel Meslektaşların Soruları 2 28-05-2014 13:27
Daniştay Karari Av.Mehmet_Ali Meslektaşların Soruları 2 28-05-2009 19:46
daniştay karari Av.Mehmet_Ali Meslektaşların Soruları 1 31-03-2009 23:29


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04398108 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.