Meşru Müdafaada Sinir Aşilmiş Midir?

Müvekkille husumet içinde olan kişi akrabalarını toplayarak müvekkili dövme planı hazırlarlar. Olay günü toplaşan kişiler müvekkili dövmeye kalkışırlar ve darp ederler. Müvekkilin bu esnada boğazını sıkan biri müvekkil nefes alamadığını belirttiği esnada eline geçirdiği cismi boğazını sıkan kişiye sallamaya başlar. Cismin bıçak olduğunu anlayan müvekkil boğazını sıkan kişinin bacağından yaralar. 23 aydır tutuklu bulunana müvekkil için ne zaman itiraz etsek itirazımız reddedilir.Ancak burada kanaatimce sınırı aşılmamış bir meşru müdafaa vardır ve hakim bunu gözardı etmektedir.Bununla ilgili Yargıtay Kararları var mı????????

Sayın Meslektaşım,
Sizin de bildiğiniz üzere, meşru müdafaanın kabulü için; gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen bir fiil olmalıdır.
Dosyayı bilmeden ahkam kesmek anlamına gelmemek üzere,somut olayı bu tanımdaki unsurlarla yan yana koyduğunuzda size katılmak mümkündür.
Bununla birlikte, TCK'nın 27/2 maddesi uyarınca "Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez."
Her iki kural ve tutukluluğun 23 ay sürmesi karşısında, acaba "Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama"(TCK md. 87) mı söz konusu? diye sormam gerektiğini düşünüyorum.
Kolaylıklar

Öncelikle cevabınız için teşekkür ederim. Olayımızda neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç olmamakla yaralanan şahıs kısa bir tedavi süreci sonrasında duruşmalara katılıp, normal yaşantısına devam edebilir hale gelmiştir. Sizin de söylediğiniz gibi TCK md. 27/2 doğtultusunda hakimin hareket etmesi gerekirdi. Sonuçta müvekkilin kendi hayatını kurtarmak için yaptığı bir girişim söz konusuydu. Araştırdığım bir Yargıtay kararında; laf dalaşına giren ve 3 TL para üstü vermeyen yolcunun taksiciye bıçak çekmesi sonucunda yakın mesafede bulunan ve göğsüne ateş eden taksiciye TCK md. 27/2 uyarınca ceza verilmeyeceğine hükmedilmiştir.Bu kararla doktrinde meşru müdafaa sınırları genişlemiş oldu yorumları yapılmıştır. Ancak her nasılsa müvekkil hayatını kurtarma güdüsüyle hareket ederken 23 aydır cezaevindedir.
Adalet bunun neresinde...

Şimdi de tutuklama ve devam kararlarının gerekçesini merak ettim.

"isnad edilen suçun vasfına göre devam eden kuvvetli suç şüphesinin varlığına, tutuklama nedenlerinin dosya içinde yer alan bilgi ve belge ve tutanaklar ile soruşturma aşamasında elde edilen bulgulara göre varlığını sürdürmeine, bu belge bilgi ve tutanak içeriklerine göre tutukluluk halinin devamına..."

(Baştan söyleyeyim sizin için değil, ihtiyacı olan makam sahipleri için yazdım)

CMK MADDE 100 - (1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.
(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa."
Yukarıdaki "İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez." kuralının sizin olayınızda başlangıçtaki tutuklama kararına olmasa bile tutukluluğun devamı kararlarına engel olduğunu düşünüyorum.
Benzer konuda Anayasa Mahkemesinin birçok ihlal kararı var. Şu an tutukluluk devam ettiğine göre, eğer son itirazın reddi kararı üzerinden 30 gün geçmedi ise hemen, aksi takdirde ilk verilecek devam kararına itiraz da reddedildiğinde bireysel başvuru yapmanızı önereceğim.
Kolaylıklar

Her defasında itiraz dilekçemizi verelim nasıl olsa reddedilecek diyoruz açıkçası. Son çare olarak Yargıtay Kararları araştırıyoruz konuyla ilgili . Ama son kararları bulup son kez dilekçemizi verdikten sonra reddedilirse tekrardan, önerinize uyacağız. Cevaplarınız için teşekkürler, Kolaylıklar diliyorum...

Sayın Meslektaşım,
Bir hukukçu olarak hicap duysam da yazmak zorundayım ki, hukukun üstünlüğünün özde de geçerli olduğu bir düzende yeni Yargıtay kararları yararlıdır. Ancak (ilettiğiniz koşulları veri kabul etmek koşuluyla) somut olayda tutukluluğun devamı kararı verebilen bir anlayışın Yargıtay kararlarına bakacağını düşünmüyorum.
Çünkü benzer durumları sıklıkla yaşıyorum. Daha dün, sulh ceza hakimliği ve itiraz hakimliği kararlarının gerekçesiz olmasından dolayı bireysel başvuru yapmak zorunda kaldım.
Kolaylıklar.