19-04-2017, 15:55 | #1 |
|
Dayanışma aidatı ile TİS'ten faydalanan işçinin yeni TİS dönemindeki durumu
Üyesi bulunduğum sendikanın üyelerine, meslek alanımla ilgili olarak hukuki konularda fikir veriyorum. (Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler)
İşçi arkadaşlardan bir kaçının ilettiği bir konuyu aşağıdaki gibi değerlendirip, bu kişilere bilgi verdim. Ancak konu hassas olduğu ve bir çok kişiyi ilgilendirdiği için görüşlerinizi almak ve eksiklerimi düzeltmek istiyorum. Durum: a) Önceki TİS döneminde sendikaya dayanışma aidatı ödeyerek, TİS hükümlerinden faydalanan işçi, yeni TİS ile dayanışma aidatı dilekçesini yenilemiş ve iradesini beyan etmiştir. b) Yeni TİS için yapılan görüşmeler uzamış ve imza tarihi, önceki TİS'in bitiminden ileri bir tarihe denk gelmiştir. c) Bu süre boyunca TİS'ten faydalanan sendika üyelik aidatı ve dayanışma aidatı ödeyen işçilerin iş sözleşmesi, süresi biten TİS'in hükümlerine (36ncı maddeye) göre devam ettirilmiştir. d) İmzalanan yeni TİS ile yeni iş sözleşmesinin yürürlük tarihi olarak, bir önceki TİS'in bitişi sonrası tarih olarak belirlenmiştir. e) Bu durumda işveren 2 TİS arasında geçen süre için, yeni TİS hükümlerine göre oluşan maaş, sosyal yardım, ikramiye ve benzeri paraya ilişkin, "ifa edilebilir" haklardan kaynaklanan farkları sendika işçilerine ödemiştir. f) Ancak sendika yönetimi; dayanışma aidatı ödeyerek önceki TİS hükümlerinden faydalanan ve yeni sözleşme sonrası da dilekçesini yenileyen işçilere bu farkı, "geriye dönük haklar ödenmez" diyerek yolu kapatmak istemiştir. Dayanak olarak da 6356 sayılı sendikalar kanunun 39/4 no'lu maddesini göstermişlerdir. (...Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma, talep tarihinden geçerlidir. İmza tarihinden önceki talepler, imza tarihi itibarıyla hüküm doğurur.) Değerlendirme: TİS’den dayanışma aidatı yoluyla yararlanma, başvuru (talep) tarihinden itibarendir. İmza tarihinden önceden de talepte bulunulabilir ama böylesi talepler en erken, ancak TİS’in imzası anından itibaren hüküm doğurur ve yararlanmaya imkan verir. (Akyiğit, 2013:505). Yasa TİS'ten faydalanmayı, bir TİS'in varlığına bağlamıştır. Bu nedenle işçiler için eğer TİS'de özel hükümler yok ise, TİS imza tarihi itibariyle geçerlidir.Ancak önceki sözleşme süresi ile çakışmayacak şekilde, yürürlük tarihini geçmişe yönelik ilerletip, yürürlük tarihini daha önceye almalarını tarafların rızası ile mümkün kılmıştır. Ayrıca TİS ile ek haklar kazananların bu durumları saklı kalmak kaydıyla kanunda işverenin çalışanlar arasında ayrımcılık yapamayacağı net bir şekilde belirtilmiş. (4857 Sy İ.K. Md.5) Gene kanunlarda sendikaya kurma, üye olma veya olmama ve ayrılma kişisel hak hürriyetler kapsamında değerlendirilip, kanunca bu konuda güvence getirilmiştir. (Anayasa 51 ve 6356 Sy. Md.25) Dayanışma aidatının işleyişi: Kanunda işçinin dayanışma aidatının nasıl yapılacağı düzenlenmemiştir. Yazılı yada sözlü olabilmektedir. Yazılı olması, hukuki açıdan ispat imkanı olduğu için tercih edilmektedir. Sendikaya aidat ödenmesi işveren vasıtasıyla olmasından dolayı da bu talep, işverene bildirilmektedir. Dayanışma aidatı ile faydalanma işçinin iradesini ifade edecek şekilde, sözlü veya yazılı olması işverene yapılması gerekmektedir. Kanun talep tarihi konusunda bir sınırlama getirmediği gibi şekli konusunda da sınırlama getirmemiştir. Diğer yandan yazılı olmasının çok daha doğru ve kanıtlanabilir olması açısından tercih edildiği görülmektedir. Ayrıca yeni kanunun bazı eski uygulamaları da değiştirdiği görülmektedir. Mesela 39ncu maddenin 3ncü " Toplu iş sözleşmesinin imza tarihi ile yürürlük tarihi arasında iş sözleşmesi sona eren üyeler de, iş sözleşmelerinin sona erdiği tarihe kadar toplu iş sözleşmesinden yararlanır." bendi ile TİS kapsamı genişletilmiştir. " Bundan böyle, daha önceki Yargıtay kararlarının aksine, toplu iş sözleşmesinde “aksine bir hüküm” bulunmasa bile, artık “imza tarihi ile yürürlük tarihi arasındaki dönemde işyerinden ayrılmış bulunan işçiler ve mirasçıları yeni toplu sözleşme hükümlerinden yararlanabileceklerdir”.Fevzi Demir 14.06.2013 " 6356 sayılı STİSK, toplu iş sözleşmesine taraf işçi sendikasının üyelerinin işyerinde çalışan üyelerinin, toplu iş sözleşmesinden hangi tarihten itibaren yararlanacakları konusunu, m.39/2-3’de düzenlemiştir. STİSK. m.39’da, toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya ilişkin kurallar 2822 sayılı Kanuna paralel biçimde düzenlenmiştir. Maddede, kural olarak, toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyelerinin yararlanacağı vurgulandıktan sonra(STİSK.m.39/1), sözleşmenin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye bulunanların yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanların üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren yararlanacakları (STİSK.m.39/2), 2822 sayılı TİSGLK’ndaki hükümler tekrarlayarak ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere, hüküm, taraf sendikaya üye işçilerin sözleşmeden yararlanmalarının "başlangıç tarihi için temel bir ölçüt getirmekte" ve sözleşmenin imza tarihinde sendikaya üye olanlar ile imzadan sonra üye olanlar arasında bir ayrım yapmaktadır. (Murat Kandemir, TİS uygulama alanı) Sendika üyeleri için tanımlanan bu koşullar, dayanışma aidatı ile TİS'den faydalanan işçiler için ayriyeten tanımlanmamıştır. Onun yerine, 6356 -39/4 md. düzenlemede esas olarak kullanılmaktadır. Ancak yorumlama, bu şekliyle dayanışma aidatı ile TİS'den faydalananlar aleyhine bir durum doğurmaktadır. Çünkü pazarlık süresi uzamış, hatta mahkeme sürecine gitmiş bir TİS için karara varılıp, imzalandığı tarihten sonra varlık kazanmaktadır. Bu yüzden bu süre içinde veya sonrasında yapılan "dayanışma aidatı ile faydalanma talebi", TİS'in varlığı ile geçerlilik kazanmaktadır. Yani daha önce bu talebini yapmış olsa bile, talebi imza tarihi ile geçerlilik kazanmaktadır. Böylece geriye dönük olarak yürürlük tarihi belirlen bir TİS'in "yürürlük tarihi ile imza tarihi arasında kalan zamana ait ücretler ve ilişkili farklar", sendikalı işçilere sağlanırken, aynı süreçte dayanışma aidatı ödeyen işçiler mahrum kalmaktadır. Bu durum, hem işveren açısından, maliyet azalttığı için, hem de sendika açısından üyesi olmayan işçiyi "sendika üyesi olmaya zorladığı" için görmezlikten gelinebilmektedir. Pazarlık sürecinin uzun olması, her iki taraf içinde dolaylı fayda sağlayabilmektedir. Yorum Sonuç: Günümüzde bir çok işçi, Sendika içi yönetim politikaları ve sarı sendikacılık eğilimlerinden dolayı Sendikaları ile bağlarını zayıflatmaktadır. Böylece sendika içi politikalardan ve iç siyasi çekişmelerden uzak kalma yolunu tercih etmektedirler. Bu nedenle "dayanışma aidatı ile TİS'ten faydalanmayı" tercih edenlerin durumu daha dikkatli değerlendirilmelidir. Bu uygulama; A) İşçiye sağlanmış ve Anayasanın 51nci ile 6356'nın 17nci maddesinin 3ncü fıkrasında tanımlanmış kişi özgürlüğüne müdahaledir. İşçinin dolaylı yoldan sendika üyesi olmaya zorlanmasıdır. B) 6356 sayılı kanunun 25nci maddesinin 2nci bendine de aykırıdır. Çünkü işçinin iş kanunun 32nci maddesinden tanımlanmış olan "ücret" kavramına giren konularda, toplu iş sözleşmesi hükümleri dolaylı yoldan kısmi süre için uygulanmamasıdır. Burada TİS'ten aidat ödeyerek faydalanmayı, 3 açıdan ele almakta fayda var. 1) İlki işçinin dayanışma aidatı ile ne süredir faydalandığı olmalıdır. İster üyelikten ayrılarak dayanışma aidatına geçmiş olsun, ister işe yeni girmiş olsun, isterse sendikadan çıkartılmış olsun, her biri için sendika üyelerinin durumu gibi farklı koşullar mevcuttur. Sendika ile işçi arasında, işçinin TİS'ten faydalanması için 6356 sayılı kanunun madde 39'unda 3 temel bağ şekli tanımlanmış. Üyelik, dayanışma aidatı veya sendikanın onayı, izni.(Sendikanın onayı ve izni farklı koşullara tabi olabiliyor..) TİS'ten, "sendika üyesi olarak" veya "dayanışma aidatı ödeyerek" faydalanma temelde; arada kurulan "hak ve yükümlülüklere dayalı bağ" ile sağlanmaktadır. Sendikalı işçi ile Dayanışma Aidatı ödeyen işçi arasındaki ortak noktalar a) Her iki grupta da; irade beyanı ve tercih özgürlüğü ile TİS'e ve sendikanın faaliyetlerine katılım vardır. b) Her ikisi de aylık düzenli olarak ücretin tanımlanmış bir bölümünü sendikaya aidat olarak (genelde eşdeğer miktarda) vermektedir. c) Her ikisi de Sendikanın vermiş olduğu kararlara ve uygulamalara uyma, dahil olma yükümlülüğü vardır. Mesela; Sendikanın grev kararına uyma zorunluluğu ve uymama durumunda karşılaşacakları yaptırımlar (TİS'ten faydalanamama) aynıdır. Ya da TİS içinde genel işçiler için alınan tüm yükümlülükler, dayanışma aidatı ödeyenler içinde geçerlidir. d) Her iki grup içinde, TİS hükümleri ve uygulamaları, TİS'in yürürlük süresince geçerlidir. Bir diğeri için farklı yürürlük süresi söz konusu değildir. Bu durum, "Sendika" ile "Dayanışma Aidatı Ödeyen İşçiler" arasında TİS süresince, bir bağ olduğunun kanıtıdır. Sendikalı işçi ile Dayanışma Aidatı ödeyen işçi arasındaki farklar ise a) Dayanışma aidatı ödeyen işçi, Sendikanın yönetim ve karar alma mekanizmalarına katılmak için aday olamaz, katılamaz, oy veremez. b) Dayanışma aidatı ödemediği sürelere ilişkin olarak geçmişe ya da geleceğe yönelik olarak TİS hükümlerinden faydalanamaz. (Özel ekonomik, sağlık vb. nedenlerle ve sendika, işveren rızası ile olanlar hariç...) Hak iddia edemez. Sendika üyesi aidatını geciktirmiş bile olsa hakları saklıdır. (İşsiz kalanların durumu gibi, TİS'in Ard Etkisi sayesinde kısmi olarak...) c) İşçinin, Sendika üyeliği talebini Sendika ret edebilir. Dayanışma aidatı talebini ret edemez. 2) Kanunun 39ncu maddesinin ilgili bendindeki " İmza tarihinden önceki talepler imza tarihi itibarıyla hüküm doğurur." ibrasını değerlendirmek gerekiyor. a) Bu maddeye göre, iş yerine yeni girenler için talepleri, imza tarihinden önce dayanışma aidatı ile faydalanma amacıyla dilekçe vermiş olsalar bile, TİS'in imzalanıp varlık kazanmasıyla ancak geçerli ve başlamış olmaktadır. b) Daha önce sendika üyesi olmayan işçiler içinde, aynı iş yerinde çalışmış olsalar dahi, TİS ile sağlanan haklardan ancak üyelik (başvuru) tarihleri itibariyle faydalanacaklardır. c) Aynı işyerinde çalışan ve daha önce dayanışma aidatı ödemeyen işçinin, 2 TİS arasındaki geçen sürede dayanışma aidatı ile faydalanmayı talep etmesi durumunda, talebi yeni TİS'in imzası ile başlar. Bu şekilde talep yapılmış olsa bile, geçmişe yönelik haklardan faydalanamaz. (Eğer daha önce aynı sendikanın üyesi değil ise...) Çünkü bu ara sürede, işyerinde geçerli olan ve başvurabileceği bir TİS zaten yoktur. Önceki TİS'in süresi bitmiş ve yenisi de daha hayat bulmamıştır. İşçiler sadece 36ncı maddeye dayalı olarak iş sözleşmesi hükümleri altındadırlar. Bu nedenle işçinin talebi olsa bile, Sendika dayanışma aidatı alamaz. İşçinin talebi yeni sözleşmenin imzası ile geçerlilik kazanır. d) Aynı işyerinde çalışan ve bir önceki TİS döneminde dayanışma aidatı ile de olsa, Sendika ile arasında zaten bir bağ olan işçinin durumu ise farklıdır. I) Bir önceki TİS döneminde dayanışma aidatı ödeyerek, bu bağı kurmuş ve TİS'ten faydalanmıştır. II) Ara dönemde, süresi bitmiş TİS hükümlerine tabii iken, dayanışma aidatı ödemiştir. (Ödememiş ise hak iddia edemez.) III) Yeni TİS ile iradesini yenilemiş ve dilekçesini tazelemiştir. Bu yeni TİS için daha önce başvuruda bulunmasına ise "Fiili İmkan" zaten yoktur. i) Çünkü daha önceki TİS süresince, yeni TİS yoktur, eskisinin süresi bitmeden de yenisi geçerli değildir. ii) Ara dönemde de, dayanışma aidatı ödeyerek, geleceğe yönelik iradesini fiili olarak ortaya koymuştur. iii) Yeni TİS'in yürürlük kazandığı tarih, imza tarihinden önce bile olsa, bu dönemde fiili olarak işyerinde çalışan işçinin, sendika ile de zaten bir bağı mevcuttur. iv) Bu nedenle geriye dönük haklardan faydalanması doğaldır. 3) Ayrıca son olarak yasada sözleşmenin süresi 35nci madde, 2nci bend de belirtilmiştir. Yürürlük tarihi geçmişe yönelik yürütülen bir TİS'in geçerlilik süresi yasalarda belirtilen süreyi aşamayacaktır. Aksi halde, imza tarihine göre 2 veya 3 yıl sonra biteceği belirtilen bir sözleşmenin uygulama süresi, bu belirtilen sınırları aşardı. Tüm hakların ve yükümlülüklerin yeni TİS'in yürürlük tarihi ile başladığını ve bir sonraki TİS sözleşmesinin de bu tarihe göre hesaplanacağını düşünürsek, yeni TİS'in imza tarihini, aynı TİS'in yürürlük tarihi başlangıcı olarak ele alınması gerekir. SONUÇ: Bu durumda, zaten dayanışma aidatı ödeyerek irade beyanında bulunmuş işçinin yeni dönem için başvurusu da, yeni TİS'in yürürlüğe girdiği tarih olmalıdır. Aksi bir yaklaşım, iyi niyetli olarak kullanılmamaya da imkan sağlamaktadır. İLGİLİ KANUN MADDELERİ Anayasa MADDE 51 - (Değişik: 3/10/2001-4709/20 md.) Çalışanlar ve işverenler,üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz. Sendika kurma hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir. Sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir. 6356 Sayılı KanunSendika üyeliği ve üyeliğin kazanılması MADDE 17 – (1) On beş yaşını dolduran ve bu Kanun hükümlerine göre işçi sayılanlar, işçi sendikalarına üye olabilir. (2) Bu Kanun anlamında işveren sayılanlar, işveren sendikalarına üye olabilir. (3)Sendikaya üye olmak serbesttir. Hiç kimse sendikaya üye olmaya veya olmamaya zorlanamaz. İşçi veya işverenler aynı işkolunda ve aynı zamanda birden çok sendikaya üye olamaz. Ancak aynı işkolunda ve aynı zamanda farklı işverenlere ait işyerlerinde çalışan işçiler birden çok sendikaya üye olabilir. İşçi ve işverenlerin bu hükme aykırı şekilde birden çok sendikaya üye olmaları hâlinde sonraki üyelikler geçersizdir. (4) Bir işyerinde yardımcı işlerde çalışan işçiler de, işyerinin girdiği işkolunda kurulu bir sendikaya üye olabilir. (5) Sendikaya üyelik, Bakanlıkça sağlanacak elektronik başvuru sistemine e-Devlet kapısı üzerinden üyelik başvurusunda bulunulması ve sendika tüzüğünde belirlenen yetkili organın kabulü ile e-Devlet kapısı üzerinden kazanılır. Üyelik başvurusu, sendika tarafından otuz gün içinde reddedilmediği takdirde üyelik talebi kabul edilmiş sayılır. Haklı bir neden gösterilmeden üyelik başvurusu kabul edilmeyenler, bu kararın kendilerine tebliğinden itibaren otuz gün içinde dava açabilir. Mahkemenin kararı kesindir. Mahkemenin davacı lehine karar vermesi hâlinde üyelik, red kararının alındığı tarihte kazanılmış sayılır.(Sendika özgürlüğünün güvencesi ) MADDE 25 – (1) İşçilerin işe alınmaları; belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri, belli bir sendikadaki üyeliği sürdürmeleri veya üyelikten çekilmeleri veya herhangi bir sendikaya üye olmaları veya olmamaları şartına bağlı tutulamaz. (2) İşveren, bir sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında, çalışma şartları veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayrım yapamaz. Ücret, ikramiye, prim ve paraya ilişkin sosyal yardım konularında toplu iş sözleşmesi hükümleri saklıdır. (3) İşçiler, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde işçi kuruluşlarının faaliyetlerine katılmaları veya sendikal faaliyette bulunmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya farklı işleme tabi tutulamaz. (4) İşverenin fesih dışında yukarıdaki fıkralara aykırı hareket etmesi hâlinde işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminata hükmedilir. (5) Sendikal bir nedenle iş sözleşmesinin feshi hâlinde işçi, 4857 sayılı Kanunun 18, 20 ve 21 inci madde hükümlerine göre dava açma hakkına sahiptir. İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğinin tespit edilmesi hâlinde, 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir. Ancak işçinin işe başlatılmaması hâlinde, ayrıca 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen tazminata hükmedilmez. İşçinin 4857 sayılı Kanunun yukarıdaki hükümlerine göre dava açmaması ayrıca sendikal tazminat talebini engellemez. (6) İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği iddiası ile açılacak davada, feshin nedenini ispat yükümlülüğü işverene aittir. Feshin işverenin ileri sürdüğü nedene dayanmadığını iddia eden işçi, feshin sendikal nedene dayandığını ispatla yükümlüdür. (7) Fesih dışında işverenin sendikal ayrımcılık yaptığı iddiasını işçi ispat etmekle yükümlüdür. Ancak işçi sendikal ayrımcılık yapıldığını güçlü biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren davranışının nedenini ispat etmekle yükümlü olur. (8) Yukarıdaki hükümlere aykırı olan toplu iş sözleşmesi ve iş sözleşmesi hükümleri geçersizdir. (9) İşçinin iş kanunları ve diğer kanunlara göre sahip olduğu hakları saklıdır. Toplu iş sözleşmesinin şekli ve süresi MADDE 35 – (1) Toplu iş sözleşmesi yazılı olarak yapılır. (2) Toplu iş sözleşmesi en az bir ve en çok üç yıl süreli olarak yapılabilir. Toplu iş sözleşmesinin süresi, sözleşmenin imzalanmasından sonra taraflarca uzatılamaz, kısaltılamaz ve sözleşme süresinden önce sona erdirilemez. (3) Faaliyetleri bir yıldan az süren işlerde uygulanmak üzere yapılan toplu iş sözleşmelerinin süresi bir yıldan az olabilir. İşin bitmemesi hâlinde bu sözleşmeler bir yılın sonuna kadar uygulanır. (4) Toplu iş sözleşmesi süresinin bitmesinden önceki yüz yirmi gün içinde, yeni sözleşme için yetki başvurusunda bulunulabilir. Ancak, yapılacak toplu iş sözleşmesi önceki sözleşme sona ermedikçe yürürlüğe giremez. Toplu iş sözleşmesinin hükmü MADDE 36 – (1) Toplu iş sözleşmesinde aksi belirtilmedikçe iş sözleşmeleri toplu iş sözleşmesine aykırı olamaz. İş sözleşmelerinin toplu iş sözleşmesine aykırı hükümlerinin yerini toplu iş sözleşmesindeki hükümler alır. Toplu iş sözleşmesinde iş sözleşmelerine aykırı hükümlerin bulunması hâlinde ise iş sözleşmesinin işçi yararına olan hükümleri geçerlidir. (2) Sona eren toplu iş sözleşmesinin iş sözleşmesine ilişkin hükümleri yenisi yürürlüğe girinceye kadar iş sözleşmesi hükmü olarak devam eder. Toplu iş sözleşmesinden yararlanma MADDE 39 – (1) Toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanır. (2) Toplu iş sözleşmesinden, sözleşmenin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren yararlanır. (3) Toplu iş sözleşmesinin imza tarihi ile yürürlük tarihi arasında iş sözleşmesi sona eren üyeler de, iş sözleşmelerinin sona erdiği tarihe kadar toplu iş sözleşmesinden yararlanır. (4) Toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye olmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye olup da ayrılanlar veya çıkarılanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri, toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bunun için işçi sendikasının onayı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma, talep tarihinden geçerlidir. İmza tarihinden önceki talepler imza tarihi itibarıyla hüküm doğurur. (5) Dayanışma aidatının miktarı, üyelik aidatından fazla olmamak kaydıyla sendika tüzüğünde belirlenir. (6) Faaliyeti durdurulmuş sendikalara dayanışma aidatı ödenmez. (7) Bu Kanun anlamında işveren vekilleri ile toplu iş sözleşmesi görüşmelerine işvereni temsilen katılanlar, toplu iş sözleşmesinden yararlanamaz. (8) Grev sonunda yapılan toplu iş sözleşmesinden, 65 inci maddeye göre zorunlu olarak çalışanlar dışında işyerinde çalışmış olanlar aksine hüküm bulunmadıkça yararlanamaz. 4857 Sayılı Kanun (İş kanunu) Madde 5 – (Ek: 6/2/2014-6518/57 md.) İş ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz. İşveren, esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmî süreli çalışan işçiye, belirsiz süreli çalışan işçi karşısında belirli süreli çalışan işçiye farklı işlem yapamaz. İşveren, biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça, bir işçiye, iş sözleşmesinin yapılmasında, şartlarının oluşturulmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde, cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapamaz. Aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret kararlaştırılamaz. İşçinin cinsiyeti nedeniyle özel koruyucu hükümlerin uygulanması, daha düşük bir ücretin uygulanmasını haklı kılmaz. İş ilişkisinde veya sona ermesinde yukarıdaki fıkra hükümlerine aykırı davranıldığında işçi, dört aya kadar ücreti tutarındaki uygun bir tazminattan başka yoksun bırakıldığı haklarını da talep edebilir. 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 31 inci maddesi hükümleri saklıdır. 20 nci madde hükümleri saklı kalmak üzere işverenin yukarıdaki fıkra hükümlerine aykırı davrandığını işçi ispat etmekle yükümlüdür. Ancak, işçi bir ihlalin varlığı ihtimalini güçlü bir biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren böyle bir ihlalin mevcut olmadığını ispat etmekle yükümlü olur. Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi Madde 11 - İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir. Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir. Esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar. Ücret ve ücretin ödenmesi Madde 32 - Genel anlamda ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
işe iade alınan işçinin durumu | ömer selçuk taşçı | Meslektaşların Soruları | 4 | 27-07-2015 15:25 |
2 ortaklı bir işyerinde ortaklardan birinin buradan ayrılarak yeni bir işyeri açması halinde işçinin durumu | Av.mehmet.av | Meslektaşların Soruları | 1 | 26-08-2013 09:07 |
Kesin süreye uyulmamasının yeni HMK dönemindeki yaptırımı nedir? | furugferruhzad | Meslektaşların Soruları | 6 | 25-11-2011 20:59 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |