Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Şirketin Şüpheli Alacağının Vergiden Düşülmesi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 19-10-2006, 22:17   #1
Kavaz

 
Varsayılan Şirketin Şüpheli Alacağının Vergiden Düşülmesi

Degerli Meslektaslarım;
Bir müvekkil limited şirket yurtdısındakı X firmasına 2005 yılında bazı parcalar ıhrac edıyor.Ancak sirkete anlasılan bedel odenemıyor.Muvekkıl Sırket,X sirketının Türkıyede bulunan muhataplarından sadece belırlı bır kısmını tahsıl etmıs ve buyuk zarara ugramıs durumda.Ayrıca muhataplar ıle dava sebebı ıle ilişkilerinin bozulmasını ıstememektedır.Dolayısıyla muhatapların haberı olmayacak.Kaldı kı artık X sırketıne ulasılması mumkun degıl.Cunku o tarıhte X fırmasının bulundugu ulkeye askerı mudaheleler yapılmıstır.Sımdı asıl problem,ugranılan zararı tazmın etmek veya odenmeyen meblagnın odenmesını saglamak degıl kı zaten bu mumkun degıl.Sorun vergı kısmı ıle ılgılı.Bizim bu sırketin alacagını,alamayacagı bellı.Ancak bunun vergısınden muaf olması ıcın yanı vergısını odememesı ıcın nasıl bır dava acılmalıdır?Ne tur delıller kullanılabılır?Acıkcası tam olarak olayı kavrayamadım ama ustadlarım benım bu cumlelerımden demek ıstedıgımı anlamıslardır.Bu konular ıle ılgılenen meslektaslarım bana yol gosterırse sevınırım.Saygılar...
Old 20-10-2006, 00:25   #2
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın inc,
Bu alacağı icra takibine koyarak, aciz vesikası alabilir ve vergiden indirebilirsiniz sanırım.
Saygılarımla.
Old 20-10-2006, 01:33   #3
Kavaz

 
Varsayılan

Sayın Jeanne D'arc;
Öncelikle cevabınız için çok teşekkür ederim.Ancak icra takibinde süreç uzamaz mı?Zaten tebligatta problem yaşanacak.Sadece bu konuda,bir dava açılmış olması vergi yönünden yeterli değil midir?Tebligatta sorun olsa bile davanın açılmış olduğu belgelendiği takdirde vergiden indirebilirmiyiz?Çünkü bildiğim kadarıyla 31.12.06 dan önce işlemlerin yapılmış olması gerekiyor.
Old 20-10-2006, 03:16   #4
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Vergi Usul Kanunu

Şüpheli alacaklar;
Madde 323 - (Değişik madde; 30/12/1980 - 2365/55 md.)
Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;
1. (Değişik bent; 01/05/1981 - 2455/3 md.) Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar;
Şüpheli alacak sayılır.
Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.
Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.
Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir.
Old 20-10-2006, 03:28   #5
Kavaz

 
Varsayılan

Sayın Doğanel;
Evet işte bu!!!Biraz acıklar mısınız bana?
Old 20-10-2006, 03:44   #6
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Çok açık aslında ama bir şekilde takip başlatmanız dahi yeterli gibi. Esasında konu daha çok muhasebecilerin ilgi alanına giriyor. Bu alacağı pasifte göstereceğinize göre, pasifteki değerler de bilançonun negaif hanesi olduğuna göre kar olarak beyan edilmeyeceğinden ve dahi aktiften düşülmekle bilanço netini küçülteceğinden beyan edeceğiniz vergi de düşecektir diye anlıyorum. Ancak yine de başka bir meslek grubunun alanında daha fazla ahkam kesmeyeyim. Zira ancak bir muhasebecinin onayından sonra cevabı geçerli kabul etmelisiniz.
Old 20-10-2006, 04:15   #7
Kavaz

 
Varsayılan

İlgi dilekçenizde; şirketinizin 01/10/2004 tarihinde Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 38-39. maddeleri hükümlerine göre bölünmesi sonucunda kurulduğunu, bu bölünme ile ötedenberi………………………………... olarak İMKB’de aracılık faaliyetinde bulunan şirketin ünvanının …………………olarak değiştiğini, İMKB’de aracı kurum olarak faaliyete başladığınızı bölünen şirketin ünvanını ve faaliyet konusunu değiştirerek bu faaliyetine son vermesi ve İMKB’de aracılık faaliyetinin şirketiniz faaliyet konusuna alınması dolayısı ile ötedenberi menkul kıymet alım-satımında bulunan şirket müşterilerine ait cari hesapların da şirketinize devredilmesinin mevcut sermaye piyasası mevzuatına göre zorunlu hale geldiğini belirterek, şirketiniz tarafından taahhütlü mektupla talep edilen fakat ödenmeyen her bir müşteri itibarı ile 30-60 YTL arasında değişen toplam tutarı 1.161.541,54 YTL olan alacağınızın şüpheli alacak olarak muhasebeleştirilmesinin mümkün olup olmadığı hususu sorulmaktadır.

Bilindiği gibi 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 322. maddesinde “Değersiz Alacaklar”; 323. maddesinde de “Şüpheli Alacaklar” düzenlenmiştir. 322’nci maddede;

“ Kazai bir hükme veya kanaat getirici bir vesikaya göre tahsiline artık imkân kalmayan alacaklar değersiz alacaklardır.

Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler…” hükmü yer almaktadır.

Şu halde, değersiz alacak, alacağın tahsil olanağının kalmaması, tahsili için yasalarda öngörülen tüm başvuru yollarının denenmiş bulunmasına karşın, hukuki başvuru yollarının tıkanması veya borçlunun borç ödemeyecek duruma düşmesi nedenleriyle alacağın tahsil edilememesi ve bundan böyle de tahsil edilemeyecek olmasıdır.

Maddede belirtilen “kazai hüküm”den kasıt, alacağın tahsil edilme imkanının tamamen ortadan kalktığını hükme bağlayan bir mahkeme kararının varlığıdır. Yine aynı maddede ifade edilen “kanaat verici bir belge”den söz edebilmek için ise, alacaktan açıkça vazgeçildiğini gösteren bir belgenin ya da tahsil imkansızlığını gösteren bir delilin varlığı şarttır. Vergi mevzuatımızda, kanaat verici belgelerin neler olduğu hususunda kesin bir hüküm olmamakla birlikte, gerek Danıştay’a intikal eden ihtilaflar sonucu verilen kararlarda gerekse Gelir İdaremizin uygulamalarında; alacaktan vazgeçildiğini gösteren ve inandırıcı olan anlaşmalar ve benzeri vesikalar (mektup, muhabere evrakı ve yazılı her türlü belge gibi), borçlunun kesin olarak yurt dışına çıkmış olduğunu gösteren belgeler, mahkemelerce borçlu hakkında verilmiş “Gaiplik Kararı” gibi belgelerin kanaat verici belge olarak kabul edildiği görülmektedir.

Buna göre, bir alacağın değersiz alacak olarak kabul edilebilmesi için mutlak surette alacağın tahsil imkansızlığını gösteren bir mahkeme kararına veya resmi bir belgeye dayanması gerekir. Bir alacağın uzun süre tahsil edilememiş olması, sadece bu gerekçe ile değersiz alacak olarak nitelendirilmesi için yeterli değildir.

Öte yandan, şüpheli alacak niteliğinde olan bir alacağın, değersiz alacak olarak kabul edilerek zarar yazılması mümkün değildir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 2365 sayılı Kanunla değişik 323. maddesinde;

Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;

1- ( 2455 sayılı kanunun 3’üncü maddesiyle değişen bent ) Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
2- Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar;

şüpheli alacak sayılır.

Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir…” hükmü yer almaktadır.

Şu halde, şüpheli alacak, nitelik ve miktar itibariyle tahsili şüpheli duruma giren, fakat değersiz hale geldiği kesin olarak bilinemeyen, buna karşın kısmen tahsil olanağı kalmayan alacaklardır.

Buna göre, bir alacağın şüpheli alacak olarak kabul edilip karşılık ayrılabilmesi için Vergi Usul Kanunu’nun 323’üncü maddesinde sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerekir.

Bir alacağın dava safhasında olduğunun kabulü için, mahkemece davaya başlanılmış olması ve alacaklının da davayı ciddiyetle takip etmesi gerekir. Diğer taraftan, bir alacağın icra safhasında sayılabilmesi için de, alacaklının başvurusu üzerine İcra Müdürlüğünce “ödeme” emrinin gönderilmiş ve bunun da borçlu tarafından tebellüğ edilmiş olması gerekir. Borçlu tarafından tebellüğ edilemeyen bir ödeme emrine istinaden, alacağın icra safhasında olduğunu kabul etmek mümkün değildir.

Vergi Usul Kanunu’nun 323/2’nci maddesinde bir alacağın şüpheli sayılarak karşılık ayrılabilmesinin bir diğer şartı belirtilmiştir. Bu bende göre karşılık ayrılabilmesi için, burada belirtilen iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekir. Diğer bir ifade ile, söz konusu alacağın hem yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olması hem de bu alacağın dava ve icra takibine değmeyecek ölçüde “küçük alacak” olması gerekir. Alacağın küçük alacak olmasından kasıt, dava veya icra için takipçilere verilecek dava veya icra masraflarının alacağın tutarından büyük olmasıdır. Ancak işletmenin alacakları tek tek küçük alacaklardan oluşuyorsa veya bu tür alacağın, toplam alacaklar içerisindeki payı yüksekse, bunların icra veya dava takibine değmeyeceğinden söz edilemez. Diğer bir ifadeyle, “küçüklük” itibariyle değerlemenin, hem tek tek alacaklar itibariyle hem de bu tür alacakların toplamı itibariyle yapılması gerekir.
http://www.muhasebenet.net/mukteza_s..._karsiligi.htm
Old 20-10-2006, 04:20   #8
Kavaz

 
Varsayılan

Dava ve İcra safhasında olan alacaklar için alacağın şüpheli olan miktarı, mahkemede dava konusu edilmiş veya icra takibi açılmış olan alacak miktarıdır. VUK'nun 281. maddesinde karşılık ayrılmasına esas teşkil edecek tasarruf değeri mükellefin söz konusu alacaklar­dan tahsil etmeyi umduğu miktardır. İhtilaf, alacağın bir kısmı üze­rinde ise ihtilaflı olan kısım şüpheli alacak olarak kabul edilir.

Dava veya icra takibinin bizzat işletme tarafından yapılması ge­rekmektedir. Dava veya icra takibi dilekçesinin verilmiş olması o ala­cağın dava veya icra safhasına intikal ettiğini gösterir. İşletme tarafın­dan bizzat dava veya icra takibi yaptırılmamış alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılamaz.
Old 20-10-2006, 04:24   #9
Kavaz

 
Varsayılan

T.C. DANIŞTAY DÖRDÜNCÜ DAİRE Esas No: 2004/101 Karar No: 2005/503 Karar Tarihi: 29.03.2005 İlgili Kanun Maddeleri: 213 s. VUK/323







Konu: Şüpheli hale gelen alacak için ancak hasılat olarak kaydedilmesi durumunda karşılık ayrılabileceği hk.

İstemin Özeti: 2001 yılı işlemleri incelenen davacının şüpheli alacak için karşılık ayırması eleştirilerek hesaplanan matrah farkı nedeniyle, ilgili yılda yararlanılmayan yatırım indirimi tutarı dikkate alınarak gelir (stopaj) vergisi salınmış, fon payı hesaplanmış, vergi ziyai cezası kesilmiştir. ... Vergi Mahkemesi, 23.10.2003 günlü ve E:2003/67, K:2003/576 sayılı kararıyla; Vergi Usul Kanunu'nun 323'üncü maddesine göre bir alacağın şüpheli alacak sayılarak pasifte karşılık ayrılabilmesi için, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olan ve varlığı konusunda şüphe bulunmayan bir alacağın mevcut olması, ancak söz konusu alacağın dava ve icra safhasında olmakla tahsilinin şüpheli hale gelmesi gerektiği, olayda; davacının ... anonim şirketine olan kredi borçlarından dolayı banka tarafından el konulan para ve menkul kıymetlerin iadesi için dava açıldığı ve ortada borçlara haksız olarak el konulduğu konusunda mahkemece verilmiş bir karar bulunmadığından, varlığı konusunda hiçbir şüphe bulunmayan bir alacaktan söz edilemeyeceği gibi bu davanın bir alacak davası değil eda davası olması nedeniyle şüpheli alacak olarak pasifte karşılık ayrılmasına kanunen imkan bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacı, bir alacak davasının söz konusu olduğunu, alacağın içinde repo ve Hazine bonosu gelirinin yer aldığını, bankanın şirketin bilgisi dışında alacaklarına el konulduğunu ileri sürmekte ve kararın bozulmasını istemektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:

Davacının 2001 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu anonim şirketi tarafından haksız olarak el konulduğu iddiasıyla dava konusu yaptığı alacak için karşılık ayrılamayacağı ileri sürülerek hesaplanan matrah farkı nedeniyle, ilgili yılda yararlanılmayan yatırım indirimi tutarı dikkate alınarak tarhiyat yapılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun “şüpheli alacaklar” başlıklı 323'üncü maddesinde; ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla, dava veya icra safhasında bulunan alacaklar ile yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve ticari takibine değmeyecek derecede küçük alacakların şüpheli alacak sayılacağı belirtilmiş, bu alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabileceği ifade edilmiştir. Bu düzenlemeyle tahsil edilmemekle birlikte tahakkuk etmesi nedeniyle tahakkuk tarihinde hasılat olarak kaydedilen ve kârın oluşumunu etkileyen alacağın tahsilinin şüpheli hale gelmesi durumunda pasifte bu miktar kadar karşılık ayrılarak daha önce yapılan bu gelir kaydının sıfırlanması olanağı sağlanmıştır. Yani, bir alacağın şüpheli hale geldiğini kabul ederek karşılık ayırmak suretiyle zarar sayılabilmesi için, bu alacağın daha önce hasılat olarak kaydedilmesi gerekmektedir.

Davacı, 12.04.2001 tarihli yazı ile ... anonim şirketinden ………… doları döviz kredisi kullandırmasını talep etmiş, banka da bu isteği kabul ederek sözü edilen tutarı Türk Lirası karşılığı davacının vadesiz hesabına alacak olarak geçirmiştir. Daha sonra banka; davacının talimatı olmaksızın davacı ile arasında forword işleminden doğan ve alınan kredi tutarına isabet eden alacağı bu kredi ile kapatmış, yine davacının hesabında yer alan yurt dışı satış hasılatı, hazine bonosu ve repo gelirini de kullanmak suretiyle ...'a olan kredi borcunu ödemiştir. ... anonim şirketi 10.08.2001 tarihinde davacıya ihtarname göndererek döviz kredisinin ve ...'a ödenen kredi tutarının kendisine ödenmesini, aksi halde alacağın tahsili için yasal yollara başvurulacağını bildirmiştir. 29.08.2001 tarihinde haciz takibine başlamış, davacı hacze itiraz etmiş, ... Anonim şirketi de itirazin iptali istemiyle ... Asliye Mahkemesine başvurmuştur. Davacı 17.09.2001 tarihinde de, kendisine ait olan kıymetlere el konulduğunu iddia ederek iadesi istemiyle da Danıştay Dördüncü Dairesinin 18.02.2004 günlü ara kararı ile bu davanın akıbeti davacı şirketten sorulmasına rağmen cevap almamıştır. Dosyada yer alan belgelerin değerlendirilmesinden; davacının alacak davasına konu ettiği tutarın; Hazine bonosu ve repo gelirine ilişkin kısmının ilgili yıl hesaplarına gelir olarak kaydettiği anlaşılmaktadır. Vergi Usul Kanunu'nun yukarıda sözü edilen 323'üncü maddesinde yer alan şartları taşıması halinde şüpheli alacak karşılığı ayrılması tabii olup davacının defter ve belgeleri üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile bu açıdan bir değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulması gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle ... Vergi Mahkemesinin 23.10.2003 günlü ve E:2003/67, K:2003/576 sayılı kararının bozulmasına oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara karşıyım.
Copyright © Maliye Hukuk Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2006-06-26 (25 okuma)

http://www.maliyehukuk.com.tr/module...owpage&pid=102
Old 22-10-2006, 17:32   #10
Av. Mustafa Kömürcü

 
Varsayılan

Söz konusu olayda karşılık ayrılması tek başına başlangıçta yeterli ama karşılık ayırdık vergiden kurtulduk diye dava veya icra takibinin bırakılmaması gerekir. Yıllarca karşılık ayırmış olarak gösteremezsiniz.

VUK. ya göre bir alacağın zararlara atılabilmesi için aciz vesikası veya derkenar alınması gereklidir.

Bu nedenle bu olayda aciz vesikası almanız gerekeceği görüşündeyim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Şüpheli Avukata ZOR KULLANMA tehditi Av.Ömer KAVİLİ Meslektaşların Soruları 53 03-11-2011 00:14
şüpheli ifade tutanağındaki sorular su. Meslektaşların Soruları 15 18-10-2011 14:58
avukatların ödediği ssk primleri vergiden düşermi cumakus Meslektaşların Soruları 1 27-08-2008 15:21
Savcının 'not'u, Uyap'ın 'hata'sı, Sonuç: Şüpheli Tutuklu av.taydin Meslektaşların Soruları 7 17-03-2008 22:56
Ev kadınlarının firmalara yaptığı el işleri artık vergiden muaf niles82 Hukuk Haberleri 0 06-03-2007 10:56


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05304909 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.