Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yargıtay 12. Hukuk İçtihat değişikliği

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 09-12-2023, 23:34   #1
Serkanersen

 
Varsayılan Yargıtay 12. Hukuk İçtihat değişikliği

Değerli meslektaşlarım;
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin yeni verdiği bir kararda ihalenin feshi-zarar-hukuki yarar yokluğu ile ilgili olarak; önemli bir içtihat değişikliğine gidilmiş, izninizle kararı aynen aktarıyorum: "Borçlu şirketin icra mahkemesine başvurusunda, muhtelif fesih iddialarını ileri sürerek tapunun 5 parselinde kayıtlı taşınmaza ilişkin ihalenin feshini istediği; İlk Derece Mahkemesince, ihale bedelinin malın muhammen değerinin üzerinde olması nedeniyle zarar unsuru gerçekleşmediğinden şikayetçinin ihalenin feshi isteminde hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine ve para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına karar verildiği, şikayetçi borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi benimsenmek suretiyle, başvurunun esastan reddine hükmedildiği, kararın borçlu tarafından temyiz edildiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nın “Dava şartları” başlıklı 114. maddesinin h bendinde, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartı olarak yer almış olup, yine aynı yasanın “Dava şartlarının incelenmesi” başlıklı 115. maddesinde; mahkemece, dava şartlarının mevcut olup olmadığının, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağı, tarafların da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebileceği, mahkemece, dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddine karar verileceği düzenlemesi mevcuttur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.12.2022 tarih ve 2021/345 E. - 2022/1820 K. sayılı kararında da işaret edildiği gibi; ihalenin feshi istemleri, şikayet niteliğinde olup şikâyet hakkının kullanılabilmesi için şikâyet ehliyetinin yanında diğer bir koşul şikâyeti ileri sürmek isteyen kişinin şikâyette hukuki yararının bulunmasıdır. İİK’nın 134. maddesinin 11. fıkrasında ihalenin feshi isteminde bulunanın fesihte hukuki yararı bulunması gerektiği açıkça hükme bağlanmıştır. Bu madde uyarınca ihalenin feshini isteyebilecek kişilerin, somut bir olayda ihalenin feshini isteyebilmesi için ihalenin feshedilmesinde hukuki yararının (menfaatinin) bulunması şarttır. Bir başka ifadeyle ihalenin feshini isteyen kişinin, somut bir ihalenin feshi sebebine dayanması ve bu yolsuzluk nedeniyle menfaatinin ihlâl edilmiş olması gerekir. Kanun hukuki yarar şartını, “İhalenin feshini şikâyet yolu ile talep eden ilgili, vâki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur” şeklinde düzenlemiş olup, bu hükmün kanuna koyulma nedeni, ihalelerin lüzumsuz şikâyet ve itirazlarla sürüncemede bırakılarak takiplerin sonucunun belirsiz kalması ve meçhul işlemlerden çekinerek cebri satışlara iştirak etmeme duygusunun yerleşmemesi, sonuç olarak talebi artırıcı kimliği ile borçluyu korumaya ve taşınmazın gerçek değeri ile satılmasını sağlamaya yöneliktir.
İhalenin feshini isteyen kişinin talebinin icra mahkemesince dinlenebilmesi için şikayetçinin, gerçekleştiğini iddia ettiği fesih sebebinin kendi menfaatlerini ihlal ettiğini ispat etmesi zorunludur. Zarar unsurunun gerçekleşmemesi halinde şikayetçinin ihalenin feshini istemesinde hukuki yararı bulunmayıp, icra mahkemesince, yapılacak ilk inceleme sonucunda, ihalenin feshini isteyen kişinin ihalenin feshedilmesinde hukuki yararı bulunmadığı kanısına varılırsa ihalenin feshi talebi esasa girilmeden usulden reddedilmelidir. Bu sayede cebri artırmalara katılım artacak ve buna bağlı olarak da malın gerçek değerinde ihale edilmesi sağlanacaktır. (ARSLAN Ramazan; (1984), İcra – İflas Hukukunda İhale ve İhalenin Feshi, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara).
Bahse konu zararın varlığının tespiti yönünden ise, Dairemizce; satılan malın muhammen bedel veya üstünde bir bedelle satılmış olması hâlinde, ihalenin feshini istemekte kural olarak hukuki yararın bulunmadığına; kıymete yönelik itirazların varlığı, fesat iddiası ya da kamu düzeninden sayılan takip hukukuna dair ilkeler gibi bazı istisnai hallerde ise, malın muhammen değerin üzerinde satılması durumunda dahi şikayetçinin fesih isteminde hukuki yararının bulunduğuna dair görüş istikrarlı şekilde uygulanagelmiştir.
Covid 19 salgını sonrası dünyada ve ülkemizde meydana gelen ekonomik durgunluk, üretim süreçlerindeki yavaşlama sonunda fiyatlarda meydana gelen ani, orantısız yükselişle birlikte paranın alım gücündeki değişiklikler ile taşınır ve taşınmaz değerlerinde oluşan büyük artışlar, 7343 sayılı Kanun ile mahcuz ya da merhun malların cebri satışında başlıca yöntem olan açık artırmanın elektronik ortama taşınması ile beraber muhammen değerin üzerinde sonuçlanan satışların artmış olması da dikkate alınarak, Dairemizce görüş değişikliğine gidilmek suretiyle, ihale edilen mal muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber yapılan usulsüzlük malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi mal daha yüksek bedelle satılabilecek idi ise) malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği görüşü benimsenmiştir. Asıl olan malın gerçek değerinden ihale edilmesi olup, malın salt muhammen değerin üzerinde satılmış olması her zaman zarar unsurunun oluşmayacağı ve malın gerçek değerini bulduğu anlamında yorumlanamaz. Bu cümleden olmak üzere, kanun koyucu aksini murat etmiş olsaydı, muhammen değerin üzerindeki satışlarda ihalelerin feshedilemeyeceğini düzenlemiş olurdu.
Hal böyle olunca, her ne kadar İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince, önceki içtihatlarımıza uygun olacak şekilde değerlendirme yapılarak sonuca gidilmiş ise de; Dairemizin yukarıda yazılı görüş değişikliği nedeniyle, şikayetçi borçlunun icra mahkemesine başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü ve aşamalarda tekrar ettiği fesih iddialarının esası incelenerek hüküm kurulması için kararın bozulması gerekmiştir."
Aynı durumla ilgili sizin dosyalarınızda da böyle karar verildi mi acaba, paylaşırsanız sevinirim, teşekkürler, saygılar
Old 10-12-2023, 19:15   #2
sailor1981

 
Varsayılan

Benzer iki ayrı ihalenin feshi dosyamda yakın tarihte BAM

1- hukuki yarar yokluğu nedeniyle istinaf başvurumun reddine karar verip ilk derece mahkemesi tarafından takdir edilen para cezasını kaldırdı

2-Aynı BAM daha sonra tarihli verdiği kararında ihaleye fesat iddiası mevcut olduğu için para cezasına hükmetti

Her iki dosya Yargıtay da incelemede su anda ,bam ilamı ile Yargıtay kararlarını paylaşmaya çalışırım.
Bence asıl sorun 2 yıllık kıymet takdiri süresinin yüksek enflasyon hızlı artış karşısında müddet olarak uzun kalması
Old 10-12-2023, 21:23   #3
Serkanersen

 
Varsayılan

Günümüz ekonomik koşullarında, 2 yıllık sürenin çok uzun olduğu konusunda çok haklısınız, ancak İİK 128/a-2. fıkrada yer alan "iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez. Ancak, doğal afetler ve imar durumundaki çok önemli değişiklikler meydana getiren benzer hallerde yeniden kıymet takdiri istenebilir." hükmü uyarınca eğer bu süre geçmemişse ve doğal afet veya imar durumunda çok önemli değişiklik olmamışsa ihalenin feshi talebi reddedilir, diye düşünüyorum, saygılar.
Old 11-12-2023, 12:45   #4
sailor1981

 
Varsayılan

BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/2932
Somut olayda, her ne kadar taşınmaz muhammen bedelin üzerinde bir miktara ihale edilmiş ise de; davacı tarafça ihaleye fesat karıştırıldığı da ileri sürülmüş olup,fesat iddiasının ispatlanamadığı, mahkemece işin esasına girilerek istemin reddine karar verildiği görülmektedir.
O halde,ilk derece mahkemesince, İİK’nun 134/2 maddesine göre para cezasına hükmedilmesi de usule uygundur. (Yargıtay 12.H.D'nin2022/11584- 2022/13492 E.K sayılı içtihatı)
Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekir ki, ilk derece mahkemesi kararı da bu cihettedir.
HMK'nun 355. Maddesi kapsamında Dairemizce resen nazara alınması gereken herhangi bir kamu düzenine aykırılık da bulunmamaktadır.
Dolayısı ile tarafımızca da izah ve iştirak olunan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,
1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu karar harcından peşin alınan 80,70.-TL harcın mahsubu ile kalan 189,15.-TL harcın harç tahsil müzekkeresi yazılarak davacı taraftan alınıp hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf incelemesi nedeniyle duruşma açılmadığından, davalılar lehine istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davacı tarafça yapılan istinafgiderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK.nın 333.maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan bölümünün karar kesinleştikten sonra İlk Derece Mahkemesince yatıran tarafaiadesine,
6- Kararın taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme ve müzakere neticesinde, tarafların ve vekillerinin yokluğundaİİK.nın 364,366 ve 7035 sayılı kanunun 31.maddesi ile değişik HMK.nın361/1 maddeleri gereğince kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verilmiştir. 21/09/2023



BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/3099
Dolayısıyla ilk derece mahkemesince, bahsi geçen bu taşınmaza ilişkin ihalenin feshi isteminin, zarar koşulunun oluşmaması ve hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi, işin esasına girilmemesi nedeniyle de davacı taraf aleyhine para cezasına hükmedilmemesi gerekirken, hatalı ve oluşa uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırı olduğundan, davacı tarafın istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK'nun 355 ve 353/1-b-2 maddeleri gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, hüküm kurulması yeniden yargılama yapılmasını da gerektirmediğinden; ihalenin feshi isteminin zarar koşulunun oluşmaması ve hukuki yarar yokluğundan reddine, yasal şartları oluşmadığından davacı borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,
- Davacı tarafın istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE HMK'nun 355 ve 353/1-b-2 maddeleri gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, hüküm kurulması yeniden yargılama yapılmasını da gerektirmediğinden;
- İhalenin feshi isteminin zarar koşulunun oluşmaması ve HUKUKİ YARAR YOKLUĞUNDAN REDDİNE,
- Yasal şartları oluşmadığından davacı borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
İlk derece yargılaması nedeniyle;
-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye99,20 TL. eksik harcın davacıdan tahsili ilehazine adına irat kaydına.
-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının taraflara iadesine.
-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
-İstinaf başvurusu nedeniyle;
-Davacı tarafça yapılan 80,70 TL başvurma harcının kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 40,35 TL 'sinindavalılardanalınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
- Alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 49,60TL 'sinindavacı taraftan, 49,60 TL'sinin ise davalılardanalınarak Hazine adına tahsiline,Harç Tahsil Müzekkere gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından, taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
-HMK.'nun 359/3 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
-Dosyadaki gider avansından artan kısmın ilk derece mahkemesince ilgilisine iadesine,
-Kararın taraflara tebliğine.
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme ve müzakere neticesinde , tarafların ve vekillerin yokluğundaİİK.nın 364,366 ve 7035 sayılı kanunun 31.maddesi ile değişik HMK.nın361/1 maddeleri gereğince kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzereoybirliğiyle karar verilmiştir.05/07/2023
Old 04-01-2024, 11:30   #5
sailor1981

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
T Ü R KM İ L L E T İA D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
ESAS NO : 2023/7101
KARAR NO : 2023/7490
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 05.07.2023
NUMARASI : 2022/2932-2023/1671
DAVACI : Borçlu :
DAVALILAR : İhale Alıcısı :

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ayşe Kürtün tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Borçlunun İcra mahkemesine başvurusunda, muhtelif fesih iddialarını ileri sürerek tapunun 61 ada 92 parselinde kayıtlı 2 nolu taşınmaza ilişkin ihalenin feshini istediği; İlk Derece Mahkemesince, ihalenin feshi talebinin reddine şikayetçinin ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum edilmesine karar verildiği, borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, şikayetin hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine, davacı aleyhine para cezasına hükmolunmasına yer olmadığına dair karar verildiği, kararın borçlu tarafından temyiz edildiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nın “Dava şartları” başlıklı 114. maddesinin h bendinde, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartı olarak yer almış olup, yine aynı yasanın “Dava şartlarının incelenmesi” başlıklı 115. maddesinde; mahkemece, dava şartlarının mevcut olup olmadığının, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağı, tarafların da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebileceği, mahkemece, dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddine karar verileceği düzenlemesi mevcuttur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.12.2022 tarih ve 2021/345 E. - 2022/1820 K. sayılı kararında da işaret edildiği gibi; ihalenin feshi istemleri, şikayet niteliğinde olup şikâyet hakkının kullanılabilmesi için şikâyet ehliyetinin yanında diğer bir koşul şikâyeti ileri sürmek isteyen kişinin şikâyette hukuki yararının bulunmasıdır. İİK’nın 134. maddesinin 11. fıkrasında ihalenin feshi isteminde bulunanın fesihte hukuki yararı bulunması gerektiği açıkça hükme bağlanmıştır. Bu madde uyarınca ihalenin feshini isteyebilecek kişilerin, somut bir olayda ihalenin feshini isteyebilmesi için ihalenin feshedilmesinde hukuki yararının (menfaatinin) bulunması şarttır. Bir başka ifadeyle ihalenin feshini isteyen kişinin, somut bir ihalenin feshi sebebine dayanması ve bu yolsuzluk nedeniyle menfaatinin ihlâl edilmiş olması gerekir. Kanun hukuki yarar şartını, “İhalenin feshini şikâyet yolu ile talep eden ilgili, vâki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur” şeklinde düzenlemiş olup, bu hükmün kanuna koyulma nedeni, ihalelerin lüzumsuz şikâyet ve itirazlarla sürüncemede bırakılarak takiplerin sonucunun belirsiz kalması ve meçhul işlemlerden çekinerek cebri satışlara iştirak etmeme duygusunun yerleşmemesi, sonuç olarak talebi artırıcı kimliği ile borçluyu korumaya ve taşınmazın gerçek değeri ile satılmasını sağlamaya yöneliktir.
ESAS NO : 2023/7101
KARAR NO : 2023/7490
İhalenin feshini isteyen kişinin talebinin icra mahkemesince dinlenebilmesi için şikayetçinin, gerçekleştiğini iddia ettiği fesih sebebinin kendi menfaatlerini ihlal ettiğini ispat etmesi zorunludur. Zarar unsurunun gerçekleşmemesi halinde şikayetçinin ihalenin feshini istemesinde hukuki yararı bulunmayıp, icra mahkemesince, yapılacak ilk inceleme sonucunda, ihalenin feshini isteyen kişinin ihalenin feshedilmesinde hukuki yararı bulunmadığı kanısına varılırsa ihalenin feshi talebi esasa girilmeden usulden reddedilmelidir. Bu sayede cebri artırmalara katılım artacak ve buna bağlı olarak da malın gerçek değerinde ihale edilmesi sağlanacaktır. (ARSLAN Ramazan; (1984), İcra – İflas Hukukunda İhale ve İhalenin Feshi, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara).
Bahse konu zararın varlığının tespiti yönünden ise, Dairemizce; satılan malın muhammen bedel veya üstünde bir bedelle satılmış olması hâlinde, ihalenin feshini istemekte kural olarak hukuki yararın bulunmadığına; kıymete yönelik itirazların varlığı, fesat iddiası ya da kamu düzeninden sayılan takip hukukuna dair ilkeler gibi bazı istisnai hallerde ise, malın muhammen değerin üzerinde satılması durumunda dahi şikayetçinin fesih isteminde hukuki yararının bulunduğuna dair görüş istikrarlı şekilde uygulanagelmiştir.
Covid 19 salgını sonrası dünyada ve ülkemizde meydana gelen ekonomik durgunluk, üretim süreçlerindeki yavaşlama sonunda fiyatlarda meydana gelen ani, orantısız yükselişle birlikte paranın alım gücündeki değişiklikler ile taşınır ve taşınmaz değerlerinde oluşan büyük artışlar, 7343 sayılı Kanun ile mahcuz ya da merhun malların cebri satışında başlıca yöntem olan açık artırmanın elektronik ortama taşınması ile beraber muhammen değerin üzerinde sonuçlanan satışların artmış olması da dikkate alınarak, Dairemizce görüş değişikliğine gidilmek suretiyle, ihale edilen mal muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber yapılan usulsüzlük malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi mal daha yüksek bedelle satılabilecek idi ise) malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği görüşü benimsenmiştir. Asıl olan malın gerçek değerinden ihale edilmesi olup, malın salt muhammen değerin üzerinde satılmış olması her zaman zarar unsurunun oluşmayacağı ve malın gerçek değerini bulduğu anlamında yorumlanamaz. Bu cümleden olmak üzere, kanun koyucu aksini murat etmiş olsaydı, muhammen değerin üzerindeki satışlarda ihalelerin feshedilemeyeceğini düzenlemiş olurdu.
Hal böyle olunca, her ne kadar Bölge Adliye Mahkemelerince, önceki içtihatlarımıza uygun olacak şekilde değerlendirme yapılarak sonuca gidilmiş ise de; Dairemizin yukarıda yazılı görüş değişikliği nedeniyle, şikayetçi borçlunun icra mahkemesine başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü ve aşamalarda tekrar ettiği tüm fesih iddialarının esası incelenerek hüküm kurulması için kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 05.07.2023 tarih ve 2022/2932 E.- 2023/1671 K. sayılı kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre borçlunun temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20.11.2023 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İçtihat (HGK) değişikliği-husumetten red- vekalet ücreti ekinheval Meslektaşların Soruları 2 27-06-2013 11:11
Nafaka Borcunun Ödenmesi İle İlgili İçtihat Değişikliği Mert_ Meslektaşların Soruları 4 11-02-2013 16:05


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05933094 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.