|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
28-04-2013, 16:19 | #31 |
|
Merhaba,
Matrix rumuzlu arkadaşımızın açtığı konu hakkında: Ödeme planına bağlanmış kredilerde ödeme günü gelen kredi taksiti kendiliğinden muaccel olur. Bu itibarla bu tutara ilişkin işlemlerde kat ihtarı veya benzeri bir işleme gerek yoktur. Ancak taksit vadesinden çok önceki bir tarihte hesap bakiyesi üzerine, hele de bu maaş dolayısıyla yatan bir tutarsa bloke konulmasının pek çok bakımdan haksız bir uygulama olacağını düşünürüm. Saygılarımla, |
29-04-2013, 17:02 | #32 |
|
Sayın Ümit;
Prof. Dr. Seza Reisoğlu, Türk Kefalet Hukuku, Ankara 2013, sayfa 36, 37 ; "Kefalet borcunun fer-i karakteri, ferdileştirilmiş belli bir borç için tekeffülü zorunlu kılmaktadır. Asıl borç belli olmaksızın, sadece kefilin sorumlu olacağı en yüksek meblağ gösterilmek süretiyle verilmiş olan kefalet geçersizdir. Örneğin kefilin - borçlunun doğmuş veya doğacak herhangi bir borcuna 1.000.000 liraya kadar kefil oluyorum" şeklindeki tekeffülü geçersizdir...Gerek Yargıtay, gerekse İsviçre Fedaral Mahkemesi kararlarında, kefaletin ferdileştirilmesinin zorunlu olduğu, asıl borcun belirli veya en azından kefalet anında belirlenebilir olmasının gerektiği, her ne sebeple olursa olsun ileride doğacak tüm borçlara kefaletin ise geçersiz olduğu kabul edilmektedir" Prof. Dr. Seza Reisoğlu, Türk Kefalet Hukuku, Ankara 2013, sayfa 38 ; "Bazı kefalet sözleşmelerinde özel kayıtlara yer verilmekte, örneğin alacaklının asıl borçluya daha sonra vereceği kredilerden de kefil sorumlu olacağını kabul etmektedir. Gerek Yargıtay ve gerekse Kaynak İsviçre Federal Mahkemesi kararlarına göre ileride doğacak aynı borçluya ait borçlardan kefilin sorumlu tutulabilmesi, bu borçların belirli yada en geç kefalet anında belirlenebilir olmasına bağlıdır" Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2009/12183 E, 2010/8768 K sayılı kararında aynen; "Toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacı banka ile dava dışı ...LTD.ŞTİ arasında 20.05.2004 tarihli davacıların kefaletinin bulunduğu kredi sözleşmesi imzalandığı, davacıların sorumluluklarının aynı sözleşmeye dayanılarak yeni bir kredi kullandırılması halinde devam edecekken davalı banka tarafından davacıların kefil olmadığı 27.11.2006 tarihli yeni bir sözleşme düzenlenerek kredi kullandırıldığı, bu sebeple davacıların takibine konu edilen borçtan sorumlu tutulamayacakları gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacıların 20.05.2004 ve 27.11.2006 tarihli sözleşmeler sebebiyle davalı bankaya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmiştir...hükmün onanmasına" ifadelerine yer verilmiştir. Görüldüğü gibi, eğer kefil olunan ilk sözleşmede özel bir kayıt yoksa(örneğin doğmuş ve doğacak tüm borçlara kefilim gibi) zaten, ortada hiçbir tartışma olmaksızın kefilin imzasının olmadığı sonraki GKS'lerden kefilin sorumlu tutulması söz konusu olmaz. Eğer, bu yönde veya bu anlama gelebilecek bir kayıt var ise, bu kaydın kendisi geçersiz olacağından(yukarıda açıklandığı üzere, böyle kayıtlar kefaletin fer-i niteliğine aykırı olmakla geçersizdir)aynı şekilde, kefilin imzasının olmadığı sonraki tarihli GKS'lerden sorumlu olduğundan bahsedilemez. Nitekim Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2010/7084 E, 2010/8786 K sayılı kararında aynen; "...davalı banka tarafından 1998 ve 1999 tarihli iki ayrı kredi sözleşmesi verilmiştir. Davacılar bu sözleşmelerden 1998 tarihli olanını imzalamış oldukları halde 1999 tarihli kredi sözleşmesine imza koymamışlardır. Her ne kadar davacıların imzasının bulunduğu 1998 tarihli krediler genel sözleşmesinin 4.1 maddesinde -banka bu sözleşmede yer alan hükümler dahilinde bir veya birden fazla kredi hesabı açmaya, kredi hesaplarının limitlerini azaltmaya veya çoğaltmaya, bakiyesi sıfıra inen kredi hesaplarını yeniden çalıştırmaya kredi hesaplarını kapatarak dilediği miktarda yeni hesaplara açmaya veya dilediği şekillerde kredi kullandırmaya kayıtsız şartsız yetkilidir- hükmü yer almakta ise de, kullandırılan kredinin 1998 tarihli bu sözleşmeye dayanılarak mı ya da 1999 tarihli sözleşme sebebiyle mi kullandırdığı hususu açıklığa avuşturulmamıştır....kullandırılan kredinin 1999 tarihli sözleşme kapsamında kaldığının tespit edilmesi halinde, davacıların bu sözleşmeye kefaletlerinin bulunmaması sebebiyle kefalete dayalı sorumluluklarından söz edilemeyecektir" ifadelerine yer verilmiştir. |
08-05-2013, 07:45 | #33 |
|
Bahsettiğim menfi tespit davasının duruşmasında, İlk kredinin ne zaman ödenip kapatıldığı, 2. kredinin ne zaman kullandırıldığı ve ikinci kredi kullandırılırken ilk kredi borcunun ne kadarının ödenip ödenmediği hususunda ek rapor tanzimine karar verilmiştir. Gelişmeleri paylaşmaya devam edeceğim. herkese İyi çalışmalar
|
14-07-2014, 00:41 | #34 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın çetin davanızla ilgili son gelişme nedir? bilgi verebilir misiniz ? |
14-07-2014, 13:03 | #35 |
|
Sayın recotto,
En son olarak Mahkeme dosyayı bankacılık hukuku alanında uzman hukukçu bilirkişiye gönderdi, bilirkişi, ödeme planı, ödenen miktarları ve bu miktarların ne zaman ödendiğini gösterir cari hesap dökümlerinin dosyaya celbini talep etti, ama müvekkil bu davaya aşırı bağlı olunca bir takım hastalıklar nüksetti ve anaparanın ödenmesi şartıyla kefil olan müvekkil açısından takibe devam edilmeyeceğine dair protokol yapıldı ve davadan feragat ettik. Çok emek verdiğim davayı bu şekilde sonlandırmak biraz bana dokundu ama müvekkilin sağlık durumu dosyanın devam ettirilmesine engeldi. Umarım siz başarılı olur sonucu bizimle paylaşırsınız. saygılar... |
14-07-2014, 13:18 | #36 | |||||||||||||||||||||||
|
Benim de geçmişimde bankacılık var.6 yıl bankacılık yaptım hem çalıştım hem hukuk okudum. Gks'lere hiç de uzak değilim ve önümdeki dosyada 2009 yılında sadece çek karnesi alabilmek için gks imzalayan müvekkil kardeşler sonrasında şirketten ortaklıktan ayrılıyorlar.Fakat çok iyi bildiğim üzere bankalar sadece ortaklık kefaleti değil şahsi kefalet de alıyorlar. Nitekim 2009 yılından sonra 2010 yılında ortaklıktan ayrılan kardeşlere 2012 ve sonrasında kullandırılan aylık eşit taksitli ticari nakdi kredi, gayrinakdi çek kredisine istinaden ihtarname ve hemen akabinde icra ödeme emri gönderiyorlar. Bu olay bizim müvekkillerimizi de derinden etkileyecek nitelikte.Çünkü kendilerinin 2 adet tırı var ve bu tırlar kredili olarak alınmış durumda bu kredilerden dolayı icra takibi kesinleşir ise onların ve tüm organizasyonlarının bitmesi demektir bu. Genel gözlemlediğim üzere bu davaların sonuna kadar giden çok meslektaşım yok.Sanırım müvekkiller tutarın yüksekliğinden aleyhe oluşabilecek bir durumda icra inkar tazminatı,yargılama giderleri,vekalet ücreti gibi tutarları da ödemekten kaçınmak istiyorlar. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Genel Kredi Sözleşmelerinde müteselsil kefilin sorumluluğu | Av. Yasemen | Meslektaşların Soruları | 24 | 22-11-2017 16:06 |
Kredi Sözleşmesi - kefilin sorumluluğu | alperyldrm | Meslektaşların Soruları | 4 | 06-05-2011 13:31 |
İpotek ve Banka Genel Kredi Sözleşmesi | atagin | Meslektaşların Soruları | 3 | 05-09-2008 08:14 |
Genel Kredi Sözleşmesi,Kefilin Temerrüdü,Zamanaşımı | av.sinem | Meslektaşların Soruları | 1 | 06-08-2008 09:44 |
kredi kartı borcunda kefilin mirasçılarının sorumluluğu | parçalı bulutlu | Meslektaşların Soruları | 4 | 28-03-2007 17:23 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |