14-01-2011, 16:02 | #1 |
|
Avukatlar binek araçlarını vergi için gider olarak gösterebilirlr mi?
Merhabalar değerli üyeler
Serbest çalışan avukatlar, satın aldıkları binek araçları gider olarak gösterip KDV ve yıllık gelir vergisi borçlarından mahsup edebilirler mi acaba ? Ticari veya hafif ticari araçlar gider olarak gösterilebiliyor sanırım ama binek araçları bilmiyorum... |
15-01-2011, 14:28 | #2 |
|
KDV'de kullanılmıyor ama gelir vergisinde 5'e bölünerek her yıl 1/5'i gider olarak gösteriliyor.Benzinin faturasını hem kdv hemde gelir vergisinde kullanabiliyorsunuz.
|
15-01-2011, 21:20 | #3 |
|
Teşekkür ederim Sn. Av.Ertan Uzunoğlu
Peki araç ticari yada hafif ticari araç olursa KDV den düşebiliyor muyuz. Eczacılar KDV den de düşebiliyor mesela, bizde de durum aynı mı acaba ? |
16-01-2011, 00:41 | #4 | |||||||||||||||||||||||
|
KDV Kanununda binek taşıtlara ait kdv nin indirim konusu yapılamayacağına dair özel hüküm bulunmakta. Hafif ticari araçtan maksadının kango, doblo gibi araçlar ise onlarda ruhsatlarında her ne kadar ticari olarak belirtilse de gümrük tarife ist. poz. numarasına göre binek durumundalar. Eğer aracı envanterinize eklediyseniz (serbest meslek defterinizin ayrı bir kısmına da kaydedebilirsiniz) bu araca ait amortisman (maliyet bedelinin %20 si ve ilk yıl kıst olarak 5 yıl), bakım onarım, yakıt, yıkama, otopark, geçiş ücretleri gibi giderleri gelir verginizden düebilirsiniz. Ayrıca aracı sıfır aldığınıız varsayarsak kdv ve taşıt alım vergilerinin tamamını ilk aldığınız yıl gider kaydedebilirsiniz. Aracı eğer ikinci el olarak vergi mükellefiyeti olmayan birinden ya da esnaf muaflığından yararlanan birinden alıyorsanız muhakkak gider pusulası düzenleyiniz. Ayrıca aracı aldığınız tarihten bir ay içinde bağlı olduğunuz vergi dairesine yazılı olarak bildiriniz. Umarım yardımcı olabilmişimdir. |
09-02-2012, 15:10 | #5 |
|
BİNEK OTOMOBİLLERİN TESLİMİNDE UYGULANAN FARKLI KDV ORANLARI VE İNDİRİLEMEYEN KDV SORUNU
I.GİRİŞ 3065 sayılı KDV Kanunu’nun uygulanmaya başlandığı 1985 yılından bu güne kadar geçen 20 yılı aşkın süredir başarılı bir şekilde uygulanmasına rağmen tartışılmaya devam eden ve aksayan yönleri de bulunmaktadır. Bu konulardan bir tanesi de binek otomobillerindeki KDV uygulamasıdır. Binek otomobillerin teslimlerinde uygulanan farklı KDV oranları bulunmaktadır. Uygulamada hatalı işlemlerin yapılmaması için, binek otomobillerin tesliminde uygulanması gereken farklı KDV oranları yazımızın ikinci bölümünü oluşturacaktır. Ayrıca, binek otomobillerin alışlarına ilişkin KDV nin ilgili yasa gereği indirilememesi ve ciddi bir sorun olarak tartışılması ise yazımızın üçüncü bölümünü oluşturacaktır. II. BİNEK OTOMOBİLLERİNDE UYGULANAN FARKLI KDV ORANLARI 3065 saylı KDV Kanunu’na göre, binek otomobillerinin tesliminde (satışında) aşağıda belirtilen farklı KDV oranları uygulanmaktadır. 1. Kullanılmamış (sıfır) otomobil tesliminde KDV oranı %18 ’dir. 2. Kullanılmış yada sıfır olup olmadığına veya yaşına bakılmaksızın yurt dışından otomobil ithali %18 oranında KDV’ye tabidir. 3. Kullanılmış (ikinci el) binek otomobili; - Özel kişilerden alınırsa vergiye tabi değildir. - KDV mükellefi olmayan (vakıf veya dernek gibi) kuruluşlardan alınırsa yine vergiye tabi değildir. - KDV mükellefi olan firmaların aktifine kayıtlı ise %1 KDV’ye tabidir. - Oto galerilerinden alınırsa %1 KDV’ye tabidir. - Oto galericisi, satıcı ile alıcı arasında aracılık yapıyorsa satış işlemi KDV’ye tabi değildir, ancak komisyon %18 KDV’ye tabidir. - Trafikte kaydı silinerek hurdaya ayrılmış olsa dahi, hurda işletmecilerince parçalanmadan satışı %1 KDV’ye tabidir. - Hurda işletmecilerince parçalanarak satışı KDV’den istisnadır. 4. 3226 Sayılı Finansal Kiralama Kanunu’na göre; sadece finansal kiralamaya konu binek otomobillerinin finansal kiralama şirketlerine veya finansal kiralama şirketlerince teslimi veya kiralanması işlemlerinde, kullanılmış binek otomobilleri için % 1, kullanılmamış (sıfır) binek otomobiller için ise % 18 vergi oranı uygulanır. III. BİNEK OTOMOBİLLERİN ALIŞLARINA İLİŞKİN ÖDENENEN KDV NİN İNDİRİM KONUSU YAPILAMAMASI VE BİR SORUN 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 30’uncu maddesi İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi ’ni düzenlemiş bulunmaktadır. KDV Kanununa göre indirimi kabul edilmeyen konulardan binek otomobillerin alış bedelinde gösterilen KDV olup, uzun yıllardır tartışma konusu olabilmektedir. KDV kanununun ilgili 30’uncu maddenin (b) bendi aşağıdaki düzenlemeyi içermektedir. “Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisi” İşletmeye ait olma kavramı, işletmenin aktifine kayıtlı ve envanterine dahil olmayı ifade eder. Binek otomobilinin işletmeye ait olabilmesi ve amortismana tabi tutulabilmesi için, trafik ve diğer işlemlerinin de işletme adına yapılması, alış faturasının da işletme adına düzenlenmesi zorunludur. 1. Binek Otomobillerin Satın Alınmasına İlişkin Olarak İndirilemeyen KDV’nin Maliyet veya Gider Yazılması: Mükelleflerin ticari işlerinde kullanmak üzere satın aldıkları binek otomobilleri nedeniyle ödedikleri KDV’yi, Kanun’un 30/b maddesine göre indirmesi mümkün değildir. İndirilemeyen bu KDV, doğrudan gider yazılabileceği gibi, maliyete de intikal ettirilebilir. Bu konudaki seçimlik hak, tamamen mükellefe aittir. Yasa gereği uygulamanın temel kuralları aşağıdaki gibidir. Binek otomobil ticareti (alım satımı) yapan firmalar, ticari mal olarak satın aldıkları binek otomobillerine ödedikleri KDV’yi genel hükümlere göre indirim konusu yapabilirler. İşletme faaliyetlerinde kullanılsa dahi, işletmelerin aktifine kaydedilen binek otomobili alımında ödenen KDV kural olarak indirim konusu yapılamaz. Sadece otomobil kiralama (rent a car) şirketleri, taksi işletmeleri ve sürücü kursları binek otomobili alımında ödedikleri KDV’yi indirim konusu yapabilirler. Burada tartışılması gereken husus; Binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen ve indirilemeyen KDV’nin maliyet veya gider yazılması konusudur. Uygulamada, binek otomobillerinin alımı sırasında yüklenilen ancak Kanun’un 30/b maddesi gereği indirim konusu yapılamayan bu KDV’lerin, doğrudan gider mi yazılacağı, yoksa maliyet unsuru olarak mı dikkate alınacağı hususunda tereddütlerle karşılaşılmaktadır. Maliye Bakanlığı, binek otomobillerinin alımında yüklenilen ancak indirimi mümkün olmayan KDV hakkında yapılacak işlem konusundaki görüşünü Genel Tebliğ ve Özelgelerle açıklamıştır. Bakanlık 23 Seri no.lu KDV Genel Tebliği’nin (I) bölümünde, mükelleflerin işletme amacı dışında iktisap ettikleri binek otomobillerinin alımı sırasında ödedikleri ve kanun gereği indirimi mümkün olmayan KDV’nin, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları çerçevesinde işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabileceğini açıklamıştır. Aynı tebliğde, bu uygulamanın binek otomobili işletmeciliği ile uğraşan mükelleflerin işletme amacı dışında satın aldıkları binek otomobilleri için de geçerli olduğu belirtilmiştir. Tebliğde yer alan “işin mahiyetine göre gider yazılması ve maliyete intikal ettirilmesinden kastedilen husus; 23 Seri no.lu Tebliğde yer alan “indirilemeyen KDV’nin işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabileceği” şeklinde subjektif ve son derece esnek olan bir ifadedir. Öte yandan, Maliye Bakanlığı’nca verilen bir özelgede; “binek otomobillerine ait olup indirilemeyen KDV’nin doğrudan gider veya maliyet unsuru olarak değerlendirilmesinde kanunen bir sakınca olmadığı” şeklinde çeşitli idari görüşler verilmiş bulunmaktadır. Maliye Bakanlığı’nın 20.06.2000 tarih, 29609 sayılı Özelgesi aşağıdaki gibidir. “3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 30/b maddesine göre, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan Katma Değer Vergisi hesaplanan katma değer vergisinden indirilemez. 23 Seri no.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nin I bölümünde indirim konusu yapılamayan bu verginin Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları çerçevesinde işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabileceği belirtilmiştir. Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 269. maddesinde gayrimenkuller gibi taşıtların da maliyet bedeliyle değerleneceği hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun’un 270. maddesinde ise “Gayrimenkullerde, maliyet bedeline satın alma bedelinden başka, aşağıda yazılı giderler girer…. Noter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye giderleri ile Emlak Alım ve Taşıt Alım Vergilerini maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.” denilmektedir. Buna göre, taşıtların maliyet bedeliyle değerlendirilmesi sonucunda Taşıt Alım Vergilerinin maliyet bedeline eklenmesi veya genel giderler arasında gösterilmesinde mükelleflere ihtiyarilik tanınmıştır. Bu nedenle, binek otomobillerine ait indirilemeyen katma değer vergisinin doğrudan gider veya maliyet unsuru olarak değerlendirilmesinde kanunen bir sakınca bulunmamaktadır.” Maliye Bakanlığı’nın 13.04.2000 tarih, 16814 sayılı Özelgesi ise özetle aşağıdaki gibidir. “Serbest meslek erbabı tarafından iktisap edilen binek otomobillerinin alış belgelerinde gösterilen KDV’nin indiriminin mümkün olmadığı, indirilemeyen bu verginin otonun maliyet bedeline ilave edilerek amortisman ayırmak suretiyle gider kaydedilebileceği gibi, ilgili dönemde GVK’nun 68’inci maddesine göre gider olarak da dikkatte alınabileceği” Bize göre de; serbest meslek erbabının aktifine alarak işinde kullandığı binek otomobilinin alışı sırasında ödediği ancak KDV kanununa göre indirim konusu yapamamış olduğu KDV nin gelir vergisi açısından doğrudan gider veya maliyet unsuru olarak değerlendirilmesinde kanunen bir sakınca bulunmamakta olup, bu konudaki seçimlik hakkı tamamen mükellefe ait olmalıdır. 2. Binek Otomobillerinin Satın Alınmasına İlişkin Olarak İndirilemeyen KDV’nin, (Yasa Değişikliği İle) Tüm Mükelleflerce İndiririmi Mümkün Kılınmalıdır. Binek otomobillerinin Katma Değer Vergisinin indirilmeyeceğine ilişkin düzenlemenin gerekçesinde; ”…… bu şekilde, özel otomobillerin muvazaalı olarak işletmeye sokulması suretiyle özel tüketimin teşvik edilmemesi ve vergi kaybına sebebiyet verilmemesi amaç edinilmiştir.” Şeklinde açıklamasına yer verilmiştir. Anılan madde gerekçesiyle birlikte değerlendirildiğinde, binek otomobillerin işletmede kullanımına kısıtlama getirilmek istenmektedir. Dolayısıyla sonradan binek otomobile çevrilen araçların Katma Değer Vergisinin indirilmemesi kanunun lafzına ve amacına uygun olacaktır. Ayrıca aksine bir düşünce mükellefler arasında haksız uygulamalara yol açabilecektir. Çünkü aynı aracın başlangıçta otomobil olarak alınması halinde, ödenen Katma Değer Vergisi indirilmeyecekken, kapalı kasa kamyonet olarak alınıp sonradan otomobile dönüştürülmesi halinde, Katma Değer Vergisi indirilecek ve aynı durumda olanlara farklı uygulama yapılması söz konusu olacaktır. Aşağıda sıralanan bazı haklı nedenlerden dolayı binek otomobillerinin alımında ödenen KDV’ne indirim hakkı tanınmalıdır. Binek otonun satın alınması esnasında; satıcı firma tarafından ilgili oranda KDV’si hesaplanmakta, alıcı firmadan tahsil edilmekte ve hesaplanan KDV olarak beyan edilmektedir. Alıcının da satın almış bulunduğu binek otomobilini ticari işinde kullanması sonucu alış sırasında ödediği KDV’yi indirim konusu yapamaması KDV’nin indirim ilkesine uymamakta ve ticari işlemlerde haksızlığa yol açmaktadır. Binek oto işletme malvarlığına dahil edildiğine göre, bu oto ileride satıldığında KDV hesaplamasına konu edilecek ve daha önce hiçbir indirim yapılmadan hesaplanan KDV’nin tamamı beyan edilip ödenecektir. Bu durum KDV’nin işleyişine uymamakta ve ticari işlemlerde haksızlığa yol açmaktadır. İşletmenin faaliyetlerinin yürütülmesinde kullanılmakta olan binek otonun yakıtına, tamir ve bakımına ilişkin KDV’lerin indirilmesi, gider veya maliyet yazılabilmesi hakkı, binek otonun alımında ödenen KDV ‘nin indirilememesini anlamsız ve haksız kılmaktadır. İlgili madde gerekçesinde açıklandığı üzere, binek otomobillerinin muvazaalı olarak işletme adına alınmasının önlenmesi amaçlanan KDV indirim hakkının kabul edilmemesi; bazı işletmeler satın alma yerine kiralama yolunu tercih ettiklerine göre, muvazaalı işlemleri ortadan kaldıramayacağı gibi, otomobil sektöründe tüketime de engel olmaktadır. IV. SONUÇ: Görüldüğü gibi; işletmelerde kullanılmak üzere satın alınan binek otolara ilişkin KDV’nin de, amortismana tabi her hangi bir iktisadi kıymet iktisabında olduğu gibi indirilebilmesi gerekir. Binek oto KDV’sinin indirim yasağına konu edilmesi KDV’nin genel prensiplerine aykırı düşmekte ve bu yasağın bir an önce kaldırılması gerekmektedir. Aksi halde, indirilemeyen KDV’nin maliyet veya gider yazılması yönünde mükelleflere tercih hakkı verilmesi de sorunu adil bir şekilde çözememektedir. Binek otomobillerinin alış belgelerinde gösterilen ve indirilemeyen KDV ’nin maliyet veya gider yazılması hususunda tartışmalar devam etmektedir. Bu durum, ilgili KDV’nin indirim hakkı tanınmamasından kaynaklanmaktadır. KDV Kanunun uygulanmaya başlandığı 1985 yılından bu güne kadar geçen 20 yılı aşkın süredir, KDV Kanununun 30/b maddesi kapsamındaki tartışmalar, haksız ve hatalı uygulamalar halen devam etmektedir. Konu kapsamındaki haksız ve hatalı uygulamanın giderilmesinin tek yolu; ilgili 30/b maddesinin tekrar gözden geçirilerek, binek otomobillerinin alış KDV sinin tüm mükelleflerce indirimi mümkün hale getirilmesini sağlamak olacaktır. |
04-10-2014, 17:01 | #6 |
|
Aktife alınan binek araç giderlerinin hasılattan indirilip indirilmeyeceği hk.
Tarih 23/02/2012 Sayı B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 68-714 Kapsam T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü) Sayı : B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 68-714 23/02/2012 Konu : Aktife alınan binek araç giderlerinin hasılattan indirilip indirilmeyeceği İlgide kayıtlı özelge talep formunda, mali müşavirlik hizmetinden dolayı serbest meslek kazancı mükellefi olduğunuzu, 2004 yılında aldığınız binek otomobilinizi serbest meslek faaliyetinizde kullanmak istediğinizi bundan dolayı binek otomobili için amortisman ayrılıp ayrılamayacağı, alış faturasındaki ÖTV ve KDV'nin maliyet bedeline dahil edilip edilmeyeceği, aracınızı sattığınızda satış bedelinin tamamının mı kar veya zarar olacağı, zarar çıkması halinde serbest meslek kazancınızdan indirim olarak dikkate alınıp alınamayacağı, sigorta giderlerinin taksitler halinde ödenmesi halinde taksitlerin ödendiği tarihte mi yoksa poliçe tarihinde mi gider yazılacağı, eşinin sigortalı çalıştırılması halinde serbest meslek kazancının eşe ödenen ücretin gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı ile mesleki sorumluluk sigorta ödemelerinin gider yazılıp yazılmayacağı hususlarında bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun "Ücretin Tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde; Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir." denilmiş olup aynı Kanunun "Serbest Meslek Kazancının Tarifi" başlıklı 65 inci maddesinde ise; " Her türlü serbest mesleki faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır..." hükmüne yer verilmiştir. Anılan Kanunu'nun "Serbest Meslek Kazancının Tespiti" başlıklı 67 nci maddesinin birinci fıkrasında; "Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır." hükmüne yer verilmiştir. Anılan Kanun'un "Mesleki Giderler" başlıklı 68 inci maddesinde ise; "serbest meslek kazancının tespitinde aşağıda yazılı giderler hasılattan indirilir: 1. Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen genel giderler (İkametgâhlarının bir kısmını iş yeri olarak kullananlar, ikametgâh için ödedikleri kiranın tamamı ile ısıtma ve aydınlatma gibi diğer giderlerin yarısını indirebilirler. İşyeri kendi mülkü olanlar kira yerine amortismanı, ikametgâhı kendi mülkü olup bunun bir kısmını iş yeri olarak kullananlar amortismanın yarısını gider yazabilirler.). 2. Hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatındaki iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı (bu primlerin ve aidatın geri alınmamak üzere Türkiye'de kain sigorta şirketlerine veya emekli ve yardım sandıklarına ödenmiş olması ve emekli ve yardım sandıklarının tüzel kişiliği haiz bulunmaları şartıyla) ile 27'nci maddede yazılı giyim giderleri. ... 4. Mesleki faaliyette kullanılan tesisat, demirbaş eşya ve envantere dahil taşıtlar için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanlar (amortismana tâbi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması halinde aynı Kanunun 328 inci maddesine göre hesaplanacak zararlar dahil). 5. Kiralanan veya envantere dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderleri. ... 8. Serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla emekli sandıklarına ödenen giriş ve emeklilik aidatları ile mesleki teşekküllere ödenen aidatlar. 9. Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen meslek, ilan ve reklam vergileri ile iş yerleriyle ilgili ayni vergi, resim ve harçlar." gider olarak dikkate alınacağı hüküm altına alınmıştır. Öte yandan, mesleki mali sorumluluk sigortasının şahıs sigortası kapsamına girip girmediği yönünde Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı'ndan bilgi istenmiş ve konu ile ilgili olarak alınan 17/12/2010 tarih ve 58352 sayılı yazıda, "....Bilindiği üzere, sigortacılık mevzuatında ayrım can ve mal sigortaları şeklinde yapılmıştır. Anılan sigorta da şahsı değil şahsın sorumluluğu nedeniyle mal varlığında meydana gelecek zararları sigortalayan bir mal sigortasıdır. Dolayısıyla, bu sigorta türünün anılan maddede yer alan "şahıs sigortası" kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır." denilmiştir. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun "İspat Edici Kâğıtlar" başlıklı 227 nci maddesinde; "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." denilmiş, anılan Kanunun 234 üncü maddesinde ise; "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin; "Vergiden muaf esnafa; Yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmündedir. Bu belge birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de tanzim edilir." hükmüne yer verilmiştir. Öte yandan, anılan Kanunun 269 uncu maddesinde ise; "İktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkuller maliyet bedelleri ile değerlenir. Bu kanuna göre, aşağıdaki yazılı kıymetler gayrimenkuller gibi değerlenir; 3. Gemiler ve diğer taşıtlar;" hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu Kanun'un "Gayrimenkullerde Maliyet Bedeline Giren Giderler" başlıklı 270 inci maddesinde; "Gayrimenkullerde, maliyet bedeline, satın alma bedelinden başka, aşağıda yazılı giderler girer: 1. Makine ve tesisattan gümrük vergileri, nakliye ve montaj giderleri; 2. Mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsasının tesviyesinden mütevellit giderler. Noter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye giderleri ile Emlak Alım ve Özel Tüketim Vergilerini maliyet bedelini ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler."hükümleri yer almaktadır. Aynı Kanun'un 313 üncü maddesinde; "İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269'uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesi amortisman mevzuunu teşkil eder." denilmiş, anılan Kanun'un 320 nci maddesinde ise; "Amortisman süresi kıymetlerin aktife girdiği yıldan başlar. Bu sürenin yıl olarak hesaplanması için (1) rakamı mükellefçe uygulanan nispete bölünür. Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları binek otomobilleri hariç olmak üzere, işletmelere ait binek otomobillerinin aktife girdiği hesap dönemi için ay kesri tam ay sayılmak suretiyle kalan ay süresi kadar amortisman ayrılır. Amortisman ayrılmayan süreye isabet eden bakiye değer, itfa süresinin son yılında tamamen yok edilir. Her yılın amortismanı ancak o yıla ait değerlemede nazara alınabilir. Amortismanın herhangi bir yıl yapılmamasından veya ilk uygulanan nispetten düşük bir hadle yapılmasından dolayı amortisman süresi uzatılamaz." hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanun'un "Amortismana Tabi Malların Satılması" başlıklı 328 inci maddesinde ise; "Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde alınan bedel ile bunların envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki fark kar ve zarar hesabına geçirilir. İşletme hesabı esasında defter tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler bu farkı defterlerinde hasılat veya gider kaydederler. Amortisman ayrılmış olanların değeri ayrılmış amortismanlar düşüldükten sonra kalan meblağdır. Devir ve trampa satış hükmündedir. Şu kadar ki, satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi, işin mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde, satıştan tahassül eden kar, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabilir. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde kullanılmamış olan karlar üçüncü yılın vergi matrahına eklenir. Üç yıldan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi halinde bu karlar o yılın matrahına eklenir. Yukarıdaki esaslar dahilinde yeni değerlerin iktisabında kullanılan kar, yeni değerler üzerinden bu kanun hükümlerine göre ayrılacak amortismanlara mahsup edilir. Bu mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan değerlerin amortismanına devam olunur." hükümlerine yer verilmiştir. Yasanın Geçici 5 inci maddesinde ise; ticari, zirai veya mesleki kazançları dolayısıyla yeniden Gelir Vergisine girecek veya basit usulden gerçek usule geçecek olan mükellefler ile öteden beri faaliyete devam eden serbest meslek erbabının amortismana tabi iktisadi kıymetleri maliyet bedeli, maliyet bedeli bilinmiyorsa bizzat kendilerince alış tarihindeki rayice göre tahmin olunacak bedeli ile değerleneceği, ancak, bu kıymetlerin alış tarihleri ile mükellefiyete giriş veya gerçek usule geçiş tarihi arasındaki yıllara ait amortismanlar tutarının bu değerden düşülerek bakiyesinin amortismanına devam olunacağı ifade edilmiştir. Öte yandan, amortisman uygulamasına ilişkin usul ve esaslar 333, 339, 365, ve 389 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ'lerinde belirlenmiştir. Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 inci maddesine göre Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler KDV ye tabidir. Anılan Kanunun 30/b maddesinde ise faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Diğer taraftan, 23 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin "1.Binek Otomobillerinin Katma Değer Vergisi" başlıklı bölümünde, indirim konusu yapılamayan bu verginin Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları çerçevesinde işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabileceği açıklanmıştır. Bu hüküm ve açıklamalara göre; 1. Söz konusu aracın envantere dahil edilmesi mümkün olup, bu aracın envanter defterine kayıt edilebilmesi için gider pusulası düzenlenmesi gerekmektedir. 2. 2004 yılında iktisap edilen aracın 333 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'ne ekli listenin "6.1. Otomobiller ve taksiler (Jipler ve arazi taşıtları dahil)" bölümünde değerlendirilerek, faydalı ömrünün 5 yıl, amortisman oranının ise %20 olarak dikkate alınması gerekmektedir. Buna göre amortisman süresinin başlangıcı aracın iktisap edildiği tarih olup, araca ait amortisman ayırma süresi dolmuş olduğundan, amortisman ayrılabilmesi mümkün bulunmamaktadır. 3. Söz konusu araç için ödenen ÖTV ve KDV'nin maliyet bedeline eklenmesi veya gider olarak dikkate alınması ihtiyari olup aracın maliyet bedeli üzerinden envantere dâhil edilmesi gerekmektedir. Ancak, aracın maliyet bedelinin tespit edilememesi veya bilinmemesi halinde, aracın alış tarihindeki rayice göre tahmin olunacak bedel ile envantere dâhil edilmesi mümkündür. 4. Mesleki faaliyette kullanılmak üzere alınan ve envantere dahil olan taşıtların satılması durumunda envantere kayıtlı değer ile satış bedeli arasındaki tutarın, amortisman ayrılmış ise maliyet bedelinden ayrılan amortismanlar indirildikten sonraki kalan tutar ile satış bedeli arasındaki tutarın kar veya zarar olarak tamamının serbest meslek kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. 5. Envantere dahil edilen araca ilişkin olarak ödenen taşıt sigorta ve kasko sigorta giderleri ödendiği dönemin gideri olarak dikkate alınması gerekir. 6. İşyerinde eşin ücretli olarak fiilen çalışması halinde ise eşe ödenen ücretin ücret bordrosunda gösterilerek vergilendirilmesi kaydıyla kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır. 7.Mesleki sorumluluk sigortası türünün "şahıs sigortası" kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından ve mali müşavirlik hizmeti için yaptırılması hususunda kanuni zorunluluk bulunmaması nedeniyle serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak yazılması veya vergi matrahının tespitinde beyanname üzerinden indirim konusu yapmanız mümkün bulunmamaktadır. 8. Almış olduğunuz binek otomobil için yüklenilen KDV'nin indirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Ancak, söz konusu KDV gelir vergisinin tespiti bakımından doğrudan gider yazılabileceği gibi, otomobil maliyetinin bir unsuru olarak da dikkate alınabilecektir. Ayrıca, bahse konu mükellefin serbest meslek faaliyetinde kullanmak üzere aldığı binek otomobili satması halinde bu işleme KDV oranlarının tespitine ilişkin 2007/13033 sayılı Kararname uyarınca % 1 oranında KDV uygulayacaktır. Bilgi edinilmesini rica ederim. EKLER : 1- özelge talep formu 2- İVDB görüşü (özelge talep formu devamı) 3- KDV'nin görüşü 4- KDV'den görüş sorma 5- özelge taslağı 6- Vergi Usul'ün görüşü 7- Vergi Usul'den görüş sorma 8- Vergi Usul örnek özelge (*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir. (**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir. (***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Çatı ISI yalıtımı gideri ortak gider mi, çok masraflı lüks gider mi sayılır | R.Acar | Meslektaşların Soruları | 9 | 06-02-2008 10:56 |
Deniz hukuku için denizi ve deniz araçlarını bilmek... | sekerpinam | Deniz Hukuku ve Deniz Ticaret Hukuku Çalışma Grubu | 2 | 11-09-2007 16:01 |
Avukatlar Olarak Biz Haciz Yapabilir Miyiz? | avonder | Meslektaşların Soruları | 8 | 02-08-2007 16:48 |
Serbest meslek kazancının tesbiti,gider olarak gösterilen harcamalar | ZERYA | Hukuk Sohbetleri | 0 | 15-01-2007 13:11 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |