Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

DSİ Haksız Fiil, Görev Ve Yetki

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-04-2011, 12:01   #1
DEMİRCİZADE

 
Varsayılan DSİ Haksız Fiil, Görev Ve Yetki

Merhaba Sayın Üyeler,
Yeni bir davala ile ilgili olarak soru sormak istiyorum. Müvekkilin tarım arazisinde DSİ Bölge Müdürlüğü tarafından drenaj kanalı açılıyor. Bu drenaj kanalına daha sonradan Sulama Birliği tarafından bent yapılıyor ve sulama amaçlı kullanılıyor. Bentlerden dolayı drenaj kanalı fazla suyu boşaltamadığından taban suyu artıyor ve ekili ürünlere zarar veriyor. Bununla ilgili Sulh Hukuk Mahkemesinde tespit yaptırdık ve bilirkişi zararı da tespit etti. Bu tespite göre Sulh Hukuk Mahkemesinde hem DSİ'yi ve hem de Sulama birliğini davalı göstererek tazminat davası açtık. Ancak davalılar görev itirazında bulundu ve Danıştay'ın görevli olduğunu belirttiler. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 30.5.2005 T., 2004/10929 E., 2005/5766 K] kararına göre ise :
''Dava haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Dava dilekçesinde davalı DSİ Genel Müdürlüğü’nün kanal çalışması sırasında patlatılan dinamit nedeniyle uçan kaya parçalarının verdiği zarar nedeniyle tazminat istendiğine göre uyuşmazlığın özel hukuk kurallarına göre çözüme kavuşturulması gerekir. İşin esasının incelenmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesi yanlıştır.'' Buna göre görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi midir?(Görev sınırı yönünden sorun yok) Bu konuda başka Yargıta y kararları var mıdır? Ben araştırdım bulamadım. Şimdiden teşekkür ederim.
Old 20-04-2011, 18:39   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yol gösterecek karar

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1996/14-766
K. 1997/36
T. 5.2.1997
• ŞAHSİ HAK SAHİBİNİN TALEP VE DAVA HAKKI ( Kamulaştırmasız Elatma Nedeniyle Müdahalenin Meni )
• KAMULAŞTIRMASIZ ELATMA ( Elatmanın Önlenmesi-İdarenin Üçüncü Şahıslara Verdiği Zararları Gidermesi )
• ELATMANIN ÖNLENMESİ ( Kamulaştırmasız Elatma-Kanal Yapımı Nedeniyle Üçüncü Şahısların Can ve Mal Güvenliğinin Tehlikeye Sokulması )
• ELATMANIN ÖNLENMESİ ( Komşuluk hukuku )
• KOMŞULUK HUKUKU ( Elatmanın önlenmesi )
• D.S.İ.nin KANAL YAPMASI ( Komşuluk hukuku )
• KOMŞULUK HUKUKU ( D.S.İ.nin kanal yapması )
743/m.618,661
ÖZET : Davacıya karşı üstün hakkını kullanan ve istimlaksız elatma ile kanal yapan dsi'nin bu hakkını kullanırken 3. Şahıslara zarar vermemesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki "Elatmanın önlenmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Serik Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 15.3.1995 gün ve E. 1995/58 - K.1995/137 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 30.11.1995 gün ve E.1995/8543 - K. 1995/8945 sayılı ilamı ile;

( .. Ağabeyi, annesi ve anneannesi ( ninesi ) üzerine tapuda kayıtlı bir taşınmazda davacı kendisine kullanılması için bırakılan kesime ev ve sera yaptığı ve burada zilyed olarak oturduğu sırada D.S.İ.'nin sulama kanalı geçirdiği ve kanalda devamlı su bulunması neticesi su sızmaları ve oluşan aşırı rutubetlenmeden dolayı evinin duvarlarının ıslandığı ve yumuşama meydana geldiği, seranın ise önceki kullanma durumunun rutubetlenme nedeniyle bozulduğu, istimlaksız elatma suretiyle açılan kanalın muhkem hale getirilmesi, bu sızmalarının önlenmesi, kanalın üstünün de kapatılarak can ve mal emniyetinin sağlanması ile komşuluk hukuku münasebetine aykırı davranışının izalesi istenmiştir. O halde dava bu olduğuna göre mahkemece kanalın geçirilmesinden sonra taşınmazda bir şahsi hakla zilyed bulunan davacının evinin ve serasının yukarıda izah edildiği gibi zarara uğradığı tesbit edildiğine, ayrıca bu zararın ne şekilde giderileceği bilirkişilerce saptandığına, mahkemece de bu yönlerin davalı tarafından yerine getirilmesi ile zararın önleneceği kabul edildiğine göre, uyuşmazlığın bu işlerin davalı tarafından yapılarak davacı tarafın zararının önlenmesine, eğer davalı tarafından bu işlemler yapılmaz veya savsaklanırsa davacı tarafından işlemlerin yaptırılması, masrafların davalıdan alınması şeklinde hüküm kurulması gerekir idi.

Ne var ki bu yazılanlar müdahale eden ve zarar veren D.S.İ. ile karşısındaki tapu maliki arasında değil asli veya feri zilyed olan ve ev sebebi ile muhtesat ve seradan dolayı şahsi hak sahibi arasındadır. Bu nedenle davacıya karşı üstün hakkını kullanan ve istimlaksız elatma ile kanal yapan D.S.İ.'nin bu hakkını kullanırken malikleri ve üçüncü şahıslara Medeni Kanunun 661. maddesi hükmünü de gözönünde tutarak zarar vermemesi gerekir.

Bütün bunlar gözetilerek hüküm fıkrasının bu yazılanlar ışığı altında kurulması ve D.S.İ.'ne zararın giderilmesi için vecibe yükletilmesi icab eder. Yani D.S.İ. sulama programı icabına uyarak hem kanaldan su geçirecek, hem de komşularına zarar vermeyecektir. O halde Devlet Su İşleri Kuruluş olarak görevini ifa ederken kanal geçirdiği arazideki sera ve ev sahibine zarar vermemelidir. Eğer zarar verirse bu mutlaka giderilmelidir. Bu itibarla hüküm fıkrasının kanalın üstünün kapalı olarak yapılması, aksi halde davalının müdahalesinin men'ine şeklinde kademeli olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.. ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Kanal yapmak suretiyle kamulaştırmasız elatmada bulunan D.S.İ. Kurumunun bu işlemlerini yürütmesi sırasında komşu mülk sahiplerine ve üçüncü kişilere zarar vermemesi yasa gereğidir. ( M.K. md. 661 ). Anılan yasaya aykırı durumdan kaynaklanan zararın giderilmesini aynı hak sahiplerinden ayrı şahsi hak sahipleri de isteyebilirler.

Dosyadaki delil ve belgelerden, projeye aykırı olarak D.S.İ. Kurumun'ca kanalet açılmasıyla toprak kayma olayının vukua geleceği ve böylece davacıya ait iki katlı ev ve cam seranın temellerinin boşlukta kalacağına ilişkin tehlikenin belirgin olduğu dahası açık kanalın meskun sahadan geçmesi ile kişilerin can güvenliği açısından da tehlikenin varlığı açıktır. Bilirkişinin raporunda bu zararların önleme yöntem ve şekli açıklanmıştır.

Hal böyle olunca bilirkişi görüşleri doğrultusunda gerekli ve yeterli önlemlerin alınması amacıyla D.S.İ. Kurumuna bu konuda vecibe yükletilerek karar verilmesi yerine kanalın üstünün kapalı olarak yapılmasına aksi halde davalının elatmanın önlenmesine şeklinde terditli hüküm oluşturulması doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenler altında, Hukuk Genel kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı ekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), 5.2.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 20-04-2011, 19:51   #3
DEMİRCİZADE

 
Varsayılan TeŞekkÜr Ve Yanit

Sayın Av. Suat Ergin,
Öncelikle eklediğiniz Yargıtay kararı için teşekkür ederim. Ancak bu karardan şunları çıkarabilir miyiz? Örnek verdiğim olay değerlendirildiğinde bu YArgıtay kararına göre DSİ ve Sulama Birliğinin eylemleri bir hizmet kusuru değil de haksız fiil olarak değerlendirilebilir mi? Anılan kararda yargılamanın Asliye Hukuk MAhkemesinde yapıldığından bahisle ve YArgıtay'ın da görev yönünden kararı bozması söz konusu olmadığına göre, göreli yargı yerinin Adli Yargı olduğu kabul edilebilir mi?
Old 21-04-2011, 10:49   #4
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan DEMİRCİZADE
Sayın Av. Suat Ergin,
Öncelikle eklediğiniz Yargıtay kararı için teşekkür ederim. Ancak bu karardan şunları çıkarabilir miyiz? Örnek verdiğim olay değerlendirildiğinde bu YArgıtay kararına göre DSİ ve Sulama Birliğinin eylemleri bir hizmet kusuru değil de haksız fiil olarak değerlendirilebilir mi? Anılan kararda yargılamanın Asliye Hukuk MAhkemesinde yapıldığından bahisle ve YArgıtay'ın da görev yönünden kararı bozması söz konusu olmadığına göre, göreli yargı yerinin Adli Yargı olduğu kabul edilebilir mi?

Bütün yazdıklarınıza katılıyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kamulaştırmasız el atma ve haksız fiil KOÇ Meslektaşların Soruları 0 29-06-2010 09:51
haksız fiil ve hüküm eersoz Meslektaşların Soruları 2 26-02-2010 10:07
haksız fiil ve hüküm eersoz Medeni Usul, İcra ve İflas Hukuku Çalışma Grubu 0 18-02-2010 08:31
Haksız Fiil Yetki Acil! selimaksu Meslektaşların Soruları 12 11-11-2009 14:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04379296 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.