|
Hukuk ve Felsefe Hukukun felsefi yönüne dair sohbetler. Hak, Hakkaniyet, Adalet, Eşitlik kavramlarına hukuk felsefesi gözüyle bakış |
Anket Sonucu: Kırmızı ışıkta durmakla Hukuk Devletinde Yurttaş olmak arasında bir ilişki var mıdır? | |||
Evet, ilişki vardır. Yasalara kesinlikle uyulmalıdır | 111 | 76,55% | |
Yasalara uyulmasa da olur, ara sıra “delinebilir” | 5 | 3,45% | |
Kendine ve birilerine güvenen uymaz | 7 | 4,83% | |
Hiçbir ilişki yoktur | 22 | 15,17% | |
Oy Verenler: 145. Bu ankette oy kullanamazsınız. (Anket no : 18) | |||
|
26-01-2013, 20:52 | #61 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Dostum,
Hukuk bugüne dek, “Ekonomi + Politika + Kültür” ilişkisini dengeleyememiş, birini ötekine üstün kabul etmiştir.
İnsanlık... Geri değil ! Henüz bebeklik aşamasında. Kaydedilen evrim tarihinde türümüz olan Homo Sapiens, henüz bebek...
Saygı ve sevgilerimle |
16-03-2015, 07:02 | #62 | |||||||||||||||||||||||
|
Aslında, örneğin sorulmak istenene uygun düşmediği kanaatindeyim. Bilindiği üzere, gece yarısı trafik lambaları sürekli yanan sönen sarı ve kırmızıya döner. Bu geçiş üstünlüğü belirtmenin yanı sıra yol boşsa bekleme anlamını da taşır. O sebeple gece yarısı tek başına trafik ışığı beklenmez. Beklenmediği için İhlal de olmaz. Ancak sorulmak istenen insanlarımız yakalanmayacağını düşündüklerinde neden hukuk kurallarına uymuyorlar? Sorusudur. Bu soruya birinci olarak, tüm dünyada kolluk ve adalet teşkilatının kurulmasını sağlamak için şeklinde muzip bir cevap vermek isterim (bu mesele yalnız bizim ülkenin problemi değildir. Yine bu mesele bahsettiğim teşkilatların kurulmasının en önemli nedenidir.) İkinci olarak ise, eğitimle ilgili olduğunu düşünüyorum... (öğretimle ilgili demediğime dikkat çekek isterim.) Tabi bunun açıklanması, hem psikolojik, hem sosyolojik ve hem de tarihsel izahlar gerektirir. Hem sakıncalı boyutları var ve hem de kitap yazmak gibi bir amacımız yok. Bu sebeple, bu kadar açıklama ile yetiniyorum.. Saygılarımla... |
21-09-2015, 15:19 | #63 |
|
Sevgili üstatlarımla aynı düşünmemekteyim. Fikrime göre, gece yarısı kimsenin olmadığı bir sırada kırmızı ışıkta beklemenin, hukuk devletinde yurttaş olmak ile uzaktan yakından ilgisi bulunmamaktadır.
Şöyle ki; bizler insanız, robot değiliz. Aklımız, mantığımız ve duygularımız var. Kırmızı ışığın konuş amacı bellidir. Temel olarak trafiğin akışını düzenleme amacı taşır, trafik lambaları. Trafiğin olmadığı yerde ise, trafik lambası amacını kaybeder. Bir kural koyuyoruz ve istisnasız aklımızı kullanmadan sadece kuralın uygulanması gerektiğini düşünüyoruz. Nedenini, niçinini, nasılını düşünmüyoruz. Kimi ışıklar 60 saniyenin üzerinde yanmaktadır. Bomboş, gece vakti, trafik olmayan, yaya bulunmayan, araç geçmeyen bir ışıkta, ortalama 1 dakika, sırf sadece kırmızı yandığı için beklemek, bana robotlaşmış, sadece kuralı uygulayan, aklını, mantığını kullanmayan makineleri hatırlatıyor. Farzedelim ki, insanların taşındığı, kimsenin oturmadığı bir kasabada, trafik ışıklarının hala çalıştığını hayal edelim. Sizde yolunuzun üzerinde bu kasabadan geçmek durumunda kalıyorsunuz. Hiç bir insanın, hiç bir arabanın olmadığını da biliyorsunuz. Yine de o ışığı bekleyecek misiniz ? Akli melekeleri kullanmadan sadece kural uymak adına beklemek . . . Belki de şöyle diyebilirim. Hayatın olağan akışına aykırı Bana pek mantıklı gelmiyor. Hukuk devleti yurttaşı olmakla da ilgisi olmadığı kanaatindeyim. Saygılarımla. |
21-09-2015, 16:07 | #64 |
|
Bomboş bir sokakta bana kırmızı ışık yansa mutlaka dururum.
Trafik ışığının kazaları önlemek amacıyla konulmuş olduğunu ve insanların tecrübeleri ile o noktaya düzenleyici ışık koyduklarını düşünürüm. Yol boş olsa da; kurala uymamazlık yapamam. Ya göremediğim bir araç veya kişi yolun kendinde olduğu güveniyle geçiyorsa..Vicdanen rahatsız olacağım şeyi yapmam. Hayat anlık zaten. Ve olası olumsuz bir durumda sorumlu olmamak için mutlaka dururum. Saygı ve selamlarımla, |
21-09-2015, 16:18 | #65 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Av.Fatih Demirkale, Bildiğim kadarı ile Trafik kurallarına uyup uymamak konusunda yayalarla sürücüler arasında bir fark gözetilmemesi gerekir. Kendisi için kırmızı yanan sürücünün yeşil ışık yanıncaya Kadar beklemesi gerektiği gibi, kendisine kırmızı ışık yanan yayanın da yeşil ışık yanıncaya Kadar beklemesi gerekir. bu durumda 1. kırmızıda geçtiği için kendisine ceza kesilen yaya 'gece yarısı idi, ortada in cin top oynuyordu ve hiç bir araba geçmiyordu, bu sebepten kırmızıda geçmeme kuralının bir anlamı olmadığı düşüncesi ile karşıya geçtim. Cezaya itiraz ediyorum' diyebilir mi? - Yaya bu gerekçe ile cezadan kurtulabilir mi? Mesajınızdan çıkardığım sonuca göre sorunun cevabı evet. 2. Yaya bu gerekçe ile cezadan kurtulursa, gece yarısı, in ve cinin top attığı, hiç bir yayanın ve arabanın geçmediği bir yerde kırmızı ışıkta geçtiği için kendisine ceza kesilen bir sürücünün de aynı gerekçe ile cezaya itiraz etme hakkı doğmaz mı? Doğmazsa neden? Saygılarımla |
21-09-2015, 17:06 | #66 | |||||||||||||||||||||||
|
Değerli meslektaşım, işte tam da bu yüzden gece belirli bir saatten sonra trafik lambaları '' uyarı '' şeklinde sarı yanıp sönmekte, trafik yoğunluğu olan saatlerdeki gibi kırmızı > sarı > yeşil şeklinde yanmamaktadır. Trafik işaretleri hakkında yönetmelikte '' Fasılalı Olarak Yanıp Sönen Sarı Işık : İkaz anlamında olup bu yerin yavaş ve dikkatli geçilmesini bildirir. (Yolver işaret levhası gibi). '' şeklinde yanıp sönen sarı ışıkta belirtilmiştir. ANCAK ; sevgili üstadım tarafından açılan konu biraz gerçekten uzak, hukuk felsefesi ile ilgili bir soruydu. Bende bu minvalde konuyu biraz felsefi olarak ele aldım. Sorunuzun cevabına geldiğimiz vakit, gece yarısı kırmızı ışık yanıyorsa, trafik akışının olduğu bir yerde yanmaktadır ve pek tabidir ki durmak beklemek gerekmektedir. Bu hem yayalar, hem de araçlar için geçerlidir. Dediğim gibi, biraz kurgusal olduğundan, ' kuş uçmaz, kervan geçmez '' bir yerde dakikalarca kırmızı ışık beklemenin, hukuk devleti vatandaşı olmakla ilgisiz olduğunu belirttim. Saygılarımla. |
22-09-2015, 20:55 | #67 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben de aynısını yaparım, yapıyorum. |
23-09-2015, 10:25 | #68 |
|
"Bu hafta yollarda en az 45 kişi ölecek'(İsmet Berkan, 23 Eylül 2015 tarihli Hürriyet-Avrupa Baskısı)
'VW disel araçlardaki emisyon değerlerini manipüle ettiği için ABD'de 18 milyar dolar ceza ödemek riskiyle karşı karşıya'(Basından) İlk bakışta birbiri ile alakası yokmuş gibi görünen bu iki haberin ortak yanını 'kurallara uyup uymamak' olarak tanımlıyabiliriz. Belirli tarfik kuralarına uymayan sürücüler bu uymamanın cezasını belirli durumlarda hayatları ile ödüyor. Bunun böyle olduğunu geçmiş bayramlardaki trafik kurbanları ve Türkiyedeki tarfik katılımcılarının davranışları gösteriyor. ve... Yüksek olan emisyon değerlerini azmış gibi göstermek için yapılan bir sahtekarlık (kuralları ve yasakları bilerek ve başkalarını aldatarak göz ardı etmek) para cezasına ve Dünya devi bir otomobil üreticisinin prestijini ve satım pazarlarını kaybetmek tehlikesiyle karşı karşıya getiriyor. Kısaca belirtirsek toplumun ayakta durabilmesi ve kendisini toplum olarak tanımlıyabilmesi için toplum bireylerinin uymaları gereken kurallar vardır. Bu kurallar bir toplumun var oluş gerekleridir. Bu yazdıklarımın felsefe ile ilgisi yok, yaşamın gerçekleri. Kırmızı ışıkta durup durmamakta aynı durumda yaşamın gerçeklerindendir. Belediye gerekli gördüğü için bir kavşağa, sürücülerin ve yayaların güvenli bir şekilde yollarına devam edebilmeleri için, bir trafik lambası koymuştur. İsterseniz olayı sadece felsefi boyutta, yaşamın gerçekleri ile bağlantısı yokmuş gibi zihin eksersizi olarak tartışırsınız, isterseniz 'insanların kurallara uyup uymamalarını sosyolojik ve psikolojik açıdan' incelersiniz. Kimin belirli olayları nasıl inceliyeceği kendisinin bileceği bir konu. Göz ardı edilmeyecek olan konu, her toplumda insanların uymak zorunda oldukları belirli kuralların var oluşudur. Bu kurallara uymak vatandaş olmanın ve toplumsal sorumluluğun gereklerindendir. Burada üzerinde durulması gereken konu, herkesin uyması gereken kuralların ne ölçüde gerekli ve mantıklı oluşudur. Ve şu soruya verilecek cevaptır: 'gerekli ve mantıklı olmayan kurallara uymak zorunda mıyız?' Ayrıca: bir kuralın gerekli ve mantıklı olup olmadığına kim karar verecek? Bizim için gerekli ve mantıklı olmayan, başkaları için gerekli ve mantıklı ise ne olacak? Bir vatandaş ve toplumun bir bireyi olarak 'gerekli ve mantıklı' olarak kabul etmediğim bir kuralı yokmuş gibi kabul edip uymamalı mıyım? * Vatandaşlık görevimdir diyerek gerekli görmediğim kırmızı ışıkta kuzu kuzu bekliyeyim mi? * Bu ışık sadece trafiğin sıkışık olduğu durumlar için konmuştur, trafik sıkışıklığı yoksa beklememe de gerek yok mu diyeyim? * Başka bir seçenek... Saygılarımla |
27-09-2015, 12:49 | #69 | |||||||||||||||||||
|
Sizin bireysel olarak direnç göstermeniz ve sizin gibi düşünenler veya düşünmeyenlerin hareketleri kaosa neden olacağı için mevcut kural değiştirilmediği sürece ona uyulmalıdır. Kural olduğu halde ve her yaya ve sürücü uyduğu halde kaza oluyorsa başka etkenler araştırılıp düzene sokulmalıdır. Toplumu düzenleyen kurallar değiştirilmez değildir. İhtiyaca ve amaca cevap verdikleri sürece yaşamalıdırlar. Kuralda ve sonuçta sıkıntı varsa, işinin uzmanları tarafından tespit edilip yenisi hayata geçirilebilmelidir. Hukuk yaşayan bir bilimdir, amacı sosyal hizmettir. Özetle ikinci bir emre kadar kurala uyulmalıdır. ) Saygılarımla, |
03-10-2015, 01:18 | #70 |
|
Kural koyan merciler hukuk devletinde bellidir. Kurala uyulmaması durumunda yaptırım uygulanır. Öyleyse eksik olduğunda düzensizlik oluşuyor ki kurallar var. Ve pek tabi kurallara uyulmadığı oluyor ki yaptırım söz konusu.
Hukukçular olarak biz bize olduğumuza göre; birbirimize kurallara nasıl uyacağımızı öğretme gibi bir malumatfuruşluğa düşmeyeceğimize kaniyim. Yani, aramızda hukuk kurallarını ihlal edenler olduğunu düşünmüyorum. Öyleyse, bana göre bu başlık altında tartışılması gereken husus, yakalanmayacağını düşündüğünde insanımız neden kurallara uymuyor. Bu konudan bağımsız olarak; yukarıda yaptığım açıklamamdan anlaşılacağı üzere, bu yazıyı okuyanlar arasında kuralları kasten ihlal eden olmadığına eminim. Öyleyse kuralları ihlal edenler bu yazıyı okumayacak. O zaman biz kuralları ihlal etmeyenler olarak bu hususu ancak felsefi temeller üzerinde tartışabiliriz kanaatindeyim... |
18-01-2016, 15:00 | #71 | |||||||||||||||||||||||
|
Anketin sorusu uç örnekle verilmiş. Soru "Hiç yakalanmayacağınızı bilseniz insan öldürür müsünüz?" şeklinde sorulsaydı eminim cevaplar farklı olurdu. Aslında ikisinde de öğrenilmek istenen aynı şeydir; suç küçükse işlemek mazur görülür mü, iyi bir yurttaş büyük küçük tüm kurallara uymalı mıdır? (Bazı katılımcılar hukuk devleti ile iyi yurttaşlık arasında bağlantı kurmaya çalışmış, sorunun bununla alakası yok.) Sayın Bozoğlu sorunun cevabını en güzel şekilde vermiş. Yürürlükte olduğu sürece iyi bir yurttaş tüm kurallara uymak zorundadır. Kuralı veya yasayı beğenmeyebilirsiniz. Bu durumda değiştirmek için mücadelenizi verirsiniz. Kurallar çiğnenmek içindir diye avam bir söylemde bulunmak iyi yurttaşlığa yakışmaz. Aksi durumu kabullenirseniz herkesin kendine göre bir yasası olur. Misal, modern toplumlarda kadın bedenine tecavüz suç olarak kabul edilmişken ilkel toplumlarda bunun suç olarak tanımlandığını sanmıyorum. Şimdi biri çıkıp derse ki kadın bedeni ganimettir, tecavüz cezalandırılamaz. Yasayı kime uygulayacağız? Kimse yasayı kendi algısına göre yorumlayamaz. Büyük işlerde dönen milyon dolarlık rüşvetlere hepimiz kızıyoruz ve suç diyoruz değil mi? Trafik polisine 100 Lira rüşvet verip geçenin milyon dolarlık rüşvete kızma hakkı yoktur. Geçenlerde televizyonda vatandaşlara, yurttaşlık görevinizi yapıyor musunuz, yapıyorsanız nelerdir diye soru sordular. Hepsi oy kullanıyoruz dediler. Oysa oy kullanmak çok da matah bir vatandaşlık görevi değildir. Biri de çıkıp "Yurttaşlık görevi olarak ben yasalara uyuyorum" demedi. Bir de dikkatimi çeken bir konu; İstanbul'da trafikte kazara kırmızı ışıkta geçen bir araba olsa bütün yayalar sanki en önemli hakları ihlal edilmiş gibi sürücüye yükleniyorlar. Oysa ölümüne savunmaları gereken başka hakları ihlal edilip, kaldırılırken koyun gibi susuyorlar. Buradan da anlıyoruz ki kırmızı ışık vatandaşlar için çok önemli ama kendileri ihlal ederse sorun yok. |
19-08-2016, 17:27 | #72 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu ilişki insanın vicdanına bağlıdır. O dört yolda hiç kimse olmasa bile sana görenlerin “deli” diyeceklerini de bilsen bu kurala uymakla yasaya olan bağlılığını vicdanen kendine göstermiş olursun. Zaten kurallara başkaları “aferin” desin diye uymuyoruz. Uzun araştırmalar sonucu koyulan bu kuralların topluma ve kendimize faydası olduğu için her an uymak zorundayız. Zaten kuralda da “yollarda gelen giden yok ise kırmızı ışıkta geçebilirsiniz” esnekliği tanınmamıştır. Kural kuraldır. İstisnasız uyulmalıdır. Zaten buna uymamayı düşünmek bile zihnen ihlal anlamına gelir. Zaten trafik yoğunluğu bulunmayan kimi kavşaklarda belli saatten sonra (yanıp sönen) "kontrollü geçiş" pozisyonuna geçiliyor. Böylece mantıksız (!) bir bekleme yapılmasına gerek kalmıyor. |
03-01-2017, 05:54 | #73 |
|
Kırmızıda durulacağı bilgisinden/inancından/güveninden doğan tehlike...
|
03-01-2017, 15:31 | #74 | |||||||||||||||||||||||
|
Tek başına yaşadığını düşünen bir toplumuz. Çünkü işlerine öyle geliyor. Maalesef... |
10-02-2017, 05:39 | #75 |
|
Sadakat
Anayasaya sadakatin anlamı nedir?
Anayasaya sadakat bir yükümlülük müdür? Anayasaya sadakat yükümlülüğü (m.11, 81, 103),Hukuk Devletinin KIRMIZI ışığı mıdır? |
15-09-2017, 05:14 | #76 |
|
Bir tek SARI yanıp sönmekte...
|
13-05-2018, 03:09 | #77 |
|
KIRMIZI IŞIK
Konunun önemi ve güncelliği nedeni ile yeniden canlandırılmasında yarar görüyorum. Zira Gelin biz ışıkların rengini değişelim kırmızı ışıkta geçip yeşilde duralım. Belki o zaman işler düzelir (!) yoluna girer (!) Yasaklara karşı olan delme isteğini renklerle sınırlandırmanın insan doğasına ters düştüğünü her kavşakta gözlemleyebiliriz. Sabırsızlığa bağladığımız ancak altında başka şeylerin yattığı gerçeğini göz ardı edemeyeceğimiz bu durum toplumsal ve kültürel yapının yansımalarını da yaşatmaktadır. Yeşil yandığında arkanızdaki aracın derhal kornaya basması artık alışılagelmiş bir durum gibi. Bunu hemen kiç kimse yadırgamaz hale geldi. Her şeyde olduğu gibi bunda da yanlış ta olsa alıştırıldık. Bol yeşil ışıklı ve gürültüsüz yollar diliyorum |
06-01-2019, 06:47 | #78 |
|
Yaş
65 yaşında olmak,
vekil avukat için bir kırmızı ışık -mıdır? -olmalı mıdır? |
07-01-2019, 09:30 | #79 | |||||||||||||||||||||||
|
Bunu bana anlattığında ben “Neden altmış yaş?” diye sordum. Arkadaşım ayrıntısıyla açıkladı: “Altmış yaşında bir genel müdürün şekeri yükselir, sinirlenir; şekeri düşer, uykusu gelir. Prostatı yüzünden sık sık toplantıyı kesmek zorunda kalır. Hafızası zayıflar, isimleri, rakamları hemen hatırlayamaz. Kulakları ağır işitmeye başlar: Birisi “Onüçüncü toplantı kayıtları … “ dese bu söyleneni “son ütücü toplantı kayıkları…” diye anlar. Dizleri tutmaz olur. Kel fıtığından ağrısı olur. ….” Lafını kesip sordum: "Kel fıtığı nedir yaaa?" Acı acı cevap verdi: "Kel fıtığı demedim. Bel fıtığı dedim." Sonra anlatmaya devam etti. Konuşmanın gerisini hatırlamıyorum. Arkadaşım konuşmaya devam ederken benim şekerim düşmüş ve uyumuşum. |
07-01-2019, 18:22 | #80 | |||||||||||||||||||||||
|
Üstadım, Avukatlık mesleğinin icrasında tek başına yaş ölçü olmayabilir. Ben mesleğe yeni başladığımda ciddi şekilde 65 yaş üstü avukatların meslekte sorgusuz sualsiz vekil tayin edilmelerini manasız, tutarsız, tuhaf buluyordum. Tapu'da alım satım yaparken yaşı nedeniyle hastaneye sevk edilip, sıkıntı yaşatılan avukat, milyonlarca liralık ya da dolarlık vatandaşın varlığı hakkında yazıp, çizerken hiç sorgulanmıyordu... Ancak ben de yaşlanmaya başladığımda anladım ki, bireyin güncel durumu önemlidir. Bireyin devam edip etmeyeceğini mevcut hali belirler. Konu genelse durum budur. Özel ise sizin durumunuz için Allah nazarlardan saklasın demek lazım. |
08-01-2019, 06:15 | #81 | |||||||||||||||||||
|
Evvet...kızımla birlikte duruşmalara girmek, ona "asistanlık" etmek, Olay-Hukuk denklemini beraberce çözmek... çok hoşuma gidiyor... |
08-01-2019, 06:54 | #82 | |||||||||||||||||||||||
|
|
25-06-2019, 12:41 | #83 | |||||||||||||||||||||||
|
"Mecbur kalmadıkça" neden isteyeyim ki... Avukatlığın bizatihi kendisi, her yaşta kırmızı ışıkken... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Kırmızı Bülten'in Yasal Düzenlemesi Var Mı? .. | Av.Mehmet Saim Dikici | Meslektaşların Soruları | 0 | 24-07-2005 18:13 |
Kırmızı Şarapla Gelen Sağlık | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Site Lokali | 9 | 03-05-2004 13:32 |
Şiddet Yaygınlaşırsa -Dr. Demet Işık | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 1 | 13-08-2003 11:35 |
Işık İtleri! | Kıvılcım | Site Lokali | 0 | 08-10-2002 22:52 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |