24-11-2006, 21:00 | #1 |
|
Ayıplı Mal -Ayıplı Otomobil- Konusunda Emsal Bir Hukuk Genel Kurulu Kararı
YHGK 2005/4-309 E. 2005/000391 K. 22.06.2005 T.
Tüketici onarım hakkını kullanmasına karşın, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 13. maddesi ve Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 14. maddesinde belirtilen şartların oluşması halinde, aynı Kanunun 4. maddesinde sayılan diğer seçimlik haklarından birini kullanabilecektir. Şu halde tüketici, doğrudan ücretsiz değiştirme hakkını kullanabilir. Zira, burada seçimlik hakkın kullanılmasından sonra değiştirilemeyeceği kuralının yasal bir istisnası söz konusudur. Somut olayda; aracın imalat hatalı olduğu, çok sayıda tamir işlemine karşın arızanın giderilemediği bilirkişi raporları ile tespit edilmiş; mahkeme bu olguyu kabul etmiş; özel dairece de bu olgu bozmaya konu edilmemiştir. Dolayısıyla açıklanan yasal şartların varlığında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sorun imalat hatalı 1997 model araçla ilgili olarak davacı yanın isteminin ne şekilde hükme bağlanması gerektiği üzerinde düğümlenmiştir. Tüketici dava dilekçesinde, malın yenisi ile değiştirilmesi olmazsa bedelinin tahsilini istemişse de sonraki celselerde sadece malın yenisi ile değiştirilmesi isteminde bulunmuştur. Mahkemece bu istem nazara alınarak, aracın "0" km. aynı nitelikte yenisi ile değiştirilmesine karar verilmiştir. Bu karar yasal düzenlemelere uygundur. 1086 sayılı Yasanın 381-388 maddelerine aykırı bir hükmün varlığından da söz etmek olanaklı değildir. Aracın modelinin eski olması, yasal seçimlik haklarından birini kullanan davacının bu isteminin karşılanmamasına neden olarak gösterilemez. Kanun ve yönetmelik tüketici tercihini ön planda tutmakta; değiştirme hakkının kullanılması durumunda bu hakkın yerine getirilmesini sınırlayan herhangi bir hüküm getirmemektedir. Taraflar arasındaki "ayıplı mal" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 1.Tüketici Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 25.06.2002 gün ve 2001/231-2002/677 sayılı kararın incelenmesi Davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 15.09.2003 gün ve 2003/9405-10034 sayılı ilamı ile ; (...1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2- Diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, ayıplı çıkan aracın yenisi ile değiştirilmesi, olmazsa değerinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, aracın aynı model ve nitelikte "0" km. yeni bir araçla değiştirilmesine karar verilmiş, karar davalılarca temyiz edilmiştir. Davacı, dava dilekçesinde; imalat hatası bulunan 1997 model Porche marka aracının yerine yenisinin verilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde değerini istemiştir. Mahkeme ise aracın "0" km. aynı nitelikte yenisi ile değiştirilmesine hükmetmiştir. Bu hükmün infazı HUMK.nun 388. maddesi karşısında güçlükler yaratır. 1997 model bir aracın aradan 4-5 yıl geçtikten sonra "0" km. yenisinin bulunması olanaklı değildir. Şu durumda, davacının seçenekli istemleri arasında aracın değeri de bulunduğuna göre davacının aracı kullanmakla edindiği yarar da gözetilerek aracın bedeline hükmedilmelidir. Anılan yön gözetilmeden yazılı şekilde verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir...) Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN: Davalı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, ayıplı malın yenisi ile değiştirilmesi istemine ilişkindir. A- Davacı isteminin özeti: Davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı Süleyman K.'ın davalılardan Doğuş Otomotiv Holding A.Ş.'den satın aldığı 1997 model 911 Porshe markalı aracı, trafiğe çıkışından 15 gün sonra henüz 47 km.'de iken müvekkilinin satın aldığını, dava konusu araçta ilk olarak 1998 yılının ikinci ayında meydana gelen bir arıza nedeniyle "V" kayışının koptuğunu ve aracın bu nedenle Doğuş Motor'da servise girdiğini, aracın tamir edilerek müvekkiline teslim edildiğini, ancak daha sonra dava konusu olan aracın aynı arızayı sürekli olarak tekrarlamasından dolayı 1998 yılı 9.ayında, 01.07.1999, 29.10.1999, 29.11.1999, 15.05.2000 tarihlerinde servise girip çıktığını, en son 28.1.2001 tarihinden itibaren aracın aynı şikayet nedeniyle servise bırakıldığını ve halen aracın serviste kaldığını, bu nedenle araçtan yararlanamamanın süreklilik kazandığını ve araçtaki arızanın da tamir yolu ile giderilmesinin artık mümkün olmadığının ortaya çıktığını, aracın 10.000 km.de bulunduğunu, bunun da araçtaki arızanın imalat hatasından kaynaklandığını gösterdiğini, araçtaki arızanın davalılarca uzmanı oldukları konuda tamirle düzeleceğini belirterek verilen güvenle müvekkilinden hile ile gizlendiğini, aldatılıp oyalandığını, ayrıca aracın Almanya'daki üretici firmasının bu model araçlarda karşılaşılan bu arıza nedeniyle aynı model araçları piyasadan topladığını, davalı tarafın bunu bilerek müvekkilinden gizlediğini, ayıplı mal ve hizmetlerin ifasının tüketicilerin sağlık ve can güvenliğini ciddi olarak tehdit ettiğini ve Anayasanın 17. maddesine de aykırı olduğunu ifadeyle; 4077 Sayılı Yasanın 4. maddesinin 2.fıkrası gereğince ayıplı malın yenisi ile değiştirilmesini, değiştirmenin mümkün olmadığı takdirde araç bedelinin 4.7.1997 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan alınarak müvekkiline verilmesini; aşamalarda ve özellikle de 25.6.2002 ve 28.12.2004 tarihli oturumlarda ise sadece aracın yenisi ile değiştirilmesini istemiştir. B- Davalı Tarafın Cevabının Özeti: Davalılar vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Doğuş Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. unvanlı şirketin unvan değiştirerek Doğuş Otomotiv Holding A.Ş. olduğunu ve şirketin faaliyet konusunun da değiştirildiğini, Doğuş Otomotiv Holding AŞ.'nın de Porshe marka araçların veya her hangi bir marka aracın satıcısı, bayii, acentesi yada distribütörü olmadığı gibi, Doğuş Motor Servis ve Ticaret A.Ş.'nin de Doğuş Holding A.Ş.'nin yetkili servisi olmadığını, iş emirlerinde müvekkilinin isminin bulunmadığını belirterek müvekkili Doğuş Otomotiv Holding A.Ş. yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini; Doğuş Motor Servis ve Tic. A.Ş. yönünden ise; dava konusu aracın garanti süresi içerisinde yalnızca bir defa arıza şikayeti nedeniyle servise getirildiğini ve garanti kapsamı içerisinde aracın tamir edilerek davacıya teslim edildiğini, bu nedenle davacının 4077 Sayılı Yasanın 4. Maddesine göre seçimlik hakkını tamir yönünde kullandığını, artık davacının aracın yenisi ile değiştirilmesi veya bedelinin iadesini talep edemeyeceğini, aracın garanti kapsamı dışında da aynı şikayetlerle gelindiğinde tamir edilerek davacıya aracın teslim edildiğini, araçtaki problemin "V" kayışının ve "A-C" kayışının kopmasından kaynaklandığını, bu problemlerin de hayati önem taşımadığını, aracın en son 30.1.2001 tarihinde "V" kayışı kopması şikayeti ile müvekkili şirkete getirilerek tamirinin talep edildiğini, aracın tamir edilerek tamamen kusursuz şekilde teslime hazır olduğunu ve davacının aracını teslim alması konusunda defalarca uyarıldığı halde davacının aracını teslim almadığını, araçta üretim hatasının bulunmadığını, aracın değişen aralıklarla kayışlarının kopmasının davacı tarafından gerektiği gibi kullanılmamasından kaynaklandığını, dava konusu aracın 20.7.1997 tarihinde satıldığını ve bu nedenle 4077 Sayılı Yasanın 4/4. maddesine göre davanın zaman aşımına uğradığını, garanti süresinin de 3 yıl önce dolduğunu, aracın garanti süresi içerisinde yalnızca bir defa arızalandığını, belirterek davanın reddini savunmuştur. C- Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Yerel Mahkeme; "…..Somut olayda araçta meydana gelen V kayışı kopuşları onarılmıştır. Ama V kayışı kopuşları sürekli olarak tekrarlamıştır. O halde bilirkişi raporunda da belirtildiği şekilde araç motoru elemanlarında ya üretim hatası mevcuttur ya da verilen servis hizmetinde ayıplı hizmet söz konusudur. Yani yapılan onarımlar temelden yapılmış onarım olarak kabul edilemez. Davalıların yükümlülüğü yeterli donanıma ve bilgiye sahip servis istasyonları açmak ve bu servis istasyonlarında ayıp var ise iyi teşhis ile bu ayıbı tanımak ve onarımı da doğru bir şekilde gerçekleştirmek ve aracı ayıptan an olarak tüketiciye teslim etmektir. Davalı taraf servis istasyonlarının, arızayı iyi teşhis ederek onarımı buna göre gerçekleştirdiklerinin kabulü mümkün değildir. V kayışı kopmalarında kullanım hatasının olmadığı bilirkişi raporu ile tespit edildiğine göre davalıların servis istasyonları ile yapılan onarım teşhis ve tedavi olarak yeterli nitelikte değildir. Görünüşte onarım söz konusudur. Bu durum, tüketicinin yanıltılması ve ayıbın hile ile gizlenmesidir. Zira, gerçekte ayıp teşhisi ve onun gereği olan tamiratı yapılmış değildir. Aksi halde V kayış kopmalarının tekrarlanmaması gerekirdi. Bu nedenle davalı tarafın zaman aşımından yararlanması söz konusu değildir. Açıklandığı şekilde ayıbın hile ile gizlenmesi söz konusu olduğundan davalı tarafın iki yıllık zaman aşımından yararlanması söz konusu değildir. 4077 Sayılı Yasanın 4 ve 13. maddeleri ile 2001/6 sayılı tebliğin 14 ve 6. maddelerindeki koşullar oluşmuştur." Gerekçesiyle, davanın kabulü ile dava konusu olan … 1997 model Porche marka 911 turbo tipindeki aracın aynı model ve nitelikte "0" km. yeni bir araç ile değiştirilmesine, davacıda bulunan aracın davalı tarafından geri alınmasına, karar vermiştir. D- Temyiz Evresi, Bozma Ve Direnme: Hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir. Özel Daire; sair temyiz itirazlarını reddedip; "…Davacı, dava dilekçesinde; imalat hatası bulunan 1997 model Porche marka aracının yerine yenisinin verilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde değerini istemiştir. Mahkeme ise aracın "0" km. aynı nitelikte yenisi ile değiştirilmesine hükmetmiştir. Bu hükmün infazı HUMK.nun 388. maddesi karşısında güçlükler yaratır. 1997 model bir aracın aradan 4-5 yıl geçtikten sonra "0" km. yenisinin bulunması olanaklı değildir. Şu durumda, davacının seçenekli istemleri arasında aracın değeri de bulunduğuna göre davacının aracı kullanmakla edindiği yarar da gözetilerek aracın bedeline hükmedilmelidir. Anılan yön gözetilmeden yazılı şekilde verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle hükmü bozmuştur. Davacı vekilinin karar düzeltme istemi de reddedilmiştir. Davacı taraf, Yargıtay bozma ilamından sonra ise bozma ilamına karşı direnilmesini isteyerek aracın değiştirilmesine karar verilmesini; davalı taraf ise, davalı Doğuş Otomotiv Holding A.Ş. ve Doğuş Motor Servis ve Tic. A.Ş.nin birleştiğini belirterek, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi örneğini dosyaya sunmuş ve Doğuş Otomotiv Servis Ticaret A.Ş. Adına bozma kararına uyulmasını, aracın kullanım bedeli düşülerek bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Yerel Mahkeme; "Aracın ayıplı olduğu yönündeki karar Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin incelemesi sırasında yerinde görülmüştür. Davacı vekili 25.6.2002 tarihli oturumda ve bozma ilamının görüşüldüğü 28.12.2004 tarihli oturumda tercih talebini değişim yönünde olduğunu ifade etmiştir. Yasa ve yönetmelik gereği tüketicinin bu tercihine göre hüküm verilmesi zorunludur. Aksi halde davanın açılması ve karar aşamasına kadar malın modelinin geçmiş olması muhtemeldir ve bu durumda malın değiştirilmesinin zorluk yaratacağından bahisle değiştirme talebi reddedildiği takdirde yasadaki "değiştirme" yönündeki kural uygulanamaz hale gelir. Unutulmamalıdır ki; çağın gelişen teknolojisi değişim sürecini çok hızlı yaşamakta ve 1. gün piyasaya çıkan bir mal rekabet ortamındaki üretici tarafından 2. gün revize edilmiş (geliştirilip, değiştirilmiş) olarak piyasaya sürülebilmektedir. Hızla değişen rekabet ortamındaki bu koşullar göz önünde tutulmalı ve bu durumun tüketiciyi koruyan yasaların uygulanmasına engel teşkil etmesine izin verilmemelidir. Kaldı ki, öngörülen malın bulunamaması halinde İİK.nun 24. maddesinin uygulanma imkanı vardır. İİK.nun 24/4. maddesinde yedinde bulunmazsa ilamda yazılı değeri alınır. Menkul malın değeri ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde İcra Müdürü tarafından haczin yapıldığı tarihteki (17.7.2003 tarihli İİK.daki değişiklikle) rayice göre takdir olunur" denilmektedir. Dava konusu olan 1997 model Porche araç infaz sırasında temin edilemez ise İİK.nun 24. maddesine göre işlem yapılması mümkündür. Bu nedenle kararın infazının güçlük yaratmasından söz edilemez. Bu bilgiler ışığında; dava konusu olan araç infaz sırasında bulunmasa da; İİK.nun 24/4. maddesinin uygulama imkanı vardır. O halde kararın infazının güçlüğünden bahsedilemez. Tüketicinin talebine saygı gösterilmeli ve yasanın tüketiciye tanıdığı seçimlik hakların kullanılmasına engel olunmamalıdır. Bu nedenle dava konusu olan aracın yenisi ile değiştirilmesine karar vermek gerekmiştir. Dava konusu olan araç; 20.6.1997 tarihinde satın alınmıştır. Bozma ilamında, davacının aracı kullanmakta edindiği yararın da gözetilmesi gerektiği belirtilmektedir. 4822 sayılı Yasa ile değişik 4077 Sayılı Yasada kullanım bedelinin düşüleceğine dair her hangi bir hüküm yoktur. Kaldı ki aracı satın alan kişi de bu araç nedeniyle bedel ödemiştir, davacı aracı kullanmış, karşı taraf da ödenen bedeli kullanmıştır. Bu nedenlerle aracın kullanım bedelinin mahsubu yasanın özü ve ruhuna aykırı olur." Gerekçesiyle önceki kararında direnerek davanın kabulü ile dava konusu olan … 1997 model Porche marka 911 turbo tipindeki aracın aynı model ve nitelikte "0" km. yeni bir araç ile değiştirilmesine, davacıda bulunan aracın davalı tarafından geri alınmasına, .. karar vermiştir. Hükmü, davalı vekili temyize getirmektedir. E- Gerekçe: Dava, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4822 sayılı Kanunla değişik 4. ve 13. maddelerine dayalı, ayıplı malın yenisi ile değiştirilmesi, istemine ilişkindir. Dava konusu olan araç; … 1997 model Porche marka 911 Turbo tipinde olup, 20.6.1997 tarihinde dava dışı Süleyman K. tarafından satın alınmış, 4.7.1997 tarihinde ise aracı davacı Yalçın S. satın almıştır. Dava 5.4.2001 tarihinde açılmıştır. Aracın satın alındığından itibaren tamirine karşın tekrarlanan üretim hatasının bulunduğu yapılan bilirkişi incelemesi ve dosyadaki belgelerle tespit edilmiş; mahkemenin davaya konu aracın hatalı üretim nedeniyle ayıplı olduğu ve davalıların bu ayıptan sorumlu oldukları yönündeki kabulü Özel Dairece de uygun bulunup, bozma kapsamı dışında tutularak uyuşmazlık konusu olmaktan çıkmıştır. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 1997 model ayıplı aracın "0' km. aynı nitelikte yenisi ile değiştirilmesine ilişkin hükmün infazının HUMK.nun 388. maddesi karşısında olanaklı ve yasaya uygun olup olmadığı; açıkça ayıplı malın yenisiyle değiştirilmesi talebi olmasına karşın bedeline hükmedilip, hükmedilemeyeceği ve davacının kullanımdan kaynaklanan yararının, araç bedelinden düşülmesine yasal olanak bulunup bulunmadığı, noktalarında toplanmaktadır. Öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4822 sayılı Kanunla değişik "Ayıplı mal" başlıklı 4. maddesinde; "Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir. Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir. İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zamanaşımına tabidir. Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz." Denilmekte; Aynı Kanunun 4822 sayılı Kanunla değişik "Garanti Belgesi" başlıklı 13. maddesinde ise; "İmalatçı veya ithalatçılar ithal ettikleri veya ürettikleri sanayi malları için Bakanlıkça onaylı garanti belgesi düzenlemek zorundadır. Mala ilişkin faturanın tarih ve sayısını içeren garanti belgesinin tekemmül ettirilerek tüketiciye verilmesi sorumluluğu satıcı, bayi veya acenteye aittir. Garanti süresi malın teslim tarihinden itibaren başlar ve asgari iki yıldır. Ancak, özelliği nedeniyle bazı malların garanti şartları, Bakanlıkça başka bir ölçü birimi ile belirlenebilir. Satıcı; garanti belgesi kapsamındaki malların, garanti süresi içerisinde arızalanması halinde malı işçilik masrafı, değiştirilen parça bedeli ya da başka herhangi bir ad altında hiçbir ücret talep etmeksizin tamir ile yükümlüdür. Tüketici onarım hakkını kullanmışsa, garanti süresi içerisinde sık arızalanması nedeniyle maldan yararlanamamanın süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirinin mümkün bulunmadığının anlaşılması hallerinde, 4 üncü maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir. Satıcı bu talebi reddedemez. Tüketicinin bu talebinin yerine getirilmemesi durumunda satıcı, bayi, acente, imalatçı-üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Tüketicinin malı kullanım kılavuzunda yer alan hususlara aykırı kullanmasından kaynaklanan arızalar, iki ve üçüncü fıkra hükümleri kapsamı dışındadır. Bakanlık, hangi sanayi mallarının garanti belgesi ile satılmak zorunda bulunduğunu ve bu malların arızalarının tamiri için gereken azami süreleri Türk Standartları Enstitüsünün görüşünü alarak tespit ve ilanla görevlidir." Hükmü yer almaktadır. Görüldüğü üzere; ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir. Tüketici bu durumda bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercihine konu bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici onarım hakkını kullanmışsa, garanti süresi içerisinde sık arızalanması nedeniyle maldan yararlanamamanın süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirinin mümkün bulunmadığının anlaşılması hallerinde 4. maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir. Satıcı bu talebi reddedemez. Tüketicinin bu talebinin yerine getirilmemesi durumunda satıcı, bayii, acente, imalatçı-üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Ayrıca 14.06.2003 gün ve 25138 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 14/a maddesine göre; "Tüketicinin onarım hakkını kullanmasına rağmen malın; a- Tüketiciye teslim edildiği tarihten itibaren, belirlenen garanti süresi içinde kalmak kaydıyla, bir yıl içerisinde; aynı arızanın ikiden fazla tekrarlanması veya farklı arızaların dörtten fazla meydana gelmesi veya belirlenen garanti süresi içerisinde farklı arızaların toplamının altıdan fazla olması unsurlarının yanı sıra, bu arızaların maldan yararlanmamayı sürekli kılması durumlarında tüketici malın ücretsiz değiştirilmesini, bedel iadesi veya ayıp oranında bedel indirimi talep edebilir. Satıcı, tüketicinin bu Yönetmeliğin 13 ve 14. maddelerinde belirlenen taleplerini reddedemez. Tüketicinin bu taleplerine karşı satıcı, bayii, acente, imalatçı-üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur." Bu hükümlerden çıkarılacak sonuca gelince: Tüketici onarım hakkını kullanmasına karşın, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 13. maddesi ve Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 14. maddesinde belirtilen şartların oluşması halinde, aynı Kanunun 4. maddesinde sayılan diğer seçimlik haklarından birini kullanabilecektir. Şu halde tüketici, doğrudan ücretsiz değiştirme hakkını kullanabilir. Zira, burada seçimlik hakkın kullanılmasından sonra değiştirilemeyeceği kuralının yasal bir istisnası söz konusudur. Somut olayda; aracın imalat hatalı olduğu, çok sayıda tamir işlemine karşın arızanın giderilemediği bilirkişi raporları ile tespit edilmiş; mahkeme bu olguyu kabul etmiş; özel dairece de bu olgu bozmaya konu edilmemiştir. Dolayısıyla açıklanan yasal şartların varlığında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sorun imalat hatalı 1997 model araçla ilgili olarak davacı yanın isteminin ne şekilde hükme bağlanması gerektiği üzerinde düğümlenmiştir. Tüketici dava dilekçesinde, malın yenisi ile değiştirilmesi olmazsa bedelinin tahsilini istemişse de sonraki celselerde sadece malın yenisi ile değiştirilmesi isteminde bulunmuştur. Mahkemece bu istem nazara alınarak, aracın "0" km. aynı nitelikte yenisi ile değiştirilmesine karar verilmiştir. Bu karar, yukarıda ayrıntısı açıklanan yasal düzenlemelere uygundur. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 381-388 maddelerine aykırı bir hükmün varlığından da söz etmek olanaklı değildir. Aracın modelinin eski olması, yasal seçimlik haklarından birini kullanan davacının bu isteminin karşılanmamasına neden olarak gösterilemez. Kanun ve yönetmelik tüketici tercihini ön planda tutmakta; değiştirme hakkının kullanılması durumunda bu hakkın yerine getirilmesini sınırlayan herhangi bir hüküm getirmemektedir. Diğer taraftan, infaz aşamasında hükme konu malın bulunamaması halinde, İcra ve İflas Kanunu'nun 24. maddesinin uygulanma olanağının varlığı da unutulmamalıdır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 4949 sayılı yasayla değişik 24/4. maddesinde; "…… Menkul malın değeri ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde İcra Müdürü tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur" hükmü yer almaktadır. Bu açık hükmün varlığı karşısında, kararın infazının güçlüğünden de söz edilemez. Ayrıca, gerek 4077 sayılı Kanunun ilk şeklinde gerekse 4822 sayılı Kanunla değişik halinde kullanım bedelinin düşülmesine yönelik bir hükme de yer verilmemiştir. Sonuçta; yukarıda ayrıntısı açıklanan tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle belirlenen olgular ile içerikleri irdelenen yasal düzenlemelere göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir. SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı (1.012.50 YTL) lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 22.06.2005 gününde oyçokluğu ile karar verildi. |
05-04-2007, 15:00 | #2 |
|
Sn Kıray,
Çok önemli bir kararı paylaşmışsınız. Şahsıma ait ayıplı otomobilden kaynaklanan davada işbu kararı haftalarca aramıştım. Sırf bu karara ulaşmak için de Kazancı Mevzuat Programını almıştım. Bu HGK kararı özellikle ayıplı maldan dolayı sözleşmeden dönme ve ödenen bedelin iadesi konusunda önemli bir karar. Bu karardan sonra artık mahkemeler ayıplı maldan dolayı sözleşmeden dönme ve bedel iadesi içeren davalarda tüketicinin malı kullandığı sürelerle ilgili olarak bir kullanım bedeli tesbit ederek, malın bedelinden indirim yoluna gidemiyorlar. Ne kadar adil ayrı konu bu tartışılabilir ama çok önemli bir karar. Bu karardan sonra Yargıtay HD leri bu kararı örnek gösterek bozma yoluna gidiyorlar. Teşekkürler. T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2006/6251 K. 2006/11865 T. 18.9.2006 • AYIPLI MALIN MİSLİYLE DEĞİŞTİRİLMESİ ( Davalıdan Satın Aldığı Aracın Ayıplı Olduğunu Belirterek Aracın Ayıpsız Olan Misliyle Değiştirilmesini Talep Ettiği Davada Fatura Bedelinin Tahsiline Karar Verilmesi Gereği ) • AYIPLI MALIN İADESİ DAVASI ( Fatura Bedelinin Tahsiline Karar Verilmesi Gereği ) • FATURA BEDELİNİN TAHSİLİ ( Ayıplı Malın İadesi Davasında Davacının Araç İçin Ödediği Bedelden Araçtan Yararlanma Bedeli Mahsup Edilerek Karar Verilmesi Usul ve Kanuna Aykırı Olduğu ) • YARARLANMA BEDELİ ( Davacının Araç İçin Ödediği Bedelden Araçtan Yararlanma Bedeli Mahsup Edilerek Karar Verilmesi Usul ve Kanuna Aykırı Olduğu ) 4077/m.4 ÖZET : Davacının, davalıdan satın aldığı aracın ayıplı olduğunu belirterek, aracın ayıpsız olan misliyle değiştirilmesini talep ettiği davada, mahkemece, fatura bedelinin tahsiline karar verilmesi gerekirken, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda yararlanma bedelinin düşülmesi düzenlenmediği halde, davacının araç için ödediği bedelden araçtan yararlanma bedeli mahsup edilerek karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. DAVA : Taraflar arasındaki ayıplı malın iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: KARAR : Davacı, davalıdan satın aldığı araçta gizli ayıp bulunduğunu öne sürerek, aracın yenisiyle değiştirilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, aracın davalıya iadesi şartıyla 36.000 YTL'nin tahsiline karar verilmiş; hüküm, her iki tarafça temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Davacı, davalıdan satın aldığı aracın ayıplı olduğunu belirterek, aracın ayıpsız olan misliyle değiştirilmesi için işbu davayı açmıştır. Bilirkişi raporunda, aracın ayıplı olduğu belirtilmiştir. Mahkemece araç için ödenen bedelden, yararlanma bedeli mahsup edilerek, 36.000 YTL'nin tahsiline, aracın davalıya iadesine karar verilmiştir. Gerek 4077 sayılı Kanunun ilk şeklinde, gerek 4822 sayılı Kanunla değiştirilmiş halinde, kullanım bedelinin düşülmesine yönelik bir hükme yer verilmemiştir. Yargıtay HGK'nın 2005/4-309, 2005/391 karar sayılı kararında da, bu husus açıkça belirtilmiştir. Bu durumda, mahkemece fatura bedeli olan 42.123.592.000.- liranın tahsiline karar verilmesi gerekirken, davacının araçtan yararlanma bedelinin mahsup edilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ : Birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına ( BOZULMASINA ), 1.456,00 YTL kalan harcın davalıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine, 18.09.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
05-04-2007, 22:19 | #3 |
|
Ben de umuyorum ki, bu emsal karar halkın menfaatini yükseltecektir.
Ayrıca ilginiz için teşekkür ederim Sayın Gökçe. |
08-04-2007, 01:32 | #4 |
|
T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi Esas: 2005/7787 Karar: 2005/14674 Karar Tarihi: 07.10.2005 ÖZET : 4077 sayılı yasanın 4. maddesi gereğince ayıplı bir malın teslimi halinde tüketici bedel iadesi de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme hakkına sahiptir. Aynı yasanın 13. maddesi tüketici onarım hakkını kullanmışsa garanti süresi içinde sık sık arızalanma nedeniyle maldan yararlanamama süreklilik arzetmesi halinde 4. maddede yer alan diğer seçimlik hakların kullanılabileceği düzenlemesini getirmiştir. Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 14. maddesine göre de Tüketicinin onarım hakkını kullanmasına rağmen; malın, tüketiciye teslim edildiği tarihten itibaren, belirlenen garanti süresi içinde kalmak kaydıyla, bir yıl içinde, aynı arızanın ikiden fazla tekrarlanması veya farklı arızaların dörtten fazla meydana gelmesi veya belirlenen garanti süresi içinde farklı arızların toplamının altıdan fazla olması unsurlarının yanı sıra bu arızların maldan yararlanamamayı sürekli kalması durumlarında tüketici malın ücretsiz değiştirilmesi, bedelin iadesi veya ayıp oranında bedel indirimi talep edebilir. Somut olayda aracın teslim edildiği 30.9.2002 tarihinden sonra 2 yıllık garanti süresi içinde motor çalışırken metal sesi gelmesi arızasının 27.1.2003, 30.7.2003, 9.9.2003 tarihlerinde tekerrür ettiği ve aracın yenisi ile değiştirilmesi koşullarının oluştuğu toplanan delilerle anlaşıldığı gibi, bu husus mahkemenin de kabulündedir. Aynı arıza garanti süresi içinde ikiden fazla tekrarladığına göre maldan yararlanamama süreklilik kazanmıştır. Bu durum da davanın kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi isabetsizdir. (4077 S. K. m. 4, 13) Dava: Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü: Karar: Davacı, davalılardan F. Oto San. A.Ş.nin ürettiği 2003 model otomobili diğer davalı O.K. A.Ş.den 30.9.2002 tarihinde satın ve teslim aldığını, motor çalışırken metal sesleri gelmesi nedeniyle 27.1.2003 tarihinde servise müracaat ettiğini, gerekli bakımın yapılarak arızanın giderildiğinin söylendiğini, aynı arızanın 30.7.2003 ve 9.8.2003 tarihlerinde tekrarlaması üzerine, aracı servise götürdüğünü, arızanın giderildiğinin belirtildiğini, garanti süresi içinde aynı arızanın ikiden fazla tekrarlanması ve maldan yararlanamamasının süreklilik arzetmesi nedeniyle aracın yenisi ile değiştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar, araçta meydana gelen arızanın ücretsiz giderildiğini aracın kullanımını ortadan kaldıran durumun söz konusu olmadığını, davacının yasadan doğan seçimlik hakkını tamir olarak kullandığından değiştirme talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, aynı arızanın ikiden fazla tekrarlanması nedeniyle aracın yenisi ile değiştirilmesi koşullarının oluştuğu, ancak tüketicinin onarım hakkını kullandığı, araçtaki arızanın giderildiği, sürekli faydalanamama durumunun ortadan kalktığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir. 4077 sayılı yasanın 4. maddesi gereğince ayıplı bir malın teslimi halinde tüketici bedel iadesi de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme hakkına sahiptir. Aynı yasanın 13. maddesi tüketici onarım hakkını kullanmışsa garanti süresi içinde sık sık arızalanma nedeniyle maldan yararlanamama süreklilik arzetmesi halinde 4. maddede yer alan diğer seçimlik hakların kullanılabileceği düzenlemesini getirmiştir. Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 14. maddesine göre de Tüketicinin onarım hakkını kullanmasına rağmen; malın, tüketiciye teslim edildiği tarihten itibaren, belirlenen garanti süresi içinde kalmak kaydıyla, bir yıl içinde, aynı arızanın ikiden fazla tekrarlanması veya farklı arızaların dörtten fazla meydana gelmesi veya belirlenen garanti süresi içinde farklı arızların toplamının altıdan fazla olması unsurlarının yanı sıra bu arızların maldan yararlanamamayı sürekli kalması durumlarında tüketici malın ücretsiz değiştirilmesi, bedelin iadesi veya ayıp oranında bedel indirimi talep edebilir. Somut olayda aracın teslim edildiği 30.9.2002 tarihinden sonra 2 yıllık garanti süresi içinde motor çalışırken metal sesi gelmesi arızasının 27.1.2003, 30.7.2003, 9.9.2003 tarihlerinde tekerrür ettiği ve aracın yenisi ile değiştirilmesi koşullarının oluştuğu toplanan delilerle anlaşıldığı gibi, bu husus mahkemenin de kabulündedir. Aynı arıza garanti süresi içinde ikiden fazla tekrarladığına göre maldan yararlanamama süreklilik kazanmıştır. Bu durum da davanın kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 7.10.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. |
13-06-2007, 11:52 | #5 |
|
Yargıtay 13. HD aşağıdaki kararı yeni vermiş. Mynetten indirdim.
"Ayıplı mala kredi veren banka da sorumlu" Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, tüketici lehine bir karara imza attı. Yargıtay, verdiği kararda ayıplı çıkan mala kredi veren bankanın, ayıplı ürünü satan kadar sorumlu olduğuna karar verdi. Bu kararın ardından bankalardan kredi çekerek ev veya otomobil alanlar aldıkları ürünün ayıplı çıkmasından dolayı kendilerine krdei veren bankaya da dava açabilecekler. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, verdiğ emsal kararda, "Belli bir malın satın alınmasına bağlı olarak tüketici kredisi veren banka, malın ayıplı çıkmasından, satıcı veya sağlayıcı ile birlikte müteselsilen sorumludur" görüşüne yer verdi. Bir otomibil firmasından son model bir otomobil satın almak için bankadan kredi alan tüketicinin aldığı otomobil ayıplı çıktı. Bunun üzerine Adana 1. Tüketici Mahkemesi'ne alacak davası açan tüketicinin açtığı dava kısmen kabul edildi. Malın ayıplı çıkmasından dolayı bankanın sorumluluğu olmadığını belirten mahkemenin kararı Yargıtay'dan döndü. Yargıtay, mahkemenin aracın yenisiyle değiştirilmesine dair kararı da onadı. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi verdiği emsal kararda şu görüşlere yer verdi: "4822 sayılı Kanunla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un ayıplı mal ile ilgili 4. maddesinin 3. fıkrasında 'imalatçı, üretici, satıcı, bayii, acente, ithalatçı ve 10. maddeninin beşinci fıkrasına göre kredi veren, ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik hakkından dolayı müteselsilen sorumludur. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde, bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz." |
14-11-2007, 20:18 | #6 |
|
yararlanan aleyhine yapılabilecek neler var?
bu konuyu araştırıyordum ve yargıtay kararlarınıza rastladım .benim sorum kararlar ışığın da şu ; örneğin 40 bin ytl değer de olan bir otomobilin 7 ay kullanıldıktan sonra satıcıya geri verilimesi hüküm altına alınıyor.ödenen meblağ aynen dava tarihinden itibaren alıcıya veriliyor.Bilirkişi aracın bu 7 aylık kullanımdan sonra değerinin 30 bin ytl olduğu kararına varıyor.Şu durum da 10 ytl lik kayıp satıcı tarafından alıcıdan( kararlar ışığın da )alınamıyorsa bu nerden,neye dayanılarak,nasıl tahsil edilecektir?
teşekkürler |
15-11-2007, 11:54 | #7 |
|
Sayın Denizizm,
Sorunuzu umarım tam anlamışımdır. "Şu durum da 10 ytl lik kayıp satıcı tarafından alıcıdan( kararlar ışığın da )alınamıyorsa bu nerden,neye dayanılarak,nasıl tahsil edilecektir?" sorusuna; Neden satıcı tarafından alıcıdan alınmak istensin anlamadım. davayı açan zaten alıcı değilmi? Alıcı dava sonunda da ödediği bedelin tamamını tenkise uğramadan da satıcıdan almamış mı? Eğer siz, satıcının geri almak zorunda kaldığı aracın bedeli bilirkişi raporuna göre 30.000 YTL ama satıcı 40.000 YTL ödemek zorunda kaldığından bahisle bu soruyu sormuşsanız eğer, o zaman satıcı, ödemek zorunda kaldığı bedel için ithalatçı veya üreticiye firmaya rücu etsin. Saygılar. |
15-11-2007, 15:45 | #8 |
|
Tam Teselsül
Tüketicinin korunması anlayışını geliştiren 4822 sayılı yasa, tüketiciye karşı üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçıyı tam teselsül içinde sorumlu tutmuştur.
Doktrin "diğer ara satıcıların" da (dağıtıcı -distribütör-, temsilci) sorumlu tutulması görüşündedir. Y.4.HD. 10.04.2000 T. / 1199 E. / 3287 K. ile; yetkili servisler, imalatçı veya ithalatçının ifa yardımcısı kabul edilmiştir. Burada sorumluluk BK.md.100 uyarınca belirlenecektir. Dolayısıyla bunlar, eğer kusurlu oldukları sabit olursa, davacı tüketiciden hiçbir talepte bulunamazlar. Karşı dava gibi bir yol da söz konusu olamaz. Satıcı; üretim hatası varsa, davayı kaybetmesinden doğan zararına karşılık üreticiye rücu edebilir ya da dava esnesında "davanın ihbarı" kurumuna başvurabilir şeklinde düşünüyorum. İyi çalışmalar dilerim. |
15-11-2007, 19:33 | #9 | |||||||||||||||||||||||
|
merhaba
|
15-11-2007, 20:02 | #10 |
|
Benimde bu alanda bir sorum olacak !
Araçın bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte iadesi talep edilen bir dosyada, faize ilişkin talep reddedildi. Bu konuda çelişkili bilgilerim mevcut .Kimisi faiz işletilmemesi doğrudur derken bir kısım tecrübeli meslektaş tersi yönde kararlar olduğundan bahsetmişlerdir. Faiz talebinin reddi doğrumudur? Buna dair yargıtay kararı mevcutmudur. ? Ayrıca kredi veren kuruluş hakkında ki dava husumetten reddedilmiştir. ? Kredi veren kuruluşun sorumlu olabilmesi için ayrıca belirli şartlar mı gereklidir. ? İlginiz için teşekkürler. |
17-11-2007, 13:44 | #11 |
|
konu ile ilgili tüm iletileri okumama rağmen elimde bulunan soruna bir çözüm bulamadım.Bana yardımcı olacak bir meslektaş var mı acaba
Davacısı olduğumuz davada 2006 model aracın,aynı özellikleri taşıyan sıfır km. de ayıpsız misli ile değiştirilmesi kararaımızı takibe koyduk.Borçlu tarafın 2006 model bir aracın artık mevcut olmadığından bahisle,rayiç bedel tesbiti istemi üzerine,Ticaret odasından rayiç değer belirlendi. Ancak bu rayiç değer aracın fatura değerinin çok altında bir değer.ödenilen bedelden çok daha düşük bir değer alarak aracı geri vermemizin gerekiyor olması karşısında tüketiciyi koruma kanununun hiç bir anlam ifade etmediğini görüyoruz. İİK na göre belirlenen bu rayiç bedele karşı yapılabilecek ne var? |
03-12-2007, 16:59 | #12 |
|
Konu ile ilgilenen arkadaşlara teşekkür ederim. Yargıtay kararları sorunumuz çözmeye yetmiyor. Yargıtay genel kurul kararında
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 4949 sayılı yasayla değişik 24/4. maddesinde; "…… Menkul malın değeri ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde İcra Müdürü tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur" hükmü yer almaktadır. Bu açık hükmün varlığı karşısında, kararın infazının güçlüğünden de söz edilemez. deniyorsa da uygulamada infazın güçlüğü ile karşı karşıyayız.Belirlenen rayiç değer ile aracın alınışı sırasında ödediğimiz değer arasında oldukça büyük bir fark var. belirlenen rayiç değerde ödediğimiz vergiler gösterilmiyor.Aracın şu andaki 2. el fiyatı rayiç değer olarak belirlenmiş durumda.Eğer bu rayiç değeri kabul edersek,başlangıçtan itibaren tüm usule ilişkin prosedürü yerine getirmiş olamamıza ve davamızda haklı bulunmamıza rağmen büyük bir zararla karşı karşıya kalmaktayız.Bu durumda da davamızda haklı olmamızın bir önemi kalmıyor.Tüm mesele aracın değerindeki anlaşmazlık.Burada ne yapabiliriz? |
11-06-2008, 10:25 | #13 |
|
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 4949 sayılı yasayla değişik 24/4. maddesinde;
"…… Menkul malın değeri ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde İcra Müdürü tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur" hükmü yer almaktadır. demektesiniz.Şu halde anlattıklarınızdan rayiç bedeli icra dosyası üzerinden istediğiniz ve belirlenen bedelin fatura bedelinden düşük olduğunu mu anlamalıyız. Şu halde icra müdürnün işlemine itiraz eder tekrar tespit talep edersizni. ancak muhtemelen talebiniz reddedilecektir. bu halde de şikayet yoluna giderseniz bence sonuç müsbet olacaktır. |
11-06-2008, 10:28 | #14 |
|
bu arada ayıplı malın bedelinin iadesine karar verilen bir davada, tüketici ürünün ayıplı olduğu dönemde kullanmadığı ürün ile ilgili ödediği taşıt vergisi, banka kredi faizi kasko pul vs gibi masrafları dahi satıcı firmadan talep edebilir mi. Bu konudaki görüşlerinizi almak istedim. Saygılarımla
|
09-04-2009, 13:16 | #15 |
|
Bu yönde bir yasal düzenleme yoktur. Ancak banka kredi faizini v.s talep edemeyeceği konusunda Yargıtay Kararları bulunmaktadır. Ancak Yargıtay Kararlarının hatalı olduğunu, tüketici hukukunun gelişmemesinden kaynaklı olarak verilen kararlar olduğunu düşünüyorum. Saygılarımla.
T.C. YARGITAY 13. Hukuk Dairesi ESAS NO : 2007/12481 KARAR NO : 2008/2423 Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne fazla talebin reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Davacı, davalılardan Pe Otomotiv A.Ş.nin ithalatçısı olduğu aracı, diğer davalıdan 24.9.2004 tarihinde satın aldığını, araçta 1.8.2005 tarihinden başlamak üzere değişik tarihlerde aynı ve farklı arızaların meydana geldiğini, aracın toplam 9 parçasının garanti kapsamında değiştirildiğini ileri sürerek, ayıplı aracın iadesi ile ödemiş olduğu fatura bedeli ve hurda araç bedeli toplamı olan 25.835.800.000 TL ile, ödemek zorunda kaldığı tüm vergi, kasko, vs giderlerinin ödeme tarihi olan 24.9.2004 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, davanın kabulüne, ayıplı aracın davalılara iadesine, fatura bedeli olan 25.835,00 YTL’nin iade tarihinde itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, fazla talebin reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, dava dilekçesinde alacağına avans faizi uygulanmasını talep etmiştir. Davalı tacir olup, işin de ticari nitelikte bulunması nedeniyle 4489 sayılı Yasa ile değişik 3095 sayılı Yasanın 2/2. maddesi gereğince ticari işlerde Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizi oranında faiz talep edilebileceğinden, mahkemece hükmedilen alacağa avans faizi uygulanması gerekirken, yasal faiz uygulanmış olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle mahkeme kararının “Hüküm” başlıklı bölümünün 2.satırında bulunan (...yasal faizi ile) sözlerinin karardan çıkarılarak yerine (...4489 sayılı Yasa ile değişik 3095 sayılı Yasanın 2/2. maddesi gereğince, değişen oranlarda avans faizi ile) cümlesinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 25.2.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
11-08-2012, 22:32 | #16 | |||||||||||||||||||||||
|
bankanın sorumluluğu..
MErhabalar, Bende tam bu konuyu araştırıyordum..Tamir süresi geçmiş gizli bir ayıp nedeniyle tüketici olan müvekkilin aracı için dava açacağım.Fakat araç rehinli olduğu için kanun gereği bankayıda sorumlu tutup davalı gösterip göstermemekte yada bankaya ödemek zorunda kaılınan faizi bayi ve ithalatçıdan isteyip istememekte kararsızım..Bu konuda daha fazla bilgi edinmiş iseniz paylaşırsanız çok sevinirim |
13-08-2012, 08:55 | #17 |
|
Sn. av.ozgul
Bankadan kullanığınız krediden dolayı ödemiş olduğunuz faizi hiç kimseden (bankadan dahi) isteyemezsiniz. Ancak, aracın müvekkilinize satışı sırasında düzenlenen fatura bedelini davalılardan talep edebilirsiniz. Saygılar. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
ttkd den DAVA ÖRNEĞİ: Ayıplı Otomobil | Av.Ceylan Pala Karadağ | Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu | 5 | 26-12-2012 10:35 |
Ayıplı Hizmet Nedeniyle Tazminat İstemi (Yargıtay Kararı) | Av.Ceylan Pala Karadağ | Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu | 6 | 01-05-2012 23:37 |
Ayıplı Mal (Yargıtay Kararı) | Av.Ceylan Pala Karadağ | Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu | 8 | 10-03-2012 21:23 |
Geciken Hukuk Genel Kurulu Kararı | avuka8890 | Meslektaşların Soruları | 5 | 21-09-2007 16:22 |
ayıplı mal | SMK38 | Hukuk Soruları Arşivi | 2 | 27-09-2006 21:39 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |