Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

ELEKTRiK HIRSIZLIĞI

Yanıt
Konu Notu: 15 oy, 3,87 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 01-09-2006, 16:15   #1
Av.Elvan Akkaya

 
Önemli ELEKTRiK HIRSIZLIĞI

malumunuz 5237 sayılı ceza yasası uygulanmaya başladığından beri elektirk hırsızlığı ile ilgili dosya sayısında bir patlama yaşandı

verilen cezalar ise bana göre çok ağır.142/1 f maddesi elektrik hırsızlığı suçunu 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırıyor. ve sayacın mühürlü olup olmaması ile ilgili bir ayrıntıya değinilmemiş.

kanunun eski uygulamasında bu suçun ilk kez işlenmesi ve sayacın mühürlü olmaması halinde hırsızlık suçunun basit hali üzerinden 6 aydan 3 yıla kadar ceza veriliyordu. kanuni indirim halleri de uygulandığında verilen ceza ertelenebiliyordu.

şimdi ise alt sınır 2 yıl. tutanak bedeli ödendi ise pişmanlıktan yararlanılıyor.diğer kanuni indirimler de uygulandıktan sonra sonuç ceza 6 ay 20 gün = 4000 ytl adli para cezası.

burada bence vatandaş lehine çok ağır bir düzenleme getirilmiş. evet belki devlet aleyhine işlenen bir suç ve cezaların caydırıcılığı açısından uygun olarak düşünülebilir.

ancak şöyle bir durum var ki, adli para cezaları ertelenemiyor. ancak 6 ay 20 gün hapis cezası sanık lehine olmadığından paraya çevriliyor. hapis cezası olarak verilse ertelenebilecek. üstelik vatandaş taksitlendirilen cezayı ödeyemezse kalan cezası hapis olarak infaz edilecek. öyle ise sanık lehine uygulama bunun neresinde.

daha önce sabıkası olmayan, belki cahilliğinden belki ekonomik sebeplerden, belki de işlemediği bir suçtan dolayı sadece masumiyetini kanıtlayamaması sebebiyle ceza verilen sanığa bir şans daha verilmiyor...

üstelik verilen kararlarda 145. maddenin uygulanmaması da ayrı bir sorun. hakimler bunu talep ettiğimizde 145 uygulanırsa 143 de uygulanmalı diye yorum yapıyorlar.

Alıntı:
Suçun gece vakti işlenmesi
MADDE 143. - (1) Hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar artırılır.
Malın değerinin az olması
MADDE 145. - (1) Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.

bu haliyle uygulamanın eksik olduğunu ve buna bir çözüm yolu getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. elimizde bulunan dosyaları temyiz ettik. yargıtaydan gelecek ve emsal teşkil edecek sonuçları bekliyoruz.

bu konu hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum
Old 02-09-2006, 00:55   #2
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Suçun kasten işlendiğinin tam anlamıyla sübuta erdiği durumlarda verilen cezayı, cezaların caydırıcı olması ilkesine uygun buluyorum. Ancak suçun mühür olsa da olmasa da kim tarafından işlendiğinin kesin olarak nasıl tespit edilebileceği de bir muammadır. Pekala sizle husumeti olan biri de sayacınızla oynayıp, sizi çok güç durumlara düşürebilir. Hal böyle iken pek çok kişinin hırsızlık gibi bir suçtan hüküm giymesi çok acı sonuçlar doğurabilir. (Özellikle mülakatla girilen bazı mesleklerde (askerlik, hakimlik vs.)) kişinin çocuklarını dahi etkileyecek son derece sakıncalı durumlar söz konusudur. Bir kimsenin babasının veya annesinin sabıkasından dolayı bir mesleğe kabul edilmemesi de ayrıca tartışılmalıdır. Burada vatandaşlar olarak yapılması gereken biraz paraya kıyıp, dijital sayaç taktırmaktır. Ayrıca bu konu ile ilgili bir diğer şüphem de dijital sayaç satıcılarının satışlarını arttırmak için böylesi bir yola tevessül etmeleri ihtimalidir. Zira böylesi durumlarda sayaç sökülüp yerine RESEN dijital sayaç takılmaktadır ve söz konusu bölgede bu sayaçları satmak ve montajını yapmak hakkını elinde bulunduran TEDAŞ'la anlaşmalı bayi devreye girmektedir. Sayaç TEDAŞ tarafından takılmasa da sütten ağzı yanan şahsın dijital sayaç satıcısına koşa koşa ve seve seve gideceği de muhakkaktır.
Old 04-09-2006, 09:47   #3
Av.Elvan Akkaya

 
Varsayılan

sayın doğanel,
yorumunuzla çok güzel bir konuya değinmişsiniz.
zira bugüne kadar karar verilen dosyaların hiç birinde suçu ilgili şahsın işlediğine dair hiç bir delil yok. çoğunlukla fatura kimin adına düzenlenmiş ve kim ödüyor ona bakılıyor. bazen suç mahallinde ikamet eden şahsın örneğin babası adına düzenlenmiş faturalarda dahi kişi suçu kabul etmediği halde sırf ikamet sebebiyle ceza verilebiliyor.

işte bu ve bunun gibi bir çok nedenle insanlar yüz kızartıcı bir suçtan hüküm giyiyorlar, elleri kolları bağlı. bu arada sizin de değindiğiniz üzere kurunun yanında yaş da yanıyor tabi.

dijital sayaç konusunda ise size katılmıyorum. devlet bu suça bu kadar ağır ceza getiriyorsa ekonomik durumu iyi olmayan vatandaşa dijital saati temin etmelidir. böylece haksız yere ceza verilmesinin bir nebze önüne geçilir. ama adli para cezalarından sağlanacak gelir azımsanamayacağı için "almak" yerine "vermek" tercih edilmeyecektir tabi...
Old 05-09-2006, 00:36   #4
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Dijital sayaç uygulamasına eleştirel yaklaşmıştım zaten aynı fikirdeyiz.
Old 12-09-2006, 16:57   #5
Av.Elvan Akkaya

 
Varsayılan nihayet 145 uygulandı

sayın meslektaşlar nihayet az önce aldığım kararda;

elektrik hırsızlığına uygulanan maddelere 145 i de ekleyebildik.ısrarla her dosyada yinelediğimiz talebimiz ilk kez kabul gördü.tabi yargıtaydan karar nasıl döner bilemiyorum.
4000 YTL alacakken 1.320,00 YTL adli para cezası. umarım daha önceki kararlar yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmez de emsal olmaz...

bu konuda yargıtay kararı alan olursa, burada paylaşın lütfen
Old 18-09-2006, 17:30   #6
mehmet sirn

 
Varsayılan

Yeni bir konu açma gereği yok herhalde..
Elektrik Hırsızlığı davalarında Tedaş müdahil sıfatıyla yer alıyor. Yargılama sonunda sanığın mahkumiyetine karar veridiğinde Tedaş'a vekalet ücreti hükmediliyor.

Soru: Elektrik Hırsızlığı davalarında tutanak haricinde başka delil bulunmasa bile çoğu zaman mahkumiyet yoluna gidiliyor. Müdahil olarak davada yer alan bir kişinin tutmuş olduğu tutanağın delil olarak kabul edilmesi ve sırf bu tutanak gerekçe gösterilerek sanığın cezalandırılması hukuka aykırı değil midir?
Old 19-09-2006, 17:26   #7
Av.Elvan Akkaya

 
Varsayılan

mehmet bey gerçekten güzel bir bakış açısı.
aslında aklıma geldi dersem yalan olur.
bence delil olarak kabul görmemeli. ancak mahkemeler keşif yapıp bilirkişi raporu aldıkları için pek etkisi olmayacağını düşünüyorum.
Old 21-09-2006, 16:22   #8
mehmet sirn

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan elvann
mehmet bey gerçekten güzel bir bakış açısı.
aslında aklıma geldi dersem yalan olur.
bence delil olarak kabul görmemeli. ancak mahkemeler keşif yapıp bilirkişi raporu aldıkları için pek etkisi olmayacağını düşünüyorum.


evet mahkemeler keşif yapıyor, haklısınız. ama söylediğimi destekleyen ve müdafii olarak girdiğim bir dosyadan örnek vereyim.
2001 yılında tutulan tutanakta sanığın hat çekmek suretiyle kaçak elektrik kullanıldığı belirtilmiş. Sanık Suç tarihinde kiracı olarak oturduğunu ve görevlilerin tutanak tutmasından birkaç gün önce taşındığını söylüyor. Kendisinden önce başka kiracı oturuyor. Yani, sanık kaçak elektrik kullandığını bilmediğini söylüyor.
Mahkeme 2006 yılında keşfe gidiyor. Kaçak elektriğin kullanıldığı ev boş durumda ve keşif tarıhinde elektrik sayacında herhangi bir problem yok.
Bilirkişi raporunda bir evde olması gereken çamaşır makinesi, tv, buzdolabı, elektrik süpürgesi vs. aletlerin elektrik sarfiyatını hesaplayarak aylık ortalama tüketim miktarını belirtmiş. Sanığın bu ortalamanın altında elektrik bedeli ödediğini söyleyerek kaçak elektrik kullandığını iddia ediyor.

1- mahkemenin keşif yapması, tedaş görevlilerinin tutmuş olduğu tutanağa nasıl bir katkı sağlamakta yada mahkemenin keşif yapması tutanağı daha güçlü bir delil haline mi getirmektedir?

2-Bilirkişi hayalgücünü kullanarak bir evde olması gereken eşyaları sayıp ortalama aylık elektrik sarfiyatını belirliyor. Mahkeme bilirkişi raporuna ve tedaşın tutmuş olduğu tutanağa itibar ederek ceza veriyor.

Mahkeme hat çekme suretiyle kaçak elektrik kullanıldığını gerekçe gösterek ce za veriyor. Peki sanığın kaçak elektrik kullandığı ispatlanmış mı?
bence hayır...
yanlış mı hatırlıyorum acaba... mahkumiyete karar verilmesi için her türlü şüpheden , kesin ve inandırcı delil elde edilmesi gerekmiyor muydu?
Old 21-09-2006, 16:38   #9
av.suleyman

 
Varsayılan

Bahsi geçen elektrik hırsızlığı konusunda eşitsiz de bir durum var. Bazı bölgelerde (doğu) elektrik sayacı bile yok. hane başı belli bir miktar mesela 20,00_ytl yazılıyormuş Ancak o para da toplanamıyor. Kamu hizmeti gibi ücretsiz faydalanamıyor. Ama diğer tarafta bir vatandaş elektrik saati arızalı olduğu için Hırsızlık suçlaması ile yargılanıp hapse giriyor.

Benim memleketim başkadır....
Old 28-09-2006, 17:47   #10
Brusk

 
Varsayılan

Elektrik hırsızlığı şeklindeki suçlar ve bu tür suçların yapılan yargılamalarında bir çok çarpıklığa ve haksız sonuçlarla karşılaştığımı daha evvel bir fırsatta belirtmiştim. Esasen bu konu birazda bir dönem ceza mahkemelerinin başına bela olan cep telefonu hırsızlığı suçlarıyla aynı gibi.
Hırsızlık gibi ağır bir suçla yargılanmak nedeyse suçlu bulunmak kadara ağır sonuçlara sebep olmakta ve bu suçtan yargılanan kişilerin yargılamanın da uzun sürmesi nedeniyle psikolojilerinin ciddi şekilde yıprandığını ve hatta bazen bu ağır baskıya dayanamayıp kendini asan kişilerin olduğunu dahi basından öğrenmiştim.
Bir kişinin elektrik hırsızlığı suçundan cezalandırılmasının şartları ve bu suçun ispatı aslında son derece zordur. Dikkat edilirse bu suçlardan yargılaan kişilerin nerdeyse tamamı kiracı sıfatına haiz kişilerdir. Bazen bir mesken yada işyeri 1 yıl içinde nerdeyse 10 değişik kişiye kiralanabilmektedir. Böyle bir durumda kaçak kulalanımın kim tarafından yapıldığını tespit etmek zordur.
Benim gözlemlediğimi kadar mahkemeler tamamen elektrik dağıtım şirketleri elamanlarının tuttuğu tutanağa itibar etmekte ve hatta tutunak mümzizi bulunan kişileri de aynı zamanda bilirkişi sıfatıyla dinlemektedir.
Öte yandan suça konu abonenin son 6 ay yada 1 yılılık sarfiyat bedeli kayıtlarının istenmeside böyle bir yargılamada hiçbir ikna edici delil sayılamaz. Örneğin büromuzda yazın iklim şartlarına göre günde 10 saaat çalışan klimanın getirdiği sarfiyat mevsim geçişlerinde mesela çalışmayınca fatura bedeli klimaın çalıştığı döneme göre ciddi şekilde değişmektedir. mevsimsel şartlardan kaynaklanan böyle bir durumun yarattığı farklılık aleyhimize deil olabilirmi.
bu konuyla ilgili yargılamada tartışılabilecek sayısız yanlışlıkların olduğunu düşünüyorum. Bu tür suçların yargılamasında muhakkak keşif yapılmalı ve teknik bilirkişi incelemesi yapılmalıdır. Bilirkişi sıfatıyla bir Elektrik dağıtım şirteki görevlisiin duruşma salounda bilirkişi sıfatıyla dinlenemesi usulen doğru değildir kanımca
Old 11-11-2006, 13:11   #11
şerh

 
Varsayılan 145.madde

merhaba değerli meslektaşlarım;
öncelikle hepnize kolay gelsin.çalışmalarınızda başarılar dilerim.
bu konuda ne yazıkki bir açıklık yok. bende daha geçen hafta aldığım bir kararda 145 uygalamdan 6 ay 2o gün hapis paraya cevrilmekle 4.000 YTL artı mahkeme masrafları ücreti vekalet drken 5.000 YTL yi bulan bir ceza aldık.
bir meslektaşımız bu konuda 145.madenin uygulndığı br karar aldığını belirtmiş bu kararı burada yayınlayabilirsineniz sevinirim. bende bu kararı temyiz edecğim ama pek de umutlu değilim,şimdidem teşekkurler
Old 15-11-2006, 14:02   #12
Av.Elvan Akkaya

 
Varsayılan

syn akkoyuna her ne kadar size özel yanıt verdiysem de meraklıları için buraya tekrar yazma gereği duydum.

145. maddenin uygulandığı karar henüz kesinleşmedi.yani yargıtay safhasında.bilirkişi raporunda kaçak bedelin cezalı olarak 37,00 YTL olmasından dolayı mahkeme 145 uyguladı.tabi bunda uygulamanın kotası nedir bilemiyoruz.52,00 YTL miktarındaki bir cezada uygulanmadı mesela...
olayda ev içinde kullanma yok.evin giriş kapısına sayaca girmeden projektör bağlanmış.
(her dosya kendi içinde özellikler taşıdığından belirtiyorum.bir çoğunda sayaç kancası düşürülerek numaratörün çalışması engelleniyor)
ancak bir başka yerel mahkeme bilirkişinin keşif sonrası belirlediği bedelin fazla olması nedeniyle uygulanacak adli para cezasının çok ağır olacağından bahisle hapis cezasını paraya çevirmemiş ve ertelemiş.bu karara da önümüzdeki günlerde ulaşacağım.

açıkçası uygulama yargıtay kararlarından sonra bir netlik kazanacak.ülkenin her yerinde farklı kararlar çıktı.

bu nedenle şimdilik net bir yorum yapmak söz konusu değil.
Old 12-03-2007, 19:19   #13
Av.Elvan Akkaya

 
Varsayılan elektrik hırsızlıklarında farklı kararlar verilmeye devam ediyor.

henüz yargıtaydan dönen dosyamız yok.
145.maddenin uygulanma gerekçesine gelince, eski 522.maddenin yorumundan hareketle "sanığın çoğunu alma imkanı varken azını alması" durumunun lehine indirim sebebi olarak uygulanması kanaatidir.
ancak söz konusu suçta "yetkililerce inceleme yapılmasaydı sanık suçu işlemeye devam edecekti" şeklinde yorum yapılarak çoğu dosyada indirim uygulanmamaktadır.

bunun yanısıra suçun işlenme biçimi de mahkemelerin ceza verirken dikkate aldığı bir durumdur.zira sokak lambasından harici hat çekerek evinde bir ampul kullanan sanık ile , bu hattı 5-6 ampule bağlayan ya da evdeki bütün elektrikli aletlerde kullanan sanığın indirim maddesinden yararlanması eşit olmayacaktır.
bu nedenledir ki bilirkişi raporunda belirlenen meblağın değerinden çok , suçun işleniş şekli önem taşımaktadır.

ancak beraat eden sanıklar da yok değil tabiki.
örneğin suçun işlendiği evi yılın belli zamanlarında kullandığını,bunun dışında evde üçüncü bir kişinin yaşadığını, suç tarihinde orada bulunmadığını kanıtlayabilen şahıslara "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi gereği ceza verilmemesine karar verilmiştir.
tabi her durumu kendi içinde değerlendirmek doğru olacaktır.
sayılan örneklerin kişiyi cezadan kurtarması mutlak değildir.

yargıtaydan duruma ilişkin olarak karar alan meslektaşlar varsa buna yönelik paylaşımda bulunmalarını bekliyoruz.
Old 16-03-2007, 11:33   #14
avturgay

 
Varsayılan

Elektrik hırısızlığı davaları tam bir muhamma tutulan tutanaklar ortada Tedaş görevlileri elektrik kesmiş gibi gösteriyor ve vatandaşa iyilik ettiklerini söylüyorlar.Ancak verilen süre içerisinde borcunu ödeyemeyen kullanıcı bir bakıyor elektriği kesilmiş gösterildiği ve gerçekte kesilmemiş elektrik yüzünden mühür bozma suçu isnadıyla hakim karşısında.Sayaca müdahalenin ne olduğunu bilmeyen kullanıcı tutulan mühürleme tutanağı yüzünden ceza alıyor.Katılan Tedaş, tanık tedaş, tutanak tedaş,bizlere ise ceza verilmesini seyretmek kalıyor.Ancak sayaçtan geçirmeden elektrik kullanan vatandaşlara gelince hepimizin geleceği ile oynuyorlar ve bunu bir hakmış gibi pervasızca yapıyorlar.Verilen cezalar az bile.
Old 11-04-2007, 00:23   #15
avbaki1948

 
Varsayılan

Selam,
Sayın meslektalarım müdafi olarak katıl dığım bir davada,Sayaç muris adına,konuta ait tapu kaydı mirascılardan birine ait ve konutta geçici olarak oturan elektirik tüketimini yapan başka bir şahıs ama tedaş görevlilerinin tuttuğu tutanakta müvekklimin adı geçtiğinden yargılanan müvekklim.
Yargılama devam ediyor.Olayı adil yargılama, cezaların şahsiliği prensi uyarınca irdelemenizi ve Emsal karar konusunda yardımlarınızı belkerim.
Saygılarımla.
Old 11-04-2007, 08:42   #16
Av.ZAFER İŞERİ

 
Varsayılan

Benim elimdeki bir davada, sanık yazlık konut yapımı için bir müteahhit ile anlaşıyor. Ancak tesisatı kendi üzerine alıyor. elektrik bedelleri müteahhit tarafından ödeneceği vaadiyle tahsil ediliyor. Ancak TEDAŞ!a ödeme yapılmaması sebebiyle elektrik kesiliyor. Bu halde şantiyede kalan işçiler kofradan direk elektrik kullanıyorlar. Tutanaklarda da şantiye olduğu, işçilerin kaldığı belli. Ayrıca müteahhitle yapılan sözleşme de delillerimiz arasında. Yargılamanın ilk duruşması bekleniyor.
Old 11-04-2007, 11:30   #17
Admin

 
Varsayılan

Foruma yeni gönderilen bu yazıyı da okumak isteyebilirsiniz:
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=14492
Old 28-09-2007, 13:32   #18
ipekasnuk

 
Varsayılan

meslekdaşlarım elimde bir dosya var. Müvekkil 20 senedir aynı evde ve elektrik sayacı o tarihten beri kullanılıyor. Tutanakta "idareye kayıtlı ve mühürsüz sayacının tansiyon vidasını gevşetmek ve sayacın dönmesini engellemek, tansiyon mandalı geçirmiyor" şeklinde bir ibare var. Müvekkil ceza faturasını ödüyor ama sorun sadece sayacın eskiliği. Hakkında dava açılıyor elektrik hırsızlığından. Elinizde bu tarz bir dosya var ise yardımınızı rica ediyorum.
Old 01-10-2007, 06:12   #19
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
E. 2004/26157
K. 2005/19404
T. 20.12.2005
• ELEKTRİK HIRSIZLIĞI ( Sayacın Bakanlık Mührünün Kırık Olması Tek Başına Kaçak Elektrik Kullanıldığının Kanıtı Olmadığı )
• SAYAÇ MÜHRÜNÜN KIRILMASI ( Tek Başına Kaçak Elektrik Kullanıldığının Kanıtı Olmadığı )
• TÜKETİM BEDELLERİNDE AZALMA ( Olup Olmadığı Hususunda Bilirkişiden Görüş Alınması Gereği - Elektrik Hırsızlığı )
765/m. 491
5237/m. 141
ÖZET : Elektrik hırsızlığı suçundan yargılanan sanığın mahkumiyetine karar verilmiştir. Sanığın oturduğu evde yapılan kontrol sonucu, elektrik sayacının mührünün kırılarak diske ve numaratöre müdahale edildiği yönünde tutanak düzenlenmiştir. Sayacın bakanlık mührünün kırık olması tek başına kaçak elektrik kullanıldığının kanıtı olamaz. Suç tarihinden sonraki bir yıllık tüketim föyü getirtilip evde kullanılan elektrikli aletler, lambalar ve prizler de dikkate alınarak tüketim bedellerinde bir azalma olup olmadığı hususunda bilirkişiden görüş alınmalıdır.

DAVA : Hırsızlık suçundan sanık H. hakkında AMASYA 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nce yapılan yargılama sonunda 18.11.2003 tarih ve 2003/321 Esas 2003/14 Karar sayı ile mahkumiyet kararı verildiği; hükmün sanık tarafından süresi içinde temyiz edildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca bozma isteğiyle dava dosyasının tebliğname ekinde 30.12.2004 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

KARAR : Suç tarihinde sanığın oturduğu evde yapılan kontrol sonucu, elektrik sayacının mührünün kırılarak diske ve numaratöre müdahale edildiğinden bahisle tutanak düzenlendiği ve tutanak düzenleyicisinin duruşmadaki yeminli beyanı ile tutanak içeriğini doğruladığı görülmekle birlikte; sayacın bakanlık mührünün kırık olmasının tek başına sayaca müdahale edildiğinin göstergesi olmaması karşısında; suç tarihi sonrasına ait 1 yıllık abone tüketim föyü getirtilip, uzman elektrikçi bilirkişi aracılığıyla keşif yapılarak, sanığın evinde kullandığı elektrikli aletler, lamba ve prizler yardımıyla bulunacak kurulu güce göre karşılaştırma yapılıp, tüketimde düşme olup olmadığı saptanarak ve ayrıca; mührü kırık olduğu tespit edilen sayacın diskine ne şekilde müdahale edilmiş olduğu hususunda tutanak düzenleyicileri ayrıntılı bir şekilde dinlenip, katılan kurumdan suça konu sayaca ilişkin herhangi bir rapor düzenlenip düzenlenmediği de sorularak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik soruşturma ile yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün istem gibi BOZULMASINA 20.12.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

10. CEZA DAİRESİ

E. 2005/2458

K. 2006/476

T. 27.1.2006

• ELEKTRİK HIRSIZLIĞI ( Kaçak Elektrik Kullanma Tespit Tutanağını Düzenleyen Görevlilerin Dinlenmesi Sanığın Evinde Keşif Yapılarak Kurulu Güç İtibariyle Ortalama Tüketim Miktarının Tespit Edilmesi Gereği )

• SAYACA FİLM TALAŞI SOKMA ( Suç Tarihi Öncesi Ve Sonrası Tüketim Miktarlarının Karşılaştırılması Suretiyle Bariz Bir Farkın Mevcut Olup Olmadığı Bilirkişi Aracılığıyla Saptanması Gereği )

• ORTALAMA TÜKETİM MİKTARI ( Suç Tarihi Öncesi Ve Sonrası Tüketim Miktarlarının Karşılaştırılması Suretiyle Bariz Bir Farkın Mevcut Olup Olmadığı Bilirkişi Aracılığıyla Saptanması Gereği - Elektrik Hırsızlığı )

• BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ ( Suç Tarihi Öncesi Ve Sonrası Tüketim Miktarlarının Karşılaştırılması Suretiyle Bariz Bir Farkın Mevcut Olup Olmadığı Bilirkişi Aracılığıyla Saptanması Gereği - Elektrik Hırsızlığı )

5237/m. 142

5271/m. 63


ÖZET : Kaçak elektrik kullanma tespit tutanağını düzenleyen görevlilerin dinlenmesi, sanığın evinde keşif yapılarak, kurulu güç itibariyle ortalama tüketim miktarının tespit edilmesi, suç tarihi öncesi ve sonrası tüketim miktarlarının karşılaştırılması suretiyle bariz bir farkın mevcut olup olmadığı bilirkişi aracılığıyla saptanması ve sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekir.
DAVA : Hırsızlık suçundan sanık Abdullah Z. hakkında Mersin 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nce yapılan yargılama sonunda 20.11.2003 tarihinde; 2003/1119 esas 2003/1215 karar sayı ile beraat kararı verildiği; müdahil vekili tarafından süresi içinde temyiz edildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca bozma isteğiyle dava dosyasının tebliğname ekinde 27.1.2005 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
KARAR : Sanık hakkında, 1.8.2003 tarihli komisyon raporuna istinaden "sayaca film sokulduğu ve içinde film talaşı" bulunduğundan kaçak elektrik kullanıldığı gerekçesiyle tutanak düzenlenmiş olması karşısında; söz konusu komisyon raporunun onaylı örneğininin getirtilmesi, 27.8.2003 tarihli kaçak elektrik kullanma tespit tutanağını düzenleyen görevlilerin dinlenmesi, sanığın evinde keşif yapılarak, kurulu güç itibariyle ortalama tüketim miktarının tespit edilmesi, suç tarihi öncesi ve sonrası tüketim miktarlarının karşılaştırılması suretiyle bariz bir farkın mevcut olup olmadığı bilirkişi aracılığıyla saptanması ve sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
SONUÇ : Yasaya aykırı, müdahil vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi BOZULMASINA 27.01.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. yarx
Old 02-10-2007, 17:38   #20
EEE

 
Varsayılan

Sayın ipekasnuk,
Elinizdeki dosyayı elektrik-elektronik-sayaç konularında uzman birisine incelettiriniz."Tansiyon mandalı" konusunda hiç bir hukukçu size yardımcı olamaz.Çok sayıda kaçak/usulsüz elektrik kullanma teknikleri bulunmaktadır. Bir çok mahkeme kararının "kaçak kullanım iddiası öncesi ve sonrasında bariz bir tüketim değişikliğinin tespiti yaptırılmadığı" gerekçesiyle yargıtayca bozulduğunu görüyoruz. Böyle bir tespitin, teknik olarak hiç bir anlamı yoktur.Tüketim, kaçak kullanımla ilgisi olmayan bir nedenle bariz bir şekilde değişebilir.Bilim ve teknikte esas olan ispattır. Yorum yöntemiyle kanaat üretilemez.
Kaçak kullanım iddiasıyla, suç kanıtları ortadan kaldırılarak, abonenin elektriği kesilip, cezai işlem yapılmakta, cezanın ödenmesini takiben abone elektriği bağlanmaktadır.Daha suç kanıtlanmadan, TEDAŞ tarafından tek taraflı olarak uygulanan bu ceza yetmezmiş gibi, bir de açılan ceza davaları sonucu,aynı suça hapis veya para cezası şeklinde ikinci bir ceza daha verilmektedir.
Malın değerinin az olması halinde ceza verilmemektedir. TEDAŞ kestiği aşırı cezalarla zaten sebepsiz zenginleşmektedir. Aynı suça ikinci kez ceza verilmesi mantığa da hukuka da aykırıdır.
Old 03-10-2007, 02:18   #21
oguzhand0

 
Varsayılan

Yargıtay 2. Ceza Dairesi, evindeki mühürsüz sayacı devre dışı bırakarak kolondan eve kablo çekmek suretiyle elektrik hırsızlığı suçunu işleyen sanık hakkında Antalya 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği beraat kararını bozdu.

Mahkeme, sanığın ağır ve acil bir ihtiyacını karşılamak amacıyla bu işlemi yaptığına karar vererek beraat hükmü kurdu. Dosyanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 2. Ceza Dairesi, elektriğin ağır ve acil bir ihtiyaç olmadığına dikkat çekerek beraat kararının bozulması gerektiğine hükmetti.
Yargıtay’ın emsal sayılacak kararın gerekçesinde şöyle denildi:
“5237 Sayılı TCK nun 147. maddesine göre, hırsızlık suçunun ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için işlenmesi halinde olayın özelliğine göre verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçebileceği belirtilmiştir. Olayımızda, sanığın evindeki mühürsüz sayacı devre dışı bırakarak kolondan eve kablo çekmek suretiyle süreklilik arz edecek biçimde kaçak elektrik kullandığı iddiası ile hakkında tutanak düzenlediği, anlaşılmakla; ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için suçun işlendiği hususu sübut bulmadığından, toplanan delillere göre bir karar verilmesi gerekirken, sanığın atılı suçu, ağır ve acil ihtiyaçlarını karşılamak kastıyla işlediği ve zorunluluk hali bulunduğu şeklindeki yasal olmayan gerekçeyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilesi, bozmayı gerektirmiş.”

ANKA

http://www.memurlar.net/haber/79260/
Old 06-10-2007, 10:54   #22
Av.Selim HARTAVİ

 
Varsayılan

Sn ipekasnuk bu karar işinize yarayabilir

T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2005/6-157
K. 2006/21
T. 14.2.2006
• ELEKTRİK HIRSIZLIĞI ( Beraat Eden Kişi Suçluluk Konusundaki Şüphenin Sanık Lehine Değerlendirilmesi Gerektiği )
2709/m.38
ÖZET : Yerel Mahkemece, ilk kararın gerekçesinde tartışılmadığı halde, son kararda, mahallinde 21.02.2002 tarihinde yapılan keşifte yapılan tespitler, bu keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun içeriği, tutanak tanıklarının anlatımları, elektrik tüketimine ilişkin iki yıllık dönemdeki ekstre rakamları ayrıntılı olarak irdelenmiş, Özel Dairenin bozma nedenleri tartışılarak hüküm kurulmuştur. Bu yeni ve değişik gerekçeler Dairesince incelenmemiştir.
Bu itibarla Yerel Mahkemenin son uygulaması özü itibariyle eylemli uyma sonucunda verilen yeni bir hüküm olduğundan dosyanın, temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
DAVA : Sanığın elektrik hırsızlığı suçundan beraatına ilişkin Çanakkale 1. Asliye Ceza Mahkemesince 10.10.2002 gün ve 118-815 sayı ile verilen kararın, katılan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 08.12.2004 gün ve 15057-13663 sayı ile;
( ... Sanığın, suça konu elektrik sayacının gerilim kancasını düşürerek kaçak elektrik kullandığının; 22.11.2001 günlü kaçak elektrik kullanma tespit tutanağı, tutanağı düzenleyen tanıklar F... Becer ve M... Erbil'in antlı anlatımları ile kanıtlanarak yüklenen suçu işlediğinin anlaşılması karşısında, hükümlülüğü yerine, yerinde olmayan gerekçe ile beraatına karar verilmesi... ( , isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 19.04.2005 gün ve 124-400 sayı ile;
"Dosya kapsamına baktığımızda; sanığın eşi ve 5,12,16 yaşlarında olan 3 çocuğu ile birlikte 10 yıldan beri bu evde ikamet ettiği, sanığın esnaf olarak çalıştığı ve elektrik abonesinin 17.06.1992 tarihinde sanığın adına yapıldığı, sanığın eşinin memur olarak çalıştığı, bu aboneye ait sayacın apartmanın girişindeki panoda olduğu, iki ayda bir düzenli olarak tüketim kontrolü yapıldığı, en son olarak 15.11.2001 tarihinde tüketim kontrolü yapıldığı, bu tarihten bir hafta sonra 22.11.2001 tarihinde Tedaş görevlilerince yapılan kontrolde bu sayacın gerilim kancasının düşürülmüş olduğunun tespit edilmesi üzerine abone kaydı adına olan sanık hakkında kaçak elektrik kullanma tespit tutanağı düzenlendiği, tutanak sonrasında kaçak elektrik kullandığı iddiası ile cezalandırılması için hakkında kamu davası açıldığı ... görülmektedir.
2709 sayılı TC. Anayasası'nın 38 nci maddesinde "suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz ... ceza sorumluluğu şahsidir ..." denilmektedir. Ceza yargılamasında mahkûmiyet kararı verilebilmesi için davaya konu suçun bizzat sanık tarafından işlenmiş olduğunun kesin delillerle ispat edilmiş olması gerekir. Suçluluk konusundaki şüphe sanık lehine değerlendirilmelidir. Suçluluğu kesin delillerle ispat edilmedikçe bu konudaki şüpheye dayanarak sanığın mahkûmiyetine karar verilemez. Dosya incelendiğinde sanığın müsnet suçu işlediğine dair mahkûmiyete yeterli delil bulunmadığı, sırf abone kaydı sanığın adına olduğu için sanığın kancanın düşürülmesinden sorumlu tutularak cezalandırılmasının talep edildiği görülmektedir.
22.11.2001 tarihli kaçak elektrik kullanma tespit tutanağında bu sayacın gerilim kancasının düşük olduğu belirtilmiş, tutanak tanıkları F... .... Becer ve M... ... Erbil yeminli beyanlarında sayaç kancasının düşük olduğunu tespit ettiklerini ve tutanağın doğru olduğunu belirtmişlerdir. Bu tutanak ve tutanak doğrultusundaki tanık beyanları sayaç gerilim kancasının düşük olduğunu ispatlamakla birlikte bu gerilim kancasının sanık tarafından düşürüldüğüne veya sanığın bundan haberdar olduğuna yeterli delil niteliğinde değildir.
Mahallinde yapılan keşifte bu binanın 4 katlı olduğu, apartmandaki tüm sayaçların bina giriş kapısının arka kısmındaki panoda olduğu, bu panoya herhangi bir şahsın müdahale edebilmesinin imkan dahilinde olduğu görülmüş, keşifte dinlenilen uzman bilirkişi ibraz ettiği raporunda, sanığın oturduğu evde bulunan elektrik tesisatı ve elektrikli aletler dikkate alındığında 60 günlük dönem itibarı ile normal kullanım miktarının 365 kilovat olduğunu, 2000-2001 yıllarındaki tüketim ekstresi ile karşılaştırıldığında 15.01.2000, 15.03.2000 ve 15.05.2001 tarihlerinde belirlenen kullanım miktarlarının normal kullanım miktarlarından düşük olduğunu, diğer dönemlerdeki kullanım miktarının normal kullanım miktarının üzerinde ve buna uygun olduğunu, eksik kullanım tespit edilen bu tarihlerde kaçak elektrik kullanılmış olabileceğini belirtmiştir. Bilirkişi raporunda evde bulunan çamaşır makinesi ve bulaşık makinesinin günde bir saat çalıştırılacağı belirtilerek ve yine evde bulunan 6 adet lambanın günde 5 saat açık tutulacağı belirtilerek normal tüketim miktarı 365 kilovat olarak tespit edilmiş olup; iki aylık dönem itibarı ile bir evde çamaşır makinesinin her gün 1 saat çalıştırılmasının gerekli ve doğal olmadığı, ayrıca geceleri kullanılan mutfak ve salon gibi bölümler dışındaki lambaların sürekli açık tutulmaları karşısında 6 lambanın her gün 5 saat açık tutulmasının gerekli olmadığı hususları dikkate alındığında bilirkişi raporunda esas alınan normal kullanım ölçülerinin fazla miktarda tutulduğu, bu evde kullanılacak normal tüketimin bilirkişi raporunda belirtilen 365 kilovattan daha az olacağı, en azından daha az olmasının yüksek ihtimal dahilinde olduğu sonucu çıkmaktadır. Bu açıklanan husus dikkate alındığında tüketim ekstresinde görünen iki aylık dönemler itibarı ile 15.01.2000 tarihindeki 240 kilovat, 15.03.2000 tarihindeki 235 kilovat ve 15.05.2001 tarihindeki 272 kilovatın normal kullanım miktarından çok düşük olmadıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca sanık ifadelerinde zaman zaman eşinin annesini ziyarete gittiklerini, bu ziyaretler sırasında bir süre evden ayrı kaldıklarını belirtmiş olup, aile yaşamında tatil için evden ayrılma veya ziyaret için süreli evden ayrılmalar olabileceği de dikkate alındığında bazı dönemlerde kullanılan elektriğin az çıkması doğaldır. Bu tespitler ışığında bilirkişi raporunda belirtilen 15.01.2000, 15.03.2000, 15.05.2001 tarihlerindeki düşük miktarlar kaçak elektrik kullanıldığına kesin delil niteliğinde değildir.
Sanığın kullandığı evde bulunan elektrik tüketimine ilişkin 2000-2001 yıllarındaki enerji tüketim ektresi incelendiğinde 20.09.2001 tarihine kadar iki aylık dönemler itibarı ile düzenli olarak tüketim kontrolü yapıldığı ve birbirine yakın miktarlarda tüketim tespit edildiği, 20.09.2001 tarihinde yapılan kontrolde tüketimin 340 kilovat ve sayaçtaki son endeksin 34810 olduğunun tespit edildiği, 15.11.2001 tarihinde yapılan tüketim kontrolünde tüketim miktarının 167 kilovat, sayaçtaki endeksin 34977 olduğunun tespit edildiği, bu kontrolden bir hafta sonra 22.11.2001 tarihinde yapılan kontrolde ise sayaçtaki endeksin 34986 olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Enerji tüketim ekstresinde belirtilen tüketim kontrolleri dikkate alındığında 20.09.2001 öncesinde kaçak tüketim olmadığı, 20.09.2001 tarihinden sonra belirli bir süre elektrik kullanıldıktan sonra gerilim kancasının düşürüldüğü, bu nedenle 15.11.2001 ve 22.11.2001 tarihlerinde yapılan kontrollerde tüketim miktarının düşük çıktığı anlaşılmaktadır. Ayrıca düzenli olarak iki aylık dönemler itibarı ile tüketim miktarının tespiti için sayaç kontrolü yapıldığından daha önce mühür bozulup kanca düşürülmüş olsaydı bu durum görevlilerce daha önce fark edilirdi. Tüketim ekstresindeki miktarlara ilişkin yapılan tespit gerilim kancasının ne şekilde ve kimin tarafından düşürüldüğü sabit değildir.
Sayacın bulunduğu yer, sanığın sayaçların bulunduğu yerde zaman zaman başkasının müdahalede bulunduğuna ilişkin beyanları ve dosya kapsamı dikkate alındığında bu sayaca kasten veya tamirat sırasında hataen başkasının da müdahale edip gerilim kancasının düşmesine sebep olması ihtimal dahilindedir. Ayrıca sanığın oturduğu evde sayacın gerilim kancasına müdahale edebilecek ehliyet ve yeterlilikte eşi ve çocuğu da bulunmaktadır. Toplumumuzdaki yaşam şekli, kadının elektrik işlerindeki bilgi ve katkısı dikkate alındığında müdahalesi tehlike arz eden elektrik sayacına ve tesisatına müdahalelerin genellikle evde bulunan erkek kişi tarafından yapıldığı, bu tür müdahalelerde kadınların rolünün yok denecek kadar az olduğu görülmektedir. Mahkememizde görülmekte olan kaçak elektrik kullanılmasına ilişkin davalarda da genellikle evde bulunan erkek kişilerin sayaca müdahale ettiğinin tespit edildiği, kadınların müdahalesinin çok düşük olduğu görülmektedir. Sanığın kadın kişiliği, sayacın bulunduğu ortam, evde ikamet eden şahıslar dikkate alındığında sayaç kancasının kim tarafından düşürüldüğü konusunda sanık akla gelecek son kişidir.
Elektrik abone sözleşmesinde taraf olmak hukuki sorumluluk için yeterli olabilir. Ancak sadece adına abone kaydı bulunması herhangi bir şahıs tarafından işlenen suçtan sorumlu olmaya neden olamaz. Aksini kabul, ceza sorumluluğunun şahsi olduğu kuralına aykırı olur.
Ceza yargılaması, açılan dava ve sanıkla sınırlı olarak yapılır. Bu yargılamada mahkûmiyet kararı verilebilmesi için sanığın suç işlediğinin kesin delillerle ispat edilebilmesi gerekir. Sanıktan suçsuz olduğunu ispat etmesi beklenemez. Dosyamızda suça konu sayaç kancasının düşürüldüğü sabit olmakla birlikte bunun sanık tarafından düşürüldüğüne veya sanığın kancanın düşük olduğunu bildiğine ilişkin yeterli ve kesin delil yoktur. Sanık açısından mahkûmiyete yeterli delil bulunmadığına göre beraatına karar verilmelidir. İşlenen suçla ilgili olarak sanığın mahkûmiyeti için yeterli delil bulunmadığı durumlarda suçu işleyenin tespit edilmesi mahkemenin görevine dahil değildir.
Açıklanan nedenlerle sanığın müsnet suçu işlediğine dair mahkûmiyete yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığı, Yargıtay bozma ilamında bozma gerekçesi olarak belirtilen 22.11.2001 tarihli kaçak elektrik kullanma tespit tutanağı ile tutanak tanıklarının beyanlarının sanığın müsnet suçu işlediğine dair kesin ve yeterli delil niteliğinde olmadığı, bu durumda sanık hakkında mahkememizce daha önce verilmiş olan beraat kararının yerinde olduğu kanaatine varıldığı" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de, katılan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istekli, 27.10.2005 günlü tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup, düşünüldü:
KARAR : Sanığın, elektrik hırsızlığı suçundan beraatına karar verilen somut olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığa yüklenen suçun sübuta erip ermediğinin belirlenmesine ilişkindir.
Ancak, Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a ( Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b ( Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c ( Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,
d ( İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
Özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir karardır. Bu nitelikteki bir kararın temyiz edilmesi halinde incelemenin Yargıtay'ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Yerel Mahkemece, ilk kararın gerekçesinde tartışılmadığı halde, son kararda, mahallinde 21.02.2002 tarihinde yapılan keşifte yapılan tespitler, bu keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun içeriği, tutanak tanıklarının anlatımları, elektrik tüketimine ilişkin iki yıllık dönemdeki ekstre rakamları ayrıntılı olarak irdelenmiş, Özel Dairenin bozma nedenleri tartışılarak hüküm kurulmuştur. Bu yeni ve değişik gerekçeler Dairesince incelenmemiştir.
Bu itibarla Yerel Mahkemenin son uygulaması özü itibariyle eylemli uyma sonucunda verilen yeni bir hüküm olduğundan dosyanın, temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
Dosyanın saptanan eylemli uyma nedeniyle, temyiz incelemesi için Yargıtay 6.Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 14.02.2006 günü oybirliği ile karar verildi.
Old 08-10-2007, 16:59   #23
EEE

 
Varsayılan

- "Suçluluğu sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz"
- "Ceza sorumluluğu şahsidir."
- "Şüpheden sanık yararlanır."
Sayın Hartavi, gönderdiğiniz YCGK Kararı, yukarıdaki ilkelere açıklık getiren ve "Ankara'da da yargıçlar var" dedirten nefis bir karar.
Kaçak/Usulsüz elektrik kullanımı konusunda, uyulması gereken hususları, bu forumun 17. sırasında "Sayın Admin" tarafından dikkat çekilen adreste açıklamıştım. Bu uyarıya rağmen bazı hukukçuların, yeterince inceleme yapmadan, uzmanlık gerektiren bu konuda birbirlerine yardımcı olma çabalarına devam ettiklerini görüyoruz.
Öncelikle ve tekrar belirtmeliyim ki; Kaçak/Usulsüz elektrik kullanımı teknik bir elektrik+elektronik uzmanlığı konusudur.Bu konuda teknik olarak uyulması gereken kurallar EPDK tarafından belirlenmiştir. Kaçak/Usulsüz kullanım tutanağı ile TEDAŞ tarafından ve yasa gereği savcılığa intikal ettirilen her eylem, öncelikle EPDK tarafından belirlenen kurallar yönünden incelenmeli; kesin delil bulunmayan hiç bir eylem, dava konusu bile yapılmamalıdır.Takdiri delillerle açılan davalar, daha baştan reddedilmelidir. Oysa, uygulamada genel olarak, tutanak düzenleyicilerinin antlı beyanları somut delil olarak kabul edilerek, hemen ceza yasasına göre davalar açılmakta uzun süren yargılama aşamalarından sonra EPDK kararlarına bakılmaktadır. Daha işin başında, tutanak düzenlenmesi sırasında "tanık" olarak bulundurulması gereken uzman bilirkişi, TEDAŞ elemanları tarafından kanıtlar ortadan kaldırıldıktan ve kesilen cezanın abone tarafından ödenmesini takiben, sayaç bağlantılarının nizami hale getirilmesinden sonra görevlendirilmektedir.Boş yere ve uzun süre havanda su dövüldükten sonra davalar sonuçlanmaktadır.Söylemlerimi daha da somutlaştırmak için, Sayın ipekasnuk tarafından gönderilen 18. sıradaki mesaja bakalım:
1-"Müvekkil 20 senedir aynı evde ve elektrik sayacı o tarihten beri kullanılıyor."
-Bu husus, Enerji Verme Yönetmeliği'ne göre sayaç ve ölçü derelerinin nizami olarak mühürlü olduğunun kanıtıdır.
2-TEDAŞ elemanlerı tarafından Kaçak/Usulsüz elektrik kullanım tutanağı düzenlenmiştir.
-Tutanak, altında tanık beyanı var mıdır?
-Tutanak hangi tarihte tutulmuştur?
-Tutanakta sayaç endeksi tespit edilmiş midir?
-Tutanak düzenlenmesini takiben abone elektriği kesilerek sayaç ve ölçü devreleri mühürlenmiş midir?
-Tutanak düzenleyen elemanlar yetkili midir?
-Bu elemanlar şoför mü, sayaç okuma elemanı mı yoksa enerji kesme ve vermeye yetkili Sayaç Teknisyeni mi? Onaylı yetki belgeleri var mı?
3-Tutanakta,"idareye kayıtlı ve mühürsüz sayacın tansiyon vidasını gevşetmek ve sayacın dönmesini engellemek,tansiyon mandalı geçirmiyor" ibaresi var.
-Tutanakta mühür bozma iddiası olmadığına göre, sayaç neden mühürsüzdür?
-20 yıldır kullanılan ve bu dönemde defalarca endeksi okunarak aboneye fatura düzenlenen sayaç mühürünün yokluğu ne zaman farkediımiştir?
-Daha önce,abone elektriği borcundan dolayı kesilmiş midir? Prosedüre göre, enerji bağlanması ve kesilmesini takiben, TEDAŞ tarafından mühürlenmesi gereken sayaç neden mühürsüzdür?
-Tansiyon vidasının gevşekliği nedeniyle, tansiyon mandalının geçirmediği ibaresinden, mandalın yerine takılı olduğu, mandalın gözle görünür şekilde açık ol- madığı sabittir.Sayaca ait tansiyon mandalı, gerilim bobini,sayaç diski ve numaratör birbirine bağlı olarak, zincirleme bir şekilde çalışmaktadır.Bu zincirdeki elemanlardan herhangi birinin arızalanması, tüketilen elektriğin tespit edilememesi sonucunu doğurur. Zincir içindeki diğer elemanların doğruluğu test edilmiş midir?
-Kusur mandalda ise,mandal vidasında veya mandalda oksitlenme, ark ya da tornavida izi var mıdır?
4-"Müvekkil ceza faturasını ödüyor."
-Ceza kesildiğine göre, tutanak düzenleyen ekip abone elektriğini keserek, sayaç ve ölçü devrelerini mühürlemiş midir?
-Abone suçu kabul ettiğinden mi yoksa elektrik hizmetinden yararlanmak için mi cezayı ödemiştir?
-Ceza ödemesini takiben, elektrik bağlanmasından sonra sayaç ve ölçü devreleri nizami olarak mühürlenmiş, mühür pensesi numarası belirtilen Elektrik Bağlama Tuta- nağının bir kopyası aboneye verilmiş midir?
Teknik olarak, tüm bu sorulara yanıt alınmadan, yargılama usulündeki diğer işlemlere geçilerek dava açılamaz.Davalı vekilinin beyan ettiği hususları ancak hukukçular yorumlayabilir.Oysa, bilim ve teknikte ispat şarttır. Bu nedenle, teknik bir bilirkişinin,olayı kanıtlaması için somut delillere ulaşması ve dava dosyasının tamamı ile olay yerini incelemesi gerekir.Somut delillerden birisi ile kanıtlanamayan iddialar sanık lehine yorumlanacak,takdiri delillere dayalı mahkeme kararları daima bozma gerekçesi yapılacaktır.
6-TEDAŞ ekipleri tarafından düzenlenen tutanaklarda,sadece bakanlık mühürü sağlam olan endeks değerleri ve yeminli tanık beyanları ile hırsızlık amacıyla hazırlanan düzenekler,eklentiler ve mühürler kesin delil niteliğindedir.Bunun dışında, tutanaklara geçen diğer iddiaların tamamı, tutanak düzenleyicilerinin yorumlarından ibaret sübjektif görüşlerdir.
Sayın Hartavi tarafından sunulan YCGK kararında,-...tutanağı düzenleyen tanıklar F..Becer ve M..Erbil'in antlı anlatımları ile kanıtlanarak yüklenen suçu işlediğinin anlaşılması karşısında, hükümlülüğü yerine, yerinde olmayan gerekçe ile beraatine karar verilmesi- "isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir." denilmektedir.Yukarıdaki incelememize göre,tutanak düzenleyicilerinin iddialarını destekleyen, somut, şüpheden uzak hiç bir delil yoktur.Dava bile açılması gerekmeyen yargılamanın yıllarca sürmüş olduğu(dosyada başka bir kanıt yoksa) ortadadır.
Sonuç:Dava bile açılması gerekmeyen bir eylem hakkında, yargılamanın ne kadar zaman aldığı, sanık ve aile bireylerinin uğradığı manevi çöküntü dikkate alındığında, olayın vahameti ortadadır.Eksik soruşturmaya dayalı olarak açılan davanın geldiği nokta...
Yanlış açılan davanın, bunca yıllık yargılama sonunda adil bir sonucu olamaz.Çocukların uğradığı psikolojik yıkımı, sanık ve eşinin uğradığı ağır travmayı, hiç bir yargı kararı tedavi de edemez, tazmin de...
Siz hiç suçsuz yere sanık sandalyesine oturdunuz mu?
Saygılarımla.
Old 26-10-2007, 10:23   #24
Adem Uçar

 
Varsayılan

döneme göre değişen tepkilerle verilen hükümler oldukça elektirik hırsızlığındaki bu hukuksuzluk devam edecektir. Bu cezalarda mahkemeleri etkileyen unsur elektrik müessesesi ve devletçilik anlayışıdır. Oysa hakimler vatandaşı devletçilik anlaşından hürriyetçilik ve hukuk prensipleri anlayışla korumalıdırlar. Devlet zaten güçlüdür ve hakkını arayabilecek hatta icra edebilecek vasıtalara sahiptir. Savunmasız ve zayıf konumda olan ferttir. Hakimlerin bu eşitsizlik ortamında ferdi koruması gerekir. Büyük ihtimalle belki bir kaç yıl sonra veya (değişik nedenlerle)elektirik hırsızlığının azaldığı zamanlarda, artık hırsızlık fiili ve failin tam belirlenemediği durumlarda ceza verilmeyecektir. Ancak bu durum mahkemeler eliyle yapılan haksızlığı telafi etmeyecektir.
Elektriği satarak gelir elde eden kurum veya kuruluşlar elektiriğin çalınmaması için gerekli olan tedbirleride almak zorunda olmalıdır. Eğer dijital saatler bu problemi çözüyorsa, bu saatleri takmakta kurumun zorunluluğunda olmalıdır. Aksi takdirde bu tedbiri almayan kurumun tutanağı ile kişiler üstelik yeteli ispat mevcudiyeti olmadan cezalandırılmamalıdırlar. Saygılar
Old 14-02-2008, 17:46   #25
ilastepe

 
Varsayılan

Müvekkille alakalı bir konu araştırır iken bu kısımdaki mesajlarla karşılaştım .Yardımcı olabilirseniz sevinirim.Müvekkil olan apartman yönetimi ,yönetime ait olan dükkanı kiraya vermişlerdir,ancak kiracı elektrik faturalarını ödememiş ve elektrik kesilmiştir .Daha sonra kiracı kaçak elektrik kullanmaya başlamıştır.Bununla birlikte elektrik abonesi apartman yönetimine aittir.Budurumda kaçak elektrik kullanmadan bir ceza çıktığında apartman yönetimi abone kendi üzerinde olduğundan dolayı sorun yaşar mı?
Old 18-02-2008, 09:33   #26
Adem Uçar

 
Varsayılan Elektrik hırsızlığından dolayı kim menfaat sağlıyorsa , mahkemeler onu sorumlu tutar

Elektrik hırsızlığından dolayı kiracı cezalandırılmaktadır. Ancak kiracı bu kaçak işlemi bizzat bir başkasının ,yani mesela yönetimden birinin yaptırdığını veya yaptığını ispatlarsa , sorumluluk yer değiştirebilir veya birlikte sorumluluk doğabilir
Old 13-04-2009, 17:10   #27
Av.Elvan Akkaya

 
Önemli

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=14492


Alıntı:
Yazan EEE
Teknik Olarak Elektrik Hırsızlığı





Elektrik hırsızlığı konusunda, THS’nde yazılanları incelediğimde, bu konuyla ilgili değerli hukukçuların büyük sıkıntılar yaşadığını gördüm. Çalınması (Hırsızlaması) bile belli bir teknik bilgi birikimini gerektiren bu eylem (Nitelikli Hırsızlık), bu konu hakkında uzman olmayan hukukçular tarafından yargılama konusu yapılmaktadır. Dava dosyalarına bakıldığında, Mahkeme kararına etkili olan iki belge karşımıza çıkmaktadır. 1-Kaçak / usulsüz elektrik tesbit tutanağı, 2- Bilir kişi raporu.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 29.12.2005 tarihli toplantısında ; 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından uygulanacak “ Kaçak ve Usulsuz Elektrik Enerjisi Kullanılması Durumunda Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar” hakkında aşağıdaki Karar alınmıştır. (Karar No:622, Karar Tarihi 29.12.2005)

Konu ile ilğili tüm hukukçuların (Hakim, Savcı, Avukat) ve diğer ilgilerin öncelikle bu kurul kararını dikkate almaları gerekir.

Kurul Kararı Madde 1-
A)Tespit Süreci
a)

1)Dağtım sistemine veya ölçü sistemine yada tesisata tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle yapılan müdahalelerin tespiti halinde, doğrudan Ek-1’de yer alan kaçak tespit tutanağı düzenlenir.
Yukarıda bahse konu tutanak incelendiğinde, bundan önceki tutanaklardan farklı olarak tutanak altına “ TANIK “ imzası açılmış olduğu görülmektedir. 1 Ocak 2006 tarihinden sonra düzenlenmiş olan ve altında “ TANIK ” imzası bulunmayan tüm tutanaklar sadece ilgili “ Dağıtım Şirketi “ nin iddialarını yansıtmaktadır. Bu nedenle bu tür tutanaklar şaibeli ve hukuki dayanaktan yoksun olmaları nedeniyle, savcılıklarca dava konusu bile yapılmamalıdır. TEDAŞ elemanları tarafından düzenlenen tutanaklar, davaların genelinde abartılı ve şaibeli olarak nitelendirilmeleri nedeniyle, sanıklar yada vekillerince sürekli olarak reddedilmiştir. Bu nedenle EPDK tarafından ilgili tutanak altına “TANIK” imzası açılmıştır. Ancak, TEDAŞ elemanları tarafından hala altında “TANIK” imzası sütunu olmayan eski tutanakların düzenlenmeye devam edildiğini, elde kalmış eski tutanakların kullanıldığını görüyoruz. Bu hususta görüştüğümüz TEDAŞ yetkilileri “Tutanak düzenlerken “TANIK” bulamadıklarını beyan etmektedirler. Oysa, savcının veya hakimin uzman bir bilirkişiyi “TANIK” olarak görevlendirmesi çok basittir.
Bir elektrik tesisatına elektrik bağlanması sırasında izlenen bir prosedür vardır. TEDAŞ yetkilisi tarafından prosedüre uygun bulunan tesisatlara, abone sözleşmesi yapılıp elektrik enerjisi verildiği anda, dağıtım ve ölçü devrelerindeki mühür yerleri TEDAŞ tarafından mühürlenerek, düzenlenen tutanağın bir kopyası aboneye verilir. Bu andan itibaren mühür bozmadan dağıtım ve ölçü devrelerine ulaşılamaz. Herhangibir nedenle elektriği kesilmesi gereken abonenin, yetkili TEDAŞ ekibi tarafından mühürleri sökülerek elektriği kesilir, mühürler yenilenir; gerekli tutanak düzenlenerek, düzenlenen tutanağın bir kopyası aboneye verilir.

Bugün gelinen noktada sayaç okuma işlemleri TEDAŞ tarafından taşeron firmalara yaptırılmaktadır. Kısa bir işbaşı eğitiminden sonra görev alan bu deneyimsiz elemanlar, yetkileri olmadığı halde borcu olan abonelerin elektriğini kesmektedirler. Koparılan mühürler yenilenmeden ve hiçbir tutanak düzenlemeden yapılan bu işlemler daha sonra bu konularda bilgisiz abonelere karşı istismar konusu yapılmaktadır. Bu nedenle , abone dosyasında enerji kesme tutanağı bulunmayan veya altında “ABONE” yada “TANIK” imzası olmayan tutanaklar şaibelidir.
Elektrik sayaçları ve dağıtım dolapları TEDAŞ ekipleri tarafından her zaman ulaşılabilecek şekilde ve bina dışında bir yerde olmak zorundadır. Bu nedenle her isteyenin bu dolaplara ulaşabileceği ve abonenin bilgisi dışında mühürlere müdahale edebileceği gerçeği de ortadadır. Mühür kopukluğu bile yasal olarak “Nitelikli Hırsızlık” kapsamındadır ve yargıca BERAAT ile 6 yıl 8 ay arasında hapis cezası taktir etme yetkisi vermektedir. Konunun uzmanı birisi olarak , yaşamım süresince elektrik sayacımın mühürlerine hiç bakmadım. Kaçak elektrik kullanma amacı taşımayan hiçbir abonenin de benden farklı olduğunu sanmıyorum. Abonelerin istismarına bu kadar açık olan bir konuda, TEDAŞ tarafından düzenlenen tutanakların , yukarıda izahına çalıştığım hususlar dikkate alınmadan adeta akademik bir rapormuş gibi , mahkemelerce itibara alınması , toplumun yargıya güvensizliğini çığ gibi büyütecektir. (Bir çok avukat bu tür davaları almamaktadır. Barolar tarafından görevlendirilen avukatların tamamı, elektrik konusunda hiçbir bilgi sahibi değildir.)
Bu konuda ikinci olarak itibar edilen belge “Bilirkişi Raporu”dur. Kaçak elektrik kullanımı , belli bir teknik bigi birikimi gerektirmesi nedeniyle, öyle her önüne gelenin yapabileceği adi bir hırsızlık değildir ve bu nedenle “Nitelikli Hırsızlık” kapsamında , ağırlaştırılmış bir suçtur. “BİLİRKİŞİ KURUMU” hakkında tüm hukukçuların yakındıklarını biliyoruz. Elektrik enerjisi konusunda ülkemizin yaşadığı sıkıntıları gören değerli yargıçların da ne kadar duyarlı olduklarını görüyoruz. Bu nedenle birçok davada, sanıklara acımasız ve aceleci davranıldığı , sanıklar lehine olan hususların dikkate alınmadığı Yargıtay Kararları’na da yansımaktadır. Bütün sorun, uzman bilirkişi yokluğundan kaynaklanmaktadır. Elektrik Hırsızlığı bilimsel ve teknik bir konudur. Bilim ve teknikte “İSPAT” vardır. Yorum yöntemiyle kanaat üretilemez. Her elektrik mühendisi veya elektrik teknisyeni bu konunun uzmanı değildir. Bu nedenle tek bir bilirkişi raporuna dayanarak verilen kararlar şüpheden uzak ve bilimsel değildir. Faili meçhul bile olsa, sanık cezalandırılarak dava dosyaları kapatılmaktadır. Bu konuda sanık avukatları kadar savcılar ve yargıçlar da çaresiz.
Yüzlerce “Elektrik Hırsızlığı” yöntemi bulunmaktadır. Elektronik elektrik sayacı kullanmak kaçak elektrik kullanımını engelleyebilecek bir alet değildir. Cezaları ağırlştırmak da sorunu azaltmaz. Sorunun çözümü dağıtım şirketi TEDAŞ elemanlerını disipline ederek , enerji verme ve kesmede uyulması gereken hususların uygulatılmasından geçmektedir.
Bazı arazi sahipleri yakınından geçen elektrik hatlarına, ağaç sopalar yardımıyla ucu kancalı kablolar takıp elektrik çalarak, arazilerini sulamaktadırlar. Gece vakti yapılan bu eyleme, sabah gün doğmadan son verilmektedir. Gece karanlığından yararlanarak yapılan bu tür hırsızlıkların tespiti, imkansız denecek derecede zordur. Teknik olarak bu tür yöntemlerden habersiz olan yargıçların hemen tamamı TCK 143. Maddesini uygulamaktadırlar. Dava dosyalarının birçoğunda , gündüz saatlerinde tespit yapılmış olduğu halde TCK 143. Madde uygulandığı görülmektedir. Gündüzleyin de kaçak elektrik kullanmaya devam eden sanığın,gecenin karanlığından yararlanmaya çalışmadığı ve dağıtım şirketi ekiplerinin işlerini güçleştirmediği açıktır. Bu nedenle TCK 143. Maddesi, eylemi sürekli yapanlara değil, gecenin karanlığından yararlanmak suretiyle, eylemi sadece gece gerçekleştirerek dağıtım ekiplerinin tespitini güçleştiren sanıklara uygulanmalıdır.
TEDAŞ avukatları bu konuda en deneyimli hukukçulardır. Yüzlerce TEDAŞ elemanının da bu suçtan yargılandığını , rüşvet ve iftiradan ceza alanları basına yansıyanlardan biliyoruz. TEDAŞ avukatlarının bu konuda hiçbir katkısını göremiyoruz.
Tıp, kimya, elektrik,maden, makine,mimarlık vs. her biri ayrı bir bilim dalıdır. Her bilim dalı kendi sorunlarını çözmekle yükümlüdür. Oysa Hukuk kendi iç sorunları ve uyuşmazlıkları yanında, kendi dışındaki tüm uyuşmazlıkları da çözmek zorundadır.Hukukun üstünlüğü budur. TEDAŞ (şikayetçi) tarafından, suç unsurları ortadan kaldırıldıktan ve deliller karartıldıktan sonra hazırlanan tutanaklar , bazı davalarda tek başına geçerli ve yeterli bir delil olarak dikkate alınmaktadır. Düzenlenen tutanakların birçoğu hakkında dava açılmadığı ve savcılıklara intikal ettirilmeden örtbas edildiği konusunda bazı TEDAŞ elemanları tarafından davalar açılmış olduğu forumlara bile yansımıştır. Birkaç bilirkişi raporu ile doğruluk derecesi tespit ettirilmeden , mahkeme kararlarına dayanak yapılan tutanaklar da, bilirkişi raporları da şaibeli ve hukuki dayanaktan yoksundur. Hukuk aciz değildir. Birçok kararda “Suçların şahsiliği ilkesi” dikkate alınmamaktadır. Saygılarımla…EEE
Old 21-10-2010, 12:18   #28
primavera

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlar,
Açıklamalarınızla ilgili olan bir dava hakkında savunma yapmam gerek fakat ilk savunma dilekçem olduğu içinmi yoksa gercekten lehe bir durum olmadığı için midir yazamıyorum.. Konu şu: bir işyerinde sayacın mühür kulakları ile oynandığından şüphe edilerek sökülüp yerine yenisi takılıyor ve sökülen sayac labaratuvara götürülüyor. labaratuar raporunda sayactan önceki ve sonraki yollar arasından% 22 lik bir artış farkı olduğu için ve sayacın eman ayar vidaları üzerinde çizikler olduğu için kacak elektrk olduğuna karar veriliyor. elektrk mühendisi bilirkişi de odsya üzerinden ve müşteki tarafından yapılan bilirkişi raporunu aynen tekrar ederek kacak elektrk olduğuna dair rapor tanzim ediyor. İddia makamı esas hakkında mütalaasında tutnak, labaratuar raporu ve bilirkişi raporunu gözönüne alarak elektrk hırzsızlığının oluşmuş olduğunu söylüyor.
İşyeris ahibi sayacın işyernn 2. katında olduğunu bu katın çok fazla kullanılmadığını ve kacak elektrk kullanmadığını söylüyor ve yinede kovuşturmadan önce ceza parasını yatırıyor.
öncelikle sayacın kulak mühürleri ile oynanmış olma şüphesi sayacı söküp almaya ve kacak elektrk kullanıldığı şüphesi için yeterlimidir?
ayrıca labaratuar raporu yine müşteki tarafından tanzim edilmiş olup bilirkişide sadece dosya üzerinden yani haliyle tutank ve labaratuar raporunu esas alarak rapor tanzim ediyor. Yargıtay kararlarına baktgımda bu durum hiç irdelenmemiş , buyüzden bu olması gereken bir durummudur acaba?
Şimdiden çok teşekkür ederim.
Old 22-11-2010, 00:05   #29
ismailduygulu

 
Varsayılan

Sayaç dükkan icinde olduğu için zor bir savunma. Suc tarihi tespitine ihtiyac var. O tarih oncesi ve sonrası isyerindeki elektrikli aletlerde degisiklik ve fatura var ise elektrik kullanım farkının buradan kaynaklanmasi
uhtemel. Bilirkisi bu durumu gözetmiş ve bu yonde bir tespit var mı? Muhasebeden demirbaş kayıtları ve faturaları sunularak bu yone işaret olunabilir. Ayrıca tek basına vidalar üzerindeki tornavida vs izine dair tespit tutanagi yetersizdir ve buna da itiraz olunmalı.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
elektrik kaçağı johnross Meslektaşların Soruları 19 24-04-2011 20:19
Elektrik Hırsızlığı Celal Meslektaşların Soruları 2 13-04-2009 17:03
Elektrik hırsızlığı (tutanak) BASILIAS Meslektaşların Soruları 7 15-09-2008 11:42
Elektrik piyasasında lisansın devri Viyola Meslektaşların Soruları 0 17-04-2006 09:35
Kiracının Elektrik Borcu Kimin??? sniper76 Hukuk Soruları Arşivi 2 11-11-2004 09:01


THS Sunucusu bu sayfayı 0,11538005 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.