Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

İcra takibinde vekalet ücretine itiraz

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 30-04-2008, 18:43   #1
BaharB

 
Varsayılan İcra takibinde vekalet ücretine itiraz

Değerli Meslektaşlarım;
İcra takibinde, borçlunun, asıl alacağı dosyaya ödemesine rağmen icra vekalet ücretine, tahsil harcına ve icra giderlerine itiraz etmesi ve İcra Müdürlüğünün itiraz edilen alacak kalemleri itibariyle takibi durdurması üzerine, aynı dönemde iki ayrı İcra Hukuk Mahkemesi tarafından verilen aksi yöndeki kararları tartışmanıza sunuyorum.
Saygılarımla.
Alıntı:

................İcra Hukuk Mahkemesi
Esas No: 2007/.....
Karar No: 2007/....
Şikayet Tarihi: ../07/2007
Karar Tarihi: ../07/2007
.......
Müşteki vekili tarafından karşı taraf aleyhine açılan davanın yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Müşteki şikayet dilekçesinde özetle; müvekkilinin alacağının temini için .İcra Müdürlüğünün 2006/.... esas sayılı takip dosyası ile borçlu banka aleyhine icra takibi başlattıklarını, borçlunun ödeme emrini tebliğ aldıktan sonra talep edilen miktarı icra dosyasına yatırdığını, ancak vekalet ücreti, faiz talebi ve oranına itiraz ettiğini, bunun üzerine icra müdürlüğünce takibin durdurulduğunu, icra müdürlüğünün bu kararının kanunun emredici hükümlerine açıkça aykırı olduğunu ileri sürerek takibin icra müdürlüğünün bu doğrultuda verdiği kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Getirtilip incelenen .....İcra Müdürlüğünün 2006/... esas sayılı takip dosyasında, Müşteki/alacaklı HK tarafından karşı taraf/borçlu .... Bankası A.Ş aleyhine ilamsız takip yolu ile icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği görülmüştür.
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; Takip alacaklısı borçlu banka aleyhine 3167 sayılı kanunun 10. maddesinden kaynaklanan alacağını tahsil için ilamsız takip başlatmıştır. Borçlu banka asıl alacağa itiraz etmeden dosya borcunun ferilerine itiraz ettiğini beyan etmiş, icra dairesi, bu beyana istinaden dosya borcunun ferileri için takibin durdurulmasına karar vermiştir. İcra dosyası incelendiğinde, sadece 370.00 YTL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek faiz talep etmiştir. Yani ödeme emrinde asıl alacak dışında takip gününe kadar feri alacak talebi yoktur. Borçlunun asıl alacağı itirazı olmadığına ve borç ticari borç niteliğinde olduğuna göre talep edilen işleyecek faiz oranında fazlalık yoktur. Takip masrafları ve takip vekalet ücreti takip sonunda icra dairesince re'sen hesaplanıp taraflardan tahsil edileceği için borçlunun takip masraflarına ve vekalet ücretine itiraz hakkı yoktur. Bu masraflar için yapılan itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verilemez. Bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Şikayetin KABULÜNE,
İcra Müdürlüğünün 2006/... Esas sayılı dosyasındaki ...08.2006 tarihli kararın iptaline, takibin devamına,
Harç alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
125.00 YTL maktu vekalet ücretinin karşı taraftan alınarak müştekiye verilmesine, Yargılama gideri olan 29.50 YTL'nîn karşı taraftan alınarak müştekiye verilmesine ilişkin taraf vekillerinin yokluğunda miktar itibariyle kesin olarak dosya üzerinden karar verildi. 13/07/2007


Alıntı:


.....İcra Hukuk Mahkemesi
Esas No: 2007/...
Karar No: 2007/...
Karar Tarihi: ../07/2007
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde konu yargılamayı gerektirmediğinden dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Müşteki vekili ../07/2007 tarihli şikayet dilekçesinde özetle yapılan ilamsız takipten dolayı gönderilen ödeme emrine karsı borçlu vekilinin "Temerrüt oluşmadığından ve anılan icra takibine banka sebep olmadığı" gerekçesi ile itiraz ettiğini,
Borçlun itiraz etmediği 740,00 YTL. anaparanın kendilerine 01/05/2007 tarihinde ödendiğini, bu durumda anapara borcunun kabul eden borçlunun harç, gider ve vekalet ücretine itiraz hakkının bulunmadığını, takipten sonrası için istedikleri faizde fazlalık bulunmadığını, aksine (4) puan eksik talep edildiğini,
İleri sürerek, icra müdürlüğünün takibin kısmen durdurulmasına ilişkin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İcra dosyasının incelenmesinde, alacaklı vekili tarafından 28/03/2007 tarihinde toplam 740,00 YTL. için ilamsız icra takibi yapıldığı, düzenlenen örnek (7) ödeme emrinin 09/04/2007 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 16/04/2007 tarihli dilekçesi ile "Takip konusu yasal Yükümlülük tutarları ile ilgili olarak temerrüt oluşmadığından ve icra takibine müvekkil banka tarafından sebebiyet verilmediğinden talep edilen faiz gider vekalet ücreti ve ferilere itiraz ettiğimizi bildiririz." gerekçesiyle itirazda bulunmuştur.
Borçlu, temerrüdün oluşmadığını, bu nedenle müvekkili hakkında icra takibi yapılamayacağını, dolayısı ile faiz, gider ve vekalet ücretinin istenemeyeceğini iddia etmektedir. Bu konularla ilgili olarak icra müdürlüğünün takibin durdurulmasından başka yasal seçeneği yoktur.
Temerrüdün oluşup oluşmadığı itirazın kaldırılması veya iptali davası sırasında yapılacak araştırma ve toplanacak delillerle anlaşılacaktır. Eğer temerrüt oluşmamışsa borçlu, icra gider ve vekalet ücreti ile faizi ödemekle sorumlu tutulamaz. Borçlunun temerrüde düşmeden borcunu ödemesi olağandır. Böyle bir ödeme şekli yapılan icra takibinin kabulü anlamına gelmez.
Özetlenen nedenlerle aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Karar: Açkılanan gerekçe ile;
Yerinde görülmeyen şikayetin reddine,
(29,50) YTL yargılama giderinin müşteki üzerinde bırakılmasına,
İlişkin ve kesin olarak dosya üzerinde karar verildi . 30/07/2007
Old 30-04-2008, 19:52   #2
Armağan Konyalı

 
Varsayılan


Sayın BaharB

1- Ben ikinci kararı beğendim:
Borçlu temerrüde düşmediyse masraf ödemek zorunda kalmamalı. Borçlunun temerrüdü ancak mahkeme tarafından incelenebilir. Mahkemeye gitme külfeti de alacağını kanıtlamak durumunda olan alacaklıya yüklenmelidir diye düşünüyorum.

2- Ama eğer siz, bu mesajınızla mahkemeler arasındaki karar farklılıklarına dikkat çekmek istiyorsanız derim ki: ''Mahkeme kararlarına bakmayınız; kanuna bakınız...''

Saygılarımla
Old 30-04-2008, 20:20   #3
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Selamlar,

Borçlu hal ve durumu ile kendisine karşı icra takibi yapılmasına sebebiyet vermemiş ve itiraz (ödeme) süresi içinde borcunu ödemişse, icra giderlerinden (ve harçlarından) sorumlu tutulamaz (HUMK. mad. 94/II kıyasen) (Uyar.T., "İcra Hukukunda harçlar ve giderler")

İkinci karardaki temerrütün oluşmadığı gerekçesiyle icra takibi yapılamayacağı savunmasına katılmıyorum.Borçlu en kötü ihtimalle icra takibi ve ödeme emriğinin tebliği ile temerrüte düşeceğinden, bu durumda icra masraflarından ve harçlardan sorumlu tutulması, ve fakat itiraz süresi içinde borcun ödenmesi halinde AAÜT'ne göre 3/4 icra vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir.
Old 30-04-2008, 21:41   #4
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Borçlu hal ve durumu ile kendisine karşı icra takibi yapılmasına sebebiyet vermemiş ise ....
İkinci kararda temerrüdün tartışılmasının nedeni bu zaten: eğer temerrüde düşürmeden takip açılmışsa borçlu takip açılmasına neden olmamış demektir.

Ama eğer temerrüde düştüyse sonra takip açıldıysa borçlu takibin açılmasına neden olmuş demektir.

Borçlunun temerrüde düşüp düşmediğine ve bu nedenle takibin açılmasına neden olup olmadığına da ancak hakim karar verir.

Saygılarımla
Old 01-05-2008, 00:38   #5
BaharB

 
Varsayılan

Sayın Konyalı ve Akpunar;
Öncelikle borçlunun icra harç ve giderlerine yönelik beyanlarının niteliğinin irdelenmesi gerektiğini düşünmekteyim:

Bildiğimiz üzere icra takibine itiraz ;
1.Borca - İmzaya,
2.İcra Müdürlüğü'nün yetkisine karşı söz konusu olabilir.

İmza ve yetki itirazı zaten konumuzla ilgili değildir. Somut olaylarda borca da bir itiraz yoktur. Aksine borç kabul edilmektedir. Bu durumda İcra Müdürünün / Hakiminin, borçulunun bu beyanını borca itiraz olarak nitelemesi bence hatalıdır.

Avukatlık ücreti ve icra masrafları, takipte haksız çıkan tarafa yüklenir. Tahsil harcı da takipte haksız çıkma şartıyla borçluya yüklenecektir. Bu kalem alacakların tümü, takip talebi ile talep edilen alacağın hukuken varlığına bağlıdırlar, ancak ondan bağımsızdırlar. İcra takibi ile talep edilen alacak yasaya uygun bir talep ise borçlunun icra harç ve giderlerini ödemek dışında başka bir seçeneği yoktur. Dolayısıyla borçlunun vekalet ücretine, harca veya icra masraflarına, icra dairesi nezdinde herhangi bir itiraz imkanı bulunmadığını düşünmekteyim.

Borçlu icra takibi yapılmasına sebebiyet vermediği, dolayısıyla icra harç ve giderlerini ödemek zorunda kalmasının yasaya aykırı olduğu iddiasında ise, bu konuda bir istirdat davası açabilmelidir. Bu yük borçlu üzerinde olmalıdır. Aksi halde, alacağın aslına, mahkemeye gitmeden (pratik bir şekilde icra yoluyla) kavuşmasına imkan verilen alacaklının, bu işi yaparken sarfettiği giderler için mahkemeye gitmesini istemek pek doğru olmaz diye düşünüyorum.

Ayrıca temerrüt, icra takibi için gerekli bir şart değildir. Aksine, çoğu durumda icra takibi temerrüdü gerçekleştiren bir işlemdir. Temerrüt, takibe sebebiyet verme olgusunun mutlaka bulunması gereken bir unsuru değildir.

Sıkça karşılaşılan bir örnek vermek gerekirse; faturaya dayanan icra takiplerine karşı itirazlarda, yerel ve yüksek mahkemelerce, alacaklının takip hakkına yönelik bir eleştiri getirilmemekte, fatura borçlusunun temerrüde düşürülmemiş olması nedeniyle takip tarihine kadar talep edilen faiz iptal edilmekte, takip ile borçlunun temerrüde düştüğü kabul edilerek, takip tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte, tabiki vekalet ücreti, harç, icra giderinden de sorumlu olmak üzere takibin devamına karar verilmektedir.

Düşüncelerimi saygılarımla sunarım.
Old 01-05-2008, 08:14   #6
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan BaharB
Bu durumda İcra Müdürünün / Hakiminin, borçulunun bu beyanını borca itiraz olarak nitelemesi bence hatalıdır.

Bence hatalı değildir:
Borçlunun bu beyanı üzerine icra müdürü üç ayrı yola gidebilir:

1- İcra Müdürü takibin faiz ve masraflarını almaması gerektiğini düşünür ve takip dosyasını kapatır. Bu işlemde eksik kalan husus "borçlunun icra takibine neden olup olmadığının" tespitidir. İcra müdürü bu tespiti yapmaya yetkili ve görevli olmadığından bu yol kapalıdır.

2- İcra Müdürü takibin faizi ve masraflarını alması gerektiğini düşünür ama borçlunun ödemeyeceğine ilişkin beyanını itiraz olarak kabul eder; sorunun çözümünü mahkemeye bırakır. (Olayımızda da böyle olmuştur. )

3 -İcra Müdürü borçlunun beyanına itibar etmez; beyanı itiraz olarak da kabul etmez; takibe devam eder. Takibe devam ettiği için borçlu şikayet yoluna gider. Böylelikle mahkemeye gitme külfeti borçluya yüklenmiş olur ki, bu durumda borçlunun “itiraz ile takibi durdurma hakkı” zedelenmiş olur.

Bence ikinci işlem daha doğrudur: İcra müdürü “borçlunun icra takibine neden olup olmadığı” konusunu kendisi incelememelidir. Bu bir yargılama konusudur.
Alıntı:
Borçlu icra takibi yapılmasına sebebiyet vermediği, dolayısıyla icra harç ve giderlerini ödemek zorunda kalmasının yasaya aykırı olduğu iddiasında ise, bu konuda bir istirdat davası açabilmelidir. Bu yük borçlu üzerinde olmalıdır. Aksi halde, alacağın aslına, mahkemeye gitmeden (pratik bir şekilde icra yoluyla) kavuşmasına imkan verilen alacaklının, bu işi yaparken sarfettiği giderler için mahkemeye gitmesini istemek pek doğru olmaz diye düşünüyorum.

Alacaklının alacağın aslına mahkemeye gitmeden kavuşmasının bir şartı vardır: Borçlunun itiraz etmemesi gerekir. Eğer borçlu alacağın aslına da itiraz etseydi icra yolu yine kestirme olmayacaktı. Adaletin acelesi yoktur ama geç kalmamalıdır. Daha adil olan yol, alacaklının itiraza uğrayan alacağını mahkemede kanıtlama yükünü omuzlamasıdır. Yoksa insanlar durup dururken aleyhine açılan takipler yüzünden mahkemeye gitmek zorunda kalır. Bir kimsenin borçlu olmadığı parayı ödeyip sonra istirdat davasıyla geri almak için peşinden koşması adil olmaz diye düşünüyorum.

Böyle düşünmemin nedeni borçludan yana olmak değil, adaletten yana olmak kaygısıdır.

Saygılarımla
Old 01-05-2008, 14:24   #7
*sinequanon*

 
Varsayılan

Sayın BaharB bilindiği gibi imzaya itiraz dışında kalan her türlü itiraz "borca itiraz" sayılır.Borçlunun icra takibi nedeniyle ödemek zorunda bırakıldığı her türlü borca itiraz etme hakkı olmalıdır.Borçlu alacaklıyı icra takibine geçmek zorunda bırakmamışsa faiz ve diğer giderleri de ödemek zorunda olmamalıdır.Bu durum en başta hakkaniyete aykırıdır.Temerrüdün muacceliyet ve ihtar olmak üzere iki şartı vardır.Diyorsanız ki ödeme emri tebliği bir ihtardır bu durumda başka yollarla bir ihtarname göndermek yerine icra dairesini işin içine sokan alacaklı yaptığı her türlü masrafa kendisi katlanmak zorunda kalmalı diye düşünüyorum.

Aksi halde temerrüde düşülmeyen borçları icraya koyan avukat sayısında ve bu avukatların servetinde çok büyük artışlar olması gerekirdi.

Saygılarımla...
Old 01-05-2008, 17:29   #8
BaharB

 
Varsayılan

Sayın sinequanon;
Temerrüt, "borcu ödememekte direnme" olarak kısaca, "ödeme günü gelen ve yerine getirilebilme olanağı bulunan edimin zamanında yerine getirilmemesi sonucu olarak borçlunun içine düştüğü sorumluluk durumu" olarak da genişçe tarif edilebilir. Temerrüte düşen borçlu, borç bir para borcu ise faizden ve munzam zarardan sorumlu hale gelir. Para borçları bakımından sorumluluk bundan ibarettir.

Buna karşılık borcun vadesi ise; "alacaklının borcun ödenmesini isteme yetkisini kullanma olanağının başladığı an" dır. Buna göre "alacaklının, edimi isteyebileceği ve bu amaçla dava açabileceği anda borcun ödeme günü gelmiş olduğunun kabulü gerekmektedir"

Görüldüğü üzere, alacaklının alacağını dava (veya icra) yoluyla talep edebilmesi için borcun ödeme gününün / vadesinin gelmiş olması gerekli ve yeterlidir. Temerrüt gerekli değildir. Bu durumda borcun ödeme günü gelmiş ancak temerrüde düşmemiş borçlular hakkında icra takibatı yapan ve servetlerinde çok büyük artış olan Avukatlar, müvekkillerinin haklarını layıkıyla korumuşlar ve karşılığında da meslek kazancı elde etmişlerdir. Durumları bundan ibarettir. İcra takibinden önceki döneme ilişkin olarak faiz veya munzam zarar da talep etmek isterlerse ayrıca temmerrüde de düşürmeleri gerekir.

Bu vesile ile belirtmek isterim ki kimi durumlarda ihtar, sizin belirtiğiniz gibi temerrüdün mutlak şartı değildir. Örneğin, "borcun belirli bir gün veya süre içerisinde yerine getirilmesi kararlaştırılmış ise, günün gelmesi veya sürenin sonuncu gününden itibaren borçlu herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşer". Yine haksız eylemden kaynaklanan borçlarda da temerrüt için ihtara gerek yoktur. Dolayısıyla bir çok durumda, faiz veya munzam zarar talep edebilmek için icra takibinden önce ihtara gerek yoktur.

M.Reşit Karahasan'ın "Türk Borçlar Hukuku" kitabındaki açıklamalarından ve yukarıya da tırnak içinde aktardığım tanımlamalarından yararlanarak izah etmeye çalıştığım çerçevede alacaklının muaccel ancak temerrüt sorumluluğu doğmamış bir alacağını icra takibi ile tahsil etmeye çalışması halinde masraflarına kendisinin değil, borçlunun katlanması gerektiğini düşünmekteyim.

"İmzaya itiraz dışındaki tüm itirazların borca itiraz" olduğu, bu çerçevede icra harç ve giderlerine karşı yapılan itiraz adı altındaki beyanların da borca itiraz olarak nitelendirilmesi gerektiği şeklindeki düşünceye de katılamıyorum.
Saygılarımla.
Old 02-05-2008, 12:13   #9
*sinequanon*

 
Varsayılan

Sayın BaharB yukarıdaki açıklamalarım zaten tamamıyla borçlunun temerrüde düşürülmesini gerektiren haller ile alakalıdır.Sizin de dediğiniz gibi her borç temerrüde düşürülmeyi gerektirmez.Ama yukarıdaki açıklamalar da bu yönde olduğundan olayımızda temerrüde düşülmesi gereken bir borç olduğu düşüncesi oluşmuştu bende.Yanlışsa düzeltin.

Temerrüdün tanımı konusunda hemfikiriz.Ancak bu gibi hallerde temerrüde düşürmeden alacağı tahsil etmek mümkün olsaydı kanunkoyucunun temerrüde düşürme şartlarını özel olarak düzenlemesinin bir anlamı kalmazdı.

"İmzaya itiraz dışındaki tüm itirazlar borca itiraz sayılır."cümlesi Prof. Dr.Baki Kuru,Prof. Dr. Ramazan Arslan ve Prof. Dr. Ejder Yılmaz'ın kitabından alıntıladığım ve okulda öğrendiğim bir bilgidir.

Saygılarımla...
Old 02-05-2008, 16:36   #10
BaharB

 
Varsayılan

Sayın sinequanon;
Ortada bir yanlış varsa da bunu düzeltmek haddime düşmez.
Ancak;
Alıntı:
bu gibi hallerde temerrüde düşürmeden alacağı tahsil etmek mümkün olsaydı kanunkoyucunun temerrüde düşürme şartlarını özel olarak düzenlemesinin bir anlamı kalmazdı
Vadesi / ödeme günü geldiği, muaccel olduğu halde, temerrüt sorumluluğu doğmadığı için dava (veya icra) yoluyla talep edilemeyen, sizin deyişinizle temerrüde düşürmeden alacağı tahsil etmenin mümkün olmadığı alacaklara örnek gösterirmisiniz?
Alıntı:
"İmzaya itiraz dışındaki tüm itirazlar borca itiraz sayılır."cümlesi Prof. Dr.Baki Kuru,Prof. Dr. Ramazan Arslan ve Prof. Dr. Ejder Yılmaz'ın kitabından alıntıladığım ve okulda öğrendiğim bir bilgidir.
Birçokları gibi benim içinde öyledir ki, hukuk usulü ve icra hukuku konusunda ne biliyorsam tamamı Baki Kuru'dandır. Sevgi ve hürmetimiz sonsuzdur. Ancak, örneğin yetki itirazının borçla ne ilgisi vardır ki borca itiraz olarak kabul edilir. Aksine imzaya itiraz borçla daha alakalıdır. Somut olayda da devletin yaptığı iş karşılığında aldığı bir ücret olan "tahsil harcı" na yönelik bir itirazın borçla yine bir ilgisi olmadığını düşünüyorum. Daha da doğrusu itiraz dahi olmadığını düşünüyorum. Aksi halde bu itirazın iptalini hazinenin istemesi gerekir.
Saygılarımla.
Old 14-08-2008, 22:25   #11
avzafer

 
Varsayılan

Peki bu kararlar Yargıtaya gitmiş mi, Yargıtayın bu konudaki görüşü nedir?
Eğer icra giderlerine yapılan itiraz "itiraz" olarak kabul ediliyorsa, bu durumda itirazın iptali ile birlikte inkar tazminatı istenebiliyor mu. Yargıtay eski kararlarında; asıl alacağı kabul edip, faize itiraz eden borçlu yönünden itirazın iptal edilmesi durumunda inkar tazminatına hükmedileceği görüşündeyken sonraki kararlarında faize itiraz durumunda inkar tazminatına hükmedilmeyeceği görüşünü benimsemiştir. Aynı durum icra giderleri içinde sözkonusu olursa, sürekli ilamsız takiplere maruz kalan bir takım borçlular kötüniyetli olarak standart bir şekilde asıl alacağı kabul edip faiz ve icra giderlerine (vekalet ücreti de dahil) itiraz edeceklerdir. Burada borçluyu haksız yere itiraz etmekten caydıracak bir durum olmadığından, Alacaklı taraf haksız yere mağdur duruma düşecektir.
Old 18-05-2011, 15:28   #12
Av. R. Onur ÇINAR

 
Varsayılan

bu tartışmadan 3 sene sonra aynı olayı yaşıyorum. bu sefer "takibe itirazın reddi" işleminin şikayet yoluyla kaldırılması yahut itirazın iptali davası yolu ile değil, icra müdürlüğü'nün takibe itirazın reddi işleminden takibe devam edilerek gönderilen "muhtıranın şikayet yolu ile iptali" yargılaması söz konusu. mahkeme, bilirkişi ile aynı yönde muhtıranın iptaline karar verdi. şimdi yargıtaya gidiyoruz. sonucunu paylaşacağım.
Old 19-05-2011, 22:40   #13
avturgayk

 
Varsayılan

İki İcra Mahkemesinin kararlarına konu olan olaylar benzer değil gibi. Her iki icra Mahkemesinin kararıda önüne gelen şikayete göre yerindedir. Tahminim 2.İcra Mahkemesi kararının konusu da bankanın ödemekle yükümlü olduğu çek bedelinin tahsiline dair takiple ilgili icra giderleri yönünden takibin devamı ya da durdurulması yönünde ki icra memuru işleminin denetlenmesine yönelik. Burada kıstas bu icra takibinden önce muhatap bankaya ödeme yapılması konusunda alacaklı veya vekili tarafından bir başvuru yapılıp yapılmadığıdır.Eğer doğrudan icra takibine girişilmiş ise bankanın temerrüdü söz konusu olamayacağından , bankanın icra giderleri ve avukatlık ücretinden sorumlu olması da düşünülemez. Saygılarımla avturgayk
Old 14-12-2015, 19:00   #14
AV. cannn

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım,
Bu konuyla ilgili elinde yargıtay kararı bulunanlar varsa bizimle paylaşabilir mi?
Old 11-07-2017, 15:47   #15
Gökhan Hanikoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. R. Onur ÇINAR
bu tartışmadan 3 sene sonra aynı olayı yaşıyorum. bu sefer "takibe itirazın reddi" işleminin şikayet yoluyla kaldırılması yahut itirazın iptali davası yolu ile değil, icra müdürlüğü'nün takibe itirazın reddi işleminden takibe devam edilerek gönderilen "muhtıranın şikayet yolu ile iptali" yargılaması söz konusu. mahkeme, bilirkişi ile aynı yönde muhtıranın iptaline karar verdi. şimdi yargıtaya gidiyoruz. sonucunu paylaşacağım.

Üstadım merhaba,

Konuya ilişkin elinize Yargıtay kararı geçti mi acaba?
Old 29-12-2021, 17:34   #16
mamafi48

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşlarım

Şu an aynı durumu bende yaşıyorum. Bu konu ile alakalı yargıtay kararına ulaşabildiniz mi acaba?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Karşı Vekalet Ücretinin Takibinde İcra Vekalet Ücreti Sorunu mslmklvz Meslektaşların Soruları 13 06-01-2017 01:43
İcra takibinde yetki ve faize itiraz talveq Meslektaşların Soruları 4 24-01-2008 10:10
İcra Ceza Mahkemesi Ne Kadar Vekalet Ücretine Hükmetmelidir? Av.İbrahim Tuna Avukatlık Hukuku Çalışma Grubu 6 18-06-2007 00:39
vekalet ücretine itiraz avslh Meslektaşların Soruları 2 29-03-2007 14:23


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07395411 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.