04-07-2008, 22:23 | #61 |
|
Bu görüşlere göre bir soru sormak istiyorum o zaman,kısa ve net,bir devletin vatandaşları tabi oldukları rejimi ya da rejimin temel niteliklerini nasıl değiştirebilir,değiştirmek bireylerin hakkkı değil mi?
|
05-07-2008, 08:50 | #62 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Kurucu iktidarı ancak başka bir kurucu iktidar değiştirebilir. Bunun ise iki yolu var, ülkenin tümünün bunda anlaşması. İkinci yol, devrim(Kanlı ya da kansız) Eğer diyelim ki 70 milyon nüfusu olan bir ülkede hala 15 milyon insan rejimin değişmesini istemiyorsa, rejimi değiştirmek isteyenlere karşı diğer insanların "direnme hakkı" doğar ve bu hak meşrudur.
insanlar Rousseau'yu aşalı 200 yıl oldu. Artık Üniversitelerde kamu hukuku dersini kaldırdılar mı? |
05-07-2008, 10:16 | #63 |
|
Sayın Adnan Koray, öyle iyi ifade etmiş ki bana katılmaktan başka bir şey kalmadı. Teşekkür ederim.
|
06-07-2008, 18:39 | #64 | |||||||||||||||||||||||
|
Tabi ki de bireylerin rejimi değiştirmek gibi bir hakkının olması düşünülemez aksi halde rüzgarı arkasına alan her güç kendi rejimini yaratır ve bu da devletleri kaosa doğru sürükler,kaos zamanı da ortada ne dirlik kalır ne de düzen hukuk ise zaten düşünülemez. Keza kuvvetler ayrılığının en önemli niteliklerinden biri de denge unsurudur yani kuvvetlerden birinin rejime yönelik aykırı bir faaliyeti olması halinde diğer kuvvetlerin buna müdahale etmesidir ki bu da zaten kuvvetlerin rejimi koruyucu niteliğini gösterir. Sonuç olarak,kuvvetlerden birinin, korumakla yükümlü olduğu bir rejimi değiştirme hakkının olduğunu düşünmek mantıksızlıktır,hukuk düzeni içersinde rejim değişikliği mümkün değildir. |
07-07-2008, 13:35 | #65 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Koray, direnme hakkı nasıl kullanılacaktır? |
07-07-2008, 13:50 | #66 |
|
Siz hiç bilimkurgu filmi seyretmediniz anlaşılan.
Bu işte ceday şövalyeleri kullanılabilir. (BKZ. Yıldız savaşları ) |
07-07-2008, 13:53 | #67 |
|
Sayın YAREN nitelikli çoğunluğun ne kadar olması gerektiğini söylemedim. Bence tamamına yakını buna olumlu oy verirse ancak olabilir.
|
07-07-2008, 14:08 | #68 |
|
Sayın Koray'ın örneğinde olduğu gibi 70 milyonluk bir ülkede , 15 milyonluk azınlığa farklı bir rejimi
dayatan 55 milyonluk çoğunluğun yöntemi azınlığın direnme hakkını kullanma yolundaki yöntemini de belirler.Dayatma demokratik yolllarla yapılmışsa ,ki böylesi bir dayatmayı demokratik yoldan yapılmış addetmek mümkün değildir ,direnme hakkı da en iyimser deyimle demokratik yollardan kullanılır. Ama dediğim gibi ,hangi yolla dayatılmış olursa olsun çoğunluk yararına azınlığa dayatılacak rejim beraberinde azınlığın direnme hakkını nasıl kullanacağına ilişkin yol rehberini de getirir. (Zıtların birliği yasasını çağrıştırdı son cümlem ) |
10-07-2008, 14:15 | #69 |
|
Asl ya da tali kurucu iktidar veyahut kanlı-kansız(!) devrim yollarının anayasada temel değişiklik için var olduğunu söyleyenler olduğu gibi bugün ya da bundan sonra da bir başka üçüncü yol veya dördüncü yol olduğunu söyleyenlerde olabilir.Nitekim bunlar mutlak kurallar değildir ki zaten değişen ve gelişen dünyada hergün bir konuda yeni düşünceler ortaya çıkabilir bu da gayet normaldir.
Azınlığın direnme hakkı konusunda sayın yaren'in düşüncelerine elbette ki katulıyorum.Karşılık esası mutlaka yerini bulacaktır.Fakat bir ülke kurulurken de o ülkedeki tüm insanların aynı görüşte olmadığını mutlaka farklı düşünceler olduğu halde halk çoğunluğunun desteği ile uygulanacak rejim ve hukukun belirlendiği görülmektedir. Sonuç olarak ayn ı çatı altındaki insanların darbe,kanlı devrimler v.s gibi yollarla değil de insancıl yollarla ortak bir noktada buluşabilceğine inanıyorum.Fakat 80 milyonun hepsinin aynı görüşte olduğu bir sistem bulmak imkansız,bu nedenle dünya değiştikçe insanlar değiştikçe devletler de farklı rejimlere tabi olmak isteyebilirler,yeter ki bu konuda bir uzlaşma ortamının sağlandığına dair emraler oluşşsun.Bu durumda demokratik yollarla bunu isteyen çoğunluğun eylemine karşı yine aynı yolla bu görüşle katılmayan diğer vatandaşlar tabii olarak direnme haklarını kullanabilirler. |
19-08-2008, 10:59 | #70 |
|
rıza+otorite=meşruluk ... bir makalede okumuştum.. 550 milletvekli yasama fonksiyonunu yerine getirmek için meclisteler. Halk tarafından seçiliyorlar evet ama parti başkanlarının listelerini halk seçiyor seçmiyor yani ne kadar rıza söz konusu tartışılır. tartışamayacağımız bir konu varsa ki o zamanın ilerlemesine, şartların değişimine bağlı olarak yasamanın görevlerinden biride anayasa değişiklikleri yapmak. taktir edersiniz ki 82 anayasası oldukça kazuistik bir anayasa ve günümüze kadar birçok değişikliklere uğramış ve tabi ki uğrayacakta. burada tartışılması gereken konu ise meclisin halkın iradesine ve lehine yönelik değişiklikler yapması..
yani iktidardayım rızaları var diye kullanması hakkı olan otoriteyi çıkarlarını sağlamak amacıyla kötüye kullanmamalı. Anayasanın değiştirilmesine yönelik "asli kurucu iktidar" ve "tali kurucu iktidar" kavramlarıyla karşılaşıyoruz. Asli kurucu iktidar,12 eylül askeri müdahalesi sonrasında 82 anayasasında örneklenen iktidar çeşididir. yani hiç bir hukuk kuralına bağlı olmadan silbaştan anayasa yapan iktidar gücünü kendinden alır.. Askeri darbe savaş sonrası yeni bir devletin kurulması vb. hallerde karşılaştığımız iktidar kurucu bir meclis oluşturur ve yeni bir anayasa yapar yada mevcut anayasayı istediği gibi değiştirir. tali kurucu iktidarlar ise anayasa değişikliklerinde asli kurucu iktidarın koyduğu sınırlar içinde hareket edebilir. Gücünü hukuktan alır dolayısıyla hukuka bağlı kalmak zorundadır. Tali kurucu iktidarların keyfi anayasa yapma hakları yoktur. |
25-08-2008, 21:32 | #71 |
|
Anayasa devletin temel unsurlarını belirleyen ve diğer yasalardan ayrılan bir yapıya sahiptir.İki çeşit anayasa vardır.Birincisi diğer kanunlrdan farklı bir usule tabi olmayan anayasa diğeri ise değiştirilmesi yasalardan farklı ve zorluk içeren prosedürleri olan sert yapıya sahip anayasadır. Bizimkisi sert anayasadır.Çünkü değişiklik teklifi ve kabul oyu olarak nitelik çoğunluk ister.Ayrıca Anayasa değişikliğini aceleye getirilmemesi için serinleme süresi şekil kuralları içindedir.Daha sonra Anayasamızın ilk 3 maddesinin değiştirlmesi yasaklanmıştır.
|
08-09-2008, 23:05 | #72 |
|
Anayasaların tali kurucu iktidar tarafından tamamiyle değiştirilip değişitirelemeyeceği felsefi bir konudur.Bizim anayasamız ilk üç madde dışında her türlü değişiklik yapmayı tali iktidara vermiş.Yeni bir anayasa yapmak için mutlaka bir darbe bir ihtilal veyahut yeni bir ülkenin kurulması mı gereklidir?Anayasada yazılı olan kurallar o günün toplumsal koşullarıyla uyuşmuyorsa ne yapılmalıdır?Bizim anayasamız anayasayı değiştirme yetkisi vermiyor mevcut iktidara deyip darbe yaparak mı bir anayasayı değiştireceğiz?Neden mevcut iktidara tanımadığımz bir hakkı -üstelik bu iktidarı halk seçmiştir-zorbalara,dikatatörlere tanıyoruz?
|
17-01-2009, 13:44 | #73 |
|
Benim en çok zoruma giden "YENİ" anayasa yapılırken, anayasayı hazırlayan kişinin bunun hiç bir şekilde yeni bir anayasa olamayacağını bilmesine rağmen kendisinin de, hazırladığı anayasaya "Yeni" demesidir.Kaldı ki Anayasa Hukuku profesörü olan bu değerli hocamız yeni anayasa yapma hakkının hangi iktidar türlerine has olduğunu kendi yazdığı kitapta belirtmiştir.
|
19-01-2009, 22:08 | #74 | |||||||||||||||||||||||
|
Güzel bir anlatım,teşekkürler sayın u_fuk68. |
05-03-2009, 02:36 | #75 |
|
Bu konuda siyasi partiler,sivil toplum örgütleri,yargı ve ilgili diğer organlar arasında uzlaşma sağlanılırsa bence yeni bir anayasa yapılabilir. Ancak bu uzlaşma sağlanılabilir mi bilemiyorum.
|
05-03-2009, 03:37 | #76 | |||||||||||||||||||||||
|
Anayasaların temel hak ve özgürlükler ile devletin kuruluş işleyiş ve iktidarın el değişimi hususlarını düzenlediğini biliyoruz. Bu bağlamda Anayasalar devletin işleyişini düzenlemeleri hasebiyle, iktidarın devleti yönetme rehberidir. Fakat anayasalara iktidarı sınırlama misyonunu neye dayanarak yüklediğinizi anlayabilmiş değilim. Anayasalar iktidarları sınırlandırmaktan ziyade, iktidarları meşrulaştırır ve iktidarların varlık sebepleridir. Eğer sınırlamak ile kastettiğiniz anayasanın özüne ve ruhuna aykırı hareket edilemeyeceği meselesi ise bu sadece iktidarlar açısından değil bütün kamu otoriteleri ve hatta bireyler açısından da geçerlidir. Diğer bir mesele ise iktidarların anayasayı değiştirme meselesi. bildiğim kadarı ile Dünyanın hiçbiryerinde anayasalar, iktidarlara anayasayı değiştirme yetkisi vermemiştir. Ülkemizde de iktidarların böyle bir yetkisi yoktur. Yasama yetkisi münhasıran TBMM'ye aittir. Anayasaları yasama organları değiştirebilir. İktidarın değiştirmesiyle kastettiğiniz şey meclis çoğunluğuna sahip iktidar partisinin bu çoğunluğu kullanarak değiştirmek istemesi olsa gerek. iktidar partisi meclis çoğunluğuna sahip olabılır bunda da bir beis yoktur. Bu çoğunluğun anayasayı değiştirmesi anayasanın iktidar tarafından değiştirildiği anlamına gelmez. Anayasayı değiştiren organ yine yasama organıdır. |
05-03-2009, 05:09 | #77 |
|
Birçok arkadaşla hemfikir olduğum konu anayasayı değiştirmekle baştan yeni bir anayasa yapmanın aynı şey olmadığı hususudur. Baştan yeni bir anayasa yapmak devleti tüm organları ile yeniden dizayn etmek, temel hak ve özgürlüklere ilişkin esasları yeniden belirlemek; devlet ve toplumun yol haritasını değiştirmek anlamı taşıyacağı için adi anayasa değişikliği gibi görüp TBMM yapabilir demek mevcut mevzuat anlamında doğru olsa bile hukukun genel ilkeleri, demokratik teamüller, siyasi etik açısından doğru değildir. Anayasanın toptan değişmesinin hukuk düzeninde etkileri olacağı gibi siyasal, toplumsal, kültürel ve ekonomik hayatta kaçınılmaz etkileri ortaya çıkacaktır. Bu bağlamda toplumun içine sinmiş bir anayasa ortaya çıkması için en geniş düzeyde katılım sağlanmalıdır. Evet, TBMM'nin anayasayı toptan değiştirmesinin önünde hukuki bir engel yoktur. Fakat sadece mevzuata sadık kalınarak, siyasi tepki ve talepleri göz ardı ederek yapılan bir değişikliğin uzun ömürlü olmasını kimse bekleyemez. Anayasalar sadece hukuk metni değildir toplumsal ve siyasi hayatın düzenleyicisidir. Bu sebeple toptan yapılacak bir anayasa değişikliğini sadece yasama organının yapması hukuken doğru olsa bile, diğer demokratik ve toplumsal dinamikler açısından doğru değildir.
Peki, TBMM yapmayacaksa kim yapacak? Bazı arkadaşlar sadece anayasa hazırlamakla görevli bir kurula (TBMM dışındaki bir oluşuma meclis demek istemiyorum) oluşturulsun fikrini savunmakta fakat bu görüşü hem hukuki hem de siyasi açıdan doğru bulmuyorum. Anayasayı yapma görevinin TBMM dışında bir kurula verilmesi; meclisin en temel yetkisinin, yasama erkinin devri anlamı taşıyacağı için oluşturulan kurulun hazırlayacağı anayasa, hukuki meşruiyet sorunu taşıyacaktır. Zira yasama yetkisi devredilemez. Bu yetki münhasıran TBMM'ye aittir. Oluşturulan kurulun (anayasa hazırlamakla görevli meclis) hazırlayacağı anayasanın TBMM tarafından da onaylanmasını istemek ise anayasa hazırlamakla görevli kurula komisyon niteliği kazandırır. Zira TBMM, kuruldan gelecek olan metin üzerinde istediği değişikliği yapabilir. Bu durumda Anayasa değişikliğini oluşturulan kurul değil TBMM yapmış olacaktır. Anayasanın 7. maddesinde değişiklik yaparak ve özel kanunla görevlendirilecek bir kurul oluşturmak ise mevcut yasama organının siyasi açıdan intiharı demek olur. Yasama organı kendi kendini şaibeli altına sokar. En asli yetkisini bile yapamayan bir parlamento görünümü verir. Yapacak olduğu diğer reform ve düzenlemelerde kamuoyuna karşı inandırıcılığını ve güvenilirliğini sağlayamaz Kaldı ki; çıkarılacak olan özel yasayı ve 7. madde de yapılacak değişikliği 05.06.2008 tarih ve 2008/116 karar sayılı Anayasa Mahkemesi kararı (Kamuoyunca türban kararı diye bilinen karar) ile birlikte düşündüğünüzde daha büyük hukuki sıkıntılar çıkabilir. Anayasa Mahkemesi 7. madde de yapılacak değişiklikle anayasa hazırlama görevinin yasama organı dışında başka bir kurula verilmesini değişmez maddelere ve başlangıç hükümlerine aykırı bularak iptal edebilir. Kanaatimce mevcut yasama organından bağımsız olarak başka bir organ tarafından yeni bir anayasa yapmak; mevcut yasama organının tek başına anayasa yapması kadar demokratik sıkıntılara gebedir. Bu sebeple parlamentoyu süreçten koparmayacak bir yol formüle edilmelidir. Bir kısım arkadaşların bahsettiği en geniş katılımlı kurul oluşturulmalı. Fakat bu kurula kurucu meclis misyonu yüklenmemelidir. Oluşturulan kurulun hazırlayacağı metin hâlihazırdaki yasama organı için taslak oluşturmalı, yasama organı ise bu taslağa sadık kalacak şekilde yeniden anayasayı yapmalıdır. |
02-06-2009, 15:46 | #78 |
|
Meclis, anayasa yapsa dahi koruma altında olan ve anayasa değişikli ile ilgili madde (bkz:175) hiç bir surette değişikliğe gidemez. Ama içeriği güçlendirici değişiklikler yapmasında herhangi bir sakınca görmüyorum. Örneğin: Türkiye, insan haklarına saygılı bir devlettir.
Türkiye, insan haklarına dayalı bir devlettir.. Saygılarımla... |
03-06-2009, 19:46 | #79 |
|
Şeklen evet ancak maddelerin özünü incelersek hayır
|
07-06-2009, 14:26 | #80 | |||||||||||||||||||||||
|
|
09-06-2009, 08:22 | #81 | |||||||||||||||||||
|
Avukat Hanım aynı zamanda değerli bir hocamızdır. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 2 (0 Site Üyesi ve 2 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Çek Keşidecisi Hamil İle Anlaşıp Tarihi Değiştirebilir Mi | ragıp | Hukuk Sohbetleri | 25 | 25-12-2009 11:32 |
Meclis gençleri duydu | Av.Ayşe | Hukuk Haberleri | 7 | 19-08-2008 11:37 |
Meclis’te ’uyum’ mesaisi sürüyor | ahmetsacit | Hukuk Haberleri | 0 | 25-09-2006 11:21 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |