Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ortaklığın Giderilmesi - Zorunlu Dava Arkadaşlığı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-06-2015, 23:33   #1
R.K.A.

 
Varsayılan Ortaklığın Giderilmesi - Zorunlu Dava Arkadaşlığı

Değerli Meslektaşlarım,

Elbirliği halinde mülkiyete konu taşınmazdaki ortaklığın giderilmesi için açılan davada hissedarlardan biri gözden kaçırılmış ve davalı olarak gösterilmemiş, bu durum bilirkişiler ve hakim tarafından da fark edilmemiş, dava bu hissedar olmaksızın sonuçlanmış ve ortaklığın satış suretiyle giderilmesine ilişkin karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Satış memuru tarafından taşınmazın satışı yapıldığında; dava yöneltilmeyen bu hissedarın, ihalenin feshini isteyebileceği ve bu nedenle ihalenin feshedilebileceği kanaatindeyim.

Satış işlemleri henüz başlamamış olup sorunun bu aşamada çözümüne ilişkin önerileriniz yol gösterici olacaktır.

Teşekkür ederim.. Saygılar..
Old 21-06-2015, 07:42   #2
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Ortaklığın giderilmesi dâvalarında bu ve benzeri diğer işler için, ortaklığın giderilmesine karar veren mahkemeye durumu izah ederek başvurmanız gerekir. Mahkemece, gereken karar verilecek ve satış yapılmayacaktır.
Öte yandan, iş yoğunluğu nedeniyle, yukarıda belirttiğiniz husus, hâkimin gözünden kaçmış olabilir. Peki ya bilirkişi ve taraf vekilleri !!!
Nasıl olduğunu bilmem de bir vekilin, gerektiği zamanlarda, kalemde, dosyayı tetkik edip, dosyaya gelen tapu ve sair kayıt ve belgeleri incelemesi, durum muhakemesi yapması, çok gerekli değil midir?
Kolay gelsin...
Old 21-06-2015, 18:07   #3
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan Taraf teşkili sağlanmadan kesinleşen oratklığın giderilmesi davası

* Örnek dava yolu kararları da aşağıdaki gibidir*


1.Hukuk Dairesi 2010/8534 Esas 2010/13546 Karar 16.12.2010 Tarih: "Taraflar arasında görülen davada; davacı, paydaşı olduğu 5 parsel sayılı taşınmazdaki diğer paydaş olan davalının açtığı ortaklığın giderilmesi davası sonucunda, ortaklığın satışı suretiyle giderilmesine karar verildiği ve yapılan satış sonucunda davayı açan ve paydaş olan davalının taşınmazı satın aldığını, ancak davalının o davada sahte adresler bildirmek suretiyle kendisine yapılan geçersiz tebligatlar sonucunda davanın görülüp sonuçlanmasını sağladığını, sahtecilik sonucunda yapılan tebligatlar nedeniyle davadan ve satıştan haberinin olmadığını ileri sürerek, iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davacının iddialarını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Karar: Dava, yolsuz tescil nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacı ve davalının çekişme konusu 5 parsel sayılı taşınmazda paydaş iken, davalı tarafından açılan ortaklığın giderilmesi davası sonucunda satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilip kesinleşmesi üzerine yapılan ihale ile davalı adına cebri satış suretiyle sicil kaydının oluştuğu anlaşılmaktadır.


Davacı, davalı adına oluşan tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.

Gerçekten de, çekişme konusu taşınmazda taraflarla birlikte dava dışı paydaşların bulunduğu, davalı tarafından davacı dahil, diğer paydaşlar aleyhine 1.9.1997 tarihinde ortaklığın giderilmesi davası açıldığı, davacının adresinin ise diğer paydaşlardan birisinin adresi olarak gösterilip, o adrese yapılan tebligatlar sonucu 26.10.2000 tarihinde ortaklığın satış sureti ile giderilmesine karar verilip, kararın kesinleştiği, eldeki davanın davacısı tarafından açılan yargılamanın yenilenmesi talebinin de reddedilip kesinleştiği dosya kapsamı ile sabittir.


Davacı, yargılamanın iadesi istekli davada; ortaklığın giderilmesi davasında kendisine yapılan tebligatların usulsüz olduğunu ileri sürmüştür. Eldeki davada ise, ihalenin dayanağını teşkil eden işlemlerinin iptalini değil, oluşan sicil kaydının yolsuz olduğu iddia etmiştir. Öyle ise, eldeki davanın yolsuz tescil nedenine dayalı olduğu tartışmasızdır. Olayda, İ.İ.K.'nun 134. maddesinin tartışılması gerekmektedir. Bilindiği üzere, davacının İcra İflas Kanununun 134. maddesi hükmüne göre, ihalenin feshini isteyebileceği kuşkusuzdur. Bunun yanında, ihale sonucu edinilen mülkiyete dayalı tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve tescil davası açmasına da yasal bir engel mevcut değildir. Böyle bir davada, takibe esas teşkil eden borç ilişkisinin doğru olup olmadığı, buna dayalı takibin usulünü uygun yapılıp yapılmadığı ve davalının değinilen aşamalarda usul ve yasaya aykırı bir katkısının bulunup bulunmadığının araştırılması gereklidir. Oysa mahkemece böyle bir araştırma yapılmış değildir. Noksan soruşturmaya dayanılarak hüküm kurulması isabetsizdir.

Hal böyle olunca, açıklanan hukuki sebebe dayalı davanın dinlenme olanağı bulunduğu dikkate alınarak, yukarıda açıklandığı şekilde incelemenin yapılması soruşturmanın tamamlanması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ve eksik soruşturma ile karar verilmesi doğru değildir."

6.Hukuk Dairesi 2012/6755 Esas 2012/9885 Karar 02.07.2012 Tarih: "..Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı ortaklığın giderilmesi davasına dair karar, dava dışı H____ S____ ve davalılardan T____ A____ tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Dava, iki adet taşınmazdaki paydaşlığın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne, paydaşlığın taşınmazların satılarak giderilmesine karar verilmiş hüküm 06.05.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşen hüküm davalılardan T____ ve dava dışı paydaş H_____ tarafından taraf teşkili sağlanması için ayrı, ayrı temyiz edilmiştir.


Paydaşlığın giderilmesi davaları paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir.

Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya bir kaçı diğer paydaşlara karşı açar. Davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birisinin ölmesi halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlanmalıdır. Bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.

Olayımıza gelince; dava konusu edilen ve satışına karar verilen 920 ada 4 ve 921 ada 1 nolu parsellerin tapu kaydında 5/640 payın temyiz eden H____ adına kayıtlı bulunduğu, her iki parselde de paydaş olduğu halde davaya dahil edilmediği anlaşılmaktadır. Adı geçenin davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde davalı parseller hakkında satış kararı verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir."

1.Hukuk Dairesi 2011/934 Esas 2011/3051 Karar 16.03.2011 Tarih: "...Davacılar, 3820 ada 20 parsel sayılı taşınmazın ortak miras bırakanları babaları A____ G____'e ait iken davalının kendilerini taraf göstermeden açtığı izale-i şuyu davası yoluyla vaki satışta davalının satın aldığını, haricen öğrendikleri izale-i şuyu davasını temyiz etmeleri üzerine kararın Yargıtay'ca bozulduğunu, taraf teşkili sağlanarak yeniden ortaklığın giderilmesi kararı verildiğini, ancak satış taleplerinin reddedildiğini ileri sürüp, tapu kaydının iptaliyle hali sabıka ircasını istemişlerdir.


Davalı, ihaleyle dava konusu taşınmazın mülkiyetini iktisap ettiklerini, ancak şartları varsa ihalenin feshi davası açabileceklerini bildirip, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, satış memurluğunca yapılan satışın usulüne uygun olmadığı izale-i şuyu davasıyla belirlendiği halde davacı tarafça ihalenin feshi, hali sabıka irca ve yargılamanın yenilenmesi yollarına başvurulmaksızın tapu iptal ve tescil davası açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.

Mahkemece, ihalenin feshi, eski hale getirme, yargılamanın yenilenmesi davaları açılmadan tapu iptali-tescil davasının açılamayacağı ve dinlenemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 3820 ada 20 parsel sayılı taşınmaz A____ adına kayıtlı iken A____'in ölümü üzerine bir kısım mirasçıları tarafından bazı mirasçılar taraf gösterilmeksizin diğer mirasçılar aleyhine açılan ortaklığın giderilmesi davasında tüm mirasçılar davada yer almadıkları halde 10.2.2005 tarihinde ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verildiği ve taşınmazın 23.1.2006 tarihinde cebri satış yoluyla davalı adına tescil edildiği ihalenin kesinleştiği, bu arada o davada taraf gösterilmeyen mirasçılardan A_____'in temyizi üzerine ortaklığın giderilmesi kararının Yüksek Yargıtay 6. Hukuk Dairesince; "taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerektiği" gerekçesiyle 10.7.2006 tarihinde bozulduğu, yine usulü eksiklikler nedeniyle bir kez daha bozulduktan sonra bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, 19.3.2009 tarihli kararla ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verildiği, ancak satış memurluğunca 18.1.2010 tarihinde; "tapu malikinin davalı N____ olduğu gerekçesiyle satış talebinin reddine" karar verildiği, davacıların satış memurunun işlemini şikayet etmeleri üzerine; "ortada satışı yapılması gereken ortaklığa konu taşınmaz bulunmadığından, satış memurluğu işleminin yerinde olduğu" gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilerek kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Eldeki davada, yukarıda açıklanan iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle davanın çekişme konusu taşınmaz kaydının davalı taraf adına oluşumunun illetten yoksun olduğu, bu nedenle yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu iddiasına dayalı olduğu T.M.K.'nun 1024 ve 1025 inci maddesi hükmü uyarınca bu tür davaların davacıların mülkiyet hakkına dayalı olarak her zaman açılabileceği kuşkusuzdur.

Hemen belirtilmelidir ki, davalı ve bir kısım mirasçılar tarafından açılan Konya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/1083 E. 2005/225 K. sayılı davada A____ G____ mirasçılarının tamamının taraf gösterilmedikleri sabittir. Kayıt maliklerinin tamamı davada yer almadıklarına göre elde edilen hükmün bu kişileri bağlamayacağı açıktır.

O halde, davacılar bakımından böylesi bir karara dayalı olarak yapılan cebri satışın ve buna bağlı tescilinin hukuki dayanağının olmadığı, bir başka deyişle ortada yolsuz tescil niteliği taşıyan bir temlik bulunduğu da açıktır.

Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir."

Saygılarımla,
Old 21-06-2015, 18:47   #4
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

SAYIN Av. BOZOĞLU'NUN EKLEDİĞİ KARARLARA İLAVETEN:

YARGITAY 1. Hukuk Dairesi
ESAS: 2013/10135
KARAR: 2013/17371

Yanlar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 63 parsel sayılı taşınmazın 5/20 payı davacı, davalı ve dava dışı M... ile B... arasında elbirliği mülkiyetine konu iken ...Sulh Hukuk Mahkemesinin 1998/316 esas sayılı dosyasında verilen ortaklığın satış suretiyle giderilmesi kararı sonucunda yapılan cebri satış ile davalı adına 29.02.2000 tarihinde tescil edildiği anlaşılmaktadır.

Davacı, 1988 yılından beri Avustralya’da işçi olarak çalıştığını, 2001 yılında babasının ölümü ile Türkiye’ye geldiğini, kardeşi davalının miras bırakandan intikal eden 63 parsel sayılı taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi davası açtığını, kendisinin yurtdışında olduğunu bilmesine rağmen diğer kardeşine ait adreste bulunuyormuş gibi gösterilerek usulsüz tebligatlar ile davanın sonuçlandırılarak neticede yine usulsüz tebligatlar ile satış yapıldığını öğrendiğini, şikayeti üzerine tebligatları kabul eden eniştesi Hulusi ile kardeşi davalı hakkında ceza davası açıldığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.

Gerçektende, müdahil A...’in şikayeti üzerine, sanıklar M... ile H... hakkında resmi mercilere yalan beyanda bulunmak suçundan ...Asliye Ceza Mahkemesine açılan kamu davasında yapılan yargılama ile; sanık M...’in kardeşi olan müdahil A...’in Avustralya’da yaşadığı bildiği halde, mirasbırakandan intikal eden 63 parsel sayılı taşınmazda ortaklığını giderilmesi istemiyle ...Sulh Hukuk Mahkemesinin 1998/316 esasında açtığı davada, davalının adresini G.../...olarak gösterdiği, anılan adrese yapılan tebligatın bila tebliğ dönmesi üzerine bu sefer vekili aracılığıyla B...’da bir adreste olduğunu bildirdiği, ikinci adrese yapılan tebligatın diğer kardeşlerinin eşi olan diğer sanık H... tarafından baldızı olan A... adına kabul edildiği şeklinde oluşan eylem nedeniyle 17.12.2002 tarihli, 2001/439 Esas, 2002/360 Karar sayılı ilam ile verilen mahkumiyet kararının Yargıtay 6. Ceza Dairesince bozularak görevsizlikle dosyanın İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesine geldiği, aynı mahkemenin 13.10.2008 tarih, 2007/328 Esas, 2008/303 Karar sayılı ilamı ile yukarıda açıklanan sanıkların eyleminin “sahte mahkeme ilamı almak” suçunu oluşturduğu, sanıkların A...’in yurtdışında bulunduğunu gizleyerek sahte mahkeme ilamı elde ettikleri, sahte evrak düzenlemek suçunda her iki sanığında cezalandırılmasına karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay incelemesinde bulunduğu görülmektedir.

Bilindiği üzere, Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca ceza mahkemelerince verilen mahkumiyet kararları hukuk mahkemelerini bağlar. İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.10.2008 tarihli, 2007/328 esas, 2008/303 sayılı kararı ve bu dosya içinde bulunan beyanlar ve bilgiler delil niteliğinde olup, anılan ceza davasının neticesinin eldeki davanın sonucuna etkili olacağı kuşkusuzdur.

Öte yandan; 6100 sayılı HMK'nun 165. maddesinde ise, "bir davada hüküm verilebilmesi başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir" hükmü yer almaktadır.

Somut olayda; İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan davanın sonucunda verilen mahkumiyet kararının kesinleşmesi halinde davalı M...’in dava konusu taşınmazı edinmesi sebebi olan ihaleye konu ortaklığın giderilmesi kararını sahtecilik suretiyle edindiği, neticesi itibariyle dava konusu taşınmaz payının tescilinin hukuki sebebini oluşturan ihalenin sonuçsuz kalacağı açıktır.

Hal böyle olunca; İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.10.2008 tarihli, 2007/328 esas, 2008/303 karar sayılı dava dosyasının sonucunun beklenmesi, ondan sonra işin esası hakkında değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile anılan mahkeme kararının sonucunun beklenmesine yönelik ara karardan sarfınazar edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Zamanaşımı iddiası-zorunlu dava arkadaşlığı Burak Demirci Meslektaşların Soruları 1 09-07-2011 12:59
Zorunlu dava arkadaşlığı var mıdır? avukatedali Meslektaşların Soruları 2 24-11-2010 14:04
zorunlu dava arkadaşlığı Nuriye Değer Meslektaşların Soruları 1 22-06-2010 11:34
Acil,zorunlu dava arkadaşlığı gökmen17 Meslektaşların Soruları 3 19-04-2010 08:22
Ayıplı Mal-Zorunlu dava arkadaşlığı ve Tefrik Av.Abidin MUTLU Meslektaşların Soruları 3 15-11-2008 11:46


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03759503 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.