Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas: 1976/4-3068, Karar: 1977/468 İçtihat

Üyemizin Özeti
Zamanaşımının, müteselsil borçlulardan birine karşı kesilmesinin, diğerlerine karşı da kesilmiş sayılacağını öngören Borçlar Kanununun 134/1. maddesi hükmü, tam teselsül hali için söz konusu olup eksik teselsülde uygulanmaz.
(Karar Tarihi : 11.05.1977)
" Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Altındağ Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 09.10.1973 gün ve 972/667 - 973/1065 sayılı kararın incelenmesi davalı K____ ile N____ tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesinin 19.04.1974 gün ve 1046-2030 sayılı ilamı ile, "olayın 21.11.1968 tarihinde vuku bulduğu, tazminat davasının ise 6085 sayılı Yasanın değişik 50. maddesinde belirtilen 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 24.12.1970 tarihinde açıldığına, haksız eylemi işleyen şöför Ö____ hakkındaki ceza davası 21.10.1970 de sonuçlandığına göre araç sahipleri K____ ve N____ hakkındaki davanın zamanaşımına uğradığı düşünülmeden onlar hakkındaki davanın da kabulüne karar verilmesi isabetsiz olduğu..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Yerel mahkeme, davacıların ceza davasına müdahale ettiklerinden ve Borçlar Kanununun 134/1. maddesi hükmünden söz ederek şoför hakkındaki tazminat davasının zamanaşımının kesilmesinin, aracı işleten davalı şirket hakkındaki zamanaşımını da keseceği esasından hareketle olayda zamanaşımı cereyan etmediği sonucuna varmıştır. Oysa bu kabul tarzı gerçeğe uymamaktadır.

Şöyle ki, gerçekten davacılar, sanık şoför hakkındaki ceza davasına 23.03.1969 günlü dilekçe ile müdahale etmişler ve bu talepleri 14.04.1969 günlü oturumda kabul edilmiştir. Ne var ki, bu müdahale isteğinde kişisel hak isteği yoktur. O halde, davalı şoför hakkındaki tazminat isteğine ilişkin zamanaşımını dahi kesmesi söz konusu olmayan bu durumda, sadece ceza davasına müdahale etmenin araç sahiplerine ilişkin tazminat davası zamanaşımını kesmesi esasen düşünülemiyeceğinden direnme kararı bu nedenle yasa hükümlerine aykırıdır. Kaldı ki, sanık hakkında açılan ceza davasına müdahale ile sanıktan tazminat istenmiş olsaydı dahi, durum yine değişmeyecekti. Çünkü, Özel Dairenin bozma ilamında da etraflıca açıklandığı veçhile davalılardan Ö____ haksız eylem nedeniyle ve malen sorumlu olan şirket de kanun hükmünce ve dolayısıyla değişik hukuki nedenlere göre davacılara karşı sorumlu olduklarına göre sorumlulukları tam teselsüle değil, Borçlar Kanununun 51. maddesinde düzenlenmiş olan eksik teselsüle dayanmaktadır. Oysa zamanaşımının, müteselsil borçlulardan birine karşı kesilmesinin, diğerlerine karşı da kesilmiş sayılacağını öngören Borçlar Kanununun 134/1. maddesi hükmü, tam teselsül hali için söz konusu olup eksik teselsülde uygulanmaz (V. Turh Edege çevirisi 436 Vd.; Bocker - İsviçre Medeni Kanunu Şerhi - Adalet Bakanlığı yayını sayfa 147; Akıntürk - age 137; Tandoğan age - 383; S.S. Tekinay - Borçlar Hukuku - 3. Bası 1974 - 279; Oser/Schönenberger - Borçlar Hukuku 1950 - R. Seçkin çevirisi 890 Vd; Funk - Borçlar Kanununun Şerhi - Umumi Hükümler, Veldet - Selek çevirisi 205).

Bu itibarla, zamanaşımının malca sorumlu olan şirket hakkında kesilmesi söz konusu olmadığına, ayrıca şoför davalı Ö____ hakkında devam eden ceza davasına TCK'nun 465. maddesi hükmünce müdahale ile malca sorumlu olan şirketten kişisel hak istenmediğine ve malen sorumlu olanlar hakkında uzamış zamanaşımı uygulanamıyacağına göre şirket hakkındaki tazminat davası haksız eylemin işlendiği 21.11.1968 gününden itibaren Trafik Yasasının 50. maddesinde öngörülen iki yıl sonra zamanaşımına uğramıştır. Bu dava 24.12.1970 gününde açıldığına göre zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle reddi gerekir. Bu nedenlerle Özel Dairenin bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.

KARAR : Temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanununun 429 maddesi uyarınca BOZULMASINA davalılar yararına takdir olunan 1.400 lira avukatlık parasının davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 11.05.1977 gününde oyçokluğuyla karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 51 :Müteaddit kimseler muhtelif sebeplere (haksız muamele, akit, kanun) binaen mesul oldukları takdirde haklarında, birlikte bir zarar vukuuna sebebiyet veren kimseler hakkındaki hükümlere göre muamele olunur.

Kaideten haksız bir fiili ile zarara sebebiyet vermiş olan kimse en evvel, tarafından hata vaki olmamış ve üzerine borç alınmamış olduğu halde kanunen mesul olan kimse en sonra, zaman ile mükellef olur.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 05-12-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03289199 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.