Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Esas: 1998/9960, Karar: 1999/1865 İçtihat

Üyemizin Özeti
Fatura içeriğindeki malın davalı tarafından alındığı ispat edilmişse de; üzerinde vade tarihi ve vade oranı yazılı olan faturaların, davalıya tebliğ edilip edilmediği ve işbu hususların davalı kabulünde olup olmadığı ispat edilmemiştir. Ülkemizdeki ekonomik şartlardan mütevellit taksitli satışlarda "vade farkı (ilk satış bedeline belirli oranlarda ilave yapılarak, ödeme tarihinde işbu oranlar dikkate alınarak mal bedelinin belirlenmesi)" uygulamasına rastlanmaktadır. Vade farkı konusunda taraflar arasında ayrı bir sözleşme yapılabilir, vade farkını ihtiva eden fatura karşı tarafa tebliğ edilir ve karşı taraf 8 gün içinde itiraz etmez, vade farkı konusunda taraflar arasında bir uygulama mevcuttur veya o iş kolunda vade farkı konusunda ticari örf-adet uygulaması vardır. Bu ahvalde vade farkına hükmedebilmek için bu sayılan hususların hepsi tek tek araştırılmalıdır.
(Karar Tarihi : 08.03.1999)
"Taraflar arasındaki davanın İzmir 9. Sulh Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 19.10.1998 tarih ve 713 – 1234 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Ayşe Altun tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, 03.11.1997, 20.11.1997 ve 18.12.1997 tarihli faturalar karşılığı 110.542.600 TL tutarında mal alan davalıların bedeli ödemediklerini, itiraz edilmeyen faturalar üzerinde yazılı son ödeme tarihinden itibaren işlemiş faiziyle birlikte tahsili amacı ile başlatılan icra takibine davalıların itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline, %40 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesine talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, gönderilen mallar içerisinde bir cantın eksik çıktığını, Tire Mahkemelerinin yetkili olduğunu, kalan bütün borçların da ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalıların davacı taraftan satın aldığı 110.562.600 TL mal bedelini ödemediği, faturada yazılı vade ve faiz oranlarının ticari teamüle göre geçerli olduğu, davalı tarafın ödeme konusunda bir belge sunmadıkları gibi hatırlatılmasına rağmen yemin teklif etmedikleri gerekçesiyle, davalıların icra dosyasına yaptıkları itirazlarının iptaline, takibin devamına, %40 icra inkar tazminatının davalılardan alınıp davacıya verilmesine, takip talebinde istenilen faizin asıl alacak miktarı üzerinden ve takip tarihinden itibaren yürütülmesine karar verilmiştir.

Kararı davalılar vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Dava, tacirler arasındaki satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davacı taraf, 03.11.1997, 20.11.1997 ve 18.12.1997 tarihli faturalar karşılığı malın davalı tarafından satın alındığını ispat etmiştir. Ancak vadenin ve vade farkı oranının yazılı olduğu faturaların davalı tarafa tebliğ edildiğine dair davalı kabulü olmadığı gibi bu konuda bir delil de görülmemiştir.

Ticari hayatta alım – satım sözleşmelerinde mal bedelinin "peşin" veya "taksitle" ödenmesi mümkün bulunmaktadır. Ülkenin ekonomik şartları dikkate alınarak taksitli satışlarda "vade farkı" adı altında uygulamaya da rastlanmaktadır. Vade farkı, ilk satış bedeline yani semene belirli oranlarda ilaveler yapılarak, ödeme tarihinde bu orana göre belirlenen mal bedelidir. Vade farkı konusunda taraflar arasında ayrı bir sözleşme yapılabileceği gibi, vade farkı kaydını içeren faturaya TTK m.23/2 ye göre tebliğden itibaren 8 gün içinde satın alan tarafından itiraz edilmemesi suretiyle vade farkının kabul edilmesi ya da faturada böyle bir kayıt olmasa da taraflar arasında süre gelen ticari ilişkide vade farkı konusunda bir uygulama olması mümkündür. Hatta o iş kolunda TTK m.1 ve 2 de belirtildiği şekilde ticari örf – adet uygulaması da sözkonusu olabilir.

Davacının takibe dayanak yaptığı faturaların altında "ödeme tarihi ve vadesi geçen ödemeler için aylık %15 vade farkı uygulanacağı" yazılı olmasına, fatura bedelinin belirtilen tarihlerde ödenmediği anlaşılmasına rağmen, faturaların davalıya tebliği belli değildir. Mahkemece, vade farkı konusunda taraflar arasında bir anlaşma bulunup bulunmadığı, takibe konu faturaların davalıya tebliğ edilip edilmediği, bunların olmaması halinde taraflar arasında süre gelen bir vade farkı uygulaması olup olmadığı, bunun da tesbit edilememesi halinde o iş kolunda ticari örf – adet olup olmadığı araştırılarak, davacının davalıdan vade farkı isteyip isteyemeyeceği tesbit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.

KARAR : Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Ticaret Kanunu MADDE 1 :Türk Ticaret Kanunu, Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir cüzüdür. Bu kanundaki hükümlerle, bir ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen her hangi bir müesseseyi ilgilendiren muamele, fiil ve işlere dair diğer kanunlarda yazılı hususi hükümler, ticari hükümlerdir.

       Hakkında ticari bir hüküm bulunmıyan ticari işlerde mahkeme, ticari örf ve adete, bu dahi yoksa umumi hükümlere göre karar verir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 02-10-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02434492 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.