Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

6183 S.lı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun MADDE 79
(5479 sayılı Kanunun 5 inci maddesiyle değişen madde. Yürürlük: 08.04.2006) Hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlemeksuretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılır. Tahsil dairesi tarafından tebliğ edilecek haciz bildirisi ile; bundan böyle borcunu ancak tahsil dairesine ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim edebileceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda kalacağı ve bu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümleri üçüncü şahsa bildirilir. Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilir ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap verilebilir. Elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usûl ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri; amme borçlusunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bankaların şubelerine doğrudan veya mahallindeki tahsil dairesi aracılığı ile tebliğ edileceği gibi Maliye Bakanlığınca belirlenecek tutarın üzerindeki alacaklar için doğrudan bankaların genel müdürlüklerine de tebliğ edilebilir. Haciz bildirisi bankanın genel müdürlüğüne de tebliğ edilmiş ise tüm şubelerini kapsayacak şekilde beyanda bulunma yükümlülüğü bankanın genel müdürlüğüne aittir.

Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur.

Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu Kanunun 10 uncu maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir. Teminat, alacaklı tahsil dairesine verilir ve haciz varakasına dayanılarak haczedilir. Taraflar arasında teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, takip işlemlerinin durdurulması hakkında kararı veren mahkeme tarafından çözümlenir. Davasında haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın % 10'u tutarında ayrıca inkâr tazminatına hükmedilir.

Bu Kanun uyarınca kendisine tebliğ edilen ödeme emrine karşı dava açıp itirazında kısmen veya tamamen haksız çıkan üçüncü şahıs hakkında, menfi tespit davasının lehine sonuçlanması veya asıl amme borçlusunun takip konusu amme alacağını tamamen ödemiş olması halinde, bu Kanunun 58 inci maddesinin beşinci fıkrası hükmü uygulanmaz.

Üçüncü şahıs, haciz bildirisi üzerine yedi gün içinde alacaklı tahsil dairesine itiraz ettiği takdirde, alacaklı amme idaresi bir yıl içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemelerde açacağı davada ispat ederek, üçüncü şahsın İcra ve İflas Kanununun 338 inci maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılmasını ve borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine hükmedilmesini isteyebilir.

Menkul malların aynen teslimi mümkün olmadığı takdirde değeri ödenir. Üçüncü şahısların genel hükümler gereğince asıl borçluya rücu hakları saklıdır."(*)

(*)Hamiline yazılı olmıyan veya cirosu kabil senede dayanmıyan alacaklar ile, maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen zabıt tanzimi suretiyle haczi kabil olmıyan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken hakiki, hükmi şahıslara, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılır.

Borçlunun alacağı veya üçüncü şahıstaki bir malı haczedilip de üçüncü şahıs, borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden evvel borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş yahut kusuru olmaksızın telef olmuş veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise keyfiyeti, haczin kendisine tebliğinden 7 gün içinde tahsil dairesine yazılı beyanla bildirmeye mecburdur. Bildirmediği takdirde mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur.

Menkul malların aynen teslimi mümkün olmadığı takdirde değeri ödenir. Üçüncü şahısların genel hükümler gereğince asıl borçluya rücu hakları mahfuzdur.

AATHK. MADDE 79 Ek Bilgi/Yorum

Üyemizin Notu: T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü





Sayı: B.07.1.GİB.4.99.16.01/01/MUK-5       25.01.2008/2280

Konu: 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 79.maddesi kapsamında düzenlenen haciz bildirilerine itirazın usul ve esasları.









………………………………………………







İlgi: ………..2007 tarihli dilekçeniz.





Müvekkiliniz ………………..A.Ş. hakkında Başkanlığımıza vermiş olduğunuz ilgide kayıtlı dilekçeniz ……………………A.Ş’nin ticari faaliyette bulunduğu veya bulunmadığı birçok firma ile alakalı olmak üzere Türkiye’nin çeşitli yerlerinde bulunan birçok Vergi Dairesinden haciz bildirileri geldiği, ancak müvekkil şirketin bütün bu haciz bildirilerine karşı, bizzat bildiriyi gönderen vergi dairesine itirazının mümkün olmadığı belirtilerek;



Müvekkiliniz adına 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 79.maddesi kapsamında düzenlenen söz konusu haciz bildirilerine itiraz durumunda; ilgili itiraz dilekçelerinin bu bildirileri düzenleyen vergi dairelerine elden teslim edilmesinin zorunlu olup olmadığı, dilekçelerin iadeli taahhütlü posta veya adi posta ile gönderilmesinin veya mahkemeler gibi muhabere yoluyla en yakın vergi dairesine itirazın mümkün olup olmayacağı ile bu yollardan herhangi birinin kullanılması durumunda itiraz süresi olarak tanınan yedi günlük sürenin hesaplanmasında kurum kayıtlarına intikal ettiği tarihin mi yoksa posta ile gönderilmesi durumunda postaya verildiği tarihin mi esas alınacağı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.



Bilindiği üzere, anılan Kanunun 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik, “Üçüncü Şahıslardaki Menkul Malların, Alacak Ve Hakların Haczi” başlıklı 79. maddesinde; “Hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılır.Tahsil dairesi tarafından tebliğ edilecek haciz bildirisi ile; bundan böyle borcunu ancak tahsil dairesine ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim edebileceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda kalacağı ve bu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümleri üçüncü şahsa bildirilir. Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilir ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap verilebilir. Elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usûl ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

       ………………………………………” hükmü yer almaktadır.



6183 sayılı Kanunu uygulayan kamu kurum ve kuruluşları arasında uygulama birliğinin sağlaması ve tarafların tek kaynaktan bilgilenmelerinin temin edilmesi amacıyla hazırlanarak, 30/06/2007 tarih ve 26568 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Seri:A 1 Sıra No.lu Tebliğ’in “II- Üçüncü Şahıslardaki Menkul Malların, Alacak ve Hakların Haczi” başlıklı ikinci kısım, ikinci bölümünde de bahsi geçen konuya ilişkin olarak ;



Haciz bildirisini alan üçüncü şahıslarca, amme borçlusuna borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi ileri sürülecek iddiaların haciz bildirisinin kendilerine tebliğinden itibaren 7 gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak yapılmasının zorunlu olduğu, bu zorunluluğun yerine getirilmemesi halinde malın ellerinde ve borcun zimmetlerinde sayılacağı ve haklarında 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı;



Ayrıca üçüncü şahısların kendilerine tebliğ edilen haciz bildirilerine karşılık alacaklı tahsil dairesine yazılı olarak verecekleri cevapları, elden teslim etmeleri ya da taahhütlü posta yoluyla göndermeleri gerektiği; Kanun ile üçüncü şahıslara tanınan 7 günlük cevap verme süresinin hesaplanmasında; cevapların elden teslimi halinde alacaklı tahsil dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarihin, taahhütlü postayla gönderilmesi halinde postaya verildiği tarihin esas alınacağı belirtilmiştir.



213 sayılı Vergi Usul Kanununun 4. maddesinde “vergi dairesi mükellefi tespit eden, vergi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden dairedir.” hükmü yer almakla birlikte aynı maddede;



Mükelleflerin vergi uygulaması bakımından hangi vergi dairesine bağlı oldukları hususunun vergi kanunları ile belirleneceği, ancak Maliye ve Gümrük Bakanlığının, gerekli gördüğü hallerde, mükelleflerin işyeri ve ikametgah adresleri ile il ve ilçelerin idari sınırlarına bağlı kalmaksızın vergi daireleri ve bölge bilgi işlem merkezleri kurmaya, vergi dairelerine bağlı şubeler açmaya ve vergi dairelerinin yetki alanı ile vergi türleri, meslek ve iş grupları itibariyle mükelleflerin bağlı olacakları vergi dairesini belirlemeye yetkili olduğu hususunda gerekli açıklamalar yapılmıştır.



Bununla birlikte 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun “Kanundaki Terimler” başlıklı 3. maddesinde Tahsil Dairesi Teriminin Alacaklı amme idaresinin bu kanunu tatbik etmekle vazifeli dairesini, servisini, memur veya memurlarını ifade ettiği, Vergi Daireleri Kuruluş Ve Görev Yönetmeliğinin “Vergi Daireleri” başlıklı 4.maddesinde ise Vergi dairelerinin, mükellefi tespit eden, vergi, resim ve harç tarh eden, tahakkuk ettiren, ceza kesen ve tahsil eden daireler olduğu; Aynı zamanda Vergi dairelerinin, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun Hükümlerine göre Tahsil Dairesi olduğu hüküm altına alınmış, Yine aynı yönetmeliğin “Vergi Dairelerinin Yetki Alanı” başlıklı 8. maddesinde vergi dairelerinin yetki alanının, kurulduğu ilçenin idari sınırları ile çevrelendiği, birden çok vergi dairesi kurulmuş olan il ve ilçe merkezlerinde yetki alanı sınırlarının Maliye Bakanlığınca belirleneceği;



Mükelleflerin vergi uygulaması bakımından hangi vergi dairelerine bağlı oldukları hususunun vergi kanunları ile belirleneceği, ancak Maliye Bakanlığının gerekli gördüğü hallerde, vergi dairelerini ve vergi dairelerinin yetki alanını belirlemeye yetkili olduğu;



Birden çok vergi dairesi kurulan il ve ilçe merkezlerinde işyeri ya da ikametgahları bağlı olduğu vergi dairesinin yetki alanı dışında bulunan mükelleflere ilişkin kovuşturma, yoklama, tebliğ gibi işlemlerin, mükellefin bağlı olduğu vergi dairesince veya mükellefin iş yahut ikametgahının bulunduğu yer vergi dairesince yürütülmesine Maliye Bakanlığınca karar verileceği;



İl ve ilçe merkezlerinde iş hacmi dikkate alınarak birden çok vergi dairesi kurulması halinde, bunların iştigal konularının Maliye Bakanlığınca belirleneceği;



Gerek duyulması halinde vergi dairesi başkanlıklarına ve vergi dairesi müdürlüklerine bağlı olarak çalışmak üzere, beyanname kabul ve tahsilat şubelerinin kurulmasına Maliye Bakanlığınca karar verileceği ile bu Beyanname kabul ve tahsilat şubelerinin çalışma usul ve esaslarının “İşlem Yönergesi” ile belirleneceği hususunda gerekli açıklamalara yer verilmiştir.



Buna göre 6183 sayılı Kanunun 79. maddesine istinaden yapacağınız itirazların yukarıda açıklanan şartlar dahilinde elden teslimi dışında taahhütlü posta aracılığıyla da yetkili daireye ulaştırılması mümkün bulunmakta olup; 7 günlük cevap verme süresinin hesaplanmasında; cevapların elden teslimi halinde alacaklı tahsil dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarih, taahhütlü postayla gönderilmesi halinde ise postaya verildiği tarih esas alınacaktır.



Ancak taahhütlü posta dışında yapılacak tebliğlerde kurum kayıtlarına giriş tarihin esas alınması sebebiyle postada oluşabilecek gecikmelerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.



Yine yukarıda açıklandığı şekilde vergi dairelerinin kuruluş, görev ve işleyişleri muhtelif vergi kanunları, yönetmelikler ve yönergeler ile düzenlenmiş olup söz konusu düzenlemelerde Adliye Teşkilatı içindeki gibi muhabere yolu ile en yakın vergi dairesine itiraz yoluna yer verilmemiş olduğundan, mezkur kanun, yönetmelik ve işlem yönergesine uygun olarak söz konusu itirazların sadece haciz bildirisini gönderen vergi dairesine yapılması gerekmektedir.


 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Muhsin KOÇAK
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 14-10-2009

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03916788 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.