Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Esas: 1986/3842, Karar: 1986/4212 İçtihat

Üyemizin Özeti
Alacağın temlikinde, temliknamede taraflarca kararlaştırılan ödemeye ilişkin vadelerde borç, temlik borçlusunun temerrüdü ile vadesinde ödenmezse temerrüt faizinden temlik borçlusu sorumludur. Şayet temlik borçlusunun vadede ödeme yapmaması sebebi, asıl borçlu olan temlik edenin davranışından kaynaklanmakta ise, temerrüt faizinden temlik borçlusu değil asıl borçlu olan temlik eden sorumludur. Bu durumda, temlik alan tarafından kendisine yapılan ödemeden önce, temlik eden asıl borçluya işbu faiz alacağı bildirilmişse, asıl borç tediye edilmiş olsa dahi temlik alacaklısı işbu faizi temlik edenden talep hakkını haizdir.
(Karar Tarihi : 04.07.1986)
"Davacı vekili, davalının, müvekkiline olan borcunu, istihkaklarını, 1984 Ocak ayında ödenmesi koşuluyla temlik etmek suretiyle ödemeyi yükümlendiği halde, bu borcun 1984 Eylül ayında ödendiğini ileri sürerek vaki bu temerrüd nedeniyle 6.568.380 lira temerrüt faizinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davanın redine dair tesis edilen karar Dairemizce onanması üzerine, davacı vekili bu defa karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

Taraflar arasında düzenlenmiş bulunan 26.10.1983 tarihli temliknameye göre, davalı, davacıya karşı olan borcundan 15.197.700 liralık bölümünü, kendisinin DSİ Genel Müdürlüğü`nde (1983 Eylül - 1984 Ocak arasında) tahakkuk etmiş ve edecek istihkak alacaklarının, davacıya alacağın temliki yoluyla ödenmesi kabul edilmiş bulunmaktadır. Dosya kapsamından davalının başka kimselere de yaptığı temlikler nedeniyle bu temliknamenin dava dışı idarece (temlik borçlusunca) sıraya konulduğu bu nedenle de ödemelerin temliknamede belirtilen vadelerden çok sonra ödendiği anlaşılmaktadır. Nitekim davacının bu durum üzerine yazdığı 7.1.1984 tarihli yazı ile temliknameden o tarihe kadar hiçbir tahsilat yapılmadığı açıklanmış ve 31.12.1983 tarihine kadar hesap edilen vade farkları davalıdan talep edilmiş bulunmaktadır. Öte yandan, temliknameye müsteniden tahsilat yapılmadan önce de keyfiyet ve talep edilen temerrüt faizi temlik eden davalıya (borçluya) bildirilmiş bulunmaktadır. Burada çözümlenmesi gereken husus, alacağın temlikinde temliknamede belirtilen vadelerde borcun temlik borçlusunca ödenmemesi halinde oluşan temerrüt faizinden kimin sorumlu olacağı hususudur. Her ne kadar alacağın temlikinde temlik borçlusunun temerrüdünden esas itibariyle kendisi borçlu ise de, olayda açıklandığı gibi, temlik borçlusu temerrüde düşmemiş, aksine temlik eden borçlunun diğer kimselere de temlik yapması ve bu nedenle dava konusu temliknamenin sıraya konuluşu nedeniyle diğer bir deyişle asıl borçlunun davranışından dolayı temlik konusu alacak davacıya geç ödenmiş bulunmaktadır. Maddi olay açısından bu değerlendirmede davalının kendi eyleminden kaynaklanan geç ödemeden, vaki yazışma ve ihtarlar da dikkate alındığında, kendisinin sorumlu olduğunun kabulü iktiza eder.

Öte yandan, dava konusu temliknamenin bir ivaz karşılığı olduğu kuşkusuz olduğu gibi, temlik belgesinde davacıya ödenecek miktar belirtilmişse de, bu ödemeyle yanlar arasındaki borç ilişkisinin ne miktarda sona ereceğine ilişkin hiçbir beyan bulunmamaktadır. Bilindiği üzere bir borcun ifası, ya ifa yerini tutan edimle veya ifa amacıyla yapılmış edimle yerine getirilebilir. İvazlı temlikte de temlik yoluyla borcun ifasında aynı kurallar cari olmaktadır. İfa yerine temlik ile borçlu ödeme halinde borcundan tamamen kurtulmakta; buna karşın ifa uğruna temlikte ise, risk asıl borçlu üzerinde kalmakta, tahsil edilen miktar borca mahsup edilmekte bakiyesi ise yine asıl borçludan talep edilebilmektedir. Ve şayet bir temlikname metninden, o temlikin ifa yerine temlik mi, yoksa ifa uğruna temlik mi olduğu kesinlikle saptanamıyorsa, o temlikin (edimin) bir ifa uğruna temlik olduğu kabul edilmesi gerekir (Bkz., Prof. K. Tunçomağ, Türk Borçlar Hukuku, Cilt: 1, Genel Hükümler, İst. 1976 Sh. 718-719, v. Tuhr, Borçlar Hukuku, Cilt: 1, Genel Hükümler, İst. 1976 Sh. 718-719, 1983, sh. 473-474; Prof. F. Feyzioğlu, Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Cilt: 2, İst. 1977, Sh. 648-649; Prof. S.S. Tekinay, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt: 1, İst. 1985, Sh. 348). O halde böyle bir temlikte, aksine sarahat olmadığına göre, davalının eyleminden kaynaklanan temerrüt faizinden davalının sorumlu tutulması gerekmektedir.

Bütün bu hususlar nazara alınmadan ve asıl borçluya (temlik yapana) vaki bildirim ve ihtarlar da dikkate alınmaksızın BK.nun 113/2. maddesine göre davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.

Bu durumda mahkemece yapılacak iş; davalı talep edilen faiz miktarını da kabul etmediğine göre, davacının talep edebileceği temerrüt faizi temlikname şartları da dikkate alınarak bir bilirkişiye hesaplattırılarak, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar vermekten ibarettir."
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 113 :Asıl borç tediye ile veya sair bir surette sakıt olduğu takdirde kefalet ve rehin ve sair fer'i haklar dahi sakıt olur.

Evvelce işleyen faizleri talep hakkının mahfuz bulunduğu beyan edilmiş veya hal icabından neşet eylemiş olmadıkça bu faizler talep olunamaz.

Gayrimenkul rehine ve kıymetli evraka ve konkondatoya müteallik hususi hükümler mahfuzdur.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 13-02-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03174996 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.