Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/15291Esas 2014/15197 Karar İçtihat

Üyemizin Özeti
Belgenemeyen tedavi giderlerine vs'ye ilişkin zararların gerçek miktarının TBK 50. madde gözönünde bulundurularak hakim tarafından da belirlenebileceği.
(Karar Tarihi : 06.11.2014)
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 14/05/2014
NUMARASI : 2013/257-2014/109

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkilinin içinde bulunduğu, davalı şirkete ZMSS poliçesi ile sigortalı aracın tek taraflı kaza yapması sonucu müvekkilinin yaralandığını, %20 oranında sürekli çalışma gücü kaybı meydana geldiğini, sigortalı aracın sürücüsünün %100 kusurlu bulunduğunu, müvekkilinin bir kısım tedavi giderlerinin devlet hastanesince karşılandığını, ancak kaza tarihinden tamamen iyileşene kadar geçen sürede pek çok masraf yapıldığını, bunların tamamının belgelenmesinin mümkün olmadığını, TBK'nun 51. Maddesine göre uzman bilirkişice hesaplanması gerektiğini, davalı sigorta şirketinin başvuru üzerine müvekkiline 29.718,05 TL. ödediğini, ancak bunun gerçek zarar yanında yetersiz kaldığını (2918 Sayılı KTK'nun 111/2 maddesi) belirterek yetersiz ödeme nedeniyle ibranamenin iptaline, davacının bakiye zararının belirlenmesine, şimdilik 1.000,00 TL.'nin temerrüt tarihinden işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 13.01.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 10.438,00 TL. daha artırarak toplam 11.438,00 TL.'nin 29.04.2014 temerrüt tarihinden işleyecek avans faiziyle davalıdan tazminini istemiştir.

Davalı vekili, sigortalının kusuru oranında, gerçek zarardan azami 150.000,00 TL. limitle sorumlu olduklarını, davacının müracaatı üzerine kusur ve maluliyet oranına göre daimi iş göremezlik zararının tespit edildiğini ve 29.718,05 TL.'nin 29.04.2011 tarihinde davacıya ödendiğini ve davacıdan ibra alındığını, sorumluluklarının kalmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının hatır için taşındığını, tazminattan indirim yapılması gerektiğini, tedavi giderlerinden SGK'nun sorumlu bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.


Mahkemece, davanın kabulü ile 11.438,00 TL. tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına davalıya sigortalı aracın özel otomobil olmasına, taraflar arasında sözleşme ilişkisi ve ticari ilişki bulunmamasına, olayın haksız fiilden kaynaklanması nedeniyle yasal faize hükmedilmesinin uygun görülmesine göre taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Dava, trafik kazası nedeniyle meydana gelen cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine istemine ilişkindir. Hükme esas alınan Adana Çukurova Üniversitesi Dr. Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesinden alınan özürlü sağlık kurulu raporunda, davacının özür durumuna göre tüm vücut fonksiyon kaybı oranının %20 olduğu belirtilmiştir. Bu rapor karar vermeye elverişli değildir.

Yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre, kaza sonucu sakat kalan davacının uğradığı maddi zararın hesaplanmasında uğradığı sakatlık oranı değil, bu sakatlık nedeniyle ortaya çıkan iş göremezlik, diğer anlatımla çalışma ve kazanma gücündeki kayıp oranı esas alınmalıdır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.

Bu durumda mahkemece, davacının tüm raporları, tıbbi belgeleri v.s. eklenerek Adli Tıp Kurumundan SSK Sağlık işlemleri tüzüğünde öngörülen kriterlere göre, zararın hesaplanmasına temel oluşturulacak iş göremezlik (maluliyet) oranı hususunda rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

3-Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlal etmesi hali 818 sayılı BK.'nun 46/1 maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Bu hüküm gereğince cismani zarara düçar olan kimse külliyen veya kısmen çalışmaya muktedir olamamasından ve ileride iktisaden maruz kalacağı mahrumiyetten tevellüt eden zarar ve ziyanını ve bütün masraflarını isteyebilir. Bu hüküm gereğince, vücut
bütünlüğünün ihlali halinde mağdurun mal varlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmasının ve dolayısıyla maddi zararın türleri, masraflar çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir. 6098 Sayılı BK'nun 54. maddesinde de aynı mahiyette bir hüküm getirilmiştir. "Bütün masraflar" deyimi çok geniş kapsamlıdır. Bu giderlere zarara uğrayanın katlanmak zorunda kaldığı bütün giderler dahildir. Bu bakımdan zarara uğrayanın işlerini görememesi nedeniyle tutmak zorunda kaldığı yardımcı ya da hasta bakıcı için ödemek zorunda kaldığı giderleri de isteyebilir. Ayrıca tedavi için yapılan ulaşım giderlerinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir.

Davacı vekili, müvekkilinin bir kısım tedavi giderlerinin devlet hastanesince karşılandığını ancak kaza tarihinden iyileşinceye kadar geçen sürede pek çok masraf yapıldığını, bunların tamamının belgelenmesinin mümkün olmadığını belirterek TBK'nun 51 maddesince göre uzman bilirkişi tarafından hesaplanmasını talep ederek belirsiz alacak davası açılmıştır.

Mahkemece talep edilen bahse konu zarar kalemleri için herhangi bir araştırma yapılmamış bu talep yönünden olumlu veya olumsuz herhangi bir kararda verilmemiştir. Olayın niteliği gereği bütün giderlerin belgelendirilmesi olağan hayat tecrübelerine aykırıdır. Bu konuda BK'nun 50. maddesi yol gösterici nitelikte olup aynı zamanda zararın gerçek miktarını belirleyecek olan hakime de bir görev yüklemektedir. Bu durumda davacıya hastaneler dışında yapılan masraflarını (Ulaşım v.s. gibi) kanıtlama imkanı tanınmalı, davacının bu giderlerini kanıtlayamaması halinde belgelenemeyen ancak tedaviye bağlı olarak yapılması olanaklı bulunan ulaşım, refakatçi gideri gibi giderleri yönünden davacının tüm tedavi evraklarının getirtilerek yaralanma derecesi ve iyileşme sürecide gözetilerek uzman doktor bilirkişiden alınacak rapor sonucuna göre BK'nun 50. maddesi gereğince olayın özelliği değerlendirilmek suretiyle bu kalem istekler hakkında karar verilmesi gerekirken olumlu yada olumsuz hiç karar verilmemesi de doğru görülmemiştir.

4-Davalı sigorta şirketi vekili, davacının, müvekkiline trafik sigortalı araçta hatır için taşındığını, bu nedenle tazminattan indirim yapılması gerektiğini savunmuştur. Hakim, tazminattan mutlaka indirme yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerçekleşmesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. Trafik hukukuna ilişkin öğretide bu konuda bir kavram birliği olmadığı gözlemlenmekte, ancak "Hatır için ücretsiz taşıma" ve "aracın hatır için ücretsiz kullandırılması" tamlamalarının benimsendiği görülmektedir. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda BK'nun 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihadlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Bu itibarla, bu savunma üzerinde durularak mahkemece, taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı, olayın özel şartlarının göz önüne alınarak BK'nun 43. ve 44. maddeleri uyarınca, olayda hakkaniyet indirimi yapılıp yapılmayacağı, hangi nedenle ne oranda yapılacağı hususunda taraf delilleri tartışılıp değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu savunma üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı olduğu gibi hüküm kurulması doğru değildir.

5-Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücret, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Hal böyle olunca da ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indirimin ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif dönem (devre) zararının hesaplanmasında dikkate alınamayacağı açıktır. Zira asgari geçim indirimi ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasına esas ücrete dahil edilemez.

Somut olayda davacı ev hanımı olup aktif dönem geliri asgari ücret üzerinden hesaplanmıştır. Pasif dönem zararının, asgari geçim indirimi olmaksızın asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiğinden ve bu husus hükme esas alınan bilirkişi raporunda açık olmadığından, mahkemece önceki aktüerya uzmanı bilirkişiden bu yönde ek rapor alındıktan sonra varılacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

6-Dava açılmadan önce; davalı sigorta şirketi tarafından 29.718,05 TL. sürekli iş göremezlik tazminatı 29.04.2011 tarihinde davacıya ödenmiştir. Davacı vekili bu ödemenin gerçek zarar yanında yetersiz kaldığını ileri sürerek bakiye zararın tazmini için bu davayı açmıştır. Davacı tarafın, 2918 sayılı KTK'nun 99 maddeleri gereğince davalıyı temerrüde düşürdüğüne dair dosyada belge ve bilgi bulunamamıştır.

Davacı vekili dava dilekçesinde hükmedilecek tazminatın temerrüt tarihinden, ıslah dilekçesinde ise davalının ödeme yaptığı 29.04.2011 tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tazminini istemiştir. Bu durumda mahkemece, davalının en geç davacıya ödeme yaptığı tarihte temerrüde düştüğünün kabulü ile 29.4.2011 tarihinden itibaren temerrüt faizine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.

KARAR : Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2, 4 ve 5 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin, 3 ve 6 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 6.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Borçlar Kanunu (Yeni) MADDE 50 :Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.

Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nihal YILMAZ
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 25-12-2019

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02067399 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.