Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2000/6073 Esas 2000/7328 Karar İçtihat

Üyemizin Özeti
Sigorta sözleşmesinin başlangıç tarihi olan 29.04.1997 de B____'e mide kanseri olduğuna dair kesin bir teşhis konulmamıştır. Kaldı ki, böyle bir teşhis konulmuş olsa bile, içinde yaşadığımız toplumdaki uygulama, "kanser" gibi hastalıkların hasta olan şahıstan gizlenmesi, söylenmemesidir. Davacı tanıkları da aynı şekilde ifade verdiklerine göre, sigortalı B____'in sigorta sözleşmesi yapılırken teklifnamede mide kanseri olduğunu bildirmemesi, gerçeğe aykırı beyanda bulunma olarak addedilemez.
(Karar Tarihi : 02.10.2000)
Dava: Taraflar arasındaki davanın Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 13.04.2000 tarih ve 1998/749 - 2000/143 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi A____ tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacılar vekili, Z____ Bankası Beypazarı şubesinin kullandırdığı kredi karşılığında müvekkillerinin murisi B____ Y____'i 29.04.1997 tarihinde hayat sigortası ile davalı şirkete sigortalattığını, B____'in 03.09.1997 tarihinde vefat ettiğini, sigortalının sözleşme imzalandığı tarihte mevcut hastalığını kasten gizlediğini iddiası ile davalının sigorta bedelini ödemediğini, muris B____'in öldüğü sırada dahi hastalığını bilmediğini ileri sürerek 3.233.000.000 liranın 03.09.1997 tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, B____'in sigorta başlangıcından önce mevcut rahatsızlıklarını TTK'nın 1290/1. maddesine aykırı olarak müvekkili şirkete bildirmeyerek beyan yükümlülüğünü ihlal ettiğini, mide kanseri olan B_____'in muayene ve tedavi olduğunu kasten gizlediğini belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, C. Sigortalarında da uygulanması gereken TTK'nın 1290. maddesinde, mukavele yapılırken ihbar mükellefiyetinin kasten yerine getirilmemesi ve dava konusu olayda olduğu gibi gerçeğe aykırı beyanda bulunması halinde sigortacıya cayma hakkı verildiği, davalı sigortacının bu durumu öğrenmeden riziko gerçekleştiği, poliçeye bu hususta hüküm koyan davalının hükümsüzlük nedeni ile ödeme yapmama hakkını haiz olduğu, murisin hastalığın bilahare tahlile dayalı olarak ortaya çıkmasından sonra da ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediği ve akdin kurulmasından yaklaşık 5 ay sonra mide kanserinden vefat ettiği, aksi yönde bilirkişilerin hukuki mahiyetteki mütalaalarına HUMK'nın 286. maddesi gereğince itibar edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.

Davacılar vekili, 29.04.1997 tarihinde davalı şirkete hayat sigortası yaptıran davacılar murisi B_____'in 03.09.1997 tarihinde vefat ettiğini, ancak sigorta bedelinin davalı tarafından ödenmediğini iddia ederek, poliçe bedelinin tahsilini istemiştir. Dosya içinde 07.04.1997 ve 15.04.1997 tarihli doktor raporlarında B____ 'de "mide kanseri" düşünülmüş, ileri tetkik ve kesin teşhis için tam teşekküllü bir hastaneye sevki uygun görülmüş, kesin bir teşhis konulmamıştır. Ankara'da bulunan sağlık kuruluşlarında 23.05.1997 tarihinde yapılan endeskopi ve 24.05.1997 tarihinde yapılan biyopsi sonucunda sigortalı B_____'e "mide kanseri" teşhisi konulmuştur. Dinlenilen tanıklar ise, B_____'in vefat tarihine kadar kanser hastası olduğunu bilmediklerini ifade etmişlerdir.

Sigorta sözleşmesinin başlangıç tarihi olan 29.04.1997 de B____'e mide kanseri olduğuna dair kesin bir teşhis konulmamıştır. Kaldı ki, böyle bir teşhis konulmuş olsa bile, içinde yaşadığımız toplumdaki uygulama, "kanser" gibi hastalıkların hasta olan şahıstan gizlenmesi, söylenmemesidir. Davacı tanıkları da aynı şekilde ifade verdiklerine göre, sigortalı B____'in sigorta sözleşmesi yapılırken teklifnamede mide kanseri olduğunu bildirmemesi, gerçeğe aykırı beyanda bulunma olarak addedilemez.

Mahkemece, sigortalının gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu gerekçesiyle davayı reddetmesi doğru görülmemiş, hükmün davacılar yararına bozulması gerekmiştir.

KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 02.10.2000 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Ticaret Kanunu MADDE 1290 :D) SİGORTA ETTİRENİN MÜKELLEFİYETİ VE BORÇLARI

I - İHBAR MÜKELLEFİYETİ

1. MUKAVELE YAPILIRKEN

Sigorta ettiren kimse, sigortacının mukavele yapılırken hakikî vaziyetleri bildiği takdirde mukaveleyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını mücip olacak bütün hususları sigortacıya bildirmeye mecburdur. Sigorta ettiren kimse sorulduğu halde susmuş veya noksan yahut hakikata muhalif beyanlarda bulunmuş ise hakikata vâkıf olmıyan sigortacı mukaveleden cayabilir; şu kadar ki; sigortacı hakikatı öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde cayma hakkını kullanmamış ise bu hak düşer. Sigorta ettiren kimsenin kötü niyeti anlaşıldığı takdirde sigortacı prime hak kazanır.

Sigorta mukavelesinin yapılması sırasında sigorta ettirene doldurması teklif olunan listede yazılı sorular dışında hiçbir mesuliyet tevaccüh etmez.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Ufuk BOZOĞLU
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 09-12-2014

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02452588 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.